Sevgili Pko'lu hanım arkadaşlarım,
bakın size ne güzel bir şey anlatayım da, huzurla umutla dolsun içiniz. Çünkü ben de bu pko denilen illetle başım beladayken böyle şeyleri okuyup, duymayı çok istiyordum. Evvala, bu işte Allah'a güvenmenin ve sadece ondan dilemenin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Gerçekten, doğru bir inanç, bu yolun zorluklarını atlatmakta çok yardımcı oluyor ; nasıl mı?
Yüce Allah kitabında kendisi yaşlı olan ve karısı kısır olana evlat bahşettiğini açıklıyor, bizlere örnek olması için ;
Meryem Suresi/ Ayet 8-9 : Rabbim, dedi, nasıl benim bir çocuğum olabilir ki karım kısır ben ise son derece yaşlıyım?İşte böyle, dedi. Senin Rabbinim, o bana çok kolaydır, dedi. Daha önce sen de yoktun, seni de yaratmıştım.
Bundan güzel müjde mi olur, bundan güzel örnek mi olur? Bizler yoktuk, bizler de yoktan var olduk. Allahın gücü herşeye yeter, onun ol demesi yeter. Yok pkoluymuşuz da her yerimiz kist dolmuş da yok yumurtalıklarımız alınmış da yok spermler az imiş çok imiş de, bunların hepsi o kadar küçük mesele ki, korkmayın, sadece Rabbinize güvenin. Mutlaka herşeyin iyisini hayırlısını o bilir.
Gelelim benim öyküme ; eşim iki kere varikoselden ameliyat oldu, benim ise yumurtalıklarımda kistçiklerden yer kalmamış durumdaydı. doktorlar yüzüme bakıp, çok zor dediler, bebek işini çok kocaman tedavilerle belki düşünebilirsin, ama ona rağmen çok zor dediler...
İlk zaman çok ağladım, eşimi de üzdüm kendi yüreğimi de. Sanki yarımdım. Sanki suçluydum. Sanki dünyada en şansız insanlardık biz. Oysa ne güzel aşk ile evlenmiştik hayaller kurmuştuk, aşkımızın meyveleri olacaktı. doktorlar o hayalimizdeki meyve ağacına bir bir taş attı.
Tam tedavi olacaktım. İlaçlar içecektim, içim dışım hastane koridorlarında mahvolacaktı, hatta olmuştu da. Ağlamamı sağlamaktan psikolojimi bozmaktan ve kanamalarımı artırmaktan başka hiç bir işe yaramadı o bırkalamalar...
Dedim ki, tedavi felan olmuyorum. İlaç da içmiyorum. Eşimi çok seviyorum, evimi çok seviyorum, doğmamış bebeğimi bebeklerimi de çok seviyorum. Allahıma çok güveniyorum, eğer o dilerse, muhakkak ki verecek, eğer dilemiyorsa olmaması gerekiyorsa da olmasın dedim. Ağlamadım o günden sonra. Beni ağlatan, doktorlarıma inat ağlamadım. Daha çok sevdim adetlerimi, misafir ağırlar gibi ağırladım onu,ağrısı sancısı başım üstüne dedim, eyvallah ettim, güldüm gülümsedim...
Ha bir de bu arada çok ağır çalışmaya başladım, baya böyle ağır iş, sabah 7 den gece 2-3 e kadar hiç durmadan, eşime yardım etmek için. Bir de eve gelip işlerimi yaptım çamaşırımı yıkadım astım. Yorgunluğumdan ayak parmaklarımın çatlarcasına sancıdığı sıralarda tatlı uykulara daldım. Sırtımda yük de taşıdım. Üstelik bir de astım hastasıydım, nefesim kesilse bile aldırmadım. Sevine sevine çalıştım, yardım etmenin gururunu yaşadım.
Bir sabah kahvaltı hazırladım, çorbalarımıza ekmek doğradım, ağzıma bir lokma attım, yok yutamıyorum. Bir şey geri itiyor boğazımdan, midem hiç bulanmaz, mide bulantısı çeker oldum. Aldırmadım, çok yorulduk herhalde deyip, aç karnına işe gittim yine. Meğer benim adetim geçmiiiiş gitmiiiş, ondan bile haberim yok. Takip etmiyorum ki. İş yerinde de çalışamayınca, eşim hasta mı oldun ne oldu hayrola dedi, dedim vallahi bilmiyorum, ama her şey kokuyor bana, merdivenler betonlar, demirler, yiyecekler içecekler herşey... Gülümsedi usulca, hadi al arabayı da bi eczaneye git de gel dedi, yok yaav ne eczanesi dedim, karnım ağrıyor benim adet olucam akşama kalmaz dedim. Sonra ikimizin kafasına da dank etti ; benim çoktan adet olmuş olmam lazımdı ki...
Wc'de bile umutsuzdum, testi selpaklığın üzerine koymuş, üstümü başımı toparlıyordum. Ne çıktığına bile bakmadım. Çünkü bebek olmayacaktı ya hani...
Sonra gözüm hafifçecik çıkan çiftinci çizgiye ilişti. Ahah yok artık hayal de görüyorum dedim. Aldım testi gittim eşimin yanına ; iyi bak buraya ben hayal mi görüyorum yoksa burda silik bir çizgi mi var dedim...
İşte o andan sonra, benim karnımın içinde minnacık bir hayat başladığını öğrendik, aşkmızın meyvesi vardı yani. Denk gelmemişti hiç bir taş ona, bundan sonra gelmeye niyetlenen taşlara da siper olmuştu annesi babası çoktan. Karnımın içinde, kıpır kıpır küçük bir kız var şimdi. Aşk meyvesi...
Olmayacaksa bu meyvenin ilk baharı, benim rahmimin çiçeğini açtırmazdı. Sanmayın ki siz de bu pko illeti yüzünden kış ayları içinde kalıp, bahar kokusunu içinize çekmeyeceksiniz... Yanılmayın hiç... Allah'a çok güvenin.
Bebek oluyor, içinize doluyor, kıpırdanıyor, size bir tane daha hayat katıyor, babası seviniyor annesi seviniyor, hayat güzel oluyor ; gülümsemeyi daha güzel öğretiyor.
Şükürler olsun Rabbimize, hepimize sağlıklı evlatlar hayırlı hayatlar versin inşallah. Herkesin gönlündeki meyveye kavuşması, mutlu mutlu olması dileği ile...
İnşallah yanaklarınızda tatlı tatlı gülücükler oluşur, ordan yüreğinize dolar, sonra rahminize bir bebek doğar : )