Paris başta olmak üzere çeşitli Avrupa kentlerine birkaç defa seyahat etmiş biri olarak bazı gözlemlerinize katılmadığımı belirtmek isterim.
Herşeyden önce seyahat acentası ile seyahat yapmak son derece gereksiz ve özgürlüğü kısıtlayıcı nitelikte olduğu için asla tercih etmedim. Turlara katılmak için baskı yapılması, rehberin anlaşmalı olduğu -ve muhtemelen komisyon aldığı- restoran ve kafelere gidilmesi, şoför için bahşiş toplanması vs. seyahat acentaları ile çıkılan gezilerde sıklıkla rastlanan durumlar malesef. Malum internet sitelerinden (Booking.com, Tripadvisor.com) zevkinize ve bütçenize göre bir oteli ve yerel mutfakları tatma imkanı bulabileceğiniz birkaç restoranı pekala bulabilirdiniz ve inanın daha pahalıya gelmezdi...
Tur otobüsüne de binseniz araç giremeyen yerlerde tabiatıyla yürümeniz gerekecek. Her yeri oturduğunuz yerden göremeyeceğinize göre seyahatte yürümek çok yadırganacak bir durum olmasa gerek. Hergün çorap değiştirmek gerektiği kısmını pek anlayamadım açıkçası... Siz ne sıklıkla değiştiriyorsunuz normalde? :)
Sürekli birtakım şeylerin fiyatını vermiş ve Türkiye'nin 3-4 katı olduğunu ima etmişsiniz ancak Avrupa'nın genelindeki durum malesef böyle ve bu durum bu şehirlerin "kazık" olmasından değil oradaki hayat standartlarından kaynaklanıyor. Sözgelimi, orta halli biri Türkiye'de 2000 TL kazanıyorsa, Avrupa'da 2000 Euro kazanıyor. Dolayısıyla Türkiye'de 2-3 TL olan birşeyin fiyatının Avrupa'da 2-3 Euro olması gayet normal. Bu nedenle Avrupa seyahatlerini TL cinsinden değil Euro cinsinden düşünerek yapmak en mantıklısı.
Havaalanlarında satılan herşeyin pahalı olması, turistik yerlerde satılan hediyelik eşya ve çikolataların marketlerdekinden daha pahalı olması Türkiye de dahil dünyanın her yerinde rastlanan bir durum. Atatürk Havaalanı'ndaki Simitsarayı'ndan bir simit ve limonata almanızı öneriyorum durumu görmek için... :)
Seyahatinizi sürekli "satın almak" üzerine planlamış olmanız da ayrıca ilginç geldi. Nasıl desem, Avrupa'da yaşayan gurbetçilerin mantığı gibi biraz. Marketlerden, şuradan buradan her şeyin en ucuzunu alıp onlarla Türkiye'deki yakınlarını sevindirmek... Hollanda'dan 5 Euro'ya peynir alıp ne yapacaksınız allahaşkına? 1970'lerde değiliz... Edam, Gouda, Maasdam Türkiye'de de var artık sürüyle... Giysi almaya fırsat olmadığı için hayıflanmışsınız ama Türkiye gibi bir tekstil cenneti dururken zaten gerek de yok kanımca...
Champs Elysées önündeki Afrika kökenlilerden ("zenci" demek çok büyük bir hakaret sayılıyor artık bu insanlar için) anahtarlık alabilirsiniz derken şaka yaptığınızı düşünmek istiyorum...
İlk defa gördüğünüz bir ülkenin mutfak kültürünü tanımak varken Quick Burger'de yemiş olmanıza ayrıca anlam veremedim.
Hangi müzeleri, galerileri, sergileri gezdiniz, hangi kitapları aldınız bunlardan bahsetmemişsiniz hiç...
Kısacası, evet seyahate çıktığınızda yorulursunuz ve çok para harcarsınız; ama seyahatin insanın kültürel ve entelektüel birikimine yapacağı katkının yanında bunların lafı bile olmaz. Tabii, seyahate sadece "Avrupa gördüm" demek için gidilmediyse