- 3 Nisan 2014
- 36.054
- 146.855
-
- Konu Sahibi ireneadler8
- #81
Eşiniz bir aracı kurumda mı çalışıyor? Aracı kurumda çalışan kişilerin aldığı maaş sabittir, kurumu için müşteri bağlar, kendisine kalabalık bir müşteri portföyü oluşturursa en fazla alacağı maaşına zam veya primdir ama sıraladığınız masrafları yapmasına imkan sağlayacak düzeyde bir geliri olmaz, eşinizin sizden gizlediği bir birikimi olabilir, o birikimle endekse oynuyor, hisse senedine giriyor olabilir, ki onda bile iyi kokular almadım, çünkü aylardır borsada dişe dokunur bir kazanç olmadı, en azından küçük yatırımcının kazanabileceği bir ortam yok şu anda, bir hisseye girip ağırlık ortalaması için paçallama yapmakta iyi bir sermaye gerektirir, kredili işlem yapıyorsa bilemem, ki o da çok büyük bir risktir, batarsa ana sermayesi gider üstüne bir sürü de borcu olur.
Eşiniz beyefendi borsa yapan kadınlar için ağzını toplasın bir zahmet, gizli kapaklı işlerini anlamayın diye okumanızı istememiş, çirkinliğini o kadınlara mal etmesin, azıcık borsadan anlarsanız yediği naneleri anlayacaksınız, ondan korkmuş.
kendi adına hesap açamaz ama yasak.
o teyze kızları vs parayı kimlere yediriyorsa onların adınadır..
melek subaşı kim bu arada
Peki siz 200 liranin 100 lirasiyla et alip 100 lirayla nasil gecinebiliyorsunuzPatronuyla mesajlasmasini okudum whatsappta araba hakkında, o aldı. Bir akşam yemeği düzenlemişlerdi şirket olarak, ona esimin eski 3 kapılı teneke Corsa'siyla gitmiştik. Kapisi boydan boya vuruktu. Herkesin arabasi son modelken bir de bebekle o arabadan cikinca adamlar acidi herhalde halimize. Bir hafta geçmeden araba geldi kapının önüne. Sıkıntı onlardan gelen yardim ya da yardımın boyutunda değil, eşimin kaynakları çekirdek ailesi için kullanmak istememesinde. It kopuk dediğim arkadaşları benden daha çok biniyor o arabaya. Akşam bir mesaj geliyor, hop, balkondan anahtarı atıyor esim.
Ilk sayfada bakın kapiş? falan yazmışNasıl cevap vermiş ki konu sahibi? Ben pek anormal cevap göremediğimden soruyorum.
O yasaklara bir yol bulunuyor biliyorsun, çok da detayına girmeyelim sonra kulağımızı çekerler kurumlar :))
Yalnız benim anladığım konu sahibesinin eşiyle ilgili çizdiği profil şu, adam aracı kurumda hergün trilyonluk işlem hacmini görünce, o şaşalı hayatın büyüsüne kapılmış, insanoğlu kestirmeden zengin olma hayalindedir hep, birde aracı kurum gibi paranın bolca döndüğü, nitelikli yatırımcı dedikleri trilyonlarla borsa yapan müşterileri görünce, adamların bir günde çerez parası gibi yüzbinlerce lirayı zarar diye piyasada bıraktığına şahit olunca gözü boyanmış, konu sahibesi eşinin şiddetine, eve doğru dürüst para harcamamasına ne yapar bilemem, karar kendisinindir ama bu çark çok kişiyi dişlilerinde eritti, kurumlar battı yahu, ötesi var mı? Hele de emanet parayla oynuyorsa da batarsa yandı.
Bakın ben size konu sahte demedim.Hediye fazla geldi belki eşiniz almiştir size öyle söylemiştir gibi bi suphe oluştu ve bunu belirttim.Buraya samimiyetle bir yorum yaziyorum, en derin üzüntümü paylaşıyorum, siz kendinizce bir mantik hatasindan yola cikarak benim konumun sahte olduğunu yazıyorsunuz. Telefon basinda yazilan her yorumu bir umut isigi gibi gorup heyecanla okuyor olabileceğimi dusunmeyerek kendinizce yazdiklarimi hafife alıyorsunuz. Bu yaptığınız intihar tesebbusunde bulunan birine blöf yapiyo demekle aynı şey.
Diyelim ki yazdıklarım sahte, bundan size ne ve sahte olduğunu yazmak size ne kazandırır? Koca bir hiç. Ego tatmin ediyorsunuz burada. Ya da diyelim ki yazdıklarım gerçek, o zaman da zaten dertli bir insanın yarasına tuz ekmekten başka bir şey yapmamış oldunuz. Her türlü siz kaybediyorsunuz. Peki bunu neden yapıyorsunuz?
Siz bu sekilde negatif yaklasirsaniz pek tabii ki benim de gözümün önünde duran bir mantık hatasını paylaşmak en dogal hakkım. Bu arada kendim de bir öğretmenim. Ve degil sizin kadar zerre imlâ hatası yapmayıp derece sahibi olup atanamayan arkadaşlarım var, onları animsadim ben de.
Merhaba hanımlar,
Eşimle tanıştığımda ortalama bir maaşla çalışıyordum fakat iş yerinden artan stres, iş yükü, mobbing sebepleriyle yaklaşık 14 bin lira kredi kartı borcum olmasına rağmen ayrıldım. Eşim biz evlenirken kredi kartı borcumu faiziyle birlikte yaklaşık 20 bin lira olarak ödedi. Esimin o zamanki maddî durumu günü kurtarir haldeydi. Borcu yoktu ama birikimi de yoktu. Ailemden para istemek de yapımda yoktur. Ben çok mahcup oldum, rahatsız oldum bu durumdan. O yüzden düğünden gelen takıları bozdurmayi, bir ev alana kadar da ailesinin evinde yaşayıp para biriktirmeyi teklif ettim. Çalışmıyorsam da en azından bu şekilde katkı sağlayabilirdim ona. Takılar yaklaşık 15 bin lira civarı tuttu. Ailesiyle de 1 sene beraber yaşadık.
Eşimin ailesinden bahsedeyim: annesi temizlik işçiliğinden, babası inşaat işçiliğinden emekli. Biz nişanlıyken kredi çekip ev aldılar. Babasının maaşının büyük kısmı krediye gidiyor. Ellerinde krediden artan 200-300 lirayla annesinin emeklisi var. Kayinpederim günübirlik inşaat işlerine de gidiyor fakat yıllarca kazandığını evine değil kardeşine ve kardeşinin çocuklarına yedirmiş. Yine de eve para bırakmıyor. Dolayısıyla eşimin ablaları ve annesi, babaya epey kinli, öfkeli. Buyuk görümcem, hali vakti yerinde bir aileye gelin gitmiş. Durumu gayet iyi. Küçük görümcem, neredeyse asgari ücretle bankanın fason firmasında çalışıyor. Diger akrabalara gelince, babasının akrabalarını evin kadınları eve sokmuyor fakat anne tarafıyla sıkı fikilar. Hiçbirinin maddi durumu iç acıcı değil diyebilirim.
Tekrar kendi evliliğime dönecek olursam, ben ailesiyle beraber oturmayı kabul ettim fakat öğrendim ki küçük görümcem tek başına kiraya cıkmış eski oturdukları semtte. Hem de maaşının tümünü kiraya vermek suretiyle. Tabii fatura, yemek, bakım masrafları için annesinin emeklisinin çoğuna el koymuş, kadına aylık 150-200 lira para bırakıyor. Görümcem süsüne püsüne, lüksüne düşkün. Yediği içtiği, gezdiği tozdugu, giydiği attığına bakınca Sabancilarin torunu zannedersiniz. Normalde beni hiç ilgilendirmeyen bir durum bu ama benim ve bebeğimin hakkının yendiğini ögrendigim anda işler tersine döner.
Velhasıl yeni evli çift yerine bekar kızı ayrı eve çıkardılar. Ben hamile kaldım. Kocası eve para vermeyen, kızı emeklisine el koymuş, kelimenin tam manasıyla "suursuz" bir kayinvalideyle başbaşa kaldım. Sükunete ve huzura tepki olarak doğmuş bir insan. Sabahın besinde kalkar, takunyalarini vura vura yurur, mutfak dolap kapaklarını tak tak vurur kalkayim diye. Saat 7-8de elektrik süpürgesini acar, kapılara vura vura ortalık süpürür, bir yandan da "bana boyle mi gelin oliyirsen" diye söylenir. Ben hamilelikten elim yüzüm şişmiş, uykusuzluktan pestili cıkmış bir vaziyette kendimi o tek odaya kilitler ya sabır çekerim. Zor zamanlardı velhasıl. Eşimi çocuktan sonra ayrı eve çıkmaya ikna edebildim.
Yeni evimiz, patronun annesinin evi, gayet ferah, kullanışlı, bakımlı bir ev. Fakat biz yerlestigimizde elimizde sadece yatak odası takimi vardı. Patronun annesi sag olsun bize kullanmadiklari yeoyeni koltuk takımını gönderdi hemen. Bir-kac ay sonra da konusmadigim yengem benim bekarken kullandigim esyalari (calisma masasi, kitaplık, koşu bandı vs) göndermiş. Evde bir düzen yok. Mobilya, dolap yetersiz. Bir yandan bebekle ilgileniyorum. Düzen olmayınca yaptığın iş de gözükmüyor. Ev dağınık görünüyor.
Para biriktirelim, kendi evimizi alalım, gömme dolabına kadar istediğim gibi yaptırırım diye düşünüyorum. Kocamın da isine geliyor tabii. Bu arada eşimin aylık kazancı en az 4500 lira. Kira+faturalara en fazla 1500 lira ödüyoruz. En az 4500 dedim çünkü döviz alim satımi-borsa işinde çalışıyor. Patronları milyoner ve çok yardımsever. Bunu da biraz kayirıyorlar bebekli bir ailesi olduğu için. Devamlı primler, hediyeler havada uçuyor. En son patronu 100 bin liralık araba hediye etti bebekle rahat edersiniz diye. Allah onlardan razı olsun fakat bilmiyorlar ki kocam onlardan geleni bize harcayacağına annesine, kız kardeşine, teyzelerine, teyze kızlarına, teyze kızlarının kocalarına peşkeş çekiyor. Bana evin, kendimin ve bebegin ihtiyaçları için 200 lira veriyor. O paranın 100 lirası ete gidiyor-kendisi etsiz sofraya oturmaz, her şeye kulp bulur. Geri kalanıyla manav, bakkal, bebek bezi vs masraflarını hallediyorum. Yetmeyince bebeğe gelen altınları bozduruyorum. Laf işitmek çok ağrıma gidiyor. Üç beş kurusun hesabını yapar gibi hisseyorum, böyle bir insan değildim ben. Şimdi ictigi sigara bile gözüme batıyor. Sigaraya benden çok para veriyor diyorum.
Eve dönüyorum tekrar: evde dolap eksiği olduğu için düzen olmadığını söylemiştim. Bebegim de şu anda yürüyor ve her yeri dağıtıyor. Zaten eşyaların yeri yok, bir de bebek dağıtınca ortalık harman yerine donuyor. Beyefendi evin daginikligindan şikayetçi. Halinin uzerinde cocugun oynadigi esyalari gosterip kapıyi çarpıp çarpıp annesine gidiyor. Elini hiçbir işe sürmediği gibi devamlı kusur bulup annesi ablalarıyla ne kadar beceriksiz bir ev hanımı olduğumu cekistiriyor.
Bu arada annesine 5000 lira verdi, umreye gönderdi. Teyzesine yeni eve taşındılar, mobilya alsınlar diye 5000 lira gönderdi. Bunları bana söylemiyor bu arada, annesi akrabaları ağzından kaçırıyor diyeyim. Annesinin maasina da el koyan ablası avm'lerde fink atsın diye ona para gönderiyor, annesi parasız kaldı diye ona para gönderiyor. Babası ıssız kalmış, ona para gönderiyor. Teyzesinin damadı, (evleri kendilerinin, iki kattan da kira aliyorlar) arabayı yenileyecekmiş, hadi 15000 lira ona. Teyzelerini hep birlikte umreye yollamaya adak adamış, 25000 lira onlara.... Patronlarının aldığı arabadan sonra bir de etrafında zırt pırt arabayı isteyen it kopuk peyda oldu. Ve daha sayamadığım neler neler... Çocuğun üstüne başına kislik alınacak dediğimde küfür edip telefonu kapatması kırmızı çizgimdi. Bizimle aynı zamanda evlenip çocuk sahibi olan arkadaşının hanımının ev düzeninden bahsedip beni kötüleyince bende şafak attı. Kadın evlenirken yeğeninin saçını bile kocası tarafına ödetmis, istediği altınlarla kuyumcu dükkanı açılır. Her şeyi sıfır alındı. Benim eşyalarım ikinci el, üstelik evime harcayacak kadar para da geçmiyor elime. En son evin ihtiyaçları için liste yaptım. Bunlar bunlar alınacak dedim. Surat beş karış, telefona bakıyor. Hiç ses etmiyor. Ne kadar istiyorsun dedi. 8 bin lira dedim. Bu zamana kadar eve çöp almadın. Param yok diyorsan da o lanetli arabayı sat, ihtiyaçlarımızı karşılayalım. 20-30 bine bir araba al. Artanini kâr payı veren bir bankaya benim adima hesaba yatir, her ay kâr payı bana maaş olsun, üstüme başıma, çocuğuma evime alacaklarımı hallederim dedim. Arabanin bana faydasindan cok zarari oldu, yiyiciler birken bin oldu dedim. "Baban da öyle diyordu" dedi. Ne yapıyorsun paranı deyince yiyorum dedi. Banyoya sigara içmeye giderken yarı yolda durdurdum. Evin düzeni olsun istiyorsan sağa sola değil evine yatıracaksın, öyle hem ayranım dökülmesin hem ... diye bana dunyayi zindan edemezsin dedim. Sen ne biçim konusuyosun benimle deyip yuzume yumruk atti. Bu arada kendimi Melek Subaşı gibi hissediyorum feci şekilde.
Biz devamlı kavgaliyiz. Fakat artık canıma tak etti. Patronlarıyla konuşup durumunu anlatmak, işten artırmayla gözünü korkutmak istiyorum. Adamlar bunu adam sanıyor, yağdırıyor. Bu da onlara güveniyor, akrabalarına saçıyor. Eve karnımızı doyuracak kadar bırakıp üstümüze başımıza, evin düzenine yarayacak bir şey almıyor. Bin tane kusur buluyor, benim bulduğum çözümlere kesinlikle yanaşmıyor. Ne yapayım ben şimdi?
Bu arada benim anne babam vefat etti. Abim neredeyse 7/24 çalışıyor, sinsi karısıyla uğraşmaktan bana sıra gelmez. Ablam garibim de dişli bir insan değildir. Çocuğum daha 1,5 yaşında. Onu bırakıp çalışmaya gidersem vicdan azabından ölürüm gibi geliyor. En az 3 yaşına kadar kendim bakmayı düşünüyorum iş yerinde kreş olmadığı müddetçe. Türkiye şartlarında da öyle bir iş ara ki bulasın. Ne yapacagimi şaşırdım. Dua edin benim için.
Merhaba hanımlar,
Eşimle tanıştığımda ortalama bir maaşla çalışıyordum fakat iş yerinden artan stres, iş yükü, mobbing sebepleriyle yaklaşık 14 bin lira kredi kartı borcum olmasına rağmen ayrıldım. Eşim biz evlenirken kredi kartı borcumu faiziyle birlikte yaklaşık 20 bin lira olarak ödedi. Esimin o zamanki maddî durumu günü kurtarir haldeydi. Borcu yoktu ama birikimi de yoktu. Ailemden para istemek de yapımda yoktur. Ben çok mahcup oldum, rahatsız oldum bu durumdan. O yüzden düğünden gelen takıları bozdurmayi, bir ev alana kadar da ailesinin evinde yaşayıp para biriktirmeyi teklif ettim. Çalışmıyorsam da en azından bu şekilde katkı sağlayabilirdim ona. Takılar yaklaşık 15 bin lira civarı tuttu. Ailesiyle de 1 sene beraber yaşadık.
Eşimin ailesinden bahsedeyim: annesi temizlik işçiliğinden, babası inşaat işçiliğinden emekli. Biz nişanlıyken kredi çekip ev aldılar. Babasının maaşının büyük kısmı krediye gidiyor. Ellerinde krediden artan 200-300 lirayla annesinin emeklisi var. Kayinpederim günübirlik inşaat işlerine de gidiyor fakat yıllarca kazandığını evine değil kardeşine ve kardeşinin çocuklarına yedirmiş. Yine de eve para bırakmıyor. Dolayısıyla eşimin ablaları ve annesi, babaya epey kinli, öfkeli. Buyuk görümcem, hali vakti yerinde bir aileye gelin gitmiş. Durumu gayet iyi. Küçük görümcem, neredeyse asgari ücretle bankanın fason firmasında çalışıyor. Diger akrabalara gelince, babasının akrabalarını evin kadınları eve sokmuyor fakat anne tarafıyla sıkı fikilar. Hiçbirinin maddi durumu iç acıcı değil diyebilirim.
Tekrar kendi evliliğime dönecek olursam, ben ailesiyle beraber oturmayı kabul ettim fakat öğrendim ki küçük görümcem tek başına kiraya cıkmış eski oturdukları semtte. Hem de maaşının tümünü kiraya vermek suretiyle. Tabii fatura, yemek, bakım masrafları için annesinin emeklisinin çoğuna el koymuş, kadına aylık 150-200 lira para bırakıyor. Görümcem süsüne püsüne, lüksüne düşkün. Yediği içtiği, gezdiği tozdugu, giydiği attığına bakınca Sabancilarin torunu zannedersiniz. Normalde beni hiç ilgilendirmeyen bir durum bu ama benim ve bebeğimin hakkının yendiğini ögrendigim anda işler tersine döner.
Velhasıl yeni evli çift yerine bekar kızı ayrı eve çıkardılar. Ben hamile kaldım. Kocası eve para vermeyen, kızı emeklisine el koymuş, kelimenin tam manasıyla "suursuz" bir kayinvalideyle başbaşa kaldım. Sükunete ve huzura tepki olarak doğmuş bir insan. Sabahın besinde kalkar, takunyalarini vura vura yurur, mutfak dolap kapaklarını tak tak vurur kalkayim diye. Saat 7-8de elektrik süpürgesini acar, kapılara vura vura ortalık süpürür, bir yandan da "bana boyle mi gelin oliyirsen" diye söylenir. Ben hamilelikten elim yüzüm şişmiş, uykusuzluktan pestili cıkmış bir vaziyette kendimi o tek odaya kilitler ya sabır çekerim. Zor zamanlardı velhasıl. Eşimi çocuktan sonra ayrı eve çıkmaya ikna edebildim.
Yeni evimiz, patronun annesinin evi, gayet ferah, kullanışlı, bakımlı bir ev. Fakat biz yerlestigimizde elimizde sadece yatak odası takimi vardı. Patronun annesi sag olsun bize kullanmadiklari yeoyeni koltuk takımını gönderdi hemen. Bir-kac ay sonra da konusmadigim yengem benim bekarken kullandigim esyalari (calisma masasi, kitaplık, koşu bandı vs) göndermiş. Evde bir düzen yok. Mobilya, dolap yetersiz. Bir yandan bebekle ilgileniyorum. Düzen olmayınca yaptığın iş de gözükmüyor. Ev dağınık görünüyor.
Para biriktirelim, kendi evimizi alalım, gömme dolabına kadar istediğim gibi yaptırırım diye düşünüyorum. Kocamın da isine geliyor tabii. Bu arada eşimin aylık kazancı en az 4500 lira. Kira+faturalara en fazla 1500 lira ödüyoruz. En az 4500 dedim çünkü döviz alim satımi-borsa işinde çalışıyor. Patronları milyoner ve çok yardımsever. Bunu da biraz kayirıyorlar bebekli bir ailesi olduğu için. Devamlı primler, hediyeler havada uçuyor. En son patronu 100 bin liralık araba hediye etti bebekle rahat edersiniz diye. Allah onlardan razı olsun fakat bilmiyorlar ki kocam onlardan geleni bize harcayacağına annesine, kız kardeşine, teyzelerine, teyze kızlarına, teyze kızlarının kocalarına peşkeş çekiyor. Bana evin, kendimin ve bebegin ihtiyaçları için 200 lira veriyor. O paranın 100 lirası ete gidiyor-kendisi etsiz sofraya oturmaz, her şeye kulp bulur. Geri kalanıyla manav, bakkal, bebek bezi vs masraflarını hallediyorum. Yetmeyince bebeğe gelen altınları bozduruyorum. Laf işitmek çok ağrıma gidiyor. Üç beş kurusun hesabını yapar gibi hisseyorum, böyle bir insan değildim ben. Şimdi ictigi sigara bile gözüme batıyor. Sigaraya benden çok para veriyor diyorum.
Eve dönüyorum tekrar: evde dolap eksiği olduğu için düzen olmadığını söylemiştim. Bebegim de şu anda yürüyor ve her yeri dağıtıyor. Zaten eşyaların yeri yok, bir de bebek dağıtınca ortalık harman yerine donuyor. Beyefendi evin daginikligindan şikayetçi. Halinin uzerinde cocugun oynadigi esyalari gosterip kapıyi çarpıp çarpıp annesine gidiyor. Elini hiçbir işe sürmediği gibi devamlı kusur bulup annesi ablalarıyla ne kadar beceriksiz bir ev hanımı olduğumu cekistiriyor.
Bu arada annesine 5000 lira verdi, umreye gönderdi. Teyzesine yeni eve taşındılar, mobilya alsınlar diye 5000 lira gönderdi. Bunları bana söylemiyor bu arada, annesi akrabaları ağzından kaçırıyor diyeyim. Annesinin maasina da el koyan ablası avm'lerde fink atsın diye ona para gönderiyor, annesi parasız kaldı diye ona para gönderiyor. Babası ıssız kalmış, ona para gönderiyor. Teyzesinin damadı, (evleri kendilerinin, iki kattan da kira aliyorlar) arabayı yenileyecekmiş, hadi 15000 lira ona. Teyzelerini hep birlikte umreye yollamaya adak adamış, 25000 lira onlara.... Patronlarının aldığı arabadan sonra bir de etrafında zırt pırt arabayı isteyen it kopuk peyda oldu. Ve daha sayamadığım neler neler... Çocuğun üstüne başına kislik alınacak dediğimde küfür edip telefonu kapatması kırmızı çizgimdi. Bizimle aynı zamanda evlenip çocuk sahibi olan arkadaşının hanımının ev düzeninden bahsedip beni kötüleyince bende şafak attı. Kadın evlenirken yeğeninin saçını bile kocası tarafına ödetmis, istediği altınlarla kuyumcu dükkanı açılır. Her şeyi sıfır alındı. Benim eşyalarım ikinci el, üstelik evime harcayacak kadar para da geçmiyor elime. En son evin ihtiyaçları için liste yaptım. Bunlar bunlar alınacak dedim. Surat beş karış, telefona bakıyor. Hiç ses etmiyor. Ne kadar istiyorsun dedi. 8 bin lira dedim. Bu zamana kadar eve çöp almadın. Param yok diyorsan da o lanetli arabayı sat, ihtiyaçlarımızı karşılayalım. 20-30 bine bir araba al. Artanini kâr payı veren bir bankaya benim adima hesaba yatir, her ay kâr payı bana maaş olsun, üstüme başıma, çocuğuma evime alacaklarımı hallederim dedim. Arabanin bana faydasindan cok zarari oldu, yiyiciler birken bin oldu dedim. "Baban da öyle diyordu" dedi. Ne yapıyorsun paranı deyince yiyorum dedi. Banyoya sigara içmeye giderken yarı yolda durdurdum. Evin düzeni olsun istiyorsan sağa sola değil evine yatıracaksın, öyle hem ayranım dökülmesin hem ... diye bana dunyayi zindan edemezsin dedim. Sen ne biçim konusuyosun benimle deyip yuzume yumruk atti. Bu arada kendimi Melek Subaşı gibi hissediyorum feci şekilde.
Biz devamlı kavgaliyiz. Fakat artık canıma tak etti. Patronlarıyla konuşup durumunu anlatmak, işten artırmayla gözünü korkutmak istiyorum. Adamlar bunu adam sanıyor, yağdırıyor. Bu da onlara güveniyor, akrabalarına saçıyor. Eve karnımızı doyuracak kadar bırakıp üstümüze başımıza, evin düzenine yarayacak bir şey almıyor. Bin tane kusur buluyor, benim bulduğum çözümlere kesinlikle yanaşmıyor. Ne yapayım ben şimdi?
Bu arada benim anne babam vefat etti. Abim neredeyse 7/24 çalışıyor, sinsi karısıyla uğraşmaktan bana sıra gelmez. Ablam garibim de dişli bir insan değildir. Çocuğum daha 1,5 yaşında. Onu bırakıp çalışmaya gidersem vicdan azabından ölürüm gibi geliyor. En az 3 yaşına kadar kendim bakmayı düşünüyorum iş yerinde kreş olmadığı müddetçe. Türkiye şartlarında da öyle bir iş ara ki bulasın. Ne yapacagimi şaşırdım. Dua edin benim için.
Benim hissettiklerim yazılmış resmenEşiniz bir aracı kurumda mı çalışıyor? Aracı kurumda çalışan kişilerin aldığı maaş sabittir, kurumu için müşteri bağlar, kendisine kalabalık bir müşteri portföyü oluşturursa en fazla alacağı maaşına zam veya primdir ama sıraladığınız masrafları yapmasına imkan sağlayacak düzeyde bir geliri olmaz, eşinizin sizden gizlediği bir birikimi olabilir, o birikimle endekse oynuyor, hisse senedine giriyor olabilir, ki onda bile iyi kokular almadım, çünkü aylardır borsada dişe dokunur bir kazanç olmadı, en azından küçük yatırımcının kazanabileceği bir ortam yok şu anda, bir hisseye girip ağırlık ortalaması için paçallama yapmakta iyi bir sermaye gerektirir, kredili işlem yapıyorsa bilemem, ki o da çok büyük bir risktir, batarsa ana sermayesi gider üstüne bir sürü de borcu olur.
Eşiniz beyefendi borsa yapan kadınlar için ağzını toplasın bir zahmet, gizli kapaklı işlerini anlamayın diye okumanızı istememiş, çirkinliğini o kadınlara mal etmesin, azıcık borsadan anlarsanız yediği naneleri anlayacaksınız, ondan korkmuş.
GörmemişimIlk sayfada bakın kapiş? falan yazmış
BEn de adamın gayrimeşru iş yaptığını düşündüm. Kolay parayı dağıtıyordur. Patronun haberi bile olmayabilir arabadan.1-Hiç bir patron babasının hayrına çalışana ister 10bin, ister 100binlik araba hediye etmez. Şirket arabası verir o ayrı ama şahsına araba hediye etmez. Bu işte başka bir iş var (ya araba hediye değil, ya patronlar ve eşiniz sizin bildiğiniz işleri yapmıyor)
2-Hiç kimseye (patron ya da patronun ailesinden herhangi birine) gidip bu durumları anlatmayın. Bu onların sizden duyması gereken konular değil. Eşiniz bunu öğrenir ise sonuçları çok daha kötü olabilir.
3-Yapılacak en mantıklı şey darp raporu alıp yüksek bir tazminatlı boşanma davası açmak. Gelen nafaka ile çocuğunuzu kreşe gönderir kendiniz de işe girer, çalışırsınız.
Aynen katılıyorum, köklü, güçlü, başka şehirlerde de şubeleri olan kurumlar müşteri portföyü kabarık çalışanını daha az hareket olan şubesine terfi ederek yollar ki, aynı performansı orada da göstersin, o şubeye de canlılık hareket gelsin, en fazla yapacakları budur kurumların, neredeyse kurumuna müşteri bağlayan tek isim diyebileceğim insanlar bile yeterince takdir görüp maaşlarına dolgun bir zam yapılmadı diye farklı kurumlara geçmişti, umalım da kafamızdaki kötü senaryolardan birini yapıyor olmasın bu beyefendi.valla ben işim gereği eskiden bir sürü aracı kurumla çalıştım. zaten konu sahibesinin anlattığı gibi abi kardeş durumu aile şirketi havası yok onlarda gayet profesyonel bir çalışma ortamları var bir ton adam çalışıyor ayrıca. bir kişiye bu kadar imtimam düşünürücü. istanbuldaki aracı kurumların çoğunu iyi bilirim öyle 5 bin yardım edeyim altına araba çekeyim yok yani. ha şirket arabasıysa olur ancak.
adam birşeyler karıştırıyor gibi geldi bana da ama aynen dediğin gibi çok tehlikeli sularda yüzüyor öyleyse.
Benim hissettiklerim yazılmış resmen
.suphe duydugumu soyledigim icin ne ogretmenligim kaldi ne insanligim.
Biri daha uyardi onada hic zengin gormediniz herhalde 100 binlik hediye nedirki diye cikisti..
Ve konu sahibi egitimimle vurup durdu beni ama kendiside ögretmenmis..bende ona cok şasırdım..cok sabit biri mslesef..inanmak istemiyor bazı şeylere.
Gerçekten duygusal hassasiyetniz var bu yorumda daha iyi anladım..Hanımefendi, burada benim yazdıklarıma acımasızca yorum yazanlar da oldu. Işten çıkmamalıydınız, niye hamile kaldınız, herkesi hatali goruyorsunuz belki de siz sorunlusunuzdur gibi yorumlarla benim hatalı oldugumu düşünenler oldu. Onların yorumlarını da beğendim, çünkü farklı bir bakış acısıyla durumu yorumladılar. Böyle de düşünen varmış dedim. Sizin yazdığınız yorumun yarısı durumla alâkasız, akrabalarınızın zenginliğini anlatan bir şeydi. Bir de üstüne memurları beğenmezler, doğuda öğretmenlik yapıyorum gibi yine durumdan tamamen alâkasız, hangi amaca hizmet ettiğini anlamadığım bir yorum geldi. Kimse kimsenin mesleğini küçük görme hakkına sahip değil. Mesele de sizinle ya da akrabalarınızla ilgili değil. "Yakin akrabalarim cok zengin" ya da "hali vakti oldukca yerinde" gibi bir cümlede özetlenebilecek bir durumu uzatmış da uzatmışsınız. "Hatta o kadar zenginler ki memurlari begenmezler" gibi bir yorumun ne kadar luzumlu oldugunun takdirini size bırakıyorum. Burada paylastigim guc durumum karsisinda dahi insanların hava atacak bir nokta bulmasi beni kizdiriyor açıkçası. Hani "başım çok ağrıyor" dersiniz de karşınızdaki "senin mi benim mi" diye cevap verip insanı sinir eder ya, onu hiç yapmamak lazım işte.
Yanılmıyorsam "çalışan bayan" nickli bir arkadaşın yazdığı yorumu gözyaşları içinde okudum burada. O kadar iyi niyetle, öyle anlayarak cevap yazmıştı ki anlaşıldığımı ve benim için iyi dileklerde bulunduğunu her kelimesinde hissettim. Sonra mesleği bankacılık olan arkadaşların yorumlarıyla aydınlandım, hic anlamadığım bir konuda yol gösterdiler. Kendileri benim durumumda olsa ne yapacaklarını söyleyenler oldu. Bunlar hep bir şeyler kattı bana.
Benim sizin yorumunuzda yanlış anladığım nokta, konunun sahte olduğunu yazdığınızı düşünmek oldu. Eger dogru anlamis olsaydim size bu sekilde cevap vermezdim. Bunun için sizi kırdıysam özür dilerim.
Diğer sert cevap yazdığım hanımefendi de yorumumun yalan olduğunu gayet lakayt bir tavırla yazdığı için ona da cikistim. Fakat ondan özür dilemiyorum. Onun yorumunu gayet doğru anladım. Üzüntülü olduğum bir konuyu burada paylaşmışken dalga geçer gibi yorum yazmış kendisi. ben de gerçek zannedip oğlum oldu diye cevap yazdım. Sonraki yorumunda anladım dalga geçtiğini.
Özetleyecek olursam, konunun yalan oldugunu düşünüyorsanız görmezden gelirsiniz olur biter. Zira doğru olması halinde karşınızdaki zor durumda bulunan insanı daha da üzmüş olacaksınız. O riski almayin
Ben de bunu yazacaktım. Bizim de maddi imkânımız çok yukarılarda ama ben bizimkilerin daha bir çalışanına öyle hesiyeler verdiğini görmedim. Evet yardım ederler ama dozunda yardımlar -ki zaten bakınca 100 bin tllik araba öyle çok da bir şey değil. Ya Jetta'dır ya Passat. BMW olmasına imkân yok. Olsa da en fazla 1.16'dır o da ikinci el feci kazaları olması lazım ama yine de kimse kimseye öyle araba hediye etmez, en fazla şirket arabasıdır. Öyle 20 bin 25 bin de ultra zengin olunmadıkça veya pis işler yapmadıkça kimse kimseye hop diye veremez.Dayım trolyener epey zengin.
Abim yine öyle..genel olarak akrabalarim zengin..memurlara burun kivirirlar hatta:) benim icin "3 bin icin doguya gitti ogretmenlik yapiyor" derler.yani siz anlayin en luks arabalar vardir altlarinda.ama kimsenin kimseye 100 bin tl lik hediye aldigini gormedim duymadim heleki bu zamanda.bu isin icinde baska bisey var siz fazla yesilcam izlemissiniz.
Bu konu bence supheli.
Dier konu ise siz bile bile lades demissiniz.
Kendiniz teklif etmissiniz 15 bin icin ayni eve cikmayi.ama gorumcenin ayri eve cikmasini hazmedememissiniz.
Kimse sizi zorlamamiski.