- 28 Aralık 2017
- 2.834
- 9.783
- 158
İnsanlara her sene o saçma kıyafetlere para ödetiyorlar.O öğretmen,müdür nasıl hissediyordur acaba şimdi çok merak ediyorum.
Ben size soyliyeyim.
Psikolojisi bozuktu bizim ki bahane oldu diyecekler..
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
İnsanlara her sene o saçma kıyafetlere para ödetiyorlar.O öğretmen,müdür nasıl hissediyordur acaba şimdi çok merak ediyorum.
Sosyal medya da bu baba için bile neler söylediler.
Yok oğlunu Fb maçına götürmüş üstündeki formaların fiyatı şu kadarmış.Bu ölüm tamamen "algı"ymış.
Biz insanlığımızı çoktan öldürüp gömmüşüz zaten !
Yaşamına son veren baba için toplanan gruba müdahale: 15 gözaltı
Paylaş Paylaş
"Parasız eğitim haktır' yazılı pankart açan gruba polis ekipleri müdahale etti"
inPaylaşın
İzmit'te, evinin banyosunda yaşamına son veren eden İ. D. (45) için bir araya gelerek, protestoda bulunan gruba polis müdahale etti. Gözaltına alınan 15 kişi, emniyete götürüldü.
Körfez ilçesindeki evinin banyosunda, kendisini tavana bağladığı iple asıp, yaşamını yitiren İ. D. için İzmit'teki Fethiye Caddesi'nde bir araya gelen 15 kişi, basın açıklaması yapmak istedi. 'Parasız eğitim haktır' yazılı pankart açan grubu polis ekipleri, Kocaeli Valiliği'nden izin alınmadığı için uyardı. Uyarıları dikkate almayan gruba, çevik kuvvet ekipleri müdahale etti. Polisler, 4'ü kadın 15 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar, sağlık kontrolünden geçirildikten sonra emniyete götürüldü.
Valilik ve başsavcılık açıklama yapmıştı
Öte yandan dün Kocaeli Valiliği'nden İ. D.'nin intiharı ve iddialar ile ilgili yapılan yazılı açıklamada, "Körfez ilçemizde yaşanan intihar olayı basında yer almıştır. Söz konusu haberler; 'intihar sebebi çocuklarına kıyafet alamadığı ve bu sebeple okula alınmadıkları' şeklinde yayınlanmıştır. Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığı, olay sebebinin psikolojik nedenlere dayandığı anlaşılmıştır. Haberlerin kamuoyunu yanlış bilgilendirerek, olumsuz algı oluşturmaya sebep olduğu anlaşılmaktadır" denilmişti.
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yazılı açıklamasında ise şunlar kaydedilmişti: "Bazı internet haber sitelerinde 'Kocaeli'nin Körfez ilçesinde, oğluna okulun istediği pantolonu alamayan baba İ. D., kendisini banyoda iple asarak yaşamına son verdi' şeklinde çıkan haberlerin gerçeği yansıtmaması sebebiyle bu açıklamayı yapma zaruriyeti hasıl olmuştur. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, 20 Eylül tarihinde evinde kendini asmak suretiyle intihar eden İ. D. hakkında yürütülen soruşturma kapsamında; İ. D.'nin 23 Ağustos tarihinde trafik kazası geçirdiği, yaralandığı için çalışamaması nedeniyle bunalıma girdiği anlaşılmıştır. Habere konu kişinin herhangi bir borcunun bulunmadığı, oturduğu evin kendisine ait olduğu, ailesiyle bir geçimsizliğinin olmadığı ve Dilovası ilçesinde bir şirkette çalıştığı tespit edilmiştir. Haberlerde belirtildiği gibi oğlunun okul pantolonunu alamaması söz konusu değildir. Bu yönde çıkan haberler asılsızdır. Soruşturma halen devam etmektedir.
http://t24.com.tr/haber/yasamina-son-veren-baba-icin-toplanan-gruba-mudahale-15-gozalti,707182
Nihal Bengisu Karaca
İntihar etmek yerine eylem yapsaydı 'vatan haini’ diyecektiniz
23.09.2018 - 03:16 | Güncelleme: 23.09.2018 - 13:03
MHP’nin af önerisi, “İstanbul’da aday göstermeyeceğiz” açıklaması gibi konular şöyle dursun. Hiçbirini yazmak istemiyorum.
Çünkü içimi yakan başka bir olay var.
Kocaeli’de yaşanan intihar.
Oğluna, okulun istediği pantolonu alamayan İsmail Devrim’in canına kıyması.
Eşi Hafize Devrim’in aktardığına göre, çaresiz babanın son sözü şu oldu: “Çocuklarıma bakamıyorsam, çocuğuma bir pantolon alamıyorsam niye yaşıyorum ki”…
Hafize Devrim’e ve yavrularına başsağlığı diliyorum. Allah sabır ve metanet versin.
Her intihar, ithamdır. Geride kalanları sessizce sorumlu tutar giden.
Durum böyle iken, Kocaeli Valisi’nin İsmail Devrim’in oğlunun pantolonu nedeniyle okula alınmadığı iddialarının asılsız olduğunu söylemesi, okul müdürünün “Böyle bir şey yok. Biz kimseyi geri çevirmedik, hatta gelenlere biz kıyafet de aldık, talepte bulunanlara. Velinin bize böyle bir talebi yok” filan demesi, insanın ağzında pas tadı bırakıyor.
Okulun “İhtiyacı olanlara kıyafet tedarik etme” uygulaması var mı yok mu onu da bilmiyoruz. Yoksa da dün itibarıyla olmuştur, aksini ispat etmek ne mümkün. Ama şunu biliyoruz: Her okulun ayrı kıyafet şartı var ve okullar köşesinde okulun armasını, logosunu yani reklamını taşıyan pantolonları, tişörtleri dayatıyorlar. Bu şekil şartını taşıyan pantolon (veya tişört), gayet kalitesiz de olsa öğrenciye ederinin üzerinde bir fiyatla satılıyor. Söz konusu durumun velilerin çocuk okutma sorumluluğuna ne kadar olumsuz bir maliyet yüklediği ortada.
Geçelim.
Vali’nin açıklamasında İsmail Devrim’in intiharını açıklamak için kullanılan “Psikolojik sorunu varmış” ifadesine gelelim.
Vali’nin teşhisini kan dondurucu yapan detaya gelelim:
İsmail Devrim daha önce trafik kazası geçirmiş. Yani öldüğü sırada çalışamaz durumdaydı. Ve belli ki bu durumu dert ediyordu.
Koldaki kesik ne zamandan beri “psikolojik bir sorun” acaba, Sayın Vali cevap vermeli.
İsmail Devrim öldüğünde cebinden sadece 20 TL çıkmış. Aile geçindirmek, çocuk okutmak durumunda olan bir babanın cebinde sadece 20 TL olursa, o ailenin sorunsuz bir psikolojisi olur mu? Herhalde Vali Bey'in buna da uygun bir cevabı vardır.
Meselenin en acı tarafına gazeteci Cihat Arpacık değindi. Sosyal paylaşım sitesinden yaptığı paylaşımda şöyle diyor:
“İsmail Devrim iş kazası sonucu çalışamayacak hale gelmiş. Böyle kazalar olmasın diye gösteri yapsa ‘örgütlerin maşası, sermaye düşmanı, ülkeyi karıştırmaya çalışan zararlı cemiyetlerin muhibbi’ denilecekti. Sessizce öldü. İnsanlar böyle ölünce yumuşak vicdanlarda yer buluyor”
Ne hazindir ki aynen öyle oluyor.
Daha birkaç gün önce 3. Havalimanındaki çalışma koşulları nedeniyle gösteri yapan işçilerin talepleri gündemdeydi. Bir taraf, işçi ölümlerinin sayısını 500 gibi rakamlarla çarpıtıp kamuoyunu köpürtmeye çalışırken, diğer taraf “Edepsizler, hainler, biber gazı sıkın” şeklinde akla hayale gelmeyen hakaretler sıralıyordu işçilere.
Provokatörü anlıyoruz, onun amacı da işi de provokasyon. Ama unutulmamalı ki, ancak ‘sıkıntı’ olan yerde ‘provokasyon’ olur. Yani sorun olan yerde, rahatsızlık olan yerde, kötü muamele olan yerde provokasyon olur. Kötü çalışma koşulları yüzünden hastalanan, canını dişine takan insanları ‘vatan haini’ ilan edip, taleplerini değersiz ve art niyetli göstermek, olan biten tüm hadiseyi ‘provokasyon’a indirgemek ise vicdansızlıktan başka bir şey değildir. Hatırlatalım bari, gösteri ve toplantı düzenlemek de anayasal haklar arasında. Bu hakları askıya almayı getirebilecek OHAL uygulaması ise sona erdi. Nokta.
NE ARA BU KADAR İŞÇİ DÜŞMANI OLDUNUZ?
İsmail Devrim’in cebinde 20 TL ile hayatına son vermesine içimiz burkuluyor şimdi. Ama bulunduğu şehrin meydanına çıkıp eylem yapsaydı, azıcık destek de bulsaydı acaba aramızdan kaç binlerce kişi “kahrolası münafık”, “İşte bunlar hep dış güçlerin oyunu” diye hashtag kasacaktı, tahmin etmek hiç zor değil. Bir not bile bırakmadan sessizce canına kıydığı halde “algı yapıyollaaa”, “Piskolocisi bozulmuş” diyen bir sürü kişi gördüğümüze göre, başta Kocaeli valisi bu yolu açtığına göre, evet aynen öyle olacaktı.
Bu ülkede, işçi emekçi kesimin haklarını, yoksunluklarını önceleyen sol siyaset gereken halk payandasını bir türlü bulamamıştır. Milliyetçi, devletçi, mukaddesatçı kesimlerde sol siyaset ve taraftarları kabul görmez. Nedenleri bahsi diğer ama hadi onu da anladık diyelim. Ama ne ara bu kadar “işçi” düşmanı olundu, ne ara işçi-emekçi hak ve hukukunun savunulmasını münafıklığa, hainliğe etiketlemek bu kadar kolay oldu, açıkçası bu büyük bir muamma ve ahlaki sapma. Sol siyasetin ve sol tandansta yer alan reflekslerin arzı endam ettiği her alanda olayları hızla ‘Komünistler de orada!”ya; derken “Provokatörler orada!”ya çevirmek, makul arabuluculukla çözülebilen hadiseleri kriminal vakaya indirgeyerek algı operasyonu yapmak bayağı konformizmden öte bir şey değil. Ve haliyle çok itici.
Oysa mesele gayet basit. Sen sağcı, mukaddesatçı, devletine sadık bir eğilim olarak büyük kurumlara hatta gerekirse devlete karşı avantajsız durumda olan işçinin yanında durmazsan, başkası durur. Çoğunlukla da devlete ve sermayeye “zaten karşı olanlar” durur. Senin kaplamadığın alanı, senin “gomünik”, “vatan haini” dediğin adamlar kapladı diye, en doğal hakkını kullanmak isteyen işçiyi-emekçiyi yaftalayamaz, kriminalize edemezsin. Edersin de, hiç inandırıcılığı olmaz. Kendine güldürür, olsa olsa trollüğünü şeddelersin.
https://www.haberturk.com/yazarlar/...erine-eylem-yapsaydi-vatan-haini-diyecektiniz
Okul müdürünü sorgulamak yerine haber yapan gazeteciyi gözaltına almak !Haberi yapan gazeteci de gözaltına alınmış.
Sırada fetöcü ilan edilmesinde
Ses kaydını dinledim.Hiçte zorla konuşturulmuş gibi değildi.Kocaeli'de oğluna pantolon alamadığı için intihar ettiği iddia edilen İsmail Devrim'in eşi Hafize Devrim yaptığı açıklamada, 'Haberlerde konu çok farklı anlatılıyor' dedi. Devrim, ses kaydının da rızası dışında alındığını söyledi.
Hafize Devrim savcılığa yaptığı şikayette, basında yer alan haberlerden rahatsızlık duyduğunu, eşinin bir fabrikada çalıştığını, bir buçuk yıl önce kredi çekerek ev aldıklarını, kredi borçlarını düzenli olarak ödeyebildiklerini, kredi borçları dışında herhangi bir borçlarının olmadığını belirtti.
Eşinin Kurban Bayramı'nda motosiklet kazası nedeniyle yaralandığını ve raporlu olduğunu ifade eden Hafize Devrim, "İşten çıkarılması veya maaşının ödenmemesi gibi bir durum söz konusu değildi. Ancak omzundaki kırık sebebiyle kolunda güç kaybı olduğunu söylüyordu" dedi.
Devrim, şöyle devam etti:
"Çalışamayabileceğini, evi geçindiremeyeceğini düşünüyordu. Bunu çok kafasına takıyordu. Halbuki tedavisi iyi gidiyordu. Evde oturunca çalışmaya alışkın olduğu için iyice bunaldı. Kolundaki güç kaybı da canını sıktı. Böylelikle psikolojisi bozuldu."
Habere konu olan pantolon alma meselesine de açıklık getiren Devrim, "Çocuklar okula başlamadan önce okula göre bir pantolon almadık. Daha sonra ‘Gebze'ye gittiğimizde alırız' diye düşünmüştük. O gün Y. (oğlu) okula gitti. Ancak pantolonunun farklı olması sebebiyle okuldan gönderilmesi gibi bir durum söz konusu değildir" ifadesini kullandı.
Çocuğunun kendisine derslere girdiğini söylediğini aktaran Hafize Devrim, "Zaten okul çıkışı eve geldi. Siyah pantolon alması gerektiğini söyleyince eşim ile birlikte gidip pantolonunu aldılar. Haberlerde konu çok farklı anlatılıyor" diye konuştu.
'EŞİMİN ÖLÜMÜ SUİSTİMAL EDİLDİ'
Hafize Devrim, muhtar ve gazetecinin evine geldiğini, gazetecinin bilgisi ve rızası dışında ses kaydı aldığını, konuşmasının çarpıtılarak haber yapıldığını, eşinin ölümünün suistimal edildiğini söyleyerek, ‘bilgisi ve rızası dışında konuşmasını kayda alan ve yayınlayan gazeteciden ve ona yardımcı olan' kişiler hakkında şikayette bulundu.
https://www.mynet.com/intihariyla-t...vrim-konu-cok-farkli-anlatiliyor-110104416536
+10000Ses kaydını dinledim.Hiçte zorla konuşturulmuş gibi değildi.
Neyse sende haklısın Hafize ne diyelim!?
Ben dinlemedim sadece yazılanları biliyorumSes kaydını dinledim.Hiçte zorla konuşturulmuş gibi değildi.
Neyse sende haklısın Hafize ne diyelim!?
adamcağız depresyondaymış herhalde, keşke doktora gitseydi
çocuk açısından bakacak olursak durum çok vahim, şimdi babasının ölümünden kendini sorumlu tutacak, ve hayat babasız ona daha zor olacak
keşke şu suriyelilere yapılan yardımlar birazda kendi insanımıza yapılsa...