• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Oğluna okul kıyafeti alamayan baba intihar etti

Sosyal medya da bu baba için bile neler söylediler.
Yok oğlunu Fb maçına götürmüş üstündeki formaların fiyatı şu kadarmış.Bu ölüm tamamen "algı"ymış.
Biz insanlığımızı çoktan öldürüp gömmüşüz zaten !
 
Yaşamına son veren baba için toplanan gruba müdahale: 15 gözaltı
Paylaş Paylaş
"Parasız eğitim haktır' yazılı pankart açan gruba polis ekipleri müdahale etti"
page_yasamina-son-veren-baba-icin-toplanan-gruba-polis-mudahalesi-15-gozalti_446428392.jpg


inPaylaşın
İzmit'te, evinin banyosunda yaşamına son veren eden İ. D. (45) için bir araya gelerek, protestoda bulunan gruba polis müdahale etti. Gözaltına alınan 15 kişi, emniyete götürüldü.

Körfez ilçesindeki evinin banyosunda, kendisini tavana bağladığı iple asıp, yaşamını yitiren İ. D. için İzmit'teki Fethiye Caddesi'nde bir araya gelen 15 kişi, basın açıklaması yapmak istedi. 'Parasız eğitim haktır' yazılı pankart açan grubu polis ekipleri, Kocaeli Valiliği'nden izin alınmadığı için uyardı. Uyarıları dikkate almayan gruba, çevik kuvvet ekipleri müdahale etti. Polisler, 4'ü kadın 15 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar, sağlık kontrolünden geçirildikten sonra emniyete götürüldü.

Valilik ve başsavcılık açıklama yapmıştı
Öte yandan dün Kocaeli Valiliği'nden İ. D.'nin intiharı ve iddialar ile ilgili yapılan yazılı açıklamada, "Körfez ilçemizde yaşanan intihar olayı basında yer almıştır. Söz konusu haberler; 'intihar sebebi çocuklarına kıyafet alamadığı ve bu sebeple okula alınmadıkları' şeklinde yayınlanmıştır. Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığı, olay sebebinin psikolojik nedenlere dayandığı anlaşılmıştır. Haberlerin kamuoyunu yanlış bilgilendirerek, olumsuz algı oluşturmaya sebep olduğu anlaşılmaktadır" denilmişti.


Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yazılı açıklamasında ise şunlar kaydedilmişti: "Bazı internet haber sitelerinde 'Kocaeli'nin Körfez ilçesinde, oğluna okulun istediği pantolonu alamayan baba İ. D., kendisini banyoda iple asarak yaşamına son verdi' şeklinde çıkan haberlerin gerçeği yansıtmaması sebebiyle bu açıklamayı yapma zaruriyeti hasıl olmuştur. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, 20 Eylül tarihinde evinde kendini asmak suretiyle intihar eden İ. D. hakkında yürütülen soruşturma kapsamında; İ. D.'nin 23 Ağustos tarihinde trafik kazası geçirdiği, yaralandığı için çalışamaması nedeniyle bunalıma girdiği anlaşılmıştır. Habere konu kişinin herhangi bir borcunun bulunmadığı, oturduğu evin kendisine ait olduğu, ailesiyle bir geçimsizliğinin olmadığı ve Dilovası ilçesinde bir şirkette çalıştığı tespit edilmiştir. Haberlerde belirtildiği gibi oğlunun okul pantolonunu alamaması söz konusu değildir. Bu yönde çıkan haberler asılsızdır. Soruşturma halen devam etmektedir.
http://t24.com.tr/haber/yasamina-son-veren-baba-icin-toplanan-gruba-mudahale-15-gozalti,707182
 
Sosyal medya da bu baba için bile neler söylediler.
Yok oğlunu Fb maçına götürmüş üstündeki formaların fiyatı şu kadarmış.Bu ölüm tamamen "algı"ymış.
Biz insanlığımızı çoktan öldürüp gömmüşüz zaten !


daha kötü ya yani ben en azından öyle düşündüm, o seviyeden okul kıyafeti alamayacak seviyeye gelmek, zaten kıyafet alamayacak durumda olan buna alışıktır, sert bi düşüşe adapte olamayabilir insan, hatta çoğu insan olamaz
 
Yaşamına son veren baba için toplanan gruba müdahale: 15 gözaltı
Paylaş Paylaş
"Parasız eğitim haktır' yazılı pankart açan gruba polis ekipleri müdahale etti"
page_yasamina-son-veren-baba-icin-toplanan-gruba-polis-mudahalesi-15-gozalti_446428392.jpg


inPaylaşın
İzmit'te, evinin banyosunda yaşamına son veren eden İ. D. (45) için bir araya gelerek, protestoda bulunan gruba polis müdahale etti. Gözaltına alınan 15 kişi, emniyete götürüldü.

Körfez ilçesindeki evinin banyosunda, kendisini tavana bağladığı iple asıp, yaşamını yitiren İ. D. için İzmit'teki Fethiye Caddesi'nde bir araya gelen 15 kişi, basın açıklaması yapmak istedi. 'Parasız eğitim haktır' yazılı pankart açan grubu polis ekipleri, Kocaeli Valiliği'nden izin alınmadığı için uyardı. Uyarıları dikkate almayan gruba, çevik kuvvet ekipleri müdahale etti. Polisler, 4'ü kadın 15 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar, sağlık kontrolünden geçirildikten sonra emniyete götürüldü.

Valilik ve başsavcılık açıklama yapmıştı
Öte yandan dün Kocaeli Valiliği'nden İ. D.'nin intiharı ve iddialar ile ilgili yapılan yazılı açıklamada, "Körfez ilçemizde yaşanan intihar olayı basında yer almıştır. Söz konusu haberler; 'intihar sebebi çocuklarına kıyafet alamadığı ve bu sebeple okula alınmadıkları' şeklinde yayınlanmıştır. Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığı, olay sebebinin psikolojik nedenlere dayandığı anlaşılmıştır. Haberlerin kamuoyunu yanlış bilgilendirerek, olumsuz algı oluşturmaya sebep olduğu anlaşılmaktadır" denilmişti.


Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yazılı açıklamasında ise şunlar kaydedilmişti: "Bazı internet haber sitelerinde 'Kocaeli'nin Körfez ilçesinde, oğluna okulun istediği pantolonu alamayan baba İ. D., kendisini banyoda iple asarak yaşamına son verdi' şeklinde çıkan haberlerin gerçeği yansıtmaması sebebiyle bu açıklamayı yapma zaruriyeti hasıl olmuştur. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, 20 Eylül tarihinde evinde kendini asmak suretiyle intihar eden İ. D. hakkında yürütülen soruşturma kapsamında; İ. D.'nin 23 Ağustos tarihinde trafik kazası geçirdiği, yaralandığı için çalışamaması nedeniyle bunalıma girdiği anlaşılmıştır. Habere konu kişinin herhangi bir borcunun bulunmadığı, oturduğu evin kendisine ait olduğu, ailesiyle bir geçimsizliğinin olmadığı ve Dilovası ilçesinde bir şirkette çalıştığı tespit edilmiştir. Haberlerde belirtildiği gibi oğlunun okul pantolonunu alamaması söz konusu değildir. Bu yönde çıkan haberler asılsızdır. Soruşturma halen devam etmektedir.
http://t24.com.tr/haber/yasamina-son-veren-baba-icin-toplanan-gruba-mudahale-15-gozalti,707182


hayat pahalı değil mi yani ve bu insanların psikolojisini bozmuyor mu
 
Çok üzücü maalesef ...Allah ailesine sabır versin
Bu olayda okul formasının olmaması gerektiğinin altını çizen yazılar okuyorum
Bana da tam tersi sivil giyinmenin ekonomik ve sosyolojik farkı daha çok ortaya çıkarır, marka ve çeşit üzerine çocukların daha çok talebi olur, maddi durumu olmayan aileler daha çok üzülür diye düşünüyorum
 
Bıktık artık... Adam kaza geçirmiş işsiz kalmış, üstüne kredi borcu bela olmuş.Çocuk bi pantolon için okula alınmamış.O müdür ne hakla yapabilir bunu? Aile gariban zaten belli.Adamın psikolojisi zaten bozulmuş hem kaza geçirmiş hem ailesine yetememenin altında ezilmiş.Suriyelilere verilen o evler varken bu adam kredi için onca zorluk çeksin.Onların çocukları bizim okullarımızda bizden çok hak sahibi olsun bizim kendi vatandaşımız bi pantolon için içeri alınmasın. Kriz getirdi insanları bu hale. 2 çocuklu bi aile nasıl geçinsin asgari ücretle? Saraylarda kilosu 5000 tlye beyaz çay içenler din dersi vermekten vazgeçsin artık.Bizim paramızla gemicik sahibi olanlar yüzünden çocuğuna bi pantolon alamayan insanlar var.Birde türemişler her yerde kitap dağıtılıyo diye başlıyolar.Dağıtacaklar tabi.. 13 uçağı olan ülkenin cumhurbaşkanı kitapta dağıtsın defterde dağıtsın formada dağıtsın. Vergi vergi vergi.. Zam zam zam. Benim vergim onların sarayının masrafına ayakkabı kutusunun içine barbar suriyelilere gideceğine böyle gariban insanlara gitsin.Yeter bıktık.. Paramız pul oldu alım gücümüz kalmadı.Domates olmuş 5 lira 5 litre sıvı yağ 35 lira 40 tl su kullanıyosun vergilerle 80 tl olarak ödetiliyo. Allah kahretsin sisteminizi. Haram zıkkım olsun çalıp çırptıklarınız. Sonra çıkıyo onların doları varsa bizim Allahımız var diyo insafsız.. Senin dininde imanında Allahında para olmuş para.Kan emiciler....
 
Öylesine hain, merhametsiz, alçak, çürümüş ve kokuşmuşluğun hakim olduğu bir kitle var ki;

Kaza geçirdiği veya işten atıldığı için işsiz kalıp yaşamına son verip intihar edenler, tecavüz edilip katledilen kadınlar, çocuklar, hayvanlar, yakılan, yok edilen doğa dahil herkes, herşey suçlu, bir tek bu güruh masum (!) ve haklı (!).

Tecavüz edip öldürenler serbest, intihara neden olanlar utanmaz, arlanmazken katledilen ve intihar edenlerin ardından iftira ve çirkeflikte ise sınır tanımıyorlar..

Nası bir devre denk geldik Yarabbi..
*****

“Yıllar var ki şu ülkede
Şöyle sıcak şöyle mutlu şöyle yürek soğutan
Tek bir haber değmedi kulağıma
Tek bir olay yaşamadım
Hep kan gölü hep gözyaşı hep kargış
Sanki Yunus yaşamamış bu topraklarda
Hacıbektaş diye biri geçmemiş buralardan..”

Hasan Hüseyin Korkmazgil
 

Nihal Bengisu Karaca


İntihar etmek yerine eylem yapsaydı 'vatan haini’ diyecektiniz
23.09.2018 - 03:16 | Güncelleme: 23.09.2018 - 13:03
MHP’nin af önerisi, “İstanbul’da aday göstermeyeceğiz” açıklaması gibi konular şöyle dursun. Hiçbirini yazmak istemiyorum.

Çünkü içimi yakan başka bir olay var.

Kocaeli’de yaşanan intihar.

Oğluna, okulun istediği pantolonu alamayan İsmail Devrim’in canına kıyması.

Eşi Hafize Devrim’in aktardığına göre, çaresiz babanın son sözü şu oldu: “Çocuklarıma bakamıyorsam, çocuğuma bir pantolon alamıyorsam niye yaşıyorum ki”…

Hafize Devrim’e ve yavrularına başsağlığı diliyorum. Allah sabır ve metanet versin.

Her intihar, ithamdır. Geride kalanları sessizce sorumlu tutar giden.

Durum böyle iken, Kocaeli Valisi’nin İsmail Devrim’in oğlunun pantolonu nedeniyle okula alınmadığı iddialarının asılsız olduğunu söylemesi, okul müdürünün “Böyle bir şey yok. Biz kimseyi geri çevirmedik, hatta gelenlere biz kıyafet de aldık, talepte bulunanlara. Velinin bize böyle bir talebi yok” filan demesi, insanın ağzında pas tadı bırakıyor.

Okulun “İhtiyacı olanlara kıyafet tedarik etme” uygulaması var mı yok mu onu da bilmiyoruz. Yoksa da dün itibarıyla olmuştur, aksini ispat etmek ne mümkün. Ama şunu biliyoruz: Her okulun ayrı kıyafet şartı var ve okullar köşesinde okulun armasını, logosunu yani reklamını taşıyan pantolonları, tişörtleri dayatıyorlar. Bu şekil şartını taşıyan pantolon (veya tişört), gayet kalitesiz de olsa öğrenciye ederinin üzerinde bir fiyatla satılıyor. Söz konusu durumun velilerin çocuk okutma sorumluluğuna ne kadar olumsuz bir maliyet yüklediği ortada.

Geçelim.

Vali’nin açıklamasında İsmail Devrim’in intiharını açıklamak için kullanılan “Psikolojik sorunu varmış” ifadesine gelelim.

Vali’nin teşhisini kan dondurucu yapan detaya gelelim:

İsmail Devrim daha önce trafik kazası geçirmiş. Yani öldüğü sırada çalışamaz durumdaydı. Ve belli ki bu durumu dert ediyordu.

Koldaki kesik ne zamandan beri “psikolojik bir sorun” acaba, Sayın Vali cevap vermeli.

İsmail Devrim öldüğünde cebinden sadece 20 TL çıkmış. Aile geçindirmek, çocuk okutmak durumunda olan bir babanın cebinde sadece 20 TL olursa, o ailenin sorunsuz bir psikolojisi olur mu? Herhalde Vali Bey'in buna da uygun bir cevabı vardır.

Meselenin en acı tarafına gazeteci Cihat Arpacık değindi. Sosyal paylaşım sitesinden yaptığı paylaşımda şöyle diyor:

“İsmail Devrim iş kazası sonucu çalışamayacak hale gelmiş. Böyle kazalar olmasın diye gösteri yapsa ‘örgütlerin maşası, sermaye düşmanı, ülkeyi karıştırmaya çalışan zararlı cemiyetlerin muhibbi’ denilecekti. Sessizce öldü. İnsanlar böyle ölünce yumuşak vicdanlarda yer buluyor”

Ne hazindir ki aynen öyle oluyor.

Daha birkaç gün önce 3. Havalimanındaki çalışma koşulları nedeniyle gösteri yapan işçilerin talepleri gündemdeydi. Bir taraf, işçi ölümlerinin sayısını 500 gibi rakamlarla çarpıtıp kamuoyunu köpürtmeye çalışırken, diğer taraf “Edepsizler, hainler, biber gazı sıkın” şeklinde akla hayale gelmeyen hakaretler sıralıyordu işçilere.

Provokatörü anlıyoruz, onun amacı da işi de provokasyon. Ama unutulmamalı ki, ancak ‘sıkıntı’ olan yerde ‘provokasyon’ olur. Yani sorun olan yerde, rahatsızlık olan yerde, kötü muamele olan yerde provokasyon olur. Kötü çalışma koşulları yüzünden hastalanan, canını dişine takan insanları ‘vatan haini’ ilan edip, taleplerini değersiz ve art niyetli göstermek, olan biten tüm hadiseyi ‘provokasyon’a indirgemek ise vicdansızlıktan başka bir şey değildir. Hatırlatalım bari, gösteri ve toplantı düzenlemek de anayasal haklar arasında. Bu hakları askıya almayı getirebilecek OHAL uygulaması ise sona erdi. Nokta.

NE ARA BU KADAR İŞÇİ DÜŞMANI OLDUNUZ?

İsmail Devrim’in cebinde 20 TL ile hayatına son vermesine içimiz burkuluyor şimdi. Ama bulunduğu şehrin meydanına çıkıp eylem yapsaydı, azıcık destek de bulsaydı acaba aramızdan kaç binlerce kişi “kahrolası münafık”, “İşte bunlar hep dış güçlerin oyunu” diye hashtag kasacaktı, tahmin etmek hiç zor değil. Bir not bile bırakmadan sessizce canına kıydığı halde “algı yapıyollaaa”, “Piskolocisi bozulmuş” diyen bir sürü kişi gördüğümüze göre, başta Kocaeli valisi bu yolu açtığına göre, evet aynen öyle olacaktı.

Bu ülkede, işçi emekçi kesimin haklarını, yoksunluklarını önceleyen sol siyaset gereken halk payandasını bir türlü bulamamıştır. Milliyetçi, devletçi, mukaddesatçı kesimlerde sol siyaset ve taraftarları kabul görmez. Nedenleri bahsi diğer ama hadi onu da anladık diyelim. Ama ne ara bu kadar “işçi” düşmanı olundu, ne ara işçi-emekçi hak ve hukukunun savunulmasını münafıklığa, hainliğe etiketlemek bu kadar kolay oldu, açıkçası bu büyük bir muamma ve ahlaki sapma. Sol siyasetin ve sol tandansta yer alan reflekslerin arzı endam ettiği her alanda olayları hızla ‘Komünistler de orada!”ya; derken “Provokatörler orada!”ya çevirmek, makul arabuluculukla çözülebilen hadiseleri kriminal vakaya indirgeyerek algı operasyonu yapmak bayağı konformizmden öte bir şey değil. Ve haliyle çok itici.

Oysa mesele gayet basit. Sen sağcı, mukaddesatçı, devletine sadık bir eğilim olarak büyük kurumlara hatta gerekirse devlete karşı avantajsız durumda olan işçinin yanında durmazsan, başkası durur. Çoğunlukla da devlete ve sermayeye “zaten karşı olanlar” durur. Senin kaplamadığın alanı, senin “gomünik”, “vatan haini” dediğin adamlar kapladı diye, en doğal hakkını kullanmak isteyen işçiyi-emekçiyi yaftalayamaz, kriminalize edemezsin. Edersin de, hiç inandırıcılığı olmaz. Kendine güldürür, olsa olsa trollüğünü şeddelersin.
https://www.haberturk.com/yazarlar/...erine-eylem-yapsaydi-vatan-haini-diyecektiniz
 

Nihal Bengisu Karaca
İntihar etmek yerine eylem yapsaydı 'vatan haini’ diyecektiniz
23.09.2018 - 03:16 | Güncelleme: 23.09.2018 - 13:03
MHP’nin af önerisi, “İstanbul’da aday göstermeyeceğiz” açıklaması gibi konular şöyle dursun. Hiçbirini yazmak istemiyorum.

Çünkü içimi yakan başka bir olay var.

Kocaeli’de yaşanan intihar.

Oğluna, okulun istediği pantolonu alamayan İsmail Devrim’in canına kıyması.

Eşi Hafize Devrim’in aktardığına göre, çaresiz babanın son sözü şu oldu: “Çocuklarıma bakamıyorsam, çocuğuma bir pantolon alamıyorsam niye yaşıyorum ki”…

Hafize Devrim’e ve yavrularına başsağlığı diliyorum. Allah sabır ve metanet versin.

Her intihar, ithamdır. Geride kalanları sessizce sorumlu tutar giden.

Durum böyle iken, Kocaeli Valisi’nin İsmail Devrim’in oğlunun pantolonu nedeniyle okula alınmadığı iddialarının asılsız olduğunu söylemesi, okul müdürünün “Böyle bir şey yok. Biz kimseyi geri çevirmedik, hatta gelenlere biz kıyafet de aldık, talepte bulunanlara. Velinin bize böyle bir talebi yok” filan demesi, insanın ağzında pas tadı bırakıyor.

Okulun “İhtiyacı olanlara kıyafet tedarik etme” uygulaması var mı yok mu onu da bilmiyoruz. Yoksa da dün itibarıyla olmuştur, aksini ispat etmek ne mümkün. Ama şunu biliyoruz: Her okulun ayrı kıyafet şartı var ve okullar köşesinde okulun armasını, logosunu yani reklamını taşıyan pantolonları, tişörtleri dayatıyorlar. Bu şekil şartını taşıyan pantolon (veya tişört), gayet kalitesiz de olsa öğrenciye ederinin üzerinde bir fiyatla satılıyor. Söz konusu durumun velilerin çocuk okutma sorumluluğuna ne kadar olumsuz bir maliyet yüklediği ortada.

Geçelim.

Vali’nin açıklamasında İsmail Devrim’in intiharını açıklamak için kullanılan “Psikolojik sorunu varmış” ifadesine gelelim.

Vali’nin teşhisini kan dondurucu yapan detaya gelelim:

İsmail Devrim daha önce trafik kazası geçirmiş. Yani öldüğü sırada çalışamaz durumdaydı. Ve belli ki bu durumu dert ediyordu.

Koldaki kesik ne zamandan beri “psikolojik bir sorun” acaba, Sayın Vali cevap vermeli.

İsmail Devrim öldüğünde cebinden sadece 20 TL çıkmış. Aile geçindirmek, çocuk okutmak durumunda olan bir babanın cebinde sadece 20 TL olursa, o ailenin sorunsuz bir psikolojisi olur mu? Herhalde Vali Bey'in buna da uygun bir cevabı vardır.

Meselenin en acı tarafına gazeteci Cihat Arpacık değindi. Sosyal paylaşım sitesinden yaptığı paylaşımda şöyle diyor:

“İsmail Devrim iş kazası sonucu çalışamayacak hale gelmiş. Böyle kazalar olmasın diye gösteri yapsa ‘örgütlerin maşası, sermaye düşmanı, ülkeyi karıştırmaya çalışan zararlı cemiyetlerin muhibbi’ denilecekti. Sessizce öldü. İnsanlar böyle ölünce yumuşak vicdanlarda yer buluyor”

Ne hazindir ki aynen öyle oluyor.

Daha birkaç gün önce 3. Havalimanındaki çalışma koşulları nedeniyle gösteri yapan işçilerin talepleri gündemdeydi. Bir taraf, işçi ölümlerinin sayısını 500 gibi rakamlarla çarpıtıp kamuoyunu köpürtmeye çalışırken, diğer taraf “Edepsizler, hainler, biber gazı sıkın” şeklinde akla hayale gelmeyen hakaretler sıralıyordu işçilere.

Provokatörü anlıyoruz, onun amacı da işi de provokasyon. Ama unutulmamalı ki, ancak ‘sıkıntı’ olan yerde ‘provokasyon’ olur. Yani sorun olan yerde, rahatsızlık olan yerde, kötü muamele olan yerde provokasyon olur. Kötü çalışma koşulları yüzünden hastalanan, canını dişine takan insanları ‘vatan haini’ ilan edip, taleplerini değersiz ve art niyetli göstermek, olan biten tüm hadiseyi ‘provokasyon’a indirgemek ise vicdansızlıktan başka bir şey değildir. Hatırlatalım bari, gösteri ve toplantı düzenlemek de anayasal haklar arasında. Bu hakları askıya almayı getirebilecek OHAL uygulaması ise sona erdi. Nokta.

NE ARA BU KADAR İŞÇİ DÜŞMANI OLDUNUZ?

İsmail Devrim’in cebinde 20 TL ile hayatına son vermesine içimiz burkuluyor şimdi. Ama bulunduğu şehrin meydanına çıkıp eylem yapsaydı, azıcık destek de bulsaydı acaba aramızdan kaç binlerce kişi “kahrolası münafık”, “İşte bunlar hep dış güçlerin oyunu” diye hashtag kasacaktı, tahmin etmek hiç zor değil. Bir not bile bırakmadan sessizce canına kıydığı halde “algı yapıyollaaa”, “Piskolocisi bozulmuş” diyen bir sürü kişi gördüğümüze göre, başta Kocaeli valisi bu yolu açtığına göre, evet aynen öyle olacaktı.

Bu ülkede, işçi emekçi kesimin haklarını, yoksunluklarını önceleyen sol siyaset gereken halk payandasını bir türlü bulamamıştır. Milliyetçi, devletçi, mukaddesatçı kesimlerde sol siyaset ve taraftarları kabul görmez. Nedenleri bahsi diğer ama hadi onu da anladık diyelim. Ama ne ara bu kadar “işçi” düşmanı olundu, ne ara işçi-emekçi hak ve hukukunun savunulmasını münafıklığa, hainliğe etiketlemek bu kadar kolay oldu, açıkçası bu büyük bir muamma ve ahlaki sapma. Sol siyasetin ve sol tandansta yer alan reflekslerin arzı endam ettiği her alanda olayları hızla ‘Komünistler de orada!”ya; derken “Provokatörler orada!”ya çevirmek, makul arabuluculukla çözülebilen hadiseleri kriminal vakaya indirgeyerek algı operasyonu yapmak bayağı konformizmden öte bir şey değil. Ve haliyle çok itici.

Oysa mesele gayet basit. Sen sağcı, mukaddesatçı, devletine sadık bir eğilim olarak büyük kurumlara hatta gerekirse devlete karşı avantajsız durumda olan işçinin yanında durmazsan, başkası durur. Çoğunlukla da devlete ve sermayeye “zaten karşı olanlar” durur. Senin kaplamadığın alanı, senin “gomünik”, “vatan haini” dediğin adamlar kapladı diye, en doğal hakkını kullanmak isteyen işçiyi-emekçiyi yaftalayamaz, kriminalize edemezsin. Edersin de, hiç inandırıcılığı olmaz. Kendine güldürür, olsa olsa trollüğünü şeddelersin.
https://www.haberturk.com/yazarlar/...erine-eylem-yapsaydi-vatan-haini-diyecektiniz


valla ben de bu yeni yükselişe geçen işçi düşmanlığını anlamıyorum
yine benim açtığım bi haber vardı bi kaç gün önce, akit yazarı işçilere ağzına gelen bedduayı etmişti, o da kadın bu da kadın, kadınlar merhametli olur dersin ama...

bu arada başlıklığa aynen katılıyorum, hakkını arasa; bu krizde senin fedakarlık yapman lazım denip vatan haini ilan edilirdi. Ölse yaranamaz ölmese yaranamaz, sürünmesi lazım sanırım...
 
Kocaeli'de oğluna pantolon alamadığı için intihar ettiği iddia edilen İsmail Devrim'in eşi Hafize Devrim yaptığı açıklamada, 'Haberlerde konu çok farklı anlatılıyor' dedi. Devrim, ses kaydının da rızası dışında alındığını söyledi.

9755489-728xauto.jpg

Hafize Devrim savcılığa yaptığı şikayette, basında yer alan haberlerden rahatsızlık duyduğunu, eşinin bir fabrikada çalıştığını, bir buçuk yıl önce kredi çekerek ev aldıklarını, kredi borçlarını düzenli olarak ödeyebildiklerini, kredi borçları dışında herhangi bir borçlarının olmadığını belirtti.


Eşinin Kurban Bayramı'nda motosiklet kazası nedeniyle yaralandığını ve raporlu olduğunu ifade eden Hafize Devrim, "İşten çıkarılması veya maaşının ödenmemesi gibi bir durum söz konusu değildi. Ancak omzundaki kırık sebebiyle kolunda güç kaybı olduğunu söylüyordu" dedi.

Devrim, şöyle devam etti:

"Çalışamayabileceğini, evi geçindiremeyeceğini düşünüyordu. Bunu çok kafasına takıyordu. Halbuki tedavisi iyi gidiyordu. Evde oturunca çalışmaya alışkın olduğu için iyice bunaldı. Kolundaki güç kaybı da canını sıktı. Böylelikle psikolojisi bozuldu."

Habere konu olan pantolon alma meselesine de açıklık getiren Devrim, "Çocuklar okula başlamadan önce okula göre bir pantolon almadık. Daha sonra ‘Gebze'ye gittiğimizde alırız' diye düşünmüştük. O gün Y. (oğlu) okula gitti. Ancak pantolonunun farklı olması sebebiyle okuldan gönderilmesi gibi bir durum söz konusu değildir" ifadesini kullandı.

Çocuğunun kendisine derslere girdiğini söylediğini aktaran Hafize Devrim, "Zaten okul çıkışı eve geldi. Siyah pantolon alması gerektiğini söyleyince eşim ile birlikte gidip pantolonunu aldılar. Haberlerde konu çok farklı anlatılıyor" diye konuştu.


'EŞİMİN ÖLÜMÜ SUİSTİMAL EDİLDİ'

Hafize Devrim, muhtar ve gazetecinin evine geldiğini, gazetecinin bilgisi ve rızası dışında ses kaydı aldığını, konuşmasının çarpıtılarak haber yapıldığını, eşinin ölümünün suistimal edildiğini söyleyerek, ‘bilgisi ve rızası dışında konuşmasını kayda alan ve yayınlayan gazeteciden ve ona yardımcı olan' kişiler hakkında şikayette bulundu.
https://www.mynet.com/intihariyla-t...vrim-konu-cok-farkli-anlatiliyor-110104416536
 
Kocaeli'de oğluna pantolon alamadığı için intihar ettiği iddia edilen İsmail Devrim'in eşi Hafize Devrim yaptığı açıklamada, 'Haberlerde konu çok farklı anlatılıyor' dedi. Devrim, ses kaydının da rızası dışında alındığını söyledi.

9755489-728xauto.jpg

Hafize Devrim savcılığa yaptığı şikayette, basında yer alan haberlerden rahatsızlık duyduğunu, eşinin bir fabrikada çalıştığını, bir buçuk yıl önce kredi çekerek ev aldıklarını, kredi borçlarını düzenli olarak ödeyebildiklerini, kredi borçları dışında herhangi bir borçlarının olmadığını belirtti.


Eşinin Kurban Bayramı'nda motosiklet kazası nedeniyle yaralandığını ve raporlu olduğunu ifade eden Hafize Devrim, "İşten çıkarılması veya maaşının ödenmemesi gibi bir durum söz konusu değildi. Ancak omzundaki kırık sebebiyle kolunda güç kaybı olduğunu söylüyordu" dedi.

Devrim, şöyle devam etti:

"Çalışamayabileceğini, evi geçindiremeyeceğini düşünüyordu. Bunu çok kafasına takıyordu. Halbuki tedavisi iyi gidiyordu. Evde oturunca çalışmaya alışkın olduğu için iyice bunaldı. Kolundaki güç kaybı da canını sıktı. Böylelikle psikolojisi bozuldu."

Habere konu olan pantolon alma meselesine de açıklık getiren Devrim, "Çocuklar okula başlamadan önce okula göre bir pantolon almadık. Daha sonra ‘Gebze'ye gittiğimizde alırız' diye düşünmüştük. O gün Y. (oğlu) okula gitti. Ancak pantolonunun farklı olması sebebiyle okuldan gönderilmesi gibi bir durum söz konusu değildir" ifadesini kullandı.

Çocuğunun kendisine derslere girdiğini söylediğini aktaran Hafize Devrim, "Zaten okul çıkışı eve geldi. Siyah pantolon alması gerektiğini söyleyince eşim ile birlikte gidip pantolonunu aldılar. Haberlerde konu çok farklı anlatılıyor" diye konuştu.


'EŞİMİN ÖLÜMÜ SUİSTİMAL EDİLDİ'

Hafize Devrim, muhtar ve gazetecinin evine geldiğini, gazetecinin bilgisi ve rızası dışında ses kaydı aldığını, konuşmasının çarpıtılarak haber yapıldığını, eşinin ölümünün suistimal edildiğini söyleyerek, ‘bilgisi ve rızası dışında konuşmasını kayda alan ve yayınlayan gazeteciden ve ona yardımcı olan' kişiler hakkında şikayette bulundu.
https://www.mynet.com/intihariyla-t...vrim-konu-cok-farkli-anlatiliyor-110104416536
Ses kaydını dinledim.Hiçte zorla konuşturulmuş gibi değildi.

Neyse sende haklısın Hafize ne diyelim!?
 
adamcağız depresyondaymış herhalde, keşke doktora gitseydi
çocuk açısından bakacak olursak durum çok vahim, şimdi babasının ölümünden kendini sorumlu tutacak, ve hayat babasız ona daha zor olacak
keşke şu suriyelilere yapılan yardımlar birazda kendi insanımıza yapılsa...




artık suriyeli kalkındırma vergisimi var?
 
Dolar spekülatörleri krizle birlikte milyon dolarlar euro lar almış merkez bankası ismleri açıklamamış hal böyle iken bu ülke üretim politikalarına nasıl geçer?üretim yapmayan ülkede işsizlik yoksulluk nasıl biter?
 
Back