Hiç bilmiyorum çivi dedi ve geçti. Saniyorum vidadan bahsetti. Yani bir oyuncak arabada nasıl bir çivi olabilir.. En fazla küçük vidadır diye düşünüyorum. Ama o vidanin üzerine düşmesi için oyuncagın zaten kırık olması gerek. O sekilde de ne işi var çocugun elinde. Yav ben böyle sorup sorgulayıp duruyorum ama bunun sonu yok ki düşün dur yani. Göz görmedikten sonra nerden bileceksin. Nasıl bir becerdiyse burnunun ön kısmı yuvarlak ve mor. Yan tarafları her iki taraftan çizikli. İçim eziliyor anlatamam sana. Çocuk benim çocugum benim yavrum ya.. Ben bu çocuğun iyiliği için neye karar versem sonucunda üzülüyorum.Okurken ben de tuhaf oldum. Oyuncaktaki "Çivi" ne demek, bir de gevrek gevrek nasıl söyleyebiliyorlar bunu? Ben olay çıkarırdım muhtemelen. Tetanoz filan sordunuz mu doktora, çivi de nasıl çivi yani?
Ne diye araştırmalıyım burayı? Kocaman okul gibi ama sırf anaokulu diyorsunuz. Yani ben hep genelde bodrum katlarda tek kat özel anaokulları biliyorum. Ya da ilkokulların alt katlarnda olanları.İlkokulların bünyesindeki ana sınıfları 4 yaşında alıyor. Bağımsız ana okullarından bahsediyorum. Çok ücra bir yerde değilseniz ilçenizde mutlaka vardır. İlkokul gibi koca bir okul, sadece ana okulu ama. Ablam ana okulu öğretmeni bağımsız bir ana okulunda, 2.5 yaş sınıfı bile açtılar geçen yıl. Ücreti okul bünyesinde olanlara göre daha yüksek olur, 9.00-15.00 arası gider çocuklar. Kahvaltı, öğle yemeği ve ikindi öğünü verirler özel kreşler gibi. Küçük yaşlara uyku saati var. Yani özel bir kreşten pek farkı yok, ücretinin daha düşük ve öğretmenlerin tecrübeli olması dışında. Ama dediğim gibi çok yığılma olur, kontenjan bulmak zordur.
Ne diye araştırmalıyım burayı? Kocaman okul gibi ama sırf anaokulu diyorsunuz. Yani ben hep genelde bodrum katlarda tek kat özel anaokulları biliyorum. Ya da ilkokulların alt katlarnda olanları.
çok sagol canım uğraşmışsın paylaştın.. İnceledim bende. Oturdugum semt için araştırabilirim bundan.Bağımsız ana okulu diye geçer adı. Bizim semtteki bu mesela http://ayselsalihbaysakanaokulu.meb.k12.tr/
Şu sitede de çok ayrıntılı olmasa da bilgi var
https://okul.com.tr/okul-oncesi/makaleleri/bagimsiz-anaokullari-52
çok sagol canım uğraşmışsın paylaştın.. İnceledim bende. Oturdugum semt için araştırabilirim bundan.
Bu arada oyun gruplarınıda araştırdım. Benim semtim ve çevresinde oyun grubu dedikleri, normal anaokullarında çocukların programlarında aktivite oyun saatlerinde cocugu goturup getiriyomuşsun. Çocugun yanında durmak uzaktan izlemek yok. Normal anaokuluna götürüyosun. Ama oyun saatinde götürüp bırakıyosun. Buna da oyun grubu deniyormuş. Tabi her yerde böyle degilmiş. O şekilde anneninde yanında olabildiği seyredebildiği bahçelerde oynanan 1-2 saatlik aktiviteler uzak muhitlerde olabiliyormuş. Buralarda ha normal anaokuluna götürmüşsün ha oyun grubu demişsin adına aynı şey. Ben zaten yarım gün gönderiyodum 9 - 12 arası. O Yüzden benim imkanlarimda ulasım olarakta o bahsedilen oyun grubundan olamıyor. Geriye iki seçeneğim kaldı, ya bu bagımsız anaokullarına yönelicem devlete baglı oldugundan. Ya da biraz daha büyümesini bekleyip 4 yasında normal devlet anaokuluna göndericem
Yine devlet okulu orasıda dimi?Kreşlerde olur genelde oyun grubu ama o sizinkinden daha küçük çocuklar için daha tercih edilebilir bir şey. Sizin ufaklık artık yarım gün çağına gelmiş.
Dört yaş sonrasında gönderseniz bile yine bağımsız anaokulu tercih edin bence. İmkanları okul bünyesindekilere göre çok daha iyi. Hemen hemen her semtte ya da ilçede var artık zaten.
Yine devlet okulu orasıda dimi?
Merhaba arkadaşlar.. Biraz uzun olacak. Bilen bilir geçtiğimiz aylarda oğlumun otistik olup olmadıgı konusunda kaygılarımız vardı ve gerekli araştırmalar neticesinde herhangi bir sorun olmadığını öğrenip rahatlamıştık. Allaha şükür oğlum tanılanmadı. Yinede 2-3 ay da bir doktora kontrol amaçlı gidiyoruz. Sorun olmadığını söyleyip yolluyordu bizi. Ama bunun yanında arkadaşlarıyla daha çok kaynaşabilmesi için kreşe göndermemizi tavsiye ediyordu. Bizde tabi ne gerekiyorsa yapmak adına gönderiyorduk.
Oğlum şuan 2.5 yaşında. Şüpheli durumdayken 2 yaşında bile olsa göndermeye mecbur oldugumuzu düşünüp gönderiyorduk. Yarım gün gidiyordu. Bu sırada çok fazla hasta oldu.. Ben oğlumu fazla emziremedim. Çok istedim sütüm olsun emzireyim, malesef olamadı.. Hala içimdedir bunun üzüntüsü. Ama faydalı yemekler yedirdim her zaman. Yine de ne yaptıysam bağışıklık sistemi hala çok zayıf. Çünkü çok küçük ve kalabalık ortamdan yayılan virüslerin içine karışmak için henüz çok güçsüz. Ekstra balık yağı ve vitaminlerde veriyorum. Ama fayda etmiyor. Bir grip olduğunda 40 derece ateşleniyor. Yemiyor içmiyor.. En az 10 gün sürüyor çocugun kendine gelmesi. Ben hayatımda 40 derece ateşi hep duydum, olabilecek şeyleri okudum ama ilk defa oğlumda karşılaşıyorum. Bu kadar yüksek ateş beni çok korkutuyor. 10 gün ara verip sonra okula devam ediyor, 3 gün sonra yine hasta ve hep ağır geçiriyor. Sonuçta 1 ay içinde sanırım en fazla 2 hafta sağlıklı bir şekilde aktif olabiliyor. Belki o kadar bile değil. Otizm şüphesi kalktıktan sonra çocugun bu durumundan dolayı göndermemeye karar verdik. Tabi bu kararı vermemizde çocuk doktorumuzun da büyük etkisi var. Vücudu mikroplara karşı direnç göstermek için şuanda çok çok küçük. Okulun dediğiyse, ''Bu şekilde bağışıklık kazanıyor''. Tamam anlıyorum, evet. Çok mantıklı. Ama bu çocuk bağışıklık kazanıcam diye eriyip gidiyor? Okuldan zaten geri kalıyor. Kaldi ki bağışıklık sistemi 2 yasında değil de 4 yasında gelişse olmaz mı? Ben besler ilgilenirim zaten evdeyim çalışmıyorum. İşte bu düşüncelerden yola çıkarak bıraktık okulu.
Sonra kış geldi, malum çevremizde yok burada.. Çocuk hep yalnız kaldı. Ne parka gidebildi ne arkadaşlarıyla görüşebildi. Evde oynadığımız oyunlardan sıkıldı. Bu sefer huzursuz oldu. Camdan bakıp sevinmeler.. Durum böyle olunca eşimle şu kreş olayını tekrar bir gündeme getirdik. 2-3 ay aradan sonra tekrar başlamasına karar verdik. Kıyamadık çocuğa.. Mutlu oluyordu orada oynuyordu. Değişiklik olsun arkadaşlarıyla oynasın diye artık hasta olmalarını falan hep göze alıp yeniden göndermeye başladık.. Ne yapalım artık tek bizim çocugumuz hastalanmıyor ya?
Yine de bazen velilerin hasta çocuklarını bile bile okula bıraktıklarını gördüm. Çalıştıkları için ateşi olan sürekli hapşırıp öksüren bildiğin hasta çocuklarını bırakıp gidiyorlar.
Haftanın 3 günü yarım gün gönderiyorduk. Bu bahsettiğim 3 ay aradan sonra bu hafta ilk kez gönderdim.
Bugün oğlumu almaya gittigimde çocugun burnu mosmor, kocaman şişmiş ve çizikler içindeydi. Böyle yazıyorum ama inanın sinirden ellerim ayaklarım titredi. Şok oldum çocugu öyle görünce. Öğretmenin açıklamasını yazıyorum şimdi;
''Ya chocolita hanım bugün oyuncak arabanın üzerine düştü böyle oldu. Oyuncağında çivisi dışarıdaydı o çivinin üzerine düşmüş çocuk birde. Ben buz koydum iyi ama''
''ÇİVİ''
Beynimle yankılanıyor hala. O esnada yanımda başka bir velide diyor ki ''Bir şey olmaz yaa kırılsaydı hiç duramazdı zatenn kırılmamış.'' Bunu söylerken iki bebe bırakıyor içeri.
Çivisi dışarıda oyuncagın ne işi var çocukların önünde? Hayır o an nutkum tutuldu doğru düzgün bir şeyde konuşamadım. Kapıda bir yoğunluk vardı doğru düzgün sorularıma yanıt alamadan kapı kapandı. Sadece ''Ağladı mı? Kanadı mı? Çivi mi??'' diyebildim. Ağlamadığını ve kanamadığını söyledi ama nasıl ağlamaz ki.. Ya size anlatamam içim gitti. Eve geldim sinirimden ağlamaya başladım. Kendi evimde gözümün önünde değil ki çocuk. Başkasının elinde o hale gelmesi öyle zoruma gitti ki. E kızım çalışmıyosun evdesin, otur kendin bak çocuguna mecbur musun göndermeye? Sadece sıkılmasın diye göndermek istedim. Ama çivisi dışarıda oyuncagın nasıl bir açıklaması olabilir.. Ya gözüne gelseydi? Benim içimi kavuran şeyi başka birinin böyle rahat söylemesi midemi bulandırdı.
Bundan önce başka bir anaokuluna gönderdiyorduk, orada da böyle şeyler yasandı. Sırtında büyük bir morluk vardı. Çocuga zorla yemek yediriyorlarmış. Bende yiyor diye seviniyordum. Zorlu bir çocuk çünkü ha deyince açmaz ağzını. Ama öğrendimki ellerini kollarını tutup çocuk çırpınırken yedirmeye calısıyorlarmış ve o sırada sırtını masaya vurmuş. Bana söylenen buydu ve anında aldık çocuğu. Yani biz çocugumuzu yolda mı bulduk. Bunlar nedir böyle.. Burayı da bayagı araştırdık göndermeden önce. Hastalanması dışında bir şikayetimiz yoktu memnunduk herkesten. Ama bu çivili olay artık bütün güvenimizi bitirdi. Başka yer aramaya hevesimde yok artık. Hepsi aynı sanki. Göndermek istemiyorum hiçbirine. Evimde kendim ilgilenmek istiyorum. Zaten çok küçük..
Şimdi benim fikrinizi almak istedigim nokta şu, ben öyle istiyorum böyle istiyorum ama doğru olan nedir? Yani ben ne yapsam doğru kararmış gibi gelmiyor bana. Göndermesem çocuk evde sıkılıyor yaşıtlarıyla bir arada olamıyor. Yaz ayları parka götürüyorum ama orada da fazla durmak istemiyor. Tek istedigi yola fırlamak gelen arabaları karşılamak. Parka giriyoruz o kapıya koşuyor. En iyi eglendiği yer bu kreşler. Çünkü içinde kış bahçeside var oyun parkları oyuncaklar arkadaşlar.. Orada özgürce koşabiliyor kimse onu aman yapma diye tutmuyor. Belki de o yüzden böyle yaralanıyor ama.. Sonuçta oradan dışarı çıkamadıgı için araba tehlikesi olmuyor. O yüzden rahat ediyor. Bende kıyamadığım için göndermek istiyorum, ama göndersem bir türlü göndermesem bir türlü. Yani doğru anaokulu yok sanki. Ya da ben göze almak istemiyorum artık.. Asla emin olamıyorum. Ne yapmalıyım ben.. Sizce doğru olan nedir?
Halk eğitimlerin de olabiliyor oyun grupları. Bizim burda vardı. Yanında duruyorsun yaşıtları ile oynuyor. Bulunduğunuz semtte bir sorun isterseniz. Hatta bırakıp bir iki saatlik kurslara da katılabiliyorsun. Hem aynı bina da kontrolün altında olur hem de sizin içinde değişiklik olur.Ne diye araştırmalıyım burayı? Kocaman okul gibi ama sırf anaokulu diyorsunuz. Yani ben hep genelde bodrum katlarda tek kat özel anaokulları biliyorum. Ya da ilkokulların alt katlarnda olanları.
O çividen değildir derhal kamera kayıtlarını isteyin aksi durumda şikayet edeceğinizi söyleyin, şiddet var ya çocuklar birbirine ya da öğretmen çocuklara.Merhaba arkadaşlar.. Biraz uzun olacak. Bilen bilir geçtiğimiz aylarda oğlumun otistik olup olmadıgı konusunda kaygılarımız vardı ve gerekli araştırmalar neticesinde herhangi bir sorun olmadığını öğrenip rahatlamıştık. Allaha şükür oğlum tanılanmadı. Yinede 2-3 ay da bir doktora kontrol amaçlı gidiyoruz. Sorun olmadığını söyleyip yolluyordu bizi. Ama bunun yanında arkadaşlarıyla daha çok kaynaşabilmesi için kreşe göndermemizi tavsiye ediyordu. Bizde tabi ne gerekiyorsa yapmak adına gönderiyorduk.
Oğlum şuan 2.5 yaşında. Şüpheli durumdayken 2 yaşında bile olsa göndermeye mecbur oldugumuzu düşünüp gönderiyorduk. Yarım gün gidiyordu. Bu sırada çok fazla hasta oldu.. Ben oğlumu fazla emziremedim. Çok istedim sütüm olsun emzireyim, malesef olamadı.. Hala içimdedir bunun üzüntüsü. Ama faydalı yemekler yedirdim her zaman. Yine de ne yaptıysam bağışıklık sistemi hala çok zayıf. Çünkü çok küçük ve kalabalık ortamdan yayılan virüslerin içine karışmak için henüz çok güçsüz. Ekstra balık yağı ve vitaminlerde veriyorum. Ama fayda etmiyor. Bir grip olduğunda 40 derece ateşleniyor. Yemiyor içmiyor.. En az 10 gün sürüyor çocugun kendine gelmesi. Ben hayatımda 40 derece ateşi hep duydum, olabilecek şeyleri okudum ama ilk defa oğlumda karşılaşıyorum. Bu kadar yüksek ateş beni çok korkutuyor. 10 gün ara verip sonra okula devam ediyor, 3 gün sonra yine hasta ve hep ağır geçiriyor. Sonuçta 1 ay içinde sanırım en fazla 2 hafta sağlıklı bir şekilde aktif olabiliyor. Belki o kadar bile değil. Otizm şüphesi kalktıktan sonra çocugun bu durumundan dolayı göndermemeye karar verdik. Tabi bu kararı vermemizde çocuk doktorumuzun da büyük etkisi var. Vücudu mikroplara karşı direnç göstermek için şuanda çok çok küçük. Okulun dediğiyse, ''Bu şekilde bağışıklık kazanıyor''. Tamam anlıyorum, evet. Çok mantıklı. Ama bu çocuk bağışıklık kazanıcam diye eriyip gidiyor? Okuldan zaten geri kalıyor. Kaldi ki bağışıklık sistemi 2 yasında değil de 4 yasında gelişse olmaz mı? Ben besler ilgilenirim zaten evdeyim çalışmıyorum. İşte bu düşüncelerden yola çıkarak bıraktık okulu.
Sonra kış geldi, malum çevremizde yok burada.. Çocuk hep yalnız kaldı. Ne parka gidebildi ne arkadaşlarıyla görüşebildi. Evde oynadığımız oyunlardan sıkıldı. Bu sefer huzursuz oldu. Camdan bakıp sevinmeler.. Durum böyle olunca eşimle şu kreş olayını tekrar bir gündeme getirdik. 2-3 ay aradan sonra tekrar başlamasına karar verdik. Kıyamadık çocuğa.. Mutlu oluyordu orada oynuyordu. Değişiklik olsun arkadaşlarıyla oynasın diye artık hasta olmalarını falan hep göze alıp yeniden göndermeye başladık.. Ne yapalım artık tek bizim çocugumuz hastalanmıyor ya?
Yine de bazen velilerin hasta çocuklarını bile bile okula bıraktıklarını gördüm. Çalıştıkları için ateşi olan sürekli hapşırıp öksüren bildiğin hasta çocuklarını bırakıp gidiyorlar.
Haftanın 3 günü yarım gün gönderiyorduk. Bu bahsettiğim 3 ay aradan sonra bu hafta ilk kez gönderdim.
Bugün oğlumu almaya gittigimde çocugun burnu mosmor, kocaman şişmiş ve çizikler içindeydi. Böyle yazıyorum ama inanın sinirden ellerim ayaklarım titredi. Şok oldum çocugu öyle görünce. Öğretmenin açıklamasını yazıyorum şimdi;
''Ya chocolita hanım bugün oyuncak arabanın üzerine düştü böyle oldu. Oyuncağında çivisi dışarıdaydı o çivinin üzerine düşmüş çocuk birde. Ben buz koydum iyi ama''
''ÇİVİ''
Beynimle yankılanıyor hala. O esnada yanımda başka bir velide diyor ki ''Bir şey olmaz yaa kırılsaydı hiç duramazdı zatenn kırılmamış.'' Bunu söylerken iki bebe bırakıyor içeri.
Çivisi dışarıda oyuncagın ne işi var çocukların önünde? Hayır o an nutkum tutuldu doğru düzgün bir şeyde konuşamadım. Kapıda bir yoğunluk vardı doğru düzgün sorularıma yanıt alamadan kapı kapandı. Sadece ''Ağladı mı? Kanadı mı? Çivi mi??'' diyebildim. Ağlamadığını ve kanamadığını söyledi ama nasıl ağlamaz ki.. Ya size anlatamam içim gitti. Eve geldim sinirimden ağlamaya başladım. Kendi evimde gözümün önünde değil ki çocuk. Başkasının elinde o hale gelmesi öyle zoruma gitti ki. E kızım çalışmıyosun evdesin, otur kendin bak çocuguna mecbur musun göndermeye? Sadece sıkılmasın diye göndermek istedim. Ama çivisi dışarıda oyuncagın nasıl bir açıklaması olabilir.. Ya gözüne gelseydi? Benim içimi kavuran şeyi başka birinin böyle rahat söylemesi midemi bulandırdı.
Bundan önce başka bir anaokuluna gönderdiyorduk, orada da böyle şeyler yasandı. Sırtında büyük bir morluk vardı. Çocuga zorla yemek yediriyorlarmış. Bende yiyor diye seviniyordum. Zorlu bir çocuk çünkü ha deyince açmaz ağzını. Ama öğrendimki ellerini kollarını tutup çocuk çırpınırken yedirmeye calısıyorlarmış ve o sırada sırtını masaya vurmuş. Bana söylenen buydu ve anında aldık çocuğu. Yani biz çocugumuzu yolda mı bulduk. Bunlar nedir böyle.. Burayı da bayagı araştırdık göndermeden önce. Hastalanması dışında bir şikayetimiz yoktu memnunduk herkesten. Ama bu çivili olay artık bütün güvenimizi bitirdi. Başka yer aramaya hevesimde yok artık. Hepsi aynı sanki. Göndermek istemiyorum hiçbirine. Evimde kendim ilgilenmek istiyorum. Zaten çok küçük..
Şimdi benim fikrinizi almak istedigim nokta şu, ben öyle istiyorum böyle istiyorum ama doğru olan nedir? Yani ben ne yapsam doğru kararmış gibi gelmiyor bana. Göndermesem çocuk evde sıkılıyor yaşıtlarıyla bir arada olamıyor. Yaz ayları parka götürüyorum ama orada da fazla durmak istemiyor. Tek istedigi yola fırlamak gelen arabaları karşılamak. Parka giriyoruz o kapıya koşuyor. En iyi eglendiği yer bu kreşler. Çünkü içinde kış bahçeside var oyun parkları oyuncaklar arkadaşlar.. Orada özgürce koşabiliyor kimse onu aman yapma diye tutmuyor. Belki de o yüzden böyle yaralanıyor ama.. Sonuçta oradan dışarı çıkamadıgı için araba tehlikesi olmuyor. O yüzden rahat ediyor. Bende kıyamadığım için göndermek istiyorum, ama göndersem bir türlü göndermesem bir türlü. Yani doğru anaokulu yok sanki. Ya da ben göze almak istemiyorum artık.. Asla emin olamıyorum. Ne yapmalıyım ben.. Sizce doğru olan nedir?
Hastalık konusunda bende artik dayanamadım her hafta hasta diye göndermiyorum 3 aydır martta başlayacak onun dışında kreşi değiştirin benceMerhaba arkadaşlar.. Biraz uzun olacak. Bilen bilir geçtiğimiz aylarda oğlumun otistik olup olmadıgı konusunda kaygılarımız vardı ve gerekli araştırmalar neticesinde herhangi bir sorun olmadığını öğrenip rahatlamıştık. Allaha şükür oğlum tanılanmadı. Yinede 2-3 ay da bir doktora kontrol amaçlı gidiyoruz. Sorun olmadığını söyleyip yolluyordu bizi. Ama bunun yanında arkadaşlarıyla daha çok kaynaşabilmesi için kreşe göndermemizi tavsiye ediyordu. Bizde tabi ne gerekiyorsa yapmak adına gönderiyorduk.
Oğlum şuan 2.5 yaşında. Şüpheli durumdayken 2 yaşında bile olsa göndermeye mecbur oldugumuzu düşünüp gönderiyorduk. Yarım gün gidiyordu. Bu sırada çok fazla hasta oldu.. Ben oğlumu fazla emziremedim. Çok istedim sütüm olsun emzireyim, malesef olamadı.. Hala içimdedir bunun üzüntüsü. Ama faydalı yemekler yedirdim her zaman. Yine de ne yaptıysam bağışıklık sistemi hala çok zayıf. Çünkü çok küçük ve kalabalık ortamdan yayılan virüslerin içine karışmak için henüz çok güçsüz. Ekstra balık yağı ve vitaminlerde veriyorum. Ama fayda etmiyor. Bir grip olduğunda 40 derece ateşleniyor. Yemiyor içmiyor.. En az 10 gün sürüyor çocugun kendine gelmesi. Ben hayatımda 40 derece ateşi hep duydum, olabilecek şeyleri okudum ama ilk defa oğlumda karşılaşıyorum. Bu kadar yüksek ateş beni çok korkutuyor. 10 gün ara verip sonra okula devam ediyor, 3 gün sonra yine hasta ve hep ağır geçiriyor. Sonuçta 1 ay içinde sanırım en fazla 2 hafta sağlıklı bir şekilde aktif olabiliyor. Belki o kadar bile değil. Otizm şüphesi kalktıktan sonra çocugun bu durumundan dolayı göndermemeye karar verdik. Tabi bu kararı vermemizde çocuk doktorumuzun da büyük etkisi var. Vücudu mikroplara karşı direnç göstermek için şuanda çok çok küçük. Okulun dediğiyse, ''Bu şekilde bağışıklık kazanıyor''. Tamam anlıyorum, evet. Çok mantıklı. Ama bu çocuk bağışıklık kazanıcam diye eriyip gidiyor? Okuldan zaten geri kalıyor. Kaldi ki bağışıklık sistemi 2 yasında değil de 4 yasında gelişse olmaz mı? Ben besler ilgilenirim zaten evdeyim çalışmıyorum. İşte bu düşüncelerden yola çıkarak bıraktık okulu.
Sonra kış geldi, malum çevremizde yok burada.. Çocuk hep yalnız kaldı. Ne parka gidebildi ne arkadaşlarıyla görüşebildi. Evde oynadığımız oyunlardan sıkıldı. Bu sefer huzursuz oldu. Camdan bakıp sevinmeler.. Durum böyle olunca eşimle şu kreş olayını tekrar bir gündeme getirdik. 2-3 ay aradan sonra tekrar başlamasına karar verdik. Kıyamadık çocuğa.. Mutlu oluyordu orada oynuyordu. Değişiklik olsun arkadaşlarıyla oynasın diye artık hasta olmalarını falan hep göze alıp yeniden göndermeye başladık.. Ne yapalım artık tek bizim çocugumuz hastalanmıyor ya?
Yine de bazen velilerin hasta çocuklarını bile bile okula bıraktıklarını gördüm. Çalıştıkları için ateşi olan sürekli hapşırıp öksüren bildiğin hasta çocuklarını bırakıp gidiyorlar.
Haftanın 3 günü yarım gün gönderiyorduk. Bu bahsettiğim 3 ay aradan sonra bu hafta ilk kez gönderdim.
Bugün oğlumu almaya gittigimde çocugun burnu mosmor, kocaman şişmiş ve çizikler içindeydi. Böyle yazıyorum ama inanın sinirden ellerim ayaklarım titredi. Şok oldum çocugu öyle görünce. Öğretmenin açıklamasını yazıyorum şimdi;
''Ya chocolita hanım bugün oyuncak arabanın üzerine düştü böyle oldu. Oyuncağında çivisi dışarıdaydı o çivinin üzerine düşmüş çocuk birde. Ben buz koydum iyi ama''
''ÇİVİ''
Beynimle yankılanıyor hala. O esnada yanımda başka bir velide diyor ki ''Bir şey olmaz yaa kırılsaydı hiç duramazdı zatenn kırılmamış.'' Bunu söylerken iki bebe bırakıyor içeri.
Çivisi dışarıda oyuncagın ne işi var çocukların önünde? Hayır o an nutkum tutuldu doğru düzgün bir şeyde konuşamadım. Kapıda bir yoğunluk vardı doğru düzgün sorularıma yanıt alamadan kapı kapandı. Sadece ''Ağladı mı? Kanadı mı? Çivi mi??'' diyebildim. Ağlamadığını ve kanamadığını söyledi ama nasıl ağlamaz ki.. Ya size anlatamam içim gitti. Eve geldim sinirimden ağlamaya başladım. Kendi evimde gözümün önünde değil ki çocuk. Başkasının elinde o hale gelmesi öyle zoruma gitti ki. E kızım çalışmıyosun evdesin, otur kendin bak çocuguna mecbur musun göndermeye? Sadece sıkılmasın diye göndermek istedim. Ama çivisi dışarıda oyuncagın nasıl bir açıklaması olabilir.. Ya gözüne gelseydi? Benim içimi kavuran şeyi başka birinin böyle rahat söylemesi midemi bulandırdı.
Bundan önce başka bir anaokuluna gönderdiyorduk, orada da böyle şeyler yasandı. Sırtında büyük bir morluk vardı. Çocuga zorla yemek yediriyorlarmış. Bende yiyor diye seviniyordum. Zorlu bir çocuk çünkü ha deyince açmaz ağzını. Ama öğrendimki ellerini kollarını tutup çocuk çırpınırken yedirmeye calısıyorlarmış ve o sırada sırtını masaya vurmuş. Bana söylenen buydu ve anında aldık çocuğu. Yani biz çocugumuzu yolda mı bulduk. Bunlar nedir böyle.. Burayı da bayagı araştırdık göndermeden önce. Hastalanması dışında bir şikayetimiz yoktu memnunduk herkesten. Ama bu çivili olay artık bütün güvenimizi bitirdi. Başka yer aramaya hevesimde yok artık. Hepsi aynı sanki. Göndermek istemiyorum hiçbirine. Evimde kendim ilgilenmek istiyorum. Zaten çok küçük..
Şimdi benim fikrinizi almak istedigim nokta şu, ben öyle istiyorum böyle istiyorum ama doğru olan nedir? Yani ben ne yapsam doğru kararmış gibi gelmiyor bana. Göndermesem çocuk evde sıkılıyor yaşıtlarıyla bir arada olamıyor. Yaz ayları parka götürüyorum ama orada da fazla durmak istemiyor. Tek istedigi yola fırlamak gelen arabaları karşılamak. Parka giriyoruz o kapıya koşuyor. En iyi eglendiği yer bu kreşler. Çünkü içinde kış bahçeside var oyun parkları oyuncaklar arkadaşlar.. Orada özgürce koşabiliyor kimse onu aman yapma diye tutmuyor. Belki de o yüzden böyle yaralanıyor ama.. Sonuçta oradan dışarı çıkamadıgı için araba tehlikesi olmuyor. O yüzden rahat ediyor. Bende kıyamadığım için göndermek istiyorum, ama göndersem bir türlü göndermesem bir türlü. Yani doğru anaokulu yok sanki. Ya da ben göze almak istemiyorum artık.. Asla emin olamıyorum. Ne yapmalıyım ben.. Sizce doğru olan nedir?