ÖFKE DANSI-3. BÖLÜM
İki robot gibi, aynı konumları benimsiyorduk ve kavga saat gibi, aynı düzende tekrar ediyordu: Ben ne kadar çok endişe gösterirsem, Steve de o kadar uzaklaşıp sorunu hafife alıyor; o uzaklaşıp sorunu hafife aldıkça ben konumumu iyice abartıyordum. Bu dizi, en sonunda katlanılamaz hale gelene dek yükseliyor ve bu noktada ikimiz de birbirimize parmağımızı kaldırıp kavgayı başlatmış olmakla suçluyorduk.
-Kendime not: fazla ısrarcı olma, olayları akışına bırak
Sonraları, bu kavgaları sürdürerek farkına varmadan elde ettiğimiz kazançları anlamaya başladık. Birbirimizle kavga etmek, oğlumuz için daha az endişelenmemizi ve yeni anne-baba olmanın getirdiği diğer endişelerden dikkatimizi alabilmemizi sağlamıştı. İkimiz de, aile içinde gerilim yaratan bir duruma karşı tek bir “doğru” tepki yolu varmış gibi davranıp kendi adımlarımızı değiştirmeden, diğer insanın adımlarını değiştirmeye çalıştığımız bir dansa başlamıştık. Sonuçta da, hiçbir şey değişmemişti. Öfkemizle yaptığımız şey istenen sonucu sağlamıyorsa, en mantıklısı başka bir şey denemektir
-İşte tüm mesele bu, tüm kitap boyunca vurgulanan ve yapması zor olan şey, olaydan en çok etiklenen bizsek dansı da bozan biz olmalıyız...
Kendi örneğimde ben, Steve’e karşı davranışımı çeşitli şekillerde değiştirebilirdim. Endişelerimi huzursuzca ifade etmemin Steve’in sorunu inkâr etmesine yol açtığını ve bunun da, benim endişelerimi daha da artırdığını tabii ki görüyordum. Sözgelimi, endişelerimi Steve’e anlatmaktan vazgeçip iyi bir arkadaşımla dertleşebilirdim. Belki de Steve o zaman, kendi endişeleriyle yüzleşme fırsatını bulurdu. Ya da Steve’e, birbirimize yakın olduğumuz bir anda gidip bebeğimiz için çok endişelendiğimi ve bu durumla başa çıkmaya çalışırken onun yardım ve desteğine ihtiyaç duyduğumu söyleyebilirdim. Bu tür bir yaklaşım, huzursuzluğumun doruğundayken konuşup benim gibi davranmadığı için Steve’in suçlu olduğunu ima etmek şeklindeki alışılmış davranışımdan çok farklı olabilirdi. Aynı şekilde Steve de farklı bir yol izleyip bu kavga modelini kırabilirdi. Sözgelimi, oğlumuz hakkındaki endişelerimizi ifade edeceğimiz bir konuşmayı o başlatabilirdi.
-Çok mantıklı bir çözüm önerisi, eşimiz diye ona sürekli içimizi dökerek şikayet kutusuna dönüştürmek can sıkıcı olabilir.
Labirentteki fareler bile, çıkmaz yola saptıklarında davranışlarını değiştirmeyi öğreniyorlar. Öyleyse biz neden, deney hayvanlarından daha aptalca davranıyoruz?
Eski kavgaları yinelemek, bizi değişim yarattığımızda yaşayacağımız huzursuzluklardan koruyor.
Diğer kişiyi farklı hale getiremeyiz, ama biz kendimiz farklı bir şey yaptığımızda, eski dans artık alışılmış şekliyle devam edemeyecektir.
Saat altıda yorgun argın ve biraz olsun huzur isteyerek eve girdiğimde, hemen ya çocukların ya kendisinin sorunlarından söz etmeye başlıyor ya da şikâyet edecek başka bir şey buluyor. Beş dakika olsun uzanıp dinlenmeye çalıştığımda, arkamda dikilip dünyayı sarsacak bir sorunu tartışmaya başlıyor; örneğin, çöp kutusunun kırıldığını.”
Pek çok evli çift gibi onlar da evlilik sorunlarının tamamen diğer kişiden kaynaklandığını düşünüyorlardı ve bunu söze dökmeseler bile, evlilik terapisinden ikisi de aynı şeyi bekliyordu: diğerinin “düzeltilmesi” ya da “kendine getirilmesi.
-:)) işte bu ben
Kendisinin duygusal katılımı artarken, Larry’nin sakinleştiğini fark etti ve, “Bu seni kızdırmadı mı?” diye sordu. “Biliyorsun ki bu senin hayatın. Bu konuda hiçbir şey hissetmiyor musun?” Larry tabii ki bir şeyler hissediyordu. Bu onun kariyeriydi ve haksızlık da kendisine yapılmıştı. Ama onun tepki verme tarzı ve zamanlaması karısınınkinden farklıydı. Larry ayrıca Sandra’yı, kendisi adına tepki vermesi için kullanıyordu. Sandra’nın hızla patlaması onu zokayı yutmaktan kurtarmıştı. Bu olaydan dolayı huzursuzluk duymasına gerek yoktu artık, çünkü bu işi onun adına Sandra yapıyordu. Sandra ne kadar çok duygu gösterirse, Larry’nin içindekiler o kadar azalıyordu. Sandra, Larry’nin farklı şekilde tepki vermesini sağlayamazdı. Ama kendisi adına farklı bir şey yapabilirdi. Duygu işini Larry adına üstlenmekten vazgeçtiğinde, döngüsel dans da bozulmuş oldu
Bir süre sonra Larry işle ilgili başka bir krizden söz ederken, onu sesini çıkarmadan ve sükûnetini kaybetmeden dinledi. Gerçekte Larry’ye ait olan duyguları ifade etmeye ya da kendisine ait olmayan bu soruna çözüm bulmaya kalkışmadı. Larry kendisine zaman ve fırsat tanındığında kendi sorununa gerçekten tepki verdi ve kendi ikilemiyle uğraşmaya başladı. Hatta bunalıma girdi.
Sandra Larry’yi, annesiyle babasına karşı duyduğu öfkeyi fark etmekten de korumaktaydı. Bunu, Larry adına onları eleştirip öfkelenerek yapıyordu. Tabii Larry’ye de işin, onları savunmak şeklindeki basit yanı kalıyordu
-Bu olayda da eşimle kendimi gördüm. Ne zaman onun ailesiyle ilgili haklı olduğum bir şey söylesem eşim hep saçma sapan da olsa savunmaya geçti evet sen haklısın diyemedi. Bu savunmalar beni daha da deli etti ve ben de eleştiri dozajını arttırdım vs döngü böyle devam etti. demek ki dansı benim değiştirmem gerekiyor
Sandra öfkeyle tepki verdi ve Larry’ye, onların sadece kendilerini düşünen soğuk insanlar olduklarını söyledi. Yıllar sonra bile onların bu ihmalkâr tutumlarından öfkeyle söz ediyor, ama bunu onlara değil, Larry’ye söylüyordu. Larry ne yaptı? Annesiyle babası için bahaneler yarattı ve davranışlarına mantıklı nedenler buldu, ama onun bu tavrı Sandra’yı daha da öfkelendirdi. Bu, her birinin davranışının, diğerinin aynı şeyi daha çok yapmasına neden olan bir diğer döngüsel danstı. Sandra onları eleştirdikçe Larry annesiyle babasının savunmasını üstleniyor ve Larry onları savundukça da Sandra eleştirilerinin dozunu artırıyordu. Oysa annesiyle babasının tavrı aslında Larry’yi, Sandra’dan daha çok etkilenmişti. Ne de olsa onlar Larry’nin ailesiydi. Ama Sandra’nın duygu işini onun adına üstlenmeye hazır olması karşısında Larry sadece, karısının saldırısına uğrayan annesiyle babasına karşı sadakatini hatırlıyordu.
Larry’nin annesiyle babasının davranışları kendisini rahatsız ettiğine göre, bu konuyla uğraşmanın kendi işi olduğunu anlamıştı. Suçlama ya da saldırı içermeyen bir mektup yazarak onlara, ziyaretleri için makul bir tarih belirlemek üzere kendisine danışılmasına önem verdiğini açıkladı. Konumunu sıcak bir dille ama açıkça ve kesinlikle ifade etti ve onların başlangıçta savunuya geçmeleri karşısında gerilemedi. Sonuçta, hoşlanmadığı konuları onlarla etkili bir biçimde konuşmaya başlamasıyla birlikte, uzun süredir duyduğu öfkenin azalmaya başladığını görerek şaşırdı. Larry’nin annesinin babasının sıcak ve olumlu bir tepki vererek, açıksözlülüğü için Sandra’ya teşekkür etmeleri onu daha da çok şaşırttı. Bu, Sandra’nın onlarla ilişkilerini kendi başına halletme yolunda attığı ilk adımdı ve bu arada, ikisiyle de daha açık ve kişisel bir ilişki kurmuş oldu.
-Sandra çok akıllıca davranmış, benim de yapmam gereken bu sanırım, aşırı pasif biri olduğum için benim için bunu yapmak çok zor gibi ama bir şekilde kendi içimde provalar yaparak bunu aşmalıyım
Kadın, öfkesini etkisiz şekilde (Sandra’nın Larry’ye, kayınvalidesi ve kayınpederi hakkında hiçbir şeyi değiştirmeyecek şekilde yakınması gibi) açığa vurduğunda ya da aşırı duygusal bir tutumla ifade ettiğinde, erkeğini tehdit etmez. Tam tersine, onun erkeksi serinkanlılığını korumasına yardım eder ve bu arada kendisi de çocuksu ya da mantıksız bir insan olarak algılanır. Değişim ancak, kadının sorunları belirlemesi ve öfkesini, yeni ve farklı bir şeye doğru ilerlemek amacıyla kullanması halinde gerçekleşir
Şikâyetçi bir kadınla, mesafeli, içine kapanık kocası arasındaki etkileşimi inceleyelim. Adam içine kapandıkça kadın daha çok şikâyet eder ve kadın şikâyet ettikçe, adam daha çok içine kapanır. Öyleyse, burada suçlu kimdir? Bu diziyi izleyen bir gözlemci, “Ben biliyorum!” der. “Suçlu, kadın. Önce o şikâyete başlıyor ve adamın canına okuyor, sonra da zavallı adam içine kapanıyor.” İkinci gözlemci, “Hayır,” der. “Her şeyi yanlış anlamışsın. Suçlu, adam. Önce işine gömülüyor ve ailesini ihmal ediyor, sonra kadın onun peşine düşüyor.
**Döngüsel dansın başı ya da sonu yoktur. Dansı kimin başlattığının önemi de yoktur. Burada asıl önemli soru şudur: “Bu danstan nasıl çıkarız?”
“Döngüsel dansta kendi adımlarımı nasıl değiştirebilirim?” Bu, diğer kişiye öfkelenmekte haksız olduğumuz anlamına gelmiyor. Ya da, bu tarz dansların ortaya çıkmasına yol açan mevcut cinsiyet rollerimizin hatalı olmadıklarını söylemek istemiyorum; – bunlar tabii ki hatalı. Hayır; bunun anlamı, değişmek isteyen diğer kişiyi değiştirme gücümüzün olmadığı ve böyle bir şey yapmaya kalkışmamızın, onu değişmekten koruyabileceğidir. Hepimizin katıldığı döngüsel danslarda yaşanan paradoks, budur.
Larry’nin kendi bağımlılığını ve güvensizliğini gittikçe daha çok hissetmeye başlamasıyla birlikte, beklenmedik bir şey oldu: Sandra ilk kez, kendi yalnız kalma isteğiyle yüzleşti. Bir süre takipçi ve mesafe koyucu rollerini tersine çevirerek sürdürdükten sonra en sonunda dengeyi kurdular.
**Döngüsel dansı kırmak için ilk adımı atan kişi neden Sandra’ydı? Sandra, Larry’ye göre daha büyük bir acı içindeydi ve ilişkideki duygusal takipçi rolü onu duygusal olarak daha kırılgan bir konuma sürüklüyordu. Eski yöntemlerinin kendisi için iyi sonuç vermediğini görünce, farklı bir şey yapma gücünü buldu.
-Neden ben değiştiriyormuşum sorunlu olan o, o değiştirsin diyen canım kendime :))
Sözgelimi Sandra, Larry’nin çocuklarla yeterince ilgilenmemesini sürekli eleştirmekteydi. Ama Larry aileye yaklaşmak için adım attığı anda onun babalığında düzeltecek bir şey buluyor, davranışını eleştiriyor ya da ona, çocuklarla nasıl daha iyi iletişim kuracağı konusunda tavsiyede bulunuyordu. Geriye çekilip, Larry’nin çocuklarla kendi bildiği gibi ilişki kurmasına izin vermek onun için çok güçtü. Larry’nin çocuklarla daha çok ilgilenmesini istiyor, ama bir yandan da, daha hâkim ve etkili ebeveyn rolünü sürdürmek istiyordu.
-Evet inci buna da dikkat edelim :))
Sandra geriledikçe, Larry onun yerini aldı. Çocuklar da annelerinin enerjisini kendi yaşamına yönelttiğini ve artık, bir numaralı ebeveyn olarak ona sadık kalmalarına ihtiyaç duymadığını sezinlemişlerdi. Böylece huzursuzluk ya da suçluluk duymadan babalarına yaklaşabildiler. Bu Larry için önemli bir değişimdi, çünkü babalık ve bu alandaki yetenekleri konusunda kendi kaygılarıyla yüz yüze gelmişti.
[Başkasını değiştirmeye ya da kontrol etmeye çalışmak hiçbir zaman işe yaramayan bir yöntemdir.] Ve Sandra değiştiremeyeceği birisini değiştirmek üzerinde yoğunlaşırken, kendine ait olan gücü; yani kendini değiştirme gücünü kullanamıyordu.
Sözgelimi, Larry’nin ev işlerini yarım bırakması Sandra’yı gerçekten çok rahatsız ediyordu. Eski modelde Sandra, Larry’yi işi bitirmesi için zorlar, bunun üzerine Larry işi iyice savsaklar ve Sandra onu daha da çok zorlardı. Döngüsel dans savsaklamazorlama-savsaklama-zorlama şeklindeydi. Sandra, işin asla bitmemesi olasılığına rağmen işi Larry’ye yaptırmaya çalışırdı. Tahmin edileceği gibi, Sandra’nın zorlamaları, Larry’nin sorumsuz davranışlarından rahatsızlık duymamasına yarıyordu. Sandra’nın eleştirileri karşısında öfkelenip savunuya geçiyor ve bu da onu, işi bitirmekte yaşadığı zorluk konusunda kaygı ya da suçluluk duymaktan koruyordu. Sandra’nın Larry’yi değiştirme çabaları, onun kendi sorunlarıyla yüzleşmesinden kaçınmasını kolaylaştırmaktan başka bir işe yaramıyordu
“Bu bitirilmemiş işe ancak bir hafta daha katlanabilirim ve işi öfkelenmeden benim yapmamın da olanağı yok. Öyleyse, kendimi zorlanmış ya da öfkeli hissetmemem için ne yapabiliriz? Belki de, iş cumartesiye kadar bitmezse bir boyacı çağırılabilir.” Sandra’nın tavan konusunda yapabileceği bir şey tabii ki var; Larry bir anda dünyadan yok olsa, yaşamının geri kalan kısmını yarısı boyanmamış tavana bakarak geçirecek değil. Ama eski modelde Sandra tüm gücünü Larry’yi değiştirmeye yöneltmiş olduğu için, kendi başına hareket edip seçim yapma gücünü kullanamıyordu -ki bu da aslında, sahip olduğumuz tek güçtü.