NİSAN 2017 ANNELERİ BURAYA :)

Hamileliğimi 30 Ağustos günü öğrendim. BetaHcg testine göre 5 haftalık gözüküyordu. İlk başlarda, gün sayımlarında tutarsızlıklar oluşabiliyor sanırım. Öğrendiğimden bu yana 3 kere doktora gözüktüm; ultrasonda hiç benim hesapladığım tarihler çıkmadı.

Öyle böyle derken, 1 ayı devirmişim bile. İlk hafta heyecandan mı bilmiyorum, mide bulantısı şöyle dursun; havalarda uçuyordum. Psikolojim de fizyolojim de gayet iyiydi. Allahım! Ondan sonrasını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Böyle bir bulantı olamaz. 29 yaşımdayım, hayatım boyunca istifra sayım bir elin parmaklarını geçmez. Gemi, uçak yolculuğu vız gelir. Yiyemediğim şey yok. Ama şimdi.. şimdi.. Şimdi öyle mi ya? İnsanın canı hiç mi birşey çekmez? E hani kocalarımıza yeşil erik aldıracaktık? Bizim için market açtıracaklardı? Yok valla. Ekmek içi bulabildiğim her ana şükrediyorum :) Doktorum, 12.haftada tüm bulantıların mucizevi bir şekilde son bulacağını söylüyor. Dediğine göre; bir sabah kalkacağım ve inanamayarak artık bulanmıyor diyeceğim. Ah Allahım! O günleri nasıl hasretle bekliyorum. İnsanın her istediğini yiyebilmesi ne büyük bir nimetmiş meğer.

O değil de, hayatım boyunca inançlı bir insan oldum. Şu hamilelik süreci boyunca, acaba Allah'ın kaç bin mucizesine şahitlik edeceğim? Bu ne muazzam bir şey. Vücudum için zararlı olabilecek herhangi bir şeye karşı bu kadar tiksinti duymak... En büyük örnek: Nutella. Nutella tüketme hızım, ayda ortalama 2 kavanozdur. O da kendimi sınırlayarak. Şimdi markette yanından geçerken bakışıyoruz da, omzumun üstünden "hıh" diyerek peynirlere yürüyorum. Her türlü çikolata, şekerleme, sakız.. Hatta şekerin kendisi. En şekersiz limonatada bile, şekeri algılayabilecek kadar hassaslaştım. Yani, evet ağzımdaki pas tadı hiç hoş birşey değil. Ama yine de, ben ve meleğimi kendi inisiyatifimle zehirlemekten kaçındığım için çok mutluyum :)

Yine de sağlıklı olan şeyleri tüketebilmek isterdim. Balık mesela. Ne güzel olurdu?.. Kırmızı et. Fırında tavuk (ne de severdim) Ama onları da almıyor midecağzım. Başta minnoş için çok üzülüyordum. Beyin gelişiminin tamamlandığı haftalarda kepekli grissini yemekte olan ben doktora bu soruyu sorduğumda şöyle cevap aldım: "O zaten çok küçük ve kendine yetecek kadar besin ve minerali senden çekiyor, sen kendini beslemeye bak" İçime su serpilmedi değil... Ama bu sefer de kendime acıdım :) Velhasıl, midem ve ben ortayolu bulduk.
- Sütün içerisine eser miktarda nesquik karıştırarak içmek
- Ekmek içi (bu gerçekten mucizevi bir şekilde bulantıma iyi geliyor.)
- Eski kaşar (hem tuzlu, hem de kalsiyum oranı oldukça yüksek)
- Kuşburnu marmelatı (özellikle ev yapımı olanları şeker açısından zayıf oluyor, ekşiliği de mideye iyi geliyor)
- Ev yapımı limonata (eser miktarda şeker ile ovaladığım limon kabuklarından kendime limonata yapıp dolapta saklıyorum)
- Ev köftesi (kırmızı et mi? evet. tamam işte :) )
- Yoğurtlu kepekli makarna
- Kanlıca yoğurdu (Ah keşke Kanlıca'ya yakın otursaydım diyorum. Bu yoğurdu hep sevdim. Migroslarda da satılıyor ama saklanma koşullarına çok güvenmiyorum. Sanki Kanlıca'dan markete gelene kadar sıcak kamyonlarda seyahat ediyormuş gibi, genelde tadı ekşi oluyor :KK43: )

İşte böyle kendimce bulduğum kısayol çözümlerle survive etmeye çalışıyorum. Hamilelik uzun bir süreç. O kadar uzun ki, bitmeyecek gibi geliyor. Ama biliyorum, bir gün bu da (inşallah hayırlısıyla) bitecek. O yüzden, olabildiği kadar (hormanlarımın el verdiği ölçüde) neşeli yaşamaya çalışıyorum geçen zamanı. Herşey bir yana, minnoşum, karadutum hissediyor. Elinde olsaydı, böyle mi olurdu. Kıyamam yavru kuşlara! Güzel güzel büyüsünler, tutunsunlar. Bulantı da neymiş? Daha doğuracağız hem, değil mi ama?.. :)
 
9+5 hamileyim :)
İnanılmaz korkuyorum ama şu ilk 3 aylık dönem hemen geçsin bitsin istiyorum.
Bir de merak ediyorum sizin de geceleri kalçanız ağrıyor mu?
Daha ilerleyen zamanlarda olması gerekli değil mi?

Uyku düzenim de değişti. Gündüz uyumaya, gece uyanık kalmaya başladım.
İyi mi kötü mü bilmiyorum.
 
Hayırlı olsunnnn :) Rabbim sağlıklı bi şekilde kucağında da göstersin inşallahh :)
sağol cnm daha önce de yazmıştım bu posta gerilerde kalmış sanırım :) bir de sana hangi doktora gidiyorsun diye sormuştum ama görmedin sanırım :) ben de o hastaneye nalan hanıma gidiyorum.
 
Hamileliğimi 30 Ağustos günü öğrendim. BetaHcg testine göre 5 haftalık gözüküyordu. İlk başlarda, gün sayımlarında tutarsızlıklar oluşabiliyor sanırım. Öğrendiğimden bu yana 3 kere doktora gözüktüm; ultrasonda hiç benim hesapladığım tarihler çıkmadı.

Öyle böyle derken, 1 ayı devirmişim bile. İlk hafta heyecandan mı bilmiyorum, mide bulantısı şöyle dursun; havalarda uçuyordum. Psikolojim de fizyolojim de gayet iyiydi. Allahım! Ondan sonrasını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Böyle bir bulantı olamaz. 29 yaşımdayım, hayatım boyunca istifra sayım bir elin parmaklarını geçmez. Gemi, uçak yolculuğu vız gelir. Yiyemediğim şey yok. Ama şimdi.. şimdi.. Şimdi öyle mi ya? İnsanın canı hiç mi birşey çekmez? E hani kocalarımıza yeşil erik aldıracaktık? Bizim için market açtıracaklardı? Yok valla. Ekmek içi bulabildiğim her ana şükrediyorum :) Doktorum, 12.haftada tüm bulantıların mucizevi bir şekilde son bulacağını söylüyor. Dediğine göre; bir sabah kalkacağım ve inanamayarak artık bulanmıyor diyeceğim. Ah Allahım! O günleri nasıl hasretle bekliyorum. İnsanın her istediğini yiyebilmesi ne büyük bir nimetmiş meğer.

O değil de, hayatım boyunca inançlı bir insan oldum. Şu hamilelik süreci boyunca, acaba Allah'ın kaç bin mucizesine şahitlik edeceğim? Bu ne muazzam bir şey. Vücudum için zararlı olabilecek herhangi bir şeye karşı bu kadar tiksinti duymak... En büyük örnek: Nutella. Nutella tüketme hızım, ayda ortalama 2 kavanozdur. O da kendimi sınırlayarak. Şimdi markette yanından geçerken bakışıyoruz da, omzumun üstünden "hıh" diyerek peynirlere yürüyorum. Her türlü çikolata, şekerleme, sakız.. Hatta şekerin kendisi. En şekersiz limonatada bile, şekeri algılayabilecek kadar hassaslaştım. Yani, evet ağzımdaki pas tadı hiç hoş birşey değil. Ama yine de, ben ve meleğimi kendi inisiyatifimle zehirlemekten kaçındığım için çok mutluyum :)

Yine de sağlıklı olan şeyleri tüketebilmek isterdim. Balık mesela. Ne güzel olurdu?.. Kırmızı et. Fırında tavuk (ne de severdim) Ama onları da almıyor midecağzım. Başta minnoş için çok üzülüyordum. Beyin gelişiminin tamamlandığı haftalarda kepekli grissini yemekte olan ben doktora bu soruyu sorduğumda şöyle cevap aldım: "O zaten çok küçük ve kendine yetecek kadar besin ve minerali senden çekiyor, sen kendini beslemeye bak" İçime su serpilmedi değil... Ama bu sefer de kendime acıdım :) Velhasıl, midem ve ben ortayolu bulduk.
- Sütün içerisine eser miktarda nesquik karıştırarak içmek
- Ekmek içi (bu gerçekten mucizevi bir şekilde bulantıma iyi geliyor.)
- Eski kaşar (hem tuzlu, hem de kalsiyum oranı oldukça yüksek)
- Kuşburnu marmelatı (özellikle ev yapımı olanları şeker açısından zayıf oluyor, ekşiliği de mideye iyi geliyor)
- Ev yapımı limonata (eser miktarda şeker ile ovaladığım limon kabuklarından kendime limonata yapıp dolapta saklıyorum)
- Ev köftesi (kırmızı et mi? evet. tamam işte :) )
- Yoğurtlu kepekli makarna
- Kanlıca yoğurdu (Ah keşke Kanlıca'ya yakın otursaydım diyorum. Bu yoğurdu hep sevdim. Migroslarda da satılıyor ama saklanma koşullarına çok güvenmiyorum. Sanki Kanlıca'dan markete gelene kadar sıcak kamyonlarda seyahat ediyormuş gibi, genelde tadı ekşi oluyor :KK43: )

İşte böyle kendimce bulduğum kısayol çözümlerle survive etmeye çalışıyorum. Hamilelik uzun bir süreç. O kadar uzun ki, bitmeyecek gibi geliyor. Ama biliyorum, bir gün bu da (inşallah hayırlısıyla) bitecek. O yüzden, olabildiği kadar (hormanlarımın el verdiği ölçüde) neşeli yaşamaya çalışıyorum geçen zamanı. Herşey bir yana, minnoşum, karadutum hissediyor. Elinde olsaydı, böyle mi olurdu. Kıyamam yavru kuşlara! Güzel güzel büyüsünler, tutunsunlar. Bulantı da neymiş? Daha doğuracağız hem, değil mi ama?.. :)

Ne kadsr güzel yazmışsın canım Allah kucağına almayı nasip etsn
 
Hamileliğimi 30 Ağustos günü öğrendim. BetaHcg testine göre 5 haftalık gözüküyordu. İlk başlarda, gün sayımlarında tutarsızlıklar oluşabiliyor sanırım. Öğrendiğimden bu yana 3 kere doktora gözüktüm; ultrasonda hiç benim hesapladığım tarihler çıkmadı.

Öyle böyle derken, 1 ayı devirmişim bile. İlk hafta heyecandan mı bilmiyorum, mide bulantısı şöyle dursun; havalarda uçuyordum. Psikolojim de fizyolojim de gayet iyiydi. Allahım! Ondan sonrasını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Böyle bir bulantı olamaz. 29 yaşımdayım, hayatım boyunca istifra sayım bir elin parmaklarını geçmez. Gemi, uçak yolculuğu vız gelir. Yiyemediğim şey yok. Ama şimdi.. şimdi.. Şimdi öyle mi ya? İnsanın canı hiç mi birşey çekmez? E hani kocalarımıza yeşil erik aldıracaktık? Bizim için market açtıracaklardı? Yok valla. Ekmek içi bulabildiğim her ana şükrediyorum :) Doktorum, 12.haftada tüm bulantıların mucizevi bir şekilde son bulacağını söylüyor. Dediğine göre; bir sabah kalkacağım ve inanamayarak artık bulanmıyor diyeceğim. Ah Allahım! O günleri nasıl hasretle bekliyorum. İnsanın her istediğini yiyebilmesi ne büyük bir nimetmiş meğer.

O değil de, hayatım boyunca inançlı bir insan oldum. Şu hamilelik süreci boyunca, acaba Allah'ın kaç bin mucizesine şahitlik edeceğim? Bu ne muazzam bir şey. Vücudum için zararlı olabilecek herhangi bir şeye karşı bu kadar tiksinti duymak... En büyük örnek: Nutella. Nutella tüketme hızım, ayda ortalama 2 kavanozdur. O da kendimi sınırlayarak. Şimdi markette yanından geçerken bakışıyoruz da, omzumun üstünden "hıh" diyerek peynirlere yürüyorum. Her türlü çikolata, şekerleme, sakız.. Hatta şekerin kendisi. En şekersiz limonatada bile, şekeri algılayabilecek kadar hassaslaştım. Yani, evet ağzımdaki pas tadı hiç hoş birşey değil. Ama yine de, ben ve meleğimi kendi inisiyatifimle zehirlemekten kaçındığım için çok mutluyum :)

Yine de sağlıklı olan şeyleri tüketebilmek isterdim. Balık mesela. Ne güzel olurdu?.. Kırmızı et. Fırında tavuk (ne de severdim) Ama onları da almıyor midecağzım. Başta minnoş için çok üzülüyordum. Beyin gelişiminin tamamlandığı haftalarda kepekli grissini yemekte olan ben doktora bu soruyu sorduğumda şöyle cevap aldım: "O zaten çok küçük ve kendine yetecek kadar besin ve minerali senden çekiyor, sen kendini beslemeye bak" İçime su serpilmedi değil... Ama bu sefer de kendime acıdım :) Velhasıl, midem ve ben ortayolu bulduk.
- Sütün içerisine eser miktarda nesquik karıştırarak içmek
- Ekmek içi (bu gerçekten mucizevi bir şekilde bulantıma iyi geliyor.)
- Eski kaşar (hem tuzlu, hem de kalsiyum oranı oldukça yüksek)
- Kuşburnu marmelatı (özellikle ev yapımı olanları şeker açısından zayıf oluyor, ekşiliği de mideye iyi geliyor)
- Ev yapımı limonata (eser miktarda şeker ile ovaladığım limon kabuklarından kendime limonata yapıp dolapta saklıyorum)
- Ev köftesi (kırmızı et mi? evet. tamam işte :) )
- Yoğurtlu kepekli makarna
- Kanlıca yoğurdu (Ah keşke Kanlıca'ya yakın otursaydım diyorum. Bu yoğurdu hep sevdim. Migroslarda da satılıyor ama saklanma koşullarına çok güvenmiyorum. Sanki Kanlıca'dan markete gelene kadar sıcak kamyonlarda seyahat ediyormuş gibi, genelde tadı ekşi oluyor :KK43: )

İşte böyle kendimce bulduğum kısayol çözümlerle survive etmeye çalışıyorum. Hamilelik uzun bir süreç. O kadar uzun ki, bitmeyecek gibi geliyor. Ama biliyorum, bir gün bu da (inşallah hayırlısıyla) bitecek. O yüzden, olabildiği kadar (hormanlarımın el verdiği ölçüde) neşeli yaşamaya çalışıyorum geçen zamanı. Herşey bir yana, minnoşum, karadutum hissediyor. Elinde olsaydı, böyle mi olurdu. Kıyamam yavru kuşlara! Güzel güzel büyüsünler, tutunsunlar. Bulantı da neymiş? Daha doğuracağız hem, değil mi ama?.. :)
ne güzel yazmışsınn
 
Hb canım kadınlar kulübünde hep varım bu konuya da katilayim dedim bu konu başlığı 3 oldu diğerlerini de sana gondereyim onlara da bir bak ben hepsine katılıyorum Bayağı sayi olarak çoğaldık maşallah
 
Back
X