Biraz uzun oldu arkadaşlar, okumaya üşenirseniz kınamam =)
Aranızda aynı durumda olan var mı bilmiyorum. Bundan tam beş sene önce bu aralar, iki yıllık erkek arkadaşım beni terk etti. Beni artık arkadaştan öte göremediğini, onun için kapıdan giren herhangi birinden farksız olduğumu söyledi. Zaten ilişkimiz süresince de beni önemsemiyor, sevmiyor ve arayıp sormuyordu. Aynı okulda olduğum ve sekiz senelik arkadaşım olan bu kişi, biz sevgili olduktan sonra çok değişmiş ve beni insan yerine koymamış, başka herkese benden daha çok önem vermiş, hayatının hiçbir anına beni dahil etmemiş, aylarca görüşmediğimizde iki haftada bir mesaj atmak dışında beni bırakın sevmeyi, hatırladığına dair hiçbir şey yapmamıştı. Ben gerek sevdiğim, gerek ilk sevgilim olduğu, gerek hatayı sürekli bende gösterdiği için herşeyi sineye çektim, sebebi hep kendimden bildim. Doğumgünümde mesaj atmasın da arasın diye ağlayarak Allah'a yalvardığımı bilirim, ve öyle bir haldeydim ki bu bana anormal gelmiyordu. Çok üstüne düşmem, aşırı sevmem, normal olmayan bir sevgim olması gibi bahaneler sunuyordu bana, halbuki üç ay aramasam neden diye sormazdı, bunun anormal olduğunu kabul ettiğimde iş işten geçmişti, tarifsiz yaralar almıştım, tam da ÖSS dönemimdi. Alabileceğimden belki 10 puan düşük aldım, ÖSS'ye 10 gün kala başka birine aşık olduğunu öğrenmeme müsade etti çünkü. O kadar senenin hatrına mezuniyetimizde benimle bir dans bile etmedi. Üstelik ayrıldıktan sonra ondan uzak durmama izin vermediği, arkadaş kalma bahaneleri ürettiği halde. Ona göre hep çevremde olması, arkadaş kalmamız, hiçbir şey olmamış gibi sohbet etmemiz çok normaldi, hatta her türlü zaafımı kullanıyordu. Sevgimi görmezden gelip "biz artık arkadaşız" kisvesi altında beni incitecek, kıskandıracak herşeyi yapıyordu. Onu geri kazanmak için kendime olan saygımı yitirdim, sanki ben eski ben değildim. Ondan kaçmayı başardığım her yerde karşıma çıktı. Hep ben yenildim, zayıf düştüm. Günlerce ağladım. Ailem halime çok üzüldü, hepsi perişan oldu. En son, ayrıldıktan yedi ay sonra ona bir mail atarak, artık onun hayatımda herhangi bir yeri olmadığını, onunla arkadaşlığımı, hatta tanışıklığımı bitirdiğimi belirten nazik bir mail attım. O maili okuduğunu da şifresini girerek gördüm, emin oldum. Herhangi bir cevap gelmedi, beklemiyordum zaten.
Sonra, şimdiki erkek arkadaşımla tanıştım. Görür görmez aşık oldum diyebilirim, tüm dertlerimin çözümü oydu sanki. Yine de temkinli davrandım, onu kırmaya asla dayanamayacağım için emin olana kadar beklemek istedim. Ve biraraya geldik. Ona, ondan önceki tüm olan biteni, hiçbir şeyi saklamadan anlattım. Beni çok iyi anladı ve bana çok yardımcı oldu. Herşeyi birlikte aşacağımızı söyledi, aştık da. Eski erkek arkadaşımın bana yaptığı herşeyi nedenleriyle açıkladı, benim suçum olmadığını gösterdi bana. Bu arada ben, kendime olan saygımı böylesine yitirmeme sebep olduğu, gözümü kör ettiği için nefret doluyordum ona. Bu arada, ilişkimi öğrenen eski erkek arkadaşım, adeta bir süt dökmüş kedi gibi aramalara, sormalara başladı. Ona mailimden bahsettim, almadığını söyledi. Arkadaşça konuşuyormuş gibi, yeni sevgilime dikkat etmemi, beni üzebileceğini falan söyledi. Anlayacağınız aşırı derecede kıskandı, ondan vazgeçmemi hiç beklemiyordu. Aldırış etmedim. Sonraki günlerde beni kıskandırmaya çalıştı, ben de bir kavga çıkararak, hatta hakaret ederek ondan bir daha asla haber almak istemediğimi belirttim. Koptuk. Sonra beni sevgilimle gece kulübünde gördü. O an suratındaki ifadeyi görmek, çektiğim onca çileye değen tek şeydi. Adeta kıskançlıktan ikiye ayrılacaktı, yıllarca seni asla kıskanmam ayağı çektiği halde. Sonra yılda bir kere beni özlediğine, buluşup konuşmak istediğine dair mesajlar attı. Cevap vermedim. En son bir küsür sene önce bana facebooktan mesaj atmış. Dostluğumuzu özlediğini söylemiş. Erkek arkadaşımla da konuşup bir mesaj hazırladık ve yolladım. Gayet sakin bir mesajdı ve artık benim için insan olarak birşey ifade etmediği, dostluk adına da olsa herhangi bir iletişim kurmamızın mümkün olmadığı ve bunun ona nazikçe son uyarım olduğu yazıyordu. "Ne yapayım sen haklısın elveda" tadında bir mesaj attı ve bu son iletişimimiz oldu.
Sorunuma gelince, ben bu mesajlar sırasında, benimle iletişim kurduğunda gayet sakin bir şekilde cevap verdim ya da olayı gayet olgunlukla karşıladım. Çünkü içimde ne unutamamak, ne aşk, ne herhangi bir olumlu duygu var. Hatta ciddi anlamda "yazık üzüldüm, hala neyin peşinde..." diye hissettim her seferinde. Ama aradan bir süre geçtikten sonra, her seferinde aynı nefret geri dönüyor. Rüyalarımda bazen onu tartakladığımı, canını yaktığımı görüyorum. Facebookta gördüğüm zaman, başkalarına yaptığı yorumlara falan bakıp gıcık oluyorum, bir kaşık suda boğasım geliyor, öylesine sinir oluyorum varlığına. Yüzünü gördüğümde ellerim kaşınıyor tahrip etmemek için. Her hareketi yapmacık, özenti, zavallıca geliyor. Karşısına çıkıp, ona bu güne kadar içime attığım herşeyi bağırmak istiyorum, çünkü hiç yapamadım. Benim rahatsız olduğum, geçmeyen bu saf nefret. İntikam namına, ben birşey yapmadan Allah benim ahımı onda bırakmadı. 5 yıldır sevgilisi yok, beni sevgilimle görünce de canı çok yandı. Yani artık bir davam yok, ama bu nefret yakama yapıştı, gitmiyor bir türlü. Bana yaptığı bazı öküzce hareketleri hala içime sindiremedim, ara sıra erkek arkadaşıma anlatıp bir nebze rahatlıyorum. O da benim içimi gayet iyi bildiği için, benimle konuşup sakinleştiriyor. Ona sahip olduğum için Allah'ıma binlerce şükür. Yine de korkuyorum, bu nefret daha kaç sene gider, nasıl geçer? Ben evlenip, çocuk yapıp hala eski sevgilimin yaptıkları aklıma geldiğinde sinirle mi dolacağım? Ben artık sakinleşmek, ona karşı nötr olmak istiyorum. Daha kaç beş sene gerekiyor bana?
Başınızı şişirdim, fikirleriniz için şimdiden teşekkür ederim.
Lütfen "unutamamışsın sen onu, hala seviyorsun" yorumlarını en baştan yapmayın, dört buçuk yıllık ilişkim olduğunu unutmayın. Ben sorunun bu olmadığını zaten bildiğim için oturup herşeyi yazdım.