Merhaba, diyebilmek bile ne kadar zor geliyor insana, böyle boğazı düğüm düğümken...
Onlar, Şunlar, Bunlar ...
Ben hangisiyim???
Ya da onlar, şunlar, bunlardan biri olmak zorunda mıyım???
Ya da herkes, onlar, bunlar, şunlardan biri olmak zorunda mı???
İnsan olabilirsem, herkes insan olabilirse zaten her şey çok daha güzel olmaz mı?
Neden ? Bir bütünüz naraları atılırken bile beraberinde şusuyla, busuyla, osuyla diye kategorize ediliyoruz ki?
Çok uzun zamandır, belki aylardır, belki yıllardır önemsediğim, çok ama çok tehlikeli bulduğum bir şey ve sürekli sorduğum en önemli sorulardan biri bu...
Kategorize eden, bölüp parçalayan her şey -sevgisizlik, acımasızlık, kin, nefret, öfke, kışkırtma- içeren her şeyin, bazen birilerinin çok işine yarasa da esasen her keresinde onarılması güç büyük tahribatlar yarattığını göremeyecek kadar hepimizin arasında aşılması zor koca koca uçurumlar yarattığını, her tarafımızı ayrık otu gibi otlar sarmasına sebep olduğunu görüp anlayabilmek neden bu kadar zor???
Dünyanın neresinde olursa olsun eğer masum bir çocuk masum olmayanların (yani biz büyüklerin) ihmali, hesaplaşması menfaatleri veya hak arayışlarımız, adı ve sebebi her ne olursa olsun fark etmiyor, işte bunlar uğruna tek bir masum çocuk bile zulüm görüp mutsuz oluyorsa eğer; bu bütün insanlığın üzüntüsü, bütün insanlığın ayıbı, bütün insanlığın utancıdır ve öyle olabilmelidir...
Değil ki; coğrafi olarak hepimizin evi, yurdu, vatanı olan bir yerde, kendi memleketimizde bir çocuk ...
Ve her gün kim bilir mutsuz olan, mutsuz edilen, şiddete uğrayan, tacize uğrayan, fiziksel şiddet olmasa da psikolojik şiddete maruz kalan, yoksulluktan ötürü ısınamayan, barınağı sokaklar olan vs. vs. bir dolu çocuk ...
Öyle veya böyle, üç mevsimdir -koşup oynaması veya halay çekmesi için değil sadece kirpiklerini aralayıp güçsüz de olsa bir tebessüm edebilmesi umuduyla- beklediğimiz o kara kaşlı güleç çocuktan artık hiç umut yok ...
Hepimiz günlerce gecelerce sokaklarda olsak da yok işte, yok ...
Onu bunu bilmem ama bildiğim bir şey var ki;
Bu gün birileri veya hepimiz, yani biz büyükler şu klavyelerden şakır şakır yazabilme hakkına sahipken, kimileri bir şeyleri savunmak adına neredeyse hakketti diye yazabilecek kadar kendinden geçebilirken, bu hakkı kendinde görürken, o çocuğun yaşam hakkı, nefes alabilme hakkı bile yok şu an... Yok işte, ötesi mi var???
Bir çocuğun ölüm acısını dahi müşterek yaşayamıyor isek eğer, hangi olumlu müşterekte buluşabiliriz ki?!
Bu ne korkunç bir durum.
Yüreklerimizin önüne nasıl bu denli setler çekilmiş, nasıl bu denli setler çekmişiz ???
Buna nasıl müsaade ediyoruz???
Umuyorum ki ve diliyorum ki - bu geceden itibaren bu ülkede yaşayan herkes, politikacısı, polisi, esnafı, kadını erkeği kısaca hepimiz toptan, başımızı iki elimizin arasına alıp -Neden ?- sorusunu kendimize sorabilelim.
Bir şeylerde çok büyük bir yanlış var diyebilelim.
Hoş, bunun bile O'na faydası olmayacak. Geri gelmeyecek.
Ve çocukların cenazeleri öylesine ağırdır ki hissedebilen için, ne yürek dayanır bu acıya ne de omuz dayanır ağırlığına ...
Ezer insanı, küçültür...
Allah rahmet eylesin, insanın içi çok acıyor, canı çok yanıyor, Allah anneciğine ve ailesine sabırlar versin...
Ve lütfen artık başka canlar yanmasın...
İnsanların ne istediklerini anlamak bu kadar karışık ve tehlikeli hale getirilmesin...
Gencecik çocuklar tepkilerini ortaya koyduklarında, insanlar bir şeylere tepki verdiğinde bunun sebepleri olmadık senaryolarla izah edilmesin, eğer tepki sokaklara taşmışsa- bunu görüp duyabilmek için - olayı veya olayları muhatap almak için -günlerce aralarına şer güçlerin çöreklenmesi beklenip seyredilip, ardından onlarla aynı kefeye konulup, aslında hiç olmadıkları şeylerle sıfatlandırılmasınlar...