• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın ?

Kazen

Ahtapotlara takılıp gidiyor aklım 🦀
Administrator
14 Kasım 2001
21.364
En iyi cevaplar
2
69.474
1.623
101
Biz çocukken....

80 - 90 yılların da mı çocuktun ?

Nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın ?

1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.

2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.

3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif zehirli maddeler ile boyanmıştı.

4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde çocuk kilitleri yoktu...

5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.

6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan ya da muhtelif başka kaynaklardan su içiliyordu...

7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti.

8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...

9.- Okul öğlen bitiyordu... Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.

10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu. Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.

11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı - çünkü hep dışar da oynardık , aktif olarak ...

12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk... aynı bardaktan içebiliyorduk ve kimse bu yüzden ölmüyordu.

13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız , dolby surround, cep telefonumuz, bilgisayarımız, internet de chat odalarımız YOKTU. Onun yerine bolca ARKADAŞLARIMIZ vardı.

14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!

15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu? Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.

16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.

17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz , başarılarımız , görevlerimiz vardı ...ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.

Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık ?

Daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik ?

Sen de bu jenerasyondan mısın ?

Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler çok güzel ve mutlu yaşadık !

Değil mi ?

Lütfen doğum yılınızı ve o yıllara ait yorumlarınızı alalım ...

$486261_544171212267493_1683588903_n.webp
 
82 liyim.net 2 yaşıma kadar anımsıyorum.babamın boyaları ile oynardık.annem gazla çıkarmaya çalışırdı, dedem bağırır çağırırdı.

odun kömürü taşıycaz diye üstümüz başımız kapkara olurdu.ölmedik, zehirlendmedik.

gecenin on ikisinde kardeşimin sütü biter , süt almaya gider.tecavüz edeni, keseni yoktu.tüm bakkal amcalar tanırdı bizi.

bisiklete binerdik, deli gibi yokuşlardan aşağı inerdik.güç bela aldırmışız o bisikleti nasıl zevkli olurdu.

okula 6 yaşımda başladım ben.annem babam hiç bir zaman okul konusunda elalem ne der, şu bu diye üstüme düşmedi.
okulun ilk günü kendim gittim okula, ağlamadım tek bir damla.gidiş o gidiş.beşinci sınıfa gelirken önlüğümü kendim ütülerdim,
kendim beslenmemi hazırlardım.annem diğer kardeşlerim ki biri küçüktü onunla ilgilenirdi.merdaneli de çamaşır yıkardı kadın.
hangimize yetişsin?

karanlık olmaya kalmadan gelen babamın arabasını göründü mü başlardı herkes "eylül koş, baban geliyor." ben nasıl kaçardım dayak yememek
için.erkek arkadaşlarımla oynadım diye dayak atmıştı babam hiç unutmam:)) şimdi adam melek oldu orası bir gerçek ve pişman.yıllar O nu da geliştirmiş.

yerli malları haftasında sınıfça bişiler yapardık.para biriktirip ilk okul öğretenimize yüzük almıştık,altın.ederin nedir anımsamıyorum.ama kıymeti çook büyüktü,
ağlamıştı koskoca kadın .teneffüslerimiz oyun parkı misali idi.ip atlardık,yakartop oynardık 5-10 dk da ne kadar olursa..

ne cep telefonu , ilkokul ikinci sınıfta köye mektup yazmıştım.telefon 1990 yılında girmişti ilk sanıyorum evimize.rastgele numara çevirir
yaramazlık yapardık aklımızca ( ne ayıp di mi:))

ilk bir yerden bir yere taşınmak çok koymuştu bana..okula gidip nakil belgesi alıncaktı.babam dedi, kardeşinle sen gideceksin.pendikten üsküdar a!!
çift vesait.ben 13, kardeşim 11 yaşında, el ele gittik.şimdi bilmediğim yer yok gibi,sağolsun babacım..

ayy daha neler vardır, bunlar geldi aklımaa:31:
 
Pazarda su satıp topladığımız parayla meybuz alıp hasta olurduk :23:
 
Öğlen sepetle ekmek arası domates peynir sarkıtırdı dedem.
Akşam ezanında eve girerdik
Pazar günleri banyo günüydü,
Kestane sobada pişerdi
Beş taş oynardık
Nalburdan boru alıp kağıttan ok yapıp arabalara üflerdik
:emir_bebek:
 
"ip atlardık evde masaların altında kanepe arkasında leblebi tozu üretirdik :D sek sek vazgeçilmez oyunumuzdu. yakar top, istop, sıçan, isim şehir hayvan,istanbul saklambacı ... daha ne oyunlar oynardık."
 
süper konu:):)
ben 78 doğumluyum..
sabahları trt de kovboy filmi izlerdik,red kit çizgi filmlerimiz,voltaranımız vardı..he-man vardı..şiddet yanlısı olmadık,silah alıp kimseyi vurmadık..
şimdi oğlum için günde kaç saat tv izlemesi ya da izlememesi gerek diye araştırma yapıyorum,sanırım annem hiç düşünmemişti:)

sokaktan eve gelmezdim ,özellikle haftasonları,sadece öğlen ,üzerimi değiştirmeye eve gelirdim..zaten öğlen yemeği,reçelli,yağlı ekmek olurdu genelde. o da hangi arkadaşımızın annesi verirse elimize..gelişimimizde sorun yok,sağlıklıyız hepimiz..:)

cep telefonumuz yoktu,tüm gün nerede olduğumuzu ancak,mahalle arkadaşlarımıza sorarak bulurdu annem..çağırmak istediğinde de ,şöyle sokağa doğru QUARTAAAAA d,iye bağırdı mı,sokak inler,koşar giderdik evimize....

yakartop oynardık,cidden yakardı,her tür yara bere,kafa travması geçirdik heralde,ölen de olmadı,sakat kalan da..:)

kız erkek,kalabalık guruplarımız vardı,bize de mahalle abilerimiz ablalarımız gözkulak olurdu,hiç bir " yanlışlık" görmedi,k hiçbirinden..

voleybol oynadım,10 yaşımdam 18 yaşıma kadar,okuldan sonra (okul tüm gündü),hergün antremana gittim.Ankarada otobüsle her yere gittim geldim,ve cep tel. falan yoktu..akşam 8 gibi evde olurdum hergün,başıma hiçbişey gelmedi..

bisiklet olmazsa olmazdı,kaykay lükstü:)

şimdilik bunlar geldi aklıma:1::1:
 
1981 Doğumluyum...

Evimizin bahçesinde taze soğan ve sarımsak ekerdik. Bahçe çeşmesinde bir güzel onu yıkar, annemin veya babaannemin yapmış olduğu domates salçasını beyaz ekmeğe(!) sürer taze soğan ve sarımsakla yerdik. Dezenfekte derdimiz yoktu, o salçalar bahçede rendelenir, kaynatılır ve yapılırdı, çatılarda da kurutulurdu.. Tadıda öyle lezzetli olurdu ki, hala damağımda, kokusu ise burnumu sızlatacak kadar özlenen bir koku...

Sokakta oynayanlardanım ben de, mahallenin nedense bütün çocukları erkekti ve tek kızdım ben aralarında. O yüzden kız çocuğu gibi değil de, erkek çocuğu gibi oynardım sokaklarda. Kaç sefer traktör tepesinden düştüğümün sayısı meçhul... Hiç bir yerimi kırmadım çocukken, fakat bol bol meyve ağaçlarına tırmanıp onların tepesinden düşmüşlüğüm de var. Ama korkmazdık, ne kadar düşsekte o ağaçlara tırmanmanın zevki başkaydı...

Bir sene, yağmur sonrası her taraf çamur olmuş, ben koştururken düşmüştüm avuçlarımın üzerine. Avuçlarım soyulmuştu ve canım çok yanmıştı. Uzun süre yaralar geçmedi. Fakat o yaralarım anne şefkati ve anne ilaçları ile tedavi oldu. Sterilize sorunu sanıyorum o yıllarda akla gelen birşey değildi. Sonuç olarak yaralarımdan iz dahi yok...

Sağlıklı ve dolu dolu bir çocukluk yaşadığıma inanıyorum...
Şimdiki nesile ise üzülüyorum... :31:
 
Minik çokokremler vardı,para şeklinde çikolatalar,halley,çokoprens..
Süper baba vardı,bizimkiler,kaygısızlar..
Gece trt istiklal marşıyla kapanırdı..
Kızkaçıran vardı,
Bisikletlerimiz vardı şimdiki çocukların kaçı binebiliyor koca koca binalardan yollardan,
Taş ekmeği tava ekmeği diye ayrılırdı ekmekler fırında.
Kokulu silgiler vardı.
Tom ve jerry vardı,kara şimşek,taş devri,
 
erkekler maç yaparken aranılan o son adam ben olurdum:9:
dokuz aylık denilen bir oyun vardı, onuda oynardım.

misketlerle mors oynardık.topla dayan dayan..

sonracığıma, dondurma yerken o sıcakta erir asfalta düşerdi ben üste kalan kısmı yemiştim.:17:
annemler bizi evde bırakırdı onluyaşlarda falan balkona çıkar flüt çalar şarkı söylerdim.:24:
su ve nişastadan tatlı yapardım yine o zamanlar.:56:

86 mı ne bir kar yağmıştı istanbul a..tüm kapı kapanmıştı.babasızdık o zamanlar.:50: gurbetteydi.
bir bebek göndermişti sarı saçlı bana bir de yine kardeşimle bana oyuncak arabalar.:55:geldiğinde kardeşim,
babamı tanımıyordu "amca" demişti."amca değil kardeşim, babamız o babamız." demiştim..:25:
 
Nasıl özledim o günleri, gözlerim doldu şimdi... :5:
Avazımız çıktığı kadar sokaklarda şen şakrak oynardık.
Mahallemizin bir dedikoducu Fatma teyzesi, bir şefkat abidesi Ayşe teyzesi, 3 erkek çocuğun annesi olan Nesrin Yengesi vardı.
Ama hepsi bizim annemiz gibiydiler, yeri geldi mi karnımızı doyurur, yeri geldi mi arkamızdan terlik fırlatırdı.
Kimse kimseye "niye çocuğumu benden habersiz doyurdun" veya "niye benim çocuğuma terlik fırlattın" diye kızmazdı.
Kavga olmazdı bizim mahallemizde, akşam gezmeleri olurdu bol bol.
Gündüz ayrı güzel, akşam ayrı güzeldi...

:31::31:
 
mahalle arasında hey corç versene borç ve aboneyim abone dansı yapardık..
akşam ezanı eve doğru koşulması anlamını taşırdı..
saçlara wellaform biriyantin sürülürdü..
şimdiki çocuklara yazık hakketen..uçurtmanın bile hazırını kullanıyorlar..biz babamla yapardık da ilk hamlede düşse bile mutlu olurduk..
 
Çocukluktan geriye gözlerim ve gülüşlerim kaldı benim..:10: Belki yıllar sonra gülüşüm değişir gamzelerimin yerleri dolar ama gözler hep aynı kalır..

Zile basıp kaçardık..:17: Bu bizim için bi eğlenceydi :1:

Yoldan geçen arabalara, balkondaki çiçeklerin süs taşlarından fırlatıp yere dümdüz yatardık.. Kalbimiz hızlı hızlı çarpardı, trafikten değil biz taş attık diye araba durdu sanırdık :1: bizi görmesin diye de saklanırdık.. ( Ailem duysa eyvah eyvah çünkü :17: )

Kar yağınca sevinir ellerimiz sızım sızım sızlasa da kardan adam yapmaktan ve kar topu savaşı yapmaktan geri kalmazdık.. Tuhaf şeylerden çakma kızak yapıp yokuş aşağı kayardık..

Sobada ekmek ısıtıp yağlamayı, kestane pişirmeyi, patates közlemeyi, neden bilmiyorum mandalina kabukları dizmeyi :1: hayal meyal hatırlıyorum.. Annem hazırlar bize getirirdi, ablamlar yardım ederdi.. Ben en küçük olduğumdan torpilli kardeş olduğum söylenirdi :1: Bense hiç te bilem :63: derdim.. Bakkala koş Kadercik, manava koş Kadercik, komşuya şu tabağı götür Kadercik ( o zamanlar ne pişirilirse komşuya da kokusu gitmiştir diye bi tabak yolanırdı ) diye herşeyi bana yaptırıyorsunuz asıl :19: derdim..

İlkokula yazıldık, bizim sokaktan 4 arkadaşımla aynı sınıftaydım.. Sıkılmıştık ilk ders bitimi okuldan kaçtık :27: bir de okuldan dönerken büyük bir cadde vardı annelerimiz siz tek gelmeyin buradan araba çarpar biz sizi almaya geleceğiz demişti.. Onu unutmayıp karşıdan karşıya geçerken beşimiz el ele tutuşmuştuk ve koşarak geçmiştik :1: Yeniyiz bilmiyorduk dedik annelerimize zil çalınca okul bitti sanıp geldik dedik :27:

Büyüdükçe hayatı öğrendim, kendi paramı kazanmayı başardığım günden itibaren ailemden dahi harçlık kabul etmedim.

Okudum, çalıştım, evlendim.. :123:Şimdi ne değişti derseniz aslında pek birşey değişmedi.. Belki biraz boyum uzadı :1: hepsi bu.. Evdeysem yine benden başkası bakkala gitmez ( annemlerde tabi , evde eşimi yollarım :27: ) , o arkadaşlarım olmasa da benzer arkadaşlarım var yıllardır yine en cin fikirler benden çıkar :27: gülüşlerimi kaybetmedim herşeye rağmen.. :23:



Kötü anılar yok mu var elbette ( belki de tahminden çok daha fazlası ), ancak ben iyi ve güzel şeyleri yad etmeyi severim.. Gülüşlerim bu yüzden baki hüzünlerim yok sanılacak kadar az görünür.. Birgün nine de olsam içimde ki çocuğu:55: ve gülüşlerimi kaybetmeyeceğim..:10:
 
Son düzenleme:
apartmanın bahçesinde top oynarken tüm gün kafasını şişirdiğimiz insanlar vardı,hiçbiri cinnet geçirip silaha davranmadı....en fazla bahçesindeki ağaçtan meyve topladığımıza kızan insanlar olurdu,o işin zevkiydi zaten..:)

bakkala ekmek almaya gider,para üstüyle,boyalı pis şekerlerden ya da pamukşekerciden o ağdalı şekerlerden alırdık,obez olmadık..

bu kadar ilaç,şurup vs yoktu,ancak çok ateşimiz varsa evde yatardık,nanelimon,anne ilacı içerdik,kötüysek de penisilin iğne yerdik..:)
 
Bizim bi kuzine sobamız vardı, üzerinde hem yemek pişer hem de devamlı sıcak su dolu bir güğüm olurdu.
O güğüm ne çok işe yarardı, hem bulaşıkları yıkamaya, hem çay demlemeye su ısınırdı içinde.
Annem sobanın kuzine kısmında patates yapardı, o zamanlar kumpir nedir kimse bilmezdi.
ama bildiğin kumpir gibi patates yapardık, içine tereyağı koyardık, üzerine tuz serperdik, peynir koyardık içine.
Nerde o zamanlar garnitürler vs. herşey mevsiminde yenirdi ki, öyle şimdi marketlerde olan bir çok ürün yoktu o zamanlar.

Paramız yoktu orası muhakkak, ama çok mutluyduk biz ya. :31:
 
geceleri mahallede bütün çocuklar toplanıp, saklanbaç oynardık. saatlerce yorulmadan oynardık
:8: birde bundan oynardık ben hiç beceremezdim :)
 
Back
X