Namussuz bir çağ bu.

Tüm kötülüklerin 80lerden sonra peydah olduğunu düşünüyorsanız yaşama dair algınızı gözden geçirmelisiniz.
 
Tüm kötülüklerin 80lerden sonra peydah olduğunu düşünüyorsanız yaşama dair algınızı gözden geçirmelisiniz.

Evet hatta 1 Ocak 1981de başladı tüm kötülükler. 31 Aralık 1980de herkes iyiliğin dibine vuruyordu.
Hanimefendi neden direniyorsunuz anlamamakta? Kötülük insanlığın var oldugundan beri vardi kimse yok demiyor. Ama güzel seyler daha fazlaydi. Yani sorguladigimiz kotulugun olup olmamasi degil guzelliklerin korelmesi yasanmiyor olusu. Bunda anlasilamayacak ne var anlamadim?
 
Arkadaşların da dediği gibi ben özellikle kadına cinayetlerinin eskiden beri varolduğunu düşünüyorum. Sosyal medya sayesinde sesimizi duyurabilmeye başladık yavaş yavaş. Twitter özellikle bu koduna adalet dağıtan bir platform oldu, ''olmayan'' adaleti... Ancak son bir yılda ben de artış olduğunu düşünüyorum. Ya da bilmiyorum, belki de bu kadar göz önünde olması bu şekilde düşünmemizi sağlıyor yine...
Onun dışında bu çağ gerçekten çok tatsız, size katılıyorum. Ekonomik kriz, pandemi, art arda yaşanan felaketler... Şansa yaşıyoruz gibi hissediyorum. Geleceğe dair hayal bile kuramayacak, istediğimiz hayatın ardından koşamayacak bir haldeyiz.
 
Hayatı anlamamış olmanızı bile anlamayıp beni sizi anlamamakta itham ediyorsunuz, üzdünüz Diyorum ki güzel şeylerin daha fazla olduğu sadece sizin fikriniz, aslında böyle bir gerçeklik yok, beni çıldırtmak mı istiyorsunuz neyse, nerede o eski günler diye kafa ütülemek için henüz erken, onu yaşlanınca hepimiz yapacağız. Selametle.

Edit: başlığa da yeni dikkat ettim çağın namusuna iftira atmayın çok günah.
 
İnce memed 'de olur.
 
Sizin gibi bazen eskiyi özlerim
80 lerde çocuktum, sokaklarda silahlarla dolaşan adamlar, taranan kahveler ve kesilen sular çocukluğumun baş köşesinde duruyor. Dünya hiç bir zaman güllük gülistanlık değildi, kötülük hep vardı. Rıfat Ilgaz'ın Sarı Yazma sını mutlaka okuyun, 1940 larda neler çekmiş insanlar , her gelen nesil bir öncekini beğenmez, evet eskiden daha sıcak mahalleler vardı şimdi mahalle kültürü bitti ama farklı şekillerde daha geniş çapta iletişimde insanlar. Eskiden özlediğim tek şeyler doğal sebzeler,meyveler, ormanlar bir de anıları güzel yapan herkesin tam olması yani ana babalarımız sağdı, kardeşler bir evdeydi gerçi bende o da uzun sürmedi ama vardılar. Velhasıl dünya hiç bir zaman güzel bir yer olmadı aslında
 
Sizin gibi bazen eskiyi özlerim
80 lerde çocuktum, sokaklarda silahlarla dolaşan adamlar, taranan kahveler ve kesilen sular çocukluğumun baş köşesinde duruyor. Dünya hiç bir zaman güllük gülistanlık değildi, kötülük hep vardı. Rıfat Ilgaz'ın Sarı Yazma sını mutlaka okuyun, 1940 larda neler çekmiş insanlar , her gelen nesil bir öncekini beğenmez, evet eskiden daha sıcak mahalleler vardı şimdi mahalle kültürü bitti ama farklı şekillerde daha geniş çapta iletişimde insanlar. Eskiden özlediğim tek şeyler doğal sebzeler,meyveler, ormanlar bir de anıları güzel yapan herkesin tam olması yani ana babalarımız sağdı, kardeşler bir evdeydi gerçi bende o da uzun sürmedi ama vardılar. Velhasıl dünya hiç bir zaman güzel bir yer olmadı aslında, biraz içimi acıtan da yeni neslin önemli bölümü Yaşar Kemal'i ve daha nicelerini tanımıyor, tiyatroyu sevmiyor, kitap okumuyor bunların yerine sosyal medya olmasına biraz bozulmuyorum değil
 
her dönemin ayrı zorlukları var
Kötü insanlar hep vardı
Teknoloji o zamanlar bu kadar ileri değildi pek çok şey yoktu o dönemlerde
Cep telefonu bile olmayan yıllar düşünsene
Çamaşır mskınası her evde yok insanlar elde yıkıyor
Bizim zaman belki zor sma İnan hayat parası olmayan için her çağda zor
Bu kadar depresif düşünüp devamlı üzülmeye gerek yok
Hemen hemen hergün açılıyor böyle konular
Hiçbirimiz yanlız değiliz
Aynı çarkın içindeyiz
Herkes aynı durumda
 
Benim için baştaki yaşam, en guzeliydi. Bizim mahallede sade müstakil evler vardı, bazı zaman, annem bizi toplar köye babaanneme giderdik, kapı kilitlenmemiş, anahtarimizin olduğunu bile bilmiyorum. Akşam yemeğinden sonra dışarıda bahçede, üzümün altında, anneler, komşular bir toplanırdilar, cünkü bizim teypimiz vardı, 10 tane küçük plak üstüste koyulur, müzik dinlenirdi, şarkılar söylenirdi, erkekler politika üzerine tartışırdilar, sosyalisti, komunisti, anarşisti, konservativ I, bir tartışırdilar, zamanı gelince, hadi Ahmet bey, Mehmet bey iyi geceler, çocuğunu karısını toplayan eve. Hic kimse tutuklanmazdi, herkes korkusuz düşündüğünü söylerdi. Biz çocuklar, gözümüzü açtığımız gibi sokakta. Bütün mahallede 2 araba vardı. Bir saklambaç oynardık, vallahi sokakların nerelerine saklanirdik. Veya kale bastım oyunu vardı, o oyunda kaç tane sokak ileride, birbirimizi kovalardik. Biz çocuklar, herkesin çocuklarıyız, cünkü herkes, herkesin çocuğuna göz kulak olurdu. Kışın sobayı yakardık, radyoda radyo tiyatrosu, veya okulların yarışması, arkası yarın dinlerdik. Böyle kulaklarımız yapıştırdı radyoya. Okula tek başımıza yürüyerek ve kendi cantamizi kendimiz taşıyarak giderdik. Orta okula geçince, otobüsle 20 dakikalık şehrin içine okula giderdim, ve kimse demezdi, aaa olmaz, servis gelsin, veya annesi yanında gitsin. Eğitimde sınırlar ve saygı vardı. Oyuncaklarimizin değerini bilirdik. 25 kuruşa pazardan alınmış bir taş bebeğim vardı, onu böyle gözümüzün içi gibi bakardık. Kaç defa düşüp dizlerimiz açıldı, elime bir defa çivi girdi, hic çiviyi çıkarıp, oyuna devam. Diz kapaklarımiza da kum ekerdik.. Annem bizimle, 3 kız kardeşiz, otobüsle şehire inerken, birisi binsin, eger oturma yeri az olunca, hemen bir dizine beni, bir dizine öbür kardeşimi, küçük kardeşim de önüne, yanındaki koltuk boşalsın da, başkası otursun diye. Simdi küçücük çocuklar koltuğa otturtuyor annesi ve bazi yaşlılar dikiliyor. Hiç akıllarına bile gelmiyor, çocuğu kucağına almaya. Erkekler hemen kalkar otobüsün arkasına giderdik er, bir kadın veya kız çocuğu bindiği zaman ve oturma yeri az olduysa. Çok güzel bir zamandı. Kadinlar saçlarını tupe yapardı, jackie Kennedy ne giyerse, kadinlar hemen kumasciya giderdik er, sonra terziye aynı elbiseyi diktir meye. Düğünler dışarıda, ne erkek ne kadın ayrı diye hiç bir şey yoktu. Herkes beraber. Benim için en güzel bir zamandı, hedef ileri diye bir his vardı. Atatürkün bıraktığı izler çok çok tazeydi. Çok yazık Türkiye nin bu durumu hiç benim memleketim olarak görmüyorum. Sanki doğu da bir yabancı memleket gibi geliyor bana. Alınanların bir sözü var, herkes hakkettiği yönetmenin altında yaşar, diyor ama Türkiye bunu hakettimi bilmiyorum. Rahmetli anneciğim derdi, bunların rahatlık kıçına battı, ille böyle bir yönetim istiyoruz dediler, işte başlarında şimdi.
 

Hanimefendi zaten benim fikrim, sakin olun. Gercek bu herkes buna uyacak bilim bunu ispatladi demiyorum. Kafanizin ütülenmesini istemiyorsaniz okumayin, cikin sayfadan olsun bitsin. Bu benim fikrim ben böyle düşünüyorum size ne?
Edit: Günahı da sevabı da Cemal Sureya düşünsün ya da ona söylersiniz dikkat eder artik.
Selametle.
 
Cok güzel anlatmışsınız. Simdi o bahcede oturmalarin sokakta oynamalarin tadini hangi telefon hangi oyun tablet verebilir ki?
Otobuste yer verme olayinda da ayni sekilde. Ailesine sorsan ne egitimler veriyorlar, son sistem giyimler, telefonlar ama yasli birini görünce kafasini ceviriyor.
Anlatmak istedigim tamda bu iste. Yozlasmak mi denir , deger kaybetmek mi bilemedim.
Yine de yasadiginiz icin cok sanslisiniz o donemleri.
 
Kötülükler eskiden de bu kadardı ama biz görmüyorduk diyenler nasıl bir çevrede büyüdünüz bilmiyorum ama ben 33 yaşımdayım. Çocukluğum sokaklarda geçti , akşama kadar sokakta oynardık, saatlerce annemizi hiç görmezdik, ezanla eve girerdik. Şimdi hanginiz çocuğunuzu sokağa çıkarıyorsunuz tereddütsüz?

Sapıklık ve suç oranı tabi ki arttı. Eskiden sifirdi demiyorum insanoğlu her daim bu kötülükleri yaptı tabi ki, mesela Yaşar Kemal'in 1950'leri anlatan romanlarında kız kaçırmalar ve hatta hayvana tecavüz vardır. Ama şuan daha fazla. Zamanla da azalmak yerine artacak. Eh dünyada da suç oranı fazla ülkelere bakınca görürsünüz bizimle nasıl ortak yönleri olduğunu.
 
Katılıyorum. Bence teknoloji ilerledikçe insanlar robotlaştı. Şaşırma, üzülme, sevinme gibi duyguları bile emojilerle ifade etmekle yetiniyorlar. Maalesef çoğumuz sadece sosyal medyada doğa resimleri paylaşmakla yetiniyoruz. Bir meyveyi dalından yemek bile büyük bir şanstır bence. Bizim kuşak bunları neredeyse hiç görmedi.
 
Çok güzel anlatmışsınız. Gerçekten eskiden Türkiye daha çağdaş daha ileriydi. Atatürk'ün izinden giden vatansever insanlarla doluydu. Kadın erkek ayrımı yoktu. Anneannemin gençlik fotoğraflarında da gördüğüm üzere, hanımlar çok zariftiler. Bence eskiden çoğu şey çok farklıymış
 
Eski kv yaşadığı köyden hiç çıkmamış en fazla benim isteme ve düğün için başka şehir görmüş biri. Ne deniz bilir ne boğaz köprüsü ne antik kent ne frambuazlı cheesecake ne de profiterol. Bilmediği şey için üzülemez de. Elinde ne varsa onunla mutlu çok pozitif bir insandır. Çünkü fazlasını görmemiş. Bilmiyor ki. Bende var ya da yok diye üzülmüyor, alamam diye iç geçirmiyor. En fazla evlatlarını özlüyor. Ama şimdi insanlar ne kadar çok şey görürse o kadar mutsuz oluyor. Hep kendinden yukarı bakıp onu istiyor. Gerçekten cehalet mutluluk aslında. Bilmediğin bir şey seni üzemez ki.
 
Dün bir parkın içinden geçiyorum. lise öğrencisi bir genç parkta bağıra bağıra hala tiktok kullanmayan var mı yhaaa derken yanında anne ve babası tiktok videosu izleyip gülüyor, kızları da hadi biz de çekelim diyordu. Açıkçası üzüldüm bu manzaraya.
 
Gelinlik alma partileri, çeyiz götürme partileri, çeyiz koliledim partileri de var ama bunlar da nereye oturur bilemedim
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…