Muhteşem Yüzyıl Star Tv

Eski Hürrem Sultan Meryem Uzerli diziden ayrılması sizi nasıl etkiledi ?

  • Bir daha bu diziyi izlemem

    OY: 54 23,4%
  • Gelen gideni aratacak gibi ama izlerim

    OY: 44 19,0%
  • Kimse vazgeçilmez değildir. Emeğe, ekibe saygı aynı keyifle izlemeye devam

    OY: 65 28,1%
  • Kararsızım ama eski tadı kalmadı. İzlesem de olur izlemesem de.

    OY: 84 36,4%

  • Ankete Katılan
    231
hee gazozuna ilaç katcaz:KK60::KK60::KK60:biz şeyiz neydi o hherifin adı yaa:44::KK60::KK60::KK60:
hehh buldum:KK28:nuri alço:KK60::KK60::KK60::KK60:

takıl bize hayatını yaşa:KK24:esprili arkadaşları severz

bu arada hürrem hoş yaa:nazar:o da bizim gibi zayıf:KK52:

haftaya nolcak çatlıyorum:KK31:

KIZ AÇ AÇÇ HABERTURKU ACCCCCCCC 52 YASINDA KANUNININ GOZU KIMSEYI GORMUYOMUS HURREMDEN BASKA NE BALLI KADINMISSSSSSSS :KK51::KK55::KK55::KK55::KK55:
 
bi karar ver pazartesi diyete başla bence ben başladım 2 hafta oldu ilk haftada 3 kilo verdim öyle aç kalmadan verdim... bütün hanımlar zayıf incecik olsun lar :KK66:

bende versem bi üç kilo çok iyi olucak 1.75 boy 63 üm şuanda:KK53: :KK58:

ay 3 kilo neki verirsin hatta vermesende olur :KK52: boyuna göre:nazar: 60 da çok iyi olur -63 de canım...:KK66:

walla öyle:KK34: bende çok iştahlıyım senin gibi yemek yemeyi çok seviyorum ve her yemeği yerim diyebilirimm :KK43: :KK50: hüreremde dizi için kampa gitmiş 7 kilo vermiş oda tombişmiş :KK60::KK52:

mrb kızlar malum cumartesi.. bu gn hesap müşterim geldi :) bende acilen cıktım.. kahvemizi içtik gitti.. kiloya gelmiş konu.. oh oh ::)

mrb cnm aynen hüremden kendim,ize pay çıkardık :KK52: oda 7 kilo vermiş dizi için


iyi vermiş.. ben zayıfım.. önce balık etliydim ama hırs ettim werdm.. sonrada mide problemi basladı.. şimdide dşkkat ediyorum.. 36 38 beden iyi... zaten fazla yemiyorum.. vücudu tanıyacakasın neyin kilo werip neyin kilo yapmadıgını bileceksin kendi vücudun o zaman iş daha kolay

Muhteşem Yüzyılın muhteşem Hürremi :KK9:

Ben diyet topiklerinemi geldim yanlışlıkla,saatte epey geç olmuş..uykummu geldi ne :KK51:
 
İşte Hürrem ve diziyle çıldıran sanatçı ...

Şanlı geçmişimize hakaret üstüne hakaret. İşte Hürrem Sultan gerçeği ve sert tepki gösteren sanatçı;

Muhteşem Yüzyıl dizisiyle yeniden alevlenen 'Osmanlı'da Harem' tartışmalarına, bu başlıkla bir kitabı bulunan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz de katıldı.

Rotterdam islam Üniversitesi Rektörü Akgündüz dizide Hürrem Sultan hakkında yanlış bilgilendirme yapıldığını söyledi. Akgündüz sözlerine şöyle devam etti: "Hürrem Sultan Osmanlı Devleti'nin haremine alınan ve islami bir manevi terbiyeden geçen çok kıymetli bir hanımefendidir. Hürrem bir mektubunda 'Hoca Sadettin Efendi'nin eserini okuyorum. Bu gece birinci cildi bitirmek istiyorum. Bugün teravih namazına gelemem' demiştir. Ben şunu açıkça ifade edeyim ki bu eserin bir iki sayfasını bir saat içinde çözebilecek çok az ilahiyat profesörü var. Yani Hürrem Sultan da böylesine bir kültürlü hanımefendidir."

Dizi kafa karıştırıyor

Prof. Akgündüz, dizideki sanatçıları suçlamadığını fakat bu tür projelere yatırım yapan insanlarda iyi niyet aramadığını söyledi. Ahmet Akgündüz, "Bu gibi diziler,Türk gençliğinin Osmanlı'yı doğru öğrenmesine karşı başlatılan bir kafa karıştırma projesidir" dedi.

Dizi Yeşim Salkım'ı çıldırttı

'Muhteşem Yüzyıl' dizisine bir tepki de Yeşim Salkım'dan geldi. Salkım, tarihimize özen göstermeyen TV patronlarını, yapıcıları ve reklamcıları suçladı. Salkım twitter'da şunları söyledi. "Şöyle hasından bir tarihimizi çekemediniz ya... Sizi oraya oturtan o patronlarınıza yazıklar olsun. Ne fantezi düşkünü milletmişsiniz. Bu dizi yüzünden TV'yi hayatımdan çıkarttım. Nereye gömeceksiniz o paraları. Altı üstü 7 metre kefen giyeceğiz."

Alıntıdır...
 
bu topiğe yorum yazmıycam demiştim ama bu bilgileri paylaşmadan da edemedim...umarım okuyan olur...çevremde de "osmanlı da içki mi vardı,hiç olur mu öyle şey,uydurma,karalama,iftira "vs vs şeklinde konuşan çok cahil insan var...açıp osmanlı hakkında bir kelime okumamıştır ama osmanlıcıdır,elbette osmanlıya saygımız sonsuz,dünyaya hükmetmiş koca bir imparatorluk,sayısız başarısı var,padişahlarımız keza öyle ama bazı şeyleri bilmeden etmeden konuşmamak lazım..ben şahsen bilmiyorsam susarım....


“Muhteşem Yüzyıl” dizisinde Kanuni Sultan Süleyman’ın içkisine de yer verilmesi, Osmanlı’yı koyu bir din devleti sananları şaşırttı, tepkilere yol açtı. Oysa Osmanlı içkiye karşı hoşgörülüydü, sıkı içilirdi. Osmanlı şarapları, konyakları ünlüydü...


Türkiye’nin gündemini geçtiğimiz hafta iki içki tartışması işgal etti. Biri “Muhteşem Yüzyıl” dizisindeki Kanuni figürüyle ilgili “Padişahı içkici ve eğlence düşkünü göstererek atalarımıza saygısızlık yapılıyor” tartışmaları, diğeri Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun yeni yönetmeliğiyle içkiye koyduğu garip sınırlamalarıydı. İkinci konuyu haftaya genişçe yazacağız ama Osmanlı’da içki ile ilgili tartışmalarda, “demiri tavında dövmek” ve bu konudaki yine “muhteşem” literatüre sıcağı sıcağına göz atmak iyi olacak...

Osmanlı’da üretilen konyaklar Paris’ten madalya almıştı

Osmanlı hayranı bazı kesimler o dönemleri katı, baskıcı ve yasakçı dönemler olarak göstermeye çalışsa da, gerçekler öyle değil. Osmanlı içki kültürünün zengin olduğu, her tür içkinin üretildiği ve belli dönemlerde ithal edildiği bir toplum olmuş. Meyhane sayısı aşırı artınca ve içki yaygınlaşınca sert yasaklar uygulansa da, kısa sürede gevşeyip eski hale dönülmüş. Dizide tartışılan Kanuni, saltanatının son yıllarında içkiye katı yasaklar getirmiş ama Baki ve Nevi gibi şairler de bundan şikâyet eden şiirler yazmış.

Padişahlar aleni içmemişler ama bir bölümü içkiyi de hayli sever ve tüketirmiş... II. Selim’in bir lâkabının da “Sarhoş Selim” olması boşuna değil; Kıbrıs’ın kehribar renkli şaraplarının tutkunuymuş. Fatih Sultan Mehmed’in “Avni” mahlasıyla yazdığı şiirlerde şarap övgülerine rastlanıyor. Şarap ve tütün içenlerin peşine hafiyeler salan IV. Murad’ın da tutkulu bir şarapsever olduğunu tarih yazıyor. II. Mahmud da şarap sevmesiyle biliniyor. Fransa’dan adından dolayı maden suyu sanılır diye fıçılarla “Carbonnieux” şarabı getirten padişahın ise ismi ne yazık ki bilinmiyor ama Bordo’daki şatonun kayıtlarında “Sultan için Constantinople’a gidecek” yazıları var...
Osmanlı’nın şarap kültürü, edebiyatına da yansımış. 1838’de vefat eden ve kabri Galata Mevlevihanesi mezarlığında bulunan şair Ayıntaplı (Antepli) Ayni Efendi’nin şu dizeleri, bu örneklerden:
*Gice gündüz içüp Erdek şarâbı
*Ola Nukl’i mezem ördek kebâbı
*Varub sofi içer papazkarası
*Olur meyhanede yüzler karası
*Sığır dili kavurma kuş kebâbı
*Söğüş büryan ile nûş it şarâbı



Bu minyatürde kırda şarap sefası resmedilmiş.
fft16_mf1093508.Jpeg



Birahanelere Viyana’dantrenle taze bira gelirdi

Osmanlı, şarabı önemli gelir kaynağı olarak görmüş. “Hamr” denilen şarabın getirilen her fıçısından 15 akçe vergi alınmış, “hamr emaneti” adlı bir vergi teşkilatı bile kurulmuş. Şarap ticareti, şarabın nereden nereye getirilip nasıl satılacağı fermanlarla düzenlenmiş. Şarap hayata renk katmış, kimi zaman dizeleri, kimi zaman minyatürleri süslemiş. Lâle Devri’nde şair Nedim “Testide, kadehte doyamam görmeğe bari / Ey gevher-i şeffaf senin mahzenin olsam” gibi coşkulu dizeler yazmış.
İmparatorluğun son dönemi ise, özellikle İstanbul’da içkinin yaygınlaştığı, rahatça içildiği bir dönem olmuş. Geleneksel meyhanelerin yanına Pera Palas ve Tokatlıyan gibi lüks otellerin alafranga restoranları ve Viyana’dan bile trenle taze biranın geldiği şık birahaneler eklenmiş. Bomonti Bira Fabrikası kurulmuş, bira bahçeleri yaygınlaşmış. Yurdun değişik yerlerinde rakı üretilmiş, Boğaziçi, Ruh, Âlem, Deniz Kızı gibi rakılar birbirleriyle yarışır olmuşlar. Osmanlı gazetelerinde şarap ilanları çıkmaya başlamış, Martell konyaklarının ilan tabelaları İstanbul’un birçok yerini süslemiş. Erdekli Kotroni Efendi’nin damıttığı Osmanlı konyakları ise Paris’ten bile madalyalar almış.

Bu satırlar, “Muhteşem Yüzyıl” ekibini bunaltan kesimleri öfkelendirebilir... Ancak hepsi belgeli gerçekler. Kültür Bakanlığı’nın kendi yayınlarında, kimi Osmanlı arşivlerinde, kimi de sağcı yazarların kitaplarında... Bazıları için kabullenmek -nedense?- zor gelse de...

Romculara isyan eden meyhaneciler

Yetmişiki milletten insanı barındıran Osmanlı İstanbul’unun liman ve ticaret bölgeleri olan Galata ve Karaköy civarları, rakı ve şarap satan meyhanecilerle rom satan “punççi”lerin mücadelesine bile sahne olmuş. 1800’lerde gemiciler yoluyla bu bölgelerde rom ve sıcak suyla yapılan “punch” modası türemiş. “Panç” diye okunan bu kokteyle halk arasında “punç”, bu içkiyi satanlara da “punççi” denmiş o zamanlar. Bu küçük barımsı içkicilerin sayısı hızla artmış, hatta şekerci dükkânları bile panç satmaya başlamışlar. 1850’de işleri azalan meyhaneci esnafı sadrazama başvurup, “On yılda sayısı bini aşan şekerlemeci ve punççi dükkanı açıldı. Bizi batırmak üzereler. Üstelik vergi de vermiyorlar” diye şikayette bulunmuşlar. Savaşın galibi, meyhaneciler olmuş...

Osmanlı’da meyhaneler sınıflandırılmıştı

Evliya Çelebi’nin yazdığına göre 1600’lerin ortalarında İstanbul’da binden fazla meyhane varmış. Bu meyhaneler zamanla bugünün ünlü restoranları gibi “markalaşmış”; Hançerli, Karagöz, Ormanos, Köroğlu, Sakızlı, Karanfil, Sümbüllü gibi renkli isimlerle tanınmışlar.
Bugün nasıl içkili mekânlar bistro, pub, bar ve restoran gibi isimlerle ayrılıyorsa, Osmanlı’da meyhaneler de kendi içinde sınıflandırılırmış:

* Gedikli de denilen koltuk meyhaneleri herkesin uğrayıp dirseğini bir tezgaha dayayarak içki içebileceği yerlermiş.
* Selatin meyhaneler ise kibar takımının uğrak yerleriymiş.
* Küplü meyhanelerde ise şaraplar büyük küplerden maşrapalarla sunulurmuş.



Yıldız Sarayı’ndaki ziyafet salonu. Her konuğun önünde değişik şaraplar için dörder kadeh var.
fft16_mf1093505.Jpeg


Avrupa’daki bağlar hastalanınca Osmanlı Fransa’ya şarap sattı

Zaman zaman uygulanan katı yasaklı dönemler dışında hoşgörülü bir düzen kuran Osmanlı İmparatorluğu, Müslüman olmayan halkın kendi ihtiyaçları için bağcılık ve şarapçılık yapmasına ses çıkarmamış, şarapları vergilendirerek bu üretimi yasallaştırmış. Şarap çeşitleri de hayli zenginmiş; İstanbul meyhanelerinde şarapların geldikleri yerler fıçıların üzerlerine tebeşirle yazılır, “Bana bir Girit şarabı ver” diyen müşteriye meyhaneci bir de “Kaç yıllık olsun?” diye sorarmış. Arasında Ankara, Erdek, Gelibolu, Girit, Kıbrıs, Sisam, Marmara Adası, Tokat ve Trabzon şarapları pek ünlüymüş.
19’uncu yüzyılda ulaşım imkânlarının artmasıyla, Osmanlı şarapları dünyada da tanınır olmuş. Yüzyıl sonlarında, filoksera (asma biti) hastalığı Avrupa bağlarını kırıp geçirince, başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri şarap ihtiyaçlarını Osmanlı’dan gidermişler. 1904’de, İmparatorluğun şarap ihracatı, tam 340 milyon litreye çıkmış!

Erenköy Cabernet’si...

Bu yıllarda batılılaşma eğilimlerinin güçlenmesiyle sayıları artan Osmanlı topraklarındaki yabancılar bağ yatırımlarına da girişmişler. Ünlü Fransız yazar Lamartine’in 1839’da Fransa’dan getirdiği bağ çubuklarıyla Ege’de tesis ettiği dev bağlardan yarım asır sonra, İstanbul’da özellikle Erenköy’de 700 dönümü bulan Cabernet Sauvignon bağları dikilmiş. Bu yıllarda Erenköy Cabernet’sinin bir fıçısı 150-160 franka alıcı bulurmuş. Yine Erenköy’de bir Alman da uçsuz bucaksız Riesling bağları kurmuş.
Sadece Marmara ve Trakya bölgesi değil, Ege bölgesi de şarapçılıkta çok canlı bir bölgeymiş o zamanlar. Bugün en büyük tarımsal ihraç ürünlerimizden olan çekirdeksiz kuru üzümlerin yetiştirildiği Ege’deki Sultaniye üzümü bağları, o dönemde şaraplık üzüm yetiştirilen bağlarmış ve Ege bölgesi bugünkü gibi üç kuruşa üzüm satmak yerine, o yıllarda Avrupa’a şarap satarmış. Sadece 1901’de ihraç edilen şarap miktarı 6.5 milyon litreymiş.


mehmet yalçın
milliyet
 
Kanuni kadar romantik ve edip biri yoktur


Muhteşem Süleyman büyük bir mareşal, usta bir kuyumcu, beğenilen bir şairdi. Yaptıklarını ve yaşadıklarını, bir hükümdarın ne olduğunu anlayarak değerlendirmek gerekir. Kanuni üzerinden aleme ders vermek manasızdır

Çağdaşı olan Türkler ve bütün imparatorluk tebaası ona Kanuni demeyi tercih etti; oysa yaptığı kanunlar kendisinden evvel yapılanların bir derlemesi gibidir. Bu kanunnameler toplumun hayatı için elzemdi. Kanuni de hepsinden daha mükemmelini yaptı. Arazi meselesinin düzenlenmesi en önde gelenidir, bu nedenledir ki tebaası onu “Kanuni” diye nitelendirdi. Ama bütün dünya ona “Muhteşem” diyordu.

Avrupa’da ulusal devletlerin oluşmaya başladığı, ortaçağ monarşilerinin yeni dünyaya intibak kavgası verdiği bir devirde tahta geçti. O padişah olduğu sıralarda Macaristan baştan ayak György Dosza (Erdelli bir küçük soylu) başkanlığındaki köylü ayaklanmaları sarsılıyordu. Almanya köylü ayaklanmalarını, İngiltere Protestan-Katolik din reformu kavgalarının yaşıyordu. Her yerde de hükümdarlar kan ve zulüm ile ayaklanmacıları yok edip güvenliği yeniden kurdular.

Yerinde duramayan bir komutandı

İspanya ve Avusturya Habsburgların elindeydi, bunlar üstelik Almanya imparatorluk tacı için de seçilirlerdi. Kendilerinden yaka silken Fransa’ydı. Kanuni devri kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa diplomasisine vakıf olduğu ve Avrupa’yı birbirine düşüren politikalar tertiplediği, güttüğü bir devir olmamıştır.

Kanuni 1495’te Trabzon’da doğdu. Babası Yavuz Selim oranın sancak beyiydi; anası aksini iddia edenler olmakla birlikte Kırım Hanı Mengli Giray’ın kızıdır deniyor. Galiba büyük Mareşal Yavuz Selim Han ona dikensiz gül bahçesi gibi bir taht hediye etmiştir.
1520’de, 25 yaşında Osmanlı tahtına oturdu. Mükemmel bir askeri eğitim almıştı. Adet olduğu üzere Enderun’da içoğlanlarıyla birlikte ve zaman zaman özel olarak eğitim gördü. Günü geldi Manisa’da Saruhan sancakbeyi oldu. O dönemde tek eşi şehzade Mustafa’nın annesi Mahidevran’dı. Bazıları nikahsız eşi diyor, padişahın nikahı bir hadise değildir. Düğün dernek olmaz, bir şehzadenin mürüvveti, onun sünneti düğünüdür.
Genç hükümdar bilgiliydi. Tahta çıktığının ertesinde 1521’de Belgrad’ı aldı. Macaristan’ı Tuna’nın güneyinden itmişti ve Fatih’in alamadığı yeri Osmanlı mülküne kazandırmıştı. Ertesi yıl Rodos’u aldı. O da Fatih kuşatması geçirmiş bir adaydı. Ortaçağ Hıristiyan dünyasının ünlü tarikatı St. John şövalyelerinin merkez üslerindendi. Kuşatmada vira ile teslim oldular. Canları ve malları bağışlandı. Aman verilmeyenler, kalenin içinde bulunan Fatih’in talihsiz şehzadesi Cem Sultan’ın torunları ve torun çocuklarıydı. İki kuşaktır Hıristiyandılar. Katledildiler.

1526’da gün boyu süren savaşla Avrupa’nın kudretli Macaristan’ı ortadan kalktı. Hünkar yerinde duramayan mareşallerdendi. O dönemin içinde başka seçenek de yoktur. 1534’te Mezopotamya seferini yaptı, Bağdat ve Tebriz’i zaptetti. Preveze Deniz Savaşı ile Akdeniz’de Osmanlı’nın ağırlığı hissedildi. Ömrü Avusturya ve İran harpleriyle geçti.

Hürrem ölene kadar ona hep sadık kaldı

Son sağlam kaleyi, Zigetvar’ı fethetmeden bir gün önce ölmüştür. Ölümü askerden gizlendi ve hünkarın tahmit edilen vücudu giydirilerek seferin başındaymış gibi ta İstanbul’a kadar ordunun başında getirildi. İç organları Zigetvar sahrasında gömüldü. Macarlar 1980’lerde o türbeyi Turgut Cansever’e restore ettirdiler ve bizim yapmadığımız bir şey yaptılar, dev bir Kanuni heykelini de Zigetvar sahasının ortasında diktiler.
Osmanlı tarihinin en büyük portreleri onun asrındaydı: Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa, Şeyhülislam (o zaman müftü denirdi) Ebusuud efendi, Kemal Paşazade ve Taşköprülüzade gibi tarihçi ve alimler, Mimar Sinan gibi dahi sanatçılar... Ortam müsaitse dahiler birbiri ardına açılır.
Bütün askerler gibi Kanuni de ten zevkinden uzak kalamaz. Ama onun kadar romantik ve edip bir adam yoktur. Kılıç tutan eli kuyumcu eğesini de aynı maharetle kullanır. Hünkar birinci sınıf bir kuyumcudur. Dahası Muhteşem Süleyman monogamdır, tek eşin tadını çıkaracak maharette biridir. Hürrem ölene kadar Kanuni ona sadık kaldı. Hayatı boyu sadık kaldığı eşi birlikte olduğu Hürrem Sultan’dı.

Kanuni üzerinden aleme ders vermenin bir manası yoktur. Büyük dedesi, dedesi, babası gibi saray dışında seferde öldü.
1520 ile 1566 arasında dünya tarihi mareşal görmüştür, Venedik’in ustalarını bile imrendiren bir kuyumcu görmüştür, Türk milleti şairler asrında şiirleri pekala okunan ve darb-ı mesel haline gelen bir şair görmüştür.
İki şehzadesini ve torunlarını katletmek zorunda kaldı, en çok sevdiği oğlu Şehzade Mehmet’in ölümünü gördü. Uzun saltanatında bir Avrupa ve Ortadoğu imparatorluğunun sahibiydi. Çileli ömürdür, yaptıklarını ve yaşadıklarını bir hükümdarın ne olduğunu anlayarak değerlendirmek gerekir.

İki bölümde hemen kıyamet koparıldı

Romana ve sahneye getirilmesi zor bir devirdir. Türkiye’nin filmcisi ve tiyatrocusu Tudorları veya Şarlken’i çeviren İngiliz meslektaşının aksine dönemin kıyafetini ve dekorunu zor oluşturur; malzeme yeterli değil, saray protokolünün hiç kimse doğrusunu bilemez ama bu aşılmayacak bir problem de değildir. Tarihi filmde birebir gerçek aranmaz, mesela “The Tudors” dizisinde sarayın nedimesi ile baş müşavir lordun zevcesini avlayan bir Admiral Drake var. Aslında VIII. Henry’nin zamanında henüz dünyaya gelmiştir, ne yaptıysa Elizabeth devrine kalmıştır.

Tarihi gerçekliği değiştirmek mümkün ama bir atmosferi yaratmak bilgi gerektirir. Bu filmdeki danışmanlar iyi kullanılırlarsa çok şey doğru olabilir. Tarihi şahsiyetleri değiştirmenin bir dozu olur. Bugüne kadar Hollywood endüstrisi ve benzerleri Kleopatra’yı, Sezar ve Antonius’u elde eden bir çapkın kadın olarak sergilediler. Oysa Kleopatra büyükelçileri tercümansız kabul eden bir lisanlar üstadı, eczacılık tarihinde adı geçen bir hekimdir. Kadının dahisini resmetmek sanatçıların zor becereceği bir iş, fırça kalem ve kamera kudreti ister.

Daha iki parçası gösterilen bir dizi için kıyametin erken koparıldığı kanaatindeyim, hele mevki sahiplerinin bu biçimde film tenkit etmelerini pek uygun bulmayanlardanım. Filmin kusurlarını, zayıflıklarını ve maksadı aşan hücumları bir tarafa bırakalım.

ilber ortaylı

milliyet
 
bebekkafa canım bilgi için teşekkür ederm:KK19:

ama o döneme ışınlama imkanımız olsa,gidip gözleriyle görseler yine inanmayacaklar:KK19:

madem tüm mesele tarihiimize sahip çıkmak,Atatürk içinde aynı duyarlılığı bekliyorum:KK6:
 
bebekkafa canım bilgi için teşekkür ederm:KK19:

ama o döneme ışınlama imkanımız olsa,gidip gözleriyle görseler yine inanmayacaklar:KK19:

madem tüm mesele tarihiimize sahip çıkmak,Atatürk içinde aynı duyarlılığı bekliyorum:KK6:


rica ederim canım...:KK19:

bi laf vardır ayıp kaçacak biraz ama " imam o...sa cemaat ne yapmaz" diye.....yöneticiler "yalan efendim,iftira efendim" deyip durduğu için tüm gerçeklere,onlardan taraf olanlarda aynı şeyi söyleyip duruyor gerçekler karşısında...

Atatürk konusunda da katılıyorum ayrıca....daha öncede söylediğim gibi osmanlı konusunda bu kadar duyarlı olan memleketimin güzel insanları,neden Mustafa filmin de de aynı duyarlılığı göstermedi acabaa???

neyse ortam güzel geyik muhabbetine dönmüş,muhabbetinizi bozmak istemem asla sadece araya iliştirmek istedim bu bilgileri...keyifli sohbetler.....:80:
 
bebekkafa canım bilgi için teşekkür ederm:KK19:

ama o döneme ışınlama imkanımız olsa,gidip gözleriyle görseler yine inanmayacaklar:KK19:

madem tüm mesele tarihiimize sahip çıkmak,Atatürk içinde aynı duyarlılığı bekliyorum:KK6:


Arkadasim, benimde anlamadigim neden yazilarinda Kanuni ile Ataturk`u karsilastiriyorsun.Buralarada bir yerde Mustafa filmine tepkiyi gostermeyenler, Kanuni`yi savunamazlar diye bi yazi falan mi yaziyor.

ayrica ben tarihi Milliyet yazari, ayrica icki uzmani Mehmet Yalcin`dan ogrenmem mesela.Ayni sekilde Mustafa Kemal`i de Can Dundar`dan. :KK24:
bu da su demek oluyor ki sen ancak o doneme beni isinlarsan inanirim.
:97:
 
Arkadasim, benimde anlamadigim neden yazilarinda Kanuni ile Ataturk`u karsilastiriyorsun.Buralarada bir yerde Mustafa filmine tepkiyi gostermeyenler, Kanuni`yi savunamazlar diye bi yazi falan mi yaziyor.

ayrica ben tarihi Milliyet yazari, ayrica icki uzmani Mehmet Yalcin`dan ogrenmem mesela.Ayni sekilde Mustafa Kemal`i de Can Dundar`dan. :KK24:
bu da su demek oluyor ki sen ancak o doneme beni isinlarsan inanirim.


kanuni ile Atatürkü karşılaştırmıyorum:)yazdıklarımdan anladığınız bunlar dimi?:))
neden kanuniyle ilgili bir filme bu kadar tepki veriliyorda Atatürk ü içkici gibi gösteren filme ses çıkartılmıyor diyorum ki burda ne demek istediğimi,neyi ima ettiğimi anlayan anladı....

kısacası sizin anladığınız gibi basit anlamda "mustafa " filmine tepki göstermeyenler kanuniye de göstermesin diye bir mana yok söylediklerimde....alakasız yani....

milliyet gazetesinden değil,zaman gazetesinden,vakit gazetesinden falan öğrenirsiniz dimi?doğru pardon....

artı mehmet yalçının yazdıkları kendi kafasından uydurduğu şeyler değil:)

hem bir insanın içki uzmanı olması sizi neden rahatsız ediyor mesela??

neyse ya polemiğe gerek yok hiç:)

ışınlanmak konusuna hiç değinmek istemiyorum zira başka şeyler geçti aklımdan şu an... :97:
 
murat bardakçı ki bu ülkede tarihi,osmanlıyı en iyi bilen insandır....buyrun izleyin bakalım,murat bardakçı artı yaşar nuri öztürk ne diyor....

YouTube - YASAR NURI ÖZTÜRK padisahlar sarap icerdi murat bardakci anlatiyor TEKE TEK

ayrıca bunları yazmamız söylememiz padişahlar içki içiyordu da dinine bağlı değildi demek istemiyoruz tabiki,sadece doğruları bilsin herkes,yalan yanlış bilmesin demek istiyoruz.....
 
kanuni ile Atatürkü karşılaştırmıyorum:)yazdıklarımdan anladığınız bunlar dimi?:))
neden kanuniyle ilgili bir filme bu kadar tepki veriliyorda Atatürk ü içkici gibi gösteren filme ses çıkartılmıyor diyorum ki burda ne demek istediğimi,neyi ima ettiğimi anlayan anladı....

kısacası sizin anladığınız gibi basit anlamda "mustafa " filmine tepki göstermeyenler kanuniye de göstermesin diye bir mana yok söylediklerimde....alakasız yani....

milliyet gazetesinden değil,zaman gazetesinden,vakit gazetesinden falan öğrenirsiniz dimi?doğru pardon....

artı mehmet yalçının yazdıkları kendi kafasından uydurduğu şeyler değil:)

hem bir insanın içki uzmanı olması sizi neden rahatsız ediyor mesela??

neyse ya polemiğe gerek yok hiç:)

ışınlanmak konusuna hiç değinmek istemiyorum zira başka şeyler geçti aklımdan şu an... :97:

Ben zhebani arkadasin yazisindan alinti yapmistim. neden onun yerine cevap verme geregi duydunuz anlamadim? siz zheba ni misiniz? 2. bir uyeliginiz varsa anlayalim.

Sizin yazinizdan alinti yaptim, size cevap vereyim. yine karsilastirma yapiyorsunuz? zaman milliyet bilmem ne? dayatma yapiyorsunuz. Dogruyu bilmem icin kendi hur irademin tercihini yaparim. istedigimi okurum, istedigimi izlerim. ama siz bundan rahatsiz oluyorsunuz.

Kisinin icki uzmani olmasi beni hic rahatsiz etmez,saygi duyarim. ama ona inanmakta benim meselem.

belki Ataturk`u ickici gibi gosteren bu filmede tepkisini gosterdi herkez, Kanuni yi savunanlar arasinda bunun istatistigini mi cikardiniz?

gecenlerde Mustafa Kemal hakkinda bir sey okumustum. ona bir kere daha hayran kaldim. Bir padisah ile ters dusmus ve yollarini ayirmis.Yillar sonra padisah bundan dolayi pismanligini dillendiriyordu.Ataturk`un ileri goruslulugunu taktir ettim. Yani bir film ile Ataturk gozumde karalanmaz benim. Tipki Kanuniyi karalamaya calisanlarin yaptigi gibi.

benim anlayamadigim insanlarin farkli seylere verdigi tepkilerden rahatsiz olusunuz, dogruyu nereden ogrenecegine karismaniz. Amacim cidden polemik degil, saygilar.
 
Arkadasim, benimde anlamadigim neden yazilarinda Kanuni ile Ataturk`u karsilastiriyorsun.Buralarada bir yerde Mustafa filmine tepkiyi gostermeyenler, Kanuni`yi savunamazlar diye bi yazi falan mi yaziyor.

ayrica ben tarihi Milliyet yazari, ayrica icki uzmani Mehmet Yalcin`dan ogrenmem mesela.Ayni sekilde Mustafa Kemal`i de Can Dundar`dan. :KK24:
bu da su demek oluyor ki sen ancak o doneme beni isinlarsan inanirim.[/B] :97:

asla :KK45: Atatürk*le hiç kimseyi karşılaştırmam.dikkatiniz çekerm
siz anlamak istediğinizi anlamışsınız

neden Atatürk*ün adından rahattsız oldunuz anlamadm

burda söylediğimiz e ttamam,tarihinize sahip çıkıyorsunuz bu güzel....
aynı şekilde Atatürk*e yapılan tüm saygısızlıklarda bu suskunluk niye,bu da tarihimiz ve geleceğimiz değil mi

neden milletçe aynı duyarlılığı göstermiyoruz,Osmanlıdan,Atatürk*e hepsi tarihimiz değil mi
söylenmek istenen bu...

peki arkadaşım,diğer cinli perili programlar,evlilik programları v.s... neden şikayet edilmiyor di mi:KK31:hazır rtük ilgiliymiş bunları da aradan çıkarsn.bunlrda ruh ve bilumum sağlığımızı bozmuyor mu

ben belgelenmiş kaynaklara inanırım.içki ve harem vardır,aksini ispat eden tarihçi ve yazarlar belgeleri kamuoyuna sunsun

burda Osmanı karalanmıyor,e ne var padişahta olsa bi erkek,arzuları olamaz mı.inanın benmle aynı fikirde olan arkadaşlarda karalamaz

sizlerle asla tartışmak niyetinde değilm,keşke tartışma olmadan bilgi alışverişi yapabilsek
 
kanuni ile Atatürkü karşılaştırmıyorum:)yazdıklarımdan anladığınız bunlar dimi?:))
neden kanuniyle ilgili bir filme bu kadar tepki veriliyorda Atatürk ü içkici gibi gösteren filme ses çıkartılmıyor diyorum ki burda ne demek istediğimi,neyi ima ettiğimi anlayan anladı....

kısacası sizin anladığınız gibi basit anlamda "mustafa " filmine tepki göstermeyenler kanuniye de göstermesin diye bir mana yok söylediklerimde....alakasız yani....

milliyet gazetesinden değil,zaman gazetesinden,vakit gazetesinden falan öğrenirsiniz dimi?doğru pardon....

artı mehmet yalçının yazdıkları kendi kafasından uydurduğu şeyler değil:)

hem bir insanın içki uzmanı olması sizi neden rahatsız ediyor mesela??

neyse ya polemiğe gerek yok hiç:)

ışınlanmak konusuna hiç değinmek istemiyorum zira başka şeyler geçti aklımdan şu an... :97:
imza zhebani:KK42:
murat bardakçı ki bu ülkede tarihi,osmanlıyı en iyi bilen insandır....buyrun izleyin bakalım,murat bardakçı artı yaşar nuri öztürk ne diyor....

YouTube - YASAR NURI ÖZTÜRK padisahlar sarap icerdi murat bardakci anlatiyor TEKE TEK

ayrıca bunları yazmamız söylememiz padişahlar içki içiyordu da dinine bağlı değildi demek istemiyoruz tabiki,sadece doğruları bilsin herkes,yalan yanlış bilmesin demek istiyoruz.....
bende youtube açılmıyor:KK50:

Ben zhebani arkadasin yazisindan alinti yapmistim. neden onun yerine cevap verme geregi duydunuz anlamadim? siz zheba ni misiniz? 2. bir uyeliginiz varsa anlayalim.

Sizin yazinizdan alinti yaptim, size cevap vereyim. yine karsilastirma yapiyorsunuz? zaman milliyet bilmem ne? dayatma yapiyorsunuz. Dogruyu bilmem icin kendi hur irademin tercihini yaparim. istedigimi okurum, istedigimi izlerim. ama siz bundan rahatsiz oluyorsunuz.

Kisinin icki uzmani olmasi beni hic rahatsiz etmez,saygi duyarim. ama ona inanmakta benim meselem.

belki Ataturk`u ickici gibi gosteren bu filmede tepkisini gosterdi herkez, Kanuni yi savunanlar arasinda bunun istatistigini mi cikardiniz?

gecenlerde Mustafa Kemal hakkinda bir sey okumustum. ona bir kere daha hayran kaldim. Bir padisah ile ters dusmus ve yollarini ayirmis.Yillar sonra padisah bundan dolayi pismanligini dillendiriyordu.Ataturk`un ileri goruslulugunu taktir ettim. Yani bir film ile Ataturk gozumde karalanmaz benim. Tipki Kanuniyi karalamaya calisanlarin yaptigi gibi.

benim anlayamadigim insanlarin farkli seylere verdigi tepkilerden rahatsiz olusunuz, dogruyu nereden ogrenecegine karismaniz. Amacim cidden polemik degil, saygilar.

dikkatinizi çekerm sizce bebekkafa ve ben aynı kişi olsak patron yaşatır mı bizi:90:

sizin okuduğunuz şahıslar için söylemiyorum amann banane:KK19: belgeleri olan,tarafsız konuşan kişiler okurm ben:KK68:

kimse karalanmıyyor,hele içkiyle hiç:KK45:

inanın sizinle tartışmak istemem

sevgiler
 
relaxx relaaxx lütfen...

Behram çavuşun kelle gidiyo gördünüzmü fragmanlardaaa
 
bi kere tarihi yanlış biliyosun daha o gün söyledi ciddi tarihçilerimizden yavuz bahadıroğlu "mahidevranın oğlu mustafayı bi kere hürrem öldürtmedi.o sadece kendi oğlunu korudu.o da her annenin yapacağı şeydir zaten. mustafa iran şahına "babam artık çok kocadı onu tahttan indirmek istiyorum bana yardım et onu tahtan indirmek için plan yapalım" gibi mektuplar yazıp babasının arkasından iş çevirdiği için öldü.ölmesi de gerekiyodu zaten devletin bekası için.kanuni öyle yürekli,öyle sabırlı bi insanmış ki halkının selameti için evlat acısıyla bütün ömür yanacağını bile bile kendi öz oğlunu feda etmiştir. bunu hiç bir devlet başkanı hatta hiç bir insan bile yapamaz günümüzde bu takdir edilecek bir olaydır.çünkü bir düşünün padişahın oğlunun yaşamasımı önemli; koskoca devletin halkının selameti mi önemli.eğer öldürülmesi gereken kişiler öldürülmeseydi bir devlet 600 yıl dünyada hüküm sürebilirmiydi?süremezdi devlet duygusallıkla yönetilmez çünkü.bunu türkiyenin en güvenilir tarihçilerinin başında gelen yavuz bahadıroğlu söyledi..kitaplarını okumaya eriniyosan tv nette cumartesi akşamları programı oluyo onu izle bari de böyle yalan yanlış bilgilerinden biraz kurtul.tarih diziden öğrenilmez.güvenilir tarihçilerden ve kitaplarından öğrenilir.

Ne alakası var arkadaşım. Halkın selameti için Mustafa'yı öldürtmüşmüş.
Hürrem'in dolduruşuna gelerek Mustafa'yı öldürtmüştür. Mustafa diğer tüm kardeşlerinden çok daha zeki, bilgili, akıllı bir insandı. Osmanlı tarihinin dönüm noktasıdır diyebiliriz Mustafa'nın ölümü için.
 
vikipediden aldım bu yazıyı


Mustafa zamanla çok sevilen bir şehzade haline geldi. Mustafa'nın Kanuni'den sonra padişah olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Bu da Mahidevran Sultan'ın Valide Sultan olacağı anlamına geliyordu. Oysa Hürrem Sultan her bakımdan Mahidevran Sultan'ın önüne geçti.
Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman'a bir kız, dört oğlan çocuğu doğurdu. En büyük oğlu Mehmet Şehzade tahta çıkamadan öldürüldü. İkinci oğlu Selim tahta çıktı. Diğer çocukları da Beyazıt ve Cihangir Şehzadeleridir. Kızı Mihrimah Sultan'ı Vezir-i Azam Rüstem Paşa ile evlendirerek Vezir-i Azam'la bir ittifak oluşturdu. Kanuni, yeniçeriler tarafından çok sevilen oğlu Mustafa'yı kendisini tahttan indirmeyi planladığı inancıyla öldürttü. Hürrem Sultan'ın Kanuni'yi bu kararda etkilediği inancı yaygındır.


mustafayı hürremin öldürtmesi inancı yaygınmış
 
X