Muhteşem Yüzyıl'da büyük hata!
İlk bölümüyle kamuoyunun büyük tepkisini çeken "Muhteşem Yüzyıl" dizisinde gözden kaçan büyük hata neydi?
Güncelleme:07 Ocak 2011 09:25
3.5 milyon dolar bütçeyle çekilen 'Muhteşem Yüzyıl' dizisinin ilk bölümünü beğendim.
Tabii ki eksikler var ancak yapılan iş çok zor.
Osmanlı tarihinin en önemli padişahlarından birinin yaşamını dizi yapmak çok büyük cesaret.
Kanuni Sultan Süleyman o kadar önemli bir isim ki bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin onunla ilgili söyleyecek bir sözü vardır.
Dolayısıyla böyle muhteşem bir şahsın yaşantısını dizi yaparsanız binlerce eleştiriye açık olacaksınız..
Böylesine önemli tarihi gerçekleri çekerken, yaşananlara sadık kalmak gerekir.
Sinemada da dizide de bu böyle olmak zorundadır.
Herkesin bildiği gerçekleri gözardı edemezsiniz.
"Ben yönetmenim, böyle yorumladım" deme şansınız yoktur.
Sonuçta, dizi film üretmek ve yayınlamak ticari bir faaliyet.
Yapımcı, her çarşamba gecesi, her bölümü en az 10 milyon kişiye seyrettirebilmeli ki başarılı olabilsin.
Senaryo yazarlığı akıl, mantık işi...
Hem tarihi gerçeklere sadık kalacaksınız hem de seyirciyi yakalamak için hikâyeyi süsleyeceksiniz.
Senarist Meral Okay ilk bölümde bence bunu başarıyla yapmış...
Diyorlar ki "Bize hep haremi seyrettirdiler."
İyi de Hürrem Sultan'ı başka nasıl anlatabilirlerdi ki..
Halit Ergenç'in oyunculuğu başarılı. Ancak, Kanuni Sultan Süleyman tahta çıktığında 25 yaşındaydı, Halit Ergenç 40 yaşında tahta çıktı!
İlk bölümde en çok, 'Valide Sultan'ı oynayan Nebahat Çehre'yi beğendim.
'Yalıların Kuvvetli Kadını'na, 'Sarayların Kudretli Kadını' rolü çok yakışmış...
Babası Yavuz Sultan Selim'in vefatı üzerine Manisa'dan aceleyle İstanbul'a gelen Kanuni, sarayda annesiyle buluşur. Valide Sultan'ın oğluna kaftan verdiği o ilk buluşmada, ana oğlun, vefat eden padişahla ilgili tek kelime etmeden tebessüm ederek konuşmaları bana saçma geldi.
Dizinin müziklerini hiç beğenmedim. Osmanlı Sarayı'nda geçen diziye Batı Müziği hiç uymamış... Hani bizim tamburumuz, sazımız, neyimiz, kanunumuz, udumuz?
Kostümler ve dekor için özen gösterilmiş ancak her şeyin çok yeni ve pırıl pırıl olması göze batıyordu.
Bilgisayarla yapılan İstanbul görüntüleri olmamış, eğreti duruyordu.
Venedik elçisini padişahın karşısında diz çökerttikleri sahneye bayıldım; ancak elçinin Osmanlı sarayında İtalyanca, pazarda Türkçe konuşmasına şaşırdım.
Elçiyi huzurda bir dövmedikleri kaldı ancak mektubunda "Padişah beni çok iyi karşıladı" yazdırması harikaydı.
Bilal ÖZCAN / BUGÜN
alıntıdır