Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Yazdıklarınızı okudum ve sizin okudugunuz kitapla yaptığınız yorumunuz bana gayet mantıklı geldi..
tek takıldığım "kimsenin gerçeklerle ilgilenmekle
alakası yok,kulaktan dolma klişe bilgilerle aynı şeyleri tekrar edip duruyolar," bu cümleniz oldu.. Burada olmamış işte dedim... birçok kişinin bilgisizce yorum yaptıgına dair sizle hemfikirim ama gerçeklerle ilgilenmekle alakası yok demek son derece iddiali bir yorum ... sizin yazdıgınız yorumla ilgili onay almadığınız için arkadaşlara verdiğiniz sert bir tepki gibi geldi bana... o güzel yorumun arkasından bu sert eleştiri araştırmacı bir bayana yakıştıramadığım içindir... Yazımızı yazarız , kabul edip etmemek herkesin özgür iradesine bağlıdır benim dediğim doğrudur gerçek budur demek için o işin yada o konunun alimi olmak gerekir kii konu din bilim, tarih ve edebiyatsa..
Sevgiler...
Ecdad tarih yazmış evlat okumaya acizzz..
Osmanlı Devleti'nde Harem
Osmanlı Devletinde harem denilince maalesef padişahların evi ve eğlence yeri olduğu ifade edilmekte hatta farklı fikirler neredeyse kabul dahi görmemektedir.
Bilgi ve birikimden yoksun Osmanlıya ve İslam’a düşman kişiler tarafından Osmanlı’da harem yanlış olarak aktarılmakta ve zihinler karıştırılmaktadır.
İster Topkapı isterse Yıldız Sarayı olsun saray denilince sadece padişahların oturdukları evleri köşkleri akla gelmemelidir. Bu saraylar bugünkü anlamda Cumhurbaşkanlığı köşkü veya Başbakanlık konutu ve bakanlıklar gibi devlet daireleridir. Bugünkü anlamıyla Cumhurbaşkanlığı lojman veya konutu demek olan mekanlar harem denilen yerlerdir.
Harem kelimesi anlamı itibariyle girilmesi yasak olan yer manasına gelmektedir. Bu manadan hareketle kadınların ikamet ettikleri ve yabancı erkeklerin girmesi yasak olan evlere de İslam aleminde harem adı verildiği gibi yabancı erkeklere haram olan kadınlara da harem adı verilmektedir. Girilmesi yasak olan harem kısmı kadınların ikametlerine tahsis edilmiştir.
Osmanlı haremini üçe ayırmak gerekmektedir. Birincisi asıl harem kapısına kadar olan hareme medhal (antre) kısmıdır. Bu bölümde harem ağalarının emri altındaki erkek köleler istihdam olunmaktadır. Bu bölümde birtek kadın köle yani cariye bulunmamaktadır. İkincisi asıl haremde yaşayan kadın efendilerin padişah ve aileleri içindeki herkesin hizmetçisi durumundaki cariyelerindir. Bu cariyelerin hiçbirisi ile padişahların karı-koca hayatı yaşadığı söylenemediği gibi ilgileri de kesinlikle yoktur. Üçüncüsü asıl haremde yaşayan ve padişahın ailesi kavramı altında toplanan kadın efendiler yani dinen evlenilmesinde sakınca olmayısan eş olarak kendileri ile karı-koca hayatı yaşayan cariyelerdir. Bu gurubun başı bazen baş kadın bazen de valide sultan olmuştur. Batılı bir kısım yazarların haremle ilgili kitapları erotik romanlar gibidir. Tamamen ütopik ifadeler ve sahnelerle doludur. Batıda XVII. yüzyılda başlayan bu yazılar hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadığı gibi mevcut belgelerin ve hatıraların hiçbiri bu nakledilenleri tasdik etmemektedir.
İşin doğrusunu ve batılı yazarların meseleyi çarpıttıklarını 1960’ lı yıllarda haremin restorasyonunda görev alan Fransız tarihçi olan Robert Anhegger ile evli olan Mualla Anhegger’den konumuzla alakalı bir bölümü aktarmak istiyorum:
“Haremin Avrupalıların yazıp çizdiği ile hiçbir alakasının olmadığını fark ettim. Harem Padişahın dilediği kadınla yatması için düzenlenmiş bir kurum değil. Mimarisi bile buna göre düzenlenmemiştir. Padişahın cariyeleri görebilmesi ve aralarından birini seçebilmesi mümkün değil. Kapılar daireler ve geçişler buna göre planlanmamış. Cariyeler yirmibeş kişilik koğuşlarda yatıyor; üst kata yatan kalfaların sıkı denetimi söz konusu… Padişahın kalkıp cariyeler bölümüne geçmesi için kuş olup uçması lazım! Harem bir üniversite gibi düşünülmüş cariyeler ise öğrenci. Zaten cariyelerin yaşadığı bölümün kapısında “Allah’ım bize de hayırlı kapılar aç” yazıyor ve bu yazı doğrultusunda çoğu padişah tarafından çeyizleri verilip evlendirilmiş. Çünkü cariye köle değil cinsel köle hiç değil bence doğru deyim cariyenin padişahın evlatlığı olduğudur. Ve gerçekten de evlatlık gibi hoş tutulup iyi eğittikleri anlaşılıyor. Haremin mimarisi düzenlenirken burada yaşayan herkesin bir dakika bile boş kalmaması hedeflenmiş olmalı. Harem; sanki askeri bir teşkilat. Bu askeri teşkilat düşüncesini haremi restore ederken sık sık fark ettim. Haremdekiler son derece iyi yetişmiş terbiye edilmiş zeki ve yetenekli kimseler. Yalnızca güzel değil aynı zamanda zeki de olanlar devlet kademelerinde yükselmek istiyorlar. Bunda şaşılacak yada ayıplanacak bir yön göremiyorum. Kendilerine güvenen erkekler gibi haremin kadınları da şanslarını sonuna kadar zorluyorlar. Sanılanın aksine yükselmek için dünya güzeli olamaya gerek yok. Kendisine verilen eğitimi en iyi özümsemiş olan güzel yazan güzel konuşan bu yarışa avantajlı başlıyor…”
Sonuç olarak bilinenin aksine Osmanlı’da ‘Harem-i Humayun’, devlet adamları yetiştiren ‘Enderun’ mekteplerine paralel bir kurumdu. Buralar, cinselliğin ayyuka çıktığı, padişahın canı çektiğinde içinden kadın seçip beraber olduğu bir yer değildir. Buradaki kadınlar, Osmanlı’nın en üst kültür grubunu temsil ederdi.
Not : Osmanlıda en üst düzey yöneticilerin dahi giremediği Harem dairesini sanki içinde yaşamış gibi yalan yanlış bilgilerle resmetmeye çalışan gayrimüslim yazarlara itibar ederek Osmanlıyı ve Harem dairesini karalamak tarihimize ihanettir.
Saygılar...
Osmanlı Devleti'nde Harem
Osmanlı Devletinde harem denilince maalesef padişahların evi ve eğlence yeri olduğu ifade edilmekte hatta farklı fikirler neredeyse kabul dahi görmemektedir.
Bilgi ve birikimden yoksun Osmanlıya ve İslam�a düşman kişiler tarafından Osmanlı�da harem yanlış olarak aktarılmakta ve zihinler karıştırılmaktadır.
İster Topkapı isterse Yıldız Sarayı olsun saray denilince sadece padişahların oturdukları evleri köşkleri akla gelmemelidir. Bu saraylar bugünkü anlamda Cumhurbaşkanlığı köşkü veya Başbakanlık konutu ve bakanlıklar gibi devlet daireleridir. Bugünkü anlamıyla Cumhurbaşkanlığı lojman veya konutu demek olan mekanlar harem denilen yerlerdir.
Harem kelimesi anlamı itibariyle girilmesi yasak olan yer manasına gelmektedir. Bu manadan hareketle kadınların ikamet ettikleri ve yabancı erkeklerin girmesi yasak olan evlere de İslam aleminde harem adı verildiği gibi yabancı erkeklere haram olan kadınlara da harem adı verilmektedir. Girilmesi yasak olan harem kısmı kadınların ikametlerine tahsis edilmiştir.
Osmanlı haremini üçe ayırmak gerekmektedir. Birincisi asıl harem kapısına kadar olan hareme medhal (antre) kısmıdır. Bu bölümde harem ağalarının emri altındaki erkek köleler istihdam olunmaktadır. Bu bölümde birtek kadın köle yani cariye bulunmamaktadır. İkincisi asıl haremde yaşayan kadın efendilerin padişah ve aileleri içindeki herkesin hizmetçisi durumundaki cariyelerindir. Bu cariyelerin hiçbirisi ile padişahların karı-koca hayatı yaşadığı söylenemediği gibi ilgileri de kesinlikle yoktur. Üçüncüsü asıl haremde yaşayan ve padişahın ailesi kavramı altında toplanan kadın efendiler yani dinen evlenilmesinde sakınca olmayısan eş olarak kendileri ile karı-koca hayatı yaşayan cariyelerdir. Bu gurubun başı bazen baş kadın bazen de valide sultan olmuştur. Batılı bir kısım yazarların haremle ilgili kitapları erotik romanlar gibidir. Tamamen ütopik ifadeler ve sahnelerle doludur. Batıda XVII. yüzyılda başlayan bu yazılar hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadığı gibi mevcut belgelerin ve hatıraların hiçbiri bu nakledilenleri tasdik etmemektedir.
İşin doğrusunu ve batılı yazarların meseleyi çarpıttıklarını 1960� lı yıllarda haremin restorasyonunda görev alan Fransız tarihçi olan Robert Anhegger ile evli olan Mualla Anhegger�den konumuzla alakalı bir bölümü aktarmak istiyorum:
�Haremin Avrupalıların yazıp çizdiği ile hiçbir alakasının olmadığını fark ettim. Harem Padişahın dilediği kadınla yatması için düzenlenmiş bir kurum değil. Mimarisi bile buna göre düzenlenmemiştir. Padişahın cariyeleri görebilmesi ve aralarından birini seçebilmesi mümkün değil. Kapılar daireler ve geçişler buna göre planlanmamış. Cariyeler yirmibeş kişilik koğuşlarda yatıyor; üst kata yatan kalfaların sıkı denetimi söz konusu� Padişahın kalkıp cariyeler bölümüne geçmesi için kuş olup uçması lazım! Harem bir üniversite gibi düşünülmüş cariyeler ise öğrenci. Zaten cariyelerin yaşadığı bölümün kapısında �Allah�ım bize de hayırlı kapılar aç� yazıyor ve bu yazı doğrultusunda çoğu padişah tarafından çeyizleri verilip evlendirilmiş. Çünkü cariye köle değil cinsel köle hiç değil bence doğru deyim cariyenin padişahın evlatlığı olduğudur. Ve gerçekten de evlatlık gibi hoş tutulup iyi eğittikleri anlaşılıyor. Haremin mimarisi düzenlenirken burada yaşayan herkesin bir dakika bile boş kalmaması hedeflenmiş olmalı. Harem; sanki askeri bir teşkilat. Bu askeri teşkilat düşüncesini haremi restore ederken sık sık fark ettim. Haremdekiler son derece iyi yetişmiş terbiye edilmiş zeki ve yetenekli kimseler. Yalnızca güzel değil aynı zamanda zeki de olanlar devlet kademelerinde yükselmek istiyorlar. Bunda şaşılacak yada ayıplanacak bir yön göremiyorum. Kendilerine güvenen erkekler gibi haremin kadınları da şanslarını sonuna kadar zorluyorlar. Sanılanın aksine yükselmek için dünya güzeli olamaya gerek yok. Kendisine verilen eğitimi en iyi özümsemiş olan güzel yazan güzel konuşan bu yarışa avantajlı başlıyor��
Sonuç olarak bilinenin aksine Osmanlı�da �Harem-i Humayun�, devlet adamları yetiştiren �Enderun� mekteplerine paralel bir kurumdu. Buralar, cinselliğin ayyuka çıktığı, padişahın canı çektiğinde içinden kadın seçip beraber olduğu bir yer değildir. Buradaki kadınlar, Osmanlı�nın en üst kültür grubunu temsil ederdi.
Not : Osmanlıda en üst düzey yöneticilerin dahi giremediği Harem dairesini sanki içinde yaşamış gibi yalan yanlış bilgilerle resmetmeye çalışan gayrimüslim yazarlara itibar ederek Osmanlıyı ve Harem dairesini karalamak tarihimize ihanettir.
Saygılar...
koskoca bir Osmanlı devleti haremle kurulmadı. Padişahlar elbette zevke sefaya lükse düşkündüler ama aylar süren savaşlardan bahsediyoruz. O kocaman devleti uçkur düşkünü insanların oluşturması mümkün değil elbette..
Film , Hürremi ilk başta tanıtmak amaçlı elbette harem ağırlıklı başladı... ama Hürremin Sultan olduğu konulara geçince haremden o kadar bahsedeceklerini düşünmüyorum.. Kanuni Sultan Süleyman aynı zamanda şairdi. Aşk adamı... Padişahlığın babadan oğula geçtiği bir dönem.. o da soyunu erkek çocuklarla devam ettirmek zorunda... Bu yüzdende haremde seçme kadınlar mevcut.. Hürreme olan aşkıda herkes tarafından biliniyor zaten.. Ve Hürremin saray içinde yaptıgı entrikalarda biliniyor. Elbette bunlarıda işleyecekler konu içinde.. Ama bir Osmanlı ağırlığını henüz yakalayamadım dizide. Hareme ait konular biraz geçince ve Hürrem Sultan olunca sanırım o ağırlığı yakalayacağız..
Allahım bende tüm dizi boyunca onu düşündüm kimdi diye.Pc boş olsaydı anında bakacaktım,çatladım yani...
Diziye gelince;
Sırf meraktan izledim.Ne desem bilemiyorum.Utanç verici diye düşünüyorum.Gerçekten tarihi bilmeyen,belki ilgilenmeyip bu dizi sayesinde izleyip öğrenmek isteyenler için oldukça kötü bir izlenim teşkil ediyor.İzleyecek başka bir kanal olmadığından izledim.İzlemeyi düşünmüyordum...
Şunu da söylemeden edemeyeceğim,Atatürk düşmanlığı yapıp Osmanlı'ya hayran olduğunu dile getiren bir kısım insanın bu diziye yorumu ne oldu acaba."Bu mu hayranı olunan Osmanlı devri" dedirten cinsten bir yapım...
Saygılar...