- 26 Aralık 2007
- 22.146
- 12.101
- 498
Dündar; "Deneyimli hukukçuların kaleme aldığı bir senaryo yazılmış" dedi.
-Siz dün gelişmeleri gün boyunca takip ettiniz. Nasıl teslim olduğu veya edildiği, bu işte kimlerin payı olduğuna dair sizin kafanızda bir netlik var mı?
Uğur Dündar: Şu ana kadar teslim oluşu ile ilgili ortaya atılan iddialar hiç inandırıcı değil. Hüseyin Çapkın’ın ıstanbul Emniyet Müdürü oluşundan sonra özelikle Cem Garipoğlu ailesine yönelik baskının arttırılması, aile bireylerinin tekrar ifadelerinin alınması ve sorgulanması, anlaşıldığı kadarı ile Cem Garipoğlu çevresinde çemberi daraltmış.
Ailede giderek zarar görmeye başlayınca oturulmuş deneyimli hukukçuların kaleme aldığı bir senaryo yazılmış. Bir defa Cem Garipoğlu 197 gündür bir yerde saklanıyor. 17 yaşında bir çocuğun tek başına birileri tarafından alınıp 3 buçuk saatlik bir yolculuktan sonra bilmediği bir yere götürülmesi ondan sonrada 15 günde bir hiç tanımadığı bir kişinin gelip ihtiyaçlarını kapıya bırakıp gitmesi bir nevi hukuki bir masal.
Cem Garipoğlu bu cinayeti işledikten sonra, çevresindekilerin de telkini ile 'saklanayım nasıl olsa Türkiye'nin gündemi sık sık değişiyor, yarın öbür gün başka cinayet ya da katliam ya da başka bir felaket Türkiye'nin gündemi değiştirir ve bende bir şekilde yurtdışına kaçarak bu olaydan yakamı sıyırırım' şeklinde bir düşünceye kapılmış olduğu anlaşılıyor. Ancak burada oyunu bozan birinci faktör baba Süreyya Karabulut’un ısrarla bu cinayetin arka bahçesinin aydınlatılması gerektiği ve Cem’in yakalanmamasının manidar olduğu şeklindeki açıklamaları.
ıkincisi medyanın buna verdiği yoğun destek ki bana göre medya son yılların en yararlı yayıncılık örneklerini sergilemiştir. Ve Hüseyin Çapkın gibi faili meçhul cinayetleri aydınlatmakla ünlenmiş dürüst bir emniyet müdürünün getirilmiş olması.
-Yurtdışına çıkıp tekrar Türkiye'ye sokulmuş olma ihtimalini gündemde tutmamız gerekir mi?
Uğur Dündar: Bu konuda elde bir kanıt tanık belge olmadan böyle bir iddiayı sürdürmek bana göre doğru değil. Ben dün gerek ıstanbul Valisi sayın Muammer Güler’e gerek Hüseyin Çapkın’a bunu sordum. Onlar da yurtdışında olduğu şeklindeki söylentilerin bir şehir efsanesi olduğunu değerlendirdiler. Ellerinde 197 günlük sürede yurtdışına gittiğine dair bir bilgi belge olmadığını anlattılar. 197 gün boyunca Cam Garipoğlu’na nasıl bir profesyonel hizmet verildi ki kendisini fiziki ve teknik takip durumundan kurtardı. Emniyetimiz özellikle teknik takip konusunda son yıllarda çok üst düzeyde dosyaları aydınlattı. Anlaşılan Cem teknik takibe imkan verecek hiç bir olanaktan yararlanmamış. Fiziki takibe maruz kalmamak içinde saklandığı yerden çıkmamış.
-20 kişinin yardım ve yataklık ettiği ortaya çıktı. Emniyet Müdürü Çapkın 'sırada saklayanlar var' dedi. Sizce 20 kişiye ulaşıyor mudur bu sayı?
Uğur Dündar: Olay artık emniyetten bir ölçüde çıktı. Emniyet faili yakaladı savcılığa teslime etti. Ayrıca 17 yaşında olduğu için suçu işlediği tarihte Cem’i sorgulaması da mümkün değil emniyet müdürlüğünün. Sadece verdiği ifadeyi, savcılığa yansıtmak gibi bir yükümlülükle karşı karşıya emniyet.
NTVMSNBC
-Siz dün gelişmeleri gün boyunca takip ettiniz. Nasıl teslim olduğu veya edildiği, bu işte kimlerin payı olduğuna dair sizin kafanızda bir netlik var mı?
Uğur Dündar: Şu ana kadar teslim oluşu ile ilgili ortaya atılan iddialar hiç inandırıcı değil. Hüseyin Çapkın’ın ıstanbul Emniyet Müdürü oluşundan sonra özelikle Cem Garipoğlu ailesine yönelik baskının arttırılması, aile bireylerinin tekrar ifadelerinin alınması ve sorgulanması, anlaşıldığı kadarı ile Cem Garipoğlu çevresinde çemberi daraltmış.
Ailede giderek zarar görmeye başlayınca oturulmuş deneyimli hukukçuların kaleme aldığı bir senaryo yazılmış. Bir defa Cem Garipoğlu 197 gündür bir yerde saklanıyor. 17 yaşında bir çocuğun tek başına birileri tarafından alınıp 3 buçuk saatlik bir yolculuktan sonra bilmediği bir yere götürülmesi ondan sonrada 15 günde bir hiç tanımadığı bir kişinin gelip ihtiyaçlarını kapıya bırakıp gitmesi bir nevi hukuki bir masal.
Cem Garipoğlu bu cinayeti işledikten sonra, çevresindekilerin de telkini ile 'saklanayım nasıl olsa Türkiye'nin gündemi sık sık değişiyor, yarın öbür gün başka cinayet ya da katliam ya da başka bir felaket Türkiye'nin gündemi değiştirir ve bende bir şekilde yurtdışına kaçarak bu olaydan yakamı sıyırırım' şeklinde bir düşünceye kapılmış olduğu anlaşılıyor. Ancak burada oyunu bozan birinci faktör baba Süreyya Karabulut’un ısrarla bu cinayetin arka bahçesinin aydınlatılması gerektiği ve Cem’in yakalanmamasının manidar olduğu şeklindeki açıklamaları.
ıkincisi medyanın buna verdiği yoğun destek ki bana göre medya son yılların en yararlı yayıncılık örneklerini sergilemiştir. Ve Hüseyin Çapkın gibi faili meçhul cinayetleri aydınlatmakla ünlenmiş dürüst bir emniyet müdürünün getirilmiş olması.
-Yurtdışına çıkıp tekrar Türkiye'ye sokulmuş olma ihtimalini gündemde tutmamız gerekir mi?
Uğur Dündar: Bu konuda elde bir kanıt tanık belge olmadan böyle bir iddiayı sürdürmek bana göre doğru değil. Ben dün gerek ıstanbul Valisi sayın Muammer Güler’e gerek Hüseyin Çapkın’a bunu sordum. Onlar da yurtdışında olduğu şeklindeki söylentilerin bir şehir efsanesi olduğunu değerlendirdiler. Ellerinde 197 günlük sürede yurtdışına gittiğine dair bir bilgi belge olmadığını anlattılar. 197 gün boyunca Cam Garipoğlu’na nasıl bir profesyonel hizmet verildi ki kendisini fiziki ve teknik takip durumundan kurtardı. Emniyetimiz özellikle teknik takip konusunda son yıllarda çok üst düzeyde dosyaları aydınlattı. Anlaşılan Cem teknik takibe imkan verecek hiç bir olanaktan yararlanmamış. Fiziki takibe maruz kalmamak içinde saklandığı yerden çıkmamış.
-20 kişinin yardım ve yataklık ettiği ortaya çıktı. Emniyet Müdürü Çapkın 'sırada saklayanlar var' dedi. Sizce 20 kişiye ulaşıyor mudur bu sayı?
Uğur Dündar: Olay artık emniyetten bir ölçüde çıktı. Emniyet faili yakaladı savcılığa teslime etti. Ayrıca 17 yaşında olduğu için suçu işlediği tarihte Cem’i sorgulaması da mümkün değil emniyet müdürlüğünün. Sadece verdiği ifadeyi, savcılığa yansıtmak gibi bir yükümlülükle karşı karşıya emniyet.
NTVMSNBC