- 5 Şubat 2015
- 8.379
- 24.177
Ver mervecik.Hop, o kadar da degil. Tartışma adabını falan bana anlatma lütfen. Agresiflik başka, tartışma adabı başkadır. O konuda karar mercii falan degilsin sen.
Neyse madem benle yazışmaktan bu kadar rahatsızsın, bu yazdıklarına cevap vermem gerektigi halde vermiyorum, adiyos. Düşünce özgürlügünü savunuyordun ya bir de sen :) Amen.
sağ düşünce bizi kurtarırmı diyosun merve anlamadım?Hop, o kadar da degil. Tartışma adabını falan bana anlatma lütfen. Agresiflik başka, tartışma adabı başkadır. O konuda karar mercii falan degilsin sen.
Neyse madem benle yazışmaktan bu kadar rahatsızsın, bu yazdıklarına cevap vermem gerektigi halde vermiyorum, adiyos. Düşünce özgürlügünü savunuyordun ya bir de sen :) Amen.
Oooff.. Seni birileri cok fena doldurmus.. Ben bunlarin hangi birine laf yetistireyim.. En iyisi kendi bildiklerimi yazayim. Turkiyeyi es geciyorum, cunki buradaki kadinlarin sesi Ataturk tarafindan cok erken duyuldugu icin Turkiyedeki kadinlar cogu haklarini daha Cumhuriyetin ilk yillarinda edindiler. Bu yuzden pek birseyin farkina varmamis olabilirsin. Ama Avrupa ve Amerikada durum farkli gelisti. Kadinlar yillarca senin Feminist dedigin dernekler altinda birlesip eylemler yaparak calisma, ayni isi yapan erkeklerle esit maas, secimlerde oy kullanabilme ve secilebilme, bosanabilme, hatta kendi adlarina banka hesabi acabilme ve o parayi kocasinin kendinden habersiz cekmemesi gibi yuzlerce haklarini alabildiler. Erkek egemenligi ve otoritesi altinda ezilen halklar sadece Ortadogu kadinlari degildi. Biz bile 1930larda hem secme, hem secilebilme hakkimizi alirken Isvicrede kadinin secilebilme hakkinin alinmasi 1970leri bulmustur. Yani yakin gecmis.. Kadinlarin esitlik icin hala mucadele halinde olmasinda ne gibi bir sacmalik buldugunu anlayabilmis degilim. Avrupa ve ABDyi gecelim, bugun hala bir cok ulkede kadinin adi yok. Tecavuz kurbani kadinlar bile hala idam ediliyor. Kadinlarin bu gibi yuzlerce insani hakkini, ve dahi yasama hakkini korumak icin mucadele eden kuruluslar da senin Feminist diye ocu gibi gosterdigin kuruluslardir. Begensen de, begenmesen de..Yazıdaki maddelerin bir çogu sadece erkeklerde degil, kadınlarda da olan şeyler, bu 1.
Bazıları erkekler bazıları ise kadınlar tarafından çokça yapılan şeyler bu 2.
Ama yazı tamamen şu mantık üzerinde ; Kadın = otomatik kurban, erkek = otomatik zanlı, bu 3.
Tartışmayı hatırlıyorum, ve feminizmi bilmedigini de... Amazonla falan ilgisi yok bunun. Feminizm bir kadın hareketi degil, marxismin kadın kıyafeti giydirilmiş hali sadece. Aynı diyalektik ama nesneler başka, özne ise aynı, fiil de...
Diyalektik materyalizm bu, marksizm bu, başka bir şey degil yahu. Özgürlük deegil bu, diktatörlük, hem de mutlak ve sorgulanamaz.
Rusya'da aynı diyalektik vardı. Nesneler farklıydı, kullanılan araçlar... İşçi-Fabrikatör diyalektigi vardı. İşçiler magdurdu, her konuda haklılardı; fabrikatörler ise kan emici canavardılar ve her konuda haksızdılar. İşçilere sürekli haklar verildi, ve sonra devrim yapıldı. Fabrikatörler öldürüldü, mallarına el konuldu. Güya işçileri kurtardı Marksistler dimi? İşçileri kurtarmak için onları kandıran marksistler yüzmilyonlarcasını öldürdüler yahu hem de açlıktan! İşçiler bunlar bize özgürlük verecek diye inandı, sonunda kabak onların başına patladı.
Aynı deney şu an aynı diyalektik üzerinden nesneler degişerek ilerliyor. Kadın-erkek diyalektigi. Kadınları silah olarak kullan, erkeklerin (daha dogrusu babaların) otoritesini yık, aileyi parçala. Kadınlara sürekli haklar ver ki boşansınlar, erkekler de evlenmek istemesinler artık, kendi hayatlarını yaşamak için cırmalayıp dursunlar. Kadınları daha çok çıplaklıga alıştır ki, cinsel meta olamasınlar artık; erkeklerin gözü de alışsın istek duymasınlar. Sonra babalıktan azledilmiş amaçsız erkekelri savaşa gönder ve milyonlarcasını birbirine öldürt. Sonra da sıra kadınlara gelecek. Kadınların küçük bölümü devlet memurlugu yapacak geri kalanı agır işlerde eşşek gibi çalıştırlacaklar, ne de olsa artık cinsel meta olmayacaklar. Ya cinsel emtasındır, ya da gider mecburen çalışırsın). Ve bu da ortadogu kafasıyla aynı uçta oldugu için, çok eşlilik başlayacak. Ama o sistemde evlilik yooook. Yani kadınlar metreslik ve fahşielik yapmaya başlayacaklar o dönemin yönetici devlet memurları için.
Bunlar daha önce oldu, yine olacak. Şu anda bile bu fahişelik Küba'da mevcuttur halen. Küba'da okumuş etmiş doktor 25 dolar aylık maaş alırken, fahişeler günde 50 dolar kazanır, ya da sahilde turistlere öpücük dagıtıp tanesi için 2-3 dolar alıp yine günde epey kazanırlar. Marksist düzen bu işte.
İyi zehirlediler ama toplumu. Zamanında işçileri kurtaracagız diye yola çıkıp işçileri mahvettikleri gibi, şimdi de kadınları kurtaracagız deyip kadınları mahvedecekler. Bak şu anda işçi partisinin aldıgı oylara :) İnsanlar salak degil ne de olsa, biliyorlar o sosyalist kafalıların ne haltlar yediklerini, akıllandılar.
Her neyse zaman gerçekte kimin kadın düşmanı, kimin erkek, çocuk, medeniyet, aile düşmanı oldugunu gösterecek. Hiç merak etmeyin.
Ver mervecik.
Sanki başkalarının fikirleri senin için çok önemli de yazışmaktan rahatsız olduğum için o muhteşem fikirlerini bizimle paylaşmaktan esirgiyorsun kendini.
Evet, tartışma adabın yok. Tek bir yazıyla 50 ayrı dalga mevzusu çıkarıyorsun. Karşındaki insanın sana ciddi ciddi bir sav ileri sürmesi umurunda değil. Sen o fikre karşıysan dilediğin gibi küçümseyebiliyorsun, sonra da gelip burada yok sen düşünce özgürlüğü diyordun diye bik bik ediyorsun?
İnsanların düşünmesine değil, saçmalamasına karşıyım, çok merak ediyorsan.
Ne oldu?
Senin konuştuğun dilden konuşunca mı adios amigos çekiyorsun?
Efendi efendi yazarken dalga geçiyorsun ya milletle.
Al işte meydan senin şimdi geç dalganı.
sağ düşünce bizi kurtarırmı diyosun merve anlamadım?
Yok yok yok.Ama tartışma adabı, karşıdakini kabul etmem falan diyorsan eger... Kendi yorumlarını bir gözden geçir derim. Sen de aynısını yapıyorsun çünkü. Kendi fikrini savunuyorsun, başkalarınınkini yeriyorsun, yerin dibine sokuyorsun...vs. Ben bakmadım ama sen bi geçmiş mesajlarına bak mesela 1-2 haftalık. Bak bakalım kimin savını kabullenmişsin, büyük ihtimalle hiç kimsenin. Fikrimi savunuyorum diye adabsız olmuyorum aslında, bazılarının asla katlanamayacagı şeyler söylüyorum, mesele o. O da düşünce özgürlügü ama.
Biraz öyle diyorum. Aile ve kültüre baglılık lazım. Yoksa asimile oluruz. Bak sana bir feministin kitabından nagmeler;
- ''In order to raise children with quality, we must take them away from families and communally raise them.''
Yani diyor ki, çocukları iyi yetiştirebilmek için onları ailelerinden koparmalıyız diyor. Devlet komünal bir biçimde büyütmeliymiş çocukları. E bu zaten halihazırda gerçeklşiyor da... Kadınlar can hıraş iş hayatına, çocuklar da devletin şefkatli kollarına. Çocukların annelerini gördügü yok ve bu süre zamanla kısalacak da. Bu adamlar çocukları kendi istedkleri gibi yetiştirmek derdinde, kendi ideolojileri için. O yüzden önce babaları ayıracaklr, sorna da anneleri... ve gelecek onların olacak.
- ''Being a housewife is an illegitimate profession... The choice to serve and be protected and plan towards being a family-maker is a choice that shouldn't be.''
Bak burada da diyor ki.... Ev hanımlıgı zırvalıkmış. Ev hanımı olma amacıyla (anne ve eş olarak) hizmet etme ve korunma (sahiplenilme) talep etme seçimi diye bir şey olamaz.
Yani ev hanımlıgını reddediyor bunlar, boş iş bunlara göre. O yüzden kadınlar mecburen çıkıp çalışmalıymış bunalra göre. Şu anda bile bazı kadınlardan duyarsınız bunu, ''kadınlar çalışmalı mecburen'' diye, çalışmayan kadın boşl kadın falan derler. Yavaş yavaş diller alıştırılıyor sonuçta. Direkt ''kadılar çıkın da çalışın ev hanımlıgı yasak'' diyemezler çünkü. yaaa... sonra da kadın düşmanı mervecik01 derler, hadi onu taşlayalım kuma gömüp de
Dolayısıyla şu anda aileye sahip çıkılmalı. Tepede güçlü erkekler var ve bunlar kadınları kullanıp diger erkekleri eziyorlar, güçsüzleştiriyorlar... ki güçleri bitsin de kadınlar kalsın geriye, sıra kadınlara da gelecek çünkü ama babalık bitmeden kadınlara dokunamıyorlar. Önce babalık kurumu bitirilmeli. O yüzden ıvır zıvır boşanmalar arttı, her halta şiddet demeler falan... Saçmalık yani.
Kocanı boşa devletle evlen demektir bu. Devlet senin kocan olsun, devlet sana bakar falan... Bedava saglık, çocuguna bedava süt, okul...vs. diye zehirlerini salıyorlar. Ama unutulmaması gereken; devlet hiçbir şeyi bedava vermez, veremez. Söke söke alır sonunda.
Kısacası zaman kocanı koruma zamanı. Erkekler bu savaşı kazanamaz, ve kazanamayacaklar da zaten. Erkekler kaybedince kadınlar da kaybedecek.
Mor Çatı'dan 14 Şubat mesajı: Bunun adı aşk değil!
14/02/2016
RADİKAL - Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın hazırladığı kampanyada, ‘Sevgilinin bedenine zarar vermesi, seni korkutacak şekilde davranması, başkalarıyla kurduğun ilişkileri kontrol etmesi, ne yapacağını ve nasıl davranacağını söylemesi, flört şiddetidir. Sevgilin bunları yaparak üzerinde egemenlik kurmayı, seni kontrol etmeyi ve gücünü göstermeyi hedefler. Flört şiddetini tanıman, kendini koruyabilmen için büyük önem taşıyor’ denildi.
Mor Çatı’nın hazırladığı Flört Şiddeti rehberi şu şekilde:
Flört şiddeti, flörtün yeni yeni başladığı 13-23 yaş döneminde romantik ilişkilerde yaşanan şiddete işaret ediyor. Bu dönemde, flört etmek “gizli”, ayıp”, “saklanması gereken” bir konu olarak görüldüğü için ilişki içinde şiddetle karşılaşsan bile hiç kimseyle konuşamıyor ve yalnız hissediyor olabilirsin.
Şiddet, genç ya da yetişkin çoğu kadın için kafa karıştıran ve baş edilmesi zor olan bir deneyim. Bu nedenle, şiddetin uyarı sinyallerini tanıman, şiddetin ipuçlarını yakalaman büyük önem taşıyor. Bu sinyalleri tanıyarak, kendini şiddetten koruyabilirsin. Unutma, şiddet “geliyorum” der…
“İlişkin güvenli mi?” öğrenmek istiyorsan, aşağıdaki soruları kendi kendine yanıtla.
Gözlemle ve Dinle!
Gözlemle: Sevgilin toplumsal cinsiyetle ilgili ne düşünüyor?
İlişkinde şiddetle karşı karşıya kalabilirsin.
- Sevgilin erkeklerin kadınlardan daha üstün, daha güçlü, daha mantıklı, daha zeki vb. olduğunu düşünüyorsa,
- Sevgilin kadın ve erkeklerin birbirinden farklı işler yapması gerektiğini düşünüyorsa,
- Sevgilin şiddetin normal ve doğal bir şey olduğuna inanıyorsa,
- Sevgilin “kadınlar bazen dayak yemeyi hak ediyor” düşüncesine katılıyorsa,
- Sevgilin “bazı sorunları çözmek için şiddet işe yarar” düşüncesine katılıyorsa,
- Sevgilin “bir erkek sevgilisini korumalı ve kıskanmalıdır” düşüncesine katılıyorsa,
- Sevgilin “kız gibi”, “karı gibi”, “saçı uzun aklı kısa” gibi kadınları küçümseyen ifadeler kullanıyorsa,
- Sevgilin “adam gibi iş yapmak”, “erkek işi”, “namus korumak” gibi erkekleri yücelten ifadeler kullanıyorsa,
- Sevgilin kadınlıkla ve kadın bedeniyle ilgili küfürler (örn. orospu, yosma) kullanıyorsa,
- Sevgilin LGBTİ (Lezbiyen, gay, biseksüel, trans, interseks) bireylere karşı saldırgan ve ayrımcı bir tutum sergiliyorsa,
Gözlemle: Sevgilin çevresindekilere nasıl davranıyor?
İlişkinde şiddetle karşı karşıya kalabilirsin.
- Sevgilin çevresindekilere birden öfkelenip fevri davranıyorsa, ani öfke patlamaları yaşıyorsa,
- Sevgilin okulda, mahallede, evde arkadaşlarıyla ya da ailesiyle sık sık kavga ediyorsa,
- Sevgilin bir sorunla karşılaştığında başkalarını suçlama eğilimi gösteriyorsa, davranışlarının ve duygularının sorumluluğunu almaktan kaçınıyorsa (örn. “hoca damarıma bastı”, “annem insanı delirtir”),
- Sevgilinin senden önceki kız arkadaşlarına zarar verdiğini duyduysan,
- Sevgilinin arkadaşlarıyla arası sık sık bozuluyorsa ve yeni arkadaşlar edinmeye çalışıyorsa,
Gözlemle: Sevgilin sana karşı nasıl davranıyor?
İlişkinde şiddetle karşı karşıyasın.
- Sevgilinin duygu durumunda ani değişimler oluyorsa, sana birden öfkelenip fevri davranıyorsa,
- Sevgilin seni aşırı kıskanıyorsa ve sahipleniyorsa; kıskançlık yaparak sevgisini gösterdiğini düşünüyorsa,
- Sevgilin sana sürekli yapman gerekenleri söylüyorsa,
- Sevgilin günün her saati sana ulaşmak istiyor, ulaşamadığında öfkeleniyor ya da küsüyorsa,
- Arkadaşların ya da ailenle vakit geçirdiğinde sevgilin sana öfkeleniyor ya da küsüyorsa,
- Sevgilin her konuda onu haklı bulman gerektiğini düşünüyorsa,
- Herhangi bir konuda sevgilinden farklı düşündüğünü söylediğinde öfkeleniyorsa,
- Sevgilin senden her an onun yanında olmanı, onunla ilgilenmeni bekliyorsa,
- Sevgilin seni aşırı yüceltiyorsa, dünya üzerinde onu en iyi anlayan kişinin sen olduğunu düşünüyor ve çok “özel” olduğunu söylüyorsa (örn. “bugüne kadar hiçbir kadın beni senin anladığın gibi anlamadı”),
- Sevgilin senin fikirlerini dikkate almıyor, önemsemiyor ve küçümsüyorsa,
- Sevgilin sana ait sırları başkalarına söylemekle tehdit ediyorsa,
- Sevgilin senden izin almadan telefon ya da bilgisayarını karıştırıyorsa,
- Sevgilin eşyalarına herhangi bir şekilde zarar veriyorsa,
- Sevgilin bedenine herhangi bir şekilde zarar veriyorsa,
Bu ipuçlarının birkaçını bir arada görüyor olabilirsin. Öyleyse ilişkinde şiddetle karşı kaşıyasın.
- Dinle: Sevgilinin yanındayken nasıl hissediyorsun?
- Aklından sık sık “acaba sevgilim buna kızar mı?” sorusu geçiyorsa,
- Kendini sık sık sevgilini yatıştırmaya çalışırken buluyorsan,
- Kendi isteklerinden ve önceliklerinden sık sık ödün verdiğini hissediyorsan,
- İlişki içinde kendini suçlu ve bir şeyleri gizlemek zorunda hissediyorsan,
- Kendini sosyal çevrenden izole etmeye başladıysan,
- Sevgilinle birlikteyken güvende olmadığını hissediyorsan,
- İlişkinde şiddetle karşı karşıyasın.
Şiddetli ilişki güvensizdir.
Şiddetli ilişki yalnızlaştırır.
Şiddetli ilişki güçsüzleştirir, çaresiz hissettirir.
Şiddetli ilişkiye devam etmeye mecbur değilsin. Şiddete katlanmak zorunda değilsin.
Şiddet varsa, sevgi yoktur.
Flört Şiddeti Nedir?
Flört şiddeti, sevgilinin sana karşı fiziksel, cinsel, psikolojik, sosyal ve dijital şiddet içeren davranışlarda bulunmasıdır. Sevgilin, sana karşı şiddet göstererek senin üzerinde egemenlik kurmayı, seni kontrol etmeyi ve gücünü göstermeyi hedefler. Flört şiddeti, bitmiş ya da sürmekte olan heteroseksüel ya da homoseksüel ilişkilerde ortaya çıkabilir.
Fiziksel flört şiddeti
Fiziksel flört şiddeti, sevgilinin senin bedenine kasıtlı olarak zarar vermesidir. Sevgilinin sana vurması, tokat atması, yumruk atması, bir eşya fırlatması, bıçak ya da silah çekmesi, seni itmesi, tekmelemesi, ısırması, saçını çekmesi fiziksel şiddet örnekleridir.
Cinsel flört şiddeti
Cinsel flört şiddeti, sevgilinin seni cinsel birliktelik veya yakınlık yaşamak için zorlaması, cinsellik konusunda “hayır”ı kabul etmemesidir. Sevgilinin istemediğin halde seni öpmesi ve sana dokunması, sen alkol veya madde etkisi altındayken ya da bilincin yerinde değilken seninle cinsel birliktelik kurması, cinsel birliktelik sırasında, öncesinde veya sonrasında sana karşı küçümseyici ve kaba bir tutum sergilemesi, doğum kontrol yöntemlerini kullanmaması veya senin kullanmana izin vermemesi cinsel şiddet örnekleridir.
Psikolojik flört şiddeti
Psikolojik flört şiddeti, sevgilinin sende korku uyandıracak, senin kendine olan güvenini ve saygını zedeleyecek biçimde konuşması ve davranmasıdır. Sevgilinin sana isim takması, bağırması, iftira, hakaret veya küfür etmesi, ne yapman ve ne giymen gerektiğini söylemesi, seni başkalarının önünde küçük düşürmesi, tehdit etmesi, kötülemesi ve ismini karalaması, suçlaması, yıkıcı bir biçimde eleştirmesi, “koruma altına alma” bahanesiyle yönlendirmesi, sırlarını başkalarına söylemesi psikolojik şiddet örnekleridir.
Sosyal flört şiddeti
Sosyal flört şiddeti, sevgilinin senin sosyal ilişkilerini kısıtlaması, kontrol etmesi ve senin sosyal çevrenden soyutlanmana, yalnızlaşmana neden olacak şekilde davranmasıdır. Sevgilinin ailen veya arkadaşlarınla görüşmene izin vermemesi, kimlerle arkadaş olduğunu kontrol etmesi, “namusunu koruduğunu” söyleyerek erkek arkadaşlarınla konuşmanı yasaklaması, kıskançlık yaparak sosyal ilişkilerini kısıtlamaya çalışması ve kıskançlığı sevgisinin dışavurumu gibi göstermesi, arkadaşlarına zaman ayırdığında seni suçlaması, eleştirmesi veya sana küsmesi, sürekli başkalarıyla flört edip etmediğini araştırması, toplum, aile veya okul karşısında seni “utandırmak” ya da “rezil etmekle” tehdit etmesi sosyal şiddet örnekleridir.
Dijital flört şiddeti
Dijital flört şiddeti, sevgilinin teknolojik araçları seni kontrol etmek için kullanması, bu araçlar aracılığıyla seni tehdit etmesidir. Sevgilinin sosyal medya hesaplarının şifrelerini istemesi ve kontrol etmesi, sosyal medyada kimlerle arkadaş olabileceğine karar vermesi, resim ya da video göndermek için seni zorlaması, telefonunu veya bilgisayarını karıştırması, sürekli mesaj atması ve hızlı bir yanıt beklemesi dijital şiddet örnekleridir.
Israrlı takip (Stalking)
Israrlı takip, ayrıldığın ya da halen birlikte olduğun sevgilinin seni sürekli izlemesi ve takip etmesidir. Takip davranışı, sende korku uyandırmayı, sana gözdağı vermeyi ve güvencesiz hissettirmeyi hedefler. Eski sevgilinin haber vermeden veya davet edilmeden evine ya da okuluna gelmesi, gittiğin yerlerde karşına çıkması, sürekli hediye veya çiçek alması veya göndermesi, arkadaş çevrenle iletişim kurması ve seninle ilgili bilgi almaya çalışması, senin eşyalarına zarar vermesi ısrarlı takip davranışı örnekleridir.
Flört şiddetiyle karşı karşıya kaldığını düşünüyorsan, unutma;
Şiddete katlanmak zorunda değilsin. Şiddetle mücadele edebilirsin.
Bir arkadaşının flört şiddetiyle karşı karşıya kaldığını düşünüyorsan, unutma:
Şiddetle mücadele etmesi için ona yardımcı olabilirsin.
İlişkin Güvenli Değilse Ne Yapabilirsin?
Sevgilinden farklı fikirlere, isteklere, önceliklere sahip olabilirsin. Her ilişkide farklılıkların ortaya çıkması, anlaşmazlıkların olması doğaldır. Önemli olan bunları nasıl çözdüğünüzdür. Eğer bir farklılık ya da anlaşmazlık karşısında herhangi bir şiddet türüyle karşılaşıyorsan, güvenli ve eşit bir ilişki kurmak için şunları yapmayı deneyebilirsin:
Unutma, şiddet varsa, sevgi yoktur.
- Şiddeti tanıman ve şiddet için kendini sorumlu görmemen çok önemli. Şiddetin sorumlusu sen değilsin!
- Şiddeti normal bir davranış olarak kabul etmemen çok önemli. Aklından “bunu hak ettim”, “herkesin sevgilisi böyle davranıyor” gibi düşünceler geçebilir. Kendinden şüphe etme! Unutma, haklı şiddet yoktur!
- Sevgilinin, şiddeti bir problem olarak görüp görmediğini araştır. Sevgilin seninle güvenli ve eşit bir ilişki kurmak için çabalıyor mu? Şiddetsiz bir ilişki kurmak için işbirliği yapıyor mu?
- Güvenli ve eşit bir ilişki kurmak için kurallar koyarak sınırlarını koruyabilirsin. Kuralları koymak, hangi tür davranışları kabul etmeyeceğini söylemek ve bu kurallara uymadığında ondan uzaklaşmak ya da ayrılmak senin güvende olmanı sağlayacak bir adımdır. Bu sayede şiddetsiz, güvenli, eşit ilişkiler kurabilirsin.
- Herhangi bir şiddet türüyle karşı karşıya kalıyorsan, şiddet durmadan güvende olamazsın. Sevgilin şiddeti bir problem olarak görmüyorsa ve şiddeti durdurmak için herhangi bir adım atmıyorsa, ilişkiden uzaklaşmalısın. Onu değiştirmeye çalışma. Unutma, şiddeti durdurmak onun sorumluluğu. Eğer o şiddeti durdurmazsa, şiddet artarak devam edecektir. Kendini korumalı ve ilişkiden çıkmalısın.
- Sevgilinden ayrılmayı düşündüğünde “Bana çok iyi davrandığı oluyor”, “Her zaman böyle sinirli değil”, “Aslında beni çok seviyor” gibi düşüncelere kapılabilirsin. Yalnız kalmaktan korkuyor olabilirsin. Daha önce ayrılmayı deneyip onu affetmiş olabilirsin. Onun istediği gibi biri olmaya çabalıyor olabilirsin. Onunla ileride çok iyi bir ilişki kurabileceğini umut ediyor olabilirsin. Bu durumda şiddet döngüsüne girmişsin demektir. Şiddet döngüsünü tanımalısın.
- Yakın gördüğün, seni yargılamayacağını düşündüğün bir yetişkinden yardım isteyebilirsin. Yaşadıklarını paylaşmak ve konuşmak, seni güçlendirir.
Başvurabileceğin Yerler:
Kadın örgütleri
http://www.siginaksizbirdunya.org/siginaksiz-bir-dunya-kurultay-katilimcilari
http://www.kadinininsanhaklari.org/destek-almak-icin/siddete-karsi/
Polis 155/Jandarma 156
Hürriyet Alo Şiddet Hattı (2) 0212 656 96 96
Alo 183 Kadın, Çocuk, Özürlü, Aile Danışma Hattı
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) - İstanbul 0212 465 21 96 – 97
Alo Baro 444 26 18
(1) Kadın örgütlerini ve Hürriyet Alo Şiddet Hattı’nı aradığında adını söylemeden bilgi alabilirsin.
(2) Sosyal hizmet, psikolojik ve hukuksal danışmanlık konularında destek olur. Acil durumlar için yönlendirme yapar.
Bir Arkadaşın Güvenli Olmayan Bir İlişki İçindeyse Ne Yapabilirsin?
Bir arkadaşının sevgilisiyle ilişkisinde flört şiddetiyle karşı karşıya kaldığına şahit olmuş ya da gözlemlemiş olabilirsin. Aklından “bu, kendi aralarında olan bir sorun”, “karışırsam aramız bozulur”, “bu beni ilgilendirmez” gibi düşünceler geçiyor olabilir. Ne yapabileceğinle ilgili kafan karışmış olabilir ya da korkmuş olabilirsin. Bizim önerilerimiz şöyle:
http://www.radikal.com.tr/hayat/mor...unun-adi-ask-degil-1510267&utm_campaign=hayat
- Arkadaşının yaşadığı şiddete müdahale etmen ve ona destek olman çok önemli.
- Arkadaşınla konuşmayı dene. Nasıl hissettiğini anlamaya çalış. Yargılamadan, suçlamadan dinlemek çok önemlidir. Anlayışın, desteğin ve dayanışman ona güç verecek, yalnız olmadığını hissettirecektir.
- Arkadaşını başvurabileceği, destek alabileceği yerlerle ilgili bilgilendirebilirsin. Örneğin, Mor Çatı web sitesini onunla paylaş.
Şiddeti tanıması için şiddetle ilgili bildiklerini onunla paylaşabilirsin.- Arkadaşının deneyimlerine ve tercihlerine saygı duyman çok önemli. Unutma, arkadaşın ancak hazır olduğunda şiddet yaşadığı ilişkisinden çıkabilir. Ne zaman ve nasıl ayrılacağına sadece kendisi karar verebilir.
ben şartlar el veriyorsa maddi konuda annenin çocuğuna kendisinin bakması taraftarıyım merve,feminist değilim,
türk kadınları tabii istisnalar mutlaka vardır kırsal kesimde yaşayanlar daha fazla çilekeş zaten bosanamazlar aileleri istemez yada çocuğunu burak derler
marksizimden nefret ediyorum,seriat asla istemiyorum çünki hz muhammed fendimiz gibi uygulayacak kimse yok,orta yol olamazmı merveYok senden bahsetmiyorum ben genel konuşuyorum.Türk kadını durduk yere boşanmaz falan bunlar hikaye. Boşanma istatistiklerine göre çogunluk ıvır zıvır sebeplerle boşanıyor artık. Ve davayı açanların ezici çogunlugu kadınlar. e bu kadar teşvik teşvik.... olacagı buydu.
Teşvigi verenler de kadınlar degil aslında oda işin komik kısmı zaten. Bak bu dünyayı başından beri erkekler yönetti, hala da öyle ve hep öyle olacak. Feminizmi dayatanlar aslında erkekler, kadınlar falan degil. İki uç var biri şeriat tarzı kafa, digeri feminist tarzı kafa ve ikisi de erkeklerin yönetiminde. Halbuki herkes için en iyi yol orta yoldur.
Avrupa'yı iyice feminist yaptılar mesela, babalık denen şeyi epey epey bitirdiler. Orada boşanma oranları çoooook aşırı yüksek. Ve şimdi de eşitlik, çok kültürlülük (marksizm) geyigine Avrupa'yı şeriatçı ülke müslümanlarıyla dolduruyorlar. Maksat bir iki nesilde radikal islamı sindirmek. Benim merak ettigim ise acaba hangisi galip gelecek, bu da Araplara baglı işte. Ama açıkçası feminizm kazanacagına islamın kazanmasını tercih ederim, net. Benim gibi islamla alakası olmayan biri söylüyor bunu, düşün artık.
Yok yok yok.
Ben karşındakinin fikrini kabul etmen demedim yalnız. Ben de kimsenin fikrini kabul etmem. Kendimin de dediklerimin de gayet farkındayım.
Ben senin tartışma esnasındaki tavrından bahsediyorum.
Hadi çileden çıkarsın, karşındakini eziklemeye çalışırsın anlarım bir yere kadar da sen daha ilk mesajdan "amannn siz de ne biliyorsunuz, zaten" diye giriyorsun mevzuya. Sektirmeden her seferinde, üstelik.
Sorun benim kabulleneceğim ya da kabullenemeyeceğim bir fikir öne sürmen değil ki. Ben senin özellikle bu kadına şiddet konularında altı dolu olmayan savlar ileri sürdüğünü düşünüyorum.
Fikrinden değil, fikrinin altındaki temelden bahsediyorum yani.
Örneğin bana göre kadına uygulanan şiddet feminist zırvasıdır demek kolu kopmuş bir adama olsun canım bir tane daha var, ne olacak demek gibi bir yaklaşım.
Kadına uygulanan bir şiddet var.
Kadınların erkeklere de uyguladığı şiddet var, hem sözlü, hem psikolojik, hem de fiziksel.
Örneğin adamı boşadıktan sonra çocuğu bir koz olarak kullanmak, erkeğe yönelik şiddettin en belirginidir.
Ya da alavere dalavereyle hamile kalıp adamı evlenmek zorunda bırakmak.
Ben erkeğe yönelik şiddet 0 demiyorum.
Sadece erkeğin kadına uyguladığı şiddet iki cinsiyet arasındaki hem fiziksel hem de toplumsal farklılıklar nedeniyle daha ağır sonuçlar doğuruyor diyorum.
Bunun da feminist olmakla ya da kadınlar melektir, erkekler kelektir düşüncesiyle alakası yok.
Kadınlar melek olmadığı gibi, bütün erkekler de kadınların hayatını zindan etmeye and içmiş çirkin, sevimsiz, aptal orklar değil.
Ben senin feministlere olan gıcığın yüzünden önemli bir sorunu önemsiz gördüğünü düşünüyorum, mesela.
marksizimden nefret ediyorum,seriat asla istemiyorum çünki hz muhammed fendimiz gibi uygulayacak kimse yok,orta yol olamazmı merve
ben aile kavramına inanıyorumki,ve şu resimdekiler cehaletten başka bir şey değil,benim anaokulunda bir anne var 22 yaşında küçük kızına 2 yaşında makyaj yapmış,oğlu 6 yaşınada onunda aynı yaşıtta kızla resmini koymuş flörtü gibi,çünki zır cahil,açıkça dedim kızın resmini koyman yanlıştı,bana diyorki senin oğlanın beğendiği kız yokmu,yok daha o kavramları bilmiyor,yanı herşey yaşında güzel,marksizimde insanları dinsizliğe teşvik ederek sömürmek istiyorlar,diğer kesimde dinle bizlerin yapabileceği bir şey yokmu,internet falan aile yapısını çökerttiYa zaten marksizm geldi yapacak bir şey oldugunu zannetmiyorum.
Babalıgı bitir, ki ahlak çöksün. Ahlak, medeniyet, hukuk.. vs bunlar babalık kurumuyla alakalı şeyler. Tabi bu dedigimi ''ne yani kadınlar ahlaksız mı?'' diye acayip bir şekilde algıyacaklar da olabilir, onlarla ugraşamıcam ama şu an.
Link olarak veriyorum sadece, yapıştırmıcam resimleri ama yani şunlara bi bak ya;
- Ergenler 'slut' olduklarını düşünüp bununla övünürken
http://static.fjcdn.com/pictures/Blank_f50875_5474923.jpg
- Annesi sanırım... Ya da yabancı.. ama ne fark eder?
http://static.fjcdn.com/pictures/Blank_d2567f_5474923.jpg
- Bunlar da ergenler, 13 yaşındaymışlar.
http://static.fjcdn.com/pictures/Blank_cd6ee0_5474923.jpg
Şunlara bakıp da rahat olabilen var mı acaba merak ediyorum cidden de. Bu mu ya özgürlük? Bunun gidecegi yer belli.
Orta yol zaten vardı cryptic. Şeriat olmadıgı için burada, şehirleşmeyle birlikte kadınlar zaten yavaş yavaş iş hayatına gireceklerdi. Ekstradan kaktırmaya ittirmeye gerek yoktu. Kendi halinde bırakılmalıydı bunlar. Herkes için aslında optimum olan erkeklerin bir tık daha egemen olmasıdır, aksi herkesin aleyhine.
Hayır, yazının tamamını okudum ve bu cümleleri ilk defa da görüyor degilim.
''hoşuna gitmeyen hangisi?'' diye soracaksan illa, yazının büyüüüük bir bölümüne katılmıyorum hatta aşırı saçma buluyorum. Tek tek de eleştirebilirim bu yazıda saçma buldugum neredeyse tüm maddeleri. Ama buna girmeyecegim şimdilik.
Ben genel konuştum. Kadın hakları, kadın cinayetleri, kadına şiddet, eşitlik, feminizm, özgürlük... vs. hepsi slogan, hepsi propaganda, hepsi zehirli şekerler. Hepsini yüksek sesle bagırıyor insanlar, hepsinin sesi birbirine karıştı. Her şeyi bu kadar son ses açarsan dogal olarak hiç kimse hiçbir sesi tam anlamıyla duyamaz ve aslında ortalıkta ne döndügünü anlayamazlar. Genelde sert yazıyorum zannederler de aslında yumuşak yazıyor halim bu benim, yoksa baya baya sert yazardım ama işte.... neyse...
Feminizm; özgürlüge, kadının sözde kurtuluşana, eşitlige, cinseytçiligin bitmesi safsatasına... falan götürmeyecek toplumu. Sorgulanamaz, mutlak devlet diktatörlügüne götürecek bizi. Hani şu an AKP diktatör diyorsunuz ya, asıl 3-4 nesil sonrası diktatörlügün gerçekte ne demek oldugunu anlayacak.
Gelecek hakkında kehanet uyduruyorum zannetme; aslında ben geçmişi anlatıyorum. Geçmişte oldu ve yarın yine olacak.
Ama tabi ki yazsam da bir şey degişmez, ben buraya arada gelirim, ortalık malı gibi bir şeyler yazar giderim, sonra da millet bana kadın düşmanı falan derYani bir şey yazsam da her şey aynı şekilde devam edecek. Çünkü insanlar aksini düşünemez haldeler şu anda. Kelimeler, kavramlar iyice degiştirildi insanların kafasında ve sorgulanamaz hale geldiler. Hatta düşünce özgürlügü diyenlerin hakaretlerini yiyoruz aslında ama onlara göre normal şeyler bunlar. Ve saygısız olan yine benim gibi düşünenler oluyor, çünkü medya iyi beyin yıkadı, aksini düşünemiyorlar.
Neyse... Uzun lafın kısası; feminizm zannettiginiz şey aslında feminizm degil. Feminizm = Marxism.
ben aile kavramına inanıyorumki,ve şu resimdekiler cehaletten başka bir şey değil,benim anaokulunda bir anne var 22 yaşında küçük kızına 2 yaşında makyaj yapmış,oğlu 6 yaşınada onunda aynı yaşıtta kızla resmini koymuş flörtü gibi,çünki zır cahil,açıkça dedim kızın resmini koyman yanlıştı,bana diyorki senin oğlanın beğendiği kız yokmu,yok daha o kavramları bilmiyor,yanı herşey yaşında güzel,marksizimde insanları dinsizliğe teşvik ederek sömürmek istiyorlar,diğer kesimde dinle bizlerin yapabileceği bir şey yokmu,internet falan aile yapısını çökertti
İranlı kadınlarda senin gibi düşünüyordu ve kandırıldılar hiç bir hakları yok , bütün ne hak varsa erkeğe geçmiş durumda , epey kafan karışmış doğrularla yanlışları algılama gücün kalmamış , sende kandırılmışlardansın ama haberin yok
Ya neler neler var da bu şeyleri benden başka eleştiren birini görmeyenler uzaydan gelmişim gibi bakıyor. Halbuki benim eleştirdiklerimi eleştiren sayısız yabancı kadın var hem de bazıları benden daha ateşli şekilde eleştiriyorlar. O kadınlardan birisi buraya yazsa kesin cinayet çıkardı, o derece fena yazıyorlar.
Bu gösterdigim resimler de, senin bahsettigin olay da işte ''kadın her şeyi yapabilir, her istedigini giyebilir, özgür olmalıdır...vs'' gibi saçmalıklarn ürünü şeyler. Bunları bir erkek yapsa tacizci olur ama kadın yapınca ayyy çok modern ve özgür... cılkı çıktı ya iyice.
Kızlı-erkekli 12-13 yaşındaki ergen ögrencilerin ulu orta porno filmi, porno yıldızı muhabbeti yapıklarını gördüm. Yok şu film şöyle güzel, yok şunun şurası şöyle çirkin... e artık bu kadar da olur mu ya?
Tecavüz meselesini bile giyim-kuşam, özgürlük...vs konusunda kullanmaya kalkıyorlar ya bitiyorum ona resmen. Bir şeyleri asıl normalleştiren kendileri ama farkında da degiller. Bu konuda da yazardım bir şeyler ama insanlar buna hazır degilneyse.
Kafa karışıklıgı degil, gelecegi bilmiyorum sadece, mesele o. Bir yandan marksistler diger yandan şeriatçılar.
Marksistlerin yaptıklarını zaten sürekli yazıyorum ama diger yandan da şeriatçılar var.
Marksistler batıdaki güçlü karakterleri pasifleştirme derdinde (erkeklik - heteroseksüllik - güzel olma...vs). Bunlarla beraber radikal islamı da kendi ülkelerine davet edip pasifleştirme gayretinde gibiler. Ama diger yandan da ortadogu erkegi kafası var.... ki bu adamlardan bir tanesi şöyle demiş;
''Avrupa'yı fethetmek için kan dökmemize gerek yok, ogullarımız fethedecek Avrupa'yı. Kadınlarımızın rahmi bize zaferi getirecek''.
Hani erkek mülteciler gelmesin diyor ya bazıları, halbuki asıl tehlike kadın mülteciler. Erkekler ateş olsa cürmü kadar anca yer yakar, ama kadınlar göç yolunda bile çocuk yapıyor.
Dolayısıyla mesele gelecegi bilmeme meselesi,. Hangisi kazanır onu da bilemem ama şeriatçılar kazanır gibi geliyor çünkü batının erkekleri pasifleştirildiler. Yoksa ne feministleri ne de şeriatçıları istiyor degilim. Öyle boş boş yazıyorum işte. Aynen AKP-anti AKP kavgalarındaki gibi
İslam dünyası yıkılışta savundukları cihad ve kafa kesme islam bu değil ki , yanlış islam bilgileriyle donatıldılar müslüman ülkelerin başına bela oldular , bunlar nasıl temizlenecek buna bir çözüm bulmak şart , her hocayada çocuğunu emanet etmeyeceksin bir bakmışsın terörist olmuş ve yanlış yolda
Öldürülen insanların %90'ı erkektir.Kadınlar öldürülmüyor demedim hiç, öldürülüyor. Aynen erkekler gibi, aynen çocuklar gibi. Ama bu, üzerinden tüm toplumu feminist yapmak için bir sebep falan olamaz.
Çocuguna tecavüz eden, taciz eden, öldüren anneler de var bir sürü. Gerçi ben çocuklar en çok annelerinden görür şiddeti desem milet yine uzaydan gelmişim gibi bakacaktır ama neyse... Şimdi bunu baz alıp da, slogana başlanması iyi mi olurdu yani?
Mesela şöyle arka fonda duygusal bir müzik eşliginde, ''çocuk tecavüzüne dur diyelim, anneleri bu konuda bilinçlendirelim, çocuk tacizine dur diyelim'' falan gibi bir video olsa. Halbuki burada çok böyle şirin bir şey söylermiş gibiyken, aslında anneler hedef gösterilmiş olmaz mıydı? Bu salakça olmaz mıydı ? Halbuki annesinden kötü muamele gören çocukların yanında geri kalan yüzmilyonlarcası annesinden sadece şefkat ve sevgi görür. Yani bunları iç mi etmek lazım?
Aynen şey gibi, ''Türkiye turistler için en güvensiz yer, çok tehlikeli bir yer gitmeyin hööö falan'' saçmalıgı var ya, onun gibi. Halbuki Türkiye en çok turist gelen 5. ülke dünyada. Yılda 40 milyona yakın kişi gelip gidiyor. Bir kaç tanesi sıkınıt çekti diye geri kalan 40 milyon memnun turisti iç mi etmek lazım? Onun gibi işte bu da.
Şu anda yapılan da aynen bu. Öldürülen insnaların %90ı erkektir, geri kalanı çocuk, en az öldürülenler hep kadınlardır. Ama öyle garip algı var ki gülmem geliyor. Bak örnek olarak Hillary Clinton bir ara demiş ki;
''Savaştan en kötü kadınlar etkilenir çünkü ogulları, kocaları, babaları öldürülmüştür...''
Gel de gülme yani... Algıya bak allasen ya. Adam ölmüş yahu! Savaştan en çok etkilenen o olmuş, ötesi var mı? Hadi annelerin üzüntüsünü dile getirse yine neyyyseee... Ölümden beter dersin o ayrı. Ama onun dışında kadınlar savaştan en çok çeker lafı bu gudubet algı şeklinin en güzel örneklerinden biri aslında.
Bunların konu edilmesi ayrıı... Bunlar üzerinden toplumu tümden degiştirmeye kalkmak ayrı yani. Yoksa ''3-5 kişi öldüyse amaan nolcak ki'' demiyorum.