Nil Nehri
Cennetin Dört Irmağı
Peygamber Efendimiz anlatmaya devam ediyor;
- Gördüm ki, Sidre nin önünden saf saf olmuş melekler geçerler, safları birbirine bitişmişti.
o kadar uzamıştı ki, bir baştan çok süratli uçan kuş olsa, yüz yılda öbür başa varamazdı. Esen yelden daha hızlı gidiyorlardı. Birinin üzerinden ok atsan, okla beraber gider, ok onu geçemezdi.
Bunları görünce Cebrail'e sordum:
- Bu melekler ne kadar çoktur; nereden gelir, nereye giderler? Ne zamandan beri böyle geçerler?
Cebrail şöyle anlattı:
- Yaratıldığım vakitten beri bunlar böyledir. Hiç kesilmeden geçerler. Nereden gelip nereye gittiklerini bilmem.
Peygamber Efendimiz;
-Kendi kendine, Bunlar ne kadar çok diye hayret ettiğinde..
Hemen Cebrail 'e şu ayet-i kerime vahyolundu:
- Rabbin askerlerini ancak kendisi bilir.
Bana tebliğ etti.
Bundan sonra önüme üç kase getirdiler; Birinde şarap, birinde bal, birinde de süt vardı.
Ben sütü alıp içtim.
Cebrail bana şöyle dedi:
-İslam fıtratını seçtin. Ümmetin islam dininde sabit olurlar. Şarabı alsaydın ümmetin azgın ve şaşkın olurdu.
Peygamber Efendimiz:
Sidre de bir melek gördüm; ondan büyük bir melek görmedim. Onun boyu, bin kere bin yıllık yol kadar uzundu.
O melek'in yetmiş bin başı vardı. Her başında da yetmiş bin yüzü vardı. Her yüzünde de yetmiş bin ağzı vardı. Her başında da yetmiş bin kisvesi vardı. Her kisvesine, bin kere bin inci asılmıştı. O inciler o kadar büyüktü ki, her incinin içinde bir deniz vardı; o denizde balıklar yüzerdi. O balıkların sırtlarında :
LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULALLAH ( Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah'ın resulüdür.) kelime-i tevhidi yazılı idi.
O melek, bir elini başına, bir elini de arkasına koyup tesbih okurdu. O tesbih okudukça, sesinin güzelliğinden arş harekete gelirdi.
Cebrail'e sordum:
-Bu melek kimdir?
Cebrail:
- Bu melek'i Yüce Hak, Adem den iki bin sene evvel yarattı.
Peygamber Efendimiz:
- Şimdiye kadar nerede idi? Onun mekanı nerededir?
Cebrail:
-Cennette arşın sağında bir yer vardır; bu melek'in karargahı idi. Oradan buraya getirdiler.