Mi'rac Kandili(Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa s.a.v.Mi'rac'da yaşadıkları)

images


Peygamber Efendimiz, anlatmaya devam ediyor:

DÖRDÜNCÜ SEMA
Bundan sonra Dördüncü Sema ya yükseldik.
Yüce Hak, bu Sema' yı ham gümüşten yaratmıştır. ( Bir rivayette: Beyaz inciden yaratmıştır. )

Bu Sema'nın adı: Zahir dir.

Kapısı nur olup nurdan kilidi vardır.
Bu kapının üzerinde; LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULÜLLAH (Allah’tan başka ilah yoktur; Muhammed Allah’ın Resulüdür), Kelime-i tevhidi yazılmıştır.

Bu kapıya vekil tayin olunmuş olan melek'in adı: Salsail dir.


Daha önce anlatılan şekilde kapı çalınıp vaki sual cevap olduktan sonra, kapıyı açtı. İçeri girdim; Salsail'i gördüm. Tüm işlerin her biri ona bırakılmıştı. Bunun emrinde, dört yüz bin melek vardı. Bu meleklerden her birinin emrinde, dört yüz bin mülazimi ( yanından ayrılmayan ) vardı.

Bu meleklerin tesbihi şuydu:
-Zülümatın ve Nurun Haliki Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. En yüceden daha üstün Zat noksan sıfatlardan münezzehtir.

Bunların arasında bir bölük melaike gördüm. Bunların kimi kıyamda durmuştu; kimi de secde yerine bakıyordu. Hiçbir şekilde gözlerini o yerden ayırmıyor, huşu ile duruyordu. Kimisi de secde yerinde burunlarına bakıp huşu ile duruyordu.

Anlatılan üç sınıf meleklerin tesbihi şuydu:
- Rabbimiz, noksan sıfatlardan tam manası ile münezzehtir; pek mukaddestir. Öyle bir Rahman Rahim dir ki: Ondan başka ilah yoktur.

Cebrail'e sordum:
-Bunların ibadetleri bu mudur?

Cebrail, bana şöyle anlattı:
-Bunlar, yaratıldıktan bu yana, tam huşu üzere dururlar. Dua eyle; bu ibadeti ümmetin için iste.

Dua edip istedim; ümmetime namaz da huşu ihsan olundu.
 
images

Peygamber Efendimiz, Dördüncü Sema da yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor:
Bundan sonra, İdris (a.s.) ve Nuh (a.s.) peygamberleri gördüm. Bunlara selam verdim. Selamımı alıp tazim eylediler.

Bana:
-Hoş geldin ey Salih kardeş, ey Salih peygamber dediler ve çeşitli ikramların müjdesini verdiler.


İdris'in tesbihi şuydu:
-Dilekte bulunanlara icabet eden Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Öyle münezzeh bir zattır ki, yücelebildiği kadar yüceldi; hiç kimse onun yüceliğine yetişemez.

Nuh'un okuduğu tesbih ise şu idi:
-Hayy ve Halim olan Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Hak Ferd Kerim Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Aziz Hakim Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir.


Bundan sonra, İsa'nın validesi Meryem' i, Musa ( a.s. ) ın validesi Buhayid’i, Firavun'un hanımı Asiye'yi gördüm. Meryem'in yetmiş bin köşkü vardı; hepsi de ak incidendi. Musa'nın validesinin dahi yeşil zümrütten yetmiş bin köşkü vardı. Asiye'nin de, kızıl yakuttan, kızıl mercandan yetmiş bin köşkü vardı.


Bunları geçtikten sonra, bir derya gördüm. Onun suyu kardan beyazdı.

Peygamber Efendimiz:
-Bu deniz nedir? diye sordum.

Cebrail, bana şöyle anlattı:
-Buna Kar Denizi, adı verilmiştir.

Bunu geçtikten sonra, Güneş'i gördüm.

Bundan sonra, Cebrail ezan okuyup kamet getirdi. Dördüncü Sema ehli olan meleklere imam olup iki rekat namaz kıldım.
 
mirac-kandili-ozel1-300x236.jpg

Peygamber Efendimiz, anlatmaya devam ediyor:

BEŞİNCİ SEMA
Bundan sonra Beşinci Sema' ya yükseldik. Yüce Hak, bunu kırmızı altından yaratmış.

Bu Sema'nın adı: Safiye dir.

Daha önce anlatıldığı biçimde, diğer semalarda olduğu gibi; kapının açılması istendi. Belli sual cevap vaki oldu. Sonra, kapı açıldı.


İçeri girince gördüm ki: Oranın hazini Kelkail nurdan bir kürsü üzerine oturmuş..
Ona selam verdim; tazim edip selamımı aldı.

Buna, beş yüz bin melek hizmet ediyordu. Bu meleklerden her birinin, beş yüz bin emirlerine tabi melekler vardı.

Bunlar şu tesbihi okuyorlardı:
-Mukaddestir, mukaddestir Rablar Rabbi. Noksan sıfatlardan münezzehtir, en yüce en azametli Rabbimiz. Pek mukaddestir meleklerin ve ruhun Rabbi.

Bunları geçtikten sonra, bir güruh melaike ye rastladım; bunların hesabını ancak Yüce Mevla bilir. Bunlar huşu üzere kade' de ( Ettahiyyatü duasını okumak maksadı ile olan oturuş.) oturmuşlardı.

Daima dizlerine bakıp, şu tesbihi okuyorlardı:
- Noksan sıfatlardan münezzehtir, en yüce faziletin sahibi. Sübhandır, mahza ( tek ) adalet olup zulmetmeyen Yüce Zat.


Peygamber Efendimiz:
-Bunların ibadeti bu mudur ? diye sordum.

Cebrail şöyle anlattı:
-Bunlar yaratıldıktan bu yana, hep bu ibadetle meşguldürler. Niyaz eyle; Yüce Hak bu ibadeti ümmetine ihsan eylesin.

Bende tazarru ve niyaz edip diledim; namaz da ka'de ihsan olundu.
 
images


Peygamber Efendimiz, Beşinci Sema da yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor:
Bunları geçtikten sonra, İsmail ( a.s. ), İshak ( a.s. ), Yakup ( a.s. ), Lut ( a.s. ) ve Harun ( a.s. ) peygamberleri gördüm.

Bunlara selam verdim, selamımı aldılar ve
bana:
-Hoş geldin, ey Salih Oğul, Ey Salih Kardeş, Ey Salih Peygamber dediler. Kemaliyle tazim edip güzel ikramların müjdesini verdiler.

Bu peygamberlerin tesbihi şu idi:
-Vasfedenler, azametini ve müntehasını anlatmaktan yana aciz kaldıktan yana aciz kaldıkları Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Boyunlar önünde eğilen, güçler ona karşı küçülen Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir.

Bunu geçtikten sonra, bir derya ya vasıl oldum. Onun büyüklüğünü, ancak Yüce Hak bilir. Onu başkası anlatamaz.

Peygamber Efendimiz:
-Bu derya ne deryasıdır? dedim.

Cebrail, bana şöyle anlattı:
Bunun adına: Bahr'ün - nikam ( azab deryası ) derler. Nuh tufanı bu derya da inmiştir.

Bundan sonra, Cebrail ezan okuyup kamet getirdi. Beşinci Sema meleklerine imam olup iki rekat namaz kıldım.
 
images


Altıncı Sema
Peygamber Efendimiz, anlatmaya devam ediyor:

Bu Sema yı Yüce Hak, sarı yakuttan yaratmış.

Adına: Halisa, derler.
Buranın hazinine de : Semhail. derler.

Daha önce anlatılan usulde kapının açılması istendi; belli sual cevap vaki oldu. Kapı açıldı; içeri girdik.

Oranın hazini Semhail'i gördüm; hizmetinde altı yüz bin melek vardı. Her melek'in emrinde ise; ayrıca altı yüz bin yardımcı var.

Hepsi de şu tesbihi okuyorlardı:
-Kerim Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Açılan nur Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Öyle münezzeh bir Zat' tır ki, semalar da onların ilahı o dur.

Semhail'e selam verdim; selamımı aldı. tam manası ile bana tazim etti.

Sonra:
-Allah-ü Teala senin hasenatını, kerametlerini, kalbinin nurunu bereketli kılsın. diye dua eyledi.

Bende onun duasına:
-Amin. dedim.

Bunu geçtikten sonra, büyük bir melaike zümresine vardım.
Bunlara: Kerrubiyyun. adı veriliyordu.

Bunların adedini ancak Allah'ü Teala bilir. Bunların başkanı bir ulu melektir ki, yalnız bu ulu melek'in, yetmiş bin melek hizmetçisi vardır. Her hizmetçisinin de, yetmiş bin yardımcısı var. Bunlar yüksek sesle tesbih okuyorlardı.

Bunları geçtikten sonra, kardeşim Musa'yı gördüm.
Selam verdim. Selamımı aldı; kalktı, beni iki gözlerimin arasından öptü.

Sonra şöyle dedi:
-Seni bana gösteren Allah'a hamd olsun.

- Ve.. Benim için Yüce Hak'tan nice kerametlerin müjdesini verdi.

Şöyle dedi:
-Bu gece sen, Mevla'nın cemali ile münevver ve münacaat-ı Huda ile mükerrem olacaksın. Zayıf ümmetini unutma. Sana ne ihsan olunursa, ondan ümmetine de nasib iste. Eğer bir şey farz olursa, mümkün olduğu kadar hafif olmasını talep eyle.

Musa'nın okuduğu tesbih duası şuydu:
- Dilediğine hidayet nasip eden Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Dilediğini dalalette bırakan Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Gafur, Rahim olan Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir.

Musa'dan ayrıldığım da ağladı.

Sordum:
-Ağlamanın sırrı nedir? diye.

Şöyle anlattı:
-Yeni bir zat, benden sonra peygamber oldu; onun ümmeti benim ümmetimden daha fazla cennete girecektir.
 
images


Peygamber Efendimiz, Altıncı Sema da yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor:

Bunu geçtikten sonra, Mikail'e eriştim. Büyük bir kürsüye oturmuştu. Önünde büyük bir terazi vardı. O terazinin her gözü, yerler ve gökler sığacak kadar büyüktü. Önünde nice tomarlar vardı.

Yanına varıp selam verdim. Selamımı aldı; kalkarak tazim eyledi.

Bana şöyle dua etti:
-Allah'ü Teala senin kerametini ve sürurunu artırsın.

Onun bu duasına karşılık ben de:
-Amin. dedim.

Sonra bana şöyle bir müjde verdi:
-Senin ümmetine olan hayır ve keramet, hiç bir ümmete müyesser olmamıştır. Onların mizanı cümlesinden ağırdır. O kimseye saadetler olsun ki, sana tabi olup sever. Vay o kimsenin haline ki, sana isyan eder..

Mikail'in yanında o kadar çok melek vardı ki, onların adedini ancak Allah'ü Teala bilir.

O meleklerin hepsi, bana şöyle dediler:
-Cümlemiz senin fermanına itaatkarız. Daima sana salavat okuruz. Adem'in yaratılmasından yirmi beş bin yıl evvelinden bu ana gelinceye kadar, her ne miktar yağmur ve kar yağdıysa.. onların her birine, bir melek hizmet ederek indirir. Ne kadar bitki, meyve, hububat biterse, her birine, bir melek hizmet eder. Hizmetini de tam yapar. O hizmette bir kere bulunan melek'e kıyamete kadar bir daha sıra gelmez. onların çokluğu ne kadardır? bundan kıyasla.

O melek'lerin tesbihi şuydu:
-Her mü'minin ve kafirin Rabbi Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Noksan sıfatlardan münezzehtir o Zat ki, hamile kadınlar onun heybetinden içlerindekini düşürürler.

Mikail'in tesbihi de şuydu:
-Pek yüce Rabbim, tüm noksan sıfatlardan münezzehtir.
 
images


Peygamber Efendimiz, Altıncı Sema da yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor:

Bundan sonra, yeşil ve nurlu bir denize eriştim. Burada, o kadar melaike vardı ki, bunların sayısını ancak Allah'ü Teala bilir, ondan başka kimse bilmez.

Bunların tesbihi şuydu:
- Kadir muktedir olan Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. En keremli kerim olan Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Celil, Azim olan Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir.

Sordum:
-Bu ne deryasıdır?

Cebrail, şöyle anlattı:
-Bunun adına Yeşil Deniz, derler.

Bundan sonra, Cebrail ezan okudu; kamet getirdi. Altıncı Sema meleklerine imam oldum; iki rekat namaz kıldım.
 
images


YEDİNCİ SEMA
Peygamber Efendimiz, anlatmaya devam ediyor:

Bundan sonra, Yedinci Sema ya çıktık. Hak Teala bunu nurdan yaratmıştı.


Bunun adına: Gariba, derler.
Bu sema ya bakan hazinin ismine de: Efrail. derler.


Cebrail, daha önceki sema kapıların da olduğu gibi, kapının açılmasını istedi; içeriden sual geldi. Cebrail o suallerin cevabını verdi.

Sonra, kapı açıldı; içeri girdik. Efrail'i gördüm.

Bunun yedi yüz bin hademesi vardı. Her hademesinin de yedi yüz bin avanesi vardı.


Bunların okuduğu tesbih şuydu:
-Öyle Yüce Sübhan Zat'tır ki, sema'yı tavan yapıp yükseltti. Öyle Yüce bir Zat'tır ki, yeri yaydı ve döşedi. Sübhandır o Yüce Zat ki, yıldızları doğdurdu; onları süs eyledi. Öyle Yüce Sübhan bir Zat'tır ki, dağları yerleştirdi, onlara kurulu bir düzen verdi.


Efrail'e selam verdim. Sevinerek selamımı aldı. Bana nice ikramların ve hasenatın kabulü müjdesini verdi.


Burada bir melek gördüm; başı arşla beraberdi. Ayakları da yerin zemininde idi. O kadar büyüktü ki: Yüce Hak, ona izin verse, yedi kat gökleri bir lokma edip yutardı.


Bu melek'in tesbihi şuydu:
-Varlığını celali ile perdeleyen Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Rahimlerdekine dilediği sureti veren Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir.


Bundan sonra, bir melek gördüm; bu melek'in yedi yüz bin başı vardı. Her başında da, yedi yüz bin yüzü vardı. Her yüzünde de, yedi yüz bin ağzı vardı. Her ağzında da, yedi yüz bin dili vardı.
Her dili ile, yedi yüz bin lügat konuşuyordu. Konuştuğu dillerin hiç biri diğerine benzemiyordu.


Bu melek'in ayrıca yedi yüz bin kanadı vardı. Bu melek, her gün cennette olan nur deryasına, yedi yüz kere dalıyordu. Her dalıp çıktıkça, silkiniyor; sıçrayan her damlasından Yüce Hak, kudreti ile bir melek yaratıyordu.


Ondan yaratılan her melek, Yüce Hakkı şöyle tesbih ediyordu:
-Sübhansın, şanın ne kadar yüce.. Sübhansın, makamın ne kadar üstün.. Sübhansın Efendim, halkına merhametin ne kadar çok..
 
images


Peygamber Efendimiz, Yedinci Sema da yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor:

Bunu geçtikten sonra, bir melek gördüm; bir kürsü üzerine oturmuştu. Başı arş altında, ayakları da yerin dibinde idi. O kadar büyüktü ki: Dünya ve içindekiler ona ancak bir lokma olurdu. Kanadının bir ucu mağripte, bir ucu da meşrıkta idi.


Yedi yüz bin melek, onun hizmetine durmuşlardı. Bu meleklerden her birinin eli altında yedi yüz bin melek vardı.


Peygamber Efendimiz:
-Bu kimdir? diye sordum.

Cebrail, şöyle anlattı:
-Bu, İsrafil dir.

Gidip selam verdim. Selamımı aldı; bana çok müjdeler verdi.

Bunun tesbihi şöyleydi:
-Duyan ve bilen Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Kendisini halka perdeleyen Yüce Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Yüce Rabbimiz , tüm noksan sıfatlardan münezzehtir.



Bundan sonra, bir kimseyi gördüm ki: Nura gark olmuş. Gayet heybetli ve vakarlı bir şekilde bir kürsü üzerinde oturmuştu. Önünde çokça çocuklar vardı.


Sordum:
-Ey Cebrail, bu kimdir?. Bir nuru, çok vakarı ve heybeti var. Önünde duran sübyan çocuklar kimlerdir?

Cebrail, şöyle anlattı:
_ O, sizin büyük ceddiniz İbrahim dir.

Seni ve sana iman eden ümmetini sever. Alemlerin Rabbi Yüce Allah'a niyaz edip, senin ümmetine iyilikte bulunmak diledi. Yüce Hak, onun bu dileğini kabul buyurdu; o sübyan çocukları verdi. Onlar, senin ümmetin buluğa ermeden ölen kız ve erkek çocuklardır. onların terbiyesini, Hak Teala; İbrahim'e bıraktı.


Onları kıyamete kadar, terbiye edip, ilim ve edep öğretecektir. Onları kemaliyle yetiştirdikten sonra, mahşer günü önüne katıp arasat meydanına getirecektir.


Oradan, Yüce Allah'ın manevi huzurunda durup şu niyazda bulunacaktır:
-Ya Rabbi, bunlar habibinin Muhammed ümmetinin buluğa ermeden ölen sabileridir. Emrü fermanın ile ilim ve kemalle onları yetiştirdim; yüce dergahına getirdim. Kerem, lütuf ve ihsan senindir.


Onun bu niyazı üzerine; Yüce Hak, azamet ve celali ile şöyle buyuracaktır:
-Ey çocuklar, gidin cennete girin.


Bu hitabı ilahi üzerine, onlar şöyle diyeceklerdir:
-Rabbimiz, fazlınla ihsanınla, analarımızı ve babalarımızı bize bağışla.


Yüce Hak, tekrar şöyle buyurur:
-Size sorgu sual yoktur; varın cennete girin; ama babalarınız ve analarınız için sorgu sual vardır. hesap vardır.


Bunun üzerine, o çocuklar şöyle niyaz ederler:
-Rabbimiz, biz onları ayrılığımızla dünya da mahzun ettik. Bu gün, her yana yaygın rahmetinle onları mesrur edelim.

Onların bu yakarmalarına acıyan Kerim ve Rahim olan Yüce Allah, tazarru ve niyazlarını kabul buyurur:
-Gidin, Kevser havzundan şarap alın; babalarınıza ve analarınıza içirin.
 
images


Peygamber Efendimiz, Yedinci Sema da yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor:

Bundan sonra, Cebrail bana şöyle dedi:
-Öne geç; İbrahim' e selam ver.

Ben de, gittim;
Selam verdim. Bana tazim edip selamımı aldı.

Sonra şöyle dedi:
-Hoş geldin, Ey Salih oğul, Ey Salih Peygamber.

Sonra şöyle devam etti:
-Ey oğul, sen bu gece alemlerin Rabbinin cemalini müşahede ile müşerref olacaksın; türlü türlü lütufların mazharı olacaksın. Ümmetin ise, cümle ümmetlerin ahiri ve çok zayıfıdır. Onlara şefkat edip Rabbinden dile..


Devam etti:
-Ya Muhammed, ümmetine benden selam eyle. Onlara haber ver: Dünya fanidir; zevali çabuk olacaktır. Allah katında ise, hor ve hakirdir. Yüce Hak, dünya ya, sinek'in kanadı kadar itibar etmemiştir. Onun süslerine aldanıp, saraylarına ve güzel elbiselerine, türlü türlü yemeklerin lezzetine, hizmetçilerine ve haşmetine gönül vererek aldanıp ömürlerini boşa gidermesinler.

Ahiret bakidir. Gece gündüz pak şeriatınla, hidayete ileten sünnetinle, amel edip Allah'ü Teala'nın rızasını tahsile çalışsınlar. Cennetin yeri boldur. Oraya çokça ağaçlar diksinler.


Sordum:
-Cennete nasıl ağaç dikilir?

Şöyle anlattı:
-Şu tesbih duasıdır: Allah sübhandır, hamd Allah'a mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur. En büyük Allah'tır. Güç, kuvvet yüce ve azim olan Allah'ındır.


Arapçası:
Sübhanallahi vel hamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber. Vela havle vela kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azim.

Bu tesbihi okusunlar. Bunu her okudukça, cennette bir ağaç dikilir.


Bundan sonra, Cebrail ezan okudu; kamet getirdi. yedinci sema meleklerine imam olup iki rekat namaz kıldım.
 
[video=youtube;smc9-e8QX8o]http://www.youtube.com/watch?v=smc9-e8QX8o&feature=player_embedded[/video]
 
images


Allah'ım bu mübarek gecenin hürmetine, bizi sevdiğin kulların arasına kat, bizi, sana karşı çok sabreden, çok şükreden kullarından eyle, ömrümüz senin sevdiğin, senin razı olacağın işlerle geçsin, sıhhat ve afiyette daim eyle, son nefesimiz de bize kelime-i şehadet getirmeyi nasip eyle.

Huzuruna güzel amellerle gelebilmeyi nasip eyle. Bizlere iki cihan saadeti ver. Cennetinde; Cemalini görmeyi. Cennetinde; Peygamber Efendimize komşu olmayı bizlere hayırlısı ile nasip eyle.

Şuan kimin sıkıntısı var ise, onu sen gider. Kimin çaresiz bir derdi var ise, derdine sen çare ol. Kimin hastalığı ve hastası var ise, sen onlara şifa ver. Bizlere dermansız dert verme. Senin sevdiklerini bizlere sevdir, bizleri de senin sevdiklerine sevdir. Göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa bizi nefsimizin eline bırakma Yarabbi.

Her işimizi kolaylaştır ve hayırlı bir sonuca erdir. Amin.

50666983_div903869.gif


Yedinci sema dan sonrası, Beyt'ül- Mamur ve sonrası ancak benden şimdilik bu kadar..

Allah izin verirse kaldığım yerden, bir sonraki kandilde yazmaya devam ederim inşallah.
Ölmez sağ kalırsam, Allah izin verirse, bir sonraki miraç kandilinde görüşmek dileğiyle Kandiliniz Mübarek Olsun. :16:
 
images


Allah'ım bu mübarek gecenin hürmetine, bizi sevdiğin kulların arasına kat, bizi, sana karşı çok sabreden, çok şükreden kullarından eyle, ömrümüz senin sevdiğin, senin razı olacağın işlerle geçsin, sıhhat ve afiyette daim eyle, son nefesimiz de bize kelime-i şehadet getirmeyi nasip eyle.

Huzuruna güzel amellerle gelebilmeyi nasip eyle. Bizlere iki cihan saadeti ver. Cennetinde; Cemalini görmeyi. Cennetinde; Peygamber Efendimize komşu olmayı bizlere hayırlısı ile nasip eyle.

Şuan kimin sıkıntısı var ise, onu sen gider. Kimin çaresiz bir derdi var ise, derdine sen çare ol. Kimin hastalığı ve hastası var ise, sen onlara şifa ver. Bizlere dermansız dert verme. Senin sevdiklerini bizlere sevdir, bizleri de senin sevdiklerine sevdir. Göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa bizi nefsimizin eline bırakma Yarabbi.

Her işimizi kolaylaştır ve hayırlı bir sonuca erdir. Amin.

50666983_div903869.gif


Yedinci sema dan sonrası, Beyt'ül- Mamur ve sonrası ancak benden şimdilik bu kadar..

Allah izin verirse kaldığım yerden, bir sonraki kandilde yazmaya devam ederim inşallah.
Ölmez sağ kalırsam, Allah izin verirse, bir sonraki miraç kandilinde görüşmek dileğiyle Kandiliniz Mübarek Olsun. :16:

ne güzel duadır böylee:16:

aminnnn amin inşalahhh tüm duaların kabulü için...
 
kabe2.20100906073050.jpg


Bu özel gece de; Peygamber Efendimiz, Yedinci Sema dan sonra yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor:

BEYT'ÜL - MAMUR.

Bundan sonra, BEYT' ÜL - MAMUR' a yükseldim.

Burası, yedinci sema da bir beyt-i mükerremdir. Kabe-i Mükerre-me' nin üzerine gelir; o kadar da büyüktür. Onu sema dan bıraksalar, tam Kabe-i Mükerreme' nin üzerine iner.

Yüce Hak; onu kızıl yakuttan yaratmış. Onun yeşil zümrütten iki kapısı vardır. Kızıl altından on bin kandil asılmış. Ak gümüşten bir minaresi vardı. Onun yüksekliği beş yüz yıllık yoldu. O beytin kapısına bir minber konmuştu. Yaratıldıktan bu yana, hatta kıyamete kadar her gün yetmiş bin melek ona gelir. Onun önünde nurdan bir deniz vardır. Orada yıkandıktan sonra, arkalarına nurdan birer rida alıp onunla ihrama girerler.

— Lebbeyk.

Diyerek ihram giyenler gibi bu beyti tavaf ederler. Oraya bir defa gelene kıyamete kadar bir daha sıra gelmez.

Buraya giden de, ancak yedinci sema melekleridir.

50666983_div903869.gif


Sonra, Cebrail elimden tuttu; içeri girdik.

Şöyle dedi:

— Ya Resulallah, burada da imamet edin.

Cebrail ezan okudu. Yedi kat sema ehli tümden iktida edip iki rekat namaz kıldım.

Bu topluluğu görünce hatırıma şöyle geldi:

-Ümmetime de bu toplu ibadetten nasip verilse..

Bunun üzerine, o gizliyi saklıyı bilen Yüce Zat, içimden geçeni bilip şöyle ferman eyledi:

— "Ya Muhammed, senin ümmetine de böyle bir topluluk olacaktır. Onun günü cuma dır; cemaatidir.''
 
158407_kabe.jpg


— Cuma günü olduğu zaman, mele-i ala Beyt-i Ma'mur'a toplanır. Cebrail ezan okur; İsrafil ise, hutbe irad eder. Mikail ise, imam olur; yedi kat sema melekleri ona uyarlar.

Cuma namazı tamamen kılındıktan sonra, Cebrail şöyle söyler:
— Ey melekler, şahit olun. Bu ezanın sevabını Muhammed ümmetinin müezzinlerine bağışladım.

İsrafil ise, şöyle der:
— Ey melekler şahit olun; ben de bu hutbenin sevabını Muhammed ümmetinin hatiplerine bağışladım.

Mikail ise, şöyle der:
— Bu imamlığın sevabını Muhammed ümmetinin imamlarına bağışladım.

Melekler dahi, sevaplarını Muhammed ümmetinin cuma namazı kılanlarına bağışlarlar.

50666983_div903869.gif


Bunun üzerine, Yüce Hak katından şu ilahi ferman gelir:
— Ey melekler, bana cömertlik mi arz edersiniz; halbuki cömertliği yaratan benim. Şahit olun; cuma gününe tazim eden Muhammed ümmetinden ister kadın, ister erkek olsun, hepsinin günahını bağışladım. Onları cehennemden azad eyledim.

Böylece, kerem ihsanında ve rahmet itasında bulunur.

50666983_div903869.gif


Allah'ım, bize de bunu nasip eyle; o sevaba ermeyi bize kolay eyle.
Emin Peygamber s.a.v. hürmetine..

Ey merhametliler merhametlisi!
Amin.
 
mirac-kandili-4-340x255.png


Sidre-i Münteha
Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
- Bundan sonra, Sidre-i Münteha'ya çıkarıldım.

50666983_div903869.gif


İbn-i Abbas r.a. şöyle anlattı:
-O, altından yaratılan bir ağaçtır. Dallarının bazısı zümrütten, bazısı da yakuttandır. Dibinden tepesine kadar olan mesafe yüz elli yıllık yoldur. Onun yaprakları fil kulağına benzer, gayet büyüktür. Onun bir yaprağı bütün dünyayı örter. Yemişleri testi şeklindedir. O ağacı nur kuşatmıştır.

50666983_div903869.gif

Peygamber Efendimiz;

- O ağacın üzerinde o kadar melaike gördüm ki, sayısını ancak Allah-ü Teala bilir.
O ağacın bütün yapraklarını sarmışlardı. O melekler, çekirge gibi parlıyor, yıldızlar gibi şule veriyorlardı.

O meleklerin cümlesi, Peygamber Efendimizin huzuruna gelerek, selam verdiler. Mübarek cemalini gördükleri vakit, Allah'a şükür edip Allah-ü Teala'nın rahmeti ile müjdelediler. Tüm taatlarının sevabını Peygamber Efendimizin ümmetine bağışladılar.

Cebrail'in makamı bu ağacın budakları arasında, yeşil zümrütten bir budaktır. Onun yüksekliği yüz bin yıllık yoldur. Orada bir yaprak vardır; yassılığı yedi kat gök ve yedi kat yerdir. Orada nurdan bir sergi döşenmiştir, üzerinde kırmızı yakuttan bir mihrap vardır. O mihrap Cebrail'in makamıdır. O mihrabın önüne, Peygamber Efendimizin namına konulmuş bir kürsü vardır. O konalı beri üzerine hiç kimse oturmamıştı.

50666983_div903869.gif


Peygamber Efendimiz
-İşte, Cebrail beni aldı; o kürsünün üzerine oturttu.
O kürsünün her yanına kürsüler konmuştu, gördüm. Önüne on bin kürsü konmuştu, Tevrat yazıyorlardı. Her kürsünün etrafında da kırk bin kürsü vardı; üzerine oturmuş Tevrat okuyorlardı.

Sağ yanına da bin kürsü konmuştu; yeşil zümrüttendi. Üzerinde melekler İncil yazıyorlardı. Her kürsünün etrafında da kırk bin kürsü vardı. Bunların üzerine de melekler oturmuş incil okuyorlardı.

Sol tarafına da zebercedden on bin kürsü konmuştu; melekler üzerine oturmuş Zebur yazıyorlardı. Her kürsünün etrafına da kırk bin kürsü konmuştu; melekler Zebur okuyorlardı.

Ard canibine de kızıl yakuttan on bin kürsü konmuştu. Üzerinde melekler Kur'an-ı Azimüşşan yazıyorlardı. Her kürsünün etrafına da kırk bin kürsü konulmuştu. Melekler oturmuş Kur'an-ı Kerim okuyorlardı.

50666983_div903869.gif


Bundan sonra, Cebrail bana şöyle dedi;
-Ya Resulallah, senden bir dileğim var. Bu makamda iki rekat namaz kılasın ki, makamım onunla bereket kesbeyleye..

Bu sebeple, bende iki rekat namaz kıldım. Beyt-i Mamur da olduğu gibi, cümle sidre-i münteha melekleri bana iktida ettiler.

Böylece, Peygamber Efendimizin meleklere göre daha şerefli olduğu gerçekleşmiş oldu.
 
[video=youtube;XneUQbU58qI]http://www.youtube.com/watch?v=XneUQbU58qI[/video]
Sen ki mirac eyleyüb etdin niyaz
Ümmetinin Miracını Kıldım Namaz
 
Back