Mazi Sevenler Kulübü

BenSergu

SATRAB
Kayıtlı Üye
3 Mart 2007
1.843
84
643
Ankara
merhaba arkadaşlar burasıda, nerde o eski günler yada biz eskiden şunuda yapardık diyenlerin unutulan yada unutulmayan anıların o zamanlar güncel yaşamımızda olmazsa olmazların ama şimdi hadi yaa öylemiydi gerçekten diye kahkahalarla güldüğümüz şeylerin tutkunları için .
bir zamanlar , fanatikleri sizleri bekliyorum:)
biraz tebessüm biraz iç çekişlerle anımsayalım geçmişi beklerim efendim:)

not: kulübün vaftiz annesi yani onaylayıcısıda değerli müdirem elifimdir , elifim yerüm nen seni:))​

Değerli arkadaşlarım bu köşeye gelip ziyaretlerinizi esirgemediğiniz için çok teşekkür ederim.
sizlerden bir ricam olacak mümkünse buraya teşekkür ,selam kelam yazıları yazmayın burası paylaşım köşesi anıların yılların 60'ların 70'lerin 80'lerin unutulan ama aslında unutulmayanlarının köşesi böyle düşünün...
buraya paylaşımlarınızı geçmiş mazideki anılarınızı geçmişin unutulmayanlarını yazarsanız çok daha şık bir köşemiz olacağına inanıyorum burası benim köşem değil aslında anılarının tazeliğini muhafaza etmek isteyen herkesin köşesi ...
sevgiyle kalın...............
 
ŞİMDİDE HAYATIMIZIN VAZGEÇİLMEZİ TV İLE BAŞLAYIM BEN SÖZE İZNİNİZLE:)

siyah beyaz ve tek kanallı televizyon: ilk açılınca hemen görüntü gelmez ve ısınmasını beklerdik sonra yavaştan gelirdi görüntü bir kaç kanal düğmesi olurdu ama ne işe yaradığını bir türlü anlamazdık :)

necefli maşrapa: ara sıra diyemiycem sık sık kesilen yayında hemen gelirdi ekrana biz ona o bize bakardık öylece sanki bir an sonra maşrapadan su gelecek yada hareket edecek sanırdık:)

yılbaşı dansözü:aman ne mühim konuydu o dansöz çıkacakmı çıkmayacakmı açıkmı olacak kapalımı kim çıkacak o mu şu mu allahım stresinden ölürdük o bir kaç dakikalık dans eden kadın görüntüsünün:)

kapanış yazısı:''lütfen tv'yi kapatmayı unutmayın'' yazardı .. yok kapandıktan sonrada biz o siyah beyaz karıncalara bakmak istiyoz ya illa bi uyarılmamız gerekirdi kapatın bakmayın:)))

bir bilmecem var çocuklar :)) bunu ezberlemiyen varmı aranızda :))
banane ya ben bilmeceden hoşlanmıyom belki

ballerina ciftir benim adım heryeri siler süpürürüüümmm :))



 
esem sport:
amanin neydi o lastik ayakkabılar o bir ideal onu giymek statü göstergesi esem sportu çekenlerin havasından geçilmezdi:))

mekap ayakkabılar:
esem sportun alternatifi daha sonra siyasal içerik kazandı neyse o konuya hiç girmeyim ama ben sevmezdim o mekapları yaa itici gelirdi ama esem sport öylemiydi ya önceleri lacivertti sonradan renklileride çıktı ama illede laciverti.

ispanyol paça pantolonlar:
şimdi diyeceksiniz ee şimdi de var ama şimdikiler onların yanında streç pantolon gibi kalır ta belden başlardı bolluğu ve paçalar rüzgarda salınırdı ki altında platformlu ayakkabılar olmazsa olmazıydı herne kadar ben giyme şerefine nail olamadımsada ucundan yakalamıştım :))

yakaları nerdeyse bele kadar uzanan renkli çiçekli, geometrik iri desenli gömlekler :
özellikle erkeklerdeki karizmayı düşünün kızlar:)))

uvaakk uvaakk lee copper:
şimdi gençler bu kadın nece konuşuyo diyebilirsiniz açıklayayım efenim bir zamanların favori kot reklamının cıngılıydı ve inanın o cıngıl bu reklamın yanında gayette anlam ifade ederdi çünkü reklamda popolarını birbirlerine göstererek şap şap vuran tipler vardı şimdi düşündümde şimdiki reklamlar dahamı masumane acaba:)))

ve şalvar kotlar:
evet kotun şalvarı abartmıyorum üstü bol alta doğru paçalar daralır ve kısa olurdu onun altına mis gibi beyaz çoraplarki o zamanlar kısa soket çorapta yok dize kadar nerdeyse uzun bu yüzdende bir kaç kat yapıp katladığımız beyaz çoraplar ve muhtelif renklerde espadril ayakkabılar:))
 
permalı saçlar, kelebek tokalar ve hülya avşar dolması:
bir zamanlar özellikle genç kızların vazgeçilmez saç stiliydi. saçlar permaile kıvırcıklaştırılır jöle yoksa limonla kabartılır sonra iri kelebek şekli toka ile yanlardan alınıp başın en tepesinde toplanırdı bide önden alınan bir tutam saç bombe verilerek dolmamsı bir görüntü ile kafanın tam üstüne oturtulurduki hala bazı resimlerimde görürüm , ben genelde sadece dolma kullanırdım ama hala ne işi vardıki o tümseğin orda demekten kendimi alamıyorum.:)

pantolonun içine sokulan kazak modeli:
evet bana şimdi buneyki diyeceksiniz ama öyleydi pantolonların içine sokulurdu kazaklar birazda üste bolluk çıkartılırdı, sebep daha havalı olyodu ondan o nasıl bir havaysa:))

misafir odası sendromu:
şimdi halen bazı evlerde uygulanır, o oda özeldi sanki vize almak gerekirdi oraya girmek için her zaman düzenli ve temiz olacaktı heryerde koltıkların üzerleride dahil dantallerle süslenen sadece misafir gelince içi gezilen bir müze gibiydi, misafirlerle birlikte giriler ve huşu içinde oturulurdu çünkü heran çarpınca kırılacak bilumum zamazingolar bulunurduki ellemek kesinlikle yasaktı:))

mahalle bakkalı:
günümüzde tek tükde olsa gördüğümüz mahallenin acil yardım merkezi gibiydi ama nedense bizde hep kavga çıkardı sen git yok ben gitmem o gitsin :)
içerisi küçük ama o kadar çeşitli malıda barındıran deterjan kokularıyla yiyecek kokularının birbirine karıştığı özellikle şakerleme ve sakızların en can alıcı noktaya istiflendiği hele bide babayla gidilince tadına doyum olmayan , para çıkışmayınca nedemek yav bir ara geçerken bırakırsınız denen komşularla ayak üstü kısa hoş muhabbetlarin yapıldığı ortak mekandı.:)




 
Hatıra defterleri:
bu defteri olmayan genç kız varmıydı acaba üzeri kalın karton kapaklı içinde çiçek böcek resimleri bazıları renkli ,bazılarındada köşelerinde aşık çift resimlerinin olduğu genç kızların o dönemler beğendikleri çocuklara yazı yazdırmak için can attıkları defterlerdi bunlar. bana kalbin kadar temiz bu sayfaları ayırdığın için diye başlayan son yazanın bir öncekinden kopya çaektiği ve sonunda mutlaka bir dörtlükle bitirilen örneğin :
hatıra dedin başımın etini yedin al sana hatıra dön dön bak şimdi bu sayfalara gibi o zamanların en hit dörtlükleri sıralanırdı.

anket defteri:
aman neydi o anketler en sevdiğin arkadaşın kim sorusu genelde defter sahibinin adının yazıldığı , en çok kimi seviyorsun hemen annem babam kardeşlerim diye yazılan ama aslında o sırada aklıda çok da başka birinin olduğu sorular:))
kimisi abartır soru sayısını 100 e kadar çıkartırdı ,destan tarzı şeylerdi ,günümüzde bunların çok basitleştirilmiş hazır sorularıda üstünde olanlara tesadüf ettim ama yok o zamanların anketlerindeki yaratıcılık şimdi nerde :) kartpostallar, çıkartmalarla rengarenk olurdu o canım anket defterleri
 
vatka ve yarasa kollar:
vatka denilen giysi aksesuarı kıyafetlerin omuz kısımlarına içten monte edilirdi ama öyle böyle şeyler değildi hele kısa boyunlu ve dar omuzla arkadaşlarımızı iyiyce hilkat garibesine çeviren bir şeydi vücut sadece omuz ve kafadan oluşmuş gibi görünür boyun tamamen kaybolurdu bunun altında belden bol kloş etekler yada şalvar kotlar la bütünlük tamamlanırdı.
yarasa kolların modası pek uzun sürmedi ama zamanında bayağı bir ilgi çekmişti bende hastasıydım onların elbiselerim buluzlarım vardı hala resimleri durur kolunuzun altında toplanmış kolunuzu açınca kanatlanıpta uçacakmış gibi bir his veren giysiler :))

iri küpeler:
renk renk turuncu , mor , kırmızı aklınıza gelen ve gelmeyen renklerde kocaman üçgen, yuvarlak,kare sallantılı plastik küpeler:)

 
SERGÜM SÜPER BİR KÖŞE OLMUŞ, SAĞOL EMEKLERİNE...

YA UNUTULMAZ REKLAMLARRRR......

İŞTE BİR ÇORAP REKLAMI 80 LERDEN....





[YOUTUBE]3EiFLESi61g[/YOUTUBE]
 
snakeeyes değerli arkadaşım katılımın beni çok mutlu etti teşekkür ederim..a.s.

şimdi bu raklamı görünce oyılların meşhur çorapları geldi aklıma

Jill çorapları:
o ne muhteşem tanıtım kampanyasıydı önce merak uyandırmak amaçlı anonslar olurdu reklamda ''atın ,atın'' herkesde bir merak ne atacağız acep diye her kafadan bir ses onu mu atacağız bunumu? neyi atacağız?
ve birkaç gün sonra muhteşem final meğer atılacak olan şey ''eskimiş çoraplarmış''
sanki rio karnavalı kutlanıyormuşcasına cafcaflı görüntüler pencereler den çoraplarını fırlatan kadınlar ve konfeti yağmurları altında koca bir çorap kutusu arzı endam ederdi,
ama bu reklamın cıngılınıda babam kendine uydurmuş anneme hitaben ''atın atın eskimiş karılarınızı atın'' derdiki evde ufak bir krize neden olurdu bu söz:)))
 
telsiz:
bir zamanların iletişim cihazı cep telefonlarının büyük büyük babası,
''brek brek'' anonslarıla karşı tarafa sesini durmaya çalışmak biten cümlenin sonunda ''annaşıldı tamam'' demek telsizin ana kuralıydı:)
ama benim canım yurdum insanı bu iletşim cihazını yine malum kız tavlama aracına uyarlamakta gecikmemişlerdi ve'' brek brek arkadaş arıyorum arkadaş'' telsizlerin yegane anons şekli olmuştu:))
kardeşim telsizi eve ilk getirdiğinde o salonda ben odada bağırarak konuşma denemeleri yapmıştık oysa zaten sesimiz geliyordu , telsizdeki mekanik sesten önce duyardık zaten kendi sesimizi :)))
 
sergusum bayildim tum yazdiklarina ayni kusak cocuklariyiz nede olsa belki bebelere masal gibi geliyordur ama ayni havayi soluduk ayni seyleri yasadik o donemlerde .aklima gelen birkacini bende yazmak istedim . 4 numara sisle kalin bir kazak dokunurdu harbi kayik yaka ustune bir kemer takilirdi ki 10 kemer cikardi bir kemerden.birde dugunlerde mastikamiz vardi olmassa olmazin oyun havasi kollar omuzlara omuzlara sizlayincaya kadar vurulurdu en cok kendini doven en fazla alkisi alirdi))))).meshurrrrrr camlica gazozu ozamanin colasi.delikanli beyaz corap timberlent ayakkabi giyerdi benden simdilik bu kadar yuregine saglik sevgiler yuzu guzel yuregi guzel insan.
 


yeşilimırmağım muhteşemsin ya o mastikayı nasıl unuttum aman aman evlere şenlik
birde o zamanların oy oy eminesi vardıki ona oynamaya kalkmıyanı döverlerdi:))
oryantalle karışık oyun havası formatında bir oyun tuttuuurduk ki ne biz oynamaya nede alkışlayanlar alkışlamaya doymazdı:))

yeşilim ırmağın yine gel bak benide götürdün eskilere yav canım mastika çekti :sm_cool: a.s.
 
Sergüm, sabah bir dizi filmi hatırlattığı için bana, konu başlığın, daldım içeri okudum, yazdıklarının hepsini , bende yorumumu yazmaya başlamıştım ki, elektrikler kesildi.
Aynen eskiden olduğu gibi, okul dönemimizde de çok kesilirdi,
mum ışığında yapardık dersimizi, yapmassakta bahanemiz hazırdı, öğretmenim elektrikler kesildi.

Eski yıllardan çok güzel şeyler anlatmışın, dolmalar evet bazı havalılar da gode derlerdi onlara, şimdi nasıl gölgesiz, balyajsız hatun yoksa o zamandan permasız hatun yoktu valla.
Bende ev dekorasyonundan söz edeyim biraz madem, benim hatırladığım kapkalın kadife perdeler, kadife koltuklar bizimki kurbağa yeşiliydi. Birde büfe denilen, alçak boylu camlı bir dolabımız vardı. İçerisine konan eşyaları çok severdim ben. Bir saatimiz vardı, içinde tavuk ve yavruları bit bit kafası oynar, yem yerdi. Sonra kahve fincanlarımız vardı; beyaz üzerinde pempe japon kıyafetli şemsiyeli kızlar, deniz kabuğu büyükcene olanlarından, arada alır onu kulağımıza koyardık, denizin sesini duyuyorduk güya.
Birde duvarlara asılan halıları hatırlıyorum, tavuskuşlu ve Kıbrıs haritası olan, nedense Kıbrıs haritalı halılar benim çevremdeki her evde vardı. Etamin masa örtüleri, güllü dallı çiçekli.

Şarkılar denilince de benim ilk hatırladığım şarkı, sünnet düğünlerinde duymuştum, ayağım bastın çoçuk, çok kötü bastın çoçuk, komik gerçekten ya. Tabiiki o godelerimizin üstüne de bol sim boca ederdik, düğünlere giderken.
Yabancı şarkılardan da Türkçe'ye uyarladığımız, şeri şeri leydi bu ne biçim bir kedi, miyav mivay dedi bütün eti yedi.

Anket defterlerimizde ki unutulmaz sorularımız ise,
Issız adaya düşerseniz yanınıza alacağınız üç şey nedir ?
Sevgilinizle sizin özel şarkınız var mı ?
En çok sevdiğiniz üç sanatçı ? Sanatçılar o kadar azdı ki o üç kişiyi zor bulurduk her dalda.

Benim hatırladıklarım bukadar.

selamlar.
 
Okudukca o günlere gittim,bir an icimde bir sizi oldu,burnumda tüttü o yillar, ben o yillarda en cok komsuluklari özlerim,mahallede televizyonu alan kinci kisiydik biz,öteki komsumuz kimseyi sokmazdi eve,bizim annem daha yumusak yüzlü olunca, ev malum sinema salonu gibiydi,herkez aksam yemegini yer bütün mahalle nerdeyse bize dolusurdu(abartmiyorum) önce haberler izlenir, spor haberi, ardindan hava durumu, derken reklamlar ve o beklenen an gelir yabanci diziler cok meshurdu ozamanlar revajda onlar vardi,kücük ev,dallas,bonanza v.s rahmetli babanem ve onun yasiti baska teyze diziyi kapinin yanindan seyretmeye balarlardi, dizi bittiginde, televizyonun önüde olurlardi heyecandan,annem bir tepsi cekirdek kavururdu,televizyonda istiklal marsi okunup, göndere bayrak cekildimi, televizyonunuzu kapatmayi unutmayin yazisi cikinca, herkez evine dahilir, cekirdek kabuklarini süpürmeye sira gelirdi elektirikli süpürgemiz yoktuki ühp,ühp ceksin.
Neydi o günler ya özlüyor insan,o zamanin komsuluklarini hele hele komsuluklar özlenmezmi,yemek yapinca, komsuya kokmustur deyip, bir tabak koyar götürürdük, ya daha bir cok sey hangi birini anlatsamki,bukadar yeter eskiyi özlüyorum,bütün sevdigim insanlar yasiyorlardi..
 
değerli arkadaşım camdan kalbim, sanırım bizimkilerin dekorasyon zevki aynıydı yada o zamanlar hep omu modaydı bilmem ama kurbağa yeşili koltuklar ve kadife perdeler banada hiç yabancı gelmedi
birde o koltukların üzerinde bembeyaz dantel örtüler olurdu küçük küçük herbir yanına serpiştirilmiş alla neydi o zerafet


camdan kalbim deniz kabuğu modasımı vardı acepki çünkü bizdede vardı :1shok:
ve o saatin aynısı halamda vardı birde anneannemde sanırım bak hatırlayamadım iyimi
ama bizim saatimiz daha bir allengirliydi yanında bir düğmesi vardı ve düğmeyi çevirince klasik müzik çalardı ,
toplu televizyon seansları bizim evinde en meşhur matineleriydi önde çocuklar arkada yaşlılar otururdu ve yaşlı teyzeler bakmayın o adamlara günah derken kendileride çaktırmadan göz atarlardı

ya ben o sim olayını nasıl kaçırdım evet düğünlerde kafalarımız ışıltılar içinde arz-ı endam ederdik ne kadar çok sim o kadar havalı

camdan kalbim her zaman beklerim kimbilir daha nelerin yaşanmışlıklarını anımsatacaksın bizlere canım selamlar benden sana
 
asena hatırlatmış radyoyu benim de aklıma geldi, ajans değilde arkası yarınlar vardı, hersabah 10:30 gibi başlardı yanlış hatırlamıyorsam. Ne güzel seslendirmelerdi adeta yaşardık, kapı sesleri, gülmeler, torunlar dedeler, konuşmaları hayal meyal bunlar kalmış, o yıllardan.

Bende televizyonu olup bizi evinde bıkmadan yılmadan misafir eden komşularımızı rahmetle anıyorum, rahmetli oldular çünkü. Babam dayanamayıp en sonunda eve bir telefunken alınca bizde sinema seanslarına başlamıştık.
Karaşimşek, uçan kaz, izlerken en sevdiklerimdi. Konuşan araba hayal ederdik hep.
 
BOMBİBOM REKLAMI...:)



[YOUTUBE]oR_xjrtBU8o&mode=related&search=[/YOUTUBE]
 
PEMBO REKLAMI....:)




[YOUTUBE]r3iEjd1Y3-U&mode=related&search=[/YOUTUBE]
 
snakeeyes canımsın ya muhteşemgörüntüler eklemişsin a.s.
bu mazi herkese aynı hissi veriyor galiba yüzümüzde gülümsemeler kalbimizde sızılar ne garip bir duygu
kızlar birtek ben değilim değilmi bu hisleri hisseden
 
ey gidi yillar eyyyy kristali bufelerin yesil basli gogel ordek gibi suzulen sekerlikleri vede onu tamamliyan geyik boynuzu seklindeki vazolari hemen hemen her evin duvarinda alcidan kirmizi fesli arap erkegi ve arap kizi cocuklugumda ev gezmelerinde saatlerce bikmadan izledigim ustune flimler yaptigim ,hala icimde ukde kalmistir neden bizim evimizde yoktu diye.ama birgun rastlarsam mutlaka satin alacagim.sergusum simdilik bu kadar diyorum aklima geldikce yazacagim sevgiyle kal
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…