bugün size çocukluğumuzun vazgeçilmez oyunlarından bahsetmek istiyorum izninizle:)
saklambaç:
ebe seçilen zavallının yüzünü duvara dönüp bağıra bağıra ortak belirlenen bir sayıyı sonuna kadar saymasıyla oyun başlardı herkes bulduğu en zor yere saklanmaya çalışır bazı uyanıklar bende senle aynı saklanacağım diye kavga ederken anında sobelenirdi:)
kaça kadar sayacağımızı bir türlü karar veremez sonunda 100 de bağlardık olayı ama uyanık ebe öyle hızlı sayardiki panikten nereye saklanacağımızı bulana kadar şaşkın ördekler gibi bir sağa bir sola koşuştururduk tabi bulamayınca poposunu örtemeyen maymun gibi bir yerlerimizin göründüğü kıytırık bir köşeye atardık kendimizi. Birde ebeyi şaşırtmak için giysilerimizi değiştirirdik ki ''çanak çömlek patladı'' diye bağırmanın eşsiz zevkini yaşayabilmek için o zaman ebe yeniden ebe olurdu:))
ya nasıl unuttum oyunlara başlamadan önce parmak saymacalarımız vardı :)
işaret parmağımızı ağzımıza sokar oooo sesi çıkartır sonrada tekerlemeleri sıralardık aklıma gelenler;
''portakalı soydum başucuma koydum ben bir yalan uydurdum dumaduma dum''
''o piti piti karamela sepeti terazi lastik jimnastik''
tabii bu tekelrlemelerde mantık aramanızı beklemiyorum birde daha çoktu sanki aklıma gelmiyor iyimi yaşlandım zannumca:))
istop:
havaya atılan bir top ve topu atanın canının istediği bir arkadaşın adını söylemesi ve o kişininde düşen topu havada yakalaması ve kafa göz demeden en yakınındakine topu fırlatması şeklinde tekrarı olan bir oyundu oyunun en can alıcı yeri topu havaya atanın ''İSTOOOOOPPP SERGÜÜÜÜ'' diye bağırmasıydı sanırım:))
yağ satarım bal satarım:
halen anaoklu kreş gibi bilumum bıcırık mekanlarında öğretmenlerin zoru ile oynatılan yağ bal satan adamın çırağının ustası ölünce mallarına nasıl konduğunu anlatan bir tekerlemeye sahip gayette çıkarcı bir oyundu '' yağ satarım bal satarım ustam ölmüş ben satarım ustamın kürkü sarıdır satsam 15 liradır'' bide mendil arkasına atılan tiplerin hala mel mel bakışları olurdu onu uyarmakda biz keklere düşer ve ''zambak zumbak dön arkana geri bak '' diye bağrışırdık:))))
aç kapıyı bezirgan başı : ayyy nefret bi oyundu bir türlü ısınamamıştım o oyuna
(
yakan top: yoksam yakar topmuydu ? :)
deve cüce: ya bak şimdi bunun da adını karıştırdım deve cücemiydi dev cücemiydi genelde ilkokulda kışın beden dersine çıkamayınca yapılan bir aktivite idi öğretmen deve cüce der arada şaşırtır bazende devecücedevecüce diye peşpeşe söyler bizler de şaşkın ördek gibi kalakalırdık öylece:)))
''
saklambaç:
ebe seçilen zavallının yüzünü duvara dönüp bağıra bağıra ortak belirlenen bir sayıyı sonuna kadar saymasıyla oyun başlardı herkes bulduğu en zor yere saklanmaya çalışır bazı uyanıklar bende senle aynı saklanacağım diye kavga ederken anında sobelenirdi:)
kaça kadar sayacağımızı bir türlü karar veremez sonunda 100 de bağlardık olayı ama uyanık ebe öyle hızlı sayardiki panikten nereye saklanacağımızı bulana kadar şaşkın ördekler gibi bir sağa bir sola koşuştururduk tabi bulamayınca poposunu örtemeyen maymun gibi bir yerlerimizin göründüğü kıytırık bir köşeye atardık kendimizi. Birde ebeyi şaşırtmak için giysilerimizi değiştirirdik ki ''çanak çömlek patladı'' diye bağırmanın eşsiz zevkini yaşayabilmek için o zaman ebe yeniden ebe olurdu:))
ya nasıl unuttum oyunlara başlamadan önce parmak saymacalarımız vardı :)
işaret parmağımızı ağzımıza sokar oooo sesi çıkartır sonrada tekerlemeleri sıralardık aklıma gelenler;
''portakalı soydum başucuma koydum ben bir yalan uydurdum dumaduma dum''
''o piti piti karamela sepeti terazi lastik jimnastik''
tabii bu tekelrlemelerde mantık aramanızı beklemiyorum birde daha çoktu sanki aklıma gelmiyor iyimi yaşlandım zannumca:))
istop:
havaya atılan bir top ve topu atanın canının istediği bir arkadaşın adını söylemesi ve o kişininde düşen topu havada yakalaması ve kafa göz demeden en yakınındakine topu fırlatması şeklinde tekrarı olan bir oyundu oyunun en can alıcı yeri topu havaya atanın ''İSTOOOOOPPP SERGÜÜÜÜ'' diye bağırmasıydı sanırım:))
yağ satarım bal satarım:
halen anaoklu kreş gibi bilumum bıcırık mekanlarında öğretmenlerin zoru ile oynatılan yağ bal satan adamın çırağının ustası ölünce mallarına nasıl konduğunu anlatan bir tekerlemeye sahip gayette çıkarcı bir oyundu '' yağ satarım bal satarım ustam ölmüş ben satarım ustamın kürkü sarıdır satsam 15 liradır'' bide mendil arkasına atılan tiplerin hala mel mel bakışları olurdu onu uyarmakda biz keklere düşer ve ''zambak zumbak dön arkana geri bak '' diye bağrışırdık:))))
aç kapıyı bezirgan başı : ayyy nefret bi oyundu bir türlü ısınamamıştım o oyuna

yakan top: yoksam yakar topmuydu ? :)
deve cüce: ya bak şimdi bunun da adını karıştırdım deve cücemiydi dev cücemiydi genelde ilkokulda kışın beden dersine çıkamayınca yapılan bir aktivite idi öğretmen deve cüce der arada şaşırtır bazende devecücedevecüce diye peşpeşe söyler bizler de şaşkın ördek gibi kalakalırdık öylece:)))
''