Malatyadan Esintiler

ah arkadaşlar gece gece özlemim arttı resimleri, yemekleri görünce. ben malatyaya 2007 yılının yazında gelin geldim. eşim orada görev yapıyordu. malatyaya sevinerek gidiyordum çünkü o yaşıma kadar malatyalı kimi tanıdıysam hep çok sevmiştim. çok iyi insanlardı ama malatyaya gidip orada yaşamaya başlayınca....

malatya bir tutku oldu, bir sevda oldu bende. hayatımın en güzel 1 yılını geçirdim orada. ve malesef yine tayin dolayısıyla istanbula geldik ama ben çok ağladım oradan ayrıldığım için.

bir kere şehir çok güzel, ve çok gelişmiş. aradığımız herşeyi buyuk baharatçıda buluyorduk. şimdi istanbulda herşeyi ayrı semtten alıyoruz...
sonra su sesinde analı kızlı ywemiştik. yemyeşil, şırıl şırıl sular akarken insan kendinden geçiyor. bol bol kebap yerdik eşimle. bu yüzden 10 kilo aldım. hele haftada 2 kez kaburga sofrasına mutlaka giderdik. ben de yemek yapmayı pek bilmşyordum. fiyatlar da çok uygun.

ayrıca o esnafın cömertliği, dürüstlüğü beni hayran bırakırdı. nereye alışverişe gitsek mutlaka birşeyler ikram ederler. saygılılar, indirim yaparlar...

yolda sokakta rahat rahat gezebiliyordum. erkekler oyle efendi oyle saygılı ki.kimse dönüp de yan gözle bakmıyor. o bakımdan da çok seviyorum malatya insanlarını.

tabi malatyada birçok dost edindim. hepsi oyle ozel insanlar ki. sıcak, samimi, kardeş gibiler. çok cömertler. yedirmeyi içirmeyi severler. dürüstler, misafirperverler. ya anlatamam. çok seviyorum malatyayı ve malatyalıları.

inanın kendi memleketimden çok seviyorum malatyayı. nerelisin diye sorsalar malatyalıyım diyorum.
şimdi malatya çok uzakta artık, ama ilk fırsata gidicem ve bol bol kaburga dolması yicem. sizleri daha yeni gördüm arkadaşlar. ve resimlere bakınca çok mutlu oldum. kendimi malatyada gibi hissettim.

arguvanlım şarkısı dilimden düşmüyo. eşim bile bana arguvanlı diyo şakayla karışık. çok özledim çok.. lafı da çok uzattım. kimse okumayacak yazımı. neyse çok mutlu oldum arkadaşlar. çok öpüyorum sizleri.
 
KABAK AŞI

Vaktiyle Yeşilyurt’a imam olarak gelen birisi ramazanda işbaşı yapmış. Camiye yakın evlerden birinin sahibi hazırlıksız olarak imamı iftara çağırmış. O akşamın yemeği kabak aşı imiş. Sofrada ev sahibi imama “kusura bakma,” demiş. “Aceleye geldi. Başka bir hazırlığımız olamadı.”

İmam, memnun olduğunu, kabak aşını da çok sevdiğini söyleyince ev sahibi rahatlamış ve yerinde bir iş yaptığını sanarak durumu ertesi gün imamı çağıracak olan komşusuna anlatmış. O da iftar yemeği olarak bir kabak aşı hazırlattırmış. Derken o ona, öbürü ötekine söyleye söyleye imama tam 25 gün kabak aşı yedirmişler. Bundan fazlasıyla sıkılan imam bir seher vakti minareye salâ için çıktığında yüksek sesle bağırmaya başlamış:

“Yeşilyurtta imam oldum,

Doğrusu belâmı buldum.

Akşam kabak sabah kabak

Çekilir mi ya Resulallah.”
 

kaydirigubbakcemile3-kaydirigubbakcemile3-kaydirigubbakcemile3

(fotoğraf netten alıntı)
 
Son düzenleme:
:asigim:*:asigim:*:asigim:*:asigim:*:asigim:
MALATYALI SEVERSE KİMSE DURDURAMAZ
MALATYALI AĞLARSA KİMSE SUSTURAMAZ
MALATYALI KAYBOLURSA KİMSE BULAMAZ
UNUTMA HERKES MALATYALI OLAMAZ! ...
 
MALATYA'DA KÜLTÜR, FOLKLOR VE EL SANATLARI

KÜLTÜR

Malatya tarih boyunca çeşitli kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Aslantepe, Nemrut Dağı, Fırıncılar Höyük, Bayramtepe Höyük, Ören Höyük, ikinciler Höyük, Aslantaş, Kağköy Kaya Kabartmaları, Levent Vadisi, Ansur ve Kaletepe Höyük görülebilecek arkeolojik alanlardır.

HALK OYUNLARI

Malatya, halay bölgesinde yer alır. Ancak, halay dışında oyunlara da rastlanmaktadır. Diğer illerde yapılan kültür alışverişi sonucu oyun çeşitleri artmıştır. Örneğin, Elazığ'da delilo, Adıyaman'da beşayak, papurinin ise Bitlis'te oynandığı görülür.

Halaylar, davul-zurna eşliğinde oynanır. Yörede halay çekmeye "Dillân Çekme" denilir. Beş kişiyle oynanan halayın başını çeken oyuncuya "halay başı" sonundaki oyuncuya "Pöççü" denilir. Her ikisi de elinde mendil bulundurur.

Çalgı olarak; davul, zurna, kaval başta olmak üzere bağlama, cümbüş ve darbuka çalınmaktadır. Arapgir ilçesinde klarnet daha yaygındır. Diğer taraftan halayların yanısıra toplu oynanan ve törensel bir karakter arzeden semahlar vardır. Malatya ve çevresinde Hızır Semahı, Bozok Semahı, Demdem Semahı, Arguvan Semahı, Kırat Semahı oynanmaktadır. Kına havası olarak bilinen "Yüksek Ayvanlarda Bülbüller Öter" türküsü genç kızlar ve kadınlar tarafından kına yakılırken oynanır.

Malatya'da oynanan oyunlarda giysiler bu yöreyi tamamen yansıtmaz. ılçeler arasında değişik giysilere rastlanır. Genellikle halk oyunlarında, erkekler başlarına "Küm" denilen ak işlemeli "Papak" takarlar, Ancak, zaman zaman oyunlarda erkeklerin başı açıktır.

Bayanlarda başta "Küllük" adı verilen etrafı altın liralarla çevrili fes, fesin üstüne "Pusu" takılır. En üstü ise dolak, ya da yazma bağlanır. "Şalvar", "Üç etek" ve üç eteğin üzerine bernavile denilen önlük giyilir. Bele sarılan renkli şalın kenarına beyaz ve kırmızı renkli mendil takılır. Ayakta ise nakışlı çorap ve siyah renkli yemeni bulunur.

Oyunların başlıcaları şunlardır:

Ağırlama (Grani, Ağır, Ağır Malatya)/Alkışta (Arkuşta, Yarkutta, Halkuşta, Harkuşta)/. Aşırma Halayı / Arapgir Halayı/Bapuri (Papuri, Papori, Pagpuri)/Berde/Başayak Halayı/Çarşı Su Halayı/Cezayir

Oyunu/Çeçer/Dillan/Değirmenci Halayı/Delilo Halayı/ Gelin Halayı (Yüksek Ayvanlarda Bülbüller Öter)/Gerzani Halayı/Gezinti/Güvenk (Kevenkj/Güzeller (Nâri)/Hem Hime (Hımhime)/Heyhat/Hoplama/Halayı/Hoşgeldin/ Karahisar Halayı/Keçike (Koçike), Keçikey, Lorke, (Lorki) Halayı/ Kemaliye Tamzarası/Kırıkhan/Kol

GELENEKSEL GıYıM

Kültürel hayat içerisinde, giyim-kuşam bölgeye yönelik özelliklerle biçimlendirilmiştir. Cumhuriyet dönemiyle beraber erkek kıyafetinde değişmeler olmuş, kadın kıyafeti ise ağır bir gelişim göstererek, sosyal yapıdaki değişmelere ayak uydurarak bir gelişim yaşamıştır. Geleneksel giyimde pamuklu, yünlü dokumalar ağırlık taşımaktadır. Ev tezgahlarında dokunan "Arapgir Kemhası", culfa tezgahlarında dokunan şalvarlıklar, abalar, göyneklikler giyimin ana malzemeleri olmuştur, il merkezine en yakın Yukarı Banazı, Yakınca (Kilayik), Gündüzbey, Barguzu, Yeşilyurt (Çırmıhtı) gibi yörelerde dokunan kalın peştemal, çinko peştemel kadın giyiminde 1975'lere kadar kullanılmıştır. Günümüzde az da olsa devam edegelmektedir. Özetle, geleneksel giyim ve kuşamda mahalli dokumalar, çubuklu keten, keçi kılı kumaşlar kullanılmıştır. Çinko denilen ince dokumalı peştemallıklar, akkaralı, damalı alaca çarşaflar ile pazen, keten ipekliden çıbın, yine peştemal olarak da "Bervanik" yaygın olarak giyimde görülmüştür. " Giyimi tamamlayan bir unsur olarak da işlemeli (Nakışlı) çorap giyilmektedir. Günümüzde ise kıyafetler, günlük çağdaş giyimin özelliklerini yansıtmaktadır.

a) Geleneksel Erkek Giyimi:

Şalvar, gömlek, yelek, belkuşağı, nakışlı çorap, ayakkabı olarak da siyah renkli yemeni yörenin erkek giyimini oluşturur.

b) Kadın Giyimi:

Kadınlar; başa "küllük" denilen ve keçeden yapılmış, çene altından "Sakındırak" adı verilen "fes" giyerler, iple tutturulan fesin üst tepesine "tepelik" adı verilir. Bunun üzerine gümüş veya bakırdan yapılan işlemeli ince bir tabaka yerleştirilir. Bazan tepelik denilen bu bölümün ön kısmına bir sıra altın da dizilir. Tepeliğin üzerine yazma veya siyah beyaz ve mor renkli "poşu" ince bir kasnağa geçirilerek oturtulur. Uçlar, arkadan bağlanır, küllüğün üzerine 1 -1.5 metre ebatlarında beyaz ince tülbentten yapılma "ızar" örterler. Sırt tarafına gelen kısım ise uzun bırakılır ve bel hizasını geçer.

GELENEKSEL EL SANATLARI

Yöreye yönelik el sanatları, günümüzden 25-30 yıl öncesine kadar canlılığını sürdürürken teknolojik gelişmeler ve değişen ihtiyaçlar sonucu unutulmaya, hatta kaybolmaya yüz tutmuştur. Özellikle küçükbaş hayvancılıkla uğraşılan köylerde halı, kilim ve heybe dokumacılığı yapılmaktadır. Yine bazı köylerde geçmişte yaygın olan culfa dokumacılğı ve çarpana dokumacılığı bugün özelliğini kaybetmiştir. Bakırcılık sınırlı olarak sürdürülürken; ahşap oymacılığı, arabacılık, semercilik, yemenicilik gibi iş kolları kalkmıştır. Bunlardan sadece semercilik alanında birkaç usta mesleğini sürdürmeye çalışmaktadır. Kuyumculuk alanında önceleri önemli bir yeri olan Halep işi, Şam işi diye bilinen bilezikler ile hap denilen burmalı inci gerdanlıklar şimdi önemini kaybetmiştir. Ağaç işleri olarak; Malatya konaklarında ahşap oyma süslemeleri ile birlikte diğer ağaç işleri kullanım sahası yaygın bir görünüm arz ediyor. Tahılların saklanıp korunduğu üç bölmeli "Ambar", yemeklerin saklandığı tel dolaplar, içi oyuk yayık olarak kullanılan güğüm, tekneler, yün çıkrıkları, harman savurma makineleri, kaşıklar, yine harman savurma makineleri, kaşıklar, yine harman savurmada kullanılan yaba, ahşap işlemeli kahve ve tahıl havanları, ocak davlumbazları bulunmaktadır. Bugün bunlar önemini yitirmiştir.

Geçmişte yaygın bir fonksiyonu yerine getiren Bakırcılar Çarşısı günümüzde hediyelik eşya yapımına yönelmiştir. Bugün bakırın kullanım alanı yerine porselen, çelik, alimünyum, cam eşyanın yaygınlaştığı görülmektedir.

Daha yakın yıllara kadar teşt, kazan, (don kazanı, bulgur kazanı, kuşgana, cıngırlı kazan), sitil, sini (büyük sini, orta sini, tepsi) çeşitli boyutlarda tas, sehen (tabak), ibrik, eleğeni yapıldığı görülmüştür. Bunlar; Selçuklu, Osmanlı bezekleriyle bezendiği, stilize edilmiş çiçek ve geyik, karaca, kuş motifleriyle süslenmiştir. Çömlek eşyalar olarak kırmızıya çalan topraktan fırınlanarak yapılan su testileri, içi yayvan tavalar, tencereler görülmektedir. Bu meslek dalı da günümüzde tamamen fonksiyonunu yitirmiştir.

Ahşap kalıplar yapılan bez ve kumaş baskıcılığı olarak çit baskıcılığı, perde, sofra bezi, yazmacılık gibi zenaat kolu Malatya ve Arapgir ilçesinde yakın yıllara kadar önemini korumuştur.

Günümüzde sofra bezi baskıcılığı ve özellikle yaşlı kadınların halk oyunları ekiplerindeki bayanların önlük/peştemal olarak kullandıkları ve giyim eşyası olarak yaygınlaştırılmaya çalışılan "bervanik" yapımcılığı bir usta tarafından devam ettirilmektedir. Dokumacılık sahasında gelişmeler geniş bir görünüm arzeder. Halı çeşitlerinin yanı sıra kilim ve cicim dokumacılığını yitirmiştir. Culfa türür dokumalar önemini kaybetmiş, bu tezgahlarda yolluk ve sofralık az da olsa yapılır. Diğer taraftan Yeşilyurt ilçesinde geçmiş yıllarda el tezgahlarında dokunan "cırmıktı" dokuması diye tanınan dokumalar kaba giyside ve yaygı yapımında kullanılmaktadır.

Arapgir ilçeside geçmişte geniş bir iş sahası olarak "Manusa Dokumacılığı" 1100'e varan düz tezgâh ve jakarlı tezgâh çevrenin kumaş ihtiyacını karşılamaktaydı. Bu tezgâhlarda dokunanlar Anadolu'nun birçok yöresine ve kervanlarla Halep'e götürülüp satılmaktaydı.

Malatya dokumacılık ürünleri içerisinde kilim ve halı dokumacılığında Ören, Kürecik, Dirican, Parçikan, Başören, Sinan Köyü halıları ünlüdür. Malatya kilimleri; dikdörtgen yüzeyi çeviren ve Kale burçlarını andıran sularıyla ayırt edilir. Orta bölümlerinde altıgen ve sekizgen madalyonlar bulunur. Kuş ve deve boynu, akrep ayağı, koç boynuzu ve geometrik şekillere rastlanır. Alın yanında kara, kahverengi, bej, lacivert, ak renk sık kullanılır. Kilimlere yörede "Yedi dağ çiçeği" denilmektedir. Dirican kilimleri "Dirican gözü ak kilimi" ve "sandık kilim" olarak tanınır. Sandıklı kilimler ise zemin dikdörtgenler ile bölünmüş, her bölüme sandık adı verilmiştir. Sinan kilimlerinde ise kemer suyu, eşkenar dörtgendir. Kilimin ana deseni güldür.

Cicim dokumaları yapılan Malatya'da dokuma işi yataş tezgahlarda olur. Cicim dokumasında sergi, çuval heybe torba, çoban çantası yapılmaktadır.

Malatya, halılarıyla da ünlü bir kentimizdir. Özellikle Ören, Başören, Dirican, Parçikan, Kürecik halıları adını duyurmuştur. Günümüzde devlet desteği ile açılan ve Halk Eğitim Merkezi'nin köylerde kurduğu tezgâhlarda dokunan halılar geniş bir gelişim göstermektedir. Yörenin ünlü Ören halıları bordürlüdür. Ortada madalyonlar bulunur. En çok koç boynuzu, ejderha pençesi, stilize çiçekler, bitki filizleri gibi bezekler; ak, kara, al ve lacivert renkler olduğu gibi, çözgüsü pamuk olanlar da vardır. Halı ve bu teknikle dokunan ürünler; yan halısı, taban halısı, divan halısı, seccade, halı yastığı çanta, heybe gibi zengin çeşitleriyle bir kullanım sahası yaratmıştır. Malatya halılarının bir dm2'sindeki düğüm sayısı 700 civarındadır. Halıların bazılarının saçakları düz, bazılarının ise örgülüdür. Kullanılan yün geçmiş yıllarda tamamen kök boyalarla boyanırken, günümüzde bu boyama azalmıştır. Yerini hazır boyalar almıştır.

SıVıL MıMARı

Malatya evlerinde kerpiçten sonra en çok kullanılan "ahşap" malzemelerdir. Duvarları bağlayan hatıllar, iç ve dış doğramalar, döşemeler, tabanlar, pencereler, kapılar, merdivenler, dolaplar tamamen ahşap malzeme ile yapılmıştır. Demir ise sadece kapılarda, pencerelerde ve kapı üstü havalandırmada parmaklık olarak kullanılmıştır.

Malatya evlerinin genellikle konak adı verilen büyük evlerinde "Selamlık Bölümü" bulunur.

Geniş sokak kapısından bu bölüme girilir. Bu bölüm, evin misafir odasıdır ve büyüktür.

Günümüzde geleneksel Malatya evleri hızla yok olmaktadır. Özellikle konaklar sinema caddesindeki "Beşkonaklar" ve diğer mahallelere serpilmiş vaziyettedir, ilçelerde Yeşilyurt ve Arapgir'de bu özellik az da olsa korunmuştur.

MUTFAK KÜLTÜRÜ

Malatya geleneksel evlerinde mutfak ve kiler bulunur. Mutfak genellikle evin kuzeye bakan yönündedir. Kiler ise ya mutfağa bitişik ya da iki katlı evlerde alt katta bir bölümde bulunur. Mutfakta "Kaplık" ya da "terek" denilen raflar içerisinde kaplar bulunur. Mutfak veya kilerin bir tarafından "Aşlık"lar sıralanır. Kilerde yiyecek malzemelerinin yanı sıra kurutmalıklar, fazla eşya, buğday ve bunların elenmesinde kullanılan kalbur ve elek bulunur. Yatakların bulunduğu yüklük bu bölümde yer alır. Ocak mutfağın bulunduğu uygun bir yerde bulunur. Ocağın bir metre üzerinde davlumbaz vardır. Zahire ve kışlık yiyecekler, kilerin serin bir yerinde muhafaza edilir. Turşular ve reçeller bidonlara konularak burada saklanır. Kışlık et kavurması tenekelere basılarak kilerde yerden yarım metre yüksekte bulunan kerevetlerin üzerine sıralanır.

Yemekler, yere serilen sofra bezi üzerinde konulan siniler üzerinde yenilir.

Malatya mutfak kültürü, zengin bir görünüm arzeder ve genellikle bulgur ağırlıklıdır. Özel günlerde yapılan kutlama, tören, çocuk görme, adak adama gibi günlerde yemeklerin çeşitliliği gözlenir. Doğum yapan lohusa kadını görmeye gidildiğinde Kuymak (Herle) götürülür.

Eve misafir geldiğinde, Hıdırıllez haftasında, bir rüya görüldüğünde hayıra çıkması dileğinde ise "Kömbe" yapılır. Ayrıca, Hıdırellez'de "Hızır Kömbesi", "Sehen Kesmesi" gibi yiyecekler yapılarak en az yedi komşuya dağıtılır. Düğünlerde yemek türleri üç ana çeşit üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunlar; etli bulgur pilavı, tiritli yemek ve mevsimine göre meyve, cacık ve salatadan oluşur.

Ölü ardından verilen yemekler ise düğünlerdeki yemek çeşitleri gibidir. Buna, "can aşı" veya "kırk yemeği" gibi genel ad verilir.

Bu tür yemeklere ek olarak "un helvası"da yapılır. Yeni bir işe başlama, eve yeni birşey alma, kemer atma gibi durumlarda kömbe yapma ve kurban keserek komşulara dağıtarak geleneği sürdürmektedirler.

Mutfak kültüründe önemli bir yeri ekmek çeşitleri tutar. Bunlar; tandır etmeği, yufka ekmek, kınalı ekmek, taplama ekmeği, bazlama, ekşili ekmek, ballı ekmek, otlu ekmek, pileke, dönderme, taş küllüğü, tutmaç, saç yüzü, yağlı ekmek, saç üstü...

Çorbalar; mercimek çorbası, kavurmalı erişte-bulgur çorbası, tarhana çorbası, kara çorba, pıtpıtı çorbası, gendime çorbası, kulak çorbası, döğme çorbası, pirinç çorbası, ayali çorba, pirpirim çorbası, kelle-paça çorbası, ekşili çorba, keşli çorba, gurut çorbası, aşure çorbası, malhıta çorbası vb. sayılabilir.

Köfteler; Malatya mutfağında önemli bir yer tutar. Ana malzeme bulgurdur. Malatya'da 70'den fazla köfte çeşidi olduğu bilinmektedir. Bazılarının isimleri şöyledir:

Analı-kızlı, içli köfte, sumaklı ekşili köfte, sıkmalı köfte, elmalı köfte, kurşungeçmez köftesi, gilgirikli köfte, ciğer köftesi, haşhaşlı top köfte, kel köfte, ıspanaklı dolma köfte, patatesli içli köfte, kabaklı çimdik köfte, yumru köfte, yumurtalı sıkma köfte, yoğurtlu balkabağı köftesi, etli çiğ köfte, çiğleme, mercimekli çiğ köfte, keloğlan köftesi, yavandan patlıcanlı köfte sayılabilir.

Sarma ve dolmalar: Dut yaprağı, kabak, pazı, zeytinyağılı marul sarmaları, asma yaprağı sarması, kiraz yaprağı, fasulye yaprağı sarması, pancar yaprağı sarması, soğan dolması, kabak çiçeği dolması sayılabilir.

Et ve sebze ağırlıklı Yemekler: Et tiridi, kabuk aşı, buğulama, sac kavurması, tiritli patates, tiritli fasulye, patlıcan dövmesi, boranı imam bayıldı, pancar kavurması ve sebzeli yemek çeşitleri sayılabilir.

Reçeller-Şuruplar-Turşular: Elma, ayva, kabak, çilek, erik, gül vb. gibi türlerden reçel yapılır. Yine üzümden kızılcık, vişne, erik, gül gibi türlerden şuruplar hazırlanır. Ayrıca; biber, salatalık, domates gibi sebzelerden turşu yapılır. Tatlı olarak dut helvası, üzüm pestili, köpük pestili, üzüm sucuğu, pekmez, çir kavurması, peynir tatlısı, deli kız baklavası, kaymaklı kayısı tatlısı, Arapgir'in peynir helvası, Halbur tatlısı, dolma tatlısı, sütlaç ve çiğdemli sütlaç sayılabilir.
(netten alıntı)
 
Son düzenleme:


:sm_cool: :sm_cool: :sm_cool: :sm_cool: :sm_cool:





a.s. a.s. a.s. a.s. a.s.


:hooray: :hooray: :hooray: :hooray: :hooray:
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…