ya herhalde anlatmak istediğimz şeyi anlatamadık
ben öğrenciyken zaradan giyinmezdim şimdi, doğruya doğru
zorlu bir geçmişim var.
ama gezebiliyordum, kitabımı defterimi yurdumu filan düşünmüyordum (bugün internette gördüm koskoca KOÇ üniversitesi 3. ve 4. sınıf öğrencilerine yurttan çıkın size yerimiz yok demiş, bize şunu yapsalar isyan çıkardı yakardık o yurdu), anneme harçlık veriyordum, herşeyimi kendim alıyordum zaten. şu anda benim ailem gibi bir aileden gelen bir çocuk bunları yapamaz. mümkün değil. bana bunları ailemden çok devletin muhtelif mekanizmaları sağladı o zamana kadar. (misal ailemin de imkanları büyük oranda devletin verdiği sosyal imkanlardı, lojmandı, tesisti, giyim çekiydi vs.).
benim durumumun çok da olağan, olması gerekn olmadığının ben farkındayım.
hani ben ailesinin ev tutup okuttuğu öğrenci olsam onunla kıyaslardım şu anda benim ailem mesela yine yapamaz bunu...elmayla elmayı armutla armudu kıyaslıyorum ben, bakıyorum yok...
sonra
çalışmaya başladım standardım yükseldi.
5 yıl çalıştım daha yükseldi
10 yıl eh az daha yükseldi. olması gereken budur. ben çok güzel bir örneğim bence çünkü çocuğum yok, lüksüm yok. kredi kartım yok...hep tektim. direkt ölçütüm yani. kıyafet bedenim bile aynı saç modelim bile aynı.
ama lisans sonrası çalışma hayatımın (hadi öncesini öğrencilik yıllarında çalışmayı, aileyi, onu bunu boşverelim) 17. yılım bitiyor 18 yıla gidiyorum şu son 5 senede ben yurtdışına çalışıyor olmasam standartlarım düşerdi!
ve korkuyorum ki bu gidişle ben döviz kazanıyor olmama rağmen de düşecek, korkar hale geldim artık. endişeliyim.
yav bu normal mi?
demek ki ileriye değil geri gitmişiz. anlatmak istediğim bu benim.
illa gelirin var diye harcayacaksın diye de bir kaide yok bu arada ,ben harcamıyorum. ama bu bambaşka bir konu. ben 30 TL kafede kahveye vermiyorum çünkü evde demleyip içiyorum, bence 30 TL değil oradaki kahvenin karşılığı. (zaten veren de kahve için değil sosyalleşmek için verir). ama verebilirim. verebilir olmak gerekir, sonrası tercihtir, ister verir ister vermez. ben yoksulluğun içinden geldiğim için mesela ayda 2-3 bin liraya da geçinirim kendime ona göre düzen kurdum çünkü...ama ben buna mahkum, mecbur olmamalıyım. kimse olmamalı. tercih başka mecburluk başka. hele hele çocuğuna alamamak bambaşka, insan çıldırır Allah korusun.
ben öğrenciyken öyle maddi hırslarım da yoktu (hiç olmadı) çalışmaya başlayınca otomatik olarak iyi bir hayat yaşıyacağız zannediyorduk biz...öyle hani sanki kodlanmış gibiydik. o kadar okuduk en iyi yerleri bitirdik, zaten lüksümüz yok hırsımız yok, çevreye duyarlı, fazla tüketmeyen vs. insanlarız çoğumuz, misler gibi sessiz sakin yaşar gideriz, üretiriz bilim yaparız arge yaparız filan sanıyorduk. şimdi bakıyorum yurtdışı işim olmasa dımdızlak ortada kalırmışım. normal mi şimdi bu? bu koşullar altında ben neye nasıl motive olayım? ben korkunç bir öfke duyuyorum. en basitinden. benden sonrakiler içinse çok üzülüyorum.
daha bugün arayıp sorduk tatlım 150 bin maksimum dediler. yarın halk bankasıyla görüşecem araştırmasam neden anlatayım? ayrıca 500 bin alsam da evler 2,5 milyon ama o değeri kağıt üzerinde göstertmiyor satan kişiler.