- 3 Ağustos 2012
- 5.179
- 15.049
Herkese merhabalar... Bu konunun ilk 25 sayfasını okudum. Ve kendimi çok iyi hissettim. Yine de yazılanları dikkate almam doğru mu olur bilmek istediğim için yazmak istedim ve üye oldum. Zaten arkadaşım da önermişti bana burayı...
Uzun uzun anlatsam acaba okunur mu bilmiyorum ama en azından içimi rahatlatmış olacağım.
Daha çok küçüğüm, 16 mı yeni bitirdim. Herkes bu yaşlarında aşık olmuştur, bilirsiniz. Lisede aşık olmak çok farklı der herkes, bence de öyle. Çünkü geleceğimde ondan başkasını göremiyorum ben... Ona öyle ihtiyacım var ki.
Sevgilimle ilişkimizin yarın tam 5. ayı olacaktı. Her şey çok iyiydi 10 mayısta çıkmaya başladık ve sık sık buluşuyorduk, birbirimize kısa zamanda alıştık. Ben liseliyim, o üniversiteli.
O esnada okul kapanıyordu ve bugünlerde olanlar hiç aklıma gelmezdi. O burada öğrenci, yaşadığı yer buraya 3 saat uzaklıkta. Yazın bu 3 saatlik yola rağmen çok kez buluştuk. Bu dönemlerde benim üstüme titrerdi, en ufak ayrılık sinyalimde ağlar, sızlar, beni affet derdi. Ben rahatsız oluyorum diye kaç yıllık arkadaşından bile vazgeçmişti. Ve ben de onun istemediklerini hiç yapmadım. Resmen kendimizi birbirimize uyarlamıştık. Ve hayatımın ilk aşkını dolu dolu yaşadım. 26 Ağustos tarihinde, yani 3. ayımızda onu abimle tanıştırdım. Ve abim ona "Yağmur ne derse yapıyorsun, sana yapmayacaksın dediğinde boyun eğiyorsun bu nasıl bir şey? o senin dediklerini yapmak zorunda ama sen değilsin" gibi sözler etti. ve o günden sonra biraz değişti. o gün moralimizi bozan bir olay daha yaşanmıştı. o günden sonra beni kaybetmekten deli gibi korkan, asla vazgeçemeyecek olan sevgilim gitti, yerine her şeyden şüpheli bir erkek geldi. bunu ona çoğu kez dile getirdim, ama sanırım o benim üzerimde taktik uyguluyordu artık. hoşlanmadığım kişiler için bile "o benim arkadaşım" demeye başladı. beni azarlıyordu, her şeyime kızıyordu, kötü davranıyordu. bana değer vermediğini hissediyordum. çoğu kez bağırıp çağırdım, çoğu kez ağlayıp yalvardım, ama ilişkimi eskiye döndüremedim.
Sürekli kavga edip ayrılıyorduk, ama ben yine arıyordum ve düzeliyorduk. Sonra yine... Hiç ayrılalım demiyordu, ben diyordum ama 2 saat sonra özleyip arıyordum. Nereye kadar gidebilirdi ki böyle? Sonra yaz bitti, okul açıldı. 20 gün yüzyüze görüşmemiştik o esnada. Görüştüğümüzde ondan ayrılmıştım ve mesajlaşsak da 2 gün ondan ayrı kaldım. Buluştuğumuzda 18 eylüldü. bana söz verdi, her şey eskisi gibi olacak ve değişmeyecek. seni üzmeyeceğim dedi. ben de çok kez sordum, bak dedim okul açılıyor, dersler yoğunlaşmadan bitecekse bitsin. tutamayacağın sözler verme bana dedim. yok yok, dedi. tamam. sözler verildi, her şey yoluna girdi bir haftalığına. sonra yine bana sürekli kaba sözler söyleyen sevgilim geri döndü. yaz sürecinde bana "dırdır yapma" , "sus artık", "herşeyime karışma" deyip durdu. istemediğim her şeyi umursamadan yaptı. beni saatlerce aramadığı, oyun başında zaman geçirdiği oluyordu...
yine bir çok sorun yaşadık, ama hepsini düzelir diye düşünüp bir kenara ittim.
bana en çok koyan olaylardan birini anlatayım.
(biliyorum vaktinizi alıyorum ama yardıma ihtiyacım var)
2 hafta önce, haftasonu buluşmak istedim ama uygun değilim dedi. halasının kızının evinde kalıyordu o esnada. öğrenci evi var burada ama o hafta sonu onlarda kalmak istemişti. aramız kötüydü ve "sana ihtiyacım var, lütfen ara beni" dedim. aradı, bana "kısa konuşalım işim var" dedi. çok kötü ağlıyordum, "ne işin var ki" dedim, halamın kızıyla oyun oynuyoruz dedi... bu canımı inanılmaz acıtmıştı.
o haftadan önce bana "7 de buluşalım sabah, boş sokaklarda dolaşalım" demişti. kalkıp sabahın körü hazırlanmıştım ama o gece arkadaşıyla muhabbet etmiş sabaha kadar. ve uyudu, benimle buluşmadı. öylece kalakaldım. aynı günün akşamında ona arkadaş kalalım, canımı yaktın dedim. buluştuk, yine kıyamadım. özür diledi. barıştık.
sonraki hafta da bu az önce bahsettiğim oyun oynuyoruz lafını etti.
2 haftadır doğru düzgün olamadık zaten.
onun geçen yıl hoşlandığı bir kız vardı, ama hiçkimse bilmiyordu bunu. bir tek kendisi biliyordu. çünkü o kız, bir erkek arkadaşı ve benim sevgilim çok yakın arkadaşlarmış. ve bu iki erkek bir kız gruptan, diğer çocuk o kızla çıkmaya başlamış. benim erkek arkadaşım da aşkını kalbine gömmek zorunda kalmış.
o kızın evine, yemek yemeye gitti. kızın sevgilisi de vardı ama benim istemedigim bir şeyi yapmaması gerekiyordu. bunun hata oldugunu kabul de etmedi. o benim arkadaşım dedi.
eğer o kız senin evinden içeri girerse, bu ilişki biter dedim. girebilir, benim evim okulun dibinde, gelme diyemem dedi.
arkadaşlarıyla çıkmak, eğlenmek benden daha değerliymiş demek ki. bunu anlamış oldum böylece... halbuki bizim ne hayallerimiz vardı. benim hayallerimi yerle bir etti.
3 ekim tarihinde, ona aldığım bir gömlek için "çok mahcup oldum" demişti bana. ben de "olur mu, biz sevgili değil miyiz?" demiştim. o da "arkadaş olalım bence ya" dedi. sanki benim ona arkadaş olalım dediğimi hatırlatıp benden intikam alır gibiydi... "eskisi gibi hissetmiyor musun" dedim. bilemiyorum dedi. o gece ağladım, yalvardım. "yarın konuşalım" dedi. buluştuk ertesi gün. ona gömleğini verdim. değiştirelim dedi, olmamıştı. onun için biriktirdiğim sinema biletlerini, cdleri falan da götürdüm ona. her şeyi geri verdim. ben onun saç telini bile saklıyordum. elini sildiği mendili bile...
hepsini verdim. o gün sinemaya girelim diye tutturdu, girdik. sevgili gibiydik, öptü beni. "bırakma beni" dedim ona. bilemiyorum falan dedi, sinir etti o gün beni. "benden ayrılabilir misin?" dediğimde "bilmiyorum" dedi. beni herkesin içinde saatlerce ağlattı.
ayrılma sebebi de, ben o kızın evine gittiğinde üzüntüden mide problemi yaşadım. midem hassastır biraz... "seni çok seviyorum, ayrılmak istemiyorum ama bencillik yapamam seni çok üzüyorum ve üzücem de, ben böyleyim" dedi.
sonra ona otururken sordum, nargile içiyorduk. "kesin mi yani?" dedim. evet dedi. o an üstüme bir umursamazlık geldi. bittiğini kabullendim. ve birden "ya ben pişman olucam di mi, beni senin gibi kimse sevmeyecek di mi" demeye başladı. ben umursamamaya devam ettim.
"arkadaş kalalım" diye ısrar etti. biz birbirimizin en yakınıydık, yine öyle olalım sık sık buluşalım dedi. ben hoşlanmıyorum bundan ya dedim. benim tarzım değil dedim. o kızlarla takılıp sonra benle mi görüşeceksin dedim. tuvaletten çıkınca ellerini yıkamadan yemek yemek gibi bir şey bu dedim...utanmadan sana söylemem o zaman dedi.
sonra babam aradı, apar topar eve gittim. giderken "gömleği birlikte değiştireceğiz, söz ver yoksa sana geri veririm" dedi. ben de gömleği alamazdım, aileme nasıl açıklayacaktım o erkek gömleğini. tamam dedim söz.
sonra eve geldiğimde tekrar buluşmamızı ima edercesine konuştu. "bir daha oraya gitmeyelim" gibi şeyler. gömleği ne zaman değiştiririz dedi. ben de ya orda öyle dedim ama sen kendin değiştirsen daha iyi dedim. bana kızdı, bağırdı çağırdı. tamam sana geri veririm dedi. ertesi gün hiç aramadı. akşama doğru "ne zaman müsaitsin" dedi. 4 te buluştuk, sırf erken arar diye okula bile gitmemiştim... çok seviyorum...
buluşunca kitap falan aldık, oturalım mı bi yere dedim. yok dedi çok hastayım. güçlü davrandım, hiç mızmızlanmadım. twitter'a gezdim falan yazmıştım, kimle geziyorsun dedi. ben de hiç kendim dedim. ne bu azim, saçını boyatacağını yazmışsın falan dedi. hiç dedim, mutlu olmaya uğraşıyorum. bana tüm o kağıtları, cdleri, onun için yazdığım defteri, fotoğraflarımızı geri getirmiş. gömleği de geri verdi. sonra metroya bıraktım onu. 6 ekimde oluyor bunlar...
metroya bırakınca sarıldı bana. öptü. yine görüşelim dedi. olmaz dedim. maddi manevi ne ihtiyacın olursa arayabilirsin dedim. belki seni arada görmek manevi bi ihtiyacımdır dedi. peki dedim öyle olsun o zaman. sarıldık son kez. elimi tutup öptü, ellerimiz zar zor ayrıldı. cevap vermek ya da "ben de seni" demek zorunda değilsin ama, seni seviyorum dedi. gülümsedim. gitti.
eve gider gitmez aradım. aklımı allak bullak ediyordu, beni mahvetmişti. otobüste hüngür hüngür ağladım. ki ben sınava hazırlanan biriyim. bunu yapmamalıydım kendime. çok üzüldüm...
hastasın, ilacını unutma dedim. hiçbir şey olmamış gibi sıradan arkadaşıyla konuşur gibi konuştu.
ertesi gün, ayın 7'sinde. akşama kadar bekledim. mesaj atmadı. aradım, azıcık konuştuk. sonra mesaj attım "ders mi çalışıyosun canım" dedim. uzanıyordum dedi. tamam o zaman rahatsız etmeyeyim dedim. sonra dedim ki, "kusura bakma rahatsız ediyorum ama sanki benle iletişimde olmaktan rahatsız gibisin, kimseyi rahatsız etmek istemem bana dürüstçe söylemeni isterim bunu" dedim. "rahatsızlık değil de, uyuyordum. çok zor uykuya dalıyorum ve sen beni uyandırdın çok teşekkür ederim" dedi. "afedersin tamam" dedim. 7 ekim akşamı saat 7 ydi. ve o dakikadan sonra ne aradım, ne mesaj attım.
2 gün oldu... yarın da 5. ayımız olacaktı... sizce ne zaman arar beni? ya da arar mı? geri döner mi yoksa boşuna mı mutlu olma oyunu oynuyorum... o da bana karşı umursamaz tavırlarını oynuyor, bana taktik yapıyor olabilri mi... yoksa başkası mı var... bana yardım edin :gitme:
Uzun uzun anlatsam acaba okunur mu bilmiyorum ama en azından içimi rahatlatmış olacağım.
Daha çok küçüğüm, 16 mı yeni bitirdim. Herkes bu yaşlarında aşık olmuştur, bilirsiniz. Lisede aşık olmak çok farklı der herkes, bence de öyle. Çünkü geleceğimde ondan başkasını göremiyorum ben... Ona öyle ihtiyacım var ki.
Sevgilimle ilişkimizin yarın tam 5. ayı olacaktı. Her şey çok iyiydi 10 mayısta çıkmaya başladık ve sık sık buluşuyorduk, birbirimize kısa zamanda alıştık. Ben liseliyim, o üniversiteli.
O esnada okul kapanıyordu ve bugünlerde olanlar hiç aklıma gelmezdi. O burada öğrenci, yaşadığı yer buraya 3 saat uzaklıkta. Yazın bu 3 saatlik yola rağmen çok kez buluştuk. Bu dönemlerde benim üstüme titrerdi, en ufak ayrılık sinyalimde ağlar, sızlar, beni affet derdi. Ben rahatsız oluyorum diye kaç yıllık arkadaşından bile vazgeçmişti. Ve ben de onun istemediklerini hiç yapmadım. Resmen kendimizi birbirimize uyarlamıştık. Ve hayatımın ilk aşkını dolu dolu yaşadım. 26 Ağustos tarihinde, yani 3. ayımızda onu abimle tanıştırdım. Ve abim ona "Yağmur ne derse yapıyorsun, sana yapmayacaksın dediğinde boyun eğiyorsun bu nasıl bir şey? o senin dediklerini yapmak zorunda ama sen değilsin" gibi sözler etti. ve o günden sonra biraz değişti. o gün moralimizi bozan bir olay daha yaşanmıştı. o günden sonra beni kaybetmekten deli gibi korkan, asla vazgeçemeyecek olan sevgilim gitti, yerine her şeyden şüpheli bir erkek geldi. bunu ona çoğu kez dile getirdim, ama sanırım o benim üzerimde taktik uyguluyordu artık. hoşlanmadığım kişiler için bile "o benim arkadaşım" demeye başladı. beni azarlıyordu, her şeyime kızıyordu, kötü davranıyordu. bana değer vermediğini hissediyordum. çoğu kez bağırıp çağırdım, çoğu kez ağlayıp yalvardım, ama ilişkimi eskiye döndüremedim.
Sürekli kavga edip ayrılıyorduk, ama ben yine arıyordum ve düzeliyorduk. Sonra yine... Hiç ayrılalım demiyordu, ben diyordum ama 2 saat sonra özleyip arıyordum. Nereye kadar gidebilirdi ki böyle? Sonra yaz bitti, okul açıldı. 20 gün yüzyüze görüşmemiştik o esnada. Görüştüğümüzde ondan ayrılmıştım ve mesajlaşsak da 2 gün ondan ayrı kaldım. Buluştuğumuzda 18 eylüldü. bana söz verdi, her şey eskisi gibi olacak ve değişmeyecek. seni üzmeyeceğim dedi. ben de çok kez sordum, bak dedim okul açılıyor, dersler yoğunlaşmadan bitecekse bitsin. tutamayacağın sözler verme bana dedim. yok yok, dedi. tamam. sözler verildi, her şey yoluna girdi bir haftalığına. sonra yine bana sürekli kaba sözler söyleyen sevgilim geri döndü. yaz sürecinde bana "dırdır yapma" , "sus artık", "herşeyime karışma" deyip durdu. istemediğim her şeyi umursamadan yaptı. beni saatlerce aramadığı, oyun başında zaman geçirdiği oluyordu...
yine bir çok sorun yaşadık, ama hepsini düzelir diye düşünüp bir kenara ittim.
bana en çok koyan olaylardan birini anlatayım.
(biliyorum vaktinizi alıyorum ama yardıma ihtiyacım var)
2 hafta önce, haftasonu buluşmak istedim ama uygun değilim dedi. halasının kızının evinde kalıyordu o esnada. öğrenci evi var burada ama o hafta sonu onlarda kalmak istemişti. aramız kötüydü ve "sana ihtiyacım var, lütfen ara beni" dedim. aradı, bana "kısa konuşalım işim var" dedi. çok kötü ağlıyordum, "ne işin var ki" dedim, halamın kızıyla oyun oynuyoruz dedi... bu canımı inanılmaz acıtmıştı.
o haftadan önce bana "7 de buluşalım sabah, boş sokaklarda dolaşalım" demişti. kalkıp sabahın körü hazırlanmıştım ama o gece arkadaşıyla muhabbet etmiş sabaha kadar. ve uyudu, benimle buluşmadı. öylece kalakaldım. aynı günün akşamında ona arkadaş kalalım, canımı yaktın dedim. buluştuk, yine kıyamadım. özür diledi. barıştık.
sonraki hafta da bu az önce bahsettiğim oyun oynuyoruz lafını etti.
2 haftadır doğru düzgün olamadık zaten.
onun geçen yıl hoşlandığı bir kız vardı, ama hiçkimse bilmiyordu bunu. bir tek kendisi biliyordu. çünkü o kız, bir erkek arkadaşı ve benim sevgilim çok yakın arkadaşlarmış. ve bu iki erkek bir kız gruptan, diğer çocuk o kızla çıkmaya başlamış. benim erkek arkadaşım da aşkını kalbine gömmek zorunda kalmış.
o kızın evine, yemek yemeye gitti. kızın sevgilisi de vardı ama benim istemedigim bir şeyi yapmaması gerekiyordu. bunun hata oldugunu kabul de etmedi. o benim arkadaşım dedi.
eğer o kız senin evinden içeri girerse, bu ilişki biter dedim. girebilir, benim evim okulun dibinde, gelme diyemem dedi.
arkadaşlarıyla çıkmak, eğlenmek benden daha değerliymiş demek ki. bunu anlamış oldum böylece... halbuki bizim ne hayallerimiz vardı. benim hayallerimi yerle bir etti.
3 ekim tarihinde, ona aldığım bir gömlek için "çok mahcup oldum" demişti bana. ben de "olur mu, biz sevgili değil miyiz?" demiştim. o da "arkadaş olalım bence ya" dedi. sanki benim ona arkadaş olalım dediğimi hatırlatıp benden intikam alır gibiydi... "eskisi gibi hissetmiyor musun" dedim. bilemiyorum dedi. o gece ağladım, yalvardım. "yarın konuşalım" dedi. buluştuk ertesi gün. ona gömleğini verdim. değiştirelim dedi, olmamıştı. onun için biriktirdiğim sinema biletlerini, cdleri falan da götürdüm ona. her şeyi geri verdim. ben onun saç telini bile saklıyordum. elini sildiği mendili bile...
hepsini verdim. o gün sinemaya girelim diye tutturdu, girdik. sevgili gibiydik, öptü beni. "bırakma beni" dedim ona. bilemiyorum falan dedi, sinir etti o gün beni. "benden ayrılabilir misin?" dediğimde "bilmiyorum" dedi. beni herkesin içinde saatlerce ağlattı.
ayrılma sebebi de, ben o kızın evine gittiğinde üzüntüden mide problemi yaşadım. midem hassastır biraz... "seni çok seviyorum, ayrılmak istemiyorum ama bencillik yapamam seni çok üzüyorum ve üzücem de, ben böyleyim" dedi.
sonra ona otururken sordum, nargile içiyorduk. "kesin mi yani?" dedim. evet dedi. o an üstüme bir umursamazlık geldi. bittiğini kabullendim. ve birden "ya ben pişman olucam di mi, beni senin gibi kimse sevmeyecek di mi" demeye başladı. ben umursamamaya devam ettim.
"arkadaş kalalım" diye ısrar etti. biz birbirimizin en yakınıydık, yine öyle olalım sık sık buluşalım dedi. ben hoşlanmıyorum bundan ya dedim. benim tarzım değil dedim. o kızlarla takılıp sonra benle mi görüşeceksin dedim. tuvaletten çıkınca ellerini yıkamadan yemek yemek gibi bir şey bu dedim...utanmadan sana söylemem o zaman dedi.
sonra babam aradı, apar topar eve gittim. giderken "gömleği birlikte değiştireceğiz, söz ver yoksa sana geri veririm" dedi. ben de gömleği alamazdım, aileme nasıl açıklayacaktım o erkek gömleğini. tamam dedim söz.
sonra eve geldiğimde tekrar buluşmamızı ima edercesine konuştu. "bir daha oraya gitmeyelim" gibi şeyler. gömleği ne zaman değiştiririz dedi. ben de ya orda öyle dedim ama sen kendin değiştirsen daha iyi dedim. bana kızdı, bağırdı çağırdı. tamam sana geri veririm dedi. ertesi gün hiç aramadı. akşama doğru "ne zaman müsaitsin" dedi. 4 te buluştuk, sırf erken arar diye okula bile gitmemiştim... çok seviyorum...
buluşunca kitap falan aldık, oturalım mı bi yere dedim. yok dedi çok hastayım. güçlü davrandım, hiç mızmızlanmadım. twitter'a gezdim falan yazmıştım, kimle geziyorsun dedi. ben de hiç kendim dedim. ne bu azim, saçını boyatacağını yazmışsın falan dedi. hiç dedim, mutlu olmaya uğraşıyorum. bana tüm o kağıtları, cdleri, onun için yazdığım defteri, fotoğraflarımızı geri getirmiş. gömleği de geri verdi. sonra metroya bıraktım onu. 6 ekimde oluyor bunlar...
metroya bırakınca sarıldı bana. öptü. yine görüşelim dedi. olmaz dedim. maddi manevi ne ihtiyacın olursa arayabilirsin dedim. belki seni arada görmek manevi bi ihtiyacımdır dedi. peki dedim öyle olsun o zaman. sarıldık son kez. elimi tutup öptü, ellerimiz zar zor ayrıldı. cevap vermek ya da "ben de seni" demek zorunda değilsin ama, seni seviyorum dedi. gülümsedim. gitti.
eve gider gitmez aradım. aklımı allak bullak ediyordu, beni mahvetmişti. otobüste hüngür hüngür ağladım. ki ben sınava hazırlanan biriyim. bunu yapmamalıydım kendime. çok üzüldüm...
hastasın, ilacını unutma dedim. hiçbir şey olmamış gibi sıradan arkadaşıyla konuşur gibi konuştu.
ertesi gün, ayın 7'sinde. akşama kadar bekledim. mesaj atmadı. aradım, azıcık konuştuk. sonra mesaj attım "ders mi çalışıyosun canım" dedim. uzanıyordum dedi. tamam o zaman rahatsız etmeyeyim dedim. sonra dedim ki, "kusura bakma rahatsız ediyorum ama sanki benle iletişimde olmaktan rahatsız gibisin, kimseyi rahatsız etmek istemem bana dürüstçe söylemeni isterim bunu" dedim. "rahatsızlık değil de, uyuyordum. çok zor uykuya dalıyorum ve sen beni uyandırdın çok teşekkür ederim" dedi. "afedersin tamam" dedim. 7 ekim akşamı saat 7 ydi. ve o dakikadan sonra ne aradım, ne mesaj attım.
2 gün oldu... yarın da 5. ayımız olacaktı... sizce ne zaman arar beni? ya da arar mı? geri döner mi yoksa boşuna mı mutlu olma oyunu oynuyorum... o da bana karşı umursamaz tavırlarını oynuyor, bana taktik yapıyor olabilri mi... yoksa başkası mı var... bana yardım edin :gitme: