Merhaba hanımlar ve beyler. Beyler bu konuya sizi de katıyorum çünkü doğum sonrası gelişen pozitif veya negatif durumlardan en az sizlerde eşleriniz kadar etkilenebiliyorsunuz. Gebelikten şüphelendiniz, testinizi yaptınız ve o silik minik kırmızı çizgiyle beraber heyecanınız başladı. Kan tahlili, ultrason ve kese göründü. Tebrikler hamilesiniz. Her şey çok güzel, planlar yapılmaya başlandı, erkek olursa bu isim kız olursa şu isim ya ikiz olursa iki isim birden aramaya başladınız. Eşiniz ve siz ömrünüzün geri kalanını adayacağınız miniğinize kavuşmak için gün sayıyorsunuz. Heyecanla O’ na kıyafetler, oyuncaklar, emzikler… alıyorsunuz. Düzenli yürüyüşler, dengeli beslenme… hepsi miniğiniz için. Tabi gebelikte salgılanan hormonlarınız sebebi ile biraz gergin, biraz duygusal, bazen mutlu, bazen mutsuzsunuz.
Ve beklenen gün geldi!
Miniğinizi kucağına aldınız. Heyecandan ve yaşanan durumdan dolayı duygularınız karışık. Gelen-giden, sevinen, konuşan, söylenen herkes etrafınızda… eminim hiçbir duyguyu tam yaşayamıyorsunuz. Nihayetinde etrafınızdaki herkes kendi yaşam alanlarına döndü, eşiniz işine gitti ve minik bebeğinizle baş başa kaldınız.
İşler sandığınız gibi gitmiyor mu? Kendi kendinize sorularda boğulmaya başladınız mı?
Minik bebeğinizle aranızda set mi var?
Hayalini kurduğunuz bir anne-bebek ilişkisinin artık hayalini kuramıyor musunuz? En önemlisi “bebeğimi seviyor muyum” sorusu yüzünüze çarptı mı?
Kime nasıl anlatacağınız konusunda karamsarlaştınız ve vicdan dediğimiz duyguyu en derininizde hissetmeye başladınız mı?