Âdet / hayız / regl halindeki kadın Kur'an-ı Kerim ve mealini okuyabilir mi; okurken başı örtmek gerekir mi?
Soru detayı
Hayızlı, cünüp veya lohusa bir bayan; - İçinde Kur'an'dan âyetler veya sûreler bulunan dua kitaplarını ve dini kitapları eline alıp okuyabilir mi? - Âyetü’l-kürsi ve İhlâs okuyabilirler mi? - Besmele, kelime-i tevhid, kelime-i şehadet, salavat-ı şerife, tesbih ve zikir çekebilirler mi? - Radyodan dinledikleri Kur’ân’ı içlerinden tekrarlayabilirler mi? - Arapça Besmele yazabilirler mi?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Kadınların başı açık meal okumaları caizdir. Âdet halindeki kadınların da meal okumaları caizdir. Çünkü meal Kur'an-ı Kerim'in aslı gibi değildir. Cünüp, âdetli veya lohusa olan kadın Kur’ân âyetlerinden hiç birini okuyamaz, caiz değildir.
Şayet içerisinde hem Arapça Kur'an, hem de meal birlikte bulunuyorsa, bu şekildeki Kur'an'ı hayız halindeki kadın veya abdestsiz bir kimse eline alamaz. Hayız halindeki kadınlar içerisinde Arapça Kur'an bulunmayan mealleri alıp okuyabilirler. Bu hususta Resulullah (a.s.m.) şöyle buyururlar:
“Cünüp ve âdetli kadın Kur’ân’dan hiçbir şey okuyamaz.”1
Yani sırf Kur’ân-ı Kerim okumak niyetiyle bir âyetten daha az bile okuyamaz. Ancak dua, senâ, Allah’a sığınma, zikir veya bir işe başlangıcında yahut öğretmek maksadıyla Kur’ân’dan bazı âyetleri okumak caizdir.
Meselâ, bir ulaşım aracına binerken okunması sünnet olan,
“Sübhânellezî sahhara lenâ hâzâ vemâ künnâ lehû mukrinîn. (Her türlü noksandan münezzehtir o Allah ki, bunu bizim hizmetimize verdi, yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi.”2
Aynı araçtan inerken de,
“Rabbenâ enzilnî münzelen mübâreken ve ente hayrü’l-münzilîn. (Ey Rabbim, beni hayır ve bereketi bol bir yere indir. Misafir ağırlayanların en hayırlısı Sensin)."3
Bir musibet ve ölüm haberi alınca,
“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. (Muhakkak biz Allah içiniz ve muhakkak yalnız Ona dönücüleriz)."4
Yine bir işe başlarken
“Bismillâhirrahmânirrahîm” demek, şükür maksadıyla
“Elhamdülillah” demek de bu kabildendir.
Aynı şekilde
Fâtiha, Âyetü’l-kürsî, Felâk, Nâs ve
İhlâs Sûrelerini zikir maksadıyla, Allah’ı hatırlamak düşüncesiyle ezberden okumak
haram değildir.
Mâlikî Mezhebi'ne göre, hayızlı ve lohusa olan kadının az miktarda Kur’ân okumasında bir mahzur bulunmamaktadır. Bu az miktar da yukarıda adı geçen sûreler miktarıdır. Bu meseleye delil olarak; kadınların uzun süre bu halde kalmış olduklarından dolayı istihsânen caiz görmüşlerdir.
Hanbeli ve Hanefi Mezhebi'ne göre, Kur’ân-ı Kerim'in kelimelerini heceleyerek, harf harf okumak caizdir. Çünkü böyle bir okuyuş “kıraat”e girmemektedir. Yine tilavet olmadan Mushafa bakmayı, sesini çıkarmadan içinden okumasını da caiz kabul etmişlerdir. Çünkü bu durumda da kıraatten (okumaktan) söz edilmez.5
Bütün bu görüşler müçtehid imamların çeşitli delillere dayanarak vardıkları içtihad farklılıklarıdır ve hepsi de doğrudur.
Bunun yanında, kelime-i şehâdet, kelime-i tevhid, istiğfar, salavat-ı şerife gibi tevhid ve zikir cümlelerini bir veya birden fazla okumak caizdir.
Hanımların bu özel günlerde Kur’ân-i Kerim'in dışında tefsir, hadis ve fıkıh gibi dinî kitapları ellerine almaları İmam-ı Âzama göre caizdir. Ancak bu kitapların içinde bulunan âyetlere el sürmemeleri gerekir.
Kur’ân âyetlerinin bu durumda iken yazılması meselesinde el-Feteva’l-Hindiyye’de şu kayıtları okuyoruz:
“Cünüp veya hayızlı olanların yazmakta oldukları satırların arasına Kur’ân’dan bir âyet yazmaları mekruhtur. Fakat yazdıkları bu âyetleri okumazlarsa mekruh olmaz. İmam-ı Muhammed ise, bu kimselerin Kur’ân yazmamaları bana göre en sevimli davranıştır, diyerek bu hususta ihtiyatlı ve dikkatli olmayı tavsiye etmektedir.”
Buna göre, besmele de Kur’ân’dan bir âyet olduğundan hayızlı iken yazılmaması daha isabetli olur.
Bu arada hangi mezhebe bağlı olursa olsun, bu haldeki bir kadın Kur’ân’ın bir âyetine bile el süremez. Ancak Kur’ân’a yapışık olmayan temiz bir bez ve kâğıtla tutabilir.