Köylülüğüm nasıl geçer

Yer sofrası meselesinden sonra gidip yer sofrası edinmiş, ona örtü ararken de satıcıya durumu izah edince ‘ne alaka bu devirde öğrenir yahu çocuklar tvden falan’ cevabını almış kadınım ajsjsjsjs.
Olsun, finger bowl da bilsin, yer sofrası da.
Neyin nerede lazım olacağı hiç belli olmaz.
Şuan ben a101 keki öğrendim, uygulayacağım yeri bir düşüneyim😂

Siz bundan bahsedince aklıma geldi. Bence elegan ve şık yaşamın önemli gostergelerinden biri de ev dekorasyonuna, giyim kusamina vs dikkat etmek. Özenli ama hoş zarif sade bir tarz benimsiyorlar genelde sosyoekonomik olarak yuksek siniflardan gelen tipler. Benim anne de baba da yetişme olarak dekorasyon ve giyimde zevk geliştirmek gibi bir kavram bilmiyorlar. Bana da öğretmediler. Ama etrafımda başka arkadaşlarıma bakıyorum mesela ailesinden öyle gormus ve para harcamıyor mesela ama evini çok zevkli dosemis veya su kıyafetle şu giyilir filan gibi şeyleri bilen insanlar. Ben de bu kültürü bilerek bu yasa gelmiş olmak isterdim.
 
Yer sofrası meselesinden sonra gidip yer sofrası edinmiş, ona örtü ararken de satıcıya durumu izah edince ‘ne alaka bu devirde öğrenir yahu çocuklar tvden falan’ cevabını almış kadınım ajsjsjsjs.
Olsun, finger bowl da bilsin, yer sofrası da.
Neyin nerede lazım olacağı hiç belli olmaz.
Şuan ben a101 keki öğrendim, uygulayacağım yeri bir düşüneyim😂

Siz bundan bahsedince aklıma geldi. Bence elegan ve şık yaşamın önemli gostergelerinden biri de ev dekorasyonuna, giyim kusamina vs dikkat etmek. Özenli ama hoş zarif sade bir tarz benimsiyorlar genelde sosyoekonomik olarak yuksek siniflardan gelen tipler. Benim anne de baba da yetişme olarak dekorasyon ve giyimde zevk geliştirmek gibi bir kavram bilmiyorlar. Bana da öğretmediler. Ama etrafımda başka arkadaşlarıma bakıyorum mesela ailesinden öyle gormus ve para harcamıyor mesela ama evini çok zevkli dosemis veya su kıyafetle şu giyilir filan gibi şeyleri bilen insanlar. Ben de bu tarz bir kültürü bilerek bu yaşa gelmiş olmak isterdim.
 
Antep’e 1 kere gittik günübirlik.Havaalanından şehir merkezine giderken depresif bir şehir gibi geldi manzara olarak.Şehir merkezine gidince çok şaşırdım şatafatlı binalar banka şubesinde bile sokağa kadar sarkan kırmızı halılar falan noluyo sandım sanki Dolmabahçe sarayı banka şubesi değilde.
Şehir merkezinden arabayla 5 dk uzaklaşınca o depresif görüntü yeni başladı. Oranın yerlisi arkadaşımız anlattı sadece merkezimiz böyle kalan her yer farklı

Evet malesef çok güzel yerleri de var çok fazla park bahçe orman ve tarihi yer var ama şehir genel olarak gri ve depresif bir şehir bence de.
 
Evet malesef çok güzel yerleri de var çok fazla park bahçe orman ve tarihi yer var ama şehir genel olarak gri ve depresif bir şehir bence de.
Ben İstanbul’u hem seviyorum hem nefret ediyorum.Hem buraya yakın hem de daha görece ufak bir yere müstakil hayatına geçmeyi hayal ediyor ve hedefliyorum eşimle.
Herkes doğduğu/yaşadığı yeri sever ve över anlayabiliyorum.Diğer büyükşehirlere gidince mutlu oluyorum daha sakin daha sessiz diye ama 2 gün sonrada boğulmaya başlıyorum belki de kalıcı olarak değilde gezmek için gittiğim içindir.
Becerebilir miyim bilmiyorum ama müstakil hayatına çok özeniyorum bağ bahçe bir kaç tavuk fantazim bile var
 
Köylü olmak şehirli olmak kavramı kalmadı artık şimdi herkesin elinde bir telefon tiktok çekiyorlar mahremiyet kalmadı herkesin toprağı bir köyden geliyor ayıp birsey deıgl önemli olan insan olmak edepli ahlaklı temiz bir hayat yasamak
Bazen diyorum keşke bende köyde yetisseydim herseye de aklımız ermeseymis biraz saf kalsaymisiz
 
Bazıları seren Serengil sendromu ile yazmış :)...
Sanki şu yüz derecede kaynar veya güneş doğudan doğar der gibi pilav kaşıkla yenmezi savunmussunuz. Doğu toplumlarında pilav elle yeniyor. Sizin örnek aldığınız toplum Avrupa. Avrupa aristokrasi para bol, iş yok uydurmuş kendince bir sürü kural. Downtown abbeyi izlediyseniz orda maddi durumları kotulestikce kuralları esnetmislerdi.
Biri burda sağ elle yenmez günah dese gerici dersiniz bilmem kaç yılında birilerinin uydurduğu bir kuralı canhıraş savunmussunuz.
Size öyle estetik geliyordur kendiniz öyle kullanırsınız ailenizde bunu devam ettirirsiniz de değişmeyen bir kural gibi burda iddialasmak komik.
Doğu toplumlarinda neden bu yok. Adamların bir kısmı sömürge bir kısmı tarım toplumu. Bunları uydurmaya vakit olmamış ki.
Kendi toplumumuza bakmak lazım. Saray eşrafı nasıl yiyormuş. Hadi Osmanlıyı kabul etmiyorsun diyelim cumhuriyetin ilk dönemlerine bak. Pilav kaşıkla mi yenmiş. Benim bu konuda bir araştırmam yok. Ha varsa kendi toplumuzda bu şekilde bir adabı muaseret kuralı gel savun. Gidip de özenti özenti gelip buraya Seren Serengil sendromu yaşatmayin.
 
Ben İstanbul’u hem seviyorum hem nefret ediyorum.Hem buraya yakın hem de daha görece ufak bir yere müstakil hayatına geçmeyi hayal ediyor ve hedefliyorum eşimle.
Herkes doğduğu/yaşadığı yeri sever ve över anlayabiliyorum.Diğer büyükşehirlere gidince mutlu oluyorum daha sakin daha sessiz diye ama 2 gün sonrada boğulmaya başlıyorum belki de kalıcı olarak değilde gezmek için gittiğim içindir.
Becerebilir miyim bilmiyorum ama müstakil hayatına çok özeniyorum bağ bahçe bir kaç tavuk fantazim bile var
Köylü mu olacaksın :) ahahhaa . İstanbul çok yordu beni , yazın kaçtım .
 
Bu köyde büyümekle alakalı tamamen mesela çat kapı girilir yüksek sesle konuşulur sofra adabı yoktur çinkü tarlada bağdaş kurup ortadaki tabağa ekmek banarsınız ben böyle büyüdüm en azından şehirde işçi ailede bile olsam bunların yerini daha medeni hareketler alacaktı , babam örneğin oturduğum binaya bağıra çağıra girer espri sanır ama kaba şeyler söyler, eşantiyon ürün için açılışlara gider ben bunları tasvip etmesem de mesela market market gezerim indirimli ürün için oysa arada az fark var başkası alıp geçer hepsi olmasa da çoğu köylülük ruhuyla alakalı şimdi herkesin köylü güzelleşmesini şaşırmıyorum klasik toplum ikiyüzlülüğü marketteki çalışan bile köylüye özensiz davranırken diğerine daha hoş konuşuyor kimse kimseyi kandırmasın
Köylüleri aşağıladığınız yok ben anladım sizi. Bazı üyeler linçleyecek konu arıyor boşver.
Bu bir tabir zaten, “köylü gibi” tabiri vardır. Neden çünkü köy ortamında yetişenler daha gelişigüzel, doğaçlama yetişir. Benim de örneğin büyük teyzelerim ulu orta soru sorar, bu normal gelir çünkü köyde herkes böyledir, ya da bağırarak herkesin duyacağı şekilde konuşur çünkü köy meydanlarında bu işler böyledir:)
Köyde herkes siniden yemek yer. Mesela siz arkadaşlarınızla kahvaltıda reçele bıçak değil çatal batırdığınızda ne olur? Karşınızdaki için hoş olmaz ama bu köyünüzde gördüğünüz bir davranıştır oysa. “Köylü” olmak bunu gerektirir:) Basit bir örnek ama böyle örnekleri yaşaya yaşaya göreceksiniz tecrübe ettikçe sıyrılacaksınız.
Herkes vauuvvv köylülere hakaret diyerek kılıç kuşanmış ama köyde yaşam bu.Kötü bir şey değil ama köyde değil ve kimse de böyle devam etmek zorunda değil.
 
Siz bundan bahsedince aklıma geldi. Bence elegan ve şık yaşamın önemli gostergelerinden biri de ev dekorasyonuna, giyim kusamina vs dikkat etmek. Özenli ama hoş zarif sade bir tarz benimsiyorlar genelde sosyoekonomik olarak yuksek siniflardan gelen tipler. Benim anne de baba da yetişme olarak dekorasyon ve giyimde zevk geliştirmek gibi bir kavram bilmiyorlar. Bana da öğretmediler. Ama etrafımda başka arkadaşlarıma bakıyorum mesela ailesinden öyle gormus ve para harcamıyor mesela ama evini çok zevkli dosemis veya su kıyafetle şu giyilir filan gibi şeyleri bilen insanlar. Ben de bu kültürü bilerek bu yasa gelmiş olmak isterdim.
Ev çok öznel bir durum, eğer bir davet değil sıradan buluşma ise giyim de çok öznel.
Sadece buradan yürümek ya da değerlendirmek biraz haksızlık olabilir.
Lakin dediğiniz farkı resmi, hadi resmiyi genele indirgeyelim düğün cenaze, taziye vb durumlarda gerçekten ortaya çıkan bir fark olduğumu düşünüyorum.Taziye evine şık, düzgün, hazırlanılmış gidilir bizim ailemizde.Eğer bir mevlid falan yapılmışsa bir yerde bayağı resmidir.
Eşimin ailesinin bahsettiğim gibi bir durumuna katıldık. Tek takım elbise kravat mendil kullanan babam, döpiyes türü giyinen, makyajlı fönlü olan annemdi. Elbette desenli çiçekli böcekli şeyler değil. Şahsen ben kazakla gelinmesini yadırgadım, alışmamış ve görmemişim ya da günlük sokağa çıkar gibi özensiz katılınması ya da cafcaflı giyinilmesi tam da adapsızlık.
Bunlar sonradan nasıl öğrenilir bilemiyorum, ailemin işi sebebiyle fazlaca resmi ortam içine doğduğumdan bilinmemesini tuhafsıyorum.
 
en gıcık olduğum durum😂
ortada BOMBOŞ sabit merdiven var yürümek isteyen buyursun yürüsün ama yok. sağda duruyorum yanımdan ittire ittire koşa koşa gidiyorsun e 2 adım önde oluyorsun altı üstü ve aynı vagona biniyoruz
Zamandan tasarruf ve enerjiden tasarruf. O dik merdivenlere nefes yetmiyor.
 
Of konunun sonuna gelene kadar duygudan duyguya atladım 😂
Neyse sonuç olarak tekrar emin oldum ki adına köylülük mü tasralilik mi denir bilemiyorum ama o kültürü sevmiyorum. Yani en azından öyle bir kültürle iç içe olmayı sevmiyorum. Ekip biçmek, yardımseverlik falan güzel şeyler ama beraberinde gelen küçük yerde yaşamanın ve hayatın daha durağan olmasının getirdiği merak, üstüne vazife olmayan şeyleri konuşmak öğrenmek istemek, samimiyeti fazla tutmak, kibarlık adı altında gereksiz ısrar, bazen sorulmadan fikir beyanı.. Zaten küçük yer herkes samimi diye ortamda fazla rahat davranma, yüksek ses, yeme içmede rahatlık.. Bir sürü şey saymak mümkün, çünkü küçük, samimi ve biraz da monoton bir hayatın belki de doğal sonucu bu durum. Sürekli güzellemesi yapılmasını da anlayamıyorum, iyisi yok mu var ama çok pis şeylerin de döndüğü çok kapalı bir ortam, sürekli neler duyuyoruz.

Bir konuda zorlandığınız anda durup bu yaptığım ya da söylediğim şey karşıdakini nasıl rahatsız edebilir diye sorarak en azından kendinizi sonradan kötü hissedeceginiz bir konuma sokmazsiniz. Tutup da kurufasulyeyi kaşıkla yediniz diye kimseye bir zarariniz olmaz ama ses çıkarmak, ortadan yemek, ortak yemekte önce iyileri yemek gibi şeyler karşıdakini rahatsız eder. Özel hayat ya da parasal gibi kişisel şeyler tabi ki sorulabilir ama nasıl, önce en küçük soruyla başlar karşıdakinin tekisi olumlu ise kademe kademe ilerler rahatsız olduğunu düşündüğünüz noktada durursunuz. Yurtdisinda tatil konusu açıldığı zaman önce klasik ya işte vize almak da zor oldu, eskiden ne rahattı şimdi euro kaç oldu diye başlayınca kimisi kendiliğinden dökülüyor kimisi de gecistiriyor. O gecistiren belli ki sizden fazla kazandığı için ortamda gerilip bahsetmek istemedi, orda durun. Böyle böyle kisisine göre bir tavır belirlersiniz.
 
Çatala çıkarılır, el ile alınmaz ve dahi diğer, boşta kalan elini siper edersin bir miktar ki ağızdan çıkarışın görünmesin. Ben zeytin yemem, sevmem zaten yiyenler dert etsin bana ne :KK45:
Videoyu bulursam atarım. Çatala da laf etmişti :KK53: En iyisi, ağzındayken üfleyerek fırlatmak 🤣
 
Bazıları seren Serengil sendromu ile yazmış :)...
Sanki şu yüz derecede kaynar veya güneş doğudan doğar der gibi pilav kaşıkla yenmezi savunmussunuz. Doğu toplumlarında pilav elle yeniyor. Sizin örnek aldığınız toplum Avrupa. Avrupa aristokrasi para bol, iş yok uydurmuş kendince bir sürü kural. Downtown abbeyi izlediyseniz orda maddi durumları kotulestikce kuralları esnetmislerdi.
Biri burda sağ elle yenmez günah dese gerici dersiniz bilmem kaç yılında birilerinin uydurduğu bir kuralı canhıraş savunmussunuz.
Size öyle estetik geliyordur kendiniz öyle kullanırsınız ailenizde bunu devam ettirirsiniz de değişmeyen bir kural gibi burda iddialasmak komik.
Doğu toplumlarinda neden bu yok. Adamların bir kısmı sömürge bir kısmı tarım toplumu. Bunları uydurmaya vakit olmamış ki.
Kendi toplumumuza bakmak lazım. Saray eşrafı nasıl yiyormuş. Hadi Osmanlıyı kabul etmiyorsun diyelim cumhuriyetin ilk dönemlerine bak. Pilav kaşıkla mi yenmiş. Benim bu konuda bir araştırmam yok. Ha varsa kendi toplumuzda bu şekilde bir adabı muaseret kuralı gel savun. Gidip de özenti özenti gelip buraya Seren Serengil sendromu yaşatmayin.
Doğu toplumu dediğiniz şey arap kültürüdür ve o kültürün bu coğrafyada kendi insanları dışında örneğine rastlayamazsınız.
Yemeğe kaşık çalmak deseniz anlarım, ülkenin doğu kültürüne binaen söylendiğini anlaşılır lakin hiçbir zaman bahsettiğiniz osmanlı ya da sonrasında kaşığı reddedip elle yemek diye bir şey olmadı. Gayet sofra adapları vardı. Bunun sebeplerine indiğinizde ise inanış gereği temizlik kuralları ile karşılaşırsınız. Hala elle yenen yemekler mevcuttur ama pilavı arap gibi elle yemeyi ya da kaşıklamayı seren serengil sendromuyla denkleştirmemiz abes olmuş.
 
Ya herkes linçlemiş ama ben konu sahibini anladım. Benim anne tarafım memleketteki bir köyden. Annem Ankara'da üniversite okumuş köyden okuyan ilk kız. Bütün akranları kardeşleri dahil ilk-ortaokul mezunu. Şimdi vereceğim örnekleri kimseyi aşağı gördüğüm için değil konu sahibini anladığımı belirtmek için veriyorum. Lütfen yanlış anlaşılmasın. Annemin kardeşleri kuzenleri hep şiveli konuşurlar. İstanbul Türkçesiyle konuşan tek kişi annemdir yakın hısım akraba arasında. Hatta annem de onlarlayken şiveye döner konuşma bitince düzelir. Çok ilginç gelmiştir bana bu annem hep istemsiz olduğunu söyler. Bunun dışında, yakın zamanda iftar yaptık beraber, teyzelerim mesela çok rahat küfürlü konuşabilirler. Yani özellikle küfretmek için değil de örneğin kaka yerine b.. derler defol yerine s…. derler. Ağızları öyle alışmış. Yine aynı şekilde bir şaka yapıldı diyelim onu alakasız şekilde belden aşağıya çekebilirler. Ben ilk başta bunlardan çok rahatsız oluyordum özellikle anne ve babamdan böyle bir üslup hiç görmediğim için. Sonra cahilliklerine verdim. Bu aslında köylülükten ziyade eğitim ve görgüyle alakalı bir durum. E belli bir zamana kadar da köylerde kız çocukları okutulmuyormuş. Konu sahibi de bazı şeyleri annesinden teyzesinden gördüğü gibi yapıyor belli ki. Ama ben anlattıklarınızda yanlış bir şey görmedim reçel götürünce kimsenin sizi ayıplayacağını sanmıyorum.
 
Bu köyde büyümekle alakalı tamamen mesela çat kapı girilir yüksek sesle konuşulur sofra adabı yoktur çinkü tarlada bağdaş kurup ortadaki tabağa ekmek banarsınız ben böyle büyüdüm en azından şehirde işçi ailede bile olsam bunların yerini daha medeni hareketler alacaktı , babam örneğin oturduğum binaya bağıra çağıra girer espri sanır ama kaba şeyler söyler, eşantiyon ürün için açılışlara gider ben bunları tasvip etmesem de mesela market market gezerim indirimli ürün için oysa arada az fark var başkası alıp geçer hepsi olmasa da çoğu köylülük ruhuyla alakalı şimdi herkesin köylü güzelleşmesini şaşırmıyorum klasik toplum ikiyüzlülüğü marketteki çalışan bile köylüye özensiz davranırken diğerine daha hoş konuşuyor kimse kimseyi kandırmasın
Amma dramatize etmişsiniz,ben tarımın öncelikli olduğu ve Türkiye'de üzümün başkenti olarak bilinen bir ilçede yaşıyorum.Burada insanların öncelikli geçim kaynağı üzüm bağlarıdır ve çoğu insan bağlara gidip üzüm toplar.Bağ sahipleri desen üstüne başına bakarsan köylü dersin ama trilyon kazanan insanlar.Kimse kimseyi kılık kıyafetine,oturmasına kalkmasına göre değerlendiremez.
 
Tonlarca mesaj yazılmış. İster konu sahıbıne ıster baska uyelere... Ister konu sahıbıne önerı olmus, ıster elestırı...
Benm konuda n zıyade konu sahıbınden anladıgım kendı kendısını begenmıyor ve anlamıyor. Anlatmaya calısılıyor ama anlamıyor
Özguven yok deniliyor var dıyor... Kıtap oku deniliyor cok okuyorum dıyor esın soyle boyle denılıyor yok hayır diyor.
Koylu degıl ama anlama guclugu olan bellı noktaya kıtşenen ınsan oldugunuz bellı. Fırsat bulsa egosunu tatmın etmek ıstıycek ama oda yok
Kımse sızı kucuk gormuyor ama sız kendinizı kucuk goruyorsunuz ve okumuyorsunuz buda net.
Kıtap okumak sadece okumak degıldır. Okudugunu da anlamaktır. Dogru yazarlar secmektır. Cesıtlı kaynaklardan arastırmaktır.
Internet sadece ınsta degıl kaynaktır. Gorgusuzluk, patavatsızlı, cımrılık koyluluk degıl ınsanın cahıllıgıdır.

Ne kadar inkar da etsenız sız kendınıze saygı duymuyor, ozenıyorsunuz. Ama özenılcek bırsey yok. Herlesın hayatı kendıne. Ne kadar da ozensenız ailenizi, gorgulerını, kurallarını, gecmısı degıstıremzsınız. Önce kendınizi bır gelıstırın.
Cok guzl ceveaplar tespıtler yapanlar oldu. Katıyyen karsı cıktınız. Bız sıızı konuda anlattıgınız kadar bılırız ve konuya gore, cevaplarınıza gore de bu boyle
 
X