eskiyim ama başıma gelenlerden utandığım için yeni kullanıcı açtım, affedin...
Offff ki n offf, nereden başlasam bilemedim, yaşlardan başlayayım iyisi mi. Ben 33 eşim 37 yaşında. Bu benim ikinci, eşimin üçüncü evliliği. Görücü usulü ile evlendik, aslında görücü usulü de demeyelim de bir arkadaş vasıtasıyla tanıştık diyelim, sonra da severek evlendik, ya da salt ben severek evlendim diyelim biz buna. zira ben, gerçekten ama gerçekten sevdim ki hala da seviyorum ve bu seviyorum cümlesini yazan ellerimin iki parmağını kırmış olsa da.
İlk eşimi trafik kazasında kaybettim ki henüz 5 aylık evliyken, neyse bu konuya girmeye gerek de yok gerçi ama anmak istedim en nihayetinde zira o ölüp beni yalnız koymasaydı ben bu yeni eşimle tanışmıyor olacaktım.
şimdi bunları utanarak yazıyorum ve evet itiraf ediyorum, "eşim yıllardır beni dövüyor". aslında özünde çok iyi biri ve fakat öfke kontrol probleminden mütevellit her gün şiddete başvuruyor. Aslında dayak flört dönemimizde başladı, şakayla karışık mıncıklayıp çimdikliyor ara sırada iman tahtamı derede çamaşır döven kadınlar gibi dövüyordu... ne yalan söyleyeyim evlenmeden önce bu halleri hoşuma gitse de evlendikten sonra kabusum oldu diyebilirim...
Eşim beni dövüyor, dövdükçe dövüyor, durmuyor yorulmuyor da…
Gerçi evlendiğimizin sonraki ayında başladı bu şiddet olayları ama ben tabii belki düzelir diye sineye çektim ama aynı ve fakat dün gece zıvanadan çıkıp sağ elimi masaya sabitleyip kevgirle çivi çakar gibi parmaklarıma vurması son radde oldu diyeyim.
bu arada eşim çalışmıyor, bense Mahmutpaşa’da milli piyango bileti satarak geçimimizi sağlıyorum, millete şansla para dağıtırken kendim şansızlıklar içinde boğulup gidiyorum.
Eşim boyca da benden uzun, iri yapılı biri, kemikleri de ağır bense zayıf, çelimsiz bir yapıdayım.
mesela geçen gün eve gelirken iki ekmek, yarım kilo zeytin, 15 liralık da kıyma, biraz domates ve biber sonra da kendime samsun 216 eşime de kısa winston light aldım (ben ne kadar tutumlu davransam da o keyfinden vazgeçmiyor). neyse eve gittim, gitmez olaydım...
zili çaldım, kapıyı açtı direkt elimdeki poşetlerden içinde sigara olanına yapıştı, öyle bir çekişi var ki savrulup yere düştüm, düşmemi umursamadan yere savrulan sigarayı alarak bastı kalayı, neden geç kalmışmışım, sigarasız olduğunu bilmiyor muşmuşum da diyerekten tekmesini baldırımda buldum, giydiği terlik de tabanı kemik olanlardan, kemikle kemiğimi döver gibi bacağımda amansız fecaatte bir acı…
Neyse dedim, sigarasız kalmıştır, ondan bu sinirli halleri…
Yerden kalkarak savrulan domatesleri, biberleri tekrar poşete koyup üstümü çıkarmadan mutfağa koştum…
Yemeği hazırladım, ayıptır söylemesi çok da güzel yemek yaparım ve titizim de.
Yemeği hazırlarken o da içerde esra erol izliyordu, sesi geliyordu… bir ara telefonumu şarja takmak için odaya geçtim, telefonun şarjı televizyonun orda olduğu için oraya gittim, böyle olacağını bilseydim gider miydim hiç?
Tv ünitesinden şarjı alıp üçlü prize takarken televizyonun önünden geçmiş bulundum sonrası kafamda kırılan televizyon kumandası….
Sonra da kalkıp gerizekalısın sen, hem gerizekalısın hem de aptal demesi yok mu? O an ölmek istedim, yer yarılsın da içine giresim geldi, ocakta yemek, tepemde bana gerizekalı diyen eşim, yerde kırılmış televizyon kumandası… kalk dedi, kalk, getir o kumandayı…
El mahkum, lagari yapılıyım neticede karşı çıkamam ki, kumandanın pillerini, kumandayı, pil kapağını topladım götürüp verdim, verirken de bir tokat da orada yedim…
Ağlayamıyorum da ağlasam neden ağlıyorsun diye başlıyor dövmeye, saçımı başımı yolmaya…
Neyse mutfağa gittim, yemeğim pişmek üzereyken gidip sofrayı hazırladım, kendisini de çağırdım, yemek hazır diye.
Geldi bu, oturdu sofraya, yemeğinden ilk aldığı lokmasıyla mutfağa koşması bir oldu, bir baktım elinde kevgir, geliyor…
O geldikçe ruhum bedenimden çıkacak gibi, dövecek dedim beni, dövecek… ani bir refleksle kendimi masanın altında buldum, neden masanın altında girdim onu da bilmiyorum…
Masanın altında cenin pozisyonundayım, geldi bu. Önce sol batın boşluğuma indirdi kevgiri, sonra trapezius kasıma…
Nerede bu yemeğin tuzu, sana kaç kere diyeceğim bir işi adam gibi yap, ya da yapma diye de kalayladı, sonra da tek eliyle çekti beni masanın altından, bu ellerle mi unuttun tuz atmayı diyerekten masaya sabitledi elimi, sonra da vurdukça vurdu… nasıl acı çekiyorum bir bilseniz…
Neyse ben gidip mutfakta elimin acısı dinsin diye elimi buzluğa koydum, ne yapayım ne edeyim derken benim ilkokuldaki sıra arkadaşım dalyan ağabeyim geldi aklıma, Dalyan ağabeyi çağırdım, korsan taksicilik yapıyor kendisi, o geldi beni aldı, önce hastahaneye götürdü, sonra da evine götürdü... akşam onunla dışarı çıktık, bizim mahalledeki İsmail ağabeyin kahvesine gittik, muhsin de oradaydı o da yanımıza geldi, herkese özelimizi anlattım ve dayak yediğimi onlara da itiraf ettim... ismail abi sustu, dalyan'la muhsin ise sırtımı sıvazlayarak ayrılmam gerektiğini ve böyle bir evliliğinin sürdürülemeyeceğini salık verdiler ve fakat ben hem ayrılmak istemiyorum hem de bana bunu yaptığı için ayrılmak istiyorum...
siz kadın ruhundan anlarsınız, sizce eşim neden böyle davranıyor? ne yapayım da onun öfkesini kontrol etmesine yardımcı olayım, lütfen bana yardım edin...