Şu hayvan sesinden şikayet eden insanlarımız biraz durup düşünseler, vicdanlarınnı yoklasalar olmuyor mu? Bu hayvanları evcilleştiren insanoğlu. Köpekler bekçi olsun, çoban olsun diye, kediler evdeki haşaratları mahlukları yesin diye alınmış evlere bahçelere zamanında. Ve yüzyıllar içinde evcilleşmişler. Ama insan şehir hayatına geçmiş ve tabiri caizse bu hayvanlara tekmeyi basmış. Tek tük insanız şurada hayvan sevmeyi, onu olduğu gibi kabul edebilmeyi bilen, ne acı!
Aman sokağımda köpek havlamasın, aman bu mart kedileri uyutmuyor, açayım pencereyi kaynar su dökeyim çiftleşirkerken. Olmadı zehirleyeyim! Gelmesin tekmeyi basayım, taşı fırlatayım. Neden? Hepsinin kendince bir nedeni var sorsak...
Yani çok merak ediyorum ama köydeki bebek nasıl uyuyor? Şehrin ortasında olmasaydı bu şikayet eden insanlar, dağın başında lüks bir evleri olsaydı o bahçeye kaç köpek dizerlerdi kim bilir. O zaman o çocuğun uykusundan uyanması dert olur muydu? Yoksa hırsızıydı uğursuzuydu gelmez, ne güzel havlıyor diye o köpeğe sahip mi çıkılırdı?
Çocukları uyuyamıyor diye yakınan anneler... Sizi anlasam da siz de lütfen bunları da düşünün. Bu hayvanların şehirde ne işi var? Çünkü insan onu kendine yaklaştırdı. Şimdi onların sorumluluğu yine bizde, insanda. Doğada yaşayamazlar ki. Onların doğaları insana yakın olmak. Ne yazık ki bahçede olmaları bile büyük şans. O bahçede o köpek havlamasa sokaktaki havlıyor. Değil zehirlemek ya da canıyla tehdit etmek, hemen şikayet etmek için telefona sarılanların bile vicdanını sorguluyorum ben bu yüzden.
Ama insanoğlu bencil işte. Anlatsak da anlayan kaç kişiyiz şurada...