Benim bir erkek arkadaşımın annesi vardı, ne zaman oğluyla kavga etsem iş çıkışı catkapi gelirdi, kapıda beklerdi beni, bir çay içmek isterdi, gazımi almak için.
Etmedigi iltifat yoktu nasıl ışıl ışıl, nasıl enerji dolu oluşumla ilgili. Devamlı beni arardı, kendi özel hayatı hakkında bilgiler verirdi,sevgilisiyle barısınca falan. Sorsan dünyanın en modern kadını. Ona hediye gelen şarapları falan bana verirdi,siz icersiniz diye. Kız arkadaşının kocası,daha sevgiliysken onlarda kalirmis,beni de Her evde gördüğünde 'ah bu gece kalsan keşke, annenlerle konusayim ister misin?' derdi, oğluyla ne zaman resim atsam 'siz evlenseniz başka bir şey istemem' derdi, ailemin beni ne kadar düzgün yetiştirdiğini söyler, 'tanisinca ilk isim teşekkür etmek olacak' derdi, saçlarını bana boyatirdi, çok alakasız insanlara bile benden bahsederdi, 'oglumun bir kız arkadaşı var şöyle iyi böyle guzel' diye...
Böyle bir sevgi bombası hayal edin.
Çok değil, ben oğlunu terkettikten birkaç hafta sonra, oğluşunun üzüntüsünü görünce annemi arayıp 'ne ahlaksız kız yetistirmissin,bizim evden çıkmazdı. Benim kızım ilk sevgilisiyle evlendi,yengencin eski sevgilileri köy doldurur, siz mutaassıp bir ailesiniz madem bu kız niye alkolik? Ne biçim yetistirmissiniz? Daldan dala , kucaktan kucağa geziyor, oğlumu da şöyle şöyle kandirdi,evden ozel eşyaları çıkıyor hala' falan... Allaaah daha neler neler söyledi - bunlar telefon hoparlordeyken benim duyduklarim.
Ve kadını bir seneden uzun zamandır tanıyordum, bana bir gün olsun en kötü bir imada bile bulunmamisti.
Yani annelerin 'sevgi bombalari' ters düşene kadar, sen onların biricik oğullarını aglatana kadar.
O yüzden Müslüm Gürses 'ten 'aldanma çocuksu mahsun yüzüne' şarkısı tüm maskesiyle sirinlik yapan erkek annelerine gelsin