Kıbrıs tüp bebek uzmanı Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen ile tüp bebek hakkında herşey




Tüp Bebek Aşamaları:

*Yumurtalıkların Uyarılması

Adet döneminin 2 ile 5. Günleri arasında ilaç tedavisi başlanmaktadır. Yumurtalardan daha çok verim alabilmek ve hamile olma olasılığını yükseltmek adına, iğne şeklinde hormon ilaçlarına başlanarak yumurtalıkların uyarılması sağlanır.

Yumurtaların gelişimi ortalama 12 günü bulabilir. Bu süreçde kan testi ve ultrason kontrolleri yapılmaktadır.


*Yumurta toplanması

Ortalama 12 günlük ilaç tedavisinden sonra, yumurtalar istenilen büyüklüğe geldiği taktirde, yumurtaları çatlatmak adına bir adet iğne yapılır. İğne yapıldıktan 34 ile 40 saat sonrasında yumurtaların toplanması gerekmektedir.

Yumurta toplama işleminde, hastanın acı duymaması adına bu işlem yapılırken hastaya anestezi uygulanır ve uyku halindeyken işlem gerçekleştirilir. Yumurtaların toplanma işleminden sonraki aşama ise yumurtalardan en verimli olanlarının seçilmesidir.


*Yumurtaların döllenmesi

Toplanan yumurtalardan kaliteli olanlar seçilerek spermler ile döllenilir. Spermler, yumurtalar ile döllenir ve embriyo meydana gelirler. Embriyolar transfer işlemine kadar labarotuvar ortamında embriyologlar tarafından incelenip gelişimleri izlenir.

*Embriyo transferi

Embriyolar transfer işlemi için laborotuvar ortamından alınarak anne rahmine yerleştirilir. Bu işlem esnasında hasta ağrı duymayacağı için anestezi verilmesine gerek duyulmamaktadır. Transfer işlemi yumurtalar toplandıktan sonra gelişimlerine göre 3. İle 5. Günleri arasında anne rahmine yerleştirilir. Rahime yerleştirilen embriyonun tutunup tutunamayacağı ortalama 12 günlük süreçten sonra kanda gebelik testi ile belli olur.

 
TÜP BEBEK TEDAVİSİ İLE İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR


Tüp Bebek Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Tüp bebek tedavisine öncelikle ortalama 12 günlük yumurtalıkları uyarma süreci ile başlanır. Bu süreçten sonra yumurta toplama, yumurta döllenme ve döllenen yumurtaların transfer edilmesi süreci gelir. Transfer sürecinden 12 ile 15 gün sonrasında da gebelik sonucu için kan testi yapılır.




Tüp Bebek Tedavisine Hangi Dönemde Başlanmalıdır?

Tüp bebek tedavisine başlanırken bayanın (menapoz değil ise) adetli olunması gerekmektedir.

Ultrason sonuçları, sperm analizleri, hormon tahlilleri neticesine bakılarak tedavisinin uygulanacağı protokol belirlenir.



Kadın Yaşının Tedavideki Önemi!

Kadının yaşı tüp bebek tedavisinde oldukça önemlidir. 35 yaş üzerindeki kadınlarda yumurta rezervi azaldığı için tüp bebek yöntemi ile gebe kalma olasılığı oldukça düşüktür.

35 yaş üzerindeki kadının tüp bebek tedavisi ile hamile kalması mümkün olsa bile bebeğin düşürülmesi veya sağlıklı doğmaması gibi riskler oluşabilir.

38 yaşından daha büyük kadınlarda tüm bu riskler daha fazladır.



Tüp Bebek Tedavisinde Gerekli Olan Tetkikler

Tüp bebek tedavisinden önce bazı tahlillerin ve analizlerin yapılması süreç açısından oldukça önemlidir. Ultran kontrolleri, sperm analizleri, hormon tetkikleri, rahim filmleri, daha önce geçirilen ameliyatların sonuç raporları vs. uzman doktor ile değerlendirilmesi en uygun tüp bebek tedavisinin seçilmesi için gereklidir.



Tüp Bebek Tedavisinde Başka Birinden Sperm ya da Yumurta Alınır mı?

Eşlerin yumurta veya spermlerinde herhangi bir problem bulunmadıkça başka kişilerin sperm veya yumurtaları kullanılmamaktadır.

Sperm veya yumurtalarda tüp bebeğe engel bir problem var ise çiftler bilgilendirilir ve istekleri doğrultusunda sperm nakli / yumurta nakli uygulanılır. Kesinlikle hastaların izni olmadan işlem yapılmamaktadır.



Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Denenebilir?

Tüp bebek tedavisinde bazı zamanlarda düşük bir oran olmasına rağmen başarısız sonuçlar elde edilebilir.

Bu durumda çiftler tekrar denemek isteyebilir. Tüp bebek tedavisi için bir sınır sayısı yoktur.

 
Donör (Bağışçı) Nedir/Kimdir ?

Belirli sebeplerden dolayı kendi sperm veya yumurtalarını kullanamayan (veya yetersiz olan) kişilere ''donör'' yumurtası veya donör spermi ile tüp bebek tedavisi uygulanmaktadır. Donör, yumurtayı veya spermi veren bağışçılara denir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen

 
Yumurta Donörü Nasıl Seçilir ?

Yumurta bağışcısı (donörü), çok titiz bir kontrol sürecinden sonra seçilir. Yumurta bağışçısına sağlıksal tüm testler yapılır. Donörün aile yapısı, fiziksel ve ruhsal sağlık durumu, hormonları, genetik hastalıkları incelenir ve bu etkenlerin sağlıklı olduğundan emin olunur.

Ayrıca yumurta bağışçısının saç, göz, ten rengi, vücut yapısı & kan grubu gibi özellikleri hasta ile en uyumlu donör olarak seçilmesine büyük ölçüde önem verilir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen

 
Yumurta Donasyonu (Nakli) Nedir?

Yumurta donasyonu ile tüp bebek tedavisi, özenle seçilmiş yumurta donörlerinden/bağışçılardan yumurta toplama yöntemi ile elde edilen yumurtaların, baba adayından alınan uygun spermler ile döllenme işlemine denir. Oluşturulan embriyolar, 3 ile 5 gün arasında anne rahmine transfer edilmektedir ve tedavi süreci sona ermektedir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen

 
Sperm Donasyonu Nedir?

Sperm Donasyonu sperm üretimi olmayan, az olan veya mevcut sperm yapısı kaliteli bir embriyo oluşturmak için uygun olmayan erkekler için uygulanan bir tüp bebek tedavi yöntemidir.

Spermler bağış yapan sağlıklı bir bağışcıdan alınır. Anneden toplanan yumurta hücreleri ile laboratuvarda birleştirildikten sonra oluşan embriyolar anne rahmine yerleştirilir. Detaylı Bilgi için internet sayfamızı ziyaret edebilirsiniz:
http://tupbebekmerkezlerikibris.com/sperm-donasyonu/

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen

 
Azospermi Nedir?

Azospermi, menide hiç sperm görülememe durumuna denir. Bu hastalarda azospermiye sebep; hormonal veya genetik bozukluklar, çocukluk çağında inmemiş testis veya fıtık nedeniyle geçirilen ameliyatlar, testislerin yerinde olmamasının geç farkına varılması ve erişkin yaşta ameliyat olmak yada hala testislerin yerinde olmaması ( kasık kanalından torbaya inip çıkan, kasık kanalı veya karın içinde vb ), çocukluk çağında geçirilen ve testisleri şişirerek faaliyetini bozan ateşli enfeksiyonlar ( kabakulak, menenjit vb ) testis tümörü nedeniyle ameliyat sonrası kemoterapi veya radyoterapiye maruz olmak , çeşitli travmalar (trafik kazası, spor yaralanmaları) olabileceği gibi sperm yollarının doğuştan olmaması, gelişmemesi veya tıkanık oluşudur.


Çocuk sahibi olamayan azospermik erkekler artık ‘mikroskobik testiküler sperm ekstrasyonu’ dediğimiz “mikro tese” yöntemiyle çocuk sahibi olabilmektedirler.
http://tupbebekmerkezlerikibris.com/azospermi/

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Tesa/Tese Micro Tese Nedir?

Erkeğin semeninde sperm bulunmamasını ''azospermi'' olarak açıklamıştık. Spermi taşıyan kanallarda tıkanıklık veya testislerdeki sperm yapımı bozukluğuna bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Tedavi yöntemi ise mikroenjeksiyondur. Bu tedavi yönteminde spermin elde edilmesi ürolog tarafından gerçekleştirilen TESA ya da TESE olarak bilinen cerrahi işlemlerle sağlanır. Günümüzde tüp bebek merkezlerine başvuran çiftlerin yaklaşık %5’i bu yöntemlerle tedavi edilmektedir.

Sperm hücrelerini taşıyan kanalların tıkalı, gelişmemiş olması veya çok az sayıda sperm üretimi nedeniyle erkekten alınan semen içerisinde sperm bulunmaması durumunda, testislerden iğne ile sıvı çekilip sperm hücresi elde edilmesi yöntemine TESA denir. Operasyon lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Hasta aynı gün içerisinde normal hayatına devam edebilir. Bu yöntemle elde edilen olgun veya gelişmekte olan spermler, ICSI (mikroenjeksiyon) yönteminde kullanılır.


Mikroenjeksiyon, sperm sayısının ya da hareketliliğinin eksik olduğu durumlarda , ayrıca sperm şekillerinin (morfoloji) bozuk olduğu durumlarda kullanılabilen erkeğin sperminin kadın yumurtasında sitoplazma (cytoplasma) içine yerleştirilmesi ile oluşturulan bir tüp bebek tedavi şeklidir. Erkek infertilitesi için devrim yaratmıştır. “Intra-Cytoplasmatic Sperm Injection” (ICSI) olarak da bilinmektedir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Spermler Donasyonunda Kullanılan Spermler Nereden/Kimlerden alınıyor?

Spermler, Amerika, Danimarka, İngiltere gibi sperm bankasının bulunduğu ülkelerden alınır. Bu spermler, bağışçının tüm gerekli testleri yapılarak fiziksel etnik ve tıbbi özellikleri kayıt altına alınarak sağlıklı fertil kişilerden alınır ve özel koşullarda dondurulur. Saç, göz, ten rengi, vücut yapısı & kan grubu gibi özellikleri hasta ile en uyumlu donör seçilmesine büyük ölçüde önem verilir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Endometriozis Hastalığı Nedir?

25-35 yaş aralığında bulunan üreme dönemindeki kadınların gebeliklerini olumsuz yönde etkileyen rahatsızlık olarak bilinen Endometriozis, kadınlarda 10% oranlarında görülen bir problemdir. Rahim içini örtme işlevi bulunan zar tabakasının olması gereken yerde değil de farklı bir noktada bulunmasını ifade eder.

Endometriozis, pelvis bölgesi başta olmak üzere rahim ve yumurtalığın bulunduğu bölgelerde görülür. Endometrium, östrojen ve progesteron düzey değişikliklerine karşı son derece duyarlıdır. Normal bölgesinde bulunan Endometriozis rahatsızlığının ortaya çıkışı ile birlikte normal yerinde duran Endometrium’un dışa doğru düzgün bir kan akışı bulunamadığından içeride birikme gerçekleştiren kan kist oluşumuna davetiye çıkarabilmekte veya farklı dokulara yerleşim yapabilmekte. Bahsi geçen kisti kanser gibi kötü huylu oluşumlar arasında düşünmemek gerekir. Yumurtalık bölgesinde oluşması halinde çikolata kisti adını alır. Kontrol altında tutuladığı takdirde büyümeleri ve zamanla yerleşmeleri kötü sonuçlarla karşılaştırır.


Hafif düzeylerdeki Endometriozis durumunun infertiliteye neden olup olmadığı henüz kanıtlanmış bir durum olmaktan uzaktır fakat; üreme üzerindeki etkisi bilinmekte. Birtakım araştırmalardan yola çıkılarak öne atılan teorilere bakıldığında; endometriozis oluşumu pelvis boşluğun bir reaksiyon yaratarak ortaya çıkan reaksiyon neticesinde yumurta gelişimi üzerinde olumsuz bir etki yaratan kimyasalları beraberinde getirebilmekte. Bunun yanı sıra; doğum kontrol hapı kullanma, hamilelik, menopoz etkileri adet kanamasını azaltarak adet kanının içeride birikmesini engelleyerek endometriozis riskini ciddi düzeylerde azaltan faktörler arasında yer almakta.

Endometriozis durumu ile karşı karşıya kalan çok sayıda bebek sahibi olabilmeyi başarmıştır. Endometriozis’ten dolayı yumurta kalitesi telafisi mümkün olmayacak düzeylerde bozulmuşsa; bu tarz bir durumla karşılaşan kişilere yumurta donasyonu önerilmekte ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilmeleri adına her türden destek sağlanmakta.
Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Polikistik Over Sendromu (PKOS,PCOS) Nedir?

Polikistik Over Sendromu; yumurtalıklarda irileşme ve bir çok küçük kist oluşumu ile karakterize olup kişide bir takım hormonal problemlere zemin hazırlayan ve günümüzde neden oluştuğu halen kesin olarak bilinmeyen bir durumdur.

Polikistik over sendromu olan bir kişinin yapılan ultrason kontrolünde yumurtalığında küçük küçük kistler izlenmektedir.


Polikistik over sendromu olan kişilerde;
*Adet gecikmeleri (oligomenore)
*Sivilce (akne)
*Obesite (normalden fazla kilolu olma)
*Tüylenme (hirsutism)
*Yumurtlamanın düzgün olmaması (anovulasyon) sonucu kısırlık gibi problemler vardır.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Polikistik Over Sendromu Tanısı Nasıl Konulur?

PCO sendromu tanısı hastanın tipik şikayetlerine bakılarak konulabilir. Yapılan fizik muayenede erkek tipi tüylenme artışı (kıllanma) izlenir. Tüylenme artışına tıbbi literatürde “hirsutism” adı verilmektedir. Hirsutism artan erkeklik hormonlarının etkisine bağlı bir durumdur.

Ultrasonda yumurtalıkta hastalığa özgü 3-6 mm çapını geçmeyen bir çok sayıda kist ile ovulasyon yani yumurtlamanın olmaması izlenir. Yumurtlamanın olmamasına “anovulasyon” denir. Ayrıca yumurtalıkların hacmi de normale göre artmıştır, yani yumurtalıklar normalden daha iri görünümdedir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Polikistik Over Sendromu Olan Kişilerdeki Riskler

– Endometriyal hiperplasiya: Uterusun (Rahmin) iç çeperini örten müköz membran olarak tanımlanan endometriyum, over hormonlarının etkisiyle değişiklikler göstermektedir. Bu değişiklikler döllenmiş bir ovumun implantasyonuna hazırlık amacına yöneliktir ve implantasyonun gerçekleşmemesi durumunda olay menstruasyonla sonlanır. Sağlam bir doku yönünde patolojik doku şekillenmesi olarak tanımlanan hiperplasiya ise yeni oluşan elementlerin şekilleri ve işlevleri bakımından kendilerini oluşturan dokulardan ayırt edilemeleri sonucunu doğurmaktadır.

– Endometriyal kanser (Rahim duvarı kanseri): Bu riskin doğrudan sendroma mı yoksa obezite, hiperinsulinemi (kandaki insülin düzeyinin aşırı yükselmesi) ya da hiperandrojenizme (androjenik yetmezlik) mi yol açacağı tam olarak belirlenememiştir.

– İnsülin direnci/Tip II diyabet,
  • – Yüksek tansiyon,
    – Dislipidemi,
    – Kalp rahatsızlıkları,
    – İnme,
    – Kilo alımı,
    – Düşük yapma,
    – Kanda hormon ölçümleri yapıldığında çeşitli problemler saptanır; özellikle LH (Luteinizan Hormon) ve erkeklik hormonları (testosteron, DHEAS) yükselmiştir.
Bu sendromda; beyindeki hipofiz bölümünden salgılanan ve yumurtalık hormon üretimini düzenleyen, FSH ve LH hormonları arasındaki denge bozulmuştur. Bunun sonucu olarak yumurtalık hormon üretiminde anormal sapmalar ve yumurtlamada problemler oluşmaktadır.

Erkeklik hormonu yüksekliğine bağlı olarak vücutta (özellikle yüzde, göğüslerde, göbek etrafında ve bacaklarda) erkek tipi tüylenme artışı (kıllanma) olurken bazen köşelerde açılma şeklinde erkek tipi saç dökülmesi (lokal alopesi) de izlenmektedir.

Hastalığın bir diğer fenomeni olan yumurtlama olmaması (anovulasyon) sonucu progesteron hormonu üretimi olmamakta ve estrojen hormonu tek başına salgılanmaktadır. Estrojen hormonunun tek başına salgılanması ise rahim kanseri riskini arttırabilmektedir.

Hastalığın bulguları tipik olarak puberte ile başlar. İlk adetle birlikte adet düzensizlikleri, adet gecikmelerini takiben oluşan yoğun adet kanamaları ilk şikayetlerdir. Bu hastalar sıklıkla adet gecikmeleri şeklinde belirgin adet düzensizliklerinden yakınmaktadırlar.

Sonraki dönemde yıllar içerisinde giderek artan erkek tipi kıllanma (hirsutism) izlenir. Daha önceleri çenede ve dudak üzerindeki tek tük, ince olan tüyler giderek kalınlaşır ve sayı olarak artarak estetik bir problem yaratır. Yetişkin yaşta bu yakınmalara ilave olarak “infertilite” yani çocuk olmaması problemi de eklenebilir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…