Kıbrıs tüp bebek uzmanı Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen ile tüp bebek hakkında herşey

Labioplasti (Vajina İç dudak estetiği)

Labiumların (iç dudakların) düzeltilmesi operasyonlarına “labioplasti” adı verilmektedir. Bazı bayanlarda labium minoralar yani iç dudaklar, bazı kişilerde yapısal olarak normalden uzun, geniş, düzensiz şekilli veya asimetrik olabilir. Estetik açıdan kötü gözüken genital organlar kişileri psikolojik yönden olumsuz etkilemektedir.

Ayrıca geniş ve uzun labiumlar (dudaklar) ilişkide cinsel penetrasyon sırasında (penisin vajina içine girişinde) gerilerek ilişkide ağrı hissedilmesine sebep olabilir.

Diğer taraftan sarkık ve uzun iç dudaklarda oluşan aşırı terlemeler sonucunda labium dokusu arasında mantar enfeksiyonları (candida vulvit) ve bakteriyel enfeksiyonlar da sık olarak görülmektedir. Bu tür enfeksiyonlar kişilerde kötü kokulara da sebep olmaktadır.

Bazı durumlarda ise doğuştan veya ergenlik döneminden sonra bir dudak diğerine oranla daha büyük, sarkık, kabarık veya geniş olabilir. Bu duruma “labial asimetri” (dudak asimetrisi) adı verilmektedir. Kişilerde psikolojik olarak oldukça sıkıntılar yaşatan labial asimetri problemi de tecrübeli ellerde basit cerrahi girişimler sonucu kalıcı bir çözüme ulaşabilmektedir.
Sayılan tüm bu nedenler sonucunda hem estetik hem de fonksiyonel yararlar açısından kalıcı bir çözüm için labioplasti operasyonuna gerek duyulabilir.

Labiaplasty (labiaplasti) operasyonu daha önceden doğum yapmamış kişilerde de uygulanabilir. Daha sonra düşünülecek olan normal doğuma bir engel teşkil etmez.

Yine labioplasti operasyonları bakire kızlarda da yapılabilir. Kızlık zarı operasyon bölgesinden yaklaşık 3-4 cm içeride bulunmaktadır ve kızlık zarı açısından hiç bir problem oluşmayacaktır
 
Jinekolojik Muayene Nedir, Nasıl Yapılır?

Jinekolojik muayene öncelikle can yakmayan bir yöntemdir. Zaten hastanın canının yanacağı şeylerden doktorda rahat çalışamayacağından dolayı ve hastayı o pozisyona düşürmemek için mutlaka alternatif yöntemler aranmaktadır. Acı verici muayenelerde hastaya anestezi verilerek rahatsız edici o hissi hissetmemesi sağlanmaktadır. Sonuç olarak jinekolojik muayene normal vücudun diğer yerlerine yapılan muayene kadar doğal ve acısızdır.

Jinekolojik muayenede hasta mutlaka kadın doğum masasında kontrol edilir. Özel kliniklerde ise bu durumdan rahatsız olan hastalar için dizayn edilmiş masa tarzları da bulunmaktadır. Vajina muayenesi yapıldıktan sonra spekulum yerleştirilerek rahim ağzına bakılır ve hastanın durumuna göre ultrason istenebilir.
jinekolojik-muayene-jpg.2027624


Jinekolojik muayenede ilk olarak dış genital ya da mevcut lezyon olup olmadığına bakılır. Rahimde oluşan herhangi bir uçuk, yara, ben olup olmadığı kontrol edilir. Ayrıca jinekolojik muayenenin yapılması için belli bir yaş söylemek uygun olmaz. Çünkü şiddetli karın ağrısı çeken çocuklarda da jinekolojik muayene gerekebilir. Genelde cinsel aktiviteye geçildikten sonra bayanlar kadın doğum muayenesine giderler. Sizde yılda 1 defada olsa mutlaka jinekolojik muayene yaptırmalısınız.

Bakire olan bayanlarımızda da jinekolojik muayene çok önemlidir. Bakire bayanlarda spekulum kullanılmayacağı için litotomi pozisyonuna alındıktan sonra dış genital zarın nasıl olduğuna bakılır. Yani herhangi bir lezyon olup olmadığı kontrol edilmektedir. Bakirelerde jinekolojik muayene eskiden teknoloji gelişmediğinden dolayı pek acılı olurmuş. Fakat günümüzde ise teknolojinin bize sunduğu imkânlar sayesinde artık muayeneler acısız…

Bakirelerin jinekolojik muayeneye gelmeden önce idrarlarını yapmamaları önerilir. Çünkü mesane torbasının dolu olması gerekmektedir. Mesane torbasının dolu olması ultrasonda doktora ve hastaya büyük kolaylık sağlamaktadır. Çekilen ultrason sonucunda yumurtalıkların ve rahmin durumu doktor tarafından detaylıca değerlendirilmektedir. Ultrason işlemi acısız olmakla birlikte sağlığınız için çekinmeden gidebilirsiniz.
logo-k-jpg.2027625
 
Yumurta Donasyonu Tedavisine Ne Zaman Başvurulur ?

yumurtadonasyonu5-jpg.2029979


Yumurta donasyonu tedavisine, yapılan tüm testler sonucunda anne adayında embriyo olmaya uygun yumurta bulunmaması sonucunda başvurulur. Yani klasik tüp bebek süreci izlenmez. Böylelikle anne adayına tüp bebek sürecinde kullanılan ilaç ve iğneler kullanılmaz. Çünkü embriyo için gerekli yumurta başka bir yumurta bağışçısından toplanır. Bu yüzden klasik tüp bebek yönteminde kullanılan yumurta geliştirici iğne ve ilaçlar, yumurta bağışçısı yapacak bayana uygulanır. Bu süreç işlerken yumurta nakli yapılacak anne adayına, nakil yapılacak olan embriyoların rahim içine tutunmasını sağlamak için rahmin iç duvarını geliştiren ilaç tedavisi uygulanır.

Yumurta nakli sürecinde profesyonel tüp bebek ekibi tarafından %100 başarı amaçlanır ve bunun için olağanüstü bir çaba sarfedilir. Yumurta donasyonunda her nekadar da %100 başarı amaçlansa da , anne adayının yaşı , fiziksel ve hormonsal sağlığı başarı oranını çok etkilemektedir.
logo-k-jpg.2029980
 
Kıbrıs Sperm Donasyonu Nedir ve Nasıl Yapılır ?
Sperm Donasyonu sperm üretimi olmayan, az olan veya mevcut sperm yapısı kaliteli bir embriyo oluşturmak için uygun olmayan erkekler için uygulanan bir tüp bebek tedavi yöntemidir. Spermler bağış yapan sağlıklı bir bağışcıdan alınır. Anneden toplanan yumurta hücreleri ile laboratuvarda birleştirildikten sonra oluşan embriyolar anne rahmine yerleştirilir.

sperm-donasyonu1-319x7ab3d1ldy3qgvkdlvk-jpg.2029983


Sperm Bağışını Kimlere Öneriyoruz ?
  • – Doğuştan yada sonradan gelişen bir nedenle sperm hücresi olmayan (azospermi) erkeklere,
  • – HIV gibi bulaşıcı hastalığı olan erkeklere,
  • – Tanısı konulmuş genetik geçişli hastalığı bulunan erkeklere
  • Mikro-TESE ,TESE,TESA yöntemi uygulanmasına rağmen sperm hücresi bulunamayan erkeklere
  • – Tek başına ebeveyn olmak isteyen kadınlara
  • – Spermin tespit edildiği fakat yapısal bozukluklarının saptandığı, yumurtayı dölleme yeteneğinin olmadığı durumlar
  • – Etkilenmiş RH uyuşmazlığı olduğu durumlar.
  • * Sperm Donasyonu öncesinde anne adayı ultrason ve jinekolojik muayene ile değerlendirilmelidir. Bunlar normalse çifte tarama testleri yapılmalı ve işleme hazırlanmaları sağlanmalıdır. Ultrason ve hormon testleri kullanılarak anne adayına yumurta takibi yapılır.
logo-k-jpg.2029982
 
Menapoz Nedir ?
Nasıl Ortaya Çıkar?
Belirtileri Nelerdir ?

Menopozun tam olarak kelime karşılığı ''adetten kesilme''dir. Kadınlarda menopoza bağlı adetten kesilme, yumurtalıkların işlevlerinin sona erdiğini ve artık kadınlık hormonlarının salgılanamadığını işaret eder. Menopoz, rahmin değil yumurtalıkların işlevinin sona ermesidir. Yumurtalıklarda yeni yumurta oluşumu gerçekleşememekte ve hormon üretimi yapılamamaktadır. Yeterince östrojen ve progesteron hormonları üretiminin olmamasına bağlı olarak adetten kesilme gerçekleşmektedir.

Ortalama Menapoz Yaşı:
Menopoz yaşı kişiye göre değişken olsa da, ortalama olarak 45 ile 50 yaş arası normal kabul edilir. Menopoza girme yaşını belirleyen pek çok neden olmasına rağmen en önemli nedenler genetik (ırsi) özelliklerdir. Ayrıca aşırı sigara tüketimi de erken menopoza sebep olabilmektedir.
 
Menapoza Girildiği Nasıl Tespit Edilir ?

Menopoz öncesi dönemde yaşanabilecek bir önemli durum da geç farkedilen gebeliklerdir. Adet gecikmeleri her zaman menopozun işareti olmayabilir. Bu nedenle menopoza tam olarak girene kadar etkin bir doğum kontrolü yöntemi uygulanmaya devam edilmelidir.

Kural olarak adet gören her kadın, gebe kalma potansiyeline sahiptir. Yaşa bağlı bu olasılık gittikçe azalsa da teorik olarak hiçbir zaman sıfır değildir.

40 yaşını aşmış her kadında, adet gecikmelerinin olması durumunda öncelikle bir gebelik testi yapılmalıdır. Eğer gebelik yoksa menopoza geçiş durumu düşünülerek yumurtalık fonksiyonlarını ölçen bir takım hormon testleri yapılır ve bu şekilde bir menopoz durumunun olup olmadığı anlaşılabilir. Böyle bir kadın en az 6 ay boyunca adet görmemişse bu durum menopoz olarak kabul edilebilir.

Yani, kesin olarak menopoza girildiğini görmek açısından en azından 6 aylık adet kesilmesi şeklinde bir dönemin geçmesi gerekir.

logo-k-jpg.2031572
 
Erken Menopoz Nedir ?

17_201541181841-jpg.2032106


Adetten kesilme dönemi 40 yaşından erken gerçekleşmişse, ''erken menopoz'' olarak tanımlanmaktadır. Erken menopoz, tıbbi literatürde “prematür menopoz” olarak da geçmektedir.
 
Menepozu Teşhis Ederken Yapılması Gereken Testler:

Menepozun laboratuvar yönünden tanımlanması için kanda FSH, LH, Östrojen (E2), AMH değerlerine bakılır.
FSH ve LH artmış, östrojen ve amh azalmışsa bu durum yumurtalıkların (overlerin) tükendiğini göstererek menopoz tanısı konulur.
Overlerin (yumurtalıkların) yalnızca östrojen ve progesteron hormonlarını salgılamakla kalmadığı gibi, daha pek çok madde üretimi ile kadın fizyolojisinde yer alır. Bir kadın için düzgün olarak çalışan yumurtalıklar en önemli organlardandır!

logo-k-jpg.2032109
 
Kadının En Doğurgan Olduğu Dönem :

Kadının en doğurgan olduğu dönemi bilmek için yumurtlama takibi gereklidir. Bunun anlamı yumurtlama zamanının takip edilerek kadının en doğurgan olduğu tarihleri belirlemek ve ilişkiyi buna planlamaktır. Bu şekilde gebe kalma şansını daha da artırmak mümkün. Yumurtlama zamanı günümüzde ultrason takibi ile yapılmaktadır.

Erkekten gelen spermler üç gün boyunca canlı kalabildiğinden haftada iki ya da üç kez düzenli olarak ilişkiye giren çiftlerin takip yapmasına gerek yoktur. Fakat değişik nedenlerden dolayı düzenli olarak ilişkiye giremeyen çiftler eğer çocuk sahibi olmak isterlerse yumurtlama dönemi takibi yapmaları yararlarına olacaktır. Daha önce vücut ısısını da önemseyen doktorlar güvenilir bir BBT çizelgesi yöntemi olmadığından birçok merkezde bunu bırakmışlardır.

http://tupbebekmerkezlerikibris.com/kadinin-en-dogurgan-oldugu-donem/
 
Kısırlık (infertilite) nedir ?

En az 1 yıl herhangi bir korunma yöntemi kullanmadan haftada 2-3 kere girilen cinsel ilişkiye rağmen gebeliğin oluşmamasına “infertilite” yani ''kısırlık'' denir. Bu sorunu yaşayan çiftlere de infertil/kısır denir.

Kısırlık (infertilite) türleri nelerdir ?

Kısırlığı birinci ve ikinci derece kısırlık olarak ayırabiliriz.
Primer infertilite (birincil kısırlık): En az bir yıl süreyle korunmamaya rağmen gebelik oluşmaması halidir.
Sekonder infertilite (ikincil kısılık): Önceden gebelik oluşmasna rağmen sonrasında tekrar çocuk isteme durumunda, en az bir yıl korunmamaya rağmen yeni bir gebelik olamaması halidir.

İnfertilite görülme sıklığı toplumlar arasında çok fazla farklılık göstermez. Tüm dünyada çiftlerin yaklaşık %15’i infertilite nedeniyle yardımla üreme tekniklerine başvurmak zorunda kalmaktadır. Bu infertil (kısır) çiftlerin büyük bir kısmında gebe kalamamanın nedenini açıklayacak sebepler bulunabilirken, yaklaşık %10-12’sinde ise herhangi bir patoloji tespit edilemez. Bu çiftlerdeki problem “açıklanamayan infertilite (unexplained infertility)” olarak adlandırılırlar.

Hiç bir sağlık problemi olmayan tamamen normal bir çift kadının tek bir adet döneminde, her gün ilişkide bulunsalar bile, gebe kalma olasılığı sadece %25’dir. Çiftin fertilite potansiyelini gösteren bu durum “fekundite” olarak adlandırılır.

Görüldüğü gibi gebelik (fertilite) aslında olasılık işidir. Hangi çiftin gebe kalabileceğini ya da hangisinin gebe kalamayacağını önceden tahmin etmek mümkün değildir.
Tek bir aydaki %25 olan gebelik elde etme şansı (fertilite) bir yılın sonunda %85’e ulaşır. Yani bir yıl sonunda her 100 çiftten 85’inde gebelik elde edilecek ;geri kalan 15 çift ise infertilite ile karşı karşıya kalacaktır.

İnfertilite sebebiyle yapılan araştırmalarda, %40 oranında erkeğe bağlı, %40 oranında kadına bağlı ve %20 oranında ise her iki eşe bağlı nedenler saptanır.
muruda-cakartas-jpg.2033507
 
Yumurtalık Kisti Nedir?

Kısaca tanımlamak gerekirse kist, içi sıvı dolu keseciklerdir. Kistler, çevre dokulardan sahip oldukları ve “kist duvarı” denilen bir zar ile ayrılırlar. Kistler iyi huylu ve kanseröz kistler olarak basitçe ikiye ayrılabilir. Çoğu kadın hayatının bir döneminde yumurtalıklarında kist problemi ile karşı karşıya gelebilir.

Yumurtalıklardaki kistler genellikle belirti vermeyip, çoğu zaman rutin jinekolojik kontroller sırasında fark edilir. Yumurtalıkların önemli özelliklerinden biri; hormonal etkilere cevap verici olmalarıdır. Değişik hormonlara cevap olarak yumurtalıklar büyüyebilir veya kistleşebilir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
GEBELİKTE ADET KANAMASI OLUR MU?

Bazen hastalar hamile kaldıktan sonra bir veya birkaç kere adet gördüklerini ifade ederler. Gebeyken adet görülmez ancak gebeyken kanama olabilir. Adet görmek yani menstruasyon hamile olmayan kadınlarda hormonal değişikliklere bağlı oluşan vajinal kanamadır. Her vajinal kanamaya adet görme denilmez.

hamilelikte-adet-jpg.2002259


Hamileyken görülen vajinal kanamalar da adet değildir. Gebeliğin başlangıcında oluşan implantasyon kanaması şeklinde lekelenmeleri anne adayı adet sanabilir, bu kanama embriyonun rahime yerleşmesine bağlıdır. Bunun dışında hamileliğin ilerleyen haftalarında düşük ile ilgili kanamalar olabilir, bunlar da adet değildir. Hamilelikte olan herhangi bir kanama durumunda hemen doktora başvurulması gerekir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Kadınlarda İdrar Kaçırma Sorunu & Nedenleri

Kadınların en büyük problemlerinden birisi de idrar kaçırma sorunudur. İdrar kaçırma sorunu yaşayan kadınlar bu durumdan utanç duydukları için çoğu zaman saklama ihtiyacı hissederler. Bu durumu sakladıkları için tedavi yönteminden kaçınırlar. Ancak idrar kaçırmak sosyal ve fiziksel olarak birçok zarara neden olabilmektedir.

İdrar kaçırma sorunu olan kadınların sosyal hayatları ciddi şekilde zarar görmektedir. Çünkü idrar kaçırmak her an meydana gelebilecek bir durumdur. Bu nedenle idrar kaçırma sorunu olan kadınların sosyal aktivite içinde bulunması çoğu zaman mümkün olamaz. Hatta ilerleyen idrar kaçırma olaylarında evden çıkamama durumları bile meydana gelebilecektir. Yani mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.

İdrar Kaçırma Nedenleri:

Kadınların büyük bir bölümünde idrar kaçırma sorunu görülmektedir. Bu durumun birçok nedeni bulunmaktadır. Bu nedenler şunlardır;

*İlerleyen yaşlarda idrar kaçırma daha sıklıkla görülmektedir. Ancak erken yaşlarda da idrar kaçırma sorunu olabilmektedir.

*Aşırı kilolu olmak idrar kaçıran kadınların genel problemleri arasındadır.

*Bazen kalıtımsal olarak da idrar kaçırma olabilmektedir.

*Sık ve kronik kabızlık

*Vajina da meydana gelen enfeksiyonlar

*Sık ve çok doğum yapmak

*Menopoz dönemi sonrasında meydana gelen hormonsal değişikliler

*İlerlemiş şeker hastalığı

*Alkol ve sigara kullanımı

*Bazı ilaçların kullanımı

*Beynin kullanılmasını engelleyen hastalıklar

*İdrar torbasının sarkması

Bunlar gibi nedenler idrar kaçırma ile sonuçlanacaktır. İdrar kaçırmak son derece ciddi ve sosyal bir kısmı da olan bir problemdir. Kısa süre içinde tedavi edilmesi bu sorunu çözmeye yardımcı olacaktır. Kızlık zarı dikimi idrar kaçırmak için bir neden değildir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
X