Keşke Anne Olmasaydım ..

O kadar pişmanım ki anne olduğum için...5,5 senedir kapana sıkışmış cebelleşiyorum.Bekarlıgımda ağlayan zırlayan çocuklara bakıp anneleri hakkın da “bi kadın neden çocuk yapar ki hayatını mahvetmek için mi?”diye düşünür çocuk yapmalarına hayret ederdim.Çünkü özgürlük kelimesinden oluşuyordum ben.Evliliğimden 2,5 sene sonra çocuk sahibi olmaya karar verdim fıtrat gereği sanırım.O dönem net hatırlayamıyorum nasıl karar verip nasıl cesaret ettim hiç bilemiyorum .İkincisi ise kazara oldu ...

5,5 senedir ben diye birşey yok .7/24 bakıcı olarak kiralanmışım.Sosyallik şöyle dursun bi banyo/wc ye bile insan gibi girip çıkamıyorum.

Annem destek olmadı hiç bir zaman sadece bir ben vardım .7 ay baktı hergin oğlum oraya bırakırken yalvarıyordu bırakmamam için.Ve her hafta beni twl de rahatsız ediyordu su gün izin al günüm var su gün izin al gezim var vs saçma sapan sepeblerden .Sanırım anaç olmamam ondan gelen bi kalıntı .Ama ondan daha çok sevgi verdiğimi düşünüyorum evlatlarıma .

Çocuklarımı kaybetsem dünya basıma yıkılır onları çok seviyorum ama onlar doğmamış olsaydı onları hiç tanımamış hiç sevmemiş olacaktım.O zaman olmayan bişeyin yokluğu için ağlamayacaktım .

İş hayatım bittikten sonra çocuklar daha ağır gelmeye başladı.Ve durmadan kavga eden iki erkek çocuk .Büyüdüler iş kolaylaşacak diye beklerken gün ve gün benim isyanım artıyor .Onlara yapabildiğim tek şey avazım çıktığı kadar “yeter “diye bağırmak oluyor .Anlamıyorlar tatlı tatlı anlatsam da beş dakika sonra herşey yine aynı.Büyük oğlum doğduğundan bu yana zor bi çocuktu hala öyle .Küçük nispeten daha sakindi artık o da ön teker arka teker misali abisinden geri kalır yanı kalmadı .

Büyük oğlumu cimnastik,yüzme futbol aktivitelerine gönderdim yaz okullarına gitti hiç bir fayda göremedim ,enerjisi yine hiç tükenmedi .

Evin her yerine yiyecek taşıyorlar şeftali ile duvar kapı pencere siliyorlar .Birbirlerini meyve suyu ile yıkıyorlar.Birbirleri ile çoğu zaman kavga halindeler küçük canı hep acıtılan taraf .Tv den nefret ederim hiç açmam ;büyük oğlum çizgi film bagımlısı ev de gün boyu tv bangır bangır.Şöyle rahat rahatı elime kitap ,telefon alıp keyif yapamıyorum .Yani yazacak çok sey var ama şimdi öyle aklıma gelenler .

Ben anaç bi kadın değilmişim .Keşke hiç evlenmeseydim keşke hiç çocuk sahibi olmasaydım boguluyorum.Anne olmak böyle birşey mi yoksa benim çocuklarım mı böyle bilmiyorum çok daralıyorum .

İlk oğlum doğduğundan 2 yaşınadek mükemmel besledim 2 sene mememde uyudu resmen emme refleksi çok güçlüydü çok düşkündü sütüm çok güzeldi .Sabahlara kadar emerdi.Özellikle hayatımda ki o 1 yıl sadece meme vermek üzerine kurulu idi hayatım .Banyo için bile 1 saat hazırlık yapardım .Cocuklarıma bir kez emzik dahi vermedim emmelerini etkilemesin diye .

Büyük oğlumu büyütürken kardeşi doğmadan önce bi kere kızıp bağırmadım .Suan ise evde her gün sesi göklerde bi anne olmaktan bitap düştüm yıldım arkadaşlar ben ....
Ben de benzer sebeplerden çocuk fikrine aşırı uzağım. Haklısınız bence. Ama bence en kötü dönemi atlatmak üzeresiniz. Birkaç sene içinde sakinleşecekler. Fiziksel enerjileri azalacak. Zamanını bekleyin.
 
Yazdığım yanlış anlaşıldı sanırım.
Çocuğum için yapmayacağım şey yoktur. Beni en çok mutlu eden onların bir adım atması, anne demesi, okula başlaması gibi gibi. Anne’yi ilk okuduğunda “artık anne’yi okuyabiliyorsun” diye sarılıp ağladığımı biliyorum.

Ama bazen öyle üstüme üstüme geliyor ki herşey acaba bir kaç sene sonra yaşasaydım bu duyguları demekten kendimi alamıyorum.

Alıntıladığım kişi siz misiniz mesajımı bulamadım ama sizin nezdinizde sorayım, hiç bi böyle düşünceleriniz olmuyor.

Demek bazı Kadınlar gerçekten “ANNE” olarak yaratılıyor safi diyeceğim.
Ben sanırım hiç düşünmedim öyle. 11 senedir bebek büyütüyorum hiç daha geç olsaydı demedim aksine daha da erken evlenmedim dedim ki 18 yaşında evlendim. Ama bende de anaçlık duygusu yoktu. Sonradan arttı arttı arttı ve artık bebek görünce sanki 10 yıldır bebek sahibi olmayı bekliyormuş gibi bebeğim olsun istiyorum. Hatta eşime de dedim sanırım yardıma ihtiyacım var bu durum hiç normal değil diye.

Hiç doğurmasaydım demek sanki içinde çocuğa duyulan bireysel bi sevgisizlik barındırıyor gibi .

Oysa benim konum apayrı .Keşke hiç anne olmasaydım hangi çocuk olursa olsun bu vasfı hiç almasaydım.Ben annelik vazifesi altında ezildim yoruldum.Hala kendime yük ediniyorum ve küçüğü kreşe veremiyorum oysa 2,5 yaş bi çocuk kreşe gidebilir ama ben kıyamıyorum .

Ben cocuklarım ellerine tel tablet vermem abur cubur vermem ben hiç kolaya kaçmadım kaçmış olsaydım belki bu kadar ağır gelmezdi .

Sizin okuduğunuz ile benim yazdıklarım apayrı seyler .Cocuklarını sevmeyen istemeyen bi anne yok ortada merak etmeyin .
Ben sonunda sizi anladım. Tamamen kendi endiseleriniz yüzünden kendinize hayatı zindan ediyorsunuz bence. Yani 6 yaşındaki bir çocuğun evlenince sakat çocuğu olabileceği ihtimalini düşünerek kendini yıpratmak hiç normal değil. Kesinlikle bu konuda yardım almalısınız. Bu endiseleriniz çocuklarınızın sorumluluk almasını engelliyor ve size daha da bağımlı hale getiriyor bence. Genel tutumunuzu hep böyle endişeli çocukları zarar görmesin diye yerine herşeyi ben yapayım diyen birine benzettim. Ama ateşin sıcak olduğunu çocuğunuza istediğiniz kadar söyleyin na iyilik yapmazsınız. Elini hafiften ateşe yaklaştırır sıcak olduğunu hissettirmeniz lazım. BENCE :)
 
Ben sanırım hiç düşünmedim öyle. 11 senedir bebek büyütüyorum hiç daha geç olsaydı demedim aksine daha da erken evlenmedim dedim ki 18 yaşında evlendim. Ama bende de anaçlık duygusu yoktu. Sonradan arttı arttı arttı ve artık bebek görünce sanki 10 yıldır bebek sahibi olmayı bekliyormuş gibi bebeğim olsun istiyorum. Hatta eşime de dedim sanırım yardıma ihtiyacım var bu durum hiç normal değil diye.


Ben sonunda sizi anladım. Tamamen kendi endiseleriniz yüzünden kendinize hayatı zindan ediyorsunuz bence. Yani 6 yaşındaki bir çocuğun evlenince sakat çocuğu olabileceği ihtimalini düşünerek kendini yıpratmak hiç normal değil. Kesinlikle bu konuda yardım almalısınız. Bu endiseleriniz çocuklarınızın sorumluluk almasını engelliyor ve size daha da bağımlı hale getiriyor bence. Genel tutumunuzu hep böyle endişeli çocukları zarar görmesin diye yerine herşeyi ben yapayım diyen birine benzettim. Ama ateşin sıcak olduğunu çocuğunuza istediğiniz kadar söyleyin na iyilik yapmazsınız. Elini hafiften ateşe yaklaştırır sıcak olduğunu hissettirmeniz lazım. BENCE :)

Teşekkür ederim :)O engelli çocuğu olabileceği anlamında değil sadece somut olarak örnek vermek istedim sadece .

Ahlakı da kötü olabilir veya vatan haini de bi katilde ..Vs vs ...Benim demek istediğim evlat sahibi olmak bi mesuliyet .Bebekliğinden kendi özbakımlarını görebilecek hale getirinceyedek ki dönem de fiziksel yıpranmakla kalmıyor bu iş yani evlat sahibi olmak bi omur mesulıyet bi ömür endişe demek .

Oysa çocuk sahibi olmayan bi insan sadece kendinden mesul hiç bir telaşı yok.Onlar en fazla anne baba kaybında bi buhran dönemi yasarlar o acı da emimin ki asla evladını kaybetmiş bi annenin yüreğinin acısı gibi değildir .
 
Anne olmaya hazır değilken hamile olduğumu öğrendim. 6 haftalıkken düşünce üzülmedim diye yorum yazdım.
Ne laflar yemiştim o zamanlar sevgili üyelerden.

Allah isteyen herkese nasip etsin. Anne olan herkese de sevgisini sabrını tahammülünü dayanma gücünü versin.
 
Hiç doğurmasaydım demek sanki içinde çocuğa duyulan bireysel bi sevgisizlik barındırıyor gibi .

Oysa benim konum apayrı .Keşke hiç anne olmasaydım hangi çocuk olursa olsun bu vasfı hiç almasaydım.Ben annelik vazifesi altında ezildim yoruldum.Hala kendime yük ediniyorum ve küçüğü kreşe veremiyorum oysa 2,5 yaş bi çocuk kreşe gidebilir ama ben kıyamıyorum .

Ben cocuklarım ellerine tel tablet vermem abur cubur vermem ben hiç kolaya kaçmadım kaçmış olsaydım belki bu kadar ağır gelmezdi .

Sizin okuduğunuz ile benim yazdıklarım apayrı seyler .Cocuklarını sevmeyen istemeyen bi anne yok ortada merak etmeyin .
Ne kadar anlatırsan anlat karşındakinin anlayabildiği sınırı aşamayacaksın :)
 
Teşekkür ederim :)O engelli çocuğu olabileceği anlamında değil sadece somut olarak örnek vermek istedim sadece .

Ahlakı da kötü olabilir veya vatan haini de bi katilde ..Vs vs ...Benim demek istediğim evlat sahibi olmak bi mesuliyet .Bebekliğinden kendi özbakımlarını görebilecek hale getirinceyedek ki dönem de fiziksel yıpranmakla kalmıyor bu iş yani evlat sahibi olmak bi omur mesulıyet bi ömür endişe demek .

Oysa çocuk sahibi olmayan bi insan sadece kendinden mesul hiç bir telaşı yok.Onlar en fazla anne baba kaybında bi buhran dönemi yasarlar o acı da emimin ki asla evladını kaybetmiş bi annenin yüreğinin acısı gibi değildir .
Demek istediğinizi çok iyi anladım. Ama hayattaki olabilecek kötü şeylerin sonu yok. Bu yüzden Allah bize duayı vermiş bence. Yapabileceğimizin en iyisini yapıp geleceği dua edip Allah a bırakmak gerek sanırım. Ben de eskiden çok endişe ederdim. Ne zaman ki istemeyi beklentiyi bıraktım inanın ki huzuru buldum. Hayatımda olmadığım kadar mutluyum. Buna bekar hayatım da dahil kesinlikle. Benim sorumluluğum sadece elimden geleni yapmak. Bunu da kendimden vazgeçmeden yapmak. Çünkü sağlıklı anne sağlıklı çocuklar demek. Ben kendime vakit ayırmazsam huzursuz olurum bu da çocukları mutsuz eder.
 
Kaç gündür aklımda bu konunun sahibi.
Gerçekten çok üzüldüm senin için.
Ben evliyim ve çocuk istemiyorum.
Ama toplum dayatması var ya bizde.
Yap yap yap.
Kim bakacak diyorum.
Herkes bakıyor sen de kendi çocuğuna bakacaksın diyorlar.
E ben bakmak istemiyorum ama
Çocuk sevmiyorum .
Istemiyorum.
Tek kaldım benim gibi düşünen yok çevremde..
 
Bu kadar sayfa illa söylenmiştir okumadım. Ama söylendiyse bi de ben söyleyivereyim.

Her çocuk bir değil bunu bilir bunu söylerim. Her yol her yöntem her çocuğa sökmez, kiminin bi akıl zamanı vardır ondan sonra tamam olur, işler yoluna girer.
Bu süreçte çocuğuna göre, sabrına göre, çabasına göre, o yükü ne kadar endişe içinde taşıması ile çoğu anne de isyan-delirme sınırında gezer. Öbürüne uyan diğerine uymaz, ona oldurulan şuna oldurulmaz. Her an aynı imkanda da olunmaz, aynı şartlarda da. Sadece diyebileceğim en genel şey "Anne-çocuk arası o enerji geçiyor"

Böylesi konuları hiçbir zaman genelleyemem. Çünkü oğlum dünyamı tersten gösteriverdi ilk bir buçuk sene. Gün aşırı "Neden" dediğim aynı yerde buluyordum kendimi. Öyle zamanlar geçti ki (Çoğunuz yaşadınız belki) çaresizlikten bir köşeye çöküp ağlıyordum "Bir çocukla baş edemiyorum" diye. Ne zaman ki gerçek manada kendimle baş edebildim (mükemmel anne olmaya çalışmayıverdim) o zaman bir şeyler yavaş yavaş kolaylaşmaya başladı. Evet hala bazı açılardan çocuğum zor, ama eskisi kadar umurumda değil. İlla zamanı gelecek akıllanacak. 5 kere desem tesiri yok, 20 kere desem göstersem tesiri yok. Napalım, bir iki kez söylerim, beni görür benden örnek alır gerisini zaten. Biraz bırakıverin. Yürümek mi gerek, düşmekten çekinmeyin o zaman.
 
Kaç gündür aklımda bu konunun sahibi.
Gerçekten çok üzüldüm senin için.
Ben evliyim ve çocuk istemiyorum.
Ama toplum dayatması var ya bizde.
Yap yap yap.
Kim bakacak diyorum.
Herkes bakıyor sen de kendi çocuğuna bakacaksın diyorlar.
E ben bakmak istemiyorum ama
Çocuk sevmiyorum .
Istemiyorum.
Tek kaldım benim gibi düşünen yok çevremde..

En azından sadece dayatma var sizde olmuyor felan demiyorlar :))

Ben çocuk istemediğim dönem de arkamdan “Kızcağız istemiyorum diyecek tabi olmuyor diyecek hali yok ya “diyorlarmış :)
Cidden o saçma zihniyet ve aslı olsun olmasın gıybete bayılan toplumu zerre umursamıyorum .
 
Sizi tebrik etmeye geldim bizim toplumda tabular vardır çocuk sevmemek çocuğunu şikayet etmek annenden babandan dert yanmak bunlar öyle konulardır ki şikayet edemezsin edersen olmayanları düşün diye cevap yapistirip kimse derdine derman olmaz bi de elestirir anne baba kutsaldır onlar sorgulanamaz her dedikleri doğrudur karşı gelemezsinhiç bencillik yapmaz hep senin iyiligini düşünürler yaşlılar hep tonton yaslidir (geçen sokakta birbirini elleyen iki yaşlı amcanın videosunu gördüm midem bulandi) konuşalım bunları kimse sevgi kelebeği değil çözüm bulalım kadın çocukları kapının önüne koyuyorum dememiş yoruldum demiş nasıl kocamizdan ailesinden şikayet edebiliyosak bunlar da normal
 
Aslında bi anne olarak evlat sevgimi ıspatlamama hiç gerek yok .Cocuk demek kundakta ağlayan agu gugu değil .Oglum 6 yasına girecek bi erkek çocuğu be ben kimden onu kontrol de kendimi köseye sıkısmış hissediyorum .Ergenliklerini hayal edemiyorum .

Şuan bu satıları yazarken bile evde çığlıkları yükseliyor kavga ederlerken küçük bazanın arkasına düşmüş.Avaz avaz kurtarılmayı bekliyor .Genel de ev yaşantımız bu.Annelik kelimesi okuyunca hepimiz aklıma gelen kundakta agu gugu yapan bebek .

İleri de onların her canı yandığında benim de yanacak .Belki iş sahibi edemeyeceğim belki kötü evlilikle bogusacakalr belki engelli bi çocukları olacak ya da evlat kaybı yaşayacaklar ya da bi kaza geçirip sakat kalacaklar .Bunlar doğmamış çocuğa don biçmek değil bunlar hepimiz hayatında olan seyler .

Keşke hayatta tek derdim işte gelince akşama yemek kendime ne yapsam olsaydı .

Annem böyle düşünerek en büyük zararı verdi bana biliyor musunuz?
Onun gereksiz fedakarlıkları, hakkımdaki endişeleri, sürekli koruma çabası ve set gibi önüme durmaya çalışmaları, sessiz dalışları, müdahale edemediği zamanki o buhranlı hali ile ezilir ve onu üzmemek için çabalarken kendi hayatımdan ödün verirdim, kendi hayatımdan ödün verdikçe ben bittim. Kendi kendini de bunalttığından bazen öyle anları gelirdi ki kaçma ihtiyacı hissederdi. 14-15 yaşımdan sonra resmen rolleri değiştik.

Anne olunca anlarsın derdi bana, anne olduktan sonra ise "Anne seni anladım, sana sadece yarı yarıya hak verdim! Sen kendi endişelerin için benim hayatımı da mahvettin" dedim. :)
"Onun canı yanacak benim de canım yanacak" üzerinden gidiyorsunuz ya. Bu aslında anneliğin en ama en bencil kısmı. Bunu düşünün bi. Üzerinden değil, geniş geniş bir süre düşünün... Gerçekten kimin canının en çok yanmasından korktuğunuzu. Lütfen yanlış anlamayın, ama düşünün. Çünkü gözümün önünde annem olmasaydı, aynı noktaya ben de haddinden fazla kaptırırdım, göremezdim. İnsan sevdiğinin ölümünde kendine ağlar. Özlemine, hasretine, kaybına, sabretmesi gerekeceğine, nasıl dayanacağına ağlar en çok.

Bir tutam teslimiyet, ölçülü bir kadercilik... Çünkü böyle hayat yaşanmaz be kuzum, yaşanmaz yani.
 
Son düzenleme:
Cidden mümkün değil :)
Süper zekasın demek ki :)

Ben de hatırlıyorum.
Size iki yaşında havuza nasıl düştüğümü -imkansız- denilesi ayrıntıları ile anlatabilirim. Mesela anneannemin başındaki beyaz tülbenti çıkarıp beni otobüsün en arka koltuğuna sarıp oturtmasını, otururken saçımdan ağzıma inen suyun o klorlu kokusu ve acımtrak tadı.

Süper(!) zekalar iki oldu, nesi mümkün değil? :KK66:

Çocuk 4 yaşına kadar hatırlamaz diye keskin bir çizgisi yok bu işin.
Çocuklar hatırlar; en kuvvetli hafıza duygularla tutulur ve çocuklar da duyguları en safiyane haliyle taşır.
Aslında doğan her çocuk bizim şu anki halimizden daha zeki. Çünkü sınırsızlar.

Unutmaları şartlara, yaşayışa vs vs göre zamanla değişir.
Zeka faktörü de var elbette ama en öncelikli faktör değil :)

Benim gözlemlerim, okuduklarımdan çıkardıklarım buna yakın şeyler.
 
Ben de hatırlıyorum.
Size iki yaşında havuza nasıl düştüğümü -imkansız- denilesi ayrıntıları ile anlatabilirim. Mesela anneannemin başındaki beyaz tülbenti çıkarıp beni otobüsün en arka koltuğuna sarıp oturtmasını, otururken saçımdan ağzıma inen suyun o klorlu kokusu ve acımtrak tadı.

Süper(!) zekalar iki oldu, nesi mümkün değil? :KK66:

Çocuk 4 yaşına kadar hatırlamaz diye keskin bir çizgisi yok bu işin.
Çocuklar hatırlar; en kuvvetli hafıza duygularla tutulur ve çocuklar da duyguları en safiyane haliyle taşır.
Aslında doğan her çocuk bizim şu anki halimizden daha zeki. Çünkü sınırsızlar.

Unutmaları şartlara, yaşayışa vs vs göre zamanla değişir.
Zeka faktörü de var elbette ama en öncelikli faktör değil :)

Benim gözlemlerim, okuduklarımdan çıkardıklarım buna yakın şeyler.
Katılıyorum,hele şimdiki çocuklar 1 yaşlarını hatırlarlarsa hiç şaşmam:))
Psikoloji derslerinde lisede bile gördük,uyaran ne kadar fazla olursa.gelişim o ölçüde kapsamlı oluyor.
Küçük kız yeğenim 6 aylıkken annesinin onunla konuşmasına öyle tepkiler veriyordu ki adeta konuşmayı biliyormuş ta o anlık engellenmiş gibi eliyle koluyla yüz ifadesiyle hararetle sohbet ediyordu maşallah.
 
Ben de hatırlıyorum.
Size iki yaşında havuza nasıl düştüğümü -imkansız- denilesi ayrıntıları ile anlatabilirim. Mesela anneannemin başındaki beyaz tülbenti çıkarıp beni otobüsün en arka koltuğuna sarıp oturtmasını, otururken saçımdan ağzıma inen suyun o klorlu kokusu ve acımtrak tadı.

Süper(!) zekalar iki oldu, nesi mümkün değil? :KK66:

Çocuk 4 yaşına kadar hatırlamaz diye keskin bir çizgisi yok bu işin.
Çocuklar hatırlar; en kuvvetli hafıza duygularla tutulur ve çocuklar da duyguları en safiyane haliyle taşır.
Aslında doğan her çocuk bizim şu anki halimizden daha zeki. Çünkü sınırsızlar.

Unutmaları şartlara, yaşayışa vs vs göre zamanla değişir.
Zeka faktörü de var elbette ama en öncelikli faktör değil :)

Benim gözlemlerim, okuduklarımdan çıkardıklarım buna yakın şeyler.

Cidden şaşılası bir durum. süper süper diyoruz biz onlara, :KK53:
kıskandım ..zira bir ay öncemi hatırlamıyorum:63:
 
Annem böyle düşünerek en büyük zararı verdi bana biliyor musunuz?
Onun gereksiz fedakarlıkları, hakkımdaki endişeleri, sürekli koruma çabası ve set gibi önüme durmaya çalışmaları, sessiz dalışları, müdahale edemediği zamanki o buhranlı hali ile ezilir ve onu üzmemek için çabalarken kendi hayatımdan ödün verirdim, kendi hayatımdan ödün verdikçe ben bittim. Kendi kendini de bunalttığından bazen öyle anları gelirdi ki kaçma ihtiyacı hissederdi. 14-15 yaşımdan sonra resmen rolleri değiştik.

Anne olunca anlarsın derdi bana, anne olduktan sonra ise "Anne seni anladım, sana sadece yarı yarıya hak verdim! Sen kendi endişelerin için benim hayatımı da mahvettin" dedim. :)
"Onun canı yanacak benim de canım yanacak" üzerinden gidiyorsunuz ya. Bu aslında anneliğin en ama en bencil kısmı. Bunu düşünün bi. Üzerinden değil, geniş geniş bir süre düşünün... Gerçekten kimin canının en çok yanmasından korktuğunuzu. Lütfen yanlış anlamayın, ama düşünün. Çünkü gözümün önünde annem olmasaydı, aynı noktaya ben de haddinden fazla kaptırırdım, göremezdim. İnsan sevdiğinin ölümünde kendine ağlar. Özlemine, hasretine, kaybına, sabretmesi gerekeceğine, nasıl dayanacağına ağlar en çok.

Bir tutam teslimiyet, ölçülü bir kadercilik... Çünkü böyle hayat yaşanmaz be kuzum, yaşanmaz yani.
40 küsur sayfayı okudum kendime ders çıkardığım noktalar oldu. Bu mesaj da farklı bür bakış açısı, çok iyi geldi okumak.
 
Annem böyle düşünerek en büyük zararı verdi bana biliyor musunuz?
Onun gereksiz fedakarlıkları, hakkımdaki endişeleri, sürekli koruma çabası ve set gibi önüme durmaya çalışmaları, sessiz dalışları, müdahale edemediği zamanki o buhranlı hali ile ezilir ve onu üzmemek için çabalarken kendi hayatımdan ödün verirdim, kendi hayatımdan ödün verdikçe ben bittim. Kendi kendini de bunalttığından bazen öyle anları gelirdi ki kaçma ihtiyacı hissederdi. 14-15 yaşımdan sonra resmen rolleri değiştik.

Anne olunca anlarsın derdi bana, anne olduktan sonra ise "Anne seni anladım, sana sadece yarı yarıya hak verdim! Sen kendi endişelerin için benim hayatımı da mahvettin" dedim. :)
"Onun canı yanacak benim de canım yanacak" üzerinden gidiyorsunuz ya. Bu aslında anneliğin en ama en bencil kısmı. Bunu düşünün bi. Üzerinden değil, geniş geniş bir süre düşünün... Gerçekten kimin canının en çok yanmasından korktuğunuzu. Lütfen yanlış anlamayın, ama düşünün. Çünkü gözümün önünde annem olmasaydı, aynı noktaya ben de haddinden fazla kaptırırdım, göremezdim. İnsan sevdiğinin ölümünde kendine ağlar. Özlemine, hasretine, kaybına, sabretmesi gerekeceğine, nasıl dayanacağına ağlar en çok.

Bir tutam teslimiyet, ölçülü bir kadercilik... Çünkü böyle hayat yaşanmaz be kuzum, yaşanmaz yani.

Su konuda yazilmis en alkislanasi mesajdi
Keske begenden de ote bir sekil olaydi
Onun yerine galp gondeeiyorum sana baby :KK200:
 
Annem böyle düşünerek en büyük zararı verdi bana biliyor musunuz?
Onun gereksiz fedakarlıkları, hakkımdaki endişeleri, sürekli koruma çabası ve set gibi önüme durmaya çalışmaları, sessiz dalışları, müdahale edemediği zamanki o buhranlı hali ile ezilir ve onu üzmemek için çabalarken kendi hayatımdan ödün verirdim, kendi hayatımdan ödün verdikçe ben bittim. Kendi kendini de bunalttığından bazen öyle anları gelirdi ki kaçma ihtiyacı hissederdi. 14-15 yaşımdan sonra resmen rolleri değiştik.

Anne olunca anlarsın derdi bana, anne olduktan sonra ise "Anne seni anladım, sana sadece yarı yarıya hak verdim! Sen kendi endişelerin için benim hayatımı da mahvettin" dedim. :)
"Onun canı yanacak benim de canım yanacak" üzerinden gidiyorsunuz ya. Bu aslında anneliğin en ama en bencil kısmı. Bunu düşünün bi. Üzerinden değil, geniş geniş bir süre düşünün... Gerçekten kimin canının en çok yanmasından korktuğunuzu. Lütfen yanlış anlamayın, ama düşünün. Çünkü gözümün önünde annem olmasaydı, aynı noktaya ben de haddinden fazla kaptırırdım, göremezdim. İnsan sevdiğinin ölümünde kendine ağlar. Özlemine, hasretine, kaybına, sabretmesi gerekeceğine, nasıl dayanacağına ağlar en çok.

Bir tutam teslimiyet, ölçülü bir kadercilik... Çünkü böyle hayat yaşanmaz be kuzum, yaşanmaz yani.

Bana muhalefet olarak açtığınız konu aslında konumun destekleyicisi.

E zaten ben de farklısını iddia etmiyorum ki:)Evet özbakımlarını bitirinceydek koskoca yıllarımı harcadım ve annelik bununla bitmiyor evladın tattığı her acı yine gelip beni bulacak diyorum .

Her insan zaten ölen için onu kaybettiği için ondan yoksun olduğu için ağlar farklısın hiç duymadım .

Sizin bu yazınız “Keşke anne olmasaydım “ adlı konumu çürütecek bi yazı mı sizce ?
 
X