Kendimle ilgili aşamadığım sorunlarım canımı yakıyor

Altschmerz

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
22 Nisan 2014
107
45

Çok uzun oldu kusuruma bakmayın ama yazdıkça rahatladım.


O kadar yalnız ve çaresiz hissediyorum ki. En sonunda buraya yazma kararı aldım, çünkü tek başıma düşünmekten ve kendimi hiçbir şekilde avutamamaktan çok yoruldum.
Yaşadıklarımın ve düşündüklerimin içinden çıkamaz oldum.
Çocukluğumdan beri asla kendine güvenebilen kendini seven bi insan olamadım, bunda kimin etkisi var bilmiyorum. Belki annemin, belki çevremin.
İlk "şişko" lafını duyduğumda 8-9 yaşlarındaydım. Yani ufacık bir çocuk. O kadar üzülmüştüm ki, gittiğimiz tatil köyü bana benim yaşlarımda bir erkek çocuğunun bana söylediği laf yüzünden cehennem olmuştu. İlk kabus günlerimi o zamanlar yaşadım galiba. Hala da hatırlarım nasıl odadan çıkmak istemediğimi, gittiğimiz iki haftalık tatil boyunca o çocuktan köşe bucak kaçtığımı. Aynayla sorunlarım o zaman hafiften başladı sanırım.
19 yaşındayım henüz. Ve bu yaşıma kadar hep özgüvensiz yaşadım. Lise2 ye kadar hep balık etli bir kızdım, yazın tatile gideceğimiz sıralar dışında bunu hiç sorun etmemiştim. Yine de kendimle kaldığım zamanlar kendimi severdim, aynadaki görüntümü, gülüşümü, sesimi, kabiliyet saydığım bir çok şeyi. Mutluydum yani. Annem çalışırdı, 3 yaşımdan beri kreşlerde, okullarda büyüyorum. Bir de erkek kardeşim var. Normal bir aile olduğumuzu düşünüp şükrederken belki biraz da ergenliğin etkisiyle bazı sorunların farkına vardım ve bunları kafamda büyütmeye başladım. Belki de hala ergenin tekiyim bilemiyorum. Lise2 deydim, sınıfımda bir çocuktan hoşlanmaya başlamıştım, onunla güzel bi arkadaşlık kurmuştum. Okulu sevmeme neden olmuştu resmen. Heycanlıydım çok. Fakat "şişman"dım işte. Bir gün benimle dalga geçtiler ( aralarında hoşlandığım çocuk da var.) sırama yürürken sıraları sallamaya başladılar. "Dikkat! Lily geliyor! Deprem riski var Lily oturana kadar kimse sıranın altından çıkmasın!" Kilolu olduğumun farkındaydım ama böyle bariz bir şekilde dalga geçilmesiyle ben kendimi ayna karşısında ağlarken bulmaya başladım.
Bir gün bu konuyu anneme açmak istedim. Ona anlatıp onun da desteğiyle bir şeyler yapmak istedim. Bunu anlattığımda annem "Haklılar çünkü gerçekten öküz gibisin, az ye kilo verirsin hadi uğraştırma beni" gibi bir şeyler söyleyip beni başından savmıştı. Ben hayatımda hiç bu kadar kötü hissettiğimi hatırlamıyodum. Günlerce okula gitmek istemedim, defalarca kaçtım ve bu nedenle annemle tartıştım hep.
O sıralar adetim gecikmeye başlamıştı. Umursamadım, 1 hafta 2 hafta derken 2 ay gecikti ve ben rahatsız olmaya başladım bu durumdan. Anneme söyledim. O da beni doktora götürdü. Öğrendim ki bende polikistik over diye bir şey varmış. Kist adet olmamı önlüyormuş, kilo vermem gerekiyormuş. Doğum kontrol hapı yazdı, kilo ver ve 3 ayda bir kontrole gel dedi doktor. Çıkınca annem beni bir güzel payladı, bi de bu mu çıktı başımıza, az yesen bunların hiçbiri olmayacaktı ye ye nereye kadar utanmasan 200 kilo olacaksın millete kızım var demeye utanıyorum şu haline bak insana bile benzemiyorsun gibi laflar etti yine canımı yaktı. Bunları hiç unutamadım. Annem hep kalbimi kırar, ne zaman yanına gitsem bir şey paylaşsam beni buna pişman eder. Sonra ya hiçbir şey olmamış gibi davranır ya da ben öyle davranırım, daha fazla canımı yakmasın diye. Hani yavru kediler büyümeye başladıktan sonra anne kedi yavrularını istemez, onları yanından kovar ama yavru kediler tekrar gelir ya. Annemle durumumuz resmen öyleydi. Bir gün anneme diyetisyene gitmek istediğimi söyledim.Kilo vermem gerekiyordu 80 kiloya kadar çıkmıştım ve çok kötü hissediyordum. Laf soka soka beni diyetisyene götürdü. Diyetisyen kilomu ölçüp söylediğinde annem bana öyle bi baktı ki o bakışı unutamam. İğrenir gibi, bi fazlalıkmışım bi yükmüşüm gibi. O bakıştan sonra "neden öyle bakıyorsun anne" deyip doktorun yanında ağlamıştım kendimi tutamayıp. Doktora dönüp "bu hep böyle duygu sömürüsü yapıyor işte, küçükken geceleri yemek diye diye ağlardı, bilmiyorum kilo verebilir mi" dedi. O gün hayatımın en büyük hırsını yaptım ve 18 kilo verdim. Gerçi annemi yine memnun edememiştim ama yine de kendimle gurur duyuyordum. Kendimle barıştım ilgi görmeye başladım bi kaç aylığına da olsa annemle olan sorunlarımı (annemin benimle olan sorunlarını) yok saymaya başlamıştım. kistim düzelmişti, düzenli adet görüyordum. O kadar iradesizdim ki diyeti bıraksam da böyle devam eder diye düşündüm. Ve diyeti bırakıp kiloluyken nasıl yiyorsam öyle yemeye devam ettim. Hızla aldım o kiloları, doğum kontrol hapına devam, kilo vermeye çalışmak, anneyle uğraşmak, ergenliği atlatmaya susmaya çalışmak. O aşağılanmaları görmezden gelerek yaşamaya çalışmak.
Lise sona geldiğimde 90 kiloydum, 170 boyumla. Lise boyunca çok sevdiğim arkadaşım ne olduysa lise sonda bana garez etmeye başladı. Başka arkadaşlar edindi, benden uzaklaştı. Bir şey demedim diyemedim çünkü hak ettiğimi düşündüm. Kimsenin bana ihtiyacı olmadığını, değersiz olduğumu gereksiz olduğumu düşündüm hep. Eve gitmek istemiyordum. Okula gitmek istemiyodum. İnsan içine çıkmak istemiyodum aynaya bakmıyodum o kadar kötü günlerdi ki. Bi yandan da sınava hazırlanıyordum. Bir gün o benden uzaklaşan arkadaşın sosyal ağda benimle bariz bi şekilde dalga geçtiğini gördüm. İşi gücü yok bana sarmış. Ben kilolarımı kapatsın diye paltoyla geziyodum bi an bile çıkarmıyodum ona kadar dalga geçmişti. Yürüyüşümden saçlarıma, parmaklarımın şekline kadar benimle dalga geçmişti ve konu çok tutmuştu anlaşılan. bir sürü insanın o dalga geçme ayinine katıldığını gördüm. Her gece ağladım her gece. Kabus gibi günlerdi, okula gitmek tekrar kabusum oldu, sabah erkenden gelir sıraya otururdum ve asla kalkmazdım. çıkışta sınıfta kimse kalmadığında kalkar eve giderdim. Bu sırada benim stresle başa çıkma yöntemimin yemek yemek olduğunu farkettim. En büyük sorunum yemek yemek olmasına rağmen böyleydi. Her okul çıkışında bi fast food menüsü yiyip, akşamına da evde yemek yiyodum.
Bir gün annemin yanında tişörtümü değiştirirken annem elimden tişörtü aldı beni kendine çevirdi. "Bunlar ne?" diye sordu karnımı gösterip. O an farkettim inanır mısınız karnımda kocaman kırmızı yarıklar oluşmuştu. Zaten belimde, göğüslerimde olan çatlaklarıma bi de onlar eklenmişti. Hem de boydan boya üstelik 18 idim henüz. O gün bana demediğini bırakmadı. " Şu haline bak her yerin çatlamış, ayı gibi oldun zaten habire yiyosun, seni bu halinle kim napsın bi bak şu çatlaklara ilerde sen nasıl evleneceksin utanmayacak mısın bunlardan, bu kilodan bu göbekten utanmayacak mısın? Gittikçe maymuna benziyosun ben senin gibi bi kızı hakedecek ne yaptım" dedi bana. İşte o gün bugündür benim iki kabusum oldu. İlki tahmin edeceğiniz üzere annemdi zaten, ikincisi de çatlaklar. o lafları duyunca kilo vermeye başladım. O sınav stresinin yanında bi de kilo vermeye çalıştım, benimle geçilen dalgaları unutmaya çalıştım görmezden gelmeye çalıştım. Düşünmemeye çalıştım. 10 kilo kadar verdim. Yetmez dedim 5 kilo daha verdim. Sınavlarıma girdim çıktım, tamam dedim şimdi rahat kafayla kilo vericem. Lise bitti o kızı bi daha görmeyeceğim dalga geçse de duymayacağım dedim rahatlatmaya çalıştım kendimi. Anneme yaranmaya çalıştım sırf bana bir şey demesin kızmasın diye. İstediği gibi zayıf olmak istedim sadece bunu istedim ki bana karışmasın, beni sevsin diye.
Sonra sınav açıklandı. Çok kötü yapmıştım. Hal böyle olunca hiç dinlemeyen annem tarafından bir de gerizekalı ilan edildim. Ve o gün patladım. Saatlerce hıçkıra hıçkıra ağladım susamadım, nefes alamadım ağlamaktan. İlk başta ağlarken yine karşıma geçip bana kızmaya başladı ama baktı ki susmuyorum acıdı heralde. Üzüldü galiba ilk defa benim için. Neden bu kadar ağladın hadi sakin ol bi sene daha hazırlanırsın gerekirse demeye başladı. O gün anlattım her şeyi, bütün sene okulda nasıl insanların benimle dalga geçtiğini, nasıl aşağılandığımı nasıl günler geçirdiğimi hepsini anlattım. Küçük kardeşim, babam bile ağladı ben anlatırken. Annem benden özür diledi. Ben senin yanındayım dedi. Her şey düzelecek sandım.
Sınava tekrar hazırlanmaya başladım, kilo vermiştim kendime güvenim geliyordu. Bi ateşkesteydik sanki sakindik annemle. Çatlaklarımı o kadar umursamıyordum artık. zayıfladıkça küçüldüler.
Tabi sonra yine aynı şeyler, yine kilo aldım 95 oldum bu sefer, yine annemle kavga ediyordum. O yüzden eve gelmiyordum sabah akşam dershanedeydim, gittiğim dershanenin yurdunda kalmaya başladım sırf annemi görmemek için. Öyle atlattım. Sonra bir gün baktım sırtım kollarım bacaklarım çatlamış, göğüslerimdekiler boynuma kadar geliyor. Her şeyi bıraktım bunlara taktım kafayı. Zaten bu siteyle tanışmam da böyleydi çatlaklarıma çözüm aramaktı.
Şimdi artık kilo versem de bu çatlaklar yüzünden mutsuz olacağımı düşünüyorum. O yüzden kilo vermeyi bile denemiyorum. Sınavımı başardım istediğim yerler geliyor. Ama buna bile sevinemiyorum. Sırf çatlaklarım görünüyor diye gün ışığına çıkmıyorum. Odamdaki siyah perdeleri çekerek oturuyorum tüm gün. Odamdan çıkmıyorum. Çatlaklarımı düşünmem bile hayattan soğumama yetiyor. ve naparsam yapayım gün geçtikçe artıyorlar. Bugün annem yine üzerime gelirken anneme patladım. Uğraşma benimle benim sana bi zararım yok dedim bağırdım anneme. Kızdı bana komşulara rezil olduk diye. Bugün 19 yaşında biri olarak annemden dayak yedim, kollarımı çizdi saçlarımı yoldu ve sırtımı morarttı. Dayanamadım evden çıkıyordum babam geldi. Babam zaten sinirlenmeye yer arar. O da hırpaladı beni. Ve ben herkese küstüm, her şeye küstüm. Gidebilecek bi yerim yok yapabilecek bişeyim yok. Hayatımın ilerisini düşünemiyorum düşünmek istemiyorum böyle bi psikolojiyle böyle bi bedende daha ne kadar yaşarım bunu düşünmek bile göğsümü acıtıyor.
Çok uzun oldu kusuruma bakmayın. Ama anlattığımda anlayabilecek kimsem yok ve bunları düşünmekten çok yoruldum.
Hayatı boyunca ona sadece dış görünüşle gelinen, dış görünüşle yargılanan ve sonunda her ne kadar aksini düşünmeye çalışsa da dış görünüşe önem veren biri haline gelen biri yazdı bunu sizlere. Sabahın 5'inde. Buraya kadar okuyan ablalarıma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Ben sadece içimi dökmek istedim.
 

Çok uzun oldu kusuruma bakmayın ama yazdıkça rahatladım.


O kadar yalnız ve çaresiz hissediyorum ki. En sonunda buraya yazma kararı aldım, çünkü tek başıma düşünmekten ve kendimi hiçbir şekilde avutamamaktan çok yoruldum.
Yaşadıklarımın ve düşündüklerimin içinden çıkamaz oldum.
Çocukluğumdan beri asla kendine güvenebilen kendini seven bi insan olamadım, bunda kimin etkisi var bilmiyorum. Belki annemin, belki çevremin.
İlk "şişko" lafını duyduğumda 8-9 yaşlarındaydım. Yani ufacık bir çocuk. O kadar üzülmüştüm ki, gittiğimiz tatil köyü bana benim yaşlarımda bir erkek çocuğunun bana söylediği laf yüzünden cehennem olmuştu. İlk kabus günlerimi o zamanlar yaşadım galiba. Hala da hatırlarım nasıl odadan çıkmak istemediğimi, gittiğimiz iki haftalık tatil boyunca o çocuktan köşe bucak kaçtığımı. Aynayla sorunlarım o zaman hafiften başladı sanırım.
19 yaşındayım henüz. Ve bu yaşıma kadar hep özgüvensiz yaşadım. Lise2 ye kadar hep balık etli bir kızdım, yazın tatile gideceğimiz sıralar dışında bunu hiç sorun etmemiştim. Yine de kendimle kaldığım zamanlar kendimi severdim, aynadaki görüntümü, gülüşümü, sesimi, kabiliyet saydığım bir çok şeyi. Mutluydum yani. Annem çalışırdı, 3 yaşımdan beri kreşlerde, okullarda büyüyorum. Bir de erkek kardeşim var. Normal bir aile olduğumuzu düşünüp şükrederken belki biraz da ergenliğin etkisiyle bazı sorunların farkına vardım ve bunları kafamda büyütmeye başladım. Belki de hala ergenin tekiyim bilemiyorum. Lise2 deydim, sınıfımda bir çocuktan hoşlanmaya başlamıştım, onunla güzel bi arkadaşlık kurmuştum. Okulu sevmeme neden olmuştu resmen. Heycanlıydım çok. Fakat "şişman"dım işte. Bir gün benimle dalga geçtiler ( aralarında hoşlandığım çocuk da var.) sırama yürürken sıraları sallamaya başladılar. "Dikkat! Lily geliyor! Deprem riski var Lily oturana kadar kimse sıranın altından çıkmasın!" Kilolu olduğumun farkındaydım ama böyle bariz bir şekilde dalga geçilmesiyle ben kendimi ayna karşısında ağlarken bulmaya başladım.
Bir gün bu konuyu anneme açmak istedim. Ona anlatıp onun da desteğiyle bir şeyler yapmak istedim. Bunu anlattığımda annem "Haklılar çünkü gerçekten öküz gibisin, az ye kilo verirsin hadi uğraştırma beni" gibi bir şeyler söyleyip beni başından savmıştı. Ben hayatımda hiç bu kadar kötü hissettiğimi hatırlamıyodum. Günlerce okula gitmek istemedim, defalarca kaçtım ve bu nedenle annemle tartıştım hep.
O sıralar adetim gecikmeye başlamıştı. Umursamadım, 1 hafta 2 hafta derken 2 ay gecikti ve ben rahatsız olmaya başladım bu durumdan. Anneme söyledim. O da beni doktora götürdü. Öğrendim ki bende polikistik over diye bir şey varmış. Kist adet olmamı önlüyormuş, kilo vermem gerekiyormuş. Doğum kontrol hapı yazdı, kilo ver ve 3 ayda bir kontrole gel dedi doktor. Çıkınca annem beni bir güzel payladı, bi de bu mu çıktı başımıza, az yesen bunların hiçbiri olmayacaktı ye ye nereye kadar utanmasan 200 kilo olacaksın millete kızım var demeye utanıyorum şu haline bak insana bile benzemiyorsun gibi laflar etti yine canımı yaktı. Bunları hiç unutamadım. Annem hep kalbimi kırar, ne zaman yanına gitsem bir şey paylaşsam beni buna pişman eder. Sonra ya hiçbir şey olmamış gibi davranır ya da ben öyle davranırım, daha fazla canımı yakmasın diye. Hani yavru kediler büyümeye başladıktan sonra anne kedi yavrularını istemez, onları yanından kovar ama yavru kediler tekrar gelir ya. Annemle durumumuz resmen öyleydi. Bir gün anneme diyetisyene gitmek istediğimi söyledim.Kilo vermem gerekiyordu 80 kiloya kadar çıkmıştım ve çok kötü hissediyordum. Laf soka soka beni diyetisyene götürdü. Diyetisyen kilomu ölçüp söylediğinde annem bana öyle bi baktı ki o bakışı unutamam. İğrenir gibi, bi fazlalıkmışım bi yükmüşüm gibi. O bakıştan sonra "neden öyle bakıyorsun anne" deyip doktorun yanında ağlamıştım kendimi tutamayıp. Doktora dönüp "bu hep böyle duygu sömürüsü yapıyor işte, küçükken geceleri yemek diye diye ağlardı, bilmiyorum kilo verebilir mi" dedi. O gün hayatımın en büyük hırsını yaptım ve 18 kilo verdim. Gerçi annemi yine memnun edememiştim ama yine de kendimle gurur duyuyordum. Kendimle barıştım ilgi görmeye başladım bi kaç aylığına da olsa annemle olan sorunlarımı (annemin benimle olan sorunlarını) yok saymaya başlamıştım. kistim düzelmişti, düzenli adet görüyordum. O kadar iradesizdim ki diyeti bıraksam da böyle devam eder diye düşündüm. Ve diyeti bırakıp kiloluyken nasıl yiyorsam öyle yemeye devam ettim. Hızla aldım o kiloları, doğum kontrol hapına devam, kilo vermeye çalışmak, anneyle uğraşmak, ergenliği atlatmaya susmaya çalışmak. O aşağılanmaları görmezden gelerek yaşamaya çalışmak.
Lise sona geldiğimde 90 kiloydum, 170 boyumla. Lise boyunca çok sevdiğim arkadaşım ne olduysa lise sonda bana garez etmeye başladı. Başka arkadaşlar edindi, benden uzaklaştı. Bir şey demedim diyemedim çünkü hak ettiğimi düşündüm. Kimsenin bana ihtiyacı olmadığını, değersiz olduğumu gereksiz olduğumu düşündüm hep. Eve gitmek istemiyordum. Okula gitmek istemiyodum. İnsan içine çıkmak istemiyodum aynaya bakmıyodum o kadar kötü günlerdi ki. Bi yandan da sınava hazırlanıyordum. Bir gün o benden uzaklaşan arkadaşın sosyal ağda benimle bariz bi şekilde dalga geçtiğini gördüm. İşi gücü yok bana sarmış. Ben kilolarımı kapatsın diye paltoyla geziyodum bi an bile çıkarmıyodum ona kadar dalga geçmişti. Yürüyüşümden saçlarıma, parmaklarımın şekline kadar benimle dalga geçmişti ve konu çok tutmuştu anlaşılan. bir sürü insanın o dalga geçme ayinine katıldığını gördüm. Her gece ağladım her gece. Kabus gibi günlerdi, okula gitmek tekrar kabusum oldu, sabah erkenden gelir sıraya otururdum ve asla kalkmazdım. çıkışta sınıfta kimse kalmadığında kalkar eve giderdim. Bu sırada benim stresle başa çıkma yöntemimin yemek yemek olduğunu farkettim. En büyük sorunum yemek yemek olmasına rağmen böyleydi. Her okul çıkışında bi fast food menüsü yiyip, akşamına da evde yemek yiyodum.
Bir gün annemin yanında tişörtümü değiştirirken annem elimden tişörtü aldı beni kendine çevirdi. "Bunlar ne?" diye sordu karnımı gösterip. O an farkettim inanır mısınız karnımda kocaman kırmızı yarıklar oluşmuştu. Zaten belimde, göğüslerimde olan çatlaklarıma bi de onlar eklenmişti. Hem de boydan boya üstelik 18 idim henüz. O gün bana demediğini bırakmadı. " Şu haline bak her yerin çatlamış, ayı gibi oldun zaten habire yiyosun, seni bu halinle kim napsın bi bak şu çatlaklara ilerde sen nasıl evleneceksin utanmayacak mısın bunlardan, bu kilodan bu göbekten utanmayacak mısın? Gittikçe maymuna benziyosun ben senin gibi bi kızı hakedecek ne yaptım" dedi bana. İşte o gün bugündür benim iki kabusum oldu. İlki tahmin edeceğiniz üzere annemdi zaten, ikincisi de çatlaklar. o lafları duyunca kilo vermeye başladım. O sınav stresinin yanında bi de kilo vermeye çalıştım, benimle geçilen dalgaları unutmaya çalıştım görmezden gelmeye çalıştım. Düşünmemeye çalıştım. 10 kilo kadar verdim. Yetmez dedim 5 kilo daha verdim. Sınavlarıma girdim çıktım, tamam dedim şimdi rahat kafayla kilo vericem. Lise bitti o kızı bi daha görmeyeceğim dalga geçse de duymayacağım dedim rahatlatmaya çalıştım kendimi. Anneme yaranmaya çalıştım sırf bana bir şey demesin kızmasın diye. İstediği gibi zayıf olmak istedim sadece bunu istedim ki bana karışmasın, beni sevsin diye.
Sonra sınav açıklandı. Çok kötü yapmıştım. Hal böyle olunca hiç dinlemeyen annem tarafından bir de gerizekalı ilan edildim. Ve o gün patladım. Saatlerce hıçkıra hıçkıra ağladım susamadım, nefes alamadım ağlamaktan. İlk başta ağlarken yine karşıma geçip bana kızmaya başladı ama baktı ki susmuyorum acıdı heralde. Üzüldü galiba ilk defa benim için. Neden bu kadar ağladın hadi sakin ol bi sene daha hazırlanırsın gerekirse demeye başladı. O gün anlattım her şeyi, bütün sene okulda nasıl insanların benimle dalga geçtiğini, nasıl aşağılandığımı nasıl günler geçirdiğimi hepsini anlattım. Küçük kardeşim, babam bile ağladı ben anlatırken. Annem benden özür diledi. Ben senin yanındayım dedi. Her şey düzelecek sandım.
Sınava tekrar hazırlanmaya başladım, kilo vermiştim kendime güvenim geliyordu. Bi ateşkesteydik sanki sakindik annemle. Çatlaklarımı o kadar umursamıyordum artık. zayıfladıkça küçüldüler.
Tabi sonra yine aynı şeyler, yine kilo aldım 95 oldum bu sefer, yine annemle kavga ediyordum. O yüzden eve gelmiyordum sabah akşam dershanedeydim, gittiğim dershanenin yurdunda kalmaya başladım sırf annemi görmemek için. Öyle atlattım. Sonra bir gün baktım sırtım kollarım bacaklarım çatlamış, göğüslerimdekiler boynuma kadar geliyor. Her şeyi bıraktım bunlara taktım kafayı. Zaten bu siteyle tanışmam da böyleydi çatlaklarıma çözüm aramaktı.
Şimdi artık kilo versem de bu çatlaklar yüzünden mutsuz olacağımı düşünüyorum. O yüzden kilo vermeyi bile denemiyorum. Sınavımı başardım istediğim yerler geliyor. Ama buna bile sevinemiyorum. Sırf çatlaklarım görünüyor diye gün ışığına çıkmıyorum. Odamdaki siyah perdeleri çekerek oturuyorum tüm gün. Odamdan çıkmıyorum. Çatlaklarımı düşünmem bile hayattan soğumama yetiyor. ve naparsam yapayım gün geçtikçe artıyorlar. Bugün annem yine üzerime gelirken anneme patladım. Uğraşma benimle benim sana bi zararım yok dedim bağırdım anneme. Kızdı bana komşulara rezil olduk diye. Bugün 19 yaşında biri olarak annemden dayak yedim, kollarımı çizdi saçlarımı yoldu ve sırtımı morarttı. Dayanamadım evden çıkıyordum babam geldi. Babam zaten sinirlenmeye yer arar. O da hırpaladı beni. Ve ben herkese küstüm, her şeye küstüm. Gidebilecek bi yerim yok yapabilecek bişeyim yok. Hayatımın ilerisini düşünemiyorum düşünmek istemiyorum böyle bi psikolojiyle böyle bi bedende daha ne kadar yaşarım bunu düşünmek bile göğsümü acıtıyor.
Çok uzun oldu kusuruma bakmayın. Ama anlattığımda anlayabilecek kimsem yok ve bunları düşünmekten çok yoruldum.
Hayatı boyunca ona sadece dış görünüşle gelinen, dış görünüşle yargılanan ve sonunda her ne kadar aksini düşünmeye çalışsa da dış görünüşe önem veren biri haline gelen biri yazdı bunu sizlere. Sabahın 5'inde. Buraya kadar okuyan ablalarıma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Ben sadece içimi dökmek istedim.

aynı yaştayız.bende 19 um.ve benim de kiloyla başım belada..bu yıl hayatımın en kötü günlerini yaşadım..yaşamak dediğime de bakma ecelimin geleceği günü bekleyrek yaşadım hep..geçen yaz bu zamanlar 73 kilo iken 1 yıl içinde 20 kilo alıp 93 oldum..ama milletin ohaa ne olmuşsun öle lafları falan sinir etti beni 8 kilo verdim şu an 85 im..bende de çatlak var ama zayıflamadan yapacak bişey yok:KK50:bak ne güzel üniiyi kazanacaksın yepyeni bi yaşam yepyeni bi çevre seni beklior..emin ol ünide bunlar asla sorun deil kimse dalga falan geçmior lisede ki gibi deil inan baana.sen sadeece su an yeni yaşamına odaklan ve bunun tadını çıkar..annene kilodan daha önemli bişey olan evladı hatırlat..benim annemde cok müdahale edior ama asla kızma tarzında deil genç kızsın güzel görün dior..senin o çatlakların sürekli kilo alım veriminden olmuş..çünkü bende dediğin kadar çatlak yok ..vücut deformasyona uğruor şu kilo olayından dolayı ama bak sen önce güzelce kilonu ver sonra o çatlakları lazerle bi şekilde giderirsin sakın inancını kaybetme eminim çok güzel bi kızsındır
 
Keşke ailemizi secebilsek dedim yazdıklarını okurken üzülme ablacigim bu insanlarin seni incitmelerine izin verme sadece güzellik zayiflara mi mahsus bu kriteri kim belirliyor keşke annen bu kadar hassas bir kızının olduğunu farkedebilse sadece dış Görünümle insani degerlendiremeyecegini anlayacak kadar olgun olmaliydi annen ama değil işte

canim kilo sorununun çözümünü biliyorsun zaten caylaklara gelince bir arkadasim dogum catlaklarindan lazerle kurtuldu cogalmamasi icin yapman gereken ise bol su içip vazelinle nemlendirmek vücudunu hamileyken hergün surdugum icin bende catlak olmadi hiç eskilerin çözümünü ertele is güç sahibi olunca cozersin on l ari ama yenileri eklenmesin diye tedbirini al tatlım
 
Allahım annenize allah akıl versin canim sende onlaei niye tkyn kafana yaa dietisyene git kos spor yap yazdayiz okul yok spor yap gez dolaş ewe kapankta ne allahinq sukret asla isyan etme yemek konusuna gelince bnmde esim yemeğe düşkündür ve dedignz gibi sinirlnnce hıncını yemkten alır bnde elim yettiği kadar sinirlndrmemeye çalışıyorum :KK1:ve smdi sebze meyve yiyoruz sabahları o sütle yeyen nesguik gibi bisey var onu yiyir bnde ona ymk istdgn zmn çikolatalar ye ynnda meyve suyu ve günde 1 kere ymk ye mesela biz saat 5 de tam ymk yrz ámá düzenli sekildr kndnle barışık ol gereksiz insanları kafana tkma bu dünyaya bi daha mi geleven yaa seni seven senn dertine sahip edineck arkdslar edin ...bidr mide küçültme ameliyatı var ámá tavsiye etmm ilerde kotu sorunlar açıyor muş bu arada bnm esim 100 kilo ....

Çok uzun oldu kusuruma bakmayın ama yazdıkça rahatladım.


O kadar yalnız ve çaresiz hissediyorum ki. En sonunda buraya yazma kararı aldım, çünkü tek başıma düşünmekten ve kendimi hiçbir şekilde avutamamaktan çok yoruldum.
Yaşadıklarımın ve düşündüklerimin içinden çıkamaz oldum.
Çocukluğumdan beri asla kendine güvenebilen kendini seven bi insan olamadım, bunda kimin etkisi var bilmiyorum. Belki annemin, belki çevremin.
İlk "şişko" lafını duyduğumda 8-9 yaşlarındaydım. Yani ufacık bir çocuk. O kadar üzülmüştüm ki, gittiğimiz tatil köyü bana benim yaşlarımda bir erkek çocuğunun bana söylediği laf yüzünden cehennem olmuştu. İlk kabus günlerimi o zamanlar yaşadım galiba. Hala da hatırlarım nasıl odadan çıkmak istemediğimi, gittiğimiz iki haftalık tatil boyunca o çocuktan köşe bucak kaçtığımı. Aynayla sorunlarım o zaman hafiften başladı sanırım.
19 yaşındayım henüz. Ve bu yaşıma kadar hep özgüvensiz yaşadım. Lise2 ye kadar hep balık etli bir kızdım, yazın tatile gideceğimiz sıralar dışında bunu hiç sorun etmemiştim. Yine de kendimle kaldığım zamanlar kendimi severdim, aynadaki görüntümü, gülüşümü, sesimi, kabiliyet saydığım bir çok şeyi. Mutluydum yani. Annem çalışırdı, 3 yaşımdan beri kreşlerde, okullarda büyüyorum. Bir de erkek kardeşim var. Normal bir aile olduğumuzu düşünüp şükrederken belki biraz da ergenliğin etkisiyle bazı sorunların farkına vardım ve bunları kafamda büyütmeye başladım. Belki de hala ergenin tekiyim bilemiyorum. Lise2 deydim, sınıfımda bir çocuktan hoşlanmaya başlamıştım, onunla güzel bi arkadaşlık kurmuştum. Okulu sevmeme neden olmuştu resmen. Heycanlıydım çok. Fakat "şişman"dım işte. Bir gün benimle dalga geçtiler ( aralarında hoşlandığım çocuk da var.) sırama yürürken sıraları sallamaya başladılar. "Dikkat! Lily geliyor! Deprem riski var Lily oturana kadar kimse sıranın altından çıkmasın!" Kilolu olduğumun farkındaydım ama böyle bariz bir şekilde dalga geçilmesiyle ben kendimi ayna karşısında ağlarken bulmaya başladım.
Bir gün bu konuyu anneme açmak istedim. Ona anlatıp onun da desteğiyle bir şeyler yapmak istedim. Bunu anlattığımda annem "Haklılar çünkü gerçekten öküz gibisin, az ye kilo verirsin hadi uğraştırma beni" gibi bir şeyler söyleyip beni başından savmıştı. Ben hayatımda hiç bu kadar kötü hissettiğimi hatırlamıyodum. Günlerce okula gitmek istemedim, defalarca kaçtım ve bu nedenle annemle tartıştım hep.
O sıralar adetim gecikmeye başlamıştı. Umursamadım, 1 hafta 2 hafta derken 2 ay gecikti ve ben rahatsız olmaya başladım bu durumdan. Anneme söyledim. O da beni doktora götürdü. Öğrendim ki bende polikistik over diye bir şey varmış. Kist adet olmamı önlüyormuş, kilo vermem gerekiyormuş. Doğum kontrol hapı yazdı, kilo ver ve 3 ayda bir kontrole gel dedi doktor. Çıkınca annem beni bir güzel payladı, bi de bu mu çıktı başımıza, az yesen bunların hiçbiri olmayacaktı ye ye nereye kadar utanmasan 200 kilo olacaksın millete kızım var demeye utanıyorum şu haline bak insana bile benzemiyorsun gibi laflar etti yine canımı yaktı. Bunları hiç unutamadım. Annem hep kalbimi kırar, ne zaman yanına gitsem bir şey paylaşsam beni buna pişman eder. Sonra ya hiçbir şey olmamış gibi davranır ya da ben öyle davranırım, daha fazla canımı yakmasın diye. Hani yavru kediler büyümeye başladıktan sonra anne kedi yavrularını istemez, onları yanından kovar ama yavru kediler tekrar gelir ya. Annemle durumumuz resmen öyleydi. Bir gün anneme diyetisyene gitmek istediğimi söyledim.Kilo vermem gerekiyordu 80 kiloya kadar çıkmıştım ve çok kötü hissediyordum. Laf soka soka beni diyetisyene götürdü. Diyetisyen kilomu ölçüp söylediğinde annem bana öyle bi baktı ki o bakışı unutamam. İğrenir gibi, bi fazlalıkmışım bi yükmüşüm gibi. O bakıştan sonra "neden öyle bakıyorsun anne" deyip doktorun yanında ağlamıştım kendimi tutamayıp. Doktora dönüp "bu hep böyle duygu sömürüsü yapıyor işte, küçükken geceleri yemek diye diye ağlardı, bilmiyorum kilo verebilir mi" dedi. O gün hayatımın en büyük hırsını yaptım ve 18 kilo verdim. Gerçi annemi yine memnun edememiştim ama yine de kendimle gurur duyuyordum. Kendimle barıştım ilgi görmeye başladım bi kaç aylığına da olsa annemle olan sorunlarımı (annemin benimle olan sorunlarını) yok saymaya başlamıştım. kistim düzelmişti, düzenli adet görüyordum. O kadar iradesizdim ki diyeti bıraksam da böyle devam eder diye düşündüm. Ve diyeti bırakıp kiloluyken nasıl yiyorsam öyle yemeye devam ettim. Hızla aldım o kiloları, doğum kontrol hapına devam, kilo vermeye çalışmak, anneyle uğraşmak, ergenliği atlatmaya susmaya çalışmak. O aşağılanmaları görmezden gelerek yaşamaya çalışmak.
Lise sona geldiğimde 90 kiloydum, 170 boyumla. Lise boyunca çok sevdiğim arkadaşım ne olduysa lise sonda bana garez etmeye başladı. Başka arkadaşlar edindi, benden uzaklaştı. Bir şey demedim diyemedim çünkü hak ettiğimi düşündüm. Kimsenin bana ihtiyacı olmadığını, değersiz olduğumu gereksiz olduğumu düşündüm hep. Eve gitmek istemiyordum. Okula gitmek istemiyodum. İnsan içine çıkmak istemiyodum aynaya bakmıyodum o kadar kötü günlerdi ki. Bi yandan da sınava hazırlanıyordum. Bir gün o benden uzaklaşan arkadaşın sosyal ağda benimle bariz bi şekilde dalga geçtiğini gördüm. İşi gücü yok bana sarmış. Ben kilolarımı kapatsın diye paltoyla geziyodum bi an bile çıkarmıyodum ona kadar dalga geçmişti. Yürüyüşümden saçlarıma, parmaklarımın şekline kadar benimle dalga geçmişti ve konu çok tutmuştu anlaşılan. bir sürü insanın o dalga geçme ayinine katıldığını gördüm. Her gece ağladım her gece. Kabus gibi günlerdi, okula gitmek tekrar kabusum oldu, sabah erkenden gelir sıraya otururdum ve asla kalkmazdım. çıkışta sınıfta kimse kalmadığında kalkar eve giderdim. Bu sırada benim stresle başa çıkma yöntemimin yemek yemek olduğunu farkettim. En büyük sorunum yemek yemek olmasına rağmen böyleydi. Her okul çıkışında bi fast food menüsü yiyip, akşamına da evde yemek yiyodum.
Bir gün annemin yanında tişörtümü değiştirirken annem elimden tişörtü aldı beni kendine çevirdi. "Bunlar ne?" diye sordu karnımı gösterip. O an farkettim inanır mısınız karnımda kocaman kırmızı yarıklar oluşmuştu. Zaten belimde, göğüslerimde olan çatlaklarıma bi de onlar eklenmişti. Hem de boydan boya üstelik 18 idim henüz. O gün bana demediğini bırakmadı. " Şu haline bak her yerin çatlamış, ayı gibi oldun zaten habire yiyosun, seni bu halinle kim napsın bi bak şu çatlaklara ilerde sen nasıl evleneceksin utanmayacak mısın bunlardan, bu kilodan bu göbekten utanmayacak mısın? Gittikçe maymuna benziyosun ben senin gibi bi kızı hakedecek ne yaptım" dedi bana. İşte o gün bugündür benim iki kabusum oldu. İlki tahmin edeceğiniz üzere annemdi zaten, ikincisi de çatlaklar. o lafları duyunca kilo vermeye başladım. O sınav stresinin yanında bi de kilo vermeye çalıştım, benimle geçilen dalgaları unutmaya çalıştım görmezden gelmeye çalıştım. Düşünmemeye çalıştım. 10 kilo kadar verdim. Yetmez dedim 5 kilo daha verdim. Sınavlarıma girdim çıktım, tamam dedim şimdi rahat kafayla kilo vericem. Lise bitti o kızı bi daha görmeyeceğim dalga geçse de duymayacağım dedim rahatlatmaya çalıştım kendimi. Anneme yaranmaya çalıştım sırf bana bir şey demesin kızmasın diye. İstediği gibi zayıf olmak istedim sadece bunu istedim ki bana karışmasın, beni sevsin diye.
Sonra sınav açıklandı. Çok kötü yapmıştım. Hal böyle olunca hiç dinlemeyen annem tarafından bir de gerizekalı ilan edildim. Ve o gün patladım. Saatlerce hıçkıra hıçkıra ağladım susamadım, nefes alamadım ağlamaktan. İlk başta ağlarken yine karşıma geçip bana kızmaya başladı ama baktı ki susmuyorum acıdı heralde. Üzüldü galiba ilk defa benim için. Neden bu kadar ağladın hadi sakin ol bi sene daha hazırlanırsın gerekirse demeye başladı. O gün anlattım her şeyi, bütün sene okulda nasıl insanların benimle dalga geçtiğini, nasıl aşağılandığımı nasıl günler geçirdiğimi hepsini anlattım. Küçük kardeşim, babam bile ağladı ben anlatırken. Annem benden özür diledi. Ben senin yanındayım dedi. Her şey düzelecek sandım.
Sınava tekrar hazırlanmaya başladım, kilo vermiştim kendime güvenim geliyordu. Bi ateşkesteydik sanki sakindik annemle. Çatlaklarımı o kadar umursamıyordum artık. zayıfladıkça küçüldüler.
Tabi sonra yine aynı şeyler, yine kilo aldım 95 oldum bu sefer, yine annemle kavga ediyordum. O yüzden eve gelmiyordum sabah akşam dershanedeydim, gittiğim dershanenin yurdunda kalmaya başladım sırf annemi görmemek için. Öyle atlattım. Sonra bir gün baktım sırtım kollarım bacaklarım çatlamış, göğüslerimdekiler boynuma kadar geliyor. Her şeyi bıraktım bunlara taktım kafayı. Zaten bu siteyle tanışmam da böyleydi çatlaklarıma çözüm aramaktı.
Şimdi artık kilo versem de bu çatlaklar yüzünden mutsuz olacağımı düşünüyorum. O yüzden kilo vermeyi bile denemiyorum. Sınavımı başardım istediğim yerler geliyor. Ama buna bile sevinemiyorum. Sırf çatlaklarım görünüyor diye gün ışığına çıkmıyorum. Odamdaki siyah perdeleri çekerek oturuyorum tüm gün. Odamdan çıkmıyorum. Çatlaklarımı düşünmem bile hayattan soğumama yetiyor. ve naparsam yapayım gün geçtikçe artıyorlar. Bugün annem yine üzerime gelirken anneme patladım. Uğraşma benimle benim sana bi zararım yok dedim bağırdım anneme. Kızdı bana komşulara rezil olduk diye. Bugün 19 yaşında biri olarak annemden dayak yedim, kollarımı çizdi saçlarımı yoldu ve sırtımı morarttı. Dayanamadım evden çıkıyordum babam geldi. Babam zaten sinirlenmeye yer arar. O da hırpaladı beni. Ve ben herkese küstüm, her şeye küstüm. Gidebilecek bi yerim yok yapabilecek bişeyim yok. Hayatımın ilerisini düşünemiyorum düşünmek istemiyorum böyle bi psikolojiyle böyle bi bedende daha ne kadar yaşarım bunu düşünmek bile göğsümü acıtıyor.
Çok uzun oldu kusuruma bakmayın. Ama anlattığımda anlayabilecek kimsem yok ve bunları düşünmekten çok yoruldum.
Hayatı boyunca ona sadece dış görünüşle gelinen, dış görünüşle yargılanan ve sonunda her ne kadar aksini düşünmeye çalışsa da dış görünüşe önem veren biri haline gelen biri yazdı bunu sizlere. Sabahın 5'inde. Buraya kadar okuyan ablalarıma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Ben sadece içimi dökmek istedim.
 
Yazdıklarını üzülerek okudum, annenin tutumu hiç sağlıklı değil. Çatlaklar emin ol hepimizde var çıtkırıldım zayıfcacık bir arkadaşım vardı bir gün vücudundaki çatlakları göstermişti bana şok olmuştum. İnan ki tek sen değilsin. Ama bak isteyince ne güzel kilo veriyormuşsun yine dene ama önce bir psikologtan yardım almanı öneririm sonra da sana destek ve yardımcı olacak bir diyetisyen buldun mu tamamdır. İnan ki başarırsın canın yememen gereken bir şeyi yemek istedi mi bu geceyi hatırla ve de ki hepsini bunu bana yaptıklarına pişman edeceğim. Zayıfladıktan sonra annenin karşısına geç ve de ki sen istedin diye değil ben istedim diye zayıfladım. Bak ne güzel istediğin yerler oluyormuş çok güzel bir gelecek seni bekliyor toparla kendini daha yolun başındasın. Bu gece tahmin edebiliyorum ne kadar zor olduğunu odadan çıkmak istememeni kendini suçlamamanı ama güçlü olmalısın daha nereye kadar böyle devam edebilir ki? Kendin için bir adım at lütfen yapmak iste ve yap.

Seninle dalga geçenler ise insanlıktan nasiplerini almamışlardır boş ver öyle insanlar hayatında olmayıversinler daha güzel.

polikistik over çok kadında var günümüzde ve bildiğin gibi kilo vermek çok önemli tedavide, sen stresten yemek yemeye sarmışsın dediğin gibi ama istersen bu durumu düzeltebilirsin.
 
Canim kardesim Allah duzelmeyecek dert vermesin.Kilo verirsin mutlaka ama fedakarlik yapacaksin.yedigine ictigine dikkat edeceksin.keske hormon testide yaptirsan.belki bununda etkisi vardir kazanacagin universiteye bagli hastane varsa tedavine orda baslarsin ogrencileriyle daha ilgili oluyorlar.univ liseye benzemez.orda kimse kimseyle dalga gecmez daha olgun olurlar ordakiler.vucut catlaklarI hemen hemen herkeste var 20li yaslarimda inceciktim ama bendede vardi.simdi daha cok var.universite senin icin baslaangic olsun..en mutlu gunler senin olsun...
 
Cok üzüldüm durumuna. Annenin böyle yapmasi inanilir gibi deyil.
Benim anlamadigim, Kilo vermeyi basariyorsun, neden dikkat etmeyip
Tekrar o kilolari neler yasadigini bile bile geri aliyorsun.
Hastaligin yüzündenmi böyle?
Imkanin varsa bir psikologa git mutlaka, daha cok kücüksün, kendi basina
Cok fazla yasadiklarin.
 
Once bir psikologa git. Moralini duzelt sonra iradeli bir sekilde kilo ver. Verdiklerini geri almamak icin yediklerine cok dikkat et. Insanlarida kafana hic takma. Biriyle kilolu diye dalga gecenlere insan bile denmez. Bugunun yarini da var. Kimin basina ne gelecegini bilemezsin

Kadınlar Kulübü Mobil uygulaması kullanılarak gönderilmiştir.
 
üzülme desem boş güzelim senin ablan sayılırım 27 yaşımdayım yıllarca o lakaplarla bende uğraştım annelerin gardı bu sanırım benim annemde derdi evliyim telefonda hala der ramazanın başından beri istemsiz 6 kilo verdim sıfır bedene düşmedim ya bende istikrar yokmuş falan filan fistan boşveeeeeeeeeeeeeeeerrrrrrrrrr...anneni yok say duyma kale alma görme babanı da aynı şekilde üniversiteye git fazla gelip gitme hatta ben gibi yap evine hiç gitme orda düzenli beslenmeye çalış bol su iç...üniversitede kimse kilonla alay etmez insanlar seni olduğun gibi kabullenir bir kız yurduna çıkmadığın sürece...üniversite hayatında uğraş kilolarınla..ama gidene kadar ses etme....bende bilirim anneme sesimi yükselttiğim için dayak yediğimi üstüne yetmezmiş gibi babamı üzerime saldığını...ama bu durumu yaşayan ilk kilolu ergen sen değilsin:KK9::KK34: takılma çok çünkü yakında özerkliğini ilan edeceksin sadece maddi bağlılığın olacak ailene...ha annen baban senin kötülüğünü ister mi hayır annen kilo ver diye cahilce seni hırsa getirmeye çalışıyordu en başından beri ama ters teptiğini göremeyecek kadar kör olmuştu...ne zaman yardım istersen bi ablan olarak burdayım canım..Allaha emanet ol.bu arada pko lu birisi zor kilo verir ve almaya da meillidir. o da tuz biber üstüne önce hormon tahlili yaptır..
 
Son düzenleyen: Moderatör:

Çok uzun oldu kusuruma bakmayın ama yazdıkça rahatladım.


O kadar yalnız ve çaresiz hissediyorum ki. En sonunda buraya yazma kararı aldım, çünkü tek başıma düşünmekten ve kendimi hiçbir şekilde avutamamaktan çok yoruldum.
Yaşadıklarımın ve düşündüklerimin içinden çıkamaz oldum.
Çocukluğumdan beri asla kendine güvenebilen kendini seven bi insan olamadım, bunda kimin etkisi var bilmiyorum. Belki annemin, belki çevremin.
İlk "şişko" lafını duyduğumda 8-9 yaşlarındaydım. Yani ufacık bir çocuk. O kadar üzülmüştüm ki, gittiğimiz tatil köyü bana benim yaşlarımda bir erkek çocuğunun bana söylediği laf yüzünden cehennem olmuştu. İlk kabus günlerimi o zamanlar yaşadım galiba. Hala da hatırlarım nasıl odadan çıkmak istemediğimi, gittiğimiz iki haftalık tatil boyunca o çocuktan köşe bucak kaçtığımı. Aynayla sorunlarım o zaman hafiften başladı sanırım.
19 yaşındayım henüz. Ve bu yaşıma kadar hep özgüvensiz yaşadım. Lise2 ye kadar hep balık etli bir kızdım, yazın tatile gideceğimiz sıralar dışında bunu hiç sorun etmemiştim. Yine de kendimle kaldığım zamanlar kendimi severdim, aynadaki görüntümü, gülüşümü, sesimi, kabiliyet saydığım bir çok şeyi. Mutluydum yani. Annem çalışırdı, 3 yaşımdan beri kreşlerde, okullarda büyüyorum. Bir de erkek kardeşim var. Normal bir aile olduğumuzu düşünüp şükrederken belki biraz da ergenliğin etkisiyle bazı sorunların farkına vardım ve bunları kafamda büyütmeye başladım. Belki de hala ergenin tekiyim bilemiyorum. Lise2 deydim, sınıfımda bir çocuktan hoşlanmaya başlamıştım, onunla güzel bi arkadaşlık kurmuştum. Okulu sevmeme neden olmuştu resmen. Heycanlıydım çok. Fakat "şişman"dım işte. Bir gün benimle dalga geçtiler ( aralarında hoşlandığım çocuk da var.) sırama yürürken sıraları sallamaya başladılar. "Dikkat! Lily geliyor! Deprem riski var Lily oturana kadar kimse sıranın altından çıkmasın!" Kilolu olduğumun farkındaydım ama böyle bariz bir şekilde dalga geçilmesiyle ben kendimi ayna karşısında ağlarken bulmaya başladım.
Bir gün bu konuyu anneme açmak istedim. Ona anlatıp onun da desteğiyle bir şeyler yapmak istedim. Bunu anlattığımda annem "Haklılar çünkü gerçekten öküz gibisin, az ye kilo verirsin hadi uğraştırma beni" gibi bir şeyler söyleyip beni başından savmıştı. Ben hayatımda hiç bu kadar kötü hissettiğimi hatırlamıyodum. Günlerce okula gitmek istemedim, defalarca kaçtım ve bu nedenle annemle tartıştım hep.
O sıralar adetim gecikmeye başlamıştı. Umursamadım, 1 hafta 2 hafta derken 2 ay gecikti ve ben rahatsız olmaya başladım bu durumdan. Anneme söyledim. O da beni doktora götürdü. Öğrendim ki bende polikistik over diye bir şey varmış. Kist adet olmamı önlüyormuş, kilo vermem gerekiyormuş. Doğum kontrol hapı yazdı, kilo ver ve 3 ayda bir kontrole gel dedi doktor. Çıkınca annem beni bir güzel payladı, bi de bu mu çıktı başımıza, az yesen bunların hiçbiri olmayacaktı ye ye nereye kadar utanmasan 200 kilo olacaksın millete kızım var demeye utanıyorum şu haline bak insana bile benzemiyorsun gibi laflar etti yine canımı yaktı. Bunları hiç unutamadım. Annem hep kalbimi kırar, ne zaman yanına gitsem bir şey paylaşsam beni buna pişman eder. Sonra ya hiçbir şey olmamış gibi davranır ya da ben öyle davranırım, daha fazla canımı yakmasın diye. Hani yavru kediler büyümeye başladıktan sonra anne kedi yavrularını istemez, onları yanından kovar ama yavru kediler tekrar gelir ya. Annemle durumumuz resmen öyleydi. Bir gün anneme diyetisyene gitmek istediğimi söyledim.Kilo vermem gerekiyordu 80 kiloya kadar çıkmıştım ve çok kötü hissediyordum. Laf soka soka beni diyetisyene götürdü. Diyetisyen kilomu ölçüp söylediğinde annem bana öyle bi baktı ki o bakışı unutamam. İğrenir gibi, bi fazlalıkmışım bi yükmüşüm gibi. O bakıştan sonra "neden öyle bakıyorsun anne" deyip doktorun yanında ağlamıştım kendimi tutamayıp. Doktora dönüp "bu hep böyle duygu sömürüsü yapıyor işte, küçükken geceleri yemek diye diye ağlardı, bilmiyorum kilo verebilir mi" dedi. O gün hayatımın en büyük hırsını yaptım ve 18 kilo verdim. Gerçi annemi yine memnun edememiştim ama yine de kendimle gurur duyuyordum. Kendimle barıştım ilgi görmeye başladım bi kaç aylığına da olsa annemle olan sorunlarımı (annemin benimle olan sorunlarını) yok saymaya başlamıştım. kistim düzelmişti, düzenli adet görüyordum. O kadar iradesizdim ki diyeti bıraksam da böyle devam eder diye düşündüm. Ve diyeti bırakıp kiloluyken nasıl yiyorsam öyle yemeye devam ettim. Hızla aldım o kiloları, doğum kontrol hapına devam, kilo vermeye çalışmak, anneyle uğraşmak, ergenliği atlatmaya susmaya çalışmak. O aşağılanmaları görmezden gelerek yaşamaya çalışmak.
Lise sona geldiğimde 90 kiloydum, 170 boyumla. Lise boyunca çok sevdiğim arkadaşım ne olduysa lise sonda bana garez etmeye başladı. Başka arkadaşlar edindi, benden uzaklaştı. Bir şey demedim diyemedim çünkü hak ettiğimi düşündüm. Kimsenin bana ihtiyacı olmadığını, değersiz olduğumu gereksiz olduğumu düşündüm hep. Eve gitmek istemiyordum. Okula gitmek istemiyodum. İnsan içine çıkmak istemiyodum aynaya bakmıyodum o kadar kötü günlerdi ki. Bi yandan da sınava hazırlanıyordum. Bir gün o benden uzaklaşan arkadaşın sosyal ağda benimle bariz bi şekilde dalga geçtiğini gördüm. İşi gücü yok bana sarmış. Ben kilolarımı kapatsın diye paltoyla geziyodum bi an bile çıkarmıyodum ona kadar dalga geçmişti. Yürüyüşümden saçlarıma, parmaklarımın şekline kadar benimle dalga geçmişti ve konu çok tutmuştu anlaşılan. bir sürü insanın o dalga geçme ayinine katıldığını gördüm. Her gece ağladım her gece. Kabus gibi günlerdi, okula gitmek tekrar kabusum oldu, sabah erkenden gelir sıraya otururdum ve asla kalkmazdım. çıkışta sınıfta kimse kalmadığında kalkar eve giderdim. Bu sırada benim stresle başa çıkma yöntemimin yemek yemek olduğunu farkettim. En büyük sorunum yemek yemek olmasına rağmen böyleydi. Her okul çıkışında bi fast food menüsü yiyip, akşamına da evde yemek yiyodum.
Bir gün annemin yanında tişörtümü değiştirirken annem elimden tişörtü aldı beni kendine çevirdi. "Bunlar ne?" diye sordu karnımı gösterip. O an farkettim inanır mısınız karnımda kocaman kırmızı yarıklar oluşmuştu. Zaten belimde, göğüslerimde olan çatlaklarıma bi de onlar eklenmişti. Hem de boydan boya üstelik 18 idim henüz. O gün bana demediğini bırakmadı. " Şu haline bak her yerin çatlamış, ayı gibi oldun zaten habire yiyosun, seni bu halinle kim napsın bi bak şu çatlaklara ilerde sen nasıl evleneceksin utanmayacak mısın bunlardan, bu kilodan bu göbekten utanmayacak mısın? Gittikçe maymuna benziyosun ben senin gibi bi kızı hakedecek ne yaptım" dedi bana. İşte o gün bugündür benim iki kabusum oldu. İlki tahmin edeceğiniz üzere annemdi zaten, ikincisi de çatlaklar. o lafları duyunca kilo vermeye başladım. O sınav stresinin yanında bi de kilo vermeye çalıştım, benimle geçilen dalgaları unutmaya çalıştım görmezden gelmeye çalıştım. Düşünmemeye çalıştım. 10 kilo kadar verdim. Yetmez dedim 5 kilo daha verdim. Sınavlarıma girdim çıktım, tamam dedim şimdi rahat kafayla kilo vericem. Lise bitti o kızı bi daha görmeyeceğim dalga geçse de duymayacağım dedim rahatlatmaya çalıştım kendimi. Anneme yaranmaya çalıştım sırf bana bir şey demesin kızmasın diye. İstediği gibi zayıf olmak istedim sadece bunu istedim ki bana karışmasın, beni sevsin diye.
Sonra sınav açıklandı. Çok kötü yapmıştım. Hal böyle olunca hiç dinlemeyen annem tarafından bir de gerizekalı ilan edildim. Ve o gün patladım. Saatlerce hıçkıra hıçkıra ağladım susamadım, nefes alamadım ağlamaktan. İlk başta ağlarken yine karşıma geçip bana kızmaya başladı ama baktı ki susmuyorum acıdı heralde. Üzüldü galiba ilk defa benim için. Neden bu kadar ağladın hadi sakin ol bi sene daha hazırlanırsın gerekirse demeye başladı. O gün anlattım her şeyi, bütün sene okulda nasıl insanların benimle dalga geçtiğini, nasıl aşağılandığımı nasıl günler geçirdiğimi hepsini anlattım. Küçük kardeşim, babam bile ağladı ben anlatırken. Annem benden özür diledi. Ben senin yanındayım dedi. Her şey düzelecek sandım.
Sınava tekrar hazırlanmaya başladım, kilo vermiştim kendime güvenim geliyordu. Bi ateşkesteydik sanki sakindik annemle. Çatlaklarımı o kadar umursamıyordum artık. zayıfladıkça küçüldüler.
Tabi sonra yine aynı şeyler, yine kilo aldım 95 oldum bu sefer, yine annemle kavga ediyordum. O yüzden eve gelmiyordum sabah akşam dershanedeydim, gittiğim dershanenin yurdunda kalmaya başladım sırf annemi görmemek için. Öyle atlattım. Sonra bir gün baktım sırtım kollarım bacaklarım çatlamış, göğüslerimdekiler boynuma kadar geliyor. Her şeyi bıraktım bunlara taktım kafayı. Zaten bu siteyle tanışmam da böyleydi çatlaklarıma çözüm aramaktı.
Şimdi artık kilo versem de bu çatlaklar yüzünden mutsuz olacağımı düşünüyorum. O yüzden kilo vermeyi bile denemiyorum. Sınavımı başardım istediğim yerler geliyor. Ama buna bile sevinemiyorum. Sırf çatlaklarım görünüyor diye gün ışığına çıkmıyorum. Odamdaki siyah perdeleri çekerek oturuyorum tüm gün. Odamdan çıkmıyorum. Çatlaklarımı düşünmem bile hayattan soğumama yetiyor. ve naparsam yapayım gün geçtikçe artıyorlar. Bugün annem yine üzerime gelirken anneme patladım. Uğraşma benimle benim sana bi zararım yok dedim bağırdım anneme. Kızdı bana komşulara rezil olduk diye. Bugün 19 yaşında biri olarak annemden dayak yedim, kollarımı çizdi saçlarımı yoldu ve sırtımı morarttı. Dayanamadım evden çıkıyordum babam geldi. Babam zaten sinirlenmeye yer arar. O da hırpaladı beni. Ve ben herkese küstüm, her şeye küstüm. Gidebilecek bi yerim yok yapabilecek bişeyim yok. Hayatımın ilerisini düşünemiyorum düşünmek istemiyorum böyle bi psikolojiyle böyle bi bedende daha ne kadar yaşarım bunu düşünmek bile göğsümü acıtıyor.
Çok uzun oldu kusuruma bakmayın. Ama anlattığımda anlayabilecek kimsem yok ve bunları düşünmekten çok yoruldum.
Hayatı boyunca ona sadece dış görünüşle gelinen, dış görünüşle yargılanan ve sonunda her ne kadar aksini düşünmeye çalışsa da dış görünüşe önem veren biri haline gelen biri yazdı bunu sizlere. Sabahın 5'inde. Buraya kadar okuyan ablalarıma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Ben sadece içimi dökmek istedim.
Merhaba arkadaşım. Okuyunca üzüldüm ama kilolu olmana değil. Annenin tavrına çok yanlış eğer seni düşünüyorsa nazik ve kırmadan dile getirmeli. Ben Doğdumdan beri hep kilolu bir insandim inmamyacaksin ama bende 22 yaşındayım ve 109 kiloyum. Ailem ve arkadaşlarim bir gün olsun ben k mirmadilar bu konuda. Ablam ve kız kardeşlerim hep destek oldular kilo verebilmem için. Bendede kist oldu ve geçti. Evet kiloluyum ama kendimede güveniyorum bakimliyim çok iltifatlarda alıyorum. Ama şöyle bir gerçek var ki kızlar ben Türkiyedeyken fark ettim Türk insanı dış güzelliğe çok fena takıyorlar.
Öyle ki güzel değilsen iş bile yok. Ama inanki herşey senin kendi içinde bitiyor en güzel yaşını bunları kafana takarak yaşama. Yavaş yavaş sağlıklı bir şekilde ver kilonu. Gerekirse şişko diyenlere ben kendimden çok memnunum de. Sana hep destek tam destek.
 
cnm aynı dertlerden muzdarıpız bende adet olamadım hemde 8 ay 80 kılodan 107 kıloya cıktım (bu kılomuda ılk kez buraya yazıyorum) catlaklarım var hemde lıseden berı evlendım ınan esımın umrunda bıle degıl Allah ıyılerle karsılastırsın yemıyorum ama yınede kıloluyum ınsulın dırencım de var annemde zamanında benımle ugrasmıstı o oyle yaptıkca yemıyesım varsa daha cok yıyesım gelıyordu ınat degıl mı !!! bosver guzel bır unı kazan kılonu ver bırak catlayan yerlerın catlasın meslegın oldugunda gıdersın guzel bır estetık merkezıne hoooopppp catlaklardan eser kalmaz:KK51:
 
Canım beniiiim, yazdıklarını okuyunca vizdan azabı çektim. Benim kızım kadar sevdiğim bi yeğenim vardır. O da çok ama çok kilolu, üstelik senin gibi 1,70 falan da değil. Olsa olsa 1,57 falandır... (Uzun boy kiloyu kaldırıyor.) Ben de ona sürekli laf sokarım tatlı tatlı. Beraber yemek yediğimiz zamanlarda ellerini tutarım, yemesin artık diye... Ama dalga geçmek amaçlı değil, kilo versin, gençliğini böyle geçirmesin diye... Çünkü gerçekten çok güzel ve çok değerli bi karaktere sahip... Tam ilgi çekecek, kendine güven kazanacak yaşta (aynı yaştasınız.) İstiyorum ki bu günleri güzel hatırlasın, kilolarıyla hatırlamasın. Facebooka sürekli yüzünün değil bi kere de boydan fotoğrafını koysun... Sen maaşallah azimlisin. Kaç sefer 10 kg'nun üzerinde kilo vermişsin! İnan bana kilo verebilmek çok zor ve sen bunu başarmışsın. Hem de defalarca! N'olur daha fazla çaba sarfet, daha çok gençsin... Benim de baba tarafım Karadeniz'li. Kocaman bi burnum vardı. Dediklerini birebir yaşadım. Bi keresinde çok ama çok hoşlandığım ve bütün okulun peşinde olduğu bi çocuğun yanında sohbet açılmıştı. Herkes en sevdiği hayvanları söylüyordu. Ben de uğur getirir diye filleri çok severim. Aynı ortamda bulunan en yakın arkadaşım ''Fillerin de burnu uzun ya, kendisine yakın buluyo, onun içindir.'' demişti. Bunu duyduğumda Lise 2'deydim. Zaten takıntılıydım. Sürekli derslerde iki elimle burnumu kapatır (hapşururken yaptığımız gibi) kimse beni yandan görmesin diye deli gibi çabalardım! Benimle de çok dalga geçerlerdi. ''Sen denizde sırt üstü yüzme, millet köpek balığı var zanneder, Kafanı sallama cereyan yapıyo, burnunu çek de yanına oturayım.'' gibi şimdi kahkahalarla güldüğüm bi çok alaycı cümleye maruz kaldım. Lise biter bitmez de estetik yaptırdım! Ameliyattan sonra değişik bi psikoloji oldu. O zamanlar plastik cerrahların teknolojisi bu kadar gelişmiş değil tabii, 2 ay boyunca morluklarım kalmasın diye siyah perdelerle kapalı bi odada, televizyon, bilgisayar ve beyaz ışıklı telefonlardan uzak yaşadım! Yüzüm tamamen farklı bi insana aitmiş gibi görünüyodu. ''Ben kendimi öldürdüm! Bu bambaşka bi insan! Kim bu!'' diye bi ton ağladım ama sonra rahata hemen alıştım :) Anladım ki meğer taş gibiymişim de burnum heryerimi kapatıyomuş! :) Üniv.'ye başladığımda bi bakan dönüp bi daha bakıyodu :) Tabi ben görünüşümle birlikte bambaşka biri oldum! Kendime güvenim geldi. Her ortamda söyleyecek bi sözüm oldu! Eskiden pısırık, kimseyle konuşmayan, ezik bi tiptim. Kolay kolay arkadaş edinemezdim. Şimdi girdiğim her ortamda kendimi belli ediyorum. O ameliyat benim hayatımı değiştirdi. Hayatımdaki her şeyi, işimi, eşimi, çevremi, enerjimi... Her şeyi o ameliyata borçluyum.

Sen de yıpratma kendini, tekrar azmet, tekrar kilo ver. Diyetisyene git. Başkası olsa kendinle barışık ol tavsiyeleri verirdim ama baksana, defalarca kez ve çok miktarda kilo vermişsin. Tekrar yapabilirsin. Maddi durumunuz nasıl ya da ailen bu konuya nasıl yaklaşır bilmiyorum ama bence bi kız için görüntü demek kendine güvenmesi demek. Bütün hayatının değişmesi demek... İnan bana sarf ettiğin tüm çabalara değer! Sonrasında da ya lazerle ya da bi estetik operasyonla çatlaklarından kurtulursun :) Biraz zaman alıcak ama inan bana, buna değer... Teknoloji artık çok gelişti, hiç bi şeyden korkma. Ailen karşı çıkacak olursa mutlaka ama mutlaka onları ikna et. Yine de olmazlarsa bi psikolog yardımıyla bunun gerekli olduğunu ailene belirt. Ben de bi memur çocuğuyum, maddi imkanlarımızı zorlayarak toplayabildik o ameliyat parasını. İyi ki de zorlamışız. :) Şimdi o paranın kaç misli para kazanıyorum kendime olan güvenim sayesinde. İnan bana devlette değilsen, özel sektördeysen, tamamen değil ama yine de görüntünün etkisi çok büyük :KK66: Eminim en kısa zamanda kurtulucaksın o kilolardan! Yalnızca bi süre hayatını tamamen kilo vermeye odakla, takıntı haline getir bunu, yemek yememek ve spor yapmak yaşam biçimin haline gelsin! İnşaallah her şey eskisinden çok daha güzel olucak :)
 
Canim oncelikle durumuna ve annenin sana davranisina cok uzuldum. Annen sana yardim edecegine seni birde zor durumda birakiyor. Ama Sen kendini uzme, kilolu olan sen degilsinki birtek bu dunyada. Senin hastaligindan arkadasimin kizininda var. Kiz kilosundan dolayi cok kompleksli ve alingan. Ama kendine olan guvenini kaybetmedi hic. Anneside hep koruyucu davraniyor. Kiz iki kez dunya kadar kilo verdi ama yine stresten verdigi kilolari geri aldi. Birde killanma yapti ama lazere basladi. Kimseye aldirma herkes herkese bir laf sokar zaten. Once psikologa git. Once beyninde cozmen lazim. Cunku. Sonra kilo vermeye calisirsin. Bunu sagligin icin yap. Estetik kaygisi ve elalem icin degil.veremezsende canin sagolsun. Dunyanin sonu degil ya. Takma derim. Dualarim seninle.
 
Bak azmedip ugrasinca basariyorsun... sinav sonrasi istedigin yerler gelmis bu sefer:KK66:
Kilo da boyle birsey.... belki ne kadar calissak da turkiye birincisi olamadigmiz gibi bi adriana lima olamayabiliriz fakat istedigim standarda ulasmak gozumuzde buyuttugumuz kadar zor degil...
Hem sen disiplinini egitim hayatin boyunca -karsilastigin sorunlara ragmen- kanitlamissin :KK66:
Kilo vermekte de bu gecerli; iradeli ve disiplinli olacaksin...
Bu irade illa yiyeceklerle alakali olmak zorunda degil, haraket etmek de bunun bir parcasi...
ve sen kendine guvenip inat edip ugrasirsan altindan kalkamayacagin hicbir sey oldugunu sanmiyorum.

Artik istemiyorum demissin ya hani, -yine sinavdan ornek verecegim- neden gecen yilki puanla yetinmek yerine tekrar calistin? Gecelecegin icin degil mi? :KK66:
Peki ya saglik sence gelecegi ne kadar etkiler?
Kilolu olmak bir sonuctur canim. Ordaki hata cok veya az yememizden ziyade saglikli beslenmememiz. Buna, ne yedigimizden tut, porsiyona spora kadar her sey dahil...
Nasil ki sinavda kendin icin gelecegin icin emek verdin ve sonuctan ailenin memnuniyeti senin sevincine eklendi,
Kiloda da ayni seyi yapip "once kendin icin" bunu basaracaksin :KK66:
Hem o zaman saglik sorunlarin da azalacak, kendini daha ozgur hissedeceksin :)

Bak saglik demisken, gunes girmeyen eve doktor girer derler,
Oncelikle ac o perdeleri, ne guzel yaz gunesi girsin iceri... :)
Ne psikolojik olarak ne de mekan olarak karalar baglamicaz artik!
Bugunden basla birseyleri degistirmeye... hani yikilan domino taslari var ya maalesef psikoloji de bazen hersey ust uste gelince boyle olabiliyor fakat o taslar ssonucta sapasaglam duruyorlar yerlerinde. Tekrar ve daha guclu dikiceksin onlari yeniden, sana inaniyorum ben :KK66:
Catlaklari da cok takma kafana, lazerle gecer. Yeter ki kafadan catlak olmayalim, bak kendimden biliyorum o zor geciyor sonra :))
Yine de bunlarin hicbiri cozumsuz degil, sen yeter ki yurekten iste...

Seni simdi yepyeni bambaska bir hayat bekliyor... haydi! Vakit kaybetmek yok... diyetisyene gidene kadar ac kalma ama aburcuburu azaltmaya calis, ne zaman yeme istegi gelse onun yerine kos, haraket et. boylece hem cansıkıntin gecmis olacak hem stres atmis olacaksin hem de kilo vermene daha olumlu etki edecek bir eylem yapmis olacaksin :KK66:
Buraya daha guzel seyler yazacagin gunu sabirsizlikla bekliyorum...
 
Çocuklar acımasızdır.O yüzden birbirlerine her lafı kolaylıkla diyebilirler.Okul yıllarında herkes bu tür alaylara maruz kalmıştır.Sana face te öyle davranan arkadaşında zamanla onun pişmanlığını büyüdükçe anlayacaktır.Ama zaten seninle dalga geçen arkadaşla görüşmemen büyük bir kayıp değil.

Annene kızıyorsun.Ama herkes aynı fikri aynı tepkiyi aynı yaklaşımı gösteremez.Eğitim farkı,kuşak farkı,yetişme farkı var.Senin çocuğuna da senin tavırların ters gelecek.Annenin yaklaşımı hoş değil.Ama onun açısından da baktığın zaman evladının böyle olmasına üzülüyor ve tepkisini bu şekilde veriyor.

Bu davranışları kendine söyleten kendinsin.Ne annene kız,ne diğerlerine.Sen gerçekten üzülüyor olsaydın azmederdin.Sen kilolu olmana değil,bu tavırlara üzülüyorsun.İsteyince kilo verebiliyorsun.Aynanın karşısına geçip ben 19 yaşında gececik insanım.Neden bu kadar kiloyu taşıyayım demelisin.Bugün çatlakları problem ediyorsun ama,yatın kiloyla gelen başka sağlık sorunlarıyla uğraşabilirsin.Arkadaşlarının ne dediği ne yaptığı hiç önemli değil.Birkaç ergen zırvalığı.Ama sen oturup ağlamak,bu sanki bir hastalıkmış senin yapacağın birşey yokmuş gibi davranmak yerine,bir yerden başlayabilirsin.Bundan kurtulacak olan yine kendinsin.Ben diyete de çok sıcak bakmıyorum.İnsan ömrü boyunca diyet yapamaz.Ama kendine bir program hazırlayabilirsin.Herşeyden yiyebilir ama az yiyebilirsin.Belli başlı şeyleri kesebilirsin.Ekmek gibi,aşırı tatlı tüketimi gibi.Sabah erken kalkıp belirli bir dakikada yürüyüş yapabilirsin.Akşamları yapabilirsin.Maddi imkanın varsa spor klübüne yazılabilirsin.Hergün tartılarak günde kaç gram alıp verdiğini,1 ay sonra ne kadar verebildiğini not alıp kilonu takibe alabilirsin.Hareketlerini arttırabilirsin.Mesela evin içinde masa hazırlarken bile sırf fazla hareket olsun diye masaya malzemeleri tek tek getirebilrsin.Kilo verdikçe yürüyüş dakikanı uzatabilir,merdiven çıkabilirsin.20 yaşına geldiğinde kilonda büyük bir fark olacaktır.Yavaş yavaş.Şu kadar zamanda şu kadar kilo vermeliyim diye davranmadan.Çatlaklara gelince zamanla vücudun şekle girecektir.Ve günümüzde çatlakların çözümü çok kolay.Bol bol yüzebilirsin.Yani herşey senin elinde aslında.Yani kendini üzecek olan da sevindirecek olanda kendinsin.
 
Babana söyle anneni doktora götürsün, tedaviye ihtiyacı olan o
Yaşın çok genç, geri kalanını sen zaten kendin çözeceksin
Her insanın bir tipi var; hayatım boyunca hep kiloluydum, sporcu olduğum zamanlarda bile hep akranlarımdan 5 kilo öndeydim
Yaşadıkça göreceksin güzellikler geçici, sen elinden geldiği kadar iyi bak kendine bunu sağlığın için yap
 
öncelikle şunu söylemeliyim ki annen hiç sağlıklı bir insan değil, onun söylediklerini asla kafana takma.. ve kilo sorunu seni bu kadar rahatsız ediyorken küçüklüğünden beri, yemeyi bırakamaman da bana garip geldi. sana tavsiyem tekrardan bir diyetisyene git devlet hastanelerinde de var artık ve gerçekten başaracağına inan! zayıflayıp mutlu olmak yerine hala neden üzülmeyi seçiyorsun? en yakın arkadaşım tam 40 kilo verdi, senin anlattığın her şeyi o da bana anlatırdı edilen alaylar, ağlanılan geceler, sokağa çıkamamalar, aynaya bakamamalar. onun annesi değil de babası böyle sözler söylerdi ona ve azmetti başardı. o kadar mutlu ki! yeni bir hayata başladım resmen diyor. çatlaklara gelince de verdiğin kilolar sayesinde onlar da geçecek önce renkleri solacak sonra küçülecek. sen yeter ki pes etme
 

Çok uzun oldu kusuruma bakmayın ama yazdıkça rahatladım.


O kadar yalnız ve çaresiz hissediyorum ki. En sonunda buraya yazma kararı aldım, çünkü tek başıma düşünmekten ve kendimi hiçbir şekilde avutamamaktan çok yoruldum.
Yaşadıklarımın ve düşündüklerimin içinden çıkamaz oldum.
Çocukluğumdan beri asla kendine güvenebilen kendini seven bi insan olamadım, bunda kimin etkisi var bilmiyorum. Belki annemin, belki çevremin.
İlk "şişko" lafını duyduğumda 8-9 yaşlarındaydım. Yani ufacık bir çocuk. O kadar üzülmüştüm ki, gittiğimiz tatil köyü bana benim yaşlarımda bir erkek çocuğunun bana söylediği laf yüzünden cehennem olmuştu. İlk kabus günlerimi o zamanlar yaşadım galiba. Hala da hatırlarım nasıl odadan çıkmak istemediğimi, gittiğimiz iki haftalık tatil boyunca o çocuktan köşe bucak kaçtığımı. Aynayla sorunlarım o zaman hafiften başladı sanırım.
19 yaşındayım henüz. Ve bu yaşıma kadar hep özgüvensiz yaşadım. Lise2 ye kadar hep balık etli bir kızdım, yazın tatile gideceğimiz sıralar dışında bunu hiç sorun etmemiştim. Yine de kendimle kaldığım zamanlar kendimi severdim, aynadaki görüntümü, gülüşümü, sesimi, kabiliyet saydığım bir çok şeyi. Mutluydum yani. Annem çalışırdı, 3 yaşımdan beri kreşlerde, okullarda büyüyorum. Bir de erkek kardeşim var. Normal bir aile olduğumuzu düşünüp şükrederken belki biraz da ergenliğin etkisiyle bazı sorunların farkına vardım ve bunları kafamda büyütmeye başladım. Belki de hala ergenin tekiyim bilemiyorum. Lise2 deydim, sınıfımda bir çocuktan hoşlanmaya başlamıştım, onunla güzel bi arkadaşlık kurmuştum. Okulu sevmeme neden olmuştu resmen. Heycanlıydım çok. Fakat "şişman"dım işte. Bir gün benimle dalga geçtiler ( aralarında hoşlandığım çocuk da var.) sırama yürürken sıraları sallamaya başladılar. "Dikkat! Lily geliyor! Deprem riski var Lily oturana kadar kimse sıranın altından çıkmasın!" Kilolu olduğumun farkındaydım ama böyle bariz bir şekilde dalga geçilmesiyle ben kendimi ayna karşısında ağlarken bulmaya başladım.
Bir gün bu konuyu anneme açmak istedim. Ona anlatıp onun da desteğiyle bir şeyler yapmak istedim. Bunu anlattığımda annem "Haklılar çünkü gerçekten öküz gibisin, az ye kilo verirsin hadi uğraştırma beni" gibi bir şeyler söyleyip beni başından savmıştı. Ben hayatımda hiç bu kadar kötü hissettiğimi hatırlamıyodum. Günlerce okula gitmek istemedim, defalarca kaçtım ve bu nedenle annemle tartıştım hep.
O sıralar adetim gecikmeye başlamıştı. Umursamadım, 1 hafta 2 hafta derken 2 ay gecikti ve ben rahatsız olmaya başladım bu durumdan. Anneme söyledim. O da beni doktora götürdü. Öğrendim ki bende polikistik over diye bir şey varmış. Kist adet olmamı önlüyormuş, kilo vermem gerekiyormuş. Doğum kontrol hapı yazdı, kilo ver ve 3 ayda bir kontrole gel dedi doktor. Çıkınca annem beni bir güzel payladı, bi de bu mu çıktı başımıza, az yesen bunların hiçbiri olmayacaktı ye ye nereye kadar utanmasan 200 kilo olacaksın millete kızım var demeye utanıyorum şu haline bak insana bile benzemiyorsun gibi laflar etti yine canımı yaktı. Bunları hiç unutamadım. Annem hep kalbimi kırar, ne zaman yanına gitsem bir şey paylaşsam beni buna pişman eder. Sonra ya hiçbir şey olmamış gibi davranır ya da ben öyle davranırım, daha fazla canımı yakmasın diye. Hani yavru kediler büyümeye başladıktan sonra anne kedi yavrularını istemez, onları yanından kovar ama yavru kediler tekrar gelir ya. Annemle durumumuz resmen öyleydi. Bir gün anneme diyetisyene gitmek istediğimi söyledim.Kilo vermem gerekiyordu 80 kiloya kadar çıkmıştım ve çok kötü hissediyordum. Laf soka soka beni diyetisyene götürdü. Diyetisyen kilomu ölçüp söylediğinde annem bana öyle bi baktı ki o bakışı unutamam. İğrenir gibi, bi fazlalıkmışım bi yükmüşüm gibi. O bakıştan sonra "neden öyle bakıyorsun anne" deyip doktorun yanında ağlamıştım kendimi tutamayıp. Doktora dönüp "bu hep böyle duygu sömürüsü yapıyor işte, küçükken geceleri yemek diye diye ağlardı, bilmiyorum kilo verebilir mi" dedi. O gün hayatımın en büyük hırsını yaptım ve 18 kilo verdim. Gerçi annemi yine memnun edememiştim ama yine de kendimle gurur duyuyordum. Kendimle barıştım ilgi görmeye başladım bi kaç aylığına da olsa annemle olan sorunlarımı (annemin benimle olan sorunlarını) yok saymaya başlamıştım. kistim düzelmişti, düzenli adet görüyordum. O kadar iradesizdim ki diyeti bıraksam da böyle devam eder diye düşündüm. Ve diyeti bırakıp kiloluyken nasıl yiyorsam öyle yemeye devam ettim. Hızla aldım o kiloları, doğum kontrol hapına devam, kilo vermeye çalışmak, anneyle uğraşmak, ergenliği atlatmaya susmaya çalışmak. O aşağılanmaları görmezden gelerek yaşamaya çalışmak.
Lise sona geldiğimde 90 kiloydum, 170 boyumla. Lise boyunca çok sevdiğim arkadaşım ne olduysa lise sonda bana garez etmeye başladı. Başka arkadaşlar edindi, benden uzaklaştı. Bir şey demedim diyemedim çünkü hak ettiğimi düşündüm. Kimsenin bana ihtiyacı olmadığını, değersiz olduğumu gereksiz olduğumu düşündüm hep. Eve gitmek istemiyordum. Okula gitmek istemiyodum. İnsan içine çıkmak istemiyodum aynaya bakmıyodum o kadar kötü günlerdi ki. Bi yandan da sınava hazırlanıyordum. Bir gün o benden uzaklaşan arkadaşın sosyal ağda benimle bariz bi şekilde dalga geçtiğini gördüm. İşi gücü yok bana sarmış. Ben kilolarımı kapatsın diye paltoyla geziyodum bi an bile çıkarmıyodum ona kadar dalga geçmişti. Yürüyüşümden saçlarıma, parmaklarımın şekline kadar benimle dalga geçmişti ve konu çok tutmuştu anlaşılan. bir sürü insanın o dalga geçme ayinine katıldığını gördüm. Her gece ağladım her gece. Kabus gibi günlerdi, okula gitmek tekrar kabusum oldu, sabah erkenden gelir sıraya otururdum ve asla kalkmazdım. çıkışta sınıfta kimse kalmadığında kalkar eve giderdim. Bu sırada benim stresle başa çıkma yöntemimin yemek yemek olduğunu farkettim. En büyük sorunum yemek yemek olmasına rağmen böyleydi. Her okul çıkışında bi fast food menüsü yiyip, akşamına da evde yemek yiyodum.
Bir gün annemin yanında tişörtümü değiştirirken annem elimden tişörtü aldı beni kendine çevirdi. "Bunlar ne?" diye sordu karnımı gösterip. O an farkettim inanır mısınız karnımda kocaman kırmızı yarıklar oluşmuştu. Zaten belimde, göğüslerimde olan çatlaklarıma bi de onlar eklenmişti. Hem de boydan boya üstelik 18 idim henüz. O gün bana demediğini bırakmadı. " Şu haline bak her yerin çatlamış, ayı gibi oldun zaten habire yiyosun, seni bu halinle kim napsın bi bak şu çatlaklara ilerde sen nasıl evleneceksin utanmayacak mısın bunlardan, bu kilodan bu göbekten utanmayacak mısın? Gittikçe maymuna benziyosun ben senin gibi bi kızı hakedecek ne yaptım" dedi bana. İşte o gün bugündür benim iki kabusum oldu. İlki tahmin edeceğiniz üzere annemdi zaten, ikincisi de çatlaklar. o lafları duyunca kilo vermeye başladım. O sınav stresinin yanında bi de kilo vermeye çalıştım, benimle geçilen dalgaları unutmaya çalıştım görmezden gelmeye çalıştım. Düşünmemeye çalıştım. 10 kilo kadar verdim. Yetmez dedim 5 kilo daha verdim. Sınavlarıma girdim çıktım, tamam dedim şimdi rahat kafayla kilo vericem. Lise bitti o kızı bi daha görmeyeceğim dalga geçse de duymayacağım dedim rahatlatmaya çalıştım kendimi. Anneme yaranmaya çalıştım sırf bana bir şey demesin kızmasın diye. İstediği gibi zayıf olmak istedim sadece bunu istedim ki bana karışmasın, beni sevsin diye.
Sonra sınav açıklandı. Çok kötü yapmıştım. Hal böyle olunca hiç dinlemeyen annem tarafından bir de gerizekalı ilan edildim. Ve o gün patladım. Saatlerce hıçkıra hıçkıra ağladım susamadım, nefes alamadım ağlamaktan. İlk başta ağlarken yine karşıma geçip bana kızmaya başladı ama baktı ki susmuyorum acıdı heralde. Üzüldü galiba ilk defa benim için. Neden bu kadar ağladın hadi sakin ol bi sene daha hazırlanırsın gerekirse demeye başladı. O gün anlattım her şeyi, bütün sene okulda nasıl insanların benimle dalga geçtiğini, nasıl aşağılandığımı nasıl günler geçirdiğimi hepsini anlattım. Küçük kardeşim, babam bile ağladı ben anlatırken. Annem benden özür diledi. Ben senin yanındayım dedi. Her şey düzelecek sandım.
Sınava tekrar hazırlanmaya başladım, kilo vermiştim kendime güvenim geliyordu. Bi ateşkesteydik sanki sakindik annemle. Çatlaklarımı o kadar umursamıyordum artık. zayıfladıkça küçüldüler.
Tabi sonra yine aynı şeyler, yine kilo aldım 95 oldum bu sefer, yine annemle kavga ediyordum. O yüzden eve gelmiyordum sabah akşam dershanedeydim, gittiğim dershanenin yurdunda kalmaya başladım sırf annemi görmemek için. Öyle atlattım. Sonra bir gün baktım sırtım kollarım bacaklarım çatlamış, göğüslerimdekiler boynuma kadar geliyor. Her şeyi bıraktım bunlara taktım kafayı. Zaten bu siteyle tanışmam da böyleydi çatlaklarıma çözüm aramaktı.
Şimdi artık kilo versem de bu çatlaklar yüzünden mutsuz olacağımı düşünüyorum. O yüzden kilo vermeyi bile denemiyorum. Sınavımı başardım istediğim yerler geliyor. Ama buna bile sevinemiyorum. Sırf çatlaklarım görünüyor diye gün ışığına çıkmıyorum. Odamdaki siyah perdeleri çekerek oturuyorum tüm gün. Odamdan çıkmıyorum. Çatlaklarımı düşünmem bile hayattan soğumama yetiyor. ve naparsam yapayım gün geçtikçe artıyorlar. Bugün annem yine üzerime gelirken anneme patladım. Uğraşma benimle benim sana bi zararım yok dedim bağırdım anneme. Kızdı bana komşulara rezil olduk diye. Bugün 19 yaşında biri olarak annemden dayak yedim, kollarımı çizdi saçlarımı yoldu ve sırtımı morarttı. Dayanamadım evden çıkıyordum babam geldi. Babam zaten sinirlenmeye yer arar. O da hırpaladı beni. Ve ben herkese küstüm, her şeye küstüm. Gidebilecek bi yerim yok yapabilecek bişeyim yok. Hayatımın ilerisini düşünemiyorum düşünmek istemiyorum böyle bi psikolojiyle böyle bi bedende daha ne kadar yaşarım bunu düşünmek bile göğsümü acıtıyor.
Çok uzun oldu kusuruma bakmayın. Ama anlattığımda anlayabilecek kimsem yok ve bunları düşünmekten çok yoruldum.
Hayatı boyunca ona sadece dış görünüşle gelinen, dış görünüşle yargılanan ve sonunda her ne kadar aksini düşünmeye çalışsa da dış görünüşe önem veren biri haline gelen biri yazdı bunu sizlere. Sabahın 5'inde. Buraya kadar okuyan ablalarıma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Ben sadece içimi dökmek istedim.

:KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43:
çok ama çok kınadım anneni
19 yaşında bir genç kızı bu psikolojiye getirmek için kendi psikolojinin bozuk olması lazım

yaa insan bir şükreder
allaha şükür sakat değil dermansız hastalığı yok
üstelik benim canımın parçası


yazıklar olsun annene

yazdıklarını gözlerim dolu dolu okudum
kendini ne kadar güzel ifade ediyorsun

izleyeceğin adımlar şunlar canım

- psikolojik destek al
- diyetisyene yeniden başla
ve en son aşamada çatlaklarını dert et

bu arada
ben sürekli bronz kalmaya çalışoyorum
bu sayede çatlakların görünümü hafifliyor

musmutlu bir hayat diliyorum sana
allah anneden aileden güldürmemiş
dilerim
hayatının devamında kırılan özgüvenini yerine getirecek biri çıkar karşına

kilolu olmak sadece fiziksel bir sorundur
ve sen bunu zamanındaki azimlerinle başarabileceğini görmüşsün

oysa annenin durumu daha vahim
onun sorunu vicdan. anlayış .insanlık.merhamet
allah ona daha çok yardım etsin
 
Senden çok annen gitmeli psikoloğa.Yaklaşımı o kadar itici ki,o kadar ne dediğini bilmiyor ki..
Bende ergenliğimde bir dönem çok kilo almıştım annem böyle devam eder diye korkmuş çok baskı yapmıştı kilo vermem için.Kendisinin de kilo problemi var.
Ama hiç böyle annen gibi kelimeler kullanmamıştı.Yine de çok kafaya takmıştım 12 yaşında kendi kendime diyet yapmıştım,sabahları halsiz uyanıyordum az yediğim için.Sonuç şimdi 19 yaşındayım ve kilo alamıyorum çünkü 12 yaşından beri o yeme alışkanlığı kaldı bende.
Anneler bilmeden yanlış davranabiliyor.Senden isteğim bu güzel yılları heba etme.Okulunu kazanmışsın yeni bir hayat var önünde.Liseyi unut hepsi ergen bozmasıyla geçen saçma sapan yıllar.
Önemli olan bundan sonrası.Sakın pes etme annene karşı da pasif olma.Ver cevabını susma.Susarsan hasta eder seni.
 
X