Kendi çocukluğumu büyütüyorum

Boşverin yahu, geçti gitti izi bile kalmadı. Ruhum hasar gördü benim, fiziki yaralar geçiyor. İyi kadındır annem, ben nasıl ki çocukluk travmalarımı istemesem de oğluma yansıtıyorum o da kendi acılarını yansıttı belki de.
Hayır. İyi bir insan değil.
Hiçbir anne çocuğuna sigara basmaz.
Seni çok zorlayan bir evladın var, kaç kez dövdün, terlik fırlattın, sigara bastın?
Hiç.
Sen bu kadar iyiyken annen iyi olamaz. O tanıma uymuyor.
 
Bunları düşündüğün için bence sen çok mükemmel bi annesin..

Küçükken çok dayak yedik kardesimle ben hemde minicik sebeplerden dolayı ama annemin psikolojik rahatsizligi da etkendi tabi..

Büyüdüm evlendim..sohbetlerimizde eskilerden konu acilinca şakayla gülerek anneme 'çok dövdün bizi anne öteki tarafta vercen hesabını' dediğimde ağlaması hala gözümün önünde..

Annedir candır bitanemdir :)

Annem de geçenlerde "seninle ilgili kendimi asla affetmediğim tek olay o sigara mevzusuydu. Hala içimi acıtıyor" dedi. Tek olay demesi üzdü beni tabi :) ben de "keşke beni dinleseydin de birkaç kez daha sigara söndürseydin anne" dedim. Öyle işte.
 
Bizlerin çocuk olduğu zamanlarda siddet çok normaldi ,neredeyse günlük ihtiyacimizmiş gibiydi...Bence kaybettiler bizleri.Mesela annem beni sanirim 10-11 yaslarimdayen kaybetti.Hic unutamam benim halam benim yanimda kizina prensesim demişti.O gunu asla unutamam cok derin yaralar acti bende o söz.O gun ve sonrasinda yediremedim bana yapilan muameleyi ve annemin evladi olmayi,ben gunde uc posta dayak yerken birilerine annesi prensesim diyordu nasil kaldiracaktim bu yükü o yaşta.Kaldiramadim..Sizi cok iyi hissettim.Aglamak rahatlatir aglayin insallah bende aglayabilirim bir gün.
Yazdıklarınız bana çocukluğumu hatırlattı
Benim annem de bana hiç güzel sözler söylemezdi,arkadaşlarımın anneleri yavrum,annecim derken o kadar özenirdim ki anlatmam
Hatta bir keresinde bir arkadaşım hasta oldu annesi sürekli telefon ediyordu nasıl oldun diye onu bile özenmiştim,annem sürekli hasta olmayı sevmiyordu ve hasta olduğumda çok sormazdı biraz soğuk yapıda bir anneydi ama çok fedakardı
Gamsız ben sorumsuz bir babam vardı annem bizim için çok çabaladı asla hakkını yiyemem
Dayakta yedik
Benim de çocukluğum özentilerle geçti

Şu an ben de anneme diğer arkadaşlarım gibi Annecim diyemiyorum konuşurken sadece anne diyebiliyorum oda sürekli değil
Çocuk annesinden ne görürse ileride annesine o şekilde davranıyor
Ama ben anneme bazı konularda kırgın olsam da babama göre çok çok iyi bir anne olduğunu düşünüyorum ve anneme çok düşkünüm
 
İstismar dedin, demeyeydin iyiydi. Tabi ki sen suçlusundur. Mesela 11 yaşındaysan ve bunu yaşadıysan akıl etmeliydin bir pipilinin bunu yapabileceğini. O pipili, yapar sen ona fırsat vermeyeceksin. Verdiysen dayağı yersin. He sonra evlenince cinsellik konusunda asla ilk adımı atan sen olmazsın ama çok da önemli değil. Sonuçta pipili tatmin olsun yeter. Zaten erkek ister, sen kan verir gibi yatsan da olur.

He ayrıca babanın işyerindeki bir yelloz 12 yaşındayken sana erkeklere fingirdediğin hususunda iftira atabilir, babanı doldurabilir. Koskoca kadın yalan söyleyecek değil ya. Konunun babanda gözü olan bir şıllık olmasıyla bir bağlantısı yok zaten. Annen de onun bir kevaşe olduğunu bilmese, elbette seni savunmaz babanla aynı tepkiyi verirdi. Kendi menfaati söz konusu olmasaydı... Olur öyle şeyler istismar falan.

Yaralarından öpüyorum. Annene rağmen, başın sağolsun. Biliyorum her şeye rağmen seviyordun...
Bu aile için mi kocandan utanıyorsun?
Bu aile için mi kocanı ezdin?

Evet aile olmak çok güzel. Can bile verilir ama değerse.

Aileni sen seçmedin, başka ailede dünyaya gelseydin yine onları sevecektin, ölümüne savunacaktın.
Ancak; böyle aileleri savunmayın, her şeyi affetmeyin. Çünkü yanlış. Onların hayati yanlışlarını affetmek, hiçbir şey olmamış gibi üstünü örtüp devam etmek ruhuna eziyet. Beynin unutsa da ruh unutmuyor. O yüzden ruhun huzur bulamıyor. Çünkü çocukluğunu, gençliğini mahveden insanlar -inanılmaz ama- ailen olunca nasıl da affediciymiş gibi rol yapıyoruz.
Nasıl da kandırıyoruz kendimizi.

Daha önceki yorumda yazdığım gibi, ailenle mesafe koymalısın idrak. Gerçekten ciddi bir hesaplaşma yapmalısın objektif olarak. Ve değerini gör. Acı da olsa, zor da olsa yüzleş ailenin gerçek yüzüyle.
 
Herkes kendi cocuklugunu buyutur aslinda. Insan olmanin yikici yani..
Not: Annem diye bahsettigim (evlat edinen)
Yengem diye bahsettigim (biyolojik)

Sizleri okurken cok uzuldum. Oysa ben heo annem gibi olmaya cabalayan biriyim. Hep onun gibi olamama kaygisi guderim.

Bende derin cukurlari digeri acmisti. Daha biyolojik olarak bir bagimiz oldugunu bilmeden evvel yengem saniyordum. Ve kuzenlerimi hep doverdi ama oyle boyle degil.. ona bir konu acmaliyim..

Dovdukleri kardesimmis tabi. Bu eziyetin bende neden boyle yara biraktigini anladim boylece.
Yurutecle gezen bebegini merdivenlerden itmek, dustu diye yarasina kolonya basmak, yanlislikla elini yakan oglunun eline plastik eritmek.
Ve bana elini surememesi.
Ah o kadar burugum ki annemi cok ozluyorum.
Bir keresinde kuzenim sandigim abimle disarda oynayip, pacalarimizda eve kum getirmistik bilmeden.
Ve sira dayagina alindik.
Abimin gozune cubukla vurdu benimse belime.
Annem pazara gitmisti.
Geldiginde aninda sikayet ettim.
Yengem bizi dovdu diye.
Abim susmami.istiyordu.
Siz gidince daha cok dover diyordu.
Neyse annem yengeme oyle bir vurmustu ki
Kizima dokunma.diye
Abim yikilmisti.
Onun.koruyani.yoktu
Ah icimde yarasin canim abim.
Neyse dostlar.
Biraz karisik oldu.
Ve noktalamalar icin kusura.bakmayin
Surekli.sorun cikaran.bir telefonla yaziyorum.
Annemden yadigar degistiremiyorum.
Yaralarinizdan openleriniz olsun.
Evlatlarimizi hep vicdanla buyutelim
Hatırlıyorum sizi konunuzdan. Başımız sağolsun. Anneme haksızlık edemem asla bu kadar vicdansız değildi, biyolojik anneniz kadar...

Zaten beni asıl yaralayan vurması değil. Çok fazla vurmazdı. Beni yaralayan, vurduktan sonra annelik merhameti ile değil de haklı olduğunu kanıtlama egosuyla ilgisini esirgemesiydi. Mesela bu sabah oğlum uyanır uyanmaz kaprislere başlayınca gerildim biraz. "oğlum neden bana bunu yapıyorsun" diye çıkıştm. Bağırmadım bile. Ancak birkaç saniye sonra "acaba başka sıkıntısı mı var ben mi anlamıyorum" diye kendimi sorguladım. Ben annemde bu sorgulamanın oluşmamasına, olmuşsa bile sanki ben onun kumasıymışım gibi bunu bana belli etmemesine kırgınım.
 
Benim kizim o kadar zor bir bebek ki
Bu aralar ben de konu acacaktim. Belki bu kadari pes diyebileceginiz kadar. Egitimim ve meslegim geregi teoride her seyi bilmeme ragmen, asla bir duzen kuramayip sacimi basimi yolma durumundayim. Lohusaligimdan beri.
Ama melankolik hicbir zaman olmadim. Bagrima kizimi basip bagirarak agladigim cok oldu.
Ama sizin gibi derin dusunceler haline burunup bir huzun kaplamadi yuregimi aslinda kaplamasi cokta dogalken.
Size cok uzuldum gercekten ve sanirim cok tek kalmissiniz.
Yazilarinizda yalniz bir kadin bagiriyordu aslinda.
Size de sabirlar diliyorum.
Ictenlikle

Evet yalnız kaldım epey. Özellikle çocuk bakımı ve kendimi anlatma kısmında. Ancak bunun maalesef bir çözümü yok.

Terorik bilgiler anneliğe çok da katkı sağlamıyor. Kendimiz iyşkeşmedikçe doğru yaptığımız eylemleri bile sorgular Oluyoruz çünkü.
 
O kısma hiç girmesek :) zira girince anneme karşı onarmaya çalıştığım hislerim öfkeye dönüşüyor. İdare eder diyelim oğluma karşı davranışları :)
Annem bizim yani çocuklarının arasında ayrımcılık yaptığı gibi çocuklarım arasında da ayrım yapardı.
Bu kızın güzel diğeri çirkin, öbürü huysuz. Bunu daha çok seviyorum, öbürü gelmese de olur.
Çocuklarım daha küçücük olduğu halde böyle.

Farkettim ki insanlar asla değişmiyor, bu kişi annem de olsa öyle.

O yüzden ve artık uzak durmakla en doğru kararı verdiğimi düşünüyorum. İnanılmaz huzurluyum.
 
Karışıklıklı oturalım bir sen anlat, bir ben anlatayım “anne” yaralarını istedim.
Ben çok dayak yemedim ama hiç de sevgi, ilgi görmedim. Dayak yemememin sebebi bile ilgisizlikti. Yok gibiydik. Bir çocuğun psikolojisini aklının ucuna getirmeyen benim annemdi işte. Şurda anlatsam yuhlarlar ama ben eski zaman cahilliğine veriyorum. Başka türlü olmuyor sen de öyle yap idrak. Affetmemek en çok kendine yük
 
Bir kitapta okumustum. Aslinda kusurlarimiz, sorunlarimiz bizim degil, ailelerimizin. Onlarinkide kendi ailelerinden kalma diye. Cok dogru degil mi? Bu donguyu kirmak icin once farkindalik, sonra hayli kararli, kontrollu olmak sart.

Chuch palanhiuk'un bir kitabi var. Kitapta soyle bir aforizma geciyor, alintilayacagim.

"Simdi," diyor Kurşuni dudaklar, "az önce yaptığın gibi bana bütün hikayeni anlatacaksın. Bana hikayeni tekrar tekrar anlatacaksın. Bana bütün gece yürek paralayıcı boktan hikayeni anlat." Bu kraliçe Brandy kemikli uzun parmağını bana doğru uzatıyor.
"Anlattığın şeyin," diyor Brandy, "sadece bir hikaye olduğunu anlayacaksın. Ve aynı şeyleri bir daha yaşamayacağını. Anlattığın hikayenin sadece kelimelerden ibaret olduğunun farkına vardığında geçmişini bir kağıt gibi buruşturup çöpe atabildiğinde," diyor Brandy, "işte o zaman senin kim olacağına karar vereceğiz."

Boyle dusunmenin faydasi oluyor.

Bu konularda yazılmış birçok kitapta aynı şey söyleniyor aslında. Çok da doğru bir yaklaşım. Sadece geçmişle yüzleşmek hepimizde aynı etkiyi oluşturmuyor. Beni sarstı epey :)

Belki ailemizle süregelen sorunlar yaşamasak bir kağıt gibi çöpe atabiliriz geçmişi. Ama yaşanan her olay yeniden hatırlatıyor bazı olayları. Teşekkür ederim yorumunuz için.
 
Yazmanız çok iyi olmuş. Sizin iyi.bir psijoloğa gitmeniz gerektiğini hep düşünmüşümdür. Hassas bir yapınız var, duygusalsınız. Güçlü değilsiniz. Öyle görünmek, öyle olmak demek değildir.
Normalde insanları anlamada iyiyim. İnternetten yanılabiliyorum. Sizin sevgiye, en çok kendi sevginize ihtiyacınız var.

Kendimi seviyorum ama kendime merhamet etmiyorum. Annem gibi :)
 
O
Merhaba hatunlar
Konuya neresinden başlasam bilemiyorum. En temizi anneliğimden başlamak. Oğlumla ilgili konu açmıştım. Birçoğunuz dehşete kapılırken, bir kısmınız da bana acıdı. Zor çocuk annesi olarak verilen hiçbir tepki, yaşadıklarımdan daha ağır olamadı tabi.

Oğlum kreşe başladı. Nispeten düzeldi, bazen farklı zorluklar yaşatıyor, bazen "kreşin hiç mi faydası olmaz arkadaş, Allahım sana geliyorum" diye söylenmeme sebep oluyor, bazen de sadece "iyi ki" dedirtiyor. Altı aydır ciddi manada çabalıyorum. Psikolog, kreş, kendimi törpüleme ve ikimizi de iyileştirme çabalarım az da olsa karşılık buluyor. Bu çabalara "çocuk eğitimi" ile alakalı bulduğum tüm kitapları çılgınlar gibi okumam da eklendi. Bulduğum tüm makaleleri, kitapları okudum. Araştırdım, ezberledim ve zaten çorba olmuş beynimi kullanılmaz hale getirdim.

Kendi savaşım tam da bu noktada başladı. Ve evet bu sefer iki saattir kendimi tutamadan ağlıyorken "annem aslında iyi bir insan. Kötü bilmesin kimse" demeyeceğim. Lakin yine de rica ediyorum çok kötü yorumlar yapmayın olur mu? Annem en nihayetinde...

Kitaplar diyordum. Oğlumu iyileştirmek için altını çizdiğim tüm cümleler, benim çocukluğumda silmeye çalıştığım tüm anıları canlandırdı. Bu yüzden, cehalet mutluluktur sözüne bir kez daha hak verdim. Yaklaşık iki saat önce okuduğum kitabın bir bölümünde donup kaldım. Nefesim kesildi sanki. İlk önce kendi oğluma karşı beslediğim vicdan azabı ile başa çıkmaya çalışırken, aslında kendi çocukluğuma ağladığımı fark ettim.

Annem, sebebini hatırlayamadığım bir öfkeden dolayı (muhtemelen dediğim şeyi neden hemen yapmıyorsun diye kızmıştır. Kardeşinin bezini getir demedim mi sana bla bla) adeta odayı inleten şaplakları art arda bacağımla buluşturdu. Yaşım sekiz. Daha çocuktum ben de ama küçük anne olmam gerekiyordu ona göre. Oldum da. Öyle ki kardeşimin ilkokul karnesinin veli kısmında benim adım yazıyordu. Neyse konu bu değildi. Bacağımın acısını pek hissedemedim o anda. Annemin yanında ağlayamazdım, ne münasebet canım güçsüz müyüm ben? Koskoca ablayım en nihayetinde. Diğer odaya gidip kapıyı kapattım. Ağlamamak için kendimi o kadar sıktım ki, dayanamayıp kanepeyi tekmeledim. Kanepenin kenarında aşırı kalın oyma ahşap vardı. Bırakın çocuğu, yetişkin insan gücüyle bile kırılması imkansıza yakındı. Ve ben o ahşap çıkıntıyı kırdım. Sonrasında annem ve babam o kısmın nasıl kırıldığını asla bilemediler. Benim kırmama ihtimal bile vermedikleri için, sorma gereği bile hissetmediler.

Sonra bacağıma baktım. Annemin parmak izleri kabarmış, neredeyse su toplamıştı. Acı hissetmiyordum hala. Sadece "bir anne bunu neden yapar?" diye düşünüyordum. Gözlerimi silip adeta bir duvar gibi annemin karşısına dikildim. "bacağıma bak!" dedim. Aslında merhamet dileniyor, vicdana davet ediyormuşum. Şimdilerde anlıyorum. Öfkesi geçmemişti. "bir şey olmaz hak ettin!" dedi. Bir müddet dondum. Ve zannediyorum zayıflığımı ve merhamete olan ihtiyacımı belirttiğim son andı. Bir daha da tekrarlanmadı.

Kitaplar, bu ara çok canımı yakıyorlar. Annem emzik muamelesi yaptığı sigarasını, her zaman yaptığı gibi tezgahın üzerine bırakmış. Öylece yanıyor. Üzerine çok da düşünmeden, çocukca bir merakla elime alıp baktım, sonra da dudağıma götürdüm. Yaş 10. Tam o anda annem girdi mutfağa. Sigaranın kötü bir şey olduğunu biliyorum en nihayetinde. Annemin evde olduğu bir anda yanan sigarasını deneyecek kadar aptal olabilirim, bu sizi yanıltmasın. Ama sigara kötüdür, bunu biliyorum. Panikle elimi arkama saklayıp (sigara ile birlikte. Yoo aptal değilim) kalbimin ağzımda atmasına ilk kez şahitlik ettim. Annem benden daha zeki olduğunu kanıtlayan o cümleyi sarf etti. "ne saklıyorsun arkanda?" tepeden çıkan dumana rağmen sordu bu soruyu evet. Tezgahta göremediği sigaraya rağmen sordu. Çünkü işkenceyi uzatmak, daha fazla haz veriyor olmalıydı.

Annem hiç düşünmedi bunu yaparken. Yani bence düşünse yapmazdı. Yapmamalıydı. Sigarayı elimden kapıp koluma bastırdı. Canım hiç tatlı değildi ama bu kadarı fazla gelmişti. Allahım o nasıl bir acı. Ağlamadım. Odaya gittim yine. Zaten o da sormadı acıdı mı diye. Bu yüzden belki 20 yaşında tiksinerek sigaraya başladım. Nefret ede ede, zorlayarak içtim ve hala içiyorum.

Bu ve bunun gibi onlarca hatıra, silindikleri yerden çıkıyorlar karşıma. Güçlü ol idrak, zayıf olma idrak, senin canın tatlı değil idrak. Bu seslerin kaynağı dikiliyor karşıma. Ve canım çok yanıyor. O sigaranın acısını yaşıyor, o parmak izlerini görüyorum en net haliyle. Canım şimdi yanıyor işte.

Doğum yapıyorum. Bilmem kaç saattir suni sancı veriyorlar bilmiyorum. Çıksa da rahatlasam diye düşünürken annem eğiliyor kulağıma. "kızım bırak kendini bağır artık" diyor. Gözümden bir damla yaş geliyor tam da o anda. Ama hayır, bırakamam. Ben zayıf değilim, hem ne varmış doğumda canım. Dünyanın en sessiz doğumunu yapmış olabilirim, bilmiyorum. Acımadı kiiiii. Ama annemin o sözü acıttı canımı. Doğumdan daha fazla hem de.

Şimdi oğlumla birlikte kendi çocukluğumu da büyütüyorum. Sebepsiz ağlamalarına ve tutturmalarına sinirlendiğim her an kendi çocukluğum dikiliyor karşıma. "bir şey olmaz" dediğim anda, tiksiniyorum kendimden. Bir şey oluyor çünkü, biliyorum.

Oğlum üç yaşına kadar acıya müthiş dayanıklı bir çocuktu. Çenesi yarıldı ve ağlamadı. Eşim bu duruma hayret ederken ben dua ediyordum içimden ağlasın diye. Ağlasın, ağlamalı. Çocuklar ağlayabilmeli çünkü. Erkenden büyümemeli çocuklar. Oğlumun canı çok tatlı artık. Minicik bir sıyrık olsa krem sür diye ortalığı inletiyor ve ben buna çok seviniyorum. "sürerim annemmm" diyerek koşuyorum krem almaya. Varsın elalem aman ne mızmız çocuk desin. Yeter ki oğlum çocuk olsun.

Bu gece sayfalar dolusu yazabilirim. Çünkü sildiğim ya da sildiğimi sandığım anılar hortladı bu gece. Size yazdığım en basitleri belki de. Yok, sürekli şiddet gören bir çocuk değildim asla. Bir elin parmaklarını geçmemiştir sayısı hatta. Bu tarif de annemden bak, bir elin parmakları. Ancak ben yetişkin olarak doğdum ve bu görebileceğim en büyük şiddetti işte. Ailenin haylaz, başarısız ve ezik çocuğunun ardından doğunca, ne haddime çocuk olmak yahu.

Muhtemelen aşırı pişman olacağım bu iç dökme halini yazmazsam delirebilirdim evet. Bu gece beynim benden bağımsız hareket ediyor çünkü. Şimdi ben, çocuk bile olmamışken nasıl çocuk büyüteyim ki. Neresinden tutayım anneliğin? Çocukluğundan mı...
O ana olamamiş bence, dogurmakla anne olunmadıgının kanıtı malesef.
 
5 Kardeşiz ve hepimizin çocukları pamuklara sarılı bir sekilde büyüyor...Birgun sahit oldum Annesi yigenime hafif ses yukseltti diye Erkek kardesim kızıp,kucagına kızını alip diger odaya gecti..Gozlerime inanamadım benim bir sigara içip,ardina digerini yedirdikleri ,hortumla internet cafede oyun oynadigi icin saatlerce iskence gören kardesim mi bu?..En büyük kardeş olarak ne yaşadiklarımı,ne de yaşatılanları anlatmam uzun sürer..Kenetliydik birbirimize aslaa ve aslaaa kim nasil bir hata yaparsa yapsın saklanilacak buyük bir sırdı aramizda....Ben ilk o zaman Anneydim!Yeni dogan kız kardesim Annemin sutü yetmediginden cok ağlardı şamarı yemesin diye pirinç unu cicibebeyle büyüttüğum kizkardesim simdi oglunu doyuramadığını ona iyi bakamadığını düsünmekten okb yolunda ilerliyor!Anlatsam satirlar yetmez o yuzden bosverin ...Affetmek diyo bazısı kimi neyi zaten cok sevdigim beni dunyaya getiren insanları mı,benim onları affetmemek gibi bir luksüm mü var?Onca hakkı çope mi atarım,iste vicdan bu ikilem insanı yıpratan!Komsu kadın ya da yoldan gecen biriyse dibine kadar yasarsin verdigi ızdırabı ama seni büyüten canından parça oldugunu bildigin insanlari mi affedemezsin?Affettik ama bu başka bir affediş zorunlu....Demem o ki idrak hesap ödüyoruz,cocukken bırakılan izler çok derin,karakter birlikte sekil alıyor....Ama evlatlarımız dengeyle büyüyor diyemem bu yaşanmışlıkla bir şeyler yine aşırı eksik ya da fazla geliyor...Kendini fazla dinleme tek tavsiyem bu,tek çare sanırım....

Dediğiniz gibi bazen de fazla geliyor daha iyi ne yapabilirim düşüncesi. Bazen hata yapmamak için öylesine zorluyorum ki kendimi, sürekli travma oluşturmamalıyım düşüncesi de zorluyor oğlumla beni.

Çok üzüldüm sizin yaşadıklarınıza da. Herkesin yarasını deşti konum sanırım.
 
Elbette böyle düşünerek aileme karşı sevgi ve saygımı muhafaza edebiliyorum. Çevremdeki örnekler benden farklı değildi çünkü. 32 yaşındayım bu arada. Benim dönemimde her evde benzer olaylar yaşanırdı, biliyorum.

Ancak benim kızgınlığım bana yapılanlara değil. O yapılanlardan dolayı şekillenen anneliğime. Nasıl anne olmalıyım diye düşünürken önce bu yaraların iyileşmesi gerektiği gerçeği dikiliyor karşıma. İşte o vakit yeniden filizleniyor öfkem
Hala öyle.
Hala toplum baskısı var.
Elalem ne der diye şiddete rağmen boşanmayan kadınlar, elaleme hava atmak için kocasıyla çocuğuyla poz kesen ve instaya mutlu aile pozu atan mutsuz kadınlar, çocuğunu elalem için yarış atına çeviren anneler, şiddet vs hala aynı. Sadece ayıplandığı için açıktan değil gizli artık.

Benim annem tek çocuk ve bizim gibi çok dayak yememiş ya da ayrımcılık yaşamamış. Babam ise ayrımcılığı, şiddeti dibine kadar yaşamış biri. Annem dövüp aşağılarken, ayrım yaparken, rahmetli babam hepimize eşitti ve bir fiske vurmayı bırak, bağırmadı bile. Çünkü düşündü sadece. Kendisine çocukken yapılanları çocuklarına yaşatmamak için düşünceli davrandı, hepsi bu. Yaşadıklarını düşündü ve yapmadı. Geçmişin hırsını biz çocuklarından çıkarmadı.

Yani bunlar asla mazeret değil birazcık düşünenler için.

Oğluna bir anlık krizle eşin onun koluna sigara bassa, affeder misin idrak? Sonuçta babası, bir kez oldu diye affeder misin? Çocuk zaten zor bir çocuk, eşim de delirdi haklı olarak deyip affeder misin?
Çocuğunun babasını affedersen aileni affetmeni anlarım.
Eğer çocuğunun babasını affetmezsen, sana sigara basan anneni, iftiraya göz yuman babanı sırf ana-baba oldukları için affetmeni, hoş görmeni anlayamam.
 
Son düzenleme:
Aglamak bencede gucsuzluk degil once onu bir aş. Cok sulu goz olmakta iyi degil kabul., ben bazen duygusalliktan bazen sinirden ofkeden mutluluktan aglarim. Gulmek kadar nornal degil mi bu? Eskiden aglayinca cocuklar gormesin derdim simdi sakinca gormuyorum bunda.. sizde agliyosunuz ya bende aglayabilirim diyorum:)) bende insanim anlatiyorum.
Ben ağlayamıyorum ya :)
Eşim de çocuklar da benden çok ağlıyor, ben ağlayınca.
Bir de hepsi birden gelip bana sarılınca nefes alamıyorum, boğuyorlar sıpalar beni :)
 
Malum, lohusa depresyonundayım. Oğlum 69 günlük. Geçenlerde yine anneme dert yanıyordum, nasıl büyüyecek, ben nasıl yaparım diye. Annem dedi ki "işte seni büyütürken bende beğenmeyip söylendiğin ne varsa onları yapmadan büyütürsün".
Gerçekten ebeveynlik böyle bir şey. Ailemizde şikayetçi olduklarımızı yapmayız belki ama kim bilir başka nasıl hatalar yaparız.
 
Bir onceki kusak anne babalar gecim derdinden, kaynana elti kayin vs gibi sorunlardan dolayi sabirsiz, sevgisizdi. Hayat bu kadar kolay degili, mahalle baskisi cok daha fazlaydi. Cogumuzun annesi dover, ceza verir, ayrim yapar, acimasiz davranirdi. Ama ne yapalim gecmisi degistiremeyiz. Kendi cocuklarimiza nasil davranacagimizi bilemesek de nasil davranmamamiz gerektigini biliyoruz en azindan
 
Hala öyle.
Hala toplum baskısı var.
Elalem ne der diye şiddete rağmen boşanmayan kadınlar, elaleme hava atmak için kocasıyla çocuğuyla poz kesen ve instaya mutlu aile pozu atan mutsuz kadınlar, çocuğunu elalem için yarış atına çeviren anneler, şiddet vs hala aynı. Sadece ayıplandığı için açıktan değil gizli artık.

Benim annem tek çocuk ve bizim gibi çok dayak yememiş ya da ayrımcılık yaşamamış. Babam ise ayrımcılığı, şiddeti dibine kadar yaşamış biri. Annem dövüp aşağılarken, ayrım yaparken, rahmetli babam hepimize eşitti ve bir fiske vurmayı bırak, bağırmadı bile. Çünkü düşündü sadece. Kendisine çocukken yapılanları çocuklarına yaşatmamak için düşünceli davrandı, hepsi bu. Yaşadıklarını düşündü ve yapmadı. Geçmişin hırsını biz çocuklarından çıkarmadı.

Yani bunlar asla mazeret değil birazcık düşünenler için.

Oğluna bir anlık krizle eşin onun koluna sigara bassa, affeder misin idrak? Sonuçta babası, bir kez oldu diye affeder misin? Çocuk zaten zor bir çocuk, eşim de delirdi haklı olarak deyip affeder misin?
Çocuğunun babasını affedersen aileni affetmeni anlarım.
Eğer çocuğunun babasını affetmezsen, sana sigara basan anneni, iftiraya göz yuman babanı sırf ana-baba oldukları için affetmeni, hoş görmeni anlayamam.
Ne kadar ilginç,Annem anlattiginizin tersi Anneannemi kendine ekol yapmis hala lafı geçse aşkla anar ,çok dayak yemiş ama Anneannemin haklılığından bahsedip durur...Anlamak da zorlanıyorum peki bunca dayagı yedigi insana bu kadar aşkla bağlı olan bir kadın 5 çocugundan ne ister hic birisi için neden bu aşkın zerresini hissetmez veya hissettirmez...Dışardan kanatsız melek su yazdıklarımı cevremden biri duysa hayretler icinde kalır ve akil sağlıgımdan suphe eder! Anneme kondurmaz...Cesaretine hayran kaldım hayatimdan cıkaracak kadar cesur degilim,korkagin tekiyim...Dilenci gibi hissetmekten bıktımm,affettim..Ama kırgınlığım ölene dek sürecek....Tek savunması cehalet diyen insana söyleyecek söz de bulamiyorum artık, zaten vazgeçtim
 
Ne kadar ilginç,Annem anlattiginizin tersi Anneannemi kendine ekol yapmis hala lafı geçse aşkla anar ,çok dayak yemiş ama Anneannemin haklılığından bahsedip durur...Anlamak da zorlanıyorum peki bunca dayagı yedigi insana bu kadar aşkla bağlı olan bir kadın 5 çocugundan ne ister hic birisi için neden bu aşkın zerresini hissetmez veya hissettirmez...Dışardan kanatsız melek su yazdıklarımı cevremden biri duysa hayretler icinde kalır ve akil sağlıgımdan suphe eder! Anneme kondurmaz...Cesaretine hayran kaldım hayatimdan cıkaracak kadar cesur degilim,korkagin tekiyim...Dilenci gibi hissetmekten bıktımm,affettim..Ama kırgınlığım ölene dek sürecek....Tek savunması cehalet diyen insana söyleyecek söz de bulamiyorum artık, zaten vazgeçtim
Benim annem -yeni farkettim- o kadar bencil ki anneannem de dövermiş ama annem kadar değil. Onu hep haksız buldu, ahirette hesaplaşacağız derdi.
Ben ona aynı cümleleri kursam, evlatlıktan reddeder. Hoş zaten evladı değilmişim de neyse.

Hayatımdan çıkardım ve huzurluyum ama Rabbim günah yazmaz inşallah diye dua ediyorum sadece.

Çıkarmak zorunda bıraktı. Çocuklarımı hem bana hem babalarına hem birbirlerine düşman etmesinden korktum.
 
X