Ben kv mi hep çok severdim. Eşime görüntü olarak çok benziyor. Kanım ayrı bir ısınmıştı o yüzden. Normalde de sıcak kanlı bir insanım zaten. O yüzden hep sımsıkı sarılırdım, severdim. Belki kızı benim kadar sarılmıyordu yani.
Onun da beni sevdiğini zannederdim.
Ama ben uyurken sanıp da konuştukları yenilir yutulur cinsten değildi.
Dünyam başıma yıkıldı resmen. Bunca zaman neler büyütmüş içinde bana neler..
Çok iki yüzlüymüşüm. Ben de annem de iki yüzlüymüş.
Savcıyı alana kadar yüzlerine gülmüşüz, evlendikten sonra resmi olmuşuz.
Oysa ki hiç bir saygısızlığım olmadı. 5 yıllık nişanlılığım boyunca eşimle farklı şehirlerdeydik hiç yollamazdı yanıma.
Ama evlendiğimin haftasında ağladı ajitasyon yaptı oğluna. Ben 5 yıldır evlat hasretinden öldüm öldüüüüm dedi. Oysa ki 5 yıl boyunca hep ben gözyaşı döktüm. Hep ben uzak kaldım eşimden, yollamadığı için. 2 saatlik mesafeydi oysa ki uzaklık.. Doğum günümde bile yanıma gelmesine izin vermedi, 2 gün sonra gönderdi.
Çok acayip bir kadın. Eşim yeni yeni itiraf ediyor. Ağlama krizleri geçirirmiş istediği olmayınca.
Bu zamana kadar hiç değer görmediğinden falan bahsedermiş.
Anneme iki yüzlü demesini bana demesinden çok daha öfkeyla karşılıyorum.
Çünkü bana ne gelin bohçası yaptılar, ne bayram hediyesi aldılar, düğünde toplanan altınların da bir kısmını aldılar..
Üstelik hiç ama hiç ihtiyaçları olmadığı halde.. Salon takımı almayacaklardı neredeyse, kayınbabam alınacak o kadar dedi de öyle sustu eşim ve annesi. Maddi boyutunu geçtim, manevi olarak da eşimi yollamayarak beni hep kırdılar.. El kızı olmadığım mı kaldı görümcem tarafından, savcıyı kapmadığım mı kaldı..
Tüm bunlara rağmen annem hep dizginledi beni, kv ne saygısızlık yaparsan, sevgisiz olursan hakkımı haram ederim dedi. Ve telefonunda Bacım diye kayıtlı annemim. (annemin kız kardeşi yok hiç, bacısı bilmişti onu)
Buna rağmen düğün günü annemle kavga etti, hiç ğretmemişsin bu kıza, nasıl öğretmezsin sen, salon takımı da aldırdınız kimsenin evinde yoktu dedi.. Ve daha anlatamayacağım bir ton şey.. Annemi ağlattı, ve öyle bir ağlattı ki hiç öyle görmemiştim annemi..
Tüm bunlar ondan soğumama sebep olmuştu zaten ama bu isim mevzusu bambaşka bir boyut kazandı artık.
Sen de niye nil koyuyorsun nilüfere çok benziyor diyen arkadaşlarım, ben canım isterse nilüfer bile koyabilmeliyim, onu taşıyan doğuracak olan benim. Eşimin de söz hakkı var elbet ama şu anda eşim kendi fikriyle değil annesinin fikriyle çıkıyor karşıma. Ve anneme o kadar göz yaşı döktürdü, benim arkamdan iş çevirdi, yüzüme güldü arkamdan eşimi fitledi. Adam gibi namert bir şekilde karşıma çıkıp isim hakkında yorum yapmadı. Bana Nil çok güzel çok güzel dedi, yüzüme güldü, eşime şiştim şiştim, çatladım resmen. Biz enayiyiz sanki, anasının adını koyuyor resmen. Murat kaynanasının adını koymuş diyecek cümle alem, hep benle uğraşacaklar dedi.
Yani lafın kısası ben o kadının istediğini yapmayacağım.
Nil olmasın da ne olursa olsun diyor. Sağına soluna başka isim koymayacağım.
O kadar ağladım hamile halimle, insanda azıcık vicdan olur.
Bana bağırdı ben ağlayınca, o kadar oğlumuzu savcı ettik, fikrimizi de söylemeyelim dedi.
Ağlayarak her istediğimi yaptırmaya alışmışım.
Ama eşimi nasıl ikna edeceğim hiç bir fikrim yok.
Çok çaresizim...