kadınlar kulübü okuma grubu

güzel fikir neden olmasın elbette açarım konu bayram dönüşü inşaallah

arkadaşlar bu arada bir kitaba başlamak istiyorum tavsiyeniz varmı?elimde şu an yüzyıllık yalnızlık var birde paris düşerken bu kitapları okuyan varmı aranızda?bunların dışındada etkilendiğiniz ve muhakkak okunmalı dediğiniz kitap tavsiyenizi acilen bekliyorummmmmmm

kadınların kitap mekanını ziyaret et canım. orda muhakka okunması gerekli kitapları arkadaşlar not düşüyor.:KK34:
 
benide aranıza alır mısınız.ben bu ara debbıe macomber e taktım.kitaplarını da çok severek okuyorum.kitaplarının hepsini okumayı düşünüyorum.yazar genelde aynı şehir, aynı cadde aynı isimleri kullansa da bu beni etkilemiyor.çünkü bazı arkadaşlar bu aynılıktan rahatsız oluyorlarmış.ben çok severek okuyorum.beni çok heyecanlandırıyor.çok akıcı geliyor.ve herkese debbıe macomberi tavsiye ediyorum.küçük mucizeler dükkanı, bahçemde yeşeren umutları okudum.çok güzeldi.bir yumak mutluluk, küçük mucizeler dükkanına dönüş ve bir dilekle başladı herşeyi okumayı düşünüyorum.migrosta bulabiliyorum macomberin kitaplarını.yazdığım kitaplar migrosa gelince hemen başlayacağım.iyi okumalar
 
"Belkide öyleyim. bana göre ya hep ya hiç olmalı. cana can. ben sana yaşamımı veriyorsam sende yaşamını vereceksin bana. pişman olmak, vazgeçmek yok. böyle olmayacaksa hiç olmasın daha iyi"

Babalar ve oğulları-127
 
Feniçka ona dönerek, "Ha biliyormusunuz, bana Mitya için o damlayı verdiğinizden beri...... Hatırladınız mı? Öyle güzel uyuyor ki!Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Öyle iyisiniz ki!"

"Doktorlara ödeme yapmak gerek değil mi?" dedi Bazarov gülümseyerek. "Sizde bilirsiniz, doktorlar aç gözlüdürler"

.............

"Tabiki memnuniyetle Nikolay Petroviç'e söyleyeyim...."
"Para istediğimi düşünmüyorsunuz değil mi?" diye sordu Bazarov. "Hayır benim istediğim sizden para değil."
"Ne öyleyse?" diye sordu Feniçka.
""Ne mi?" diye tekrarladı Bazarov. "Düşünün bulun."
"Bulamam"
"Öyleyse ben söyleyeyim size. ben.... O güllerden birini istiyorum."

Babalar ve Oğulları-189
 
Son düzenleme:
Jeanne toprağa indirilirken, büyükçeleri çukurun dibini görmek için başlarını uzatmışlardı.Çok karanlık bir yerdi orası.Ürperdiler, benizleri sarardı.....................
 
Ayağa kalkıp da, mezarın yanından uzaklaşınca, yanakları yine pembeleşti. doğru değildi bu anlatılanlar,kendilerini güldürmek için söylemişlerdi böyle. hava çok güzeldi, boy atmış otlarıyla ne kadar güzeldi bu bahçe! bu taşların arkasında ne güzel saklambaç oynanırdı!
.............
 
Şimdi Helen Henri'yi tanımadığını düşünüyordu. bir yıl boyunca hemen her gün görmüştü onu. saatlerce saatlerce kucaklaşarak oturmuşlar, birbirlerinin gözlerinin içine bakarak konuşmuşlardı. gene de tanımıyordu onu. bir akşam ona kendini vermişti, Henri sahip olmuştu ona. ........ Nereden gelmişti? Nasıl olup da kendisinin yakınında bulunuyordu? Nasıl bir adamdı ki Helen kendisini ona vermeye razı olmuştu?Oysa birine kendisini vermektense ölümü yeğ bulurdu o. Tanımıyordu bu adamı. Delilikti bu.
 
Son düzenleme:
..... Sonra alev alev yanan yüzü, istekle titreyen elleri gözünün önüne geldi. Daha sonra haftalar geçmiş, görünmez olmuştu, alıp götürmüşlerdi sanki onu.son defa kendisiyle nerde konuştuğunu söyleyemezdi şu anda. geçip gitmişti, gölgesini de götürmüştü kendisyle birlikte. işte bundan ibaretti bu hikaye. Tanımıyordu Helene bu adamı.
 
Son düzenleme:
Mezarlık ıssızdı, ayak izlerinden başka bir şey kalmamıştı geride. Jeanne'nin ölüsü, Paris'in karşısında, ebediyen yalnız kalıyordu.


Bir Aşk Hikayesi-Emile Zola
 
Gerçekler bazen, beynimizde yeşeren ahlaksız düşüncelerin damakta bıraktığı sahte tatları silebilmek için, gereğinden fazla acı olabiliyor.
Bir Aşk Hikayesi için
 
"Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah'a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.Onlar, kendilerine, Rablerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler"
Furkan Suresi 71-73

Tevbeyi Yaşayanlar-128
 
"Tevbe edenlerle beraber oturun, çünkü onların kalpleri incedir"
Hz.Ömer

Tevbeyi Yaşayanlar-130
 
2. Abdülhamit’in Komutanının Rüyası


"Milli şairimiz Mehmet Akif her sabah erkenden gittiği Ayasofya'da birinin sürekli gözyaşı döküp ağladığına şahit olunca dayanamaz bir gün, artık bunca gözyaşının sebebini, tanımadığı bu insandan sorar.

Adam anlatmak istemese de Akif'in ısrarı üzerine nihayet gözyaşlarını silerek başlar meselenin iç yüzünü ifade etmeye...

-Ben der, 2. Abdülhamit Han'ın ordusunda binbaşı idim. Babamın vefat etmesi üzerine istifa edip miras kalan servetin başına geçmek istedim. İlgili merciler istifamı kabul etmeyince nihayet Sultan Abdülhamit Han'a gönderdim. O da kabul etmedi. Bu defa bizzat huzura çıkıp isteğimi anlattım.

-Babam vefat etmiştir. Bana kalan mirasın başına geçip şahsi işlerime bakmak istiyorum. Beni ordudaki görevimden affedin!

Belli ki Sultan razı değildi istifama. Ama ben üsteledim. Israrımı anlayınca dayanamadı, elinin tersi ile :

-Var git ne halin varsa gör!...der gibi bir tavır takındı.
Ben de ordunun o sıkıntılı devresinde, tam ihtiyacın bulunduğu hengamede kumanda ettiğim taburumu bırakıp evime döndüm.

Ne olduysa işte o gece oldu. Bir müddet uyuduktan sonra gördüğüm rüya bana bu gözyaşlarını hala döktürmektedir.
-Nasıl bir rüya gördünüz ? Anlatın lütfen.

-Rüyamda Resûlüllah Aleyhisselam (s.a.v) orduyu teftiş ediyordu. Yanında Hz. Ebu Bekir (r.a.), Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.), Hz. Ali (r.a.) efendilerimiz vardı. Onlardan sonra ise Sultan 2. Abdülhamit Han duruyordu.
Resûlüllah Aleyhisselamın önünden geçen askerler gayet derli toplu intizam içinde geçerken benim taburum göründü. Ne yazık ki onların başında kumandanları yani ben yoktum. Bu yüzden disiplinsiz ve intizamsız geçiyorlardı. Bu durumu gören Efendimiz (s.a.v) geriye dönüp Abdülhamit Han'a sordu:
-Bu taburun durumu nedir böyle? Neden derli toplu değiller. Kumandanları yok mu?
Abdülhamit Han, teessür içinde cevap verdi:
-Bu taburun komutanı ısrarla istifasını istedi. Kabul etmedim, yine istedi. Ben de kabule mecbur oldum. Bu yüzden kumandansız, başıboş kaldılar.
İşte bu cevaptan sonra Efendimiz (s.a.v)'in yüzünde bir üzüntü ifadesi gördüm. O da mübarek elinin tersiyle yukarıya doğru işaret ederek buyurdu ki:
-Öyle ise biz de onun istifasını kabul ettik, gitsin gittiği yere kadar!
Sabahları Ayasofya'da sürekli gözyaşı döktüğünü gördüğü meçhul adamın bu durumunu dinleyen Mehmet Akif'te bir hayli üzülür. Müstafi komutan ise ağlamaya devam ederken pişmanlığını tekrar eder:
-Keşke babamdan kalan miras büsbütün yok olsaydı da ben hizmetimin başından ayrılmasaydım, bana düşen hizmeti ifa etmekte cimrilik göstermeseydim. Şimdi para da kazansam, mal mülk sahibi de olsam bana huzur vermiyor, rahat edemiyorum."

Tevbeyi Yaşayanlar-130
 
Son düzenleme:
Ebu Musa Abdullah ibn Kays el-Eş'ari radyallahu anhtan rivayet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ gündüz günah
işleyenin tövbesini kabul etmek
için geceleyin elini açar. Geceleyin
günah işleyenin tövbesini kabul
etmek için de gündüzün elini
açar. Güneş battığı yerden
doğuncaya kadar bu böyle
devam edip gider.”
[Müslim, Tevbe 31]

Tevbeyi Yaşayanlar-133
 
"Manken ve sinema oyuncusu Yaşar Alptekin şöhret ve zenginlik içinde her türlü dünya nimeti önüne serilmiş bir halde, allah ve ahiret korkusu olmadan, namazdan bihaber bir hayat yaşarken ve bu hayattan doğan boşluktan dolayı bir kaç defa intihar girişiminde bulunduktan sonra bir gün eve gitti.Bir açılışa yetişmesi lazımdı. Evde ses olsun diye televizyonu açmıştı ve içeri girip hızla kıyafetlerini değiştirmek üzereyken televizyonun açılışıyla şu cümleler yankıllar yaparak içeriye doldu:
 
"ünlü iş adamlarımızdan Sakıp Sabancı vefat etti. cenazesi yarın öğlen namazına müteakip Fatih Camii'nde kılınacak..."
 
X