vicdanları, gönülleri, ruh halini kanatan, parçalayan, darmadağın eden, nükleer bomba etkisi yapan görüntüler. izlememiş olmayı tercih ederdim. hele ki bunu yapan canlı ile aynı türden olduğunu bilmek, ayrı bir ızdırap kaynağıdır.
ben ki internet üzerinde bulunan gelmiş geçmiş en bakılamaz görüntüleri bile robot gibi izleyebilen biri olarak, bu güne kadar hiçbir görüntüden bu kadar çok etkilenmedim. ağladım, ağladım, ağladım...
etkisinden biraz kurtulduktan sonra görülüyorum ki, bu olay aile içi şiddet tartışmasını gündeme taşıyabilir. bu olay kadar extreme olmasa bile, ucundan kulağından, kılı kadar dahi olsa, içinde şiddet eğilimi olan bir insanı bir an bile olsa düşündürebilir. kendini sorgulayabilir. eşine çocuğuna ufacık dahi şiddet uygulayabilen her insan, bu hale gelmekten, anlık bile olsa insanlığını topyekün kaybetmekten korkmalıdır.
ebevynler kendisini şiddete yönlendiren durumların farkında olup, önlem almalıdır. şiddete meyil nispeten evde daha çok vakit geçiren annelerde çocuğuna karşı rastlanmaktadır. çocuğuna yada eşine şiddet eğilimi olan anne yada babalar aşağıda alıntıladığım yazıyı mutlaka okumalılar:
anne baba, çocuğunun yanında bulunduğu her ânı, çocuğun yanında bulunuyor olarak düşünse de, çocuklar için böylesi bir birliktelik doyurucu bir birliktelik değildir. çocuk kendisi ile ilgilenilmesini, kendisine cevap verilmesini, kendisinden bıkılmadan, usanmadan konuşulmasını ister... ama çoğu defa annenin (veya babanın) çocuğun bu ilgi ihtiyacına karşılık verecek enerjisi ve vakti yok gibidir.
örneğin; akşama kadar okulda arkadaşları ile birlikte olan çocuk eve geldiğinde annesinden biraz olsun ilgi bekler; ancak anne, ev işleri ile ya da televizyon dizileri ile meşguldür... çocuğun ilgi beklentisi ile anneye her bir yanaşmasında alacağı cevap "şu an işim var, geç odana oyna, beni rahatsız etme"dir...
işte çocuğun bir yandan ilgi beklentisi, diğer yandan da anne babanın bu beklentilere karşılık veremiyor oluşu, anne baba ile çocuk arasında "beklenti çatışmasını" doğdurur.
her bir beklenti çatışması da şiddete kapı aralar...
eğer bir kere daha ve topluca yazmak gerekirse, bir annenin çocuğuna ilgi gösterememesinin ve çocuğuna karşı şiddet uygulamasının nedenlerini aşağıdaki sorularda aramak gerektiğini söyleyebiliriz...
1- anne babanın yaşama sevinci var mı?
2- anneye annelik statüsü verilmiş mi?
3- anne, çocuğunu dilediği gibi terbiye etme özgürlüğüne sahip mi?
4- anne ilk dört yaşına kadar annesinden uzun süreli ayrı kalmış mı?
5- anne inançlı mı?
6- anne, şiddetin hâkim olduğu bir ailede mi yetişti?
7- anne geçmişte herhangi bir tacize uğramış veya tecavüz yaşamış mı?
8- anne, ailesinden yeterince destek alıyor mu?
9- anne isteyerek mi çocuk sahibi oldu?
10- anne çocuğu benimsemiş mi?
11- anne, eşini seviyor mu, benimsemiş mi?
12- anne, eşi tarafından seviliyor mu, benimsenmiş mi?
13- annenin sanal bağımlılığı var mı?
14- anne sigara, alkol ve uyuşturucu kullanıyor mu?
15- annenin yeterince sosyal yaşantısı var mı?
16- anne kişisel karakter olarak hırslı ve öfkeli mi?
17- anne çocuk terbiyesinde bilinçli mi?
18- anne kendi merkezciliğinden çıkabilmiş mi?
19- annenin empati yeteneği var mı?
20- anne yeterince uykusunu alabiliyor mu?
21- annenin yemek düzeni var mı?
22- annenin gün planlaması var mı?
23- annenin hâlâ enerjisi var mı?
24- anne yeterince hareket ediyor mu?
25- annenin fiziksel bir rahatsızlığı var mı?
26- anne ekonomik olarak rahat mı?
yukarıdaki sorulara verilecek her bir olumsuz cevap annenin çocuğuna ilgi göstermesinin önüne geçecek bir bariyerdir. ve bu sorulara verilecek her bir olumsuz cevap, o evin içindeki çocukların şiddet görme ihtimalinin de yükselmesi anlamına gelmektedir.