İş hayatında mutlu olan var mı

Ablam memur benim de, aynen dediğiniz durumları yaşıyor garip bir şekilde. Kimse yükselmeyecek etmeyecek maaş belli düzen belli ama herkes birbirinin kuyusunu kazma, başkasına yağ çekme peşinde.

İnsanlar çookk zor, kendi mutsuzluklarını başkaları da yaşasın onlar da mutsuz olsun istiyorlar, herkes herkesin kötülüğünü istiyor. Aslında evet çalışma hayatından değil de çalışma hayatındaki insanlardan soğumuşum ben.
Ben de anlamamışımdır bunu, maaş eşit yapılan iş değil ama hadi ona da eşit diyelim, neyin derdinde bu insanlar kamuda anlamak güç. Sebep bence bunu yapan insanların leş olması, diploma vs boş insanın hamuru leş ise hep öyle kalıyor.

1. Bi kere işe torpille giriyor, her işini birilerini araya sokarak yaptırmaya alışmış. Kul hakkı vb mefhumu yok ahlaki değerleri baştan yok yani.

2. Balık baştan kokuyor, hak etmeden gelmiş, işten atılma korkusu da yok. Bu insanın faydalı işlerle uğraşmasını bekler miyiz? Nitekim uğraşmazlar, asla çalışmazlar, performans raporlarında en alt sıradadırlar ve sürekli uyarı alırlar (ama kim takar). Bordroda üç kuruş eksik için etraf telefon yağmuruna tutulur, herkesten toplanan 20 lira çay parasını vermemek için kırk takla atılır. Rapor vs uydurulup her fırsatta iş ekilir. Tatil yöresinde yapılacak eğitim asla kaçırılmaz, zaten dümdüz tatil derler adına da eğitim falan değil, ücretsiz izin bozulup o “tatile” gidilir sonra ücretsize devam edilir. Gibi gibi. Tabi nerede dedikodu, fesatlık varsa oradadırlar. Dedikodu kaynağı kesin o kişidir diye adları çıkar.

Bu örnekleri uydurmadım bu insanlarla birlikte çalışıyorum valla, hepsi yaşanmıştır ve yazmadığım daha neler var 😂 ben yine de işimi seviyorum çünkü beni çok geliştiren çok kaliteli iş arkadaşlarım da var, onlarla takılırım genelde. Bi de 10 senem dolacak iş hayatında biraz teflon suratlı be gamsız olmayı öğrendim diyelim. Zaman gerekiyor yani, ilk yıllar çok şanslı değilseniz zor geçer herkesin.
 
Son düzenleme:
Hangi sektördesiniz bilmiyorum ama hukuk bürolarında sürekli bir insan sirkülasyonu var sekreteri muhasebecisi avukatı sürekli 1 yıl 2 yıl çalışıp dayanamayıp başka yere geçiyor. Sonra yeni iş yerinde de aynı durumlar. Siz yine iyi dayanmışsınız.

Umarım tez zamanda kurtulursunuz sonra başka bir yerde çalışmayı düşünüyor musunuz yoksa evlenip bırakacak mısınız tamamen

Ben de çoluk çocuğum olunca ev hanımı olma hayalleri kuruyorum da :KK48:
Mühendislik firmasında çalışıyorum ofis ortamı var. Burda muhasebe asistanı ve sekreter karışık bir şeyim :KK70: Muhasebe, avukat,mühendis, tasarımcı çok giriş çıkan oldu buraya. Aslında ayrılacaktım ama sonra zaten evleneceksin falan dediler arkadaşlarım tazminat al denince gözümü kapatmaya başladım burada olanlara. Evlenince şehir dışına gideceğim ama bu şehirde kalsaydım da çıkmak isterdim. Bir süre çalışmak istemiyorum bir de durumumuz fena olmazsa bir süre sonra çocuk düşünüyoruz kısa bir zaman için de işe girmek istemem ama süreç ne getirir bilemem tabi ki. Mesleğim olsaydı öğretmen, mühendis, avukat gibi yapardım ama bırakmazdım :)
 
Uygulayabiliyor musunuz bunları çok imrendim şu an. Umarım takmamayı öğrenebilirim ben de. İnsan ilişkilerinde saygıya önem veriyorum, yüz yüze bakıyorsak özellikle. Ama ofis ortamında herkes ortalığı karıştırma derdinde.
evet uyguluyorum.
bir süredir evden çalışıyoruz biz ama ofiste çalışma hayatım da oldu 2 sene kadar. farklı yerlerde. mobbing de gördüm, dedikodu, adam kayırma her şey ama her şey vardı. kendi kişisel sorunları yüzünden bana yatay mobbing yapan bile vardı. onlara verilecek en iyi cevap takmamak, takıyorsan bile takmıyor gözükmek. düşünsene, aramız gayet iyiyken, güzel anlaşıp güzel çalışıyorken birden benimle tüm irtibatını keserek, mecburiyetler harici konuşmayan, konuşurken de zıtlaşan, kendi çalıp kendi oynayan bir karşı cins vardı. ama kulağıma geldi ki herkese benim hakkımda konuşup duruyor meğer benimle uğraşıyormuş. bi baktım bir gün bir arkadaş güya bizim aramızı düzeltecekmiş dedi ki illa gel, konuşalım. patronu matronu dahil etti işin içine, ben birden saçma bir ortama çekildim. benimle uğraşan manyak, aramızı düzeltmek isteyen arkadaş ve patron, dördümüz bir odaya geçtik. dediler ki sizin derdiniz nedir neyi paylaşamıyorsunuz, neden anlaşamıyorsunuz. ne sorununuz var? döndüm, sorun mu? ne sorunu? bilmiyorum neyse bana da söyleyin dedim bi şaşırdı herkes. ya işte birbirinizin yüzüne bile bakmıyorsunuz, konuşmuyorsunuz ne geçti aranızda. kimseyle aramda bişey geçmedi, kimseyle de bi sorunum yok. ben halimden memnunum, sorunu olan kendi bilir ben işimi yapıyorum, iş için buradayım, dedim. karşı taraf bozuldu tabii kendince rahatsız olduğu şeyleri anlatmaya başladı. anlattıkları arasında ona yönelik tek bişey bile yok. dedim, yani senin düşüncelerin, bişey diyemiyorum, seninle ya da başkasıyla da bir sorunum yok. öbür arkadaş da şey dedi ya olmaz ama böyle birbirinize günaydın bile demez oldunuz, dedi. benimle uğraşan şahıs güldü bu lafın üzerine. olabilir, bunda bi gariplik yok dedim :KK70: ama görmen lazımdı dumur oldu bi de sağda solda millete benden özür dilesin falan diyormuş hasta. o günün sonunda patron bana dedi ki sen boşver bunu bu böyle kendine kendine uyduruyor bazen :KK70:

yine şu anki iş yerimde o zamanlar ofiste çalışırken bi çocuk vardı. pek konuşmazdık ama sabahları en azından bi günaydın, merhaba falan olurdu. baktım artık benim günaydınlara yanıt vermiyor. ben de sallamaz oldum ki oturup iki lafın belini kırmışlığımız yok herifle. ben de aynı ortamda denk geldikçe ötekilere selam verip bunu pas geçer oldum. dik dik bakıyordu. sonra ayrıldı gitti. kadınları anlatmıyorum bile dedikodu kraliçesidir çoğu. ben çoktan kapadım o defteri yani ya ruh hastasıdır, ya kaos seviyordur, ya beni kıskanıyordur, ya canı sıkılıyordur. bunları kafama takmak iş performansımı düşürüyor o yüzden takmıyorum.
 
Hanımlar ne zamandır sorguladığım bir durum bu.

Ben iş hayatında 1 sene geçirdim sadece, kendi çapında bilindik ve az biraz kurumsal denebilecek bir yer olmasına rağmen sürekli dedikodu, altındakini ezme, üstündekine yağcılık yapma, işini düzgün yapmayıp altındakileri de mağdur etme, suçu başkasına atma vesaire… Her türlü saçma sapan mualemeyi yaşadım veya benim gibi mesleğe yeni adım atanlardan da dinledim benzer durumları.

İnsan doğal olarak çok sorgulamaya başlıyor. Her yer mi böyle, mutlu yer var mıdır diye. Haftanın 5 belki 6 günü sabahtan akşama aynı ortamda çalışılan yerlerde insanlar neden birbirine hayatı zorlaştırır?

1 senelik deneyimimden sonra daha kaliteli bir yere girdiğimi zannedip mutlu olmuştum. Tamam dedim her şey farklı olacak bu sefer. Güzelce iş öğrenip kendimi geliştireceğim. Ama burda da daha ilk günden departmanımdakilerin beni iş öğretme adı altında odalarına çekip başka departmandakilerin dedikodusunu yapmasıyla bütün hevesim yerle bir oldu. Onların dedikodu ve kışkırtmalarına kulak tıkayıp bireysel takıldığımda ise dışlanan, iş öğretilmeyen ben oldum. Yine iş öğretmemeler, alttakini ezmeler üsttekine yağcılıklar derken nefes alamadım kaçtım oradan.

Şimdi sütten ağzım yana yana yoğurt yemeye korkar oldum. Zaten ekonomi kötü, şartlar kötü, sırf kendimi geliştirme amacıyla para olarak zar zor yetinebileceğim yerlere girmesine girerim ama insanların iş yapmak iş öğrenmek yerine boş lakırtılara ve boş ego savaşlarına girmelerinden bunaldım sanırım.

Okul hayatımda hep çalışkan bir insan oldum, trde ilk 4 bine girmiş ve okul hayatında kendini yabancı dil olsun seminerler olsun geliştirmiş bir avukatım. Ama şimdi çalışma hevesi yerle bir olmuş çökmüş biriyim. Sabahtan akşama yine aynı şeyleri yaşamaktan, ayaklarımın geri geri gitmesinden korkuyorum.

Var mı böyle şeyler yaşayan? Veya tam tersi ben işimden mutluyum memnunum diyen?

Okuyan cevaplayan herkese teşekkür ederim. Kırıp dökmeden yazarsanız sevinirim.
Beeennn işimi değiştirince adaletli ve iş yapmayı seven bir idareciyle çalışmaya başladıktan sonra çok daha mutluyum
 
Çok iyi anlıyorum son yerde ben de aynen böyleydim. Anksiyete, uyku problemi, kalp çarpıntısı hepsi vardı. Üç beş kuruş kazanıcaz diye tüm bu çileler. Gerçekten değmiyor iyi yapmışsınız ayrılmakla.

Şimdi ne yapıyorsunuz doğru düzgün bir yer çıktı mı karşınıza
Kesinlikle insan sağlığından oluyor bir de müdürlerin saçma sapan tavırlarını çekmekte cabası...
İşten ayrıldıktan sonra evlendim, kpss girdim. Eşim de kamuda o yüzden aldığım puanla her yeri yazamadım bulunduğumuz şehirde çok çok yüksek puanla alım yaptı +90 dı. Kamu olmayınca özelde çalışmak istemedim hem lojmanda oturuyoruz şehir merkezine uzağız hem de aynı problemleri yaşamaktan korktum. Şuan çalışmıyorum bebek olsun diye uğraşıyoruz bir senedir bebekte olmadı nasip ne zamansa bekliyorum..
 
devlette öğretmenim, kimse kimsenin astı üstü değil öğretmenler odasında ama ordaki gıybeti anlatmaya sayfalar yetmez. kendini idareye mükemmel göstermeye çalışanlar mı dersin (bu da en komiği aslında çünkü performansa dayalı bir ödül sistemi dahi yok, en azından şimdilik ve idareci dediğin sadece derslere girmek yerine evrak işi yapmayı seçmiş öğretmenler gene) , milletin kuyusunu kazmaya çalışanlar mı, istediği ders programını yaptırmak için kırk takla atanlar mı...ilk yıllarımda bunlar çok acayip gelirdi ama sanırım artık kanıksadım. kafama uyan bir kaç kişi dışında kimseyle merhaba merhaba ve okul işleri, öğrenciler dışında pek muhabbetim yok. aram kötü de değil kimseyle sadece mıç mıç değilim. kafam da rahat. ofis ortamında çalışma tecrübem hiç olmadı orda muhtemeln çok daha zordur bu mesafeyi korumak ama imkansız da değil bence. sadece biraz pişmek gerekiyor ve iş hayatında tanışılan insanlarla ilgili (aslında genel olarak herkese karşı öyle olmalı bence) beklentiyi düşük tutmak, samimiyet ya da bir işten yüzde yüz memnuniyet beklememek gerek bence.
 
Benim çalıştığım insanlarla çok büyük bir sorunum yok. Sadece işim zor ve kafamın basmadığını düşünüyorum bazen. Bizim işimiz yönetmelik ve denetimler. Bir türlü öğrenemedim yönetmeliği. Zor geliyor. Bu yüzden birim değiştirmeyi düşünüyorum ama yerimden oynamaya da korkuyorum
 
Türkiye'nin en iyi medya şirketinde üç kuruşa çalışıyorum yakında istifa edip yurt dışına gideceğim Kimse mutlu değil ama herkes mutluymuş gibi yapıyor.
 
X