İngilizce pratik yapalım diyenler burası sizin mekanınız artık

goodnight girls .a.s.



ı like very tea...ı drink tea now..

ı dont like coffe..

ı am home now and reading your banter kk..

ı like kk ..kk but for accept many people ::) and very happyy

ı m a toothache:KK43:(

ı have accept analgesic...

herkesin kandilini kutlarım....


I like tea very much... I am drinking tea now...

I am at home and reading your comments at KK...

I like KK ... cümlesini tam anlayamadim sanirim :)

I am a toothache derseniz ben dis agrisiyim demis olursunuz ... I have a toothache

I have accept ... cümlesinde ise yukarda bir önceki mesaja yaptigim aciklama ile ilgili bir hata var yani anlaam hatasi... accept almak kabul etmek kabullenmek demek... sizin burda take kullanmaniz lazim...

I am taking pain killers ( bu da agri kesici anlaminda )

yerimsenibenyerimseniben
 
Son düzenleme:
I am taking pain killers ( bu da agri kesici anlaminda )

tatoş burada bir ağrı kesici aldım. demek istemişti.
ı am taking a pair killers . şeklinde düzelttin.bonibon...doğrumu ?
 
hi hirls,

how are you today?

ı m working and ı bored.ı want sleep.
 
I am taking pain killers ( bu da agri kesici anlaminda )

tatoş burada bir ağrı kesici aldım. demek istemişti.
ı am taking a pair killers . şeklinde düzelttin.bonibon...doğrumu ?

guide ben agri uzun sürdügü icin bir kac saat arayla düzenli agri kesici alindigini düsünmüstüm... ama sizin söylediginiz gibi ise tabiki bu durumda gecmis zaman kullanmak gerek... yani am+verb+ing yerine fiilin 2. hali kullanilir...

I took a pain killer ya da az önce agri kesiciyi alip hemen ardindan gelip yaziyorsam

I have taken a pain killer .. da diyebiliriz....

baska sorulariniz olursa seve seve cevaplarim
 
hi hirls,

how are you today?

ı m working and ı bored.ı want sleep.


hi aybuer :smiley-cool:

Why are you bored ? Not too much to do at work ? What do you do?

I am working and I AM bored. I want TO sleep. a.s
 
guide ben agri uzun sürdügü icin bir kac saat arayla düzenli agri kesici alindigini düsünmüstüm... ama sizin söylediginiz gibi ise tabiki bu durumda gecmis zaman kullanmak gerek... yani am+verb+ing yerine fiilin 2. hali kullanilir...

I took a pain killer ya da az önce agri kesiciyi alip hemen ardindan gelip yaziyorsam

I have taken a pain killer .. da diyebiliriz....

baska sorulariniz olursa seve seve cevaplarim

bu iki cümle arasındaki farkları daha iyi anlamam için türkçe karşılıklarını da yazarsan çok mutlu olurum..açıklamam için ayrıca teşekkürler..a.s.
 
bu iki cümle arasındaki farkları daha iyi anlamam için türkçe karşılıklarını da yazarsan çok mutlu olurum..açıklamam için ayrıca teşekkürler..a.s.

not at all Guide :)) I feel happy when someone is interested in learning languages. I am learning German at the moment and I need coaching as well. That's why I understand you.

now let me try to explain you the difference :

türkcede ikisi icin farkli zamanlar yok. bu ingilizce gramerine ait bir durum... türkcede ikisi icinde ''agri kesici aldim'' diyoruz...

ingilizcede ise eger yapilan is anlik ise ya da yaninda belirli bir zaman varsa (yesterday, last year, in 2007,.......) simple present tense kullaniyoruz. ( fiilin 2.hali) Yesterday, I played basketball.

ama henüz yapip bitirdigimiz bir seyden bahsediyorsak present perfect kullaniyoruz... ayni cümleyi kullanicak olursak: basketbol oynadim eve gidiyorum üstüm basim ter ve esofmanlarim var ... arkadasimla karsilasiyorum ve ona basketbol oynadim diyorum : I have just played basketball. genelde bu zamani just veya already ile pekistiriyoruz... ( just: henüz,simdi,az önce.... already: zaten)

already ile kullanimi ise söyle : bizden istenen seyi zaten yaptiysak.. mesela annem odani temizle diyor... ve ben de ona zaten temizledim diyorum... I have already cleaned my room....


umarim faydali olmustur...fisfisfis
 
Son düzenleme:
hello friends, this topic is very good. pleased to meet you.
 
cocostar aramıza hoşgeldin...umarım güzel paylaşımlarda bulunuruz...a.s.
 
not at all Guide :)) I feel happy when someone is interested in learning languages. I am learning German at the moment and I need coaching as well. That's why I understand you.

now let me try to explain you the difference :

türkcede ikisi icin farkli zamanlar yok. bu ingilizce gramerine ait bir durum... türkcede ikisi icinde ''agri kesici aldim'' diyoruz...

ingilizcede ise eger yapilan is anlik ise ya da yaninda belirli bir zaman varsa (yesterday, last year, in 2007,.......) simple present tense kullaniyoruz. ( fiilin 2.hali) Yesterday, I played basketball.

ama henüz yapip bitirdigimiz bir seyden bahsediyorsak present perfect kullaniyoruz... ayni cümleyi kullanicak olursak: basketbol oynadim eve gidiyorum üstüm basim ter ve esofmanlarim var ... arkadasimla karsilasiyorum ve ona basketbol oynadim diyorum : I have just played basketball. genelde bu zamani just veya already ile pekistiriyoruz... ( just: henüz,simdi,az önce.... already: zaten)

already ile kullanimi ise söyle : bizden istenen seyi zaten yaptiysak.. mesela annem odani temizle diyor... ve ben de ona zaten temizledim diyorum... I have already cleaned my room....


umarim faydali olmustur...fisfisfis

süpersin çok teşekkür ederim.a.s.a.s. faydalı olmaz olurmu hiç..
yeni bir şey öğrendikçe çok mutlu oluyorum.umarım sende almancayı çok iyi öğrenirsin..
 
guide canım çok heveslisin umarım sende en kısa zamanda öğrenirsin ingilizceyiii a.s.
tabbiki bizlerde:senağlama:
 
evet çok hevesliyim..daha doğrusu öğrenmek zorundayım.işim gereği ...
bende kursta öğrendiklerimi aktarırım.ama hep gramer görüyoruz şimdilik..
kursta grameri öğrenip konuşmaya yönelik diğer kurslara devam etmek istiyorum..:kahve:
 
tekrar merhaba herkese :)

arkadaslar yabanci dil ögrenmenin tek bir yolu var o da gercekten zaman ayirip calismak... en güzeli de kendi ögrenme yeteneklerinize göre kendinizin bir calisma plani cikarip onu uygulamaniz... kursa gitseniz bile asla kursta ögrendikleriniz yeterli olmamali evde fazlasini kendiniz calismalisiniz... bu sekilde benim almancam oldukca iyi bir seviyede ama yinede kursa gidiyorum ... hatta bu yöntemle gecen sene evde tek basima ispanyolca bile calistim ve bayagi da kaptim :)))

neyse bunlari birakip söyle bir uygulamaya gecsek ne dersiniz:

yazmak istediiniz herseyi önce ingilizce sonra altina türkce yazin.... ama herseyi de anlataiyorum ki ingilizce derseniz söyle bir düsünün acaba söylemek istediginiz seyi acaba daha kolay bir sekilde ifade edebilirmisiniz? mutlaka vardir daha kolay söyleme yolu.... ben firsat buldukca bakar düzeltirim ....
 
hii girls

ı m a diabteic :senağlama:
ı have to on medication...sorry this at topic..ı like very yummy but dont yummy
my mother is diabteic and my father is was at diabteic..my father is obiit 10 years ago ..
family diabteic ... bad a ill diabteic...
ı feel very tired but ı cant sleep
my son is sleeping:))


ben şeker hastasıyım..ilaç kullanıyorum..üzgünüm kötü bir konu..tatlıyı çok seviyorum fakat tatlı yasak.
annem şeker hastası ve babamda şeker hastasıydı..babam 10 yıl önce öldü.
sülale şeker hastası..şeker kötü bir hastalık..
kendimi çok yorgun hissediyorum ama uyuyamıyorum...





arkadaşlar bir zahmet cümlelerimi kontrol edermisiniz...şimdiden sonsuz teşekkürlerrr a.s.

canım Allah yardımcın olsun, şifa versin. Doğru beslenmeyle inş çok sorun yaşamazsın. Soya yağı, soya fasülyesi bi de en son soya sütüyle soya filizini duydum çok faydalıymış, büyük marketlerde var genelde sanırım. Kendine dikkat et, ailen çok şanslı çocuğun özellikle, senin gibi bir annesi var a.s.
 
Sözcüğün Anlamını Tahmin
Aşağıdaki notlar anlamını bilmediğiniz bir sözcüğün anlamını tahmin etmenizi kolaylaştırabilir.

1. Sözcüğün türü ne? (Ad, yüklem, sıfat, vs.)
2. Sözcüğün içinde bulunduğu bağlama (context) bakın.
3. Sözcük metin içinde yinelenmekte mi? Ne kadar sık yinelenirse bağlam sayısı da o kadar fazla olacaktır.
4. Sözcük başka sözcük ya da yapılarla karşılaştırılmakta mı?
5. Sözcük metin içinde tanımlanmakta mı?
6. Kesin olmasa bile bir tahminde bulunmaya çalışın.
 
DOOLE'S LIFE
Doole was in business, in fireplaces. But he would often go
for a stroll in the afternoon between two and three. "Nobody
comes back from lunch till three, you might as well not have a
telephone", so he often said to himself. Doole took out his
watch and checked the time. Nearly half an hour before he
need think of the office. "What a wholly delightful day!" he
contemplated. Indeed, the varied colorful flowers in the park
shone very brightly in that September light.

VOCABULARY

To go for a stroll: To go for a walk
To check: To confirm
Wholly: Completely, entirely
To contemplate: To think
Varied: Various, mixed
 
ben biraz çevirmeye çalışayım ama ben daha 1. kurdayım bu birzcık ağır geldi bana ...
doole'nin hayatı
doole işteydi....
öğleden sonra 2ile 3 arasında gezmek için çıkardı.kimse öğle yemeğinden 3'e kadar gelmedi.telefon bile eden olmadı diye kendi kendine durup durup söylendi.onun saatini aldı ve kontrol etti.(saati öğrendi) nerdeyse yarım saat önce mesai bitmişti(burayı attım çünkü çok kalıp vardı):)
ne keyifli bir gün...diye düşündü..gerçekten perktaki çiçeklerin renkleri eylül ışığında çok parlak yansıyordu.

vocabulary

yürüyüşe çıkmak
kontrol etmek
tamamlama ,
düşünmek
farklı

yanlışlarımı düzeltirseniz çok sevinirim.
 
--She was open minded a woman. but her husband wasnt.--------(açık fikirli bir kadındı. ama kocası değildi)
--Nevzat is very selfish. the selfish humans dont like from the public.---------(nevzat çok bencil. bencil insanlar toplum tarafından sevilmez)
--Sevgi was sensitive formerly. she wasnt ever.-----------------------------(sevgi eskiden alıngandı. artık değil.)
Kübra is sensitive a woman. her brother's is like her too.------------(kübra alıngan bir kadın. onun kardeşi de onun gibi)
--My little boy doesnt put off his jersey by himself. -----------------------(benim küçük oğlan kazağını kendi kendine çıkaramaz)
--Sakıp Sabancı was wealthy who was died.----------------------------- (ölen Sakıp Sabancı varlıklıydı)
--Ayşe looks up to her mother whom very much loves her.------------(Ayşe çok sevdiği annesini örnek alır)



open minded: açık fikirli
selfish: bencil
sensitive: duyarlı,hassas,alıngan
put off : çıkarmak (giysiyi)
look up to : hayranlık duymak,örnek almak
 
Son düzenleyen: Moderatör:
DOOLE'S LIFE
Doole was in business, in fireplaces. But he would often go
for a stroll in the afternoon between two and three. "Nobody
comes back from lunch till three, you might as well not have a
telephone", so he often said to himself. Doole took out his
watch and checked the time. Nearly half an hour before he
need think of the office. "What a wholly delightful day!" he
contemplated. Indeed, the varied colorful flowers in the park
shone very brightly in that September light.

VOCABULARY

To go for a stroll: To go for a walk
To check: To confirm
Wholly: Completely, entirely
To contemplate: To think
Varied: Various, mixed


Doole şömine işiyle meşguldü. öğleden sonra iki ile üç arasında sık sık gezmeye giderdi. hiçkimse öğle yemeğinden üçe kadar geri gelmezdi. bir telefona sahip olamadın dedi sık sık kendine. saatini dışarı aldı ve zamanı kontrol etti . hemen hemen yarım saat önce offisin ihtiyacı olduğunu düşündü. ( yada ofiste olmalıydı diye düşündü olabilir ). tamamen enfes bir gün diye düşündü. gerçekten bu eylül ışığında parkta değişik renkli çiçekler parıl parıl parlıyordu.

fireplace: --------------şömine
stroll: --------------------gezmek,gezinti
check:-------------------kontrol etmek
nearly:-------------------hmen hemen
wholly-------------------tamamen
delighful----------------enfes
indeed-------------------gerçekten
varied--------------------değişik
to shine brihtly: -----parıl parıl parlamak

 
yani ben hikayeyi mahvetmişim:bbo: 1. kurdayken çevirmeye kalkınca böle oluyo demek:sm_confused:
 
X