İngilizce pratik yapalım diyenler burası sizin mekanınız artık

hi girls how are you today ? I am on vacation :)) I'll be back on march 17th. I really liked that short story please keep going to doing it. I also liked idioms. You are doing great job here :))

please correct my mistakes girls

thanks
 
good morning girls how are you i am fine thank my Allah.

Mr. Robinson lived in Dunpool, a small town in the west of England. He lived alone in a pretty little house in the High street. He was wealthy, so he did not need to work. He had never married, but he was not lonely. He had alot of books in his little house and he read a great deal. He was very fond of walking, too, and he explored the high moorland around Dunpool.
Mrs Wills came to his house every day to clean and to cook for him. She liked talking. Mr Robinson used to tell his friends that he could not nbe lonely while Mrs. Wilson worked for him.
One day in the spring, Mr Robinson was walking in the hills. The sun was shining and the birds were singing. He felt happy, as he always did when he was out among the hills. The lonely moorland filled him whit pleasure. The fresh air, the guietness, the grass, the rolling hills made him glad to be alive. He was walking along a path that he had often followed. Suddenly, he notice a track that led off to his left. ''Thats strange'' he sad to himself. I have never notice that track before.

here my translation we will look how this story:


Mr Robinson ingilterenin batısında küçük bir kasabada yaşıyordu. o high sokağında küçük sevimli evinde yanlız yaşıyordu. Varlıklı olduğundan çalışmaya ihtiyacı yoktu. o hiç evlenmemişti. ama yanlız değildi. onun küçük evinde birçok kitabı ile arası iyiydi( harika anlaşırdı). o yürümeye de çok düşkündü. bonpoolün etratındaki yüksek kırlarında yürüyüşe çıkardı.
Mrs Wills her gün onun evine evi temizlemeye ve yemek pişirmeye geldi. o konuşmaktan hoşlanıyordu. Mrs Willson onun için çalışırken mr Robinson onun arkadaşlarını anlatmaya alışkındı. o yanlız yapamazdı. Baharda bir gün Mr Robinson tepeye yürüyordu. Güneş parlıyordu ve kuşlar şarkı söylüyorlardı(ötüyordu). O tepelerin arasında olduğu zaman hep mutlu hissediyordu. Tenha kır onu zevkle dolduruyordu( zevk veriyordu). taze hava, çimen engebeli tepeler onu yaşamak için mutlu ediyordu. (yaşama sevinci veriyordu). O çoğunlukla patika yolu boyunca yürüyordu. Ansızın soluna başlayan bir yolda bir iz farkettti. Tuhaf dedi kendi kendine. Daha önce bu izi asla(hiç) farketmemiştim.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
hi everybody! how are you? :) Şeniz

are you remember değilde do you remember. bir de there WERE short stories.

it is true, they will be very useful for you. take care.. a.s.

okey sweetheart thank you so much for help. a.s. take care by yourself.
 
Tabiki canım bilmediğin kelimeler için sözlüğe bakman şart. Daha sonrasında ben Türkçesini yazıcam zaten önemli olan neden bahsettiğini aşağı yukarı anlamak ve cümlelerin kuruluş tarzlarını örnek almak. Böyle hikayelerin çok yararı oluyor. Sormak istediğin bişi olursada yardımcı olurum seve seve....

ok banuska thank you so much. i looked dictionary. i found words mean.
fond: düşkün
moorland: kır
pleasure: zevk
path:patika
fill:doldurmak
lonely:yanlız,tenha
hill:tepe
rolling:engebeli
along:boyunca
 
guietness, led,
i have not found these words mean. do you know?

bu kelimelerin anlamını bulamadım. siz biliyor musunuz?
 
sila it can be quietness
because i cant find guietness in dictionary
quietness"s means in turkish "sessizlik" so please check it.
led"s means in turkish "isik yayan iyod" bu ledi uydudan hatirliyorum ben kanal arama yaparken led diye biseyler cikiyodu
do you remember?where do they use led? which sentence? can you write the sentence? you know the mean can change according to sentence
 
you are right nix. this sentence:

The fresh air, the guietness, the grass, the rolling hills made him glad to be alive.

Suddenly, he notice a track that led off to his left.
 
on another note,i suggest to you www.zargan.com
it is online english-turkish dictionary.
everything is heavily annotated
kiss you
 
worried: kaygılı
pip: ------çekirdek
foot:-------ayak
feet:--------ayaklar
fight:---------mücadele etmek
during:--------süresince
against--------:e karşı
equality:-----------eşitlik
immediately:------hemen,derhal
burn: ---------tutuşturmak
wildly: ----çılgın gibi
 
Son düzenleyen: Moderatör:
this words were from other story. i dont know the red words. i know the green words.
 
i think banuska wrote it wrong.
zaten hikayenin ve cumlenin gidisatina 'sessizlik" uyuyor
led off degil bence lead off cunku ledin orada tek basina bir anlami olamaz
lead off:baslamak, baylayan
yani cumle sunu der:
birdenbire,solundan baslayan bir iz farketti
it is my idea
banuska bir kontrol etsin bence
zaten elle yazdigini soylemis aceleden eksik yazmis olabilir
 
burnt: ---------tutuşturmak
wildly: ----çılgın gibi
what is the problem?you wrote word"s mean
 
burnt: ---------tutuşturmak
wildly: ----çılgın gibi
what is the problem?you wrote word"s mean
no problem i must memorize i wil write words. ezberleyeceğim kelimeleri yazıyorum canım. buraya yazınca mecbur gibi oluyor da. yoksa kalıyor.
 
himmm ok
bu arada burnt burn fiilinin 2. hali dili gecmis zaman hali.
burn diye ezberlersen iyi olur
 
you are right nix. this sentence:

The fresh air, the guietness, the grass, the rolling hills made him glad to be alive.

Suddenly, he notice a track that led off to his left.

Quietness burada dinginlik anlamında canım. Led off ta burada soluna götüren-işaret eden anlamında... Çevirin bikaç küçük hata dışında güzel en azından sözlük karıştırıp kelime öğrenmek bile bir artı. Bu iş azimle oluyor ve seni tebrik ediyorum...

Metindeki yanlışlarda şunlar:

-He had alot of books in his little house and he read a great deal.
Küçük evinde çok sayıda kitabı vardı (kitaba sahipti) ve büyük miktarını okumuştur.

Seninki:KK43:onun küçük evinde birçok kitabı ile arası iyiydi( harika anlaşırdı).

-He explored the high moorland around Dunpool.
Dunpool civarındaki yamaçları keşfetmişti. (high moorland burada yamaç anlamında dağ eteği gibi)

Seninki: bonpoolün etratındaki yüksek kırlarında yürüyüşe çıkardı.

-Mr Robinson used to tell his friends that he could not be lonely while Mrs. Wilson worked for him.
Mr. Robinson, Mrs Wilson onun için çalıştığından beri yalnız değildi ki bunu arkadaşlarına söylemeye alışkındı.

Seninki: Mrs Willson onun için çalışırken mr Robinson onun arkadaşlarını anlatmaya alışkındı.

-He was walking along a path that he had often followed. Suddenly, he notice a track that led off to his left. ''Thats strange'' he sad to himself. I have never notice that track before.
Sıksık takibettiği yolda yürüyorken aniden solunu işaret eden(götüren) bir patika farketti.

Burada path yol-patika anlamında olduğu gibi, track de patika anlamında kullanılmış ama daha çok patikacık, keçi yolu gibi.
 
banuska çok sağol canım yarın sabah bakıcam inşallah yanlışlarıma ve not alıcam hikaye ve anlamını. hayırlı geceler.
 
Abandon terk etmek
Call at uğramak
Compensation bedel. tazminat. telafi
Fatigue yorgun. bitkin
Drift sürüklenmek
Drowsy = Sleepy uykulu. uyku veren
Mud çamur; iftira
Saucer çay fincan tabağı
Stingy cimri. eli sıkı
Underground metro; yer altı


eveeet arkadaşlar bir süre sonra tekrar yeni kelimelerinizle aranızdayım.gecikmeden dolayı özür dileyerek iyi çalışmalar dilerim.I will give your new words tomorrow.(yeni kelimelerinizi yarın vercem) have a good day.I kiss you all...
 
my husband very stingy :))
ı m more think fatigue
ı like very pip:))

kendi çapımda cümle kurmaya çalıştım ama oldumu?bayanlarrr
 
X