Oğuz: Abi biz niye geldik okula mal gibi.
Yusuf: Aslı aradı kafeye gidecekmişiz.
Oğuz: Abi manyak mıyız biz, kafeye gideceksek niye okula geliyoz? Hayır amaç toplanıp gitmekse, ne bileyim daha güvenilir ve daha sevimli bir yer bulabilirdik yani…
Yusuf: İnan bana daha güvenilir bir yer yok, bu saatler için :)
Oğuz: Ne sayıklıyorsun oğlum; okul burası!
Yusuf: Hadi ya!
Oğuz: Öt lan.
Yusuf: Abi biz dokuzda bişey yaptık.
Oğuz: Bensiz!?
Yusuf: E,sen ilk gün gelmemişsin, biz n’apalım? Hiç anlatmadık mı biz bunu sana ya?
Oğuz: Anlatmamışsınız demek ki…
Yusuf:Nasıl atlamışız ya!?
Oğuz: Nasıl olacak; herkes Aslı’nın anlattığını düşünüp anlatmamıştır, biz de tam o sıra küsmüşüzdür onunla falan filan… anlat hadi!
Yusuf: Abi dokuzdayız, geldik çömez çömez okula, ilk ben geldiydim hatta… Sonra Aşkın geldi. Neyse, tek tek toplandıkça içimizde o çömezlik duygusu gitmeye başladı. Aslılar falan geldi, yavaş yavaş toplanıyoruz. Aslı, kayalım abi ne bu ilk günden, gibi bişeyler söyledi. Zeynep saçmalamamasını söyledi her zamanki gibi. Sonra ben olur aslında, falan dedim. Ondan sonra da nasıl kaçarız diye düşündük. Şimdi; hepimiz Cihan Hoca’yı tanırız. O an okuldan çıkıp gitsek bi yerlerde bizi mutlaka görecek. Aslı Cihan Hoca’nı gelmesini bekleyelim, dedi. Ondan sonra dedik ki, Mehmet Hoca da gelsin sonra çeker gideriz. O da geldi tamam, dedik. Tam giderken Havva Hoca… Biz aynen geri tabi… Ondan sonra Can mı söyledi Aşkın mı hatırlamıyorum, bari tüm hocaları bekleyelim, dedi. Hah, Aşkın demişti; hatta “onlar içerde çay içerken biz kayarız” da dedi. Babasından biliyormuş, bunların ilk sabah törenden önce bi toplanıp değerlendirme mi ne yaparlarmış. Neyse, en son Münevver Hoca’yı da gördük, çıktık. Yolda Soner Hoca’yı gördük, o zamanların çömez hocasıydı.
Oğuz: Vay be! Nereye gittiniz kaçınca?
Yusuf: Okula.
Oğuz: Ne?!
Yusuf: Ha bu salak Cumhur Hoca’yı unutunca… (Can gelir)
Can: Hoca da “Nereye gidiyorsunuz bakalım siz” diye çıkışınca…
Yusuf: Okulaa, diye kıvırmamızla kendimizi yine okulda bulmamız bir oldu.
Oğuz: Salaklar!
Can: Hoopp!
Yusuf: Ee,nasıl geçti yaz?
Can: Sana ne lan!
Yusuf: Allah allah; sanki bilmiyoruz…
Can: Ne biliyorsun söyle bakayım?
Yusuf: Ulan bütün yaz bendeydin, daha ne bilicem?
Can: Hee, başka bi durum olmasın da…
Oğuz: Bilmemiz gereken bi durum mu var?
Can: Asıl sende varmış bişeyler!?
Oğuz: Aslı cadısı söyledi di mi? O kadar da dedim o cadıya söyleme diye. Gördüğü ilk kişiye yetiştirmiş ya!
Yusuf: Ne olmuş ya?
Can: Biraz daha uzatsaydım dökülecekti de neyse ki iyi günüme denk geldi; dua etsin. Zaten gerekli olan ismi de söyledi, ondan öğreniriz ne de olsa…
Yusuf: Orası kesin canım :)
Oğuz:Hı!?
Can: Aslı bana bişey söylemedi lan.. Biz görüşmedik bu yaz pek fazla
Yusuf: İlginç… yani sizin görüşmemiş olmanız.
Oğuz: Hani her yaz yanındaydın lan onun? Bizi yeme şimdi.
Can: Köye gitmiş cadı.
Oğuz: Tabi ya!
Can: Çekmiyo ki tel… Bir iki kere anca konuştuk; onda da değerli vaktimizi sana harcayamadık. :)
Oğuz: Sus lan!
Yusuf: Bir aydır burda o ya!
Can: Evet, biliyorum. Ama o zaman da ben yoktum, biliyorsun.
Yusuf: Hı hı Bana çöreklenmiştin.. Demek ne olduysa o arada olmuş. :)
Oğuz: Yok, köye gitmeden önce (Ağzından bişey kaçırdığını farkeder; fakat artık çok geçtir.)
Can: :)
Yusuf: Hadi anlat!
(Oğuz sıkışır)
Aşkın: Hi ladies!
Can: Bi kere de Türkçe başla lan şu muhabbete üç yıldır aynı dalga, iki kelime öğrenmişsin.
Aşkın: Sen nasıl istersen aşkım; selam kızlar…
Can: Bak öldürecem seni (Yusuf araya girer) Sen Yozef’e dua et, sayesinde yaşıyorsun… Kıymetini bil.
Aşkın: Biliyorum zaten. (Der ve öper.)
Yusuf: Oğlum yapma şunu ya! Tamam biz biliyoruz ama gören yanlış anlayacak.
Can: Neyse… Oğuz! Sen öt bakalım şu işi.
Aslı: Slm millet!
Yusuf: Slm (Zeynep’in saçını çeker) Slm kız!
Zeynep: Yapma be!
(Arkadan Önder gelir)
Önder: Herkese slm beyler!(sakız verir) Al bakalım.
Zeynep: Teşekkürler.
Önder: Önemli diil.
Aslı: Daha kimse yok be! Can saz ekibini getirmemişsin.
Can: Aslıııı!
Yusuf: Gelirler şimdi… Siz tam vaktinde geldiniz ama.. Oğuz da bişey anlatıyordu bize. :)
Zeynep: Ne?!?
Aslı: Öyyyle mii?
Demre: Ben geldim. Mevzu ne?
Oğuz: Hiiiiiç!
Can: Ne “hiç”? Kaynatma…
Yusuf: Başla bakalım; açtık ağzımızı seni dinliyoruz.
Demre: Noldu ya?
Aslı: Aa, Can bak; seninkiler geliyo!
Can: Aslı, dedim.
Aslı: Aa, tamam be!
Çağrı: Slm!
Aşkın: Slm cevapsız :)
(Çağrı bozulur)
Yusuf: Bozulma lan!
Oğuz: Ee, naber?
Tuğra: Ne olsun…
Erdem: E,toplandık işte… Gelecek olan var mı daha?
Aslı: Şukufe, Filiz ve belki Ali!
Demre: Biz gidelim onlar kafeye gelsinler.
Aslı: Olmaz Cihan Hoca gelmedi daha :)
Zeynep: Şukufe geliyo galiba… Ama Filiz yok.
Aşkın: Orda ya be! Kör.
Zeynep: Ben uzağı net göremiyorum.
Aşkın: Yuh! O kadar büyük şeyi olan kız görülmez mi?
Aslı: Aşkıııın!!
Aşkın: Tamam tamam kızma… Seninki daha büyük :)
Aslı: Yaa!
Yusuf: Eli demek istedi. Sizde ne fesatsınız ya! Aklınız fikriniz orda :)
Aslı: Uyuuuz!!
Şukufe: Ay geldik… Öldük valla ya!
(Cihan Hoca gelir)
Cihan Hoca: Hadi geçin içeri. Bak birazdan Mehmet Bey konuşma yapacak. Hadi!
bunu okuyun yorum yapın bugünlük bi tane daha çıkcak galiba