Oğlumu okula götürdüm.
Markete uğrayıp ihtiyaçları aldım.
Eve gelip Tazmaniye canavarı edasıyla evde birkaç kez dönüp tüm daginikliklari girdap gibi topladim.
Bir posta çamaşır atmıştım onları kurutmaya koyup ikinci postayı makineye tıktım.
Ardından yine Tazmaniye edasıyla hızlıca plates için hazırlanıp Müfettiş Gadget(doksanlarda çocuk olanlar bilebilir) gibi kasketimden minik teyyareyi çıkarıp hızlıca oraya gittim.
50 dakika hoca pertimi çıkardı.
Çıkışta şöyle bir marketi kolaçan ettim.
Bir iki eksik aldım yine.
Eve gelip sırılsıklam olan kıyafetleri çıkarıp, sodami içerken bir iki
clara ya cevap yetiştirdim.
Hızlıca ikinci posta çamaşırı da kurutucuya tikistirdim.
Hemen akabinde hazırlanıp oğlumu almaya gittim.
Eve geldim öğle yemeği faslini hallettik.
Namaz vs kıldıktan sonra bir uzanayim dedim bir baktım rüya görüyorum.
Sonra rüyamda eşim aradı.
Ay yok bu gerçekmiş bir uyandim ki telefon sesine eşim alınacak şey var mı diye soruyor.
Ben uyku istesem diye düşünüyorum ama hayaller hayatlar.
Telefonu kapatınca dank ediyor akşam yemeği yok.
Yine bir Tazmaniye edasıyla mutfağa girip on beş çeşit yemek hazırlıyorum tatlısından tuzlusuna, böreğinden sarmasına. (Olsa da yeseydik)
Sonra bir baktım mutfak almış yürümüş başını dış kapıdan cikacak.
Hemen müdahale ediyorum.
Topla topla yıka yıka bitmiyor.
Çünkü neden.
Sabah bulaşık makinesini bosaltmamisim.
Her yer heryerde.
İşte ne demişler sabahın işini akşama bırakma demişler.
Bırakırsan böyle olur.
Çok şükür çay fasli eşimden ona karışmıyorum.
Şimdi küçüğü yatırdım uyumak üzere.
Ben de ağrıyan kaslarımı tek tek hissediyorum.
Kollarım sırtım çok ağrıyor.
Magnezyum aldım belki rahatlatir.
Kitap okuyamadım, örgü de öremedim.
Kapanış.