• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

iki Yabancı...

BlackCat

Guru
Kayıtlı Üye
27 Aralık 2008
5.069
9
356
Erzurum
Teomanın şarkısı vardı ya elbet bilirsiniz. iki yabancı birlikte ama yalnız iki yabancı...
Topiğe açtığım konu tarihlerine baktımda ortalama olarak 10 günde bir falan yani biz 10 gün iyi gittikteeeeeeeeeen sonra gene başa dönüp kavga ediyor aynı iç sıkıntı ile başbaşa kalıyoruz.
Öncelikle bayanlar psikolojim darmadağın yazdıklarım anlamsız saçma düzensiz gelirse kusura bakmayın. zaten yazmamın sebebi içimi dökmek.
kimsem yok ki konuşacak ne bir arkadaş ne dost ne aile ya bu lanet şehirde düşmanım bile yok :52: arayıp çatsam stres atsam.
sadece eşim ve ben ve KOCAMAN BİR YALNIZLIK...
Sabah yine kavga ettik niye yazsam ne olacak işte saçma sapan bir sebepten altında yatan önemli olan. katlanamıyoruz birbirimize işte görüldüğü üzere 10 günden fazla dayanamıyoruz. sevgi aşk hepsi yalan oldu. çok sevdik bir sürü sorun yaşadık evlendik ama mutlu olamadık bir türlü.
şu topikteki konuları okuyunca saçma geliyor bazen kavgalarımız yazsam bile güleceksiniz ay bunlar dert edilir mi diye yorumlar alacağım.
Birikmişlik bizim ki. yaşanmış olayların acısı unutamamak şu anı mutlu olarak geçiremedik bir türlü...
iÇİM ÖYLE DOLU Kİ AĞLASAM MI HALİME GÜLSEM Mİ BİLMİYORUM. Seviyorum seviliyorum ama mutsuzum olmuyor devamlı kavga devamlı huzursuzluk. onun ailesi onun işi onun arkadaşları onun hobileri onun zamanı... ben neyim bu evlilikte . sadece bir tekil şahıs.
Medeni kanundaki boşanma sebeplerinden olan şiddetli geçimsizlik işte tam bizim durumumuz. şiddetli olarak geçinememek. ya valla bir ilaç falan bulsam içecem yada işte değilde evde olsam rakı şarap ne bulsam içip kafayı bulacağım. bunalıyorum nefes alamıyorum artık. olmuyor olmuyor . ANLAMIYORSUN beni diye bağırıyorum yüzüne ee sonuç . türkçe bilmeyen birine konuşmak gibi anlamıyor zaten anlamama kelimesini nasıl anlayacak.
artık herşeyi batıyor sabır falan kalmadı bende dayanamıyorum. örnek mi: bana herşeyin yerini sorması çıldırtıyor beni. gözlüğüm nerede, cüzdanım nerede, kravatım nerede, kemerim nerede, tesbihim nerede nerede nerede nerede . ya ben senin eşyalarının bakıcısımıyım senin özel uşağınmıyım herşeyini takip edecek. bana sorma deyince kızıyorsun da a kuzum bende insanım sabır kalmadı ki. sırf gıcık olsun diye bir iki kez bende ona benim gözlüğüm nerede diye sordum ama adam anlamıyor ki bir de bana sabah diyorki; sende soruyorsun. "ben sen anla kızmamı diye sordum " desem ne yazar adam hatalarını anlamıyorki.
ya örnek mi anne babası ile konuşup ben bir işle uğraşırken telefonu emri vaki bana uzatmasına sinir oluyom. aynı şeyi anneside yapıyor telefonla konuşurken " al kızım baharla konuş " deyip hop telefonu bahara veriyor.(bahar yeni gelini bu arada) kanka olmamızı mı bekliyorlar anlamadım ki. ben kardeşimin eşini bile çok nadir ararım aman bunalmasın bak bak kıza baskı yapmış olmayayım diye ki sağolsun oda beni ayda bir falan arar hatırımı sorar. fazla samimiyet tez ayrılık demektir kardeşlerin eşleri ile sırf bayanım diye kanka mı olmam lazım :) ay ne saçmalıyorumde mi... ama kafam öyle dolu ki okadar düşünce geçiyor ki. anlatmam yazmam. boşaltmam lazım. yoksa deliriyor muyum ne. bu evliliği düşünmekten çıldıracam.
aslında benim çözümüm düşünmemek, takmamak kafaya biliyorum ama yapamıyorum durmadan düşünüyorum işte. evliliğin ikinci yılı falan dı psikiyatriste gitmiştim. ağır depresyon dedi ve bir ilaca başladı. normal dozun iki katını verdi en son. günde iki hap alıyordum. doktor soruyordu "nasıl biraz rahat mısın diye " ne gezer bende gram değişiklik yok. hala deli gibi aynı şeyleri film makarası gibi döndür döndür düşün.
Buraya niye yazdın diyeceklere.. valla hanımlar birşey beklentisi ile yazmadım. belki benim gibi evliliğinden çok bunalan vardır oda iki laf yazar dertleşiriz dedim. yorum yapacak olay yazmadım zaten. yorumlarıda biliyom yarısı benim tarafımı yarısı diğer tarafı tutacak . kimi kızım sen delisin, kimi boşan mutsuzsan diyecek.kimi niye oyaladın bizi diyecek .
işin özü çok bunaldım... sadece nefes almak istiyorum...
 
valla anlıyorum seni...
tekrar bi uzmanla görüşmeni öneririm ben....
allah yardım etsin
 
Canım Allah yardımcın olsun öncelikle. gördüğüm kadarıyla çok bunalmışsın. konunu okurken bi an kendim yazmışım gibi hissettim bazı açılardan. bizde eşimle ortalama 3-5 günde bir kavga ediyoruz belki seninki kadar şiddetli değil geçimsizliğimiz. hala da çok seviyoruz birbirimizi. ama işte aynen senin yazdığın gibi en ufak şeyler beni çıldırtmaya yetiyor. hele de verdiğin örnekler resmen bizi anlatıyor. hadi her şeyini sormasını takmıyorum bazen yerini söylüyorum bazen de kızıyorum kendi buluyor. ama bu telefonla konuşma örneği öyle benzer ki anlatamam. annesi babası zaten önce beni ararlar çoğu zaman hadi o zaman bişey demiyorum da daha o sabah konuştuğumuz halde eşimle konuşurken pat diye bana uzatmasına ya da onların da beni istemesine deli oluyorum. ya da benim yanımda eltimle konuşurken al kızım sende konuş diye her gün her gün uzatmalarına sinir oluyorum biz eltimle ayda 1 konuşuruz. tamam severim kendisini ama her gün konuşacak ne bulabilirim Allah aşkına. yada bi tanıdıklarıyla konuşurken pat diye al gelinlede konuş derler ona sanki tanıyorum da o kişiyi. sürekli emrivaki yapmalarına kayınvalidemn telefonda misafirlerime yyapacağım yemeğe kadar karışmasına da çıldırıyorum. böyle böyle biriktiriyorum sonra her konuşma tartışmaya çıkıyor. evliliğim yıpransın hiç istemezken son 4 aydır her konuşma denememiz kavgayla bitiyor. ne yapacağımı şaşırmış durumdayım bende
Allah yardımcımız olsun... çok uzun oldu kusura bakma ama bi an seni kendime çok yakın hissettim.
 
ben senin ya da eşinin tek başınıza bir psikologla görüşmesinin etkili olacağını sanmıyorum. aranızdaki iletişimsizlik. günde 10 saat de konuşsanız iletişiminiz yok. sen onu anlamıyorsun, o da seni... ve bu patlamalar çok normal. 1 senelik evli olsan normal diyeceğim. ama senin daha çok olmuş sanırım. gene normal gerçi, kişiden kişiye göre değişir bu evlilikte anlayabilme durumu. bu durum, karşılıklı empati hatta kimi zaman telepati oturmadan insan ufacık şeylere sinir olur. birkir birikir ve patlar.

ben sana anladığımı yazayım doğruyumdur yanlışımdır.... sonuçta şu yazınla sizi yorumluyorum, sen incelik bekliyorsun. öyle çok büyük jestler değil. günlük hareketlerde mecburi görevlerde dahi senin de eşi olduğunu bilerek hareket etmesini. "şu nerede, bu nerede" demek senin için, orası madem ki ikinizin evi niye temizlemeye toplamaya düzenlemeye gelince tüm sorumluluk senin. tamam sen temizleyip yerleştiriyorsun ama üstüne tek tek ayağına da götürmek bencillik. sen eşinden bir şey istiyorsun, rahatasızlığını bir dile getiriyorsun. sonuçta eşin, seviyor madem basit isteklerini yapmalı. ama o aklında bile tutmuyor gene aynı...

eşinin bakış açısı, ne küçük şeylere takıyor. memnun olmayı bilmiyor. evliyiz yaşıyoruz işte dahası ne... eşin seni dinlerken bile kafasında bir önyargı "ben yanlış yapmıyorum ki eşim herşeyi abartıyor" dolayısıyla da bugün kavga sebebi olan şeyi yineliyor.


güvendiğiniz bir büyüğünüz, güvendiğiniz bir çift dostunuz, bir aile terapisti... aracılığıla oturum iletişiminizi halletmeniz gerek. karşılıklı önyargılarınızı kırmanız gerek.

ben henüz 1.5 senelik evliyim. yeni evliyken benzer tartışmalar bizde de vardı. ufak tefek şeylerden tarışırdık. bunun iletişim eksikliğinden olduğunu defalarca söyledim eşime. erkekler biz gibi herşeyi irdelemez. benim için kavga bile hislerimizin ortaya çıkmasıdır. doğru kullanılırsa ilişki analizi için iyidir. eşim için ise biran önce bitmesi gereken birşey. bitirmek için acele üstü örtülmeli. tipik erkek. sırf kavga bitsin diye üstün kötü özür dilerler. ama hata ne karşındaki ne hissediyor irdelemeden özür diledikleri için aynı şeyi yine yaparlar. yine tepki verince de kadın tahammülsüz ya da mükemmiliyetçi olur. ben eşimle çok büyük bir kavga ettim birikmişliklerle. sonra durum dank etti eşimde. söylediklerime ikazlarıma dikkat etmeye başladı. ben de ona. o anlatmıyor mu ben soruyordum... karşılıklı birbirimizi anlamaya başladık 1seneyi geçtikten sonra anca oldu bu durum. eskiden misafir yanında kaş göz yapardım içeri geç anlamında öyle bakardı anlamazdı. şimdi bazen aynı anda aynı şeyleri söylüyoruz. birlikte çok vakit geçiriyoruz. karşılıklı anlamaya çalışıyoruz. inşallah işe yarar ve hep böyle oluruz.

karşılıklı emek ve zamanla halledebileceğinize eminim canım.
 
valla anlıyorum seni...
tekrar bi uzmanla görüşmeni öneririm ben....
allah yardım etsin

sağol canım. ama doktora falan inan mıyorum artık. ağır depresyon diyecek ilaçları dayayıp yollayacak. benim sadece beni anlayacak konuşabileceğim birilerine ihtiyacım var.
eşim değişmeyecek böyle doğdu böyle devam edecek. ben ya onunla böyle yaşayacağım ya çekip gideceğim çözüm yok başka.

mesela para kosununu anlatayım. o çok sorumsuz para yönünden. ailesi arkadaşları hiç fark etmez önüne gelene dağıtır. cepte para yokken arkadaşlrı ile yemeğe gider hesabı öder. samimi olmadığı insanlara 60-70 tl lik hediyeler veriri. niye böyle yapıyorsun deyince de ee onun için para önemli değilmiş. paraya önem vermez paraya önem veren insanlardan da hoşlanmazmış. 5 yıl önce evlendik evlenirken 2000 tl bankaya borcu vardı ilk sene tek maaşla sıkıntı ile birde onu ödemek ne zor gelmişti. o borç evlilik borcu değil. beyimiz bekarken yemiş içmiş gezmiş arkadaşları ile gününü gün etmiş. kredi kartları 3-4 lira olunca hepsini kapatıp kredi çekmiş ondan kalandı. ilk yıllar çok sıkıntı çektim. ben onun için kurulu düzenimi bozdum işimi bırakıp evlendim 3 yıl işsiz kaldım. ama en önemlisi parasız kaldım. cebimde eve malzeme alacak para olmazdı. babam her ay hala okuyormuşum gibi para yolladı. o ne yaptı. arkadaşlarına ailesine yedirmeye devam etti. üstüne birde devamlı at yarışı oynardı. o parasız halimizle ceptekini de ona verirdi. bir de derdi ama kazanıyorumda arada. iyi kazanıyorsun da kumardan eve girecek para bereket mi getirir ancak eve zora sokar. of of . bunlar aklıma geldikçe çıldırıyorum. 5 tıllık evliyiz 2 senedir çift maaştayız. ama sadece bir araba var. onun da 18 milyarını yine babam verdi üstünü biz ödedik. para biriktirmeyi bırak deli gibi harcıyo. bende kendi kendime biriktirip salak salak onun borçlarını kapatıyorum. hakkaten deliyim ya ben. şuan yalnız olsam aldığım maaş ile paşalar gibi yaşar hatta biriktiririm bile. beyimizin gezmeleri kıyafetleri olmaz hiç olmazsa. ben niya bu kadar bağlıyım bu adama. ilk ciddi ilişkimdi belki de ondan. tanıştık evlendik. başkası ile görüşmedim ki doğru düzgün. karşına ilk çıkan la evlenirsen böyle olur.
ama şuda var aldatmıyor dövmüyor küfretmiyor ne diyeyim de ayrılayım. belkide sorun bende diyorum hiçbirşey mutlu etmiyor beni. Başkası olsa daha mı iyi olacak belki de ancak bu kadar gamsız vurdumduymaz bir adam çekebilir ancak beni
 
canım yazıma baktım da sanki ukalaca yol gösterir gibi olmuş. özür dilerim. niyetim o değil inan. seni çok iyi anlıyorum. kendi yaşamışlıklarıma göre seni yorumluyorum. naçizane kendi deneyimlerimle yardım etmek niyetim yoksa tabiki haddim değil iki okuduğumla sana evlilik tavsiyeleri vermek.
 
Canım Allah yardımcın olsun öncelikle. gördüğüm kadarıyla çok bunalmışsın. konunu okurken bi an kendim yazmışım gibi hissettim bazı açılardan. bizde eşimle ortalama 3-5 günde bir kavga ediyoruz belki seninki kadar şiddetli değil geçimsizliğimiz. hala da çok seviyoruz birbirimizi. ama işte aynen senin yazdığın gibi en ufak şeyler beni çıldırtmaya yetiyor. hele de verdiğin örnekler resmen bizi anlatıyor. hadi her şeyini sormasını takmıyorum bazen yerini söylüyorum bazen de kızıyorum kendi buluyor. ama bu telefonla konuşma örneği öyle benzer ki anlatamam. annesi babası zaten önce beni ararlar çoğu zaman hadi o zaman bişey demiyorum da daha o sabah konuştuğumuz halde eşimle konuşurken pat diye bana uzatmasına ya da onların da beni istemesine deli oluyorum. ya da benim yanımda eltimle konuşurken al kızım sende konuş diye her gün her gün uzatmalarına sinir oluyorum biz eltimle ayda 1 konuşuruz. tamam severim kendisini ama her gün konuşacak ne bulabilirim Allah aşkına. yada bi tanıdıklarıyla konuşurken pat diye al gelinlede konuş derler ona sanki tanıyorum da o kişiyi. sürekli emrivaki yapmalarına kayınvalidemn telefonda misafirlerime yyapacağım yemeğe kadar karışmasına da çıldırıyorum. böyle böyle biriktiriyorum sonra her konuşma tartışmaya çıkıyor. evliliğim yıpransın hiç istemezken son 4 aydır her konuşma denememiz kavgayla bitiyor. ne yapacağımı şaşırmış durumdayım bende
Allah yardımcımız olsun... çok uzun oldu kusura bakma ama bi an seni kendime çok yakın hissettim.
çok uzun oldu ne demek çok sağol canım cevabına. beni anlayan birilerinin olması öyle güzel ki. ay telefon işinin başkasınada olması valla rahatlattı. demek ben psikopat değilim normal yani. ya ben onun kardeşini eşi ile ne konuşacam kızla toplam 10 kelimelik diyoloğumuz var hem o kız yeni evli eşimin ailesi ile oturuyo. biliyom benim cadı kayınvalideyi kimbilir neler çekiyor. birde ben mi durmadan arayıp huzursuz edeyim. zaten daha 20 yaşında 10 yaş küçük benden. yarı ev kızı. hayata bakış açımız farklı birde beni yeni evliyken bu telefon muhabbeti yüzünden çok çektim birde ona mı çektireyim. kayınvalide hergün ara madım diye kızar. beni eşime hatta anneme bu konudan şikayet ederdi. niye arayıp hatırını sormuyormuşum. arayınca da saçma sapan konuşur canımı sıkardı. sitemli sitemli konuşur falan. bana aklınca naz yapıyo. aynı huylar oğlunda da var. anam siz kimsinizde nazınızı çekeceğim. evde ne pişti onu sorar. evden çıktınmı der. 2 bilezik taktılar onu satın arazi alın falan demeler. ay ay hatırladım o günleri yine de. valla ne yalan söyleyeyim çok beddua etmiştim. inşallah ikinci gelinin tam bir cadı olsunda bana yaptıklarını burnundan getirsin. diye. beni mumla ara meğer ne melek kızmış diye. dilim etmedi ise de kalbim etti ah ah .
ben senin ya da eşinin tek başınıza bir psikologla görüşmesinin etkili olacağını sanmıyorum. aranızdaki iletişimsizlik. günde 10 saat de konuşsanız iletişiminiz yok. sen onu anlamıyorsun, o da seni... ve bu patlamalar çok normal. 1 senelik evli olsan normal diyeceğim. ama senin daha çok olmuş sanırım. gene normal gerçi, kişiden kişiye göre değişir bu evlilikte anlayabilme durumu. bu durum, karşılıklı empati hatta kimi zaman telepati oturmadan insan ufacık şeylere sinir olur. birkir birikir ve patlar.

ben sana anladığımı yazayım doğruyumdur yanlışımdır.... sonuçta şu yazınla sizi yorumluyorum, sen incelik bekliyorsun. öyle çok büyük jestler değil. günlük hareketlerde mecburi görevlerde dahi senin de eşi olduğunu bilerek hareket etmesini. "şu nerede, bu nerede" demek senin için, orası madem ki ikinizin evi niye temizlemeye toplamaya düzenlemeye gelince tüm sorumluluk senin. tamam sen temizleyip yerleştiriyorsun ama üstüne tek tek ayağına da götürmek bencillik. sen eşinden bir şey istiyorsun, rahatasızlığını bir dile getiriyorsun. sonuçta eşin, seviyor madem basit isteklerini yapmalı. ama o aklında bile tutmuyor gene aynı...

eşinin bakış açısı, ne küçük şeylere takıyor. memnun olmayı bilmiyor. evliyiz yaşıyoruz işte dahası ne... eşin seni dinlerken bile kafasında bir önyargı "ben yanlış yapmıyorum ki eşim herşeyi abartıyor" dolayısıyla da bugün kavga sebebi olan şeyi yineliyor.


güvendiğiniz bir büyüğünüz, güvendiğiniz bir çift dostunuz, bir aile terapisti... aracılığıla oturum iletişiminizi halletmeniz gerek. karşılıklı önyargılarınızı kırmanız gerek.

ben henüz 1.5 senelik evliyim. yeni evliyken benzer tartışmalar bizde de vardı. ufak tefek şeylerden tarışırdık. bunun iletişim eksikliğinden olduğunu defalarca söyledim eşime. erkekler biz gibi herşeyi irdelemez. benim için kavga bile hislerimizin ortaya çıkmasıdır. doğru kullanılırsa ilişki analizi için iyidir. eşim için ise biran önce bitmesi gereken birşey. bitirmek için acele üstü örtülmeli. tipik erkek. sırf kavga bitsin diye üstün kötü özür dilerler. ama hata ne karşındaki ne hissediyor irdelemeden özür diledikleri için aynı şeyi yine yaparlar. yine tepki verince de kadın tahammülsüz ya da mükemmiliyetçi olur. ben eşimle çok büyük bir kavga ettim birikmişliklerle. sonra durum dank etti eşimde. söylediklerime ikazlarıma dikkat etmeye başladı. ben de ona. o anlatmıyor mu ben soruyordum... karşılıklı birbirimizi anlamaya başladık 1seneyi geçtikten sonra anca oldu bu durum. eskiden misafir yanında kaş göz yapardım içeri geç anlamında öyle bakardı anlamazdı. şimdi bazen aynı anda aynı şeyleri söylüyoruz. birlikte çok vakit geçiriyoruz. karşılıklı anlamaya çalışıyoruz. inşallah işe yarar ve hep böyle oluruz.

karşılıklı emek ve zamanla halledebileceğinize eminim canım.

sağol canım saptamaların aynen doğru. o dümdüz bir insan duygusallıktan, analizden anlamaz. kafasını da yormaz bu işlerle. daha sabah dedi . seninle konuşmak bile istemiyorum diye. anlamıyoruz birbirimizi gerçek bu. ama çözüm yok. ankarada iken çok yalvardım evlilik danışmanı diye gitmedi. bu şehirde yoktur zaten olsa da gitmez. onun dünyası işi arkadaşları ailesi en son ben varım işte. bir insanı hem sevip hem nefret etmek mümkün mü acaba şuan aynen bu durumdayım...
 
canım yazıma baktım da sanki ukalaca yol gösterir gibi olmuş. özür dilerim. niyetim o değil inan. seni çok iyi anlıyorum. kendi yaşamışlıklarıma göre seni yorumluyorum. naçizane kendi deneyimlerimle yardım etmek niyetim yoksa tabiki haddim değil iki okuduğumla sana evlilik tavsiyeleri vermek.

yok canım ya kesinlikle öyle düşünmedim. bu topikte ne yorumlar okudum ben. sen düzgünce düşünceni yazmışsın. bilakis teşekkür ederim yorumuna. ben karşıt düşüncelere bile razıyım önemli olan düzgün bir lisan ile karşıdakine saldırmadan anlatmak meramını. kendim için demiyorum ama bazen dazı arkadaşların dertlerine verilen cevapları okuyorum da üzülüyorum. buraya insan birşeyler yazıyor ise amacı biraz huzur bulmaktır. etrafta yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyen çok zaten burada da ağıf laflar duyması gerekmez.
ben herkese yorum yaparken elimden geldiğince anlamaya çalışarak ve yanlış yaptığını düşünsen bile bunu uygun dille yazarak yorumlamaya çalışırım. sende gayet güzel yazmışsın sağol canım...
 
ben bekarım şuan seni çok fazla anlayamam tabiki yani yaşadığın olayları yada benzerlerini yaşamadığım için yapacağım yorumun bir önemi olmaz , sadece düzeltilebilir davranışlar diye düşünüyorum belki zamanla eşinde hatasını anlar.Veya rahatsızlığını güzel bir dille anlatsan , bak lütfen böyle yapma bir defa yapmıyorsun ki sürekli soruyorsun eşyalarımızın yerini bilmiyorsan gel göstereyim.Ama lütfen sürekli bu şekilde sorma bunalıyorm artık demelisin.

ayrıcaaa :1: bu herşeyini sorma olayı konusunda eşini anlayabiliyorum belkide bekarlıktan kalma bir alışkanlıktır.Bende bekarım ailemle yaşıyorum ve birçok şeyi hep anneme sorarım o nerde şu nerde bunu nereye koydun falan :52: annemde tabii sinir olur kaç yaşındasın halen bana soruyorsun eşyanın bekçisi miyim falan der senin gibi , bence eşininkide böyle birşey bir alışkanlık bir gün al karşına eşyalarının yerini tek tek göster :52:
 
canım diğer konularını da okudum şimdi. eşimle kısır döngüye girdiğimiz ilk zamanlar, ben sorunlara tepki verdikçe onda ters tepti. dinlemez, kavgadan kaçar sanki ortada bir şey yok da ben dırdır ediyorum gibi yapardı ki bunu söylemem ne kadar doğru ama beni tanıyanlar bilir çok anlayışlı, aşırıcı verici, merhametli, küçük yaştan beri bir takım acılar yaşadığım için hayatın kıymetini bilen ve ufak şeyleri dert etmeyen bir insanımdı. şu dünyada çekememezlik ya da başka çıkar çatışması olmadığı sürece anlaşamadığım kimse olmaz. kendimi iyi ifade ederim, karşımdakini iyi anlamaya çalışırım, anlayamadığım da sorarım.... neyse bunu deme sebebim hayatımda kimseyle iletişim problemi yaşama 3.5 sene flörtle büyük aşkla evlendiğin eşinle yaşa... çok kötü bir his. neyse sadete geleyim, eşimde tepkilerim iyice ters tepti ve kısır döngüye girdik. düşüncesizlik ediyor kırılıyorum söylüyorum hemen "ben bir şey yapmadım turamit" diyor ve arkasını dönüyordu ki eşim bana sadece kavga sırasında ismimle hitap eder. ufacı şeyden iyi geceler demeden yatar. altı üstü iyi geceler dimi ama biz eşimle ne şartlarda olursa olsun benim ameliyat sonrası yüzüm gözüm sargılıyken dahi iyi geceler öpücüğü vermeden uyumayız. ufacık şeyden küsmelere başladı. hatalı olan o, kapris yapan o... iyice sinirleniyordum. üzüntüden çok sinirdi hissettiğim ve üstüne gene suratını astığında sinirimi dile döküyordum... gene aynı.... o aylar çok kötüydü benim için. hata mı yaptım, ayrılsam mı diye çok düşündüm. aynı sen gibi düşünürdüm "şiddet yok, hakaret-küfür yok, alkol-kumar yok, kadın-kız yok, iş sonrası tüm zamanı benim yanımda" ee ne diyecem ele güne de ayrılacam ki insan ne kadar kendini geliştirmiş de olsa şu el-gün meselesini takıyor. beni aldatsa da bahanem olsa diye deli deli düşündüğüm bile oldu. bu kısır döngüden nasıl çıktım peki? umursamamaya başladım. hata mı yapıyor? eskiden güelce izah eder kırıldığımı sebeplerini anlatırdım daha tamamlayamadan yarıda kalırdı... sonra hata yapığında surat asmaya başladım. evet surat asmak son derece saçma ve çözüme katkısı olmayan bir şey ama adamın anladığı dil bu. küs gibi olmadım ama öyle ekisi gibi eşimle ilgili de olmadım o süre. eve gelir kapıyı açar mutfağa geçerdim. bir şey söyleyince cevap verirdim ben konuşmazım ama aynı odada başka koltukta otururdum. bu sefer eşim "yanımda otursana, günün nasıl geçti...." vb. şeylere başladı. iyi yönde ilerledi. ilerleme olunca bu sefer kapıyı eşime gülerek hoşgeldin kocacığım diye açmaya başladım. ona güzel şeyler yaptım. arada gene saçmaladı mı hemen ilgisizleştim.... şu an Allaha çok şükür, tabi ki ufak tartışmalarımız oluyor ama çok mutluyuz ve çok huzurluyuz. etrafımızdaki insanlar özeniyor bize. ben evliliğimizin ilk 4-5 ayındyken 1.5 sene sonunda bu halde olacağımızı asla tahmin etmezdim. "iyice alışırız evliliğe adam iyice salar" derdim.

sana tavsiyem bir de ilgisizliği dene. ama küs gibi değil. yani aynı odada otur ama başka koltukta. netten karikatürlere bakar gülerdim. yanıma gelirdi hemen neye gülüyorsun diye. ondan başka şeylerle onun yanında ilgilen. erkekler çocuk gibi. bırak senin ilgini kazanmaya çalışsın. peşinden koşmaya alışmışlar. koştur sen de.
 
ben bekarım şuan seni çok fazla anlayamam tabiki yani yaşadığın olayları yada benzerlerini yaşamadığım için yapacağım yorumun bir önemi olmaz , sadece düzeltilebilir davranışlar diye düşünüyorum belki zamanla eşinde hatasını anlar.Veya rahatsızlığını güzel bir dille anlatsan , bak lütfen böyle yapma bir defa yapmıyorsun ki sürekli soruyorsun eşyalarımızın yerini bilmiyorsan gel göstereyim.Ama lütfen sürekli bu şekilde sorma bunalıyorm artık demelisin.

ayrıcaaa :1: bu herşeyini sorma olayı konusunda eşini anlayabiliyorum belkide bekarlıktan kalma bir alışkanlıktır.Bende bekarım ailemle yaşıyorum ve birçok şeyi hep anneme sorarım o nerde şu nerde bunu nereye koydun falan :52: annemde tabii sinir olur kaç yaşındasın halen bana soruyorsun eşyanın bekçisi miyim falan der senin gibi , bence eşininkide böyle birşey bir alışkanlık bir gün al karşına eşyalarının yerini tek tek göster :52:

ay canım kaç kez söyledim hatta kaş kez şaka ile karışık anlaşma yaptık bi daha sormak yok diye. ama adam o gözlüğü misal her akşam en az 3 kez nerede diye soracak. her yerinden kalktığında yanına alıyo sonra banyo yatak odası kıyafet odası mutfak bir yerde bırakıyo aramaya çıkıyo bulamıyor bana sorar. huyum kurusun çok dikkatliyimdir ve ne nerede olduğum mekanda bir değişiklik var mı hep bilirim o yzden de yerini biliyom bazen gıcıklık olsun diye söylamiyorum sonra kıyamıyom ssöylüyorum. şu tesbihi mesela. 6-7 tane tesbih kaybetti ve her biri 60-70 tllik yani ucuzda değil. atar bir yere sonra sorar. sabah evden çıkşımızı anlatayım. resmen takip ediyom aldın mı herşeyi diye çünkü mutlaka birşey unutulu ve eve dönülür. ya cüzdan ya anahtar ya telsiz ya silah (poliste eşim) adam silahını defalarca unuttu misafirlikte falan ya. evin anahtarlarını kaybetmiş, gözlüğü, cüzdanını defalarca kaybetmiş bir insan. bu hafta iki kez cüzdanı kaybetti allahtan iş yerinde çıktı. leyla ya. bir de polissin diyorum senin daha dikkatli olman gerek. adamın huyu bu. anası alıştırmış sorumsuzluğa. iki kez evin anahtarını içerde unuttu hele birinde şehir dışına gitmişti akşam eve geldim saat 7 kapı açılmıyo araba falan da yok kaldım mı kapıda. batıkentteyiz o zaman bir tane çilingir var gittim kapalı. bir dükkandan numarasını bul adamı evden getir 3 sene önce idi 50 tl almıştı adam mecburum kapıda kaldım ya. ah ah bu kocanın bu unutkanlığı dalgınlığı öldürecek beni. askere giderken giriş evraklarını unutmuş bir adamdan bahsediyoz. valla 5 yıl oldu yetti gayri ardını tola takip et. ben annesimiyim ayol heyşeyini takip edecem. ay yazmazsam çatlarım bir gün eve geldim bizimki işten gelip bir yere gidecekti beni almamıştı o gün. kapının önüne gittim evin anahtarı kapının önünde yerde. hırsıza açık çek veriyoz gel buyur gir anahtar burada hatta içeriden de kilitle rahatsız eden olmasın :52:
 
canım diğer konularını da okudum şimdi. eşimle kısır döngüye girdiğimiz ilk zamanlar, ben sorunlara tepki verdikçe onda ters tepti. dinlemez, kavgadan kaçar sanki ortada bir şey yok da ben dırdır ediyorum gibi yapardı ki bunu söylemem ne kadar doğru ama beni tanıyanlar bilir çok anlayışlı, aşırıcı verici, merhametli, küçük yaştan beri bir takım acılar yaşadığım için hayatın kıymetini bilen ve ufak şeyleri dert etmeyen bir insanımdı. şu dünyada çekememezlik ya da başka çıkar çatışması olmadığı sürece anlaşamadığım kimse olmaz. kendimi iyi ifade ederim, karşımdakini iyi anlamaya çalışırım, anlayamadığım da sorarım.... neyse bunu deme sebebim hayatımda kimseyle iletişim problemi yaşama 3.5 sene flörtle büyük aşkla evlendiğin eşinle yaşa... çok kötü bir his. neyse sadete geleyim, eşimde tepkilerim iyice ters tepti ve kısır döngüye girdik. düşüncesizlik ediyor kırılıyorum söylüyorum hemen "ben bir şey yapmadım turamit" diyor ve arkasını dönüyordu ki eşim bana sadece kavga sırasında ismimle hitap eder. ufacı şeyden iyi geceler demeden yatar. altı üstü iyi geceler dimi ama biz eşimle ne şartlarda olursa olsun benim ameliyat sonrası yüzüm gözüm sargılıyken dahi iyi geceler öpücüğü vermeden uyumayız. ufacık şeyden küsmelere başladı. hatalı olan o, kapris yapan o... iyice sinirleniyordum. üzüntüden çok sinirdi hissettiğim ve üstüne gene suratını astığında sinirimi dile döküyordum... gene aynı.... o aylar çok kötüydü benim için. hata mı yaptım, ayrılsam mı diye çok düşündüm. aynı sen gibi düşünürdüm "şiddet yok, hakaret-küfür yok, alkol-kumar yok, kadın-kız yok, iş sonrası tüm zamanı benim yanımda" ee ne diyecem ele güne de ayrılacam ki insan ne kadar kendini geliştirmiş de olsa şu el-gün meselesini takıyor. beni aldatsa da bahanem olsa diye deli deli düşündüğüm bile oldu. bu kısır döngüden nasıl çıktım peki? umursamamaya başladım. hata mı yapıyor? eskiden güelce izah eder kırıldığımı sebeplerini anlatırdım daha tamamlayamadan yarıda kalırdı... sonra hata yapığında surat asmaya başladım. evet surat asmak son derece saçma ve çözüme katkısı olmayan bir şey ama adamın anladığı dil bu. küs gibi olmadım ama öyle ekisi gibi eşimle ilgili de olmadım o süre. eve gelir kapıyı açar mutfağa geçerdim. bir şey söyleyince cevap verirdim ben konuşmazım ama aynı odada başka koltukta otururdum. bu sefer eşim "yanımda otursana, günün nasıl geçti...." vb. şeylere başladı. iyi yönde ilerledi. ilerleme olunca bu sefer kapıyı eşime gülerek hoşgeldin kocacığım diye açmaya başladım. ona güzel şeyler yaptım. arada gene saçmaladı mı hemen ilgisizleştim.... şu an Allaha çok şükür, tabi ki ufak tartışmalarımız oluyor ama çok mutluyuz ve çok huzurluyuz. etrafımızdaki insanlar özeniyor bize. ben evliliğimizin ilk 4-5 ayındyken 1.5 sene sonunda bu halde olacağımızı asla tahmin etmezdim. "iyice alışırız evliliğe adam iyice salar" derdim.

sana tavsiyem bir de ilgisizliği dene. ama küs gibi değil. yani aynı odada otur ama başka koltukta. netten karikatürlere bakar gülerdim. yanıma gelirdi hemen neye gülüyorsun diye. ondan başka şeylerle onun yanında ilgilen. erkekler çocuk gibi. bırak senin ilgini kazanmaya çalışsın. peşinden koşmaya alışmışlar. koştur sen de.

önerilerin çok güzel canım valla yazdıklarını okuyunca aha benim sorunlar dedim. aynı şeyleri yaşıyoruz bizde . ama ben o yöntemleri hep denedim. ilgisiz davrandım bilgisayara falan girdim hala da bu yöntemdeyim ama işe yaramıyor. çünkü benimki umursamıyor ki . o zaten kendi işine bakıyo beni aranıyor yanında . akşamımızı anlatayım bak kısaca sana eve gideriz o zaten işe gitmeyecek arkadaşları ile buluşmayacak yada kursa gitmeyecek ise açar tv yadaa internet orada takılır. ben yemek yaparım ortalığı toplarım. sofrayı kur diye seslenirim. 5 dk sonra oyun oynuyorum der. sonra o beş dk 15 dk olur ben dayanamam sofrayı kurarım gelir yemek yer tekrar bilgisayarına. ben bulaşık çay faln faslını halleder. çayını alır götürürüm. artık bende tv ye falan bakarım o sonra bilgisayarı kapatrı saza geçer (kursa gidiyorda 3 aydır) 1-2 saat saz çalışır saat zaten 10 olmuştur ben o sırada genelde spora geçmiş olurum o da tv açar sonra ben duş alıp yatıyom derim gider yatarım o da bir ara gelir yatar yanıma hayatımız bu yani. tabii evde ise. yada işe gitti ise gece 12 de gelir (ay çalışıyo sanmayın işyerinde ya arkdaşları ile maç izler ya kağıt oynar ondan böyle geç gelmesi) gene yatar hiç konuşmayız. haftasonu sabah ben erken kalkarım saat 11 gibi kalkana kadar beklerim onu beraber bir kahvaltı yaparız o yine saz çalışmaya, olmadı kursa, olmadı arkadaşları ile buluşmaya gider. bu işte beraber vakit geçirdiğimiz zaman bu yani. bin yılın başı gel film iizleyelim falan derim. film zevklerimiz uyuşmaz hiç ben sırf onunla oturmak için isstediği filmi izlerim iki af edelim desem film izliyom sus der. sinemaya desen 6 aydır iki kez gittik oda hep onun istediği filmlere. ankarada yalnız takılırdım zaten. arkadaşlarımla falan sinemaya giderdim yada tek başıma gezerdim alışveriş mekanlarında. burada da o kadar yalnızım ve gidecek bir yer de yok. sıkıntıdan bende kursa başladım 3 haftadır gitar dersi alıyorum haftada bir gün. onun dışında da ev işi, zayıflama için devamlı spor diyet işleri ve iş , arada birde eski dostlarla telefonda sohbet hayatım bundan ibaret işte ...
 
canım, eşlerin tabiki farklı hobileri olacak ama birlikte vakit geçirmek de şart. bence asıl sorunlarınızın temeli bu birlikte vakit geçirmeme durumu. birlikte eğlenince ya da birlikte dinlenince arada iyice yakınlaşma oluyor. benim avantajım şuydu ki eşimin neredeyse tüm sosyal hayatı bendim. bekarken de öyleydi evlenince de öyle oldu. bensiz arkadaşlarına gitmez. bir kere benim ısrarımla gitti. 3 erkek arasında ben ne yapacağım yalnız git diye zorladım. yeni evliyken tamam yanımdaydı ama gene paylaşım yoktu. haftada 1-2 sinemaya gideriz hep nankörlük etmeyeyim. genel de film zevklerimiz de aynı. ama öyle yanyana oturup aynı filmi izlemek de paylaşım değildi. zamanla dediğim şekilde çözdüm. şu 7-8 aydır çok şükür koşa koşa gelir eve... ufak süprizlerle gelir nedir pamuk şeker alır bazen bazen jelibon... benim sevdiğim şeyleri. ben de onun sevdiği şeyleri pişiririm. birlikte dizi izleriz. ben yerli dizi sevmem. 3 saat içim daralıyor. 30dklık mevzu uzadıkça uzuyor. tezcanlıyımdır gelemem öyle sıkıntıya. ama eşim seviyor. ben de birlikte vakit geçirmek için oturuyorum dibine, kucağıma yatıyor izliyor. o izlerken ben nete giriyorum, telde oyun oynuyorum kulağımda dizide yorum da yapıyorum ona... sevmediğim diziyi eşim seviyor diye izliyorum yani. gidip mutfakta takılmıyorum. benim sevdiğim yabancı diziler var. bazılarını eşime izlettim. önceden önyargılıydı. şimdi çok seviyor. tüm sezonları indirmiş. akşamları onları izliyoruz. yani onun sevklerinden kimisine ben alıştım benim zevklerimin kimisine o... böylece ortak zevklerimiz oldu. gece yatarken 2 ayrı kitap yerine 1 kitabı birlikte okuyoruz. o tutuyor ben göğsüne yatıyorum, bitince çevir sayfayı diyorum... mesela saz demişsin. benim eşim de saz çalar. gerçi şu an sazı çok kötü yeni saz bakıyoruz. teldeki müzik uygulamalarından çalıyor. saz, gitar, piyano... o çalarken de mesela çıkaramıyor şarkının notalarını. ben sesimle eşlik ediyorum. dur diyorum ben söyleyim sen dinle dene... onu da birlikte yapmanın yolun buluyoruz. o çıkarınca notaları doğru çalınca, ben söylüyorum. eğleniyoruz kendi çapımızda. bunlar aklıma gelen örnekler. gün içinde mesela sesinden anlıyorum ki işle ilgili canı sıkkın. canı ssıkkın olunca erken gelir eve. ben hemen onun sevdiği birşeyler pişiriyorum o işteyken. resmini çekip yolluyorum. eve geliyor. sevdiği şeyleri yiyor, sevdiği programları izliyor... maç hayatımda izlemedim o izlerken dibinde oturuyorum. yani zamanla evden, birlikte geçirdiğimiz zamandan çok zevk almaya başladıkça, evimizi ve beni sığınak gibi gördü. eskiden sorun olunca surat asan eve yansıtan adamdı. şimdi sorun olunca koşa koşa karısına gidiyor onla eğleniyor....

canım, pes etme derim. boşanmak kolay değil. hele ki birbirinizi severken. diyelim ki başka biriyle evlendin. bu sorunları gene yaşayacaksın. evlilik oturana kadar her çiftte olur bunlar. kimi çift sorunu yokmuş gibi gezer dışarıda ama evinde inan vardır... biraz emek, sabır.... sen akıllı kadınsın. sinirle tepkiler verme çünkü işe yaramıyor. tekrar dene bazı şeyleri. arkadaşlarıyla eğlendiğinden daha fazla senle eğlenebilmesinin yollarını bul. eşini en iyi sen tanırsın. biz de hiç yapacak ortak birşey bulamadığımızda kağıt oyunu oynardık mesela.... dene. pes etme. ve unutma bunları hemen hemen her çift yaşıyor. kimisi zamanla oturtuyor. kimisi pes edip boşanıyor. kimisi ise bu şekilde yaşamayı öğreniyor. bu şekilde yaşamaya alışma çabanı bırakma ama inan kimle evlenirsen evlen 3 aşağı 5 yukarı bunları yaşayacaktın. sizde benim anladığım kadarıyla bir takım sebeplerle oturma, alışma süresi uzamış. belki ikiniz de inatsınızdır belki ikinizde de agresifsinizdir... sonuçta şunu düşünme asla "5 senede oturmadı şimdi mi oturacak" evet oturur. o bir aydınlanma anıdır çiftlerde oluşan. aslında 1 anlık bir algıdır gerisi gelir. kimisinde 1.ayda olur kimisinde 30. yılda...
 
canım diğer konularını da okudum şimdi. eşimle kısır döngüye girdiğimiz ilk zamanlar, ben sorunlara tepki verdikçe onda ters tepti. dinlemez, kavgadan kaçar sanki ortada bir şey yok da ben dırdır ediyorum gibi yapardı ki bunu söylemem ne kadar doğru ama beni tanıyanlar bilir çok anlayışlı, aşırıcı verici, merhametli, küçük yaştan beri bir takım acılar yaşadığım için hayatın kıymetini bilen ve ufak şeyleri dert etmeyen bir insanımdı. şu dünyada çekememezlik ya da başka çıkar çatışması olmadığı sürece anlaşamadığım kimse olmaz. kendimi iyi ifade ederim, karşımdakini iyi anlamaya çalışırım, anlayamadığım da sorarım.... neyse bunu deme sebebim hayatımda kimseyle iletişim problemi yaşama 3.5 sene flörtle büyük aşkla evlendiğin eşinle yaşa... çok kötü bir his. neyse sadete geleyim, eşimde tepkilerim iyice ters tepti ve kısır döngüye girdik. düşüncesizlik ediyor kırılıyorum söylüyorum hemen "ben bir şey yapmadım turamit" diyor ve arkasını dönüyordu ki eşim bana sadece kavga sırasında ismimle hitap eder. ufacı şeyden iyi geceler demeden yatar. altı üstü iyi geceler dimi ama biz eşimle ne şartlarda olursa olsun benim ameliyat sonrası yüzüm gözüm sargılıyken dahi iyi geceler öpücüğü vermeden uyumayız. ufacık şeyden küsmelere başladı. hatalı olan o, kapris yapan o... iyice sinirleniyordum. üzüntüden çok sinirdi hissettiğim ve üstüne gene suratını astığında sinirimi dile döküyordum... gene aynı.... o aylar çok kötüydü benim için. hata mı yaptım, ayrılsam mı diye çok düşündüm. aynı sen gibi düşünürdüm "şiddet yok, hakaret-küfür yok, alkol-kumar yok, kadın-kız yok, iş sonrası tüm zamanı benim yanımda" ee ne diyecem ele güne de ayrılacam ki insan ne kadar kendini geliştirmiş de olsa şu el-gün meselesini takıyor. beni aldatsa da bahanem olsa diye deli deli düşündüğüm bile oldu. bu kısır döngüden nasıl çıktım peki? umursamamaya başladım. hata mı yapıyor? eskiden güelce izah eder kırıldığımı sebeplerini anlatırdım daha tamamlayamadan yarıda kalırdı... sonra hata yapığında surat asmaya başladım. evet surat asmak son derece saçma ve çözüme katkısı olmayan bir şey ama adamın anladığı dil bu. küs gibi olmadım ama öyle ekisi gibi eşimle ilgili de olmadım o süre. eve gelir kapıyı açar mutfağa geçerdim. bir şey söyleyince cevap verirdim ben konuşmazım ama aynı odada başka koltukta otururdum. bu sefer eşim "yanımda otursana, günün nasıl geçti...." vb. şeylere başladı. iyi yönde ilerledi. ilerleme olunca bu sefer kapıyı eşime gülerek hoşgeldin kocacığım diye açmaya başladım. ona güzel şeyler yaptım. arada gene saçmaladı mı hemen ilgisizleştim.... şu an Allaha çok şükür, tabi ki ufak tartışmalarımız oluyor ama çok mutluyuz ve çok huzurluyuz. etrafımızdaki insanlar özeniyor bize. ben evliliğimizin ilk 4-5 ayındyken 1.5 sene sonunda bu halde olacağımızı asla tahmin etmezdim. "iyice alışırız evliliğe adam iyice salar" derdim.

sana tavsiyem bir de ilgisizliği dene. ama küs gibi değil. yani aynı odada otur ama başka koltukta. netten karikatürlere bakar gülerdim. yanıma gelirdi hemen neye gülüyorsun diye. ondan başka şeylerle onun yanında ilgilen. erkekler çocuk gibi. bırak senin ilgini kazanmaya çalışsın. peşinden koşmaya alışmışlar. koştur sen de.




tatlım yazdıklarını okurken sanki kendimi okudum aynı şeyleri bende yaşadım çok şükür artık düzeldi ben ilgisizliği denemdm ama hiç sadece sabrettim yine sevgiyle anlayışla yada tartışarak düzelttm ama sen haklısn ilgi göstermeyince boşluğa düşüyolar benim eşim çok olgun ama bir okadar çocuk gibi:))
 
canım, eşlerin tabiki farklı hobileri olacak ama birlikte vakit geçirmek de şart. bence asıl sorunlarınızın temeli bu birlikte vakit geçirmeme durumu. birlikte eğlenince ya da birlikte dinlenince arada iyice yakınlaşma oluyor. benim avantajım şuydu ki eşimin neredeyse tüm sosyal hayatı bendim. bekarken de öyleydi evlenince de öyle oldu. bensiz arkadaşlarına gitmez. bir kere benim ısrarımla gitti. 3 erkek arasında ben ne yapacağım yalnız git diye zorladım. yeni evliyken tamam yanımdaydı ama gene paylaşım yoktu. haftada 1-2 sinemaya gideriz hep nankörlük etmeyeyim. genel de film zevklerimiz de aynı. ama öyle yanyana oturup aynı filmi izlemek de paylaşım değildi. zamanla dediğim şekilde çözdüm. şu 7-8 aydır çok şükür koşa koşa gelir eve... ufak süprizlerle gelir nedir pamuk şeker alır bazen bazen jelibon... benim sevdiğim şeyleri. ben de onun sevdiği şeyleri pişiririm. birlikte dizi izleriz. ben yerli dizi sevmem. 3 saat içim daralıyor. 30dklık mevzu uzadıkça uzuyor. tezcanlıyımdır gelemem öyle sıkıntıya. ama eşim seviyor. ben de birlikte vakit geçirmek için oturuyorum dibine, kucağıma yatıyor izliyor. o izlerken ben nete giriyorum, telde oyun oynuyorum kulağımda dizide yorum da yapıyorum ona... sevmediğim diziyi eşim seviyor diye izliyorum yani. gidip mutfakta takılmıyorum. benim sevdiğim yabancı diziler var. bazılarını eşime izlettim. önceden önyargılıydı. şimdi çok seviyor. tüm sezonları indirmiş. akşamları onları izliyoruz. yani onun sevklerinden kimisine ben alıştım benim zevklerimin kimisine o... böylece ortak zevklerimiz oldu. gece yatarken 2 ayrı kitap yerine 1 kitabı birlikte okuyoruz. o tutuyor ben göğsüne yatıyorum, bitince çevir sayfayı diyorum... mesela saz demişsin. benim eşim de saz çalar. gerçi şu an sazı çok kötü yeni saz bakıyoruz. teldeki müzik uygulamalarından çalıyor. saz, gitar, piyano... o çalarken de mesela çıkaramıyor şarkının notalarını. ben sesimle eşlik ediyorum. dur diyorum ben söyleyim sen dinle dene... onu da birlikte yapmanın yolun buluyoruz. o çıkarınca notaları doğru çalınca, ben söylüyorum. eğleniyoruz kendi çapımızda. bunlar aklıma gelen örnekler. gün içinde mesela sesinden anlıyorum ki işle ilgili canı sıkkın. canı ssıkkın olunca erken gelir eve. ben hemen onun sevdiği birşeyler pişiriyorum o işteyken. resmini çekip yolluyorum. eve geliyor. sevdiği şeyleri yiyor, sevdiği programları izliyor... maç hayatımda izlemedim o izlerken dibinde oturuyorum. yani zamanla evden, birlikte geçirdiğimiz zamandan çok zevk almaya başladıkça, evimizi ve beni sığınak gibi gördü. eskiden sorun olunca surat asan eve yansıtan adamdı. şimdi sorun olunca koşa koşa karısına gidiyor onla eğleniyor....

canım, pes etme derim. boşanmak kolay değil. hele ki birbirinizi severken. diyelim ki başka biriyle evlendin. bu sorunları gene yaşayacaksın. evlilik oturana kadar her çiftte olur bunlar. kimi çift sorunu yokmuş gibi gezer dışarıda ama evinde inan vardır... biraz emek, sabır.... sen akıllı kadınsın. sinirle tepkiler verme çünkü işe yaramıyor. tekrar dene bazı şeyleri. arkadaşlarıyla eğlendiğinden daha fazla senle eğlenebilmesinin yollarını bul. eşini en iyi sen tanırsın. biz de hiç yapacak ortak birşey bulamadığımızda kağıt oyunu oynardık mesela.... dene. pes etme. ve unutma bunları hemen hemen her çift yaşıyor. kimisi zamanla oturtuyor. kimisi pes edip boşanıyor. kimisi ise bu şekilde yaşamayı öğreniyor. bu şekilde yaşamaya alışma çabanı bırakma ama inan kimle evlenirsen evlen 3 aşağı 5 yukarı bunları yaşayacaktın. sizde benim anladığım kadarıyla bir takım sebeplerle oturma, alışma süresi uzamış. belki ikiniz de inatsınızdır belki ikinizde de agresifsinizdir... sonuçta şunu düşünme asla "5 senede oturmadı şimdi mi oturacak" evet oturur. o bir aydınlanma anıdır çiftlerde oluşan. aslında 1 anlık bir algıdır gerisi gelir. kimisinde 1.ayda olur kimisinde 30. yılda...

çok sağol canım cevapların için. inanki deniyorum ortak yol bulmayı. benimkinin kendi özel hayatı çok aktif yani bizde ona muhtaç olan taraf benim. maşallah allah nazardan saklasın evliliğini çok iyi raya oturrmuşsun. biz ne yapsak ortak hobi edinemedik. mesela tavla hiç sevmem sırf o seviyor diye oynarım bazen ama 1 senedir elimize alamadık. ben pişti gibi basit kağıt oyunlarını severim ama o da king batak falan seviyo bende onları oynayamıyorum. film zevklerimiz çok farklı dizi desen ben türk dizisi izlemem yabancı dizileri netten takip ediyorum ama o da onlara pek ısınamadı. bir tek dexter var şuan ortak izlediğimiz haftada birgün yemekte onu izliyoz o kadar. eşimin bekarken çok renkli bir hayatı varmış arkadaşları ile yemeler içmeler gezmeler ve evlendikten sonra da bunu sürdürmek istiyor. bende evli bir erkeğin böyle erkek erkeğe takılmalarına kızıyorum. haftada en az bir kez akşam arkadaşları ile çıkar ben evde tek başına otururum. hiç mi arkan çekmiyo desem sende çık diyor. iyide ben kiminle çıkayım. burada hiç çevrem yok ayrıca olsa bile kaç kadın evde eşini bırakıp akşam eğlenmeye gider ya. senede iki kez arkadaşları ile tatile gider falan . bilmiyorum benim gibi kaç kadın bunlara izin verirdi. sıkılmasın diye hep susuyorum ama bir yere kadar. ya benim babam kahveye bile gitmezdi. ne bileyim ters bunlar bana insan evli ise eşi ile vakit geçirir ne işi var erkek erkeğe dışarda falan. ay bide tavlama dönemi bu bir dakka yanımdan ayrılmayan günde 10 kez arayan 50 mesaj çeken bir insandı. "evlenince sana sülük gibi yapışacam" derdi. ama nerdeeee evlendik bitti hepsi. ilk sene tbii daha azdı bu arkadaşları ile gezmeler falan ama artık hiç takmıyo beni. hatta bir ara haftada 3 gün falan dışarda buluşurdu birileri ile. ay geçen günde tutturdu buraya yakın bir ilçe varmışta orada kulubeler varmışta 3-4 erkek gidip bir gece kalacak içeceklermiş. olur dedim başka dansözüde ben yollayayım tam eğlenin. tövbe tövbe. bazen söylediği şeyleri hiç düşünüyor mu merak ediyorum. hangi kadın bu kadar rahat bırakır kocasını ya. ben anlamam ev erkeği isterim. tamam her dk dizimin dibinde oturmaz ama insan eşinede vakit ayırır. bak 5. evlilik yıldönümümüz geçti. hediye kutlama hiç birşey yapmadı. utansın diye ben hediye aldım ona geçen hafta ama onda tık yok. bu pazarda doğum günü hiç birşey yapmayayım diyorum ama biliyorum ben kendimi yine dayanamam pasta falan yaparım. ama hediye almayacağım çok kızgınım bu konularda çok duyarsız. hayatı hiç sıkılmadan canının istediği gibi yaşamak istiyor. sabah durduk yere ters ters konuştu kalbimi kırdı yine. özür falan yok üstünü kapatır gider. ben küssemde bu sefer sen de şunu yaptın şunu da yapmıştın diye tartışmalara.
tamam kabul ikimizde biraz agresif ve dik kafalıyız ama ben en azından birşeyler yapmayı deniyorum onda bu hiç yok. mesela akşam saz çelışıyordu yine. çay getireyim mi dedim olur dedi sonra da neyse sigara içicem dedi geldi mutfağa. oturduk bir yarım saat sohbet ettik . konu da saz çalması dersleri falan ki ben sazı sevmem sesinide sevmem sırf onunla iki laf etmek için konuşuyorum. sonra konu değişti ben birşey anlatıyorum sazı aldı kalktı ayağa nereye gidiyorsun dedim. sazı kutusuna koyacakmış. ee konuşuyorduk dedim, aman yarım saattir oturmuşuz yetermiş. onunla ilgili konu bittiya beyefendi ilgisini bitiriyor benim sohbet ihtiyacımı gidermesine gerek yok. çok bencil ve ukala kendide kabul ediyor bu huyunu. bencil bir insana karşıdakine önem vermeyi nasıl öğretirsin ki çok zor.
 
arkadaşım yaşadıklarına gerçekten üzüldüm. birşeyler yazmak istiyorumda neresinden tutup başlayacağımı bilmiyorum.

yaşadığınız sorunlar çok birikmiş, bu yüzden sizde artık bunalma noktasına gelmişsiniz. bunun sonraki safhaları ara ara yaşanılan duygusal patlamalar ve sinir boşalmalarıdır.

öncelikle eşiniz sevgili döneminde size çok ilgi gösterip şimdi sizi böyle boşlayarak haksızlık etmiş. insan neyse o olmalı. birini kazanıncaya kadar farklı davranıp, kazandıktan sonra farklı davranmak kötü bir karakter özelliği. ama tabi bilemiyoruz, zaten sonrasını görsek belki farklı seçimler de yapardık...

madem öyle şimdi elimizdeki bakmamız gerek. size olan ilgisinin azalmasını kabul edin, daha fazlası için ısrar etmeyin, üzerine düşmeyin. ha ilgisizliği denedim demişsiniz ama bunu onun ilgisini çekmek için değil, gerçekten kendi hayatınıza daha fazla odaklanmak için yapın. yani kendi hayatınızla daha fazla ilgilenin ki o da sizdeki geri çekilmeyi fark edip yeniden biraz daha ilgili olsun. şu an için yaşadığınız yerde arkadaşlarınız az sanırım, belki bundan kaynaklı olarak eşinizin üzerine fazla düşüyorsunuz. bir süre sosyal faaliyetlere katılıp birkaç arkadaş edinmeyi çalışın. ya da komşularla falan irtibatı artırın.

çalışıyor musunuz bilmiyorum da bir iş ya da iş gibi ilgilenebileceğiniz evden yürütebileceğiniz bazı faaliyetler size iyi gelebilir. ne kadar çok boş zamanları doldurursanız eşiniz ve ilişkiniz hakkında düşünmeyi de o kadar azaltırsınız.

tabi ortada olanı görmezden gelin demiyorum. mesela eşinizin kayınvalidenizle sizi emrivaki yaparak konuşturmasına izin vermeyin. bir daha yaptığında rahatsız olduğunuzu gösterin eğer bunu 2. defa yaparsa konuşmayı reddedin. bırakın birşeyleri anlasın. madem böyle sizin sınırlarınızı aşarak size davranıyor siz de buna karşı çıkın.

annesi gibi davranmak istemiyorum demişsiniz ama ne unutsa siz arkasından topluyor, buluyor ona veriyorsunuz. bunu yapmayın. tamam zor gelecek size başta, ama eğer eşinizin sorumluluk almasını istiyorsanız önce onun yerine birşeylere sahip çıkmayı bırakın. bırakın kaybetsin, zarar görsün. bu düzenin değişmesini istiyorsanız az bir miktar maddi kayıbı göze alın. herşeyi onun yerine yaparak onun sorumluluk sahibi olmasını sağlayamazsınız.

haftada bir defa arkadaşları ile takılmasına izin verin bence. eğer bu konuda onu kısıtlar ve kendi istediğinizi yaptırırsanız zamanla o da sizden daha fazla uzaklaşır ve elbetteki bu durumdan dolayı öfkelenir de. sınırı aşmadığı sürece çıkmasını sorun etmeyin. yani geç gelmemesi ve haftada birden fazla çıkmaması gibi... eğer daha fazla çıkmak isterse siz de beraber gitmek isteyin. daha önce haftada 3 defa bile çıkmasına izin verdiğiniz için şimdi bunu engellemenizde biraz zor olabilir, yine de direnç göstermeye değer. karşı durmazsanız böyle devam eder, zamanla daha fazla kopar çünkü...

birlikte birşeyler yapma konusuna gelince.... bu konuya da fazla takılmayın. önemli olan illede beraber birşeyler yapmak değildir. bunların içeriğidir. yani saatlerce yan yana film izleseniz ne olur ki? herkes kendi aleminde birbirinden kopuk olduktan sonra isterseniz her akşam dışarda yemek yiyin, biryerlere gidin, gezin. önemli olan bu değil, önemli olan beraberken ne hissettiğinizdir. eşinizle mutlu olup olmadığınızdır. ilgi alanlarınızın aynı olması gerekmiyor ki. arada bir yaptığınız sohbetlerden doyum almanız önemli.

mesela dün sazla ilgili eşim birşeyler anlattı demişsiniz. hani sırf ilgili görünmek için değilde gerçekten dinleseydiniz daha verimli olmaz mıydı? kusura bakmayın belki ağır bir söz olacak ama eşinize bencil derken siz de bencillik yaptığınızın farkında değilsiniz sanırım. eşiniz belki sizi dinlemiyor ama siz de adamı sırf kendiniz birşeyler anlatmak, bu sıranın size gelmesi için dinliyorsunuz. sizde gerçekten dinlemiyor ve önemsemiyorsunuz eşinizin düşüncelerini, hislerini...

yazmak istediğim başka şeyler de var da konuyu biraz uzattım sanırım. inşallah birşeyleri rayına koyarsanız, Allah yardımcınız olsun.
 
Son düzenleme:
arkadaşım yaşadıklarına gerçekten üzüldüm. birşeyler yazmak istiyorumda neresinden tutup başlayacağımı bilmiyorum.

yaşadığınız sorunlar çok birikmiş, bu yüzden sizde artık bunalma noktasına gelmişsiniz. bunun sonraki safhaları ara ara yaşanılan duygusal patlamalar ve sinir boşalmalarıdır.

öncelikle eşiniz sevgili döneminde size çok ilgi gösterip şimdi sizi böyle boşlayarak haksızlık etmiş. insan neyse o olmalı. birini kazanıncaya kadar farklı davranıp, kazandıktan sonra farklı davranmak kötü bir karakter özelliği. ama tabi bilemiyoruz, zaten sonrasını görsek belki farklı seçimler de yapardık...

madem öyle şimdi elimizdeki bakmamız gerek. size olan ilgisinin azalmasını kabul edin, daha fazlası için ısrar etmeyin, üzerine düşmeyin. ha ilgisizliği denedim demişsiniz ama bunu onun ilgisini çekmek için değil, gerçekten kendi hayatınıza daha fazla odaklanmak için yapın. yani kendi hayatınızla daha fazla ilgilenin ki o da sizdeki geri çekilmeyi fark edip yeniden biraz daha ilgili olsun. şu an için yaşadığınız yerde arkadaşlarınız az sanırım, belki bundan kaynaklı olarak eşinizin üzerine fazla düşüyorsunuz. bir süre sosyal faaliyetlere katılıp birkaç arkadaş edinmeyi çalışın. ya da komşularla falan irtibatı artırın.

çalışıyor musunuz bilmiyorum da bir iş ya da iş gibi ilgilenebileceğiniz evden yürütebileceğiniz bazı faaliyetler size iyi gelebilir. ne kadar çok boş zamanları doldurursanız eşiniz ve ilişkiniz hakkında düşünmeyi de o kadar azaltırsınız.

tabi ortada olanı görmezden gelin demiyorum. mesela eşinizin kayınvalidenizle sizi emrivaki yaparak konuşturmasına izin vermeyin. bir daha yaptığında rahatsız olduğunuzu gösterin eğer bunu 2. defa yaparsa konuşmayı reddedin. bırakın birşeyleri anlasın. madem böyle sizin sınırlarınızı aşarak size davranıyor siz de buna karşı çıkın.

annesi gibi davranmak istemiyorum demişsiniz ama ne unutsa siz arkasından topluyor, buluyor ona veriyorsunuz. bunu yapmayın. tamam zor gelecek size başta, ama eğer eşinizin sorumluluk almasını istiyorsanız önce onun yerine birşeylere sahip çıkmayı bırakın. bırakın kaybetsin, zarar görsün. bu düzenin değişmesini istiyorsanız az bir miktar maddi kayıbı göze alın. herşeyi onun yerine yaparak onun sorumluluk sahibi olmasını sağlayamazsınız.

haftada bir defa arkadaşları ile takılmasına izin verin bence. eğer bu konuda onu kısıtlar ve kendi istediğinizi yaptırırsanız zamanla o da sizden daha fazla uzaklaşır ve elbetteki bu durumdan dolayı öfkelenir de. sınırı aşmadığı sürece çıkmasını sorun etmeyin. yani geç gelmemesi ve haftada birden fazla çıkmaması gibi... eğer daha fazla çıkmak isterse siz de beraber gitmek isteyin. daha önce haftada 3 defa bile çıkmasına izin verdiğiniz için şimdi bunu engellemenizde biraz zor olabilir, yine de direnç göstermeye değer. karşı durmazsanız böyle devam eder, zamanla daha fazla kopar çünkü...

birlikte birşeyler yapma konusuna gelince.... bu konuya da fazla takılmayın. önemli olan illede beraber birşeyler yapmak değildir. bunların içeriğidir. yani saatlerce yan yana film izleseniz ne olur ki? herkes kendi aleminde birbirinden kopuk olduktan sonra isterseniz her akşam dışarda yemek yiyin, biryerlere gidin, gezin. önemli olan bu değil, önemli olan beraberken ne hissettiğinizdir. eşinizle mutlu olup olmadığınızdır. ilgi alanlarınızın aynı olması gerekmiyor ki. arada bir yaptığınız sohbetlerden doyum almanız önemli.

mesela dün sazla ilgili eşim birşeyler anlattı demişsiniz. hani sırf ilgili görünmek için değilde gerçekten dinleseydiniz daha verimli olmaz mıydı? kusura bakmayın belki ağır bir söz olacak ama eşinize bencil derken siz de bencillik yaptığınızın farkında değilsiniz sanırım. eşiniz belki sizi dinlemiyor ama siz de adamı sırf kendiniz birşeyler anlatmak, bu sıranın size gelmesi için dinliyorsunuz. sizde gerçekten dinlemiyor ve önemsemiyorsunuz eşinizin düşüncelerini, hislerini...

yazmak istediğim başka şeyler de var da konuyu biraz uzattım sanırım. inşallah birşeyleri rayına koyarsanız, Allah yardımcınız olsun.

sağol canım yazdıkların için yorgunum cevap yazamayacağım ama daha uzunda yazabilirsin
bencillik konusuna girecektimde hal kalmadı ama farklı bir bakış açısı düşünecem bunu...
 
canım sen anlattıkça daha iyi anlıyorum. benim eşimde işe yarayanların senin eşinde yaramamasını daha iyi anladım çünkü benimkinin aksine sosyal bir adam. benim eşimin arkadaşları bize ilk geldiğinde bile sanki ben kaç senelik arkadaşlarımmış gibi ağırlarım. eşim bana göre çok asosyaldir ve "benim sosyal hayatım sensin" der. senelerce tek yaşamış ama çıkarken bile bir tek benle buluşurdu ben karışmama rağmen. yani benim kocamın dışarıda iş hariç bir hayatı yok o yüzden evde yaptığım ufak şeyler dahi ona çok eğlenceli geliyor dışarı hayatına göre. ev erkeği konusunda hemfikirim seninle. senin eşin sana "sen de gez" diyor. benimki bana demez. hoşuna gitmez onsuz çıkmam hele akşamları kesinlikle yasak. sen aslında ankarada olsaymışsın bir şekilde idare edebilirmişsin. o dışarıdayken sen de arkadaşlaırnla olurdun kafan dağılırdı. ama şimdi sanırım erzurumdasınız. küçük yer, tek hayatın işin ve evin. iş zaten çok eğlenceli değil. evde eş kendi havasında... ufak şeyler bile bunaltır seni haklısın. ama kendini gazlama. yani kavga sonrası insan çok kızgın oluyor, kendini dolduruyor ama sonra barışınca yumuşuyor ve sevdiğini yeniden hissediyor. aslında ufak tartışmalar sağlıklıdır. uzun süren birlikteliklerde bir yerden sonra heyecan kalmıyor ve tartışma sonrası barışmalar heyecan katıyor. ama dozajı var ve mümkünse iki tartışma arası önceki konunun halledilmesi gerek. ben eşinin kötü niyetli olduğunu seni sevmediğini sanmıyorum. dediğin gibi biraz bencil biraz da algısı az. evlilrik kurumunu bizlerden farklı algılıyor. 5 senedir birlikteysen bu kadar kötü gününe rağmen bir o kadar da güzel günlerin olmuştur eminim. onları da düşünmeye çalış kendini yıpratma. eşine şunu güzellikle tekrarla "küçük şehirde faaliyet alanım kısıtlı, sana zannettiğinden fazla ihtiyaç duyuyorum. benimle vakit geçirmekten zevk almaman beni kırıyor. bana beni sevdiğini söylemen yetmiyor. bu tip şeylerle beni sevdiğini hissetmeye ihtiyacım var." vb.... erkekler kim ne derse desin kendilerine ihtiyacı olan, koruyacakları kadınları seviyorlar. sen gene kendi kendine yet madden ve manevi yönden ama ona sanki ona ihtiyacın da varmış gibi hissettir. kendini evin reisi, erkek gibi hissetsin. hep derim ne kadar okusak da şu değişmemeli ki "erkek erkekliğini, kadın kadınlığını bilecek" etrafta kadının kaanıdğı para ile evini geçindirdiği erkeğin arkadaşlarıyla gezdiği evlilikler var. erkeklerimiz artık farklı. sorumsuz. bencil ve çocuk gibiler ayrıca da kaprisliler. eskiden kız nazlanırdı şimdi kocalar nazlı.

Allah yardımcınız olsun canım. sıkıldıkça yaz. içinde tutma. insan paylaştıkça rahatlıyor.
 
canım zor bir durum gerçekten. umarım bir an önce kurtulur, huzura kavuşursun. kendine oyalanacak bir şeyler bulup sürekli eşinle olan durumu düşünmesen iyi gelirdi belki. ne bileyim ben de bir şey yazmadan geçmek istemedim; ama aklıma da bir şey gelmedi. belki bu lafa sinir oluyorsundur ama inşallah zamanla geçer canım.
 
canım zor bir durum gerçekten. umarım bir an önce kurtulur, huzura kavuşursun. kendine oyalanacak bir şeyler bulup sürekli eşinle olan durumu düşünmesen iyi gelirdi belki. ne bileyim ben de bir şey yazmadan geçmek istemedim; ama aklıma da bir şey gelmedi. belki bu lafa sinir oluyorsundur ama inşallah zamanla geçer canım.

yok canım ya alıştım ben har lafa. hiç birşeye sinir olmam :52:
cevap yazmanız bıle yeter. sabah işte akşam nette vakit öldürüyoz işte...

spor yapacam canım hiç istemiyo :50::50::50:puff. cok sıkıcı hayatım ya...:14:
kedinde çok tatlı bu arada...
 
Son düzenleme:
Back