- Konu Sahibi edebiyat61
- #1
sadece paylaşmak istedim
Evli olsan da olmasan da okumalısın
İnternet üzerinden bana gönderilen bir yazı daha... Bu satırlar belki de boşanmak üzere olan birilerine mesaj verebilir. Tek bir çifti bile boşanmaktan vazgeçirebilse, ne mutlu, değil mi?
O akşam eve geldiğimde eşim sofrayı hazırlıyordu. Elini tuttum ve ‘sana söylemek istediğim bir şey var’ dedim. Masaya oturdu.
‘Ben boşanmak istiyorum’ dedim. Sözlerime karşılık vermedi, sadece sebebini sordu. Cevap veremedim, işte o zaman sinirlendi bağırdı. Bütün gece ağladı. Farkındaydım; merak ediyordu, onu tatmin edecek bir şey söyleyemeyecektim, âşık olmuştum, eşimi sevmiyordum artık.
Bu vicdan azabıyla bir evlilik sözleşmesi hazırladım, evi, arabayı ona verecektim. Sözleşmeyi yırtıp attı. Ve ağlamaya başladı.
10 yıldır hayatımı paylaştığım bu kadın bana yabancı olmuştu. Onun evliliğimize harcadığı zamana üzülüyordum, ama geri dönemezdim, çok âşıktım. Onun ağlaması benim hafiflememe sebep olmuştu. Bir süredir boşanma fikri bende saplantı haline gelmişti. Şimdi bu duyguyu daha güçlü hissediyordum.
BOŞANMAK İÇİN 1 AY MÜSAADE İSTEDİ
Bir sonraki akşam eve geç gelmiştim ve eşimi masada yazı yazarken gördüm. Çok uykum vardı ve akşam yemeğini yemeden yattım. Ertesi sabah bana şartlarını yazılı halde sundu. Benden sadece boşanmamızı ilan etmek için 1 ay müsaade istedi, bu sürede normal bir aile gibi davranacaktık. Sebebi ise oğlumuzun 1 ay sonra sınavları olmasıydı. Bir de benden, onu evlilik gecesinde kapıdan içeriye nasıl taşıdımsa, 1 ay boyunca her sabah onu yatak odasında kapıya kadar taşımamı istedi. Kafayı yediğini düşündüm, ama son günlerimizin iyi geçmesi açısından kabul ettim.
Eşimle boşanma konusunu açtığımdan beri fiziksel temasta bulunmamıştık. Bu sebeple ilk gün onu kucağıma alıp kapıya götürdüğümde tuhaf bir duygu yaşadım. Oğlumuz bizi alkışlamaya başladı. Bu onu çok sevindirmişti, ama bu da benim canımı acıtmıştı... Yatak odasından evin kapısına kadar onu 10 metre kadar taşıdım. Eşim gözlerini kapadı ve kulağıma ‘Oğlumuza boşanmadan bahsetme’ diye fısıldadı. Tamam, dedim, içime bir hüzün çöktü. Kapıya gelince onu yere bıraktım. O otobüs durağına yöneldi. Ben de ofise gittim.
2’inci gün bu oyunu oynamak daha kolay gelmişti. Eşim başını göğsüme yasladı. Birden eşime uzun süredir bakmadığımı hatırladım. Ve onun evlendiğim zamanki kadar genç olmadığını fark ettim. 4’üncü gün onu kucağıma aldığımda bir güven duygusu yaşadım. O bana hayatının 10 yılını hediye eden kadındı.
5’inci gün bu güven duygusu daha da büyümüştü.
Günler geçtikçe onu taşımak daha da kolaylaştı. Bir sabah onu ne giyeceğine karar veremez bir halde buldum. Her gün kıyafetlerinin biraz daha bol geldiğini söyledi. O zaman çok süzülmüş olduğunu gördüm. Demek ki onu her sabah biraz daha kolay taşıyabilmemin sebebi buydu. Bu gerçek yüzüme yumruk gibi çarptı. Farkında olmadan başını okşadım. Eşim oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı; başımı çevirdim. Kararımdan vazgeçmek istemiyordum. Onu yine kucağıma aldım kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu, ben de onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı evlendiğimiz günkü gibi.
Son gün, onu kucağımda taşıdığımda hayatımızdaki bazı duyguların ne kadar değiştiğini düşündüm. Sonra sevgilime gittim. Ona karımdan boşanamayacağımı söyledim.
EŞİMİ YATAKTA ÖLÜ BULDUM
Evliliğimizin renksiz kalması sevgi eksikliğinden değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdandı. Evlendiğimiz gün onu kapıdan içeri taşıdığımda, ömrümün sonuna kadar sadakat yemini etmiştim. Hemen çiçekçiye gidip eşime bir demet çiçek aldım, üzerindeki karta da ‘Seni hayatımın sonuna kadar her sabah taşıyacağım’ yazdım.
Eve vardığımda, elimde çiçeklerle yatak odasına daldım ve eşimi yatakta ölü buldum. Eşim aylardır kanserle savaşıyordu; bense sevgilimle ilgilenmekten bunu fark edememiştim. Fazla yaşamayacağını bildiği için, oğlumuzu korumaya çalışmıştı. En azından oğlumun gözünde iyi bir eş olarak kalmamı istemişti.
İlişkideki küçük şeylerdir önemli olan. Villalar, arabalar paralar hayatı kolaylaştırır ama asla mutluluğun temeli olamazlar.
İlişkine zaman ayır, ilişkinin güven ve huzur vermesi için çabala. Bu yazıyı paylaşırsan belki bir evlilik kurtarırsın. Çoğu evliliklerin yıkılmasının sebebi, insanların hedefe ulaşmaya az kala vazgeçmesindendir. - Bir okur
alıntıdır
Evli olsan da olmasan da okumalısın
İnternet üzerinden bana gönderilen bir yazı daha... Bu satırlar belki de boşanmak üzere olan birilerine mesaj verebilir. Tek bir çifti bile boşanmaktan vazgeçirebilse, ne mutlu, değil mi?
O akşam eve geldiğimde eşim sofrayı hazırlıyordu. Elini tuttum ve ‘sana söylemek istediğim bir şey var’ dedim. Masaya oturdu.
‘Ben boşanmak istiyorum’ dedim. Sözlerime karşılık vermedi, sadece sebebini sordu. Cevap veremedim, işte o zaman sinirlendi bağırdı. Bütün gece ağladı. Farkındaydım; merak ediyordu, onu tatmin edecek bir şey söyleyemeyecektim, âşık olmuştum, eşimi sevmiyordum artık.
Bu vicdan azabıyla bir evlilik sözleşmesi hazırladım, evi, arabayı ona verecektim. Sözleşmeyi yırtıp attı. Ve ağlamaya başladı.
10 yıldır hayatımı paylaştığım bu kadın bana yabancı olmuştu. Onun evliliğimize harcadığı zamana üzülüyordum, ama geri dönemezdim, çok âşıktım. Onun ağlaması benim hafiflememe sebep olmuştu. Bir süredir boşanma fikri bende saplantı haline gelmişti. Şimdi bu duyguyu daha güçlü hissediyordum.
BOŞANMAK İÇİN 1 AY MÜSAADE İSTEDİ
Bir sonraki akşam eve geç gelmiştim ve eşimi masada yazı yazarken gördüm. Çok uykum vardı ve akşam yemeğini yemeden yattım. Ertesi sabah bana şartlarını yazılı halde sundu. Benden sadece boşanmamızı ilan etmek için 1 ay müsaade istedi, bu sürede normal bir aile gibi davranacaktık. Sebebi ise oğlumuzun 1 ay sonra sınavları olmasıydı. Bir de benden, onu evlilik gecesinde kapıdan içeriye nasıl taşıdımsa, 1 ay boyunca her sabah onu yatak odasında kapıya kadar taşımamı istedi. Kafayı yediğini düşündüm, ama son günlerimizin iyi geçmesi açısından kabul ettim.
Eşimle boşanma konusunu açtığımdan beri fiziksel temasta bulunmamıştık. Bu sebeple ilk gün onu kucağıma alıp kapıya götürdüğümde tuhaf bir duygu yaşadım. Oğlumuz bizi alkışlamaya başladı. Bu onu çok sevindirmişti, ama bu da benim canımı acıtmıştı... Yatak odasından evin kapısına kadar onu 10 metre kadar taşıdım. Eşim gözlerini kapadı ve kulağıma ‘Oğlumuza boşanmadan bahsetme’ diye fısıldadı. Tamam, dedim, içime bir hüzün çöktü. Kapıya gelince onu yere bıraktım. O otobüs durağına yöneldi. Ben de ofise gittim.
2’inci gün bu oyunu oynamak daha kolay gelmişti. Eşim başını göğsüme yasladı. Birden eşime uzun süredir bakmadığımı hatırladım. Ve onun evlendiğim zamanki kadar genç olmadığını fark ettim. 4’üncü gün onu kucağıma aldığımda bir güven duygusu yaşadım. O bana hayatının 10 yılını hediye eden kadındı.
5’inci gün bu güven duygusu daha da büyümüştü.
Günler geçtikçe onu taşımak daha da kolaylaştı. Bir sabah onu ne giyeceğine karar veremez bir halde buldum. Her gün kıyafetlerinin biraz daha bol geldiğini söyledi. O zaman çok süzülmüş olduğunu gördüm. Demek ki onu her sabah biraz daha kolay taşıyabilmemin sebebi buydu. Bu gerçek yüzüme yumruk gibi çarptı. Farkında olmadan başını okşadım. Eşim oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı; başımı çevirdim. Kararımdan vazgeçmek istemiyordum. Onu yine kucağıma aldım kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu, ben de onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı evlendiğimiz günkü gibi.
Son gün, onu kucağımda taşıdığımda hayatımızdaki bazı duyguların ne kadar değiştiğini düşündüm. Sonra sevgilime gittim. Ona karımdan boşanamayacağımı söyledim.
EŞİMİ YATAKTA ÖLÜ BULDUM
Evliliğimizin renksiz kalması sevgi eksikliğinden değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdandı. Evlendiğimiz gün onu kapıdan içeri taşıdığımda, ömrümün sonuna kadar sadakat yemini etmiştim. Hemen çiçekçiye gidip eşime bir demet çiçek aldım, üzerindeki karta da ‘Seni hayatımın sonuna kadar her sabah taşıyacağım’ yazdım.
Eve vardığımda, elimde çiçeklerle yatak odasına daldım ve eşimi yatakta ölü buldum. Eşim aylardır kanserle savaşıyordu; bense sevgilimle ilgilenmekten bunu fark edememiştim. Fazla yaşamayacağını bildiği için, oğlumuzu korumaya çalışmıştı. En azından oğlumun gözünde iyi bir eş olarak kalmamı istemişti.
İlişkideki küçük şeylerdir önemli olan. Villalar, arabalar paralar hayatı kolaylaştırır ama asla mutluluğun temeli olamazlar.
İlişkine zaman ayır, ilişkinin güven ve huzur vermesi için çabala. Bu yazıyı paylaşırsan belki bir evlilik kurtarırsın. Çoğu evliliklerin yıkılmasının sebebi, insanların hedefe ulaşmaya az kala vazgeçmesindendir. - Bir okur
alıntıdır