- 23 Mayıs 2022
- 959
- 6.977
Döl Bereketi/Emile Zola-
Kitap birkaç konuyu harmanlamış ve ayrı ayrı ele almış ağdalı bir dil kullanılmış. Taraflı bir dil kullanılmış ve beyin yıkama odaklı bir tarzla yazılmış. Kitapta ebeveyn olmanın önemi, çok çocuklu bir aile olmanın toplum için faydalı olduğu, milliyetçiliğin ailede başladığı ülkenin kalkınmasında doğum oranının büyük rol oynadığı konusu büyük bir yer kaplıyor. Yazar işini öyle iyi yapıyor ki ebeveyn olmayı düşünmeyen biri bile ikna olabilir o derece aile kavramı yüceltilmiş ve övülmüş. Kitabın bir diğer yönü 19. Yy, da doğum kontrol konusunun ne büyük ölüm oranlarına sahip olduğu gerçektende şimdiki imkanlar olmadığı için insanlar türlü korunma yöntemleri ile kendi hayatlarını tehlikeye atıyor ve, dramlar yaşanıyor. Bir diğer husus süt annelik konusunun büyük bir ticari unsur haline gelmesi. Burjuva kesimi göğüsleri sarkmasın diye bebeklerini süt annelerle büyütüyor fakir kesim ise süt annelerin olduğu evlere bebeklerini yollayıp bir kaç sene sonra geri alıyor ama çoğu geri dönmüyor çünkü berbat koşullarda yaşayan, bakılmayan bu bebekler yaşama çoğu zaman tutunamıyor. Kitabın başrolünde Mathieu karakteri var. Bu genç adam yirmilerinin başlarında bir fabrikada ressamlık yaparak hayatını kazanıyor ve yine 17 yaşinda olan Marianne ile evleniyor. Peş peşe çocuk sahibi olan bu çifte başta fabrika sahibi olan Beauchene ve eşi Constance ve ahbapları Sequin ve eşi karşı çıkıyor alaya alıyor ve onlara nasıl bakacaklarını sorguluyor. Kendileri birer çocukla yetinen ve servetlerini onlara bırakmak isteyen bu iki aile genç çiftle böyle alay ededursun Mathieu büyük bir karar alıp kumar oynamaktan sürekli para ihtiyacı olan Sequinden köydeki arazisini ona parça parça satmasını istiyor ve bu isteği kabul gördükten sonra eşiyle bir çiftlik inşaa ediyor. Günün sonunda 11 çocukları oluyor zenginleşiyor ve hanedanlık desek az olmayacak bir soya sahip oluyorlar.. Burjuva ise yıllarca bu aileyi hayretler içerisinde izliyor hatta onları saygıyla aralarına almak isteselerde aile onlara pek yanaşmıyor ve gül gibi geçinip gidiyorlar desem yeri. Bir çok detay var ama büyük bir aile olmak onlara zenginlik refah, ve mutluluk getiriyor hikayede.. Doğum yapmayan az çocuk dünyaya getiren veya rahmini aldıran kadınlar ise adeta topa tutulmuş yerilmiş.. Sigmund Freud okuduğu en ilginç kitap olarak bu kitabı göstermiş. Bende öyle düşünüyorum gerçekten çok ilginç bir kitaptı..
Kitap birkaç konuyu harmanlamış ve ayrı ayrı ele almış ağdalı bir dil kullanılmış. Taraflı bir dil kullanılmış ve beyin yıkama odaklı bir tarzla yazılmış. Kitapta ebeveyn olmanın önemi, çok çocuklu bir aile olmanın toplum için faydalı olduğu, milliyetçiliğin ailede başladığı ülkenin kalkınmasında doğum oranının büyük rol oynadığı konusu büyük bir yer kaplıyor. Yazar işini öyle iyi yapıyor ki ebeveyn olmayı düşünmeyen biri bile ikna olabilir o derece aile kavramı yüceltilmiş ve övülmüş. Kitabın bir diğer yönü 19. Yy, da doğum kontrol konusunun ne büyük ölüm oranlarına sahip olduğu gerçektende şimdiki imkanlar olmadığı için insanlar türlü korunma yöntemleri ile kendi hayatlarını tehlikeye atıyor ve, dramlar yaşanıyor. Bir diğer husus süt annelik konusunun büyük bir ticari unsur haline gelmesi. Burjuva kesimi göğüsleri sarkmasın diye bebeklerini süt annelerle büyütüyor fakir kesim ise süt annelerin olduğu evlere bebeklerini yollayıp bir kaç sene sonra geri alıyor ama çoğu geri dönmüyor çünkü berbat koşullarda yaşayan, bakılmayan bu bebekler yaşama çoğu zaman tutunamıyor. Kitabın başrolünde Mathieu karakteri var. Bu genç adam yirmilerinin başlarında bir fabrikada ressamlık yaparak hayatını kazanıyor ve yine 17 yaşinda olan Marianne ile evleniyor. Peş peşe çocuk sahibi olan bu çifte başta fabrika sahibi olan Beauchene ve eşi Constance ve ahbapları Sequin ve eşi karşı çıkıyor alaya alıyor ve onlara nasıl bakacaklarını sorguluyor. Kendileri birer çocukla yetinen ve servetlerini onlara bırakmak isteyen bu iki aile genç çiftle böyle alay ededursun Mathieu büyük bir karar alıp kumar oynamaktan sürekli para ihtiyacı olan Sequinden köydeki arazisini ona parça parça satmasını istiyor ve bu isteği kabul gördükten sonra eşiyle bir çiftlik inşaa ediyor. Günün sonunda 11 çocukları oluyor zenginleşiyor ve hanedanlık desek az olmayacak bir soya sahip oluyorlar.. Burjuva ise yıllarca bu aileyi hayretler içerisinde izliyor hatta onları saygıyla aralarına almak isteselerde aile onlara pek yanaşmıyor ve gül gibi geçinip gidiyorlar desem yeri. Bir çok detay var ama büyük bir aile olmak onlara zenginlik refah, ve mutluluk getiriyor hikayede.. Doğum yapmayan az çocuk dünyaya getiren veya rahmini aldıran kadınlar ise adeta topa tutulmuş yerilmiş.. Sigmund Freud okuduğu en ilginç kitap olarak bu kitabı göstermiş. Bende öyle düşünüyorum gerçekten çok ilginç bir kitaptı..