Howl'un Kitap Kulübü 🏰

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
1000055403.jpg

herkese iyi geceler ❤️
 
Selamlar,
Shantaram'ı bitirdim.

Çok güzeldi öncelikle onu söylemem gerek.
Kitap kapağında da belirttiģi gibi "Kader seni güldürmüyorsa espriyi anlamadın demektir"diyerek kitapla ilgili birşeyler karalayacağım.
Silahlı soygun suçundan 19 yıl hapis cezasi alan Avustralyalı bir adamın,hapisten kaçıp Bombay'e(Mumbai)gelmesiyle başlıyor hikaye. Cebinde bir miktar parası,sahte pasaportuyla kendisini Lindsday diye tanıtan bu adamın yolu, Prabaker,Karla,Vikram,Didier,Kadir,Lisa,Abdullah ve adını sayamayacağım kadar çok insanla kesişiyor.
Bir gece tüm parası gaspedilince Prabaker'le onun yaşadığı gecekondu/barakada kalmaya başlıyor. Orda ilk yardım bildiği için bir klinik kuruyor ,kolera salgını da dahil olmak üzere pek çok sorunla mücadele ediyor. Prabaker'le onun köyüne bile gidiyor,anne/babası ile tanışıyor. Annesi ona Tanrının huzur bahşettiği anlamına gelen Shantaram ismini veriyor.
Sonra mafyaya karışıyor,hatta tekrar hapise giriyor oradan Kadir (mafya babası)kurtarıyor Lin'i ki babası gibi oluyor,ona öyle bir baģlılık hissediyor.onlarla savaşın olduğu bölgelere yardıma gidiyor.
Abdullah'ı kardeşi gibi görüyor onun öldüğünü duyunca kendini uyuşturucunun kollarında buluyor ve Kadir yine onu oradan kurtarıyor.
Karla'ya aşık oluyor,onunda yaraları ve sırları var ,aşılması güć duvarları.
Size nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama hem herşeyle hemde hicbirşeyle ilgili bir kitap bu.
Birbirlerine sürekli karşılık beklemeden yardım eden insanlar bunlar,Lin'i de sarıp sarmalıyorlar,o da korkusuzca yardıma koşuyor her zaman.
Hindistan'a dair fazlaca bilgi ve detayda içeriyor kitap. Mesela Prabakerle takside giderlerken taksi kaza yapıyor ve Prabaker ,Lin çıkmamız lazım çabuk dediğinde araba patlayacak,alev alacak falan sanıyor Lin,halbuki kaza yapanı dövüyorlarmış ondan kaçtıklarını sonradan anlıyor. Hatta başka bir kazada aracın içindeki dayak yemesin diye kalabalık toplanmadan koşup içindekileri kurtarıyor.
Dillerini öğreniyor(marathi dili)onların dilinde konuşup cok acayip durumlardan sıyrılıyor mesela zira baktıklarında sarışın,renkli gözlü bir turist bu adam tip olarak ama onlardan biri gibi yaşıyor, davranıyor ve seviyorlar Lin'i,koruyorlar,kolluyorlar.
Kısacası içim ısındı okurken.
Tüm karakterlerle tanışmış gibi oldum hepsini çok güzel betimlemiş,mesela Prabaker denince bembeyaz dişleri ile kocaman gülümseyen bir adam geliyor gözümün önüne,Vikram'ın kıvırcık saçları,cümlenin sonuna yaar demesi,kovboy şapkası hala aklımda. Karlanın buz mavisi gözleri sofistike giyim tarzı,Abdülkadirin zarif ama savaşçı görünüşü. Hepsi aklımda okurken gözümde canlandi her seferinde.
yazarın dilini de sevdim ben.
Dağ Gölgesi'ni de okuyacağım muhakkak.
Tavsiye ederim hepinize okumanızı.
İyi pazarlar.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X