Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
Aziz Nesin çok sade anlaşır bir dille yazdığı bu eserinde bürokrasiyi mizahi bir dille eleştiriyor. Okuru derin derin düşündürürken memleketce çok iyi başardığımız gibi ağlanacak halimize gülerken buluyoruz kendimizi.
Kitap Yaşar Yaşamaz'ın ilkokula kayıt yapacağı zaman nüfus kağıdının olmaması ile başlıyor. Nüfus müdürlüğüne giden Yaşar ve babasi , kayıtlara göre Yaşarın henüz doğmadığı bir tarih olan 1915te Canakklalede şehit düştüğü için yaşamadığını ve kimlik verilemeyeceğini öğreniyor. Ömür boyunca kimliksiz yaşayan Yaşar'ın başına gelen talihsizlikler silsilesini okuyoruz.
Askere alacakları zaman yaşıyorsun derler terhis edilecekken nüfus kâğıdın yok terhis edilemezsin derler. Vergi için yaşıyorsun derler, miras alacağı zaman ölüsün derler. Iş aradığında kimliğin yok ölüsün derler, tımarhaneye kapatırken yaşıyorsun derler. Kısacası sistem işine gelen konularda Yaşarı yaşatmış, işine gelmeyen konuda öldürmüş.Kayıtlarda ölü olduğu icin ne sevdiğiyle evlenebilmiş ne de bir işe girebilmiş. Bu kitapta Yaşar Yaşamaz'ın var olma mücadelesini okuyoruz.
Yaşar Yaşamaz başına gelen trajikomik akılalmaz olayları hapishanedeki arkadaşlarına anlatırken biz de koğuş arkadaşlarıyla birlikte her seferinde haydaa diyoruz.
Anlatılanlar başta sadece radyo oyunu imiş çok beğenilince tiyatro oyunu, sinema filmi yapılmış sonra da kitap halinde yazmış Aziz Nesin. Hepsi de harika idi. Yazar kişi ve ortam betimlemelerini o kadar ustaca okura aksettırmış ki gözümüzde olayları canlandırıp film izliyor hissesine kapılıyoruz. Tavsiyedir
"Nasıl hepimizde biraz Don Kişot'luk varsa, demek biraz da Yaşar Yaşamaz'lık da varmış. Başıma gelenler yabancınız olsaydı yine de sever miydiniz beni arar miydiniz ? "