Şu an oğlumun fotoğrafına bakarak yazıyorum. 12. hafta ense kalınlığı çıktı. Tedbir amaçlı amniyosentez ve microarray yaptırdık. Her şey normal çıktı. Kalbinde sorun olabilir denildi. 21. haftada fetal eko çekildi o da temiz çıktı. Plasenta previam vardı, bütün hamileliğimde yattım desem yeridir. Ama oğlumun her şeyi yerindeydi. Ara ara kanamalarım oluyordu ama oğlum iyiydi hep. 18. haftada suyum geldi. Hemen doktoruma koştuk. Allah şu çektiğim acının bedelini ödetir ona inşallah. Bana su değil, idrar dedi. 1 ay boyunca gıdım gıdım suyum geldi. En son 24. gün gece 11 de doktoru aradım. Bu idrar değil gibi dedim. Bana evhamlı olduğumu söyledi. Onu dinlemeyip acile gittim o saatte. Beni yatırdılar ve İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırmaya gönderdiler ambulansla. 24 gün boyunca gelen şey idrar değil, amniyon sıvıymış. Suyum kritik seviyedeydi. Günlerce hastanede yattım. CRP çok yüksekti. Antibyotik başlandı. Sürekli nst ye bağlı kaldım. Oğlum hala çok iyiydi. Tepeciği bilenler vardır, Allah düşmanımı düşürmesin. Perinatoloji servisinin tuvaletleri umumi tuvaletlerden bile pis. Klozetler çalışmıyor. Midem bulana bulana temizleyip giriyordum her seferinde tuvalete. Taburcu ettiler. Eve geldim. 1 gün sonra karnımda sertleşme oldu. İlk hamileliğim diye tedirgin olup acile gittim yine. Acildeki doktor normal bir şey olduğunu söyledi. Bebek toplanınca olurmuş. Tanıdığım bir doktordu. Gelmişken bebeğe de bakalım dedi. Yüzü değişti. Seni nasıl taburcu ettiler, asit birikmiş dedi. Ciğere kadar gelmiş dedi. Burada bir şey yapamayız, Tepeciğe geri dön dedi. Sabahın 5nde yola çıktık. Tepeciktekiler kem küm etti. Bizden sonra olmuştur dediler. Tekrar yattım. Heyete çıktım. Yapacak bir şey yok, karnında ölmesini bekleyeceksin, doğarsa da ölecek zaten denildi. Bir gece sabaha kadar ağladım, araştırdım yatarken. İzmirde bu konuda uzman Serkan Güçlüyü bulup aradım. Pandemiden ötürü kabul etmedi beni. Arda Lembet'i buldum. Aradım, hemen gel dedi. İmza ile çıkış yapıp İstanbula gittim. Arda Bey su bitmiş, sezeryan yapalım, şansı olur dedi. Akciğer iğnesi yapılmıştı. Acıbademde doğuma girdim 30. haftada. 1800 gram doğdu oğlum. 5 gün yaşadı. Yoğun bakımda, kablolara bağlı. Elimde kısa bir video ile 3 fotoğrafı var sadece. Yoğun bakımdan çekip göndermişlerdi. Ona ilk kez dokunduğum yer Acıbadem'in bodrum katında bir yerdi. Teşhis etmek için. Daha önce görmemiştim ki... Yoğun bakımın kapısına gidip bekleyip bekleyip dönüyordum. Oğlumu ilk ve son kez o gün, 25 Kasımda gördüm. Allah düşmanıma yaşatmasın. Yüzü gülüyordu. Dudağının üzerinde kabloların bıraktığı morluk kalmıştı. Öyle güzeldi ki, anlatmamın imkanı yok. Bu dünyaya ait olamayacak kadar güzeldi. Olamadı da zaten. Oğlumun toprağa verilişi hala gözümün önünde. Babası ilk kez kucağına aldı, toprağa koydu. Cehenneme girmeyi tercih ederdim. Karnımda dikişler eve geldim. Eşim ve ben. Yeni boyanmış odası, eşyaları hala duruyor. Kalbim o gün onunla toprağa girdi. Yerinde ateş var. Ağlayamıyorum artık. Yutkunamıyorum, boğazımda yumruk oluyor sadece. Aldığım nefesten, bastığım topraktan utanıyorum. Suyum geldiği gün kendine doktor diyen o herif beni doğru yönlendirse hiçbiri olmayabilirdi. Mahşer gününü bekliyorum. Ondan alacak bir hayatım var. Bu dünyada bana evlat acısını yaşattı ya, tek umudum onun elinden ahiretini almak. Onun cehenneme girdiğini görmeden asla rahat etmeyeceğim.
Şimdi tekrar hamilelik planlıyoruz. Allah bir daha yaşatmaz inşallah. İyi bir doktorun olsun. Ve içini rahat tut. Dua et. Dilerim yaşadığın son acıdır. Allah sana sabır versin.