Denk gelince "çocuğa ne vuruyorsun?" diyorsun. "Sana ne benim çocuğum" diyor. Karısını tartaklayan adam görüp "napıyorsun kadına?" diyorsun. Bu sefer kadın "sana ne benim kocam" diyor. E bu çocuklar ya o adama ya o kadına dönüşüyor. Şiddet normalleşiyor.
Bakıyorum fiziksel şiddet uygulamayan da psikolojik şiddet uyguluyor. O kursa git, gitar da çal, İngilizce öğren, şakır şakır konuş, o sınava gir, şu bölümü yaz, şu okula git, o mesleği yap, onunla evlenme, çocuk yap, karını boşa vs.
Sonu gelmiyor yani. Ben "ohoo çok mutluydum, acayip mutlu bir çocuktum. Annem de babam da mükemmellerdi" diyen çok insan görmedim ki hayatımda. İstisna bunlar.
Sonra "artık çocuk yap" diyorlar. "Aaa çocuksuz ev mi olur, evin neşesi" diyorlar. Ben kendi neşem için dünyaya, şu kaosun ortasına bir canlı getiricem. Acı çekecek, mutsuz olacak. Belki iyi ebeveyn olamayacağız. o çocuk bir kere "niye doğdum ki" dese vicdan azabından öleceğiz. Sonra "nasıl çocuk düşünmüyorsun?" Korkuyoruz demek ki. Mutsuz çocukluktan, mutsuz çocuklardan, kötü ebeveynlerden, ülkede olmayan güvenlikten, adaletsizlikten, eğitim sisteminden, maddi açıdan yetememekten, istediği oyuncağı alamamaktan, eksik bırakmaktan korkuyoruz besbelli. Ama çocuk evin neşesi. Sonra çocuklar anneanne, babanne yanında rezil oluyor.
Anne baba olmak çok kolay. Sevişiyorsun hop çocuk. Ama bir insan yetiştirmek, o sorumluluğu almak inanılmaz zor. Baskıyla yapılan, aman ne olacak herkes yapıyor diye yapılan çocuklar da hep böyle acı çekiyor işte dünyada. Yazık.