Her şey bitti derken? Ne olur umut olun bana...

Yazdiklarinizi okurken goz yaslarimi tutamadim ne guzel bir sevgi. Basiniz sagolsun mekani cennet olur insallah.
 
Tüm mesajları tek tek ağlayarak okudum. Ara verdim, devam ettim, tekrar ağladım. Allah size sabır versin, mekanı cennet olsun. Okurken hep güzel bi haber alma umuduyla ilerledim, görünce çok canım yandı. Hepimiz bir gün öleceğiz sanırım en büyük teselli bu... Allah cennetine dahil etsin...
 
JessicaJoy JessicaJoy çok üzgünüm
Rabbim sabrını artırsın
Mekanı cennet olsun inşallah
Umarım kendini kapatmazsın
Buralardan uzak kalma
Burada sana destek olacak bir sürü kişi var
Acını paylaşıyoruz
 
Konularınızdan bildiğim kadarıyla ilişkiniz farklı bir boyuttaydı. Hayat şartları veya duygularınız bir şekilde ilişkinizi şekillendirmişti.

Kendinizi suçlamayın.
İnsanoğlu ne zaman ne olacağını kestiremez.Öyle güzel hisleriniz varmışki birbirinize,O size gönül koymamıştır.
Siz de üzülmeyin,bundan sonra yapılacak şey dua etmek ve mutlu olmaktır.Hakanınız da mutlu olmanızı isterdi.

Ölüme başka bakar oldum son zamanlarda..
Hepimiz öleceğiz, bu bir son değil sonsuzluk başlangıcı.Sevdiğiniz erken erdi vuslata. Üstelik Allah bilir ama güzel makamlarda olduğunu ümit ediyoruz.
Ne mutlu öylesi insanlara!

Allahın sonsuz sabır deryasından bol bol sabır dilerim size..

Onun mutlu olduğuna, acılarının bittiğine seviniyorum.

Onun kurtuluşunun benim olmadığım bi yerde olması ne büyük bir sınav, buna dayanamıyorum, Allah affetsin.

Ona bensiz günlerini yazması için verdiğim deftere her şeyi yazmasını istemiştim.

Allahım.

Babasıyla yaşıyordu, yemek bulamadığı günleri yazmış, ben burada tabağımdakileri bitiremezken o yiyecek bir şey bulamamış.

Ben ne giyeceğimi seçemezken onun giysi dolabının o hali...

Ben tedavi ve doktor beğenmezken onun kırık dişi dilini kesmiş, nasıl acımış canı.

Allahım.

Biz zaten onunla farklı dünyalarda yaşıyormuşuz.

Ben onun iyileşmesi icin dua ederken dayanılmaz ağrılar yaşayacağı ve bu yokluğu çekeceği bi yerde kalmasını istiyormuşum.

Bir araya gelsek bunların hepsi bitecekti ama Hakan buna dayanamazdı.

Bozuk parayı bile vermeme dayanamazdı benim, o hayatı nasıl yaşardı...

Allahım.

En korktuğu duygu merhametti, en çok da benim merhametim.

İçimde bütün güzel duygular onun, içinde merhamet de var, inşallah affeder beni ama bunu hayattayken hissettiyse ben kendimi nasıl affederim.



Allah rahmet eylesin. Mekani cennet olsun.

Insallah ruyalarinda görürsün Hakanı
Insallah cennette kavusursunuz.

Allahin takdiri boyleymis. Allah sana ailesine sabirlar versin.

Duygularini okadar guzel ifade ediyorsunki
Kitap yazsa keske dedim kendi kendime
Hakanla tanismanizdan itibaren her ani her saniyeyi yazsan
Elde edilen gelirle onun koyunde birseyler yaptirsan mesela
Adini yasatsan
Hem seninde acini daha hafif atlatmana neden olur

Senin sagligin nasil. Iyimisin. Cok halsizim demistin bir mesajinda.

Konus birleriyle. Yaz rahatla dok icindekileri.
Hani burada yasanmis ask hikayeleri diye bir bolum varya
Orayada yazabilirsin
Icine atma ne olur. Birakma kendini. Oda boyle isterdi

Yazmayı çok istiyorum, hiçbir anımızı unutmak istemiyorum ama dayanamıyorum.

Herkesle yazışmaları silinmiş, değişen, kaybolan, bozulan telefonlar, benim de başıma gelir diye ödüm kopuyor.

Oturduğumuz yerlerde ses kaydını açardım telefonun.

Hep yetimhanede büyümüş bi çocuğun hayatını senaryaloştırmak istediğini söylüyor.

Bunu bile düşündüm ama bu onun halini anlatan bir şey değil.

Ben herkesin onun ne kadar mükemmel biri olduğunu öğrenmesini istiyorum.

Onun o yoklukta akıl ettiği şahane sürprizleri, her şeyden bir espri buluşunu, çocukların sevgilisi olduğunu, benim gibi işi ve ailesi dışında bir hayatı olmayan, ruhsuz, duyarsız birinin kalbini nasıl sıcacık yaptığını, herkesin soğuk nevale dediği beni nasıl ehlileştirdiğini, yüzümü Allaha döndürdüğünü herkes öğrensin, ayağına diken batsa dünyayı ayağa kaldıranlar bu mükemmel adamın sabrını örnek alsınlar istiyorum.

Bu da Allahın tasarrufunda, inşallah bunu kısmet eder, onu anlattığım herkes hayran oluyor ona, bu sayı artar da ben de çok istemesine rağmen gizlediğim varlığını herkese duyurarak telafi ederim hatamı, en azından bu dünyada.



Başınız sağolsun..

Allah razı olsun.

Gozyaslari icinde okudum yazdiklarinizi, cok uzuldum. Bende kardesimi kaybettim gectigimiz haziran ayinda onsuz 2 yili doldurduk. Kanserden degil ama beyin kanamasindan vefat etti. 7 gun boyunca komada yatti. 7 gun boyunca hergun tekrar tekrar öldüm, kardesimi o kadar siringalarla, ignelerle gormek kalbimi bin parcaya boluyordu hergun. Yemek yemeyi cok seven kardesim, 7 gundur oylesine yanina asilmis bir torbadan sivi sekilde besleniyordu guya. Cok dua ettik bizde acmasi icin gozlerini, rabbim yanina aldi. Hergun yanindaydim ama dayanamadigim icin cok fazla kalamiyordum odasinda. Vefatindan bir gun once yanina gittim, ellerini tuttum, defalarca beni affetmesi icin yalvardim. Hastaneye yattigi gunun sabahi kotu sekilde kavga etmistik, sabah kahvaltisini bogazina dizmistim. Ne kadar uzgun oldugumu, kendimi affedemedigimi hic bilemedi. Komada yatanlar seni duyar diyorlar, beni duymus mudur kardesim bilmiyorum. Son kez helallik bile isteyemedim ondan.

Son 2 gun doktorlar beyin ölümü gerceklesiyor artik yapabilecegimiz hicbirsey yok dediler. Hayat unitesinden aldilar. Zor nefes aliyordu, belki dakikada 30 kere nefes almiyordu. Her almadigi nefeste ölüyordum sanki. Her almadigi nefeste daha uzaklasiyordu kardesim dunyadan.

Kabullenmistim ben. Allah vaktini bu vakit tayin etmisse, ne yapabiliriz biz dedim, oyle dua ettim. Vucudu giderek soguyordu, kafami gogsune dayayip aglayabildim sadece. Allah'im dedim al canini. Bu kadar aciya nasil dayanacak bedeni? Yasasa bile beyni buyuk derecede hasar gorecekti. Ister miydi boyle bir hayati kardesim? Allah'im yanina al diye agladim. Kendi icimde catisiyordum cok ama o halde sevdiginin aci cektigini gormek olumden beter. Son saatler oldugunu biliyordum. Sonra gitti, ruhunu teslim etti. Bagirmadim, cagirmadim, sessizce agladim, kurtuldu dedim.

Dayanamadigim zamanlarda Allah affetsin, hala, hala 2 yil sonra bile hergun agliyorum. Sesini unutmaktan, ismimi soyledigi zamanlari hatirlayamamaktan korkuyorum. Allah'im her canli ölümü tadacak demis, bunu bilsek bile, insaniz, kalbimiz dirayetini yitirebiliyor. Kabullenmek zor oluyor, zor hem de cok zor.

Kardesimi ruyamda goremiyordum bende ilk zamanlar, insan idrak ettikce, farkina vardikca mumkun oluyor ruyada gormek. Ilk gordugum ruyada sagligina kavusmustu hastane odasinda herkes cok mutluydu. KAfasini gogsume dayayip, saclarini oksadigimi hatirliyorum. Ben onu eski haliyle hatirliyorum ki hastanede saclarini kazimislardi. Cok mutluydu, Bak dedim 3 ay oldu, sen hastaneye yatarken yaz mevsimiydi, simdi mevsim sonbahar. Cok ozledim seni, bir daha bu kadar sure ayri kalmayalim sakin demistim. Gulerek kafasini sallamisti.

Ruyalarda bulusmak guzel ama uyandigin zaman o gerceklik oyle bir carpiyor ki seni kendine zor geliyorsun. Hem olesiye ruyamda gormek istiyorsun hem de istemiyorsun. Zor cok zor uyaninca herseyin ruya oldugunu bilmek. Hep hickiriklarla, gozyaslariyla uyaniyorum onu ne zaman ruyamda gorsem. Ruyalarimda hic öldügünü kabullenemiyordum. Hep hayatta goruyordum. Ta ki gecen haftaya kadar. Ruyamda yanimda oturuyor. Artik yasamadigini biliyorum. Iyi misin diyorum iyiyim diyor. Sonra dayanamayip aglamaya basliyorum. Anlamiyor, neden agliyorsun diyor bana. Elini tutup opuyorum. Hani hayatta canin gibi sevdiklerin vardir. Eger birgun kaybedersen sevdiklerinden birini, canindan can gidiyor, asla eskisi gibi olmuyor. O bosluk dolmuyor, yarim bir insan oluyorsun diyorum aglayarak. Tam sarilmak isterken uyandim, sarilamadim. Anladim ki bilinc altim artik kabullenmis kardesimin vefatini. O gun kendime gelmek cok zor oldu..

Bunlari da simdi neden yazdim bilmiyorum. Yaraniza tuz basmak gibi algilamazsiniz insallah. Hickiriklarla aglayarak okudum yazdiklarinizi. Bu yorumu da zor yazdim. Zor cok zor. Allah sabir versin. Ben hayata devam edemeyecegimi dusunuyordum, ama yillar geciyor. Oyle boyle geciyor. Allah'ima dua ediyorum cennetine kabul et kardesimi diye. Zaten inancimiz var elimizde. Biliyoruz ki bu dunya sadece gecici bir durak, ahiret asil baslangic.

Bu gece mubarek cuma gecesi. Az sonra Yasin'i Serif okuyacagim. Hasan icinde okuyacagim, ruhuna gonderecegim. Allah mekanlarini cennet etsin, Allah tekrardan sabir versin.

Allah razı olsun.

Hakan için dua edenlerden bin kere razı olsun.

Her yıl doğum gününü kutlardım, bu yıl aylarca süren tartışmalarımız doğum gününde de sürdüğü için hediyelerinin resmini gördü, kendilerini göremedi.

O onca yoklukta kendisine alınan antep fıstıklarını, cevizleri saklama kabına koydu, en sevdiğim un helvasını kavurdu o hasta haliyle, ablamın, yeğenimin sevdiği çikolatalarla birlikte o karda kışta gönderdi, ben inat ettim göndermedim.

Allahım.

Bu nasıl bir ceza ki pişman olduğum, kendimi affedemediğim o kadar çok şey var.

Onu kaybetmek zaten çok ağır ama hatalarım...

Allahım.

Ben affedemiyorum kendimi nolur sen affet.

Nolur Hakanım affetmiş olsun beni, nolur ona da affettir.
 
Yazdiklarinizi okurken goz yaslarimi tutamadim ne guzel bir sevgi. Basiniz sagolsun mekani cennet olur insallah.

Allahım.

Amin inşallah.


Tüm mesajları tek tek ağlayarak okudum. Ara verdim, devam ettim, tekrar ağladım. Allah size sabır versin, mekanı cennet olsun. Okurken hep güzel bi haber alma umuduyla ilerledim, görünce çok canım yandı. Hepimiz bir gün öleceğiz sanırım en büyük teselli bu... Allah cennetine dahil etsin...

Amin inşallah.

Allah razı olsun.


JessicaJoy JessicaJoy çok üzgünüm
Rabbim sabrını artırsın
Mekanı cennet olsun inşallah
Umarım kendini kapatmazsın
Buralardan uzak kalma
Burada sana destek olacak bir sürü kişi var
Acını paylaşıyoruz

Allah herkesten razı olsun.

Hakanın varlığında da yokluğunda da buradan, özelden akıl verenler, moral verenler...

Bu konuyu açıp duruyorum.

İlk açtığım gün hala umut olan sayfaları tekrar tekrar okuyorum.

Ailesinin onun halini gördüğü, doktorlardan kesin sonucu duyduğu için ümidi kestiği ama benim hala inandığım zamanlar...

Sonra ilerleyen sayfaları okuyorum, kendimi alıştırmaya çalışıyorum, benzer hikayeleri görüyorum.

Allahım.

Yıllar geçmiş, hala ilk günkü gibi acı çeken insanlar var.

Bu acı yıllar boyu ancak çok kuvvetli bir sabırla taşınır yoksa insan ya ölür ya da Allah korusun isyana düşer.

Ben Hakanın sağlığında da Allahım sonuç ne olursa olsun yüzümü sana döndürecek kuvvetli bir iman nasip et dedim.

Sonra böyle dua ettiğim için kızdım kendime, "sonuç ne olursa olsun ne demek, kurtulacak ya o" diye.

O gelgitler, hala devam eden kafa karışıklığı...

Her konuda hayırlısını isterdim, ilk defa "Hakan yanımda olsun, hayırlısı da bu olsun" dedim, ilk defa da çok istediğim bir şey olmadı hayatımda, abartmıyorum, ömrümde ilk defa.

Hakana karşı çok hatalarım oldu, onu çok kırdım, üzdüm, bunalttım ve son olarak onun için doğru dua etmeyi, takdire razı olmayı bile beceremedim.

Hakanla ilgili hatıralar kalbimde en derin yerde kalacak, Allahım, en derin pişmanlıklarla birlikte...
 
Cesaret edip de hepsini okuyamadım. ona rağmen gözyaşlarına boğuldum. Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Çok üzgünüm. Ama hiçbir şey için kendini suçlama. Onu geçmişte çok üzdüm diye dertlenmişsin, yapma bunu.
Mekanı cennet olsun inşallah.
 
Öyle güzel anlatıyorsunuzki, çok çok farklı bir insanmış.. Herkesin tanıması gereken, özel bir kişiymiş, size ne mutlu..
 
Cesaret edip de hepsini okuyamadım. ona rağmen gözyaşlarına boğuldum. Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Çok üzgünüm. Ama hiçbir şey için kendini suçlama. Onu geçmişte çok üzdüm diye dertlenmişsin, yapma bunu.
Mekanı cennet olsun inşallah.

Kendimi affedebilsem...

Daha onun yasını tutamadım biliyor musun?

Kendime kızmaktan, o kadar iyi bir insanken, o kadar zordayken benim için yaptıklarına layık olamama hissinin ağırlığının altında ezilmekten kurtulamıyorum.

Varlığıyla bulutlarda gezerken şimdi bu hislerin altında kaldım, kemiklerim kalbimi sıkıyor, nefessiz kalıyorum.

Burada böyle anlatıyorum ya, bunun kaç katını yaşıyorum, tarif edemiyorum.

Hayatta her şeyin telafisi var, uçağı kaçırırsın diğer uçakla gidersin, sevdiğin misafir yatıya kaldığı gece uyuyakaldıysan nasıl olsa bir daha gelecektir.

Başka ülkeden sevdiğin bir yiyecek gelir, onu başkası yer, bir daha getirtirsin biriyle, olmadı parasıyla.

Böyle binlerce örnek sayabilirim, ben eskiden olay çıkarırdım ters giden mevzularda, birileri halledeceğini söylerdi, oralı olmazdım.

Telafisi varmış hepsinin.

Bi tek bunun yokmuş.

Hakan burada değil, onunla ilgili hiçbir şeyi telafi şansım yok.

Dua edebilirim, hayır işleyebilirim.

Ama onun ağzından "seni affettim Miniğim" sözlerini duyamam.

Allahım...





Öyle güzel anlatıyorsunuzki, çok çok farklı bir insanmış.. Herkesin tanıması gereken, özel bir kişiymiş, size ne mutlu..

Öyleydi.

Benim anlatamadığım kadar bu dünyaya, bu zamana ait olamayan biriydi.

Ben de onu tanıdığı için bu dünyanın en kısmetli ama bu şansı kullanmayı becerememiş, becerebilseydi bile eli kalbinde ve o güzel günlerin hatırasını tek başına yaşayan, onun ısrarlarını reddettiği için bu güzel anılara başkalarını şahit etmekten aciz kalmış, ailesine ondan bahsetmeyerek onu değil kendini yalnızlaştırmış en acılı insanıyım.

Kendime haksızlık ediyorum gibi düşünebilir okuyanlar.

Öyle düşünmeyin.

İnsan kendine bir nimet gelince, hele bu bir cansa, bir de Allahın dert verip sadece kendine döndürdüğü, başka kimseden hayır görmeyen bir cansa ya ihya olur ya da perişan.

Ömrümün bu zamana kadarki kısmını hor kullandım, ziyan ettim.

Şu an onunla tanıştığımda, birlikte yaşlanma hayali kurduğumuzda onun olduğu yaştayım.

Geri kalan ömrümü onunla başladığımız, ondan öğrendiğim kuvvetli sabır ve inançla yaşayabilirim inşallah.

Allahım...
 
Kendimi affedebilsem...

Daha onun yasını tutamadım biliyor musun?

Kendime kızmaktan, o kadar iyi bir insanken, o kadar zordayken benim için yaptıklarına layık olamama hissinin ağırlığının altında ezilmekten kurtulamıyorum.

Varlığıyla bulutlarda gezerken şimdi bu hislerin altında kaldım, kemiklerim kalbimi sıkıyor, nefessiz kalıyorum.

Burada böyle anlatıyorum ya, bunun kaç katını yaşıyorum, tarif edemiyorum.

Hayatta her şeyin telafisi var, uçağı kaçırırsın diğer uçakla gidersin, sevdiğin misafir yatıya kaldığı gece uyuyakaldıysan nasıl olsa bir daha gelecektir.

Başka ülkeden sevdiğin bir yiyecek gelir, onu başkası yer, bir daha getirtirsin biriyle, olmadı parasıyla.

Böyle binlerce örnek sayabilirim, ben eskiden olay çıkarırdım ters giden mevzularda, birileri halledeceğini söylerdi, oralı olmazdım.

Telafisi varmış hepsinin.

Bi tek bunun yokmuş.

Hakan burada değil, onunla ilgili hiçbir şeyi telafi şansım yok.

Dua edebilirim, hayır işleyebilirim.

Ama onun ağzından "seni affettim Miniğim" sözlerini duyamam.

Allahım...







Öyleydi.

Benim anlatamadığım kadar bu dünyaya, bu zamana ait olamayan biriydi.

Ben de onu tanıdığı için bu dünyanın en kısmetli ama bu şansı kullanmayı becerememiş, becerebilseydi bile eli kalbinde ve o güzel günlerin hatırasını tek başına yaşayan, onun ısrarlarını reddettiği için bu güzel anılara başkalarını şahit etmekten aciz kalmış, ailesine ondan bahsetmeyerek onu değil kendini yalnızlaştırmış en acılı insanıyım.

Kendime haksızlık ediyorum gibi düşünebilir okuyanlar.

Öyle düşünmeyin.

İnsan kendine bir nimet gelince, hele bu bir cansa, bir de Allahın dert verip sadece kendine döndürdüğü, başka kimseden hayır görmeyen bir cansa ya ihya olur ya da perişan.

Ömrümün bu zamana kadarki kısmını hor kullandım, ziyan ettim.

Şu an onunla tanıştığımda, birlikte yaşlanma hayali kurduğumuzda onun olduğu yaştayım.

Geri kalan ömrümü onunla başladığımız, ondan öğrendiğim kuvvetli sabır ve inançla yaşayabilirim inşallah.

Allahım...
Onun kişiliği, güzel huyları, inançları size de sirayet etmiş olmalı, çok güzel yazıyorsunuz.

Affınıza sığınarak sormak istiyorum cevaplamak zorunda değilsiniz.. Ayrı mıydınız son zamanlarda, ayrılmış bir çift miydiniz..
İlişkiniz ilgimi çekti.. Ayrı ama birbirine kalpten bağlı iki insansınız gibi hissettim
 
Kendimi affedebilsem...

Daha onun yasını tutamadım biliyor musun?

Kendime kızmaktan, o kadar iyi bir insanken, o kadar zordayken benim için yaptıklarına layık olamama hissinin ağırlığının altında ezilmekten kurtulamıyorum.

Varlığıyla bulutlarda gezerken şimdi bu hislerin altında kaldım, kemiklerim kalbimi sıkıyor, nefessiz kalıyorum.

Burada böyle anlatıyorum ya, bunun kaç katını yaşıyorum, tarif edemiyorum.

Hayatta her şeyin telafisi var, uçağı kaçırırsın diğer uçakla gidersin, sevdiğin misafir yatıya kaldığı gece uyuyakaldıysan nasıl olsa bir daha gelecektir.

Başka ülkeden sevdiğin bir yiyecek gelir, onu başkası yer, bir daha getirtirsin biriyle, olmadı parasıyla.

Böyle binlerce örnek sayabilirim, ben eskiden olay çıkarırdım ters giden mevzularda, birileri halledeceğini söylerdi, oralı olmazdım.

Telafisi varmış hepsinin.

Bi tek bunun yokmuş.

Hakan burada değil, onunla ilgili hiçbir şeyi telafi şansım yok.

Dua edebilirim, hayır işleyebilirim.

Ama onun ağzından "seni affettim Miniğim" sözlerini duyamam.

Allahım...



Peki o senin kendini böyle hırpalamanı ister miydi hiç?
Canım sana böyle söylüyorum, ben de buradaki herkes de ilişkilerinde zaman zaman pervasız olabiliyor. Çünkü bizler insanız, bazen duygularımızı, öfkemizi kontrol edemeyebiliyoruz. Hepimiz yapıyoruz bunu. İnsan en çok sevdiğini incitir zaten. Bazen istemeden ona bağırdık, kötü davrandık diye bu bizi kötü, vefasız biri yapmaz ki.
Sen şu an hissettiğin kadar berbat birisi olsaydın, inan bana pişmanlık duymazdın. Hiç düşünmezdin bile.
Sen hep ona layık olamadığını hissettiğin anlara odaklanıyorsun. Ya diğerleri?
Bak sana çok samimi söylüyorum Jesssica, eğer öleceksem son günlerimi geçireceğim kişi senin gibi olsun isterim. Beni çok seven birinin varlığıyla öleyim hiç değilse, son anlarımda onunla geçirdiğim güzel günler gelsin aklıma. Bomboş yaşayıp bomboş bir zihinle öleceğime acı tatlı ne varsa yaşadığım birisi olsun gözlerimi kapatırken.
Bence sen ona bunu verdin.
Kaç insan var öldükten sonra hatırlanmayan, umursanmayan, sevgiyi hiç tatmamış haberin var mı?
 
Onun kişiliği, güzel huyları, inançları size de sirayet etmiş olmalı, çok güzel yazıyorsunuz.

Affınıza sığınarak sormak istiyorum cevaplamak zorunda değilsiniz.. Ayrı mıydınız son zamanlarda, ayrılmış bir çift miydiniz..
İlişkiniz ilgimi çekti.. Ayrı ama birbirine kalpten bağlı iki insansınız gibi hissettim

Bana her şeyi sorabilir misiniz, o kadar çok destek oldunuz ki her şeye hakkınız var, rahatsız olmayın lütfen.

Biz hiç bir araya gelmedik ama hiç de ayrılmadık, öyle garip bir durum.

Beş yıl önce onu tanıdığımda 19 yaşında atlattığı kanser yüzünden profesyonel futbol hayatı bitmiş, başka hiçbir şeyin de onu o denli mutlu edemeyeceği bir hayatı vardı, 33 yaşındaydı.

Hastalığı atlatalı yıllar geçmişti ama zor bir hayatı vardı, maddi manevî ve burnunun kenarında yeni bi kitle şüphesi.

O kadar ketumdu ki hiçbir şey anlatmazdı, kimseye anlatmadığını, bana hiç anlatmayacağını söylerdi, ben de ısrarla bi gün anlatacağını...

O kitle korktuğu gibi kötü huylu çıktı, iki yılı aşkın süre çok ağır bi tedavi, dualar ve korkularla geçti.

Ne öncesinde ne de bu süre içinde hiç yüz yüze gelmedik.

İsimlerimizi, yaşadığımız yerleri, doğum günlerimizi, mesleklerimizi hep oyunlarla, ipuçlarıyla söylemiştik birbirimize o kadar tanıyorduk birbirimizi.

Doğum günlerimiz aynı ay, on gün arayla, yaşadığımız yer de aynıymış meğer, onlar kırk yıl önce ailece taşınmışlar buradan, küçükken annelerimizin beslediği hayvanlar, ekip diktikleri, pişirdikleri yöresel yemekler, akrabalarımızın yüzleri, ailedeki hastalıklar, ten renkleri, göz renkleri hep aynı, o fotoğrafları yüklesem buraya inanamazsınız.

Küçükken yaptıklarımız hep aynı...

Mesela 99da sol dizimde bi sıkıntı, doktor doktor gezdik, aynı yıl, yani 99da onun da sol dizinde bi kitle çıkıyor, birbirimizi tanımadan, farklı hastanelerin aynı bölümlerinde geçiriyoruz o yılı...

Böyle o kadar çok örnek var ki, Hakanla biz aynı çocukluğu, aynı gençliği, neredeyse aynı ailelerde yaşamış, teni, ellleri, gözleri, vücudundaki benleri bile aynı yerde olan iki insan olduğumuzu gördükçe hem şaşırıyor hem de çok seviniyorduk.

O nüksü atlattığında yanıma geldi Hakan, çok riskliydi daha yeni iyileşmişti ama ablasıyla geldi.

Ben karşı cinse ve evliliğe çok mesafeli olduğum için hastane odasında bile "Ben iyileşene kadar hayatında kimse olmaması için dua ediyorum" diyen harika bir adamla değil de bir tanıdıkla görüşmeye gider gibi gittim oraya.

Onu ilk gördüğümde, merdivenleri çıkarken...

Nefesim kesilecek sandım, geri geri gittim, geri dönecektim hatta, kendimi görmüş gibi oldum ve çok daha başka şeyler...

O gün ve sonrasında yaşanan buraya sığamayacak kadar çok anı...

Onun her seferinde benimle bir hayat kurma isteği, benim ona bunun minnet duygusundan fazlası olmadığını söyleyerek onu sürekli sevgisini ispatlamak zorunda bırakmam.

Her seferinde ona onun için daha hayat dolu, daha güçlü, daha pozitif birini dilediğimi söylemem, sadece onunla değil kimseyle evlenmeyeceğimi, evlilik fikrinden hiç hoşlandığımı anlatmam...

Onun beni tüm sülalesine anlatması, "burada herkes seni çok seviyor" demesi, hepsine bana hazırladığı hediyeler için görevler vererek bunu ispat etmesi, bana diktiği oyuncak bebek için, kavurduğu helva için herkesi seferber yapması, bunun fotoğrafları...

Onun benden ailem ve arkadaşlarıma ondan bahsetmemi istemesi, onu sadece ablama ve iki arkadaşıma anlatışım...

Bizi birlikte gören öğretmen arkadaşlara karşı aramızda özel bir durum olduğunu şiddetle inkar edişim...

Ta ki geçen yıl bu zamanlara kadar..

Artık ben de onunla bi hayat istiyordum, onun her öğün sağlam beslenmesi için sürekli yeni yemekler pişirilmesi gerekiyor diye hiç sevmememe rağmen mutfaktan çıkmıyor, ortam hijyenik olsun diye sürekli temizlik yapıyordum.

Bütün bunları kendi evimde yaptım, bizim evimize hazırlık olsun diye, onun sorumluluğunu taşıyabileyim diye.

Ki bu arada saçma sapan kavgalarımız da oluyordu, onu artık daha fazla üzüyordum çünkü daha fazla seviyordum, böyle saçma bi dengesizlik var maalesef, sevdikçe üzüyor insan.

Şubatta iyice ağırlaştı durumu, önceki yazdan devam eden kitleler arttı, bana geçtiğimiz Ağustosta, Eylülde "seneye aileler tanışmış olacak, bir araya geleceğiz, hissediyorum" derken yine ağırlaşmıştı durumu, dediği de oldu her zamanki gibi, bir araya geldik, ona gittim ben, toprağına gittim ve artık ailem ondan haberdar.

Allahım.

Artık telefonu eline eskisi kadar sık alamıyordu, ablasıyla konuşmaya başladım, öğrenince nasıl sevindi, "ablam mı aradı, sen mi" diye sorardı hep, ailesinden biriyle görüşmemi o kadar istiyordu ki...

Hastane odasından, o halde video gönderdiler bana, 14 şubatta yatış oldu, 14 şubat videosu, o akıcı konuşması artık çizilmiş bir plak gibi takılarak, o gülüşü suratında donarak ve o sevdiğim sakalları kesilmek üzereyken...

Allahım.

Aralarda hayal kurmaya devam ettik, gözleri çift gördüğü için mesajların sonuna kalp koyamadığı için, konuşurken dikkatini toplayamadığı için özürler diliyordu sürekli.

Zekasına hayran olduğum adam, adını hatırlayamaz haldeyken bana ağrıyan dizimi, sorun yaşadığım gözümü, öğrencilerimi soruyordu ama sadece bu kadar, sonraki konuşmada tekrar, non Hodgkin lenfoma, hafızayı mahveden o kitleler, o kitap gibi beyni karalanmış bi kağıda dönüştürmüştü.

Ona ilk buluştuğumuz, görüştüğümüz yerlerin resmini atıyordum, bazılarını hatırlıyordu, dünyada benden mutlusu yoktu o zamanlar.

Daha evvel bana hastayken onu görmemi istemediğini söylemişti, ablasının attığı resim bile kızdırmıştı onu, zaten iyice ağırlaştığında ohal ilan edildi, il dışı yasak oldu, ben yemek yiyemiyordum perişandım yani istediği oldu, göremedim onu.

Son gününe kadar sayısız dua ve çare araştırdım, bir sürü yetkili ve profesörle görüştüm.

Hastanede yani doktorlar hala şans verirken hoparlörü açtılar bi gün.

Lösev temsilcisiyle görüştüğümü, psikolojik destek ve iş konusunda yardım alacağımızı, onun hastalığının ne denli ağır olduğunu bu süreçte anladığımı ve artık buna göre davranacağımı söyledim, o yemek yemezse benim de yiyemeyeceğimi...

Üç kez "tamam" dedi.

Nasıl güçsüz, sanki üstünde enkaz olan bir can ağırlığıyla çıkan o ses, duyduğum son sesi.

O gece "ben yedim Miniğim de yesin" demiş, tüm aile ertesi gün teşekkür etti böyle söyleyip yemeğini yedi diye.

Hem yemeğini yemesine hem de beni düşünmesine nasıl şükrettim.

Bu benim en büyük tesellim.

Beni düşünerek ve beni severek hatta yaptığım her şey için beni affederek beni bıraktığına dair tek umut ışığım.

Sonra kendinde değilken hep tanışmak, elini öpmek istediği ama benim aptal gibi engel olduğum annemin selamını iletmelerini istedim, bilinci kapalı halde gözlerini açıp "çok sağolsun" dediğini söylediler.

Vefatından birkaç gün önce, kendinde değildi ama onu herkese anlattığımdan haberi oldu mu, aldı mı annemin selamını, onu tanıdığından haberi oldu mu?

Allahım.

İnşallah öyledir.

Çok uzattım, özür dilerim.

Ama çeyreğinin çeyreğini bile anlatmadım, içime sığmıyor ki bu kadar hatıra, nasıl dökülmesin, nasıl durdurabileyim kendimi...




Peki o senin kendini böyle hırpalamanı ister miydi hiç?
Canım sana böyle söylüyorum, ben de buradaki herkes de ilişkilerinde zaman zaman pervasız olabiliyor. Çünkü bizler insanız, bazen duygularımızı, öfkemizi kontrol edemeyebiliyoruz. Hepimiz yapıyoruz bunu. İnsan en çok sevdiğini incitir zaten. Bazen istemeden ona bağırdık, kötü davrandık diye bu bizi kötü, vefasız biri yapmaz ki.
Sen şu an hissettiğin kadar berbat birisi olsaydın, inan bana pişmanlık duymazdın. Hiç düşünmezdin bile.
Sen hep ona layık olamadığını hissettiğin anlara odaklanıyorsun. Ya diğerleri?
Bak sana çok samimi söylüyorum Jesssica, eğer öleceksem son günlerimi geçireceğim kişi senin gibi olsun isterim. Beni çok seven birinin varlığıyla öleyim hiç değilse, son anlarımda onunla geçirdiğim güzel günler gelsin aklıma. Bomboş yaşayıp bomboş bir zihinle öleceğime acı tatlı ne varsa yaşadığım birisi olsun gözlerimi kapatırken.
Bence sen ona bunu verdin.
Kaç insan var öldükten sonra hatırlanmayan, umursanmayan, sevgiyi hiç tatmamış haberin var mı?

Allahım.

Epey dua biliyorum, yenilerini öğrenmeye çalışıyorum.

Allah affetsin, şu yazdıklarının verdiği ferahlık çok azıyla nasip oldu onun yatağa düştüğü günden itibaren.

Onun beni hep iyi hatırlamasını o kadar istedim ki...

Hastalığı nedeniyle şehit sevabı alacağını ümit ediyoruz, bu yönde hadisler var.

Mahşerde hakkını helal etmiş olsun ve beni görmek istesin diye çok dua ediyorum.

Şimdi bunları okuyunca mutluluktan ağladım.

Allahım.

Bu ne güzel bi umut, Allah razı olsun.

Allah senin de gönlünden geçenleri versin inşallah.
 
Ne yazacağımı bilemiyorum.

Sagolsun, @COLINin dua bölümüne benim için açtığı konuda detaylar var, http://www.kadinlarkulubu.com/forum...nser-hastasi-bir-arkadasimiz-icin-dua.942296/

Burada da anlatmak istiyorum çünkü bugün ömrümün en zor günü ve yardımınıza ihtiyacım var amacım asla buranın kalabalıklığından faydalanmak ya da o konunun devamını getirmek değil, o bölümde 25 sayfalık manevi desteği yetti arkadaşlarımın, buraya sizden somut örnekler ve destek istemeye geldim.

Bunlar benim en zor günlerim, okuyanlardan, yorum yapanlardan bunu idrak etmelerini rica ediyorum, uzatabilirim, saçmalayabilirim lütfen buna takılmayın.

Hayatımdaki en özel insan 19 yaşından bu yana kanserle mücadele ediyor, şu an 37 yaşında.

Aralarda kısmen iyi olduğu birkaç yıllık periyodlar var, gerisi kemoterapi, radyoterapi, ilik nakli, bitmeyen ilaç ve serumlar.

Ben bu sürecin son beş senesine şahidim, çok katı, kuralcı, hayatında kimseyi istemeyen lanet bir insan olan benim kalbimi sıcacık yapıp kendine kocaman bir yer açtı bu kadar acının içinde, o dokunduğu hayatları güzelleştiren bir mucizeydi.

Ben de ona iyi hissettirmeye çalıştım tabi, şu an geçmişe dönebilsem binlerce kez daha anlayışlı, müşfik davranırdım elbette ama kendi sevme kapasitemin çok üstünde davrandığım anlar çoğunlukta oldu, yine de bu pişmanlık, stres yaşamaması gereken biriyle tatsız gerginlikler yaşamış olmak öldürüyor beni, kimse benim gibi yapmasın, lütfen büyütmeyin meseleleri, altta kalmak olarak görmeyin, zafer kazanacağım derken ebediyen kaybeden olmayın.

Layık olamadıysam da O benim en büyük mutluluğum, ruhumun kalbimin ilacı, en büyük şansım, ömründe kimseyi kırmamış, kaybedilmesi halinde bir tek kötü hatıra bile bırakmadığı için hiçbir teselli bulamayacağınız, her şeyin bittiğini düşündürecek kıymette bir insan.

Geçen Temmuzda gözünün arkasındaki kitle için radyoterapi, şubattan bu yana da kemoterapi, iki kez ilik nakli hatta bir operasyon geçirdi, kitleler önce temizlendi ama sonra bütün vücuda yayıldı.

Doktorlar hiç umut vermediler, son olarak çok ağır bir ilacı deneyeceklerini söylediler, Türkiye hatta dünyanın farklı yerlerinde çalışmış onkoloji profesörleriyle görüştüm, onlar da şans vermediler.

Ağlamaktan paramparça oldum, gözkapaklarım, elim kolum, ciğerlerim...

Perişanım, yine de bir gün bile ümidimi kesmedim, ya Allah onun sağlığını ümidimize, duamıza bağladıysa diye.

Ama bugün, "yapacak bir şeyimiz kalmadı, hastanızı eve götürebilirsiniz" dediler.

Hala her şey yoluna girecek diye düşünmeye zorluyorum kendimi, bu noktada yardımınıza ihtiyacım var.

Benzer durumda olanlara acılarını hatırlatıp onları üzmek istemiyorum ama...

Var mı doktorların ümidi kestiği hastası sağlığına kavuşan?

Allah rızası için bildiğiniz örnekler varsa paylaşın, ruhum çekiliyor, ümidimi kesersem her şey bitecek sanki, çok korkuyorum, bir gün başka bir dert sahibi daha okuyup içine su serpilir belki, hala her şey bitmemiş olabilir, bir mucize doktorları yanıltabilir değil mi?

İyi örneklerinize çok ihtiyacım var.
örnek veremem ama dua edebilirim.bol bol dua rabbimin mücizeleri bitmez.çok geçmiş olsun.
 



Allahım.

Epey dua biliyorum, yenilerini öğrenmeye çalışıyorum.

Allah affetsin, şu yazdıklarının verdiği ferahlık çok azıyla nasip oldu onun yatağa düştüğü günden itibaren.

Onun beni hep iyi hatırlamasını o kadar istedim ki...

Hastalığı nedeniyle şehit sevabı alacağını ümit ediyoruz, bu yönde hadisler var.

Mahşerde hakkını helal etmiş olsun ve beni görmek istesin diye çok dua ediyorum.

Şimdi bunları okuyunca mutluluktan ağladım.

Allahım.

Bu ne güzel bi umut, Allah razı olsun.

Allah senin de gönlünden geçenleri versin inşallah.
Çok teşekkür ederim duan için.
Ama emin ol anlattığın kadarından yola çıkarak diyorum ki sen de onun hayatını daha güzel bir hale getirdin. Tamam çok uzun bir süre olmayabilir ama bazen yaşanan 5 dakika bile nelere değer biliyor musun? O güzel anlarınız ona ve sana neler katmıştır. Ölüme giderken bu dünyadan hiçbir şeyi götüremiyoruz deniyor da yanlış bence. Anıları götürüyoruz ya daha neye gerek var?
Vefatının ardından bu denli çırpınan birisinin sevgisinden memnun olmuştur ve bunu bilerek yeni hayatına adım atmıştır. Biri için bu kadar önemli olmak ne kadar zor biliyor musun? Ama o bunu ölmeden önce tattı. Hatırlayarak gitmiştir.
Çoğu kişi bunu bulamayarak hayata veda ediyor. Böyle ölmektense birinin beni sevdiğini bilerek ölmeyi yeğlerim. Bencillik gibi anlama bunu, ama hayattan bomboş olarak göçmekten iyidir.
Ne güzel işte hayatta olduğu sürece alabileceği bütün mutluluğu senle birlikte almış. Sen olmasaydın onun için her şey daha mı iyi olacaktı?
Bunları düşün ondan sonra kendini hırpala. Ki bana kalırsa yapma.
 
Nasıl içten temiz bir sevgi. Eminim Hakan cennet kapısında avuçlarında su yine sizi bekliyor olacak... ne kadar şanslısınız böyle bir insanı 5 yıl tanıma şansınız olmuş. Rabbim rüyanıza gelmesinede vesile olur inşaallah. Dua ve sabır ile. ..
 
Bana her şeyi sorabilir misiniz, o kadar çok destek oldunuz ki her şeye hakkınız var, rahatsız olmayın lütfen.

Biz hiç bir araya gelmedik ama hiç de ayrılmadık, öyle garip bir durum.

Beş yıl önce onu tanıdığımda 19 yaşında atlattığı kanser yüzünden profesyonel futbol hayatı bitmiş, başka hiçbir şeyin de onu o denli mutlu edemeyeceği bir hayatı vardı, 33 yaşındaydı.

Hastalığı atlatalı yıllar geçmişti ama zor bir hayatı vardı, maddi manevî ve burnunun kenarında yeni bi kitle şüphesi.

O kadar ketumdu ki hiçbir şey anlatmazdı, kimseye anlatmadığını, bana hiç anlatmayacağını söylerdi, ben de ısrarla bi gün anlatacağını...

O kitle korktuğu gibi kötü huylu çıktı, iki yılı aşkın süre çok ağır bi tedavi, dualar ve korkularla geçti.

Ne öncesinde ne de bu süre içinde hiç yüz yüze gelmedik.

İsimlerimizi, yaşadığımız yerleri, doğum günlerimizi, mesleklerimizi hep oyunlarla, ipuçlarıyla söylemiştik birbirimize o kadar tanıyorduk birbirimizi.

Doğum günlerimiz aynı ay, on gün arayla, yaşadığımız yer de aynıymış meğer, onlar kırk yıl önce ailece taşınmışlar buradan, küçükken annelerimizin beslediği hayvanlar, ekip diktikleri, pişirdikleri yöresel yemekler, akrabalarımızın yüzleri, ailedeki hastalıklar, ten renkleri, göz renkleri hep aynı, o fotoğrafları yüklesem buraya inanamazsınız.

Küçükken yaptıklarımız hep aynı...

Mesela 99da sol dizimde bi sıkıntı, doktor doktor gezdik, aynı yıl, yani 99da onun da sol dizinde bi kitle çıkıyor, birbirimizi tanımadan, farklı hastanelerin aynı bölümlerinde geçiriyoruz o yılı...

Böyle o kadar çok örnek var ki, Hakanla biz aynı çocukluğu, aynı gençliği, neredeyse aynı ailelerde yaşamış, teni, ellleri, gözleri, vücudundaki benleri bile aynı yerde olan iki insan olduğumuzu gördükçe hem şaşırıyor hem de çok seviniyorduk.

O nüksü atlattığında yanıma geldi Hakan, çok riskliydi daha yeni iyileşmişti ama ablasıyla geldi.

Ben karşı cinse ve evliliğe çok mesafeli olduğum için hastane odasında bile "Ben iyileşene kadar hayatında kimse olmaması için dua ediyorum" diyen harika bir adamla değil de bir tanıdıkla görüşmeye gider gibi gittim oraya.

Onu ilk gördüğümde, merdivenleri çıkarken...

Nefesim kesilecek sandım, geri geri gittim, geri dönecektim hatta, kendimi görmüş gibi oldum ve çok daha başka şeyler...

O gün ve sonrasında yaşanan buraya sığamayacak kadar çok anı...

Onun her seferinde benimle bir hayat kurma isteği, benim ona bunun minnet duygusundan fazlası olmadığını söyleyerek onu sürekli sevgisini ispatlamak zorunda bırakmam.

Her seferinde ona onun için daha hayat dolu, daha güçlü, daha pozitif birini dilediğimi söylemem, sadece onunla değil kimseyle evlenmeyeceğimi, evlilik fikrinden hiç hoşlandığımı anlatmam...

Onun beni tüm sülalesine anlatması, "burada herkes seni çok seviyor" demesi, hepsine bana hazırladığı hediyeler için görevler vererek bunu ispat etmesi, bana diktiği oyuncak bebek için, kavurduğu helva için herkesi seferber yapması, bunun fotoğrafları...

Onun benden ailem ve arkadaşlarıma ondan bahsetmemi istemesi, onu sadece ablama ve iki arkadaşıma anlatışım...

Bizi birlikte gören öğretmen arkadaşlara karşı aramızda özel bir durum olduğunu şiddetle inkar edişim...

Ta ki geçen yıl bu zamanlara kadar..

Artık ben de onunla bi hayat istiyordum, onun her öğün sağlam beslenmesi için sürekli yeni yemekler pişirilmesi gerekiyor diye hiç sevmememe rağmen mutfaktan çıkmıyor, ortam hijyenik olsun diye sürekli temizlik yapıyordum.

Bütün bunları kendi evimde yaptım, bizim evimize hazırlık olsun diye, onun sorumluluğunu taşıyabileyim diye.

Ki bu arada saçma sapan kavgalarımız da oluyordu, onu artık daha fazla üzüyordum çünkü daha fazla seviyordum, böyle saçma bi dengesizlik var maalesef, sevdikçe üzüyor insan.

Şubatta iyice ağırlaştı durumu, önceki yazdan devam eden kitleler arttı, bana geçtiğimiz Ağustosta, Eylülde "seneye aileler tanışmış olacak, bir araya geleceğiz, hissediyorum" derken yine ağırlaşmıştı durumu, dediği de oldu her zamanki gibi, bir araya geldik, ona gittim ben, toprağına gittim ve artık ailem ondan haberdar.

Allahım.

Artık telefonu eline eskisi kadar sık alamıyordu, ablasıyla konuşmaya başladım, öğrenince nasıl sevindi, "ablam mı aradı, sen mi" diye sorardı hep, ailesinden biriyle görüşmemi o kadar istiyordu ki...

Hastane odasından, o halde video gönderdiler bana, 14 şubatta yatış oldu, 14 şubat videosu, o akıcı konuşması artık çizilmiş bir plak gibi takılarak, o gülüşü suratında donarak ve o sevdiğim sakalları kesilmek üzereyken...

Allahım.

Aralarda hayal kurmaya devam ettik, gözleri çift gördüğü için mesajların sonuna kalp koyamadığı için, konuşurken dikkatini toplayamadığı için özürler diliyordu sürekli.

Zekasına hayran olduğum adam, adını hatırlayamaz haldeyken bana ağrıyan dizimi, sorun yaşadığım gözümü, öğrencilerimi soruyordu ama sadece bu kadar, sonraki konuşmada tekrar, non Hodgkin lenfoma, hafızayı mahveden o kitleler, o kitap gibi beyni karalanmış bi kağıda dönüştürmüştü.

Ona ilk buluştuğumuz, görüştüğümüz yerlerin resmini atıyordum, bazılarını hatırlıyordu, dünyada benden mutlusu yoktu o zamanlar.

Daha evvel bana hastayken onu görmemi istemediğini söylemişti, ablasının attığı resim bile kızdırmıştı onu, zaten iyice ağırlaştığında ohal ilan edildi, il dışı yasak oldu, ben yemek yiyemiyordum perişandım yani istediği oldu, göremedim onu.

Son gününe kadar sayısız dua ve çare araştırdım, bir sürü yetkili ve profesörle görüştüm.

Hastanede yani doktorlar hala şans verirken hoparlörü açtılar bi gün.

Lösev temsilcisiyle görüştüğümü, psikolojik destek ve iş konusunda yardım alacağımızı, onun hastalığının ne denli ağır olduğunu bu süreçte anladığımı ve artık buna göre davranacağımı söyledim, o yemek yemezse benim de yiyemeyeceğimi...

Üç kez "tamam" dedi.

Nasıl güçsüz, sanki üstünde enkaz olan bir can ağırlığıyla çıkan o ses, duyduğum son sesi.

O gece "ben yedim Miniğim de yesin" demiş, tüm aile ertesi gün teşekkür etti böyle söyleyip yemeğini yedi diye.

Hem yemeğini yemesine hem de beni düşünmesine nasıl şükrettim.

Bu benim en büyük tesellim.

Beni düşünerek ve beni severek hatta yaptığım her şey için beni affederek beni bıraktığına dair tek umut ışığım.

Sonra kendinde değilken hep tanışmak, elini öpmek istediği ama benim aptal gibi engel olduğum annemin selamını iletmelerini istedim, bilinci kapalı halde gözlerini açıp "çok sağolsun" dediğini söylediler.

Vefatından birkaç gün önce, kendinde değildi ama onu herkese anlattığımdan haberi oldu mu, aldı mı annemin selamını, onu tanıdığından haberi oldu mu?

Allahım.

İnşallah öyledir.

Çok uzattım, özür dilerim.

Ama çeyreğinin çeyreğini bile anlatmadım, içime sığmıyor ki bu kadar hatıra, nasıl dökülmesin, nasıl durdurabileyim kendimi...






Allahım.

Epey dua biliyorum, yenilerini öğrenmeye çalışıyorum.

Allah affetsin, şu yazdıklarının verdiği ferahlık çok azıyla nasip oldu onun yatağa düştüğü günden itibaren.

Onun beni hep iyi hatırlamasını o kadar istedim ki...

Hastalığı nedeniyle şehit sevabı alacağını ümit ediyoruz, bu yönde hadisler var.

Mahşerde hakkını helal etmiş olsun ve beni görmek istesin diye çok dua ediyorum.

Şimdi bunları okuyunca mutluluktan ağladım.

Allahım.

Bu ne güzel bi umut, Allah razı olsun.

Allah senin de gönlünden geçenleri versin inşallah.
Sayfalarca okuyabilirim yazdıklarınızı...
Ama verecek cevabım yok malesef..
Gerçekten üzgünüm, değişik duygular uyandırdınız bende.

İsmen dua edicem sevdiğinize ve size.
Onun mekanı cennet olsun, sizin de hayırlı ve huzurlu bir ömrünüz olsun diye.

Keşke etrafımda sizin gibi birisi olsa, böylesine içten, imanlı, sağlam biri..


Yazın olur mu.. Siz yazın, rahatlayın, biz okuyalım.....................
 
özür dilerim msjım için sayfanın sonunda anladığım gerçeği.rabbim sabırlık versin.

Rica ederim, Allah razı olsun.

Aslında ilk mesajı güncellemem lazım ama...

Konuya girip ilk sayfaları okuyunca hayatta olduğu zamanları düşünüp mutlu oluyorum.

Şimdi oraya son durumu yazarsam ilk sayfaya bakıp böyle hissedemem diye yapamıyorum.


Çok teşekkür ederim duan için.
Ama emin ol anlattığın kadarından yola çıkarak diyorum ki sen de onun hayatını daha güzel bir hale getirdin. Tamam çok uzun bir süre olmayabilir ama bazen yaşanan 5 dakika bile nelere değer biliyor musun? O güzel anlarınız ona ve sana neler katmıştır. Ölüme giderken bu dünyadan hiçbir şeyi götüremiyoruz deniyor da yanlış bence. Anıları götürüyoruz ya daha neye gerek var?
Vefatının ardından bu denli çırpınan birisinin sevgisinden memnun olmuştur ve bunu bilerek yeni hayatına adım atmıştır. Biri için bu kadar önemli olmak ne kadar zor biliyor musun? Ama o bunu ölmeden önce tattı. Hatırlayarak gitmiştir.
Çoğu kişi bunu bulamayarak hayata veda ediyor. Böyle ölmektense birinin beni sevdiğini bilerek ölmeyi yeğlerim. Bencillik gibi anlama bunu, ama hayattan bomboş olarak göçmekten iyidir.
Ne güzel işte hayatta olduğu sürece alabileceği bütün mutluluğu senle birlikte almış. Sen olmasaydın onun için her şey daha mı iyi olacaktı?
Bunları düşün ondan sonra kendini hırpala. Ki bana kalırsa yapma.


Yazdıkların ilaç gibi.

Ama ben bana nasıl hissettirdiğini biliyorum, aklımda ilişki ve evlilik kesinlikle yokken bana maddi manevi açmazların içinde kurdurduğu hayalleri düşünüyorum, beni bu kadar seven birine dönüştürmesini...

Onun içini bilmiyorum da bunları biliyorum ya, kendimi çok yetersiz hissediyorum.

Ben maddi manevi her şey yolundayken onca kapris ve dırdırla onu üzdüm.

O sağlıksız, işsiz, parasız haldeyken bana bi masal yaşattı.

Zaman zaman ailemin onun durumunu kabullenemeyeceğini düşünüp üzülürdü, bunu benimle paylaşırdı.

Bazen "ben senin durumunda olsam ailen beni istemeyecek miydi yani" derdim, bazen de sessiz kalırdım.

Anneme anlatamadığım için de üzülürdü, onu buna layık bulmadığımı düşünürdü, aslında ben evlilik fikrine uzaktım ve ailem öğrenirse mengeneye sıkışmış gibi olacaktım.

Allahım.

Ben evliliğe karşıydım ama onunla evliliğe karşı değildim, ondan utanmadım, o benim için bi hediyeydi, bunu ona yeterince anlatamadığımı düşününce perişan oluyorum.

Durup durup aynı şeyleri yazıyorum.

Ne bunu ona anlatmanın bi yolu var artık ne de sizler kesin olarak 'o seni çok sevdi, senin de ne kadar sevdiğini biliyordu" diyebilirsiniz.

Ama ne bileyim.

Sevgimi fark eden birileri yazınca "bunu burada beni tanımayan insanlar anladıysa beni benden iyi tanırken o hayli hayli anlamıştır" diye mutlu oluyorum.

Beş yıl.

Bu beş yılda sağlığı yerinde olduğu an yani üç kez yanıma gelebildi.

Toplamda bir ay ancak bir arada olabildik.

Ya evinde yatağında ya hastane odasında hep konuştuk, yazıştık.

Yanındakilere anlatmadıklarını anlatmış bana, onlarla tanışınca, görüşünce, hala da konuşunca birlikte şaşırıyoruz.

Hakan da ben de çenesi düşük insanlarız yani hiçbir şeyi saklamaz, sakınmaz, lafımızı esirgemeyiz.

İçe dönük tipler değiliz, bi açıldık mı anlatır da anlatırız.

Ama o kimseye acısını, ağrısını, çektiklerini anlatmamış, sadece bana anlatmış.

Tıpkı benim onca sevdiğim aileme, arkadaşlarıma dertlerimi bir yere kadar anlatıp ona içimi tamamen döktüğüm gibi.

Çünkü ben onu çok sevdim, demek ki o da beni çok sevmiş.

Allahım.

İnşallah Allah da onu çok seviyor, en güzel yerlerde dinlendiriyordur.



Nasıl içten temiz bir sevgi. Eminim Hakan cennet kapısında avuçlarında su yine sizi bekliyor olacak... ne kadar şanslısınız böyle bir insanı 5 yıl tanıma şansınız olmuş. Rabbim rüyanıza gelmesinede vesile olur inşaallah. Dua ve sabır ile. ..


Allahım.

Onun elinden yine su içmek...

İnşallah nasip olur.

Allah razı olsun.
 
Cnm okudukça dualar ediyorum Hakan'a Rabbim rahmet eylesin sana da sabır versin.bendr bu hastalıktan kaybettim babamı.bende ilk Zaman'lar senin gibi çok pişmanlık yaşadım ama şöyle düşün kısmet böyleymiş olması gereken buymuş.şuan bunu anlayamazsın çok zor ama Zaman'la acın hafifleyince anlarsın
 
Sizin sevginizi biz hissediyoruz buradan.. Sevdiğiniz anlamaz mı hiç, iliklerine kadar hissetmiştir, bu hisleriniz karşılıklı o da bunu bilerek gitti.. Ben buna inandım, ben buna buradan inandım.. Siz de inanın..
 
komşum var.. 2 yıl önce son zamanları fazla ömrü kalmadı demişlerdi.. hala yaşıyor şükür. ama arada bir kötüleşip kemoterpiye giriyor.. drlar şaşkın adamın yaşama tutunmasına
 
Back
X